بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

LOZAN HÜKÜMSÜZDÜR.

Lozan imzalandığı tarihte gayrımeşru olarak doğmuştur ve bugünde siyasal ömrünü çoktan doldurmuştur.
Devletler yönettigi halkın veya halkların, ulusun veya ulusların desteği ile kurulur ve onları temsil ettigi oranda meşrudurlar.
Tarihte birçok gayrımeşru devletler de vardır. işgaller sonucu kurulmuş devletler, kendi halkına karşı savaşarak kurulan devletler meşru devletler değildir. Meşruiyetini yitiren devletler hiçbirzaman kalıcı olamazlar. TC de bugünkü hükümranlık sınırları içinde kalan halklara karşı savaşarak kurulmuştur ve ömrünü çoktan doldurmuştur. Bu devleti islah etmek meşruiyet kazandırmak mümkün değildir
TC hiçbirzaman içerde meşru bir zemin aramadı çünkü bu meşruluğu bulamazdı. Bu nedenle hep dışarda aradı ve Lozan antlaşması ile birinci dünya savaşının galiplerinin onayı ile muşruluk kazanmak istedi. Bugünde Lozanı tartıştırmayız derken, korkuları AB ile ABD nin Lozanı tartışmasını engellemektir, çünkü içerde zaten Lozanı tartışmak mümkün değil, Sözkonusu olan TC yi onaylıyan devletlerin bu onayını çekmek ve devletin meşruluğunu ve dış desteğini yitirmesidir.
Lozan antlaşması iler kurulan devlet halklara karşı savaş içinde kuruldu.
O dönemdeki gelişmelere kısaca bir göz atarsak durumu daha iyi algılarız.
Birinci dünya savaşı dünyada yeni dengelerin doguşunuda beraber getirdi. Almanya ve müteffikleri yenildi , savaşın galipleri Ingiliz Fransız ittifakı dünyaya hakim olamadılar. Çünkü 17 ekim Devrimi daha güçlü bir cephe olarak karşılarında yer aldı. Sovyetler Birliginin kuruluğu ile dünyayı devrimci dalga sardı. işçi sınıfı hareketi ve ulusal kurtuluş hareketleri dünyayı yeniden şekillendirecek dinamikler olarak tarih sahnesine çıktılar. Bu durum ıngiliz,Fransız ittifakının aynı zamanda osmanlı imparatorluğu üzerindeki hesaplarını da altüst etti.
Savaşta yenik düşen ittihatçı kanat, bu yeni durumdan mükemel yararlandılar.
Osmanlı devletinin teslim olması, ittihatçı kanatta ve savaş boyunca Rum ve Ermenilerin taşınır ve taşınmaz zenginliklerine el koyarak palazlanan milliyetçi türk burjuvazisi panige kapıldı. Ancak ittihatçılar iktidarları dönemin bütün muhahif odakları imha ettikleri için savaştan sonra iktidar olabilecek hiç bir siyasal güç yoktu. Kürtler siyasal bir yapıya kavuşmaktan çok, Ingiliz ve Fransız işgal güçlerine karşı kendi topraklarını korumak için yerel direnıleri örgütlüyorlardı. Bazı aydınların siyasal çalışmaları etkin bir güce ulaşamadı. Araplar ayaklanarak osmanlı merzekezi yönetiminden koptular. Ermeniler 1915 jenosidi ile yok edilmişlerdi Rumlar yeni yeni örgütleniyorlardı. Türkler ise ittihat ve terakiden kopmalarına rağmen yeni bir siyasal oluşum yaratamadılar çünkü ordu ittihatçı idi ve diger siyasal oluşumlara izin vermiyordu. ıttihatçı subaylar uzun süre ıngiliz ve Fransızlarla yeni bir ittifak aradılar ancak, onlar ilk dönemlerde çok zayıf olan Hürriyet ve ıhtilaf partisini iktidar yaptılar. ıtalyanlar ve Fransızlar ittihatçıların yeniden örgütlenmeleri üzerine ve Bolıevik tehlikesine karşı hemen saf değiştirererk kemalistlerle antlaşma yaptılar ve onları desteklediler. Türkiyede bu dönemde ankara ve istanbul hükümetleri vardı.
Kemalistler hiç bir zaman emperyalist güçlere karşı savaşmadı. ıngiliz Fransız ıtalya işgal güçlerine karşı tek bir kurşun bile atmadı. ıngiliz ve Fransız işgal güçlerine karşı savan kürtlerdi. Yunan işgali dışındaki işgal bölgelerinde türkler özellikle türk ordusu ve kemalist güçler kesinlikle savaşmadı. Emparyalist işgale karşı savaşanlar Kürt güçleriydi. Suriye üzerinden Kürdistana giren Fransızlara karşı direnen kürtler merkezi bir siyasal oluşuma gidemediler ve kürt siyasal kadroları da bu direnişlere önderlik yapamadı. Fransız işgaline karşı direnen kürtlere Adana ve Antep yöresinde Ermeni mallarına el koyan türklerde katıldılar ve Ermenilere karşı savaştılar. Güney Kürdistanda ıngilizlere karşı savaşan kürt güçleri Mahmut Berzenci önderliğinde zayıf da olsa bir siyasal oluşum yaratabildiler.
Bu dönemde Kemalist hareket etrafında yeniden örgütlenen ittihatçılar emperyalist işgalcilerle kolkola idiler. ıtalyanlar kemalist hareketi baştanberi destekledi. Fransızlarda işgal henüz sürerken kemalistlerle ilişki kurdular ve 1921 da ortak antlaşma imzaladılar. Kemalistler bu dönemde emperyalist işgale karşı değil halka karşı savaşıyordu. Zaten M. Kemal de bu görevle anadoluya gönderilmişti.
Mustafa Kemal görevi geregi daha Samsunda iken, Karadenizdeki rum örgütlenmesini dağitmak için ordunun destegi ile paramiliter örgütlenmeler örgütledi. Hemen ardından Ermenilere ve Kürtlere karşı harekete geçti. “velayeti şarkiyye müdafai hukuk cemiyeti” Kazım Karabekirin kolordusu ile birlikte doğu vilayetlerini Ermeni ve Kürtlere karşı savunmak amacıyla kuruldu ve başkanlığına da M. Kemal getirildi. Bilindiği gibi 17 Ekim devrimi ile Rus orduları osmanlı topraklarından çekilirken bir anlaşma yapılmıştı. Bu antlaşmaya göre Rus orduları çekilirken, yönetimi seçimle gelmiş yönetimlere bırakılacaktı. Rus işgal bölgesinde seçimler yapıldı ve Erzincan ve Trabzonda kurulan yerel hükümetler yönetimi devraldı. Antlaşmaya göre Osmanlı devleti bu hükümetleri tanıyacaktı.Türkler bu bölgelerde azınlıkta idiler. Erzincanda Kürtler ve Ermeniler, Trabzonda Rum Laz ve Ermeniler çoğunluğu oluşturuyorlardı. Türk ordusu karakol örgütünün yarattığı provakasonlar sonucu bölgeyi işgal etti ve yerek hükümetleri dağitti ve Ermenileri katletti.Hatta Kazım Karabekir antlaşmaları çignemekle kalmadı, savaş öncesi Rusyanın sınırları içinde olan Kars Ardahan Artvin ve Batumu da işgal etti. Nahcivan Erivana kadar olan bölgede direnen Ermeni güçlerini ve halkını katlederek “Ermeni sonununun kökünden çözdüm” diye övünüyordu. SSCB bu işgal ve katliama karşı sessiz kaldı, çünkü Ermenistanda o dönem Menıevik iktidarı vardı ve Ermeniler Taınak partisi önderdiliğinde direnmeye çalışıyorlardı.Ne zaman ki Ermenistanda Bolıevikler hakim oldu, türk ordusu Ermeni katliamını durdurdu ve bugünkü sınırlara çekildiler.
Kürtler, Ingiliz ve Fransiz işgaline karşı şavaşırken arkadan kemalistlerin ve türk ordusunun saldırısına ugradılar. Eylül 1919 da Malatyaa yöresinde Halil isimli bir kürt aydını kürt propağandası yapıyyor iddiasıyla Diyarbakır kolordusu harekete geçiyor ve Kürecik yöresinde katliamlara başlıyor. Ardında Koçgiri katliamı milli katliamı Lozan görüşmeleri döneminde de Elazığ Bingöl ve diyarbakırda katliamlar yapılıyor ve Azadi örgüt üyeleri idam ediliyor. Kürt katliamları 1940 yılına kadar sürüyor ve türk ordusu ancak bu tarihten sonra kürdistana hakim oluyor. Artık jenosidin askeri boyutu tamamlanarak yerini siyasi sosyal ve kültürel boyutlarda sürdürülmesine bırakıyor. Kemalistler Urfa Maraş ve Antepte Fransızlara karşı direnişlere hiç bir katkısı olmamıştır aksine kurulan cepheyi dağitarak parçalayarak küçük gruplar halinde denetim altına almya çalışmıştır. Çünkü biliyorlardı ki, Zafer kazanmış düzenli bir kürt askeri gücü denetim altına almak mümkün değildir. Kemalistlerin bu konuda yaptıkları ihanetleri ve fransızlarla işbirliği araştırılırsa kolayca anlaşılacaktır. Kemalistler emperyalistlere karşı tek kurşun sıkmadılar aksine bu işgalçilerle birleşerek halkın direnen güçlerini dağıttılar.
Türkiye’de durum farklı değildi. Kemalistler hiç bir zaman halkın desteğini alamadılar.Kemalist ordu ve militer güçleri ilk önce halkı sindirerek, katlederek hakimiyetlerini kurmaya çalıştılar. Yunan güçleriyle savaşmadan önce Yozgatta, Trabzonda, Gerede bolu Adapazarında kongre hükümetini tanımıyan halkı katlederek işe başladılar. Türkiyede ve Kürdistanda kurulan istiklal mahkemeleriyle her tarafta terör estirdiler. KIlıç Aliler, 3.5 dakikada idam kararları eriyor, anında infaz ediliyordu. Binlerce kişi bu şekilde idam edildi.
Konuyu uzatmadan diyebiliriz ki Lozanda kurulan devlet, halklara karşı savaşla kurulmuştur, iddia edildiği gibi emperyalist işgale karşı savaşarak değil. Türk ordusu Yunan işgaline karşı savaşmıştır. Türk milliyetçilerinin Rum Ermeni ve Kürtlere karşı savaşı zaten birinci dünya savaşıyla başlamıştı ve savaş sonrası devam etti. Yunan savaşı boyunca kayıp insan sayısı 9600 kişidi. Fakat kemalistlerlerin direnen halk kesimlerine yönelik savaşlarda ve istiklal mahkemelerinde ölenlerin sayısı 1919-23 yılları arasında 65000 civarında olduğu tahmin ediliyor,daha sonraki kürt isyanlarını katarsak yarım milyon insan kaybı ortaya çıkar.

işte Lozana böyle gelindi. Lozanda neler yapıldı.
Ankarada merkezileşen güç, o günün meşru yönetimi olan ıstanbul hükümetine ve padişaha isyan ederek, bir ordu harekatıyla anadoluda, kürdistanda ve güney Ermenistanda yönetimi gaspetmiş padişahı da 1922 kasımda hain ilan ederek kovmuştu. Bu yönetim Lozan antlaşması ile uluslararası alanda meşru bir zemine kavuştu.
Lozan antlaşmasi aynı zamanda kurulan devletin SSCB nin kuruluşu ile oluşan dünya dengesinde yerini de belirlemiştir. O güne kadar SSCB ile dostluk antlaşması imzalayan, emperyalistlere karşı ortak savaş adı altında Rusyadan ekonomik askeri destek alan kemalist iktidar lozanda SSCBni satarak saf değiştirdi ve Ingiliz Fransiz cephesine geçti.Sovyet heyeti Lozanda hakaret ve saldırıya uğradı ve toplantılara alınmadı.
Lozan Ermeni jenosidini onayladı ve hala yaşıyan ve magdur edilen, sürgün edilen Ermenileri kaderiyle başbaşa bıraktı.
Lozan Kürt inkarı ve katliamını onayladı. Kürtlerin ülkesi dört parçaya bölünerek Iran Türkiye Ingiliz ve Franszılar kendi aralarında bölüştüler. Musul ve Kerkük petrollerinden dolayı anlaşmaya varılmadan sonraya bırakıldı. Ancak daha sonra TC Lozanı tanımıyarak ayaklanan ve Türk ve ıngiliz işgaline karşı savaşan Kürt ulusal hareketine karşı ıngilizlerle anlaştılar, Ingilizlerin kürtleri desteklememesi şartıyla musul ve Kerkük de Ingilizlere bıraktılar. Ancak kürtler hiç bir zaman Lozanı tanımadı ve direnişlerini bugüne kadar sürdürdüler. Bugünde Lozan antlaşması kürtler açısında hükümsüzdür.
ıttihatçı kemalist ordu 82 yıldır Türkiyede iktidardır ve türkiyede demokratikleşmenin önünde engeldir. Türkiyedeki bütün Anayasaları Ordu hazırlamıştır . 1950 den sonra yapılan seçimlere sadece ordunun belirlediği rejim partileri katılmaktadırlar ve onlarda sadece militarizmin çizdiği sınırlar içinde yetkili ve etkili olurlar.Denetimden çıkarlarsa ordunun müdahaleleri ile karşılaşırlar. Lozan antlaşması ile ortaya çıkan bu rejim antidemokratiktir militaristtir
Bugün Lozan bir tarafa atılmadan Türkiye kabuk degiştiremez . Çünkü Türkiye yi demokratikleştirecek dinamikler Lozan antlaşması ile devre dışı bırakılmıştır. Bu durum aşılmalı ve yeni bir antlaşma yapılmalıdır.
Ekim devrimi ile dünyanın gündemine giren, daha sonra ABD cumhurbaşkanı Willson prensipleri içinde yer alan bugünde BM senedinde ilke haline getirilen Ulusların kendi kaderlerini Belirleme Hakkı Lozan antlaşması ile inkar edilmiştir. Kürtler bugün bu ilkenin hayata geçirilmesini istemektedirler ve bunun mücadelesini vermektedirler. Lozan hükümsüzdür ve yukardaki gerekçelerden dolayı gayrımeşrudur.
Lozan antlaşmasının 82. yıldönümünde ısviçrede toplantı yapmak istiyen türkler, millliyetçi, ırkçı eski ittihatçıların devamcısıdırlar ve türkiyede militarizmin, merkeziyetçiliğin türk ırkçılığının, temsicisidirler. Bunların bunca suçlarına rağmen hala Avrupa merkezlerinde etkinlik göstermeleri yüzkızartıcıdır ve engellenmelidirler.
s.laser

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.