بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

Red ediyorum Selim Çürükkaya/ Değerli Büyüklerimiz, Sayın Ahmet Türk, Sayın Aysel Tuğluk Sayın Şerafettin Elçi, Sayın Sertaç Bucak Ve de Sayın Kendal Nezan Biz Kürtler için bir kampanya başlatmaya karar kılmışlar. İsteklerimizi tesbit etmişler Bunları dünyanın büyük gazetelerinden duyuracaklar..... Ve diyecekler ki işte Kürtler bunları istiyorlar Bu büyüklerimiz diyorlarki; "Bizler Kürdüz ve bu kimliğimizle anılmak, Atalarımızın toprakları üzerinde onurumuz ve kimliğimizle Birer Kürt olarak yaşamak, dilimizi, kültürümüzü Serbestçe ifade etmek istiyoruz." Bu masum istekleriyle yetinmiyorlar, Türkiye cumhuriyetini şu parağrafla eleştiriyorlar: "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan beri Nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Kürt halkının, Kimliği yok sayılmış, dili yasaklanarak kullanılması suç sayılmış, kültürü inkâr edilmiş Ve daha pek çok temel insani haklarından yoksun bırakılmıştır." Bu eleştiriden hemen sonra Türkiyede türkçe pek çok radyo ve televizyon kanalının Ve her düzeyde okulun bulunduğunu söyledikten kelli "Ancak, Kürtçe yayın yapan ne bir tek televizyon kanalı, Ne bir radyo kanalı olmadığı gibi, Ne ilk ve orta, ne de bir yüksek öğretim kurumu bulunmaktadır" Diyorlar Bununla yetinmiyorlar Bazı isteklerde daha bulunuyorlar: "Hazırlanmakta olan yeni Anayasa, Türkiye'de vatandaşlık tanımını bir soy esasına bağlı olarak tanımlamamalı Ve Kürt halkının inkârına son vererek varlığını kabul etmelidir. Kürt vatandaşlara kendi dillerinde Her düzeyde resmi eğitim-öğretim imkânı sağlanmalı Ve kamusal alanda kendi dillerini kullanma, medya kurma ve işletme, dernek, kurum ve parti kurma, kültürlerini geliştirme ve siyasal istemlerini Özgürce ifade ve savunma haklarını güvence altına almalıdır" İsteklerini sadeleştirirsek Kürt halkının varlığı yeni anayasayla kabul edilsin Kürtçe diliyle eğitim imkânı sağlansın Bu isteklerine ek olarak derler ki; "Bu temelde barış ve güven ortamının yaratılması, Şiddet ve silahlı çatışma sayfasının tamamen kapatılması için, İstisnasız genel bir siyasi af çıkartılmalıdır Ve PKK belirlenecek bir prosedüre göre silah bırakmalıdır. Keza bu bağlamda köy koruculuğu da tasfiye edilmelidir." Bunuda özetlersek; Türkiye Cumhuriyeti bir af çıkarsın PKK silahları bıraksın Köy koruculuğu iptal edilsin. Dahası var: Büyüklerimiz köylülerimizi de unutmamışlar: Onların acıklı durumunu izah etmekle yetinmemişler Hal çarelerini de bulmuşlar Bakın ne demişler: "Kürt bölgelerinin onarımı için özellikle 1990'lı yıllarda devlet tarafından güvenlik gerekçesiyle Zorla boşaltılan yaklaşık 3400 Kürt köyü Ve yerleşim biriminin yeniden inşasına olanak sağlanmalı; İsimleri değiştirilerek keyfi bir biçimde Yeniden adlandırılan coğrafi ve yerleşim birimlerinin İsimleri yeniden orijinaline dönüştürülmeli; yerlerinden edilen üç milyon civarındaki Kürt göçmenin yurtlarına ve yuvalarına dönüşünü sağlamak için kapsamlı bir kalkınma planı hazırlamayı da AB vicdani bir görev edinmelidir." Bu uzun metinden biz köylüler şunu anlamalıyız: - Boşaltılan binlerce köyümüz yeniden inşa edilmeli - Göçen milyonlarımız geri dönmelidir - Köylerimizin isimleri de Kürtçe olmalıdır Tabi büyüklerimiz bütün bu işlerin hali için Bazı büyük adamları da arabuluculuğa çağırıyorlar O paragrafta şöyledir: "Sayın Tony Blair, Marti Ahtisaari, Felipe González ve Bernard Kouchner gibi Devlet adamlarının arabulucu olarak görevlendirmelerini istiyoruz." Büyüklerimizin isteklerine ve söylediklerine hiçbir itirazım yoktur! Yalınız kendilerine bazı sorularım vardır: Sayın Sertaç Bucak ve Sayın Şerafettin Elçi Sizler Kürtler İçin federasyon istiyordunuz Ne oldu da çıtayı böyle aşağı çektiniz? Diğer büyüklerimize soruyorum? Bundan otuz yıl önce Doğu Devrimci Kültür Ocakları ne istiyorlardı? Ben size söyleyeyim: - Ana dille eğitim - Doğuya yol - Doğuya su ve elektrik - Doğuya fabrika - Doğuya iş - Komando ve jandarma zulmüne son Otuz yıl sonra, sizler neden DDKO' nun gerisine düştünüz? Siz onlardan fazla - Af istiyorsunuz - Köy koruculuğu kalksın diyorsunuz - Yıkılan köyler yeniden onarılsın isteğinde bulunuyorsunuz - Göç edenler geri dönsün diye buyuruyorsunuz DDKO, bunlardan hiç birisini istemiyordu, çünkü: - Tutuklu Kürtler yoktu, af istesin! - Köy korucuları yoktu, iptali gündeme gelsin - Köyler yıkılmamıştı ki, onarılsın Ve göçenler yoktu ki, geri dönsün Sizler onlardan daha gerisiniz, çünkü: - Yol ve su istemiyorsunuz - Fabrika ve okuldan söz etmiyorsunuz - Kimselere iş verilsin demiyorsunuz - Elektrik umurunuzda bile değildir - Komando zulmü yokmuş gibi davranıyorsunuz DDKO' nun kitle desteği sizinkinin onda biri kadar bile değildi Peki ne oldu da şimdiye kadar istediğiniz her şeyden vaz geçtiniz? Farz edelim istekleriniz kabul edildi. Kürtçe serbest oldu Af çıktı Köy koruculuğu kalktı Göçmenler geri döndü Köylerimizin türkçe isimleri, kürtçe oldu. Kaybolan kendi eşeğimizi bulduğumuza sevinmeye benzemiyor mu bu? Otuz yıl mücadeleye değer miydi? Mücadele etmeseydik Af istememize gerek yoktu Köy koruculuğu olmayacaktı Kimseler göçmen durumuna düşmeyecekti. Dilin serbest olması için Otuz yıl silahlı mücadeleye Bir milyon kişinin işkence görmesine Beş milyon kişinin göçmen durumuna düşmesine Bunca zulüm görmeye, bunca direnişe Gerek var mıydı? Bunun başka bir yolu yokmuydu? Saddam Hüseyin Güney Kürtlerinin dilini yasaklamamıştı Durumları çok mu iyiydi? Sizler bu kampanyanızla Bizleri Saddam rejimine razı etmeye çalışıyorsunuz Bu yüzden; Sizi de, dili serbest sayan Saddam rejiminizi de, red ediyorum

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.