Skip to main content

Türkler Kürdlerle Barış Değil Savaşmak İstiyor

Türk egemenlik sisteminin en korktuğu şey siyasi Kürdçülüktür. Tabi ki sebebsiz değildir. Siyasi Kürdçülük böler. Sömürgeci sistemin sağıyla, soluyla, siyasal islamcısıyla Kürd orijinli her şeyi “bölücülük” olarak küfür derecesinde lanse edilmesinin sebebide budur. İmralı paşasının, “Ben kendimi milliyetçiliğe kullandırtmam” çığırkanlığının sebebide budur.O halde Kürdistan yurtseverliğinin, Kürd milliyetçiliğinin gelişmesi, geliştirilmesi Türk egemenlik sistemi için ölüm zehiri iken Kürd milletinin ruhi şekilendirmesinin özgünlüğünün yaratılmasında çimento görevini görür. Düşmanla safları derinleştirir. Sonuç olarak çatışma arifesine ulaştırır. Çatışma ayrışmayı derinleştirip sağlar. Amaç çatışma zeminini yaratmak, ayrılığı ete kemiğe büründürmek ve zoraki birliği bölmekse Kürd siyasal önderliğin yapması gereken görevi kendiliğinden ortaya çıkıyor.Kürdistan meselesinin gerçek çözümü; Kürd milletine siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve moral değerlerine getireceği dinamizmin sonuçlarını bir düşünün. Bu az bir şey değildir. Kürdistan’ın Güneyinde kısmi çözümün yaratığı sonuçlara baktığımızda sorunun gerçek çözümünün hangi mecrada olmasınıda bize göstermektedir. Sorun tüm sonuçlarıyla önümüzde olmasına rağmen bazı Kürd çevre ve aydınların kendilerini geri istemlere bağlı kılması ve kendileriyle birlikte Kürd milletini sömürgecilerimizin kapısında bağlama çabaları anlaşılacak gibi değildir. Bu tutumun Kürd milletine yapılacak en büyük kötülük olduğunu söylediğimizde düşmandan öte bu çevrelerin nasırına basılmış çığlıklarına tanık oluyoruz.Kürdlerin önündeki temel görev, başkalarının çıkarına uygun olarak bölünen ve parçalanan Kürd ve Kürdistan’ın bağımsızlık ve birliğini sağlamaktır. Bütün çabaların bu noktada yoğunlaştırmaktır. Bu bağlamda “Irak toprak bütünlüğü”nü korumak Kürdlerin görevi değildir. Dahası Kürdlerin en temel görevi, suni olarak yaratılmış “Irak” olarak tanımlanan “ülke” ve devleti parçalamaktır. Kürd millet egemenliğinin tesisi, bağımsızlığı ve birliğinin yolu burdan geçer. Bu sadece Irak Arapların sömürgeci emelerinin yokoluşuna yol açmıyor, aynı zamanda diğer sömürgecilerimizinde egemenliklerinin yokoluş yolunuda açmaktatır. Sömürgecilerimiz bunu görüyor ve bu gelişmeyi engelemek için tüm uğraşılarını „Irak toprak bütünlüğü“nü korumaya adamışlardır. „Irak’taki gelişmeler karşısında sesiz kalamayız“ deyip Irak’ın içişlerine karışmayı politıka edinmelerinin nedeni budur. Kerkük statükosunun belirlenmesi için yapılacak referandumun yakınlaşması, son dönemlerde hızlanan Şii-Sünni çatışması onları dahada kaygılanmaya sevkediyor. Kürdistan’ın Güneyini işgali bile gündeme getirdiler. Kendi toplumlarını bir beklenti içine sokmuşlar. ABD’nin pes etmesine umudu bağlamışlar. Bu nedenle ABD’nin Irak’ta yenilmesi için ellerinden geleni yapıyorlar.Bu gerçek bilinmesine karşın bu ülkelere bel bağlayıp Irak’ta istikrar sağlama düşüncesi aslında bölge statükocu güçlere sorunları daha da ağırlaştırın şansını vermektedir. Herkes şunu biliyor ki, Irak’taki istikrarsızlığın esas nedeni komşu ülkelerin Irak’ın içişlerine müdahale etmesi ve süren iç savaşta taraf olmaları, terör örgütlerine her türlü desteği vermelerinden kaynaklanıyor. Bu görülmeyecek bir olayda değildir. Bunun en son örneği TC devletinin öncülüğünde hergün Türkiye’de Iraklı terör gruplarına konferanslar, seminerler düzenlenmesidir. Bunun dertlerine ne kadar merhem olacağını tahmin etmek güç olmasada aslında bu girişimlerin sömürgecilerimizin Kürd düşmanı yüzlerinin çıplak olarak ortaya koymaya hizmet etmektedir. Dünya kamuoyu nezdinde katliamcılıkları, soykırımcılıkları ortaya çıkmaktadır. Ama ne yazık ki, Kürd aydın ve siyasal güçleri, bunu sömürgecilerimize karşı bir kampanyaya dönüştürüp onları dünyada tecrit etmede başarılı olamıyorlar.Ortada bir haksızlık var. Osmanlı imparaturluğunun dağılması ve 1. Dünya savaşı sonrası ile İngiltere ve Fransa çıkarları öngörülerek Kürdistan’ın çetvele bölünüp parçalanması ve dört devlet sınırları içinde hapsedilmesi ve bunun beraberinde getirdiği katliamlar ve sonsuz haksızlıklar, Irak işgali ile yeniden sorgulanmaya başlandı. Kürd milleti, bu haksızlığın dağiştirilmesi gerektiğini daha yüksek bir sesle dile getirdi. Kürdistan’ın güneyinde buna hayatiyete kazandırıldı. Bu gelişme sömürgecilerimizin uykusunu kaçırttı. “Hassasiyetimiz”,  “Kırmızı çizgimiz”, “ulusal güvenliğimiz”, “gelişmelere karşı sessiz kalmayız” tehditleriyle aslında korkularını seslendirdiler.Düşman cephesinde korku duvarları yükselirken; Kürd cephesinde olumlu hava esmeye devam etmektedir. Özgünlüğümüz değişiyor mu ne sorusu gündeme damgasını vuruyor. Dünya’daki aydın, akademisyen, düşünce kuruluşları, eski ve yeni devlet adamlarında yükselen “Kürd milleti bağımsız devlet sahibi olmayı hak ediyor” sesi Kürd milletine güç veriyor. Bu ses realiteyi ifade eden sestir. Eğer mesele coğrafyamızda istikrar ve barışı egemen kılmaksa aklın yolu budur.Bizde diyoruz ki, bunu gerçekleştirmenin ilk adımı ”Irak” denilen suni devlet ve ülke etnik ve mezhepler temelinde devletlere bölmekten geçer. Bunu diğer statükocu sömürgeci devletlerde gerçekleştirmekten geçer. Bu sağlanmadıkça bölgemizde istikrar ve barış sağlanamaz. Meşru olmayan mevcut devletler parçalanmaya yol alırken temenimiz bunun barışla olmasıdır. Fakat sömürgecilerimiz kolay kolay Kürdistan üstündeki “hakları”ndan vacgeçmeyecekler. Kürd milletine dayatıkları savaşı dahada derinleştirip yaygınlaştıracaklar.Meşru olmayan sömürgecilerimizin devlet yapıları parçalamaya yol alırken bunu kabullenmek istememekteler. Gelişmeler karşısında panik ve korkuları hat safhaya varmaktadır. Bu onların sorunudur. Bundan hareketle mevcut gelişmelerle birlikte kimi çevreler sömürgecilerimizin çıkarlarının kaygısını daha yüksek sesle seslendirir oldular. Bizde diyoruz ki, hiç kimsenin “tehdit altında olduklarını hisseden komşu ülkelerin dikkate alınması”nı Kürdlere dayatma hak ve yetkisi olamaz.Biz Kürdlere yuturulmak istenen “Irak ulusal devleti“ ne demektir? Her şeyden önce her aklıselimin kendine sorması gerektiği soru: Irak ulusal bir devlet midir? Bu zokayı biz Kürdlere yuturmak isteyenler, olup bittenleri peki neye yorumluyorlar? Eğer Irak ulusal bir devlet idiyse bunca Kürd isyanlarının sebebini izah edebilirler mi? Bunca dökülen kanın niçin döküldüğünü izah etme zorunlulukları yok mu? Biz bundan da vazgeçtik. Peki şu görüşe ne demeli?„Irak'ın bölünmesinin bölgesel açıdan en tehlikeli sonucu, komşularının, özellikle de büyük bir Kürd nüfusa sahip Türkiye'nin ulusal bütünlüğünün bozulması olabilir. Ülkeler ulusal bütünlüklerini korumak için her şeyi yapacaktır. Şayet Türkiye, İran, Irak ve Suriye'de yaşayan Kürd azınlık, kendi kimliklerini öne çıkarma fikrine destek verirse, bu durum korkunç bir bölgesel şiddete yol açabilir.“ (Jason Yossef Ben-Meir, Suudi Arabistan'da İngilizce yayımlanan Arab News gazetesi/ 03 Ocak 2007)Bir millete kendi milli kimliğinde vazgeç demek ne oluyor? Bu kafa sömürgeci kafa değil midir? Sömürgecilerimizin dünden bugüne kabullendirmek istediği bu görüş ne kadar haklı? Aynı şeyleri onlar için birileri önerse tepkileri ne olur? Bunlar niye sorulmaz? Sorgulanmaz?Sömürgecilerimiz „ulusal bütünlük“ zokasını daima karşımıza çıkardılar ve çıkarıyorlar. Kürdlerin kendi milli kimliklerine sahiplenmesi ve her çağdaş millet gibi bağımsız devletini kurmasını hazmedemiyorlar. Bu, niye „Türkiye’nin ulusal bütünlüğünün bozulması“ olsun? TC devleti milli bir devlet midir ki, ulusal bütünlüğü bozulsun?Herkes şunu biliyor ki, Türkiye-Kürdistan ilişkisi sömürgeci-sömürge ilişkidir. Hiç kimse bize buna boyun eğin deme hakkına sahip değildir. Deseler bile ne çıkar. Kürdlerin bunu takmadığı tarihte sabittir. Bu savaş demektir. Bu savaşın bitmesini isteyen varsa Kürdlere köleliği kabullenin diyeceğine, sömürgecilerimize yaptığınız zülum yeter demelidirler. Bunu demedikleri müddetçe Kürdlerin nezdinde sömürgecilerimizin suç ortakları olacaklardır.23 Ocak 2007 tarihinde TBMM, Kürdistan’ın Güneyine karşı nasıl bir siyaset izleyeceklerine ilişkin kapalı oturum yaptı. Kürd milletinin yükselişini, kendi yokoluşları olarak algılayan Türkler, bir “ulusal güvenlik stratejisi” belirleyeceklerdi. Ama ne konuşuldu, ne sonuç alındı kimse bilmiyor. Bilinenin MİT Müsteşarı Emre Taner'in “artık savunmada kalamayız, yeni durumları iyi okumalıyız, okuyamayan ulus devletler yok oluş sürecini yaşıyor.” Başbakan Erdoğan, “gelişmeler karşısında ilgisiz kalamayız” demeleridir. Ve önlerinde engel olarak gördükleri ABD ile sorunlarını haledebilirlerse bir an önce Kürd soykırımını başlatacaklar.Türkler, bu fırsatı bulur mu, bulamaz mı bilemem, ama başlayan bir sürecin olduğunu ve bunun başarıyla sonuçlanacağına inaniyorum. 1.Dünya Savaşı bitiminde İngiltere çıkarlarına hizmet amacıyla kurulan Irak devletinin sonu geldi. Bunun bir an evel gerçekleçmesi bölge halklarının çıkarınadır. Bölgenin istikrara ve barışa ulaşmanın yoluda burdan geçer. Fakat bölgenin statükocu güçleri, bunun önünde sayısız engeler çıkarıyorlar. Irak’ın bölünmesini kendi devlet sınırlarının değişeceğinede yol açacağını görüyorlar. Bu gelişmeyi “korkunç” olarak değerlendiriyorlar. Kendi kaçınılmaz sonlarının yaklaştığını görüyorlar. Kurtuluşu doğmakta olan bağımsız Kürdistan devletini yok etmekten buluyorlar. Kürdistan’ın güneyine sefer hazırlıklarına hız veriyorlar. Bunun fırsatını bulurlar mı, bulamazlar mı ayrı meseleKürdler, özeliklede Kuzeyliler bu noktayı baz alıp siyasetlerini yeniden gözden geçirme aciliyetiyle karşı karşıyadırlar. Yok kardeşlikmış, dostlukmuş, barışmış, üniter devleti tartışmıyoruz, sınırlara saygılıyız, haklarımız, federasyon vs. zırvalıkların Türkler nezdindeki karşılığı soykırımdır. Kürdler, ne kadar kaçarsa kaçsın Türklerin dayatığı savaştır. “Etmeyin eylemeyin ayip oluyor” demenin Türk’ün elinin güçlenmesine yaramaktan öte bir işe yaramadığı siyasal tarihimiz tanıktır. Eğer Kürdistan sorununu çözmeye çalıştığınızı iddia ediyorsanız savaşmayı göze almak zorundasınız. Bunu göze almak ve gereğini yapmak zorundasınız. Bu konuda ikircikli tutuma yer yoktur. Hiç bir sorun teredüt yüklü bir ruh haliyle çözülmez. Tam kararlılık ve iradi müdahale kazanmanın olmasa olmaz koşulludur. Bunu yerine getirmeyenler kaybetmeye mahkumdur. Kürdistan’ın kuzeyindeki bağımsızlıkçı güçlerin kaybettiği gibi. Dahası sistem zemininde adına ne denilirse denilsin öngörülen yol ve yöntemler dolanır Kürdleri vurur. KUDÇG girişimide ne kadar içinde samimi ve dürüst insanları barındırsada, niyetler samimi olsada akibeti pek parlak olmayacaktır.Mevcut olan mücadele tarzıyla ya bir ayrışmayla karşı karşıya gelecek, yada mevcut Türkiyeci Kürd kesimlerin yanında sıraya girecektir.Kürd milleti, bağımsızlığa ancak savaşla ulaşabilir. Kürd millet bekası savunmayı değil, saldırıyı gerektirmektedir. Bunu dayatan sömürgecilerimizdir. Türkiyeci kesimler bir yana bırakılsa bile, Kürdistanlı bağımsızlıkçı güçler bu realiteden kaçamazlar. Savunma mevcut statükoyu kabullenme, boyun eğmektir. Kürd milletinin doğal ölümüne yol açan zemin budur. Kürd siyasi çevrelerin ve aydınlarının kabulleneceği zemin bu olmamalıdır. Görev açık ve nettir. Kürd milletinin militer gücü ortaya çıkarılmadan, buna dayanarak düşmanın anladığı dilden konuşmadan Kürd milletini bağımsızlığa taşımak mümkün değildir. O halde Kürd siyasi önderliği, Kürd millet hakları uğruna silahlanmalı ve savaşmalıdır. Kürd milletini kurtuluşa taşıyacak yol budur... Yazı epey uzun oldu kesiyorum.Türkler başta olmak üzere tüm tüm sömürgecilerimiz ne kadar direnirse dirensinler, artık Kürdlerin dünya siyasi arenasına Bağımsız Devlet olarak çıkmasını engeleyemezler. Sömürgecilerimiz bunun önünü alamazlar. Zafer Kürd milletinindir. Çünkü bu uğurda milyonlar şehit vermiş ve vermeyide kabul etmiş bir milletiz.Kürd millet kaderi yeniden çiziliyor. Kürdistan tarihi kanla yazılıyor. “1 Şubat 2004'te KYB ve KDP İl Teşkilatlarında Kurban bayramı dolayısıyla kutlamaların kabul edildiği bir sırada, eş zamanlı iki ayrı intihar saldırısı düzenlenmiş, saldırı sonucu, çok sayıda üst düzey yetkili, örgütün kadroları, Pêşmerge ve vatandaş” şehit olmuştu. Onların şahsında Kürdistan şehitlerini saygıyla anıyorum.1 Şubat 2007

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.