Amacýmýz, kardeþlik, eþitlik ve mutluluðu gerçekleþtirmektir... (Doðu mitinglerinde açýlan bir pankart, 1967)
Ýsmail Beþikçi, Kürt meselesine yýllarýný vermiþ ve bedel ödemiþ bir bilim adamý. Yazdýklarý kadar söyledikleriyle de önemli bir isim. Ýsmail Beþikçi'nin en önemli eserlerinden biri olan "Doðu Anadolu'nun Düzeni"ni otuz yaþýnda yazdýðýný ve kimsenin bu mesele üzerine kalem oynatmadýðý bir dönemde ciddi eserler verdiðini belirtelim. Ýsmail Beþikçi, ömrünü Kürt meselesine ve Kürtlerin yaþam kalitesinin yükseltilmesine adamýþ Ýskilipli bir Türk.
Bu ay baþýnda Prof. Dr. Ýsmail Beþikçi, Taraf Gazetesi'nde Neþe Düzel'e bir mülakat verdi. Söyleþinin temel tezi Türklerle Kürtlerin ayrýlmasý ve Kürtlerin ayrý bir devlet kurmasýydý. Beþikçi'nin ömrünü bu iþe adamasý, 17 yýl cezaevinde yatmasý, konuyla ilgili analitik yazýlar yazmasý ve hepsinden öte bir bilim adamý ve sosyolog olmasý, onun söylediklerini daha da önemli hale getiriyordu. Fakat hemen belirtmeliyim ki; Beþikçi'yi önemseyen ve mücadelesini yakýndan izleyen bir akademisyen olarak Hoca'nýn söyledikleri beni fazlasýyla hayal kýrýklýðýna uðrattý. Kýrk yýlýn sonunda Beþikçi'nin söyleminin PKK'nýn dahi gerisine düþmesini nasýl açýklamak gerekir, bilemiyorum doðrusu...
Cizre davasý-Manisa davasý!
Beþikçi'nin meseleyi 1920'li yýllardan okumaya çalýþmasý, hadiseleri bir sosyolog olarak deðil de bir aksiyoner olarak ele almasý þaþýrtýcý. Beþikçi'nin Öcalan tarafýndan dahi benimsenmeyen bu fikirlerinden dolayý 17 yýl cezaevinde yatmýþ olmasý ayrý tartýþma konusu olsa da aslýnda tam da soruna temel teþkil eden yasakçý zihniyeti göstermesi bakýmýndan oldukça önemli. Söyleþide Beþikçi 3 kez 1919, 11 kez 1920 ve 2 defa 1921 rakamlarýný kullanýrken 'demokratikleþme' kelimesini sadece 1 kez kullanýyor. Beþikçi'nin sözcük seçimi dahi hadiseye nasýl baktýðýnýn ipuçlarýný veriyor. Beþikçi, hadiseyi 1920'lerin dünyasýndan okuyor. Býrakýn "Doðu Anadolu'nun Düzeni"ni yazdýðý 1969 yýlýný, problemi 19. yüzyýlýn kavramlarýyla analiz etmeye çalýþýyor. Beþikçi Hoca, meseleyi hâlâ "imha ve inkâr" noktasýndan ele alýrken kendisi de 'devlette yaþanan deðiþmeyi' görmezden geliyor. Çözüm üzerinde deðil, nedenler üzerinde durarak problemin derinleþmesine neden oluyor.
Ýsmail Beþikçi, Kürt meselesini bir devlet kurma sorunu olarak ele alýyor ve meseleyi ülkenin demokratikleþmesi sorunundan ayrý mütalaa ediyor. Çorumlu bir Türk akademisyen olarak Nâzým Hikmet'e, Aziz Nesin'e, Necip Fazýl'a, Kemal Tahir'e, Musa Anter'e, Orhan Pamuk'a reva görülen, kendisine de reva görüldü. Beþikçi, etnik kökeninden dolayý deðil, fikirlerinden dolayý yargýlandý ve mahkûm edildi. Eðer mesele kendisinin söylediði gibi salt bir etnik ayrýmcýlýk meselesi olsaydý Beþikçi'nin, fikirlerinden dolayý yýllarca cezaevinde yatmamasý gerekirdi. Beþikçi, ilk defa gözaltýna alýndýðýnda etnikçilik suçlamasýyla deðil, Marksizm propagandasý yaptýðý gerekçesiyle tutuklanmýþtý. Beþikçi'nin "Türkiye, Kürt sorunundan kurtulursa rahat ve özgürce geliþebilir. Kürt sorunu bitmedikçe, burasý hukuk devleti olamaz." cümlesiyle "Kürtlere yapýlan baský ve zulüm Türkleri de zayýflatýyor. Türkiye, düþün yasaklarýný kimin için getiriyor? Kürtler ve Kürt sorunu olmasaydý, burada devletin bu kadar düþün yasaklarýna ihtiyacý olmazdý." söylemi, sorunlu bir tespite iþaret ediyor. Beþikçi'nin de çok iyi bileceði gibi devletin uzun süre insanlarýn dinine, diline, soyuna bakmadan þiddet uygulamasý, fikirlerinden dolayý iþkence yapmasý Cizre'de "b.. yedirmesi", Manisa'da "c.. sokmasý" þiddet konusunda sýnýr tanýmadýðýný ortaya koyuyor. Durum böyleyken hadiseyi salt bir etnik yasaklamaya indirgemek, en azýndan diðer maðdurlara haksýzlýk olmaz mý?
Hukuksuzluðun Cizre veya Manisa'da olmasý deðil, mahiyeti önemli. Devlet kendi bekasý için hem Þeyh Said'i hem de Beþikçi'nin hemþerisi olan Ýskilipli Atýf Hoca'yý idam etti. Ayný irade Ýsmail Beþikçi'nin Nusaybin'de araþtýrma yapmasýný onaylamadýðý gibi Mübeccel Kýray'ýn da Ereðli'de saha araþtýrmasý yapmasýna da hoþ bakmadý. Bundan dolayý düþünce hürriyetinin önündeki engelleri Kürt sorununa baðlamak yerine, Kürt meselesinin önündeki engelleri, düþünce hürriyetine baðlamak daha doðru olacaktýr. Yani Kürt meselesi, Türkiye'nin özgürleþememesinin sebebi deðil, sonucudur... Türkiye tarihinin ortaya koyduðu biçimde yaþanan problem topyekûn bir demokrasi ve insan haklarý meselesidir.
Ýsmail Beþikçi, 'Doðu Anadolu'nun Düzeni'ni Doðan Avcýoðlu'nun 'Türkiye'nin Düzeni' isimli eserinden bir yýl sonra yazarken, eserin ismi, kullanýlan kavram seti, yapýlan tespitler itibarýyla bu eserle önemli benzerlikler taþýyordu. Beþikçi de Avcýoðlu gibi Marksist çözümleme metodunu kullanýrken büyük resme daha çok bakýyor, çözümü feodalitenin ve sýnýf çeliþkisinin ortadan kaldýrýlmasýnda görüyordu. Beþikçi meseleyi þöyle analiz ediyordu: "Bir kere çeliþki hiçbir zaman emekçi halklar arasýnda deðildir. Çeliþki, emekçi Türk ve Kürt halklarý ile bu halklarýn egemen sýnýflarý ve egemen sýnýflarýn iþbirliði halinde olduðu emperyalizm arasýndadýr." (Doðu Anadolu'nun Düzeni, 1969, s. 272)
Beþikçi, 'Doðu Anadolu'nun Düzeni'nde meselenin daha çok sosyo-ekonomik boyutu üzerinde duruyordu. 302 sayfalýk kitabýnýn sadece 257-265. sayfalarý arasýnda "Doðu sorununun etnik yönleri" isimli bir baþlýk kullanýyor ve meseleyi daha çok iktisadî yönüyle ele alýyordu. Beþikçi, bugün 'Doðu Anadolu'nun Düzeni'nde ileri sürdüðü tezlerin tam zýddý görüþler öne sürüyor. Doðu Anadolu'nun Düzeni'nde hadiseyi Marksist diyalektik ve sýnýf çeliþkisi içinde ele alan Beþikçi, o gün þöyle diyordu: "Doðu Anadolu'nun sorunlarý Türkiye'nin genel sorunlarýndan hiçbir zaman ayrý düþünülemez. Mevcut çeliþkilerin devrime dönüþümü sürecinde Türkiye'deki emekçi halklarýn dayanýþmasý birliði ve kardeþçe eylemiyle mümkün olacaktýr. Bugün böyle bir eylem birliðini engelleyen, çeþitli þekillerde tezahür eden ulusal baskýlardýr. Ulusal baskýlarýn devam etmesi emperyalizme açýk kapý býrakmakta, emperyalizmin iþine yaramaktadýr. Bu bakýmdan gerek Türk ve Kürt emekçi halklarý, gerekse emekçi halklarýn davasýna gönül vermiþ bütün devrimci aydýnlar, çeliþkilerin devrime dönüþümü sürecinde halklarýn sefaletten kurtuluþu için beraber hareket etmeleri gereðini hiçbir zaman unutmamalýdýrlar." (Doðu Anadolu'nun Düzeni, 1969, s. 278)
Taraf'taki söyleþisinde Kürt sorununun bir toprak ve devlet kurma sorunu olduðunu öne süren Beþikçi, dün þöyle diyordu: "Doðu sorununun sosyo-ekonomik olduðu kadar etnik yönleri de vardýr. Fakat egemen sýnýflar, temel toplumsal yapý çeliþkilerini gizlemek için, etnik konularý çatýþma alanýna sokup kamuoyunun dikkatini yeni alanlara çevirmekte ve egemenliklerini bu þekilde sürdürmek istemektedirler. Toplumcu aydýnlarýn, bu durumu görmelerinde yüzde yüz zorunluluk vardýr." Doðu'da yaþanan kavgayý dün mülkiyet ve üretim iliþkilerinde gören sosyalist Beþikçi'nin bugün hadiseyi etnik bir probleme indirgemesi ve faþizme davetiye çýkarmasý tuhaf bir akýl tutulmasý olsa gerek.
Kürtler, Kürtlerle yaþasýnlar!
Ýsmail Beþikçi, söyleþisinde Kürtlerle Türklerin ayrýlmasýný isterken bunun yöntemi konusunda ikna edici bir açýklama yapmýyor. Kürtlerin devlet kurma konusunda ýsrarcý olmamalarýný eleþtiren Beþikçi, 'Kürtler neden ayrýlmak istemiyor?' sorusunu irdelemiyor. Beþikçi, ayrýlýk teziyle Mümtaz Hoca ve Ümit Pamir'le ayný yerde duruyor. "Kürtler, Kürtlerle bir arada yaþasýnlar. Ayný kökenden insanlarýn bir arada yaþamasý daha doðrudur. Türkler bir gün ayrýlmak isterlerse, Kürtler bundan memnun olurlar. Kürt sorunu bir toprak sorunudur." Taha Akyol, bu ifadeleri 'teori körlüðü ve Pankürdizm' olarak niteliyor ve 'etnik ayrýþmayý' hýzlandýran yönüne dikkat çekiyor.
Ýsmail Beþikçi'nin "Kürt ulusal kurtuluþ mücadelesinde atýlmýþ ilk kurþun" diyerek övdüðü Kürdistan Ýþçi Partisi'nin (PKK) kurucusu Abdullah Öcalan dahi çözümü demokraside görürken Beþikçi Hoca'nýn etnik temele dayalý bir ayrýþmayý çýkýþ yolu olarak göstermesi ancak 'kraldan çok kralcýlýkla' açýklanabilir. Abdullah Öcalan, "Kürt sorununun çözümü için Kürtlerin kendilerini demokratik-evrensel ifade tarzý ile ifade edebilmeleri ve demokratik anayasa gerekiyor. Bu sorunun çözümü için demokratik bir zihniyet, demokratik tartýþma, demokratik iþleyiþ, demokratik siyaset, demokratik örgütlülük, demokratik anayasa gerekiyor." Baþka bir görüþme tutanaðýnda ise Öcalan þöyle diyor: "Türkiye'nin her alanda demokratikleþme sorunu var. Bu sorunlarýn mutlaka çözümü gerekiyor. Kürt sorunu da demokratik þekilde Türkiye demokratikleþtirilerek çözülmelidir." Referansýmýz Öcalan olmasa da Beþikçi Hoca'nýn tezlerini okudukça bir bilim adamýnýn içine girdiði ideolojik körlüðe üzülmemek elde deðil.
Ýsmail Beþikçi Hoca'nýn ayrýlma tezlerini savunduðu demokratik standartlar, hadisenin çözüm yöntemini de ortaya koyuyor. Türkiye'nin toplumsal dinamikleri, sorunun etnik bir ayrýþmayla deðil, daha fazla demokrasiyle çözüleceðini gösteriyor. Beþikçi Hoca, bugün savunduðu görüþlerle tarihin gerisinde kalýrken ayný zamanda dünkü tezleriyle de çeliþiyor. Beþikçi Hoca, baðýþlasýn ama Taraf'a verdiði röportajla sosyologluðu býrakýp 'siyaset adamlýðýna' soyunuyor...
ZAMAN dan alintidir