Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 5 January 2012

Kirli İttifak!

image

Teröristlerden ikisi Arapça üçü de Kürtçe konuşuyordu. Bunların kim oldukları çok iyi biliniyor. Ön ve arka plakaları farklı olan siyah bir araçla Şam'dan gelmişler. Babamın ölüm emri Şam'dan bizatihi Beşar Esad tarafından verildi. Rejimin bekçileri planladı, tetikçileri ise infaz etti. Katiller, Baasçı Arap ve onların işbirlikçisi olan PKK'lı teröristlerdir.

SURİYELİ KÜRT LİDER MEŞAL TEMO SUİKASTININ İÇYÜZÜ
VE PKK-BAAS İTTİFAKI
Suriye'deki Baas rejimine muhalif hareketin önde gelen liderlerinden ve Suriye Kürt Müstakbel Hareketi (Tayyar El-Müstakbel El-Kurdi Fi Suri) Başkanı Meşal Temo'nun 7 Ekim 2011 günü Suriye/Kamışlı'da uğradığı suikast sonucu yaşamını yitirmesi olayının faillerine ilişkin belirsizlik, aradan geçen süre içerisinde tümüyle netleşmiş bulunuyor. Peki Meşal Temo kimdi ve neden hedef seçilmişti?
Suriye'nin Kamışlı kentinde 1957'de doğan Avukat Meşal Temo, liberal görüşleri ve silahlı mücadele karşıtı tavrıyla bilinen aktif bir Kürt siyasetçiydi. Liderliğini yaptığı parti, özellikle Suriye'deki Kürt aydınları arasında önemli bir desteğe sahipti. Temo'nun mensubu olduğu Halac aşiretinin Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesinin çeşitli alanlarındaki kollarının mevcudiyeti, hatta Mardin çevresindeki Kiki aşireti ile de akrabalık bağlarının bulunduğu bilinen bir husus.
Suriye'de, Esad yönetimi karşıtı en aktif siyasi lider olan Meşal
Temo, daha 2005 yılında, "Baas rejimi suçludur, mutlaka yıkılması gerekir" dediği için hakkında dava açıldı. Temo, 11 Mayıs 2009 tarihinde "milli duyguları zayıflatmak" suçundan 3,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve tutuklandı. Haziran 2011'de serbest bırakıldıktan sonra da hep gözetim altında tutuldu. Ancak o, hiçbir zaman Baas rejiminin tehdit ve şantajlarına boyun eğmedi. Kürt, Arap, Türkmen halklarının Esad yönetimine karşı güç birliği yapmaları ve dayanışma içinde bulunmaları yönündeki çağrılarını hep sürdürdü.
Meşal Temo, İstanbul'da kurulan Esad yönetimi karşıtı Suriye Ulusal Konseyi'nin kurucuları arasında da yer alıyordu. Konsey'in İstanbul'daki son toplantısında 7 kişilik yönetime de seçilen Temo, bir iddiaya göre, Kamışlı'da öldürüldüğü günün gecesi Suriye'den Türkiye'ye geçerek Suriye Ulusal Konseyi içinde aktif olarak çalışmayı planlıyordu.
Meşal Temo, Suriye Ulusal Konseyi'nde yer almasından dolayı, Esad yönetimine destek veren terör örgütü PKK'nın da açık hedefi haline gelmişti.
PKK'nın Suriye'deki siyasi uzantısı olan PYD'nin (Partîya Yekîtîya Demokratîk/Demokratik Birlik Partisi) Başkanı Salih Müslim, yıllar sonra Beşar Esad'ın özel izniyle Temmuz 2011'de Irak/Kandil'den Suriye alanına dönmesinin akabinde, PKK'ya ait ANF'ye (Fırat Haber Ajansı) yaptığı açıklamada, Meşal Temo'yu da kastederek; "Kurulan 94 kişilik
Suriye Ulusal Konseyi'nde Kürt işbirlikçileri de var" demişti.
PYD Başkanı, suikasttan sonra da yine ANF'ye; "İstanbul'da kurulan ve Batılı güçler ile Türkiye'nin desteklediği Suriye Ulusal Konseyi'nin Kürt üyesi Meşal Temo gibi işbirlikçiler" diyerek, Konsey üyesi Temo ve diğer Kürt üyeler aleyhine beyanat vermeye devam etmişti.
Hafız Esad döneminde olduğu gibi, oğul Beşar Esad döneminde de Suriye yönetimi ve onun karanlık yüzü El-Muhaberat, PKK'yı âdeta avucuna almış ve kirli işlerinde hep kullanmıştır. Arap baharı sürecinde Suriye'de baş gösteren ayaklanmalara Kürtlerin katılımının engellenmesi için de PKK/PYD kanalıyla Baas rejimine muhalif Kürt partilerini sindirerek, bunların halk üzerindeki gücünü etkisizleştirmeyi hedeflemiştir. İşte PYD Başkanı Salih Müslim'in, Meşal Temo'yu halkın gözünden düşürmek için ona yönelik "işbirlikçi" yaftasını kullanmasının nedeni de buydu!
PKK/PYD'nin Meşal Temo'ya karşı olumsuz tavır almasının sebebi, hiç kuşkusuz sadece Temo'nun rejim muhalifi olmasından kaynaklanmıyordu. Temo, öteden beri PKK'nın terör eylemlerini ve radikal politik çizgisini de doğru bulmuyor, hatta bunu Kürtlerin çıkarlarının zararına görüyordu. Suriye Kürtlerini de, Esad yönetimine taşeronluk yaptığını bildiği PKK/PYD'den uzak tutmaya çalışıyordu.
Bu nedenle Temo, rejim karşıtı halk ayaklanmaları çerçevesinde gerçekleştirilen sokak gösterilerinde, PKK ve uzantısı oluşumların bayrakları ile Abdullah Öcalan'ın fotoğraflarının taşınmasına ve kullanılmasına karşı çıkıyordu. Kürtlerin kimlik ve kültürel hak taleplerinin örgüt tarafından sabote edilip çıkmaza sürüklenmesini istemiyordu ve dolayısıyla PYD ile birçok konuda görüş ayrılığı içindeydi. Bundan dolayı, zaman zaman örgütten tehditler de alıyordu.
Hatta oğlu Marsel Temo bile Eylül 2011'de Kamışlı'da PYD mensuplarınca tehdit edilmişti.
Meşal Temo'nun partisinin de içinde yer aldığı ve Suriye'de aktif olarak faaliyet yürüten 12 Kürt siyasi partisinden oluşan "Suriye Kürtleri Demokratik Siyasi Hareketi" adlı çatı örgütünün;Suriye hükümetinin el koyduğu arazilerin sahiplerine iade edilmesi,
-Kürtlere uygulanan ayrımcılığa son verilmesi,
-Ecnebi-Maktumin statüsündeki Kürtlerin vatandaşlığa alınması", gibi ortak talepleri, temel insan hakları bağlamında olduğu halde, söz konusu oluşumda yer almayan PKK/PYD, farklı ve radikal bir çizgi dayatarak, bu hakların alınmasını engelleyici bir tutum sergiledi.
"Suriye Kürtleri Demokratik Siyasi Hareketi" adlı çatı örgütü, Suriye Kürtleri ve Kürt sorunu özelinde; "Suriye'deki Kürt sorununa, Suriye içinde demokratik, adil ve barışçı yollardan çözüm bulunarak, bölgesel bir boyut kazandırılmaması gerektiği, bu doğrultudaki siyasi bakış açısının PKK'dan bağımsız olmasının zorunlu olduğu, Türkiye'deki gelişmeler ile Suriye'deki sorunun boyutlarının ciddi farklılıklar içerdiği, bu nedenle PYD'nin çatı örgütüne müdahil olmaması ve politikasına karışmaması gerektiği", yönünde ortak bir görüş belirledi ve rejim karşıtı faaliyetlerde yer alan Kürt partilerinin düzenledikleri toplantılara, bu aşamada PYD'nin çağrılmamasını kararlaştırdı.
Öte yandan, PKK/PYD yönetimi ise kendisini çatı örgütünün dışında tutup, Kürt partilerini kontrolü altına almasını engellemeye çalışan kesimlerin başını çeken kişinin Meşal Temo olduğunu düşündü ve böylece Temo'ya karşı açık bir tavır aldı. Temo, artık Esad rejiminin de PKK'nın da ortak düşmanı konumunda bulunuyordu.
Nitekim Beşar Esad'ın, Eylül 2011'de Suriyeli bazı Kürt
siyasetçilerle yaptığı toplantının akabinde teşkil edilen bir heyetin Kandil'e giderek PKK/KCK Başkanı Murat Karayılan'la görüşmesi ve Esad'ın gizli bir mesajını Karayılan'a iletmesi de dikkatlerden kaçmadı.
Erbil'de ikamet eden Meşal Temo'nun hukukçu oğlu Faris Temo, verdiği
bir beyanatta şöyle diyordu: "Babam Suriye halkının birlik ve beraberliğinden yanaydı. Bundan dolayı da Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin ve Asurilerin güveninikazandı. Kürtler veya Araplar tarafından Baas diktatörlüğüne karşı Cuma günleri düzenlenen protesto gösterilerine mutlaka katılır, konuşmalar yapar ve halkı uyarıcı telkinlerde bulunurdu. Böylece halk devriminin öncüsü olmaya başladığı için Şam yönetimince hedef seçildi.
Eylül 2011 başlarında ölümle tehdit edildi. Eylül ayının son
haftasında Kamışlı'da başarısız bir suikast girişimine maruz kaldı. Yine de Esad'a boyun eğmedi. 7 Ekim 2011'de Kamışlı'da 5 kişilik silahlı bir terörist grubunun saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Teröristlerden ikisi Arapça üçü de Kürtçe konuşuyordu. Bunların kim oldukları çok iyi biliniyor. Ön ve arka plakaları farklı olan siyah bir araçla Şam'dan gelmişler. Babamın ölüm emri Şam'dan bizatihi Beşar Esad tarafından verildi. Rejimin bekçileri planladı, tetikçileri ise infaz etti. Katiller, Baasçı Arap ve onların işbirlikçisi olan PKK'lı teröristlerdir." Meşal Temo'nun ailesi, aşireti, partisi ve taraftarlarının yanı sıra, Suriye'de yaşayan PKK mensupları dışındaki tüm Kürtler, saldırıdan Esad rejimini ve PKK'yı sorumlu tutuyorlar. Türkiye ve Irak Kürtleri arasında da Temo suikastının PKK-BAAS işbirliği sonucu gerçekleştirildiği yönünde bir görüş hâkim.
PKK-BAAS ittifakı, Meşal Temo suikastının ertesi günü (8 Ekim 2011),
bizzat PKK/KCK Başkan Yardımcısı Cemil Bayık'ın bir açıklaması ile de teyit edildi. Cemil Bayık, PKK'nın haber ajansı ANF'ye verdiği röportajda şöyle demekteydi: "Eğer Türk devleti Suriye'ye yönelik bir müdahalede bulunursa, Suriye'deki Kürtler, Türkiye'ye karşı en şiddetli direnişi gösterecektir." Cemil Bayık'ın Türkiye'ye karşı savaşacaklarını iddia ettiği "Kürtler", tabi ki Baas rejiminin safında yer almak suretiyle, onun işbirlikçisi olduğunu kanıtlayan PKK'lı teröristlerdir. Bunlar hâlihazırda, Beşar Esad'a bağlı ve "Şebiha" denilen silahlı paramiliter milis gücünde faaliyet göstermektedirler.
Suriye rejim muhalifleri tarafından oluşturulan "sooryoon.net" adlı internet sitesinde; "Rejim karşıtı gösterilerde sivil halka ateş açanların, asker, polis ve siyasi şahsiyetlere suikastlar
düzenleyenlerin Şebiha milisleri olduğu, bunların Nusayri Araplar ile PKK kamplarından getirilen militanlardan oluşturulduğu" belirtilerek, Şebiha'ların finansmanını sağlayan Esad ailesinden 16 üst düzey sorumlunun isim listesine yer verilmiştir.
Öte yandan Suriye'nin, 1980-1998 yılları arasında 18 yıl boyunca PKK lideri Abdullah Öcalan'ı barındırıp ona her türlü desteği verdiği ve Türkiye'ye karşı kullanarak yaklaşık 40 bin insanın ölümüne sebep olduğu biliniyor. A.Öcalan'ın Suriye'den ayrılması ve 1999'da yakalanmasından bugüne dek, Suriye'nin, PKK'nın dizginlerini sürekli elinde tuttuğu ve özellikle örgütün silahlı gücünü istediği gibi yönlendirdiği de sır değil.
Bu arada, PKK/KCK Başkanı Murat Karayılan'ın (Urfa-Birecikli) örgüte katılmadan önce, Urfa-Suriye arasında illegal olarak "kaçakçılık" işi yaparken, El-Muhaberat'ın kendisi ile bağlantı kurduğu da ileri sürülen iddialar arasında.
PKK'dan ayrılan Selim Çürükkaya, Mehmet Şener, Şemdin Sakık, Hüseyin Yıldırım, M.Can Yüce, Nizamettin Taş, Dursun Ali Küçük, Halil Ataç vb. gibi örgütün eski üst düzey sorumlularının söylediklerine bakılacak olursa, Suriye istihbarat örgütü El-Muhaberat'ın gizli eli, dün de bugün de hep PKK'nın içinde olmuştur.
PKK eski sorumlularına göre, A.Öcalan'ın Şam'dan ayrılmasından sonra da PKK-Suriye işbirliği kesintisiz devam etti.
Osman Öcalan, Eylül 2011'de Erbil merkezli "e.kurd.net" sitesine, "Bazı PKK unsurları İran ve Suriye'nin kontrolü altında bulunuyor. Bu unsurlar, çoğunlukla İran ve Suriye'den emir alıyorlar. Türkiye'ye yönelik saldırıların arkasında bu güçler bulunuyor. PKK bünyesinde Suriyeli 1500 militan var." şeklinde açıklamada bulunarak bu hususu teyit etti.PKK yönetiminde; Sofi Nureddin (Nureddin Halef El Muhammed, HPG Sorumlusu), Dr.Bahoz Erdal (Fehman Hüseyin, HPG Eski Sorumlusu), Şahin Kobani (Ferhat Abdi Şahin) ve Rustem Cudi (Rüstem Osman, Ekim 2011'de öldürüldü) kod adlı Suriyeli unsurların yer alması da dikkat çekici.
PKK'nın Türkiye'deki terör eylemlerinin planlayıcısı ve sorumlusu olan Dr.Bahoz Erdal kod Fehman Hüseyin'in, Beşar Esad ile Şam Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden sınıf arkadaşı olması ise çok ilginç bir gelişme. Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu, bu gerçeği, Şam Üniversitesi mezunu olan Suriyeli bazı doktorların anlatımlarına dayanarak köşesinde yazdı. (30.11.2011) PKK'nın bir diğer önemli unsuru olan Suriyeli Salih Müslim, Beşar Esad'ın özel izniyle yerleştiği Kamışlı'da, hâlihazırda Kürtleri PYD etrafında örgütleyip Baas rejimine destek vermelerini sağlamaya çalışıyor.
PYD'nin, şimdiye kadar Suriye yönetimi aleyhine silahlı-silahsız
hiçbir eyleminin ve protesto gösterisinin olmaması da anlamlı! Kürtlerin yıllardır baskı altında yaşadıkları, dörtte birinin vatandaşlık kimliğinden bile mahrum olduğu Suriye'de, bırakın eylem yapmayı, Kürtler için temel insani haklar dahi talep etmeyen Suriyeli binlerce PKK'lı terörist, Suriye'de değil, Türkiye'de eylem yapıyor! PKK'nın silahlı birimi HPG'nin sorumluluğu görevi de Suriyeli teröristlere veriliyor! Düşündürücü değil mi?
PKK-Suriye ittifakı ve işbirliğini, PKK dışındaki Kürt kesimleri
sürekli dillendiriyorlar. Örneğin, Kürt aydını ve Taraf Gazetesi
yazarı Orhan Miroğlu, 3 Kasım 2011'de köşesinde şunları yazdı: "Suriye Baası'ının ve Esad ailesinin ağzına kadar zulme, cinayete, tecavüze, işkenceye ve katliamlara batmış bir iktidarı sürdürebilmek için, müflis tüccar misali eski defterleri karıştırdıkları görülüyor...
Suriye Baası, PKK aracılığıyla kendi ülkesindeki Kürtlerin en azından bir kısmını elde tutmaya ve bu yolla muhalefet cephesini zayıflatmaya çalışıyor. PKK-Baas yakınlaşması, PKK-Şii ittifakı, önümüzdeki sürecin nasıl gelişeceği konusunda fikir veriyor. Beyrut'ta Esad ve Öcalan'ın devasa posterlerinin birlikte dalgalandığı bir mitingde, PKK'lilerle Baas yanlıları aynı safta."
Bu tespite katılmamak mümkün değil! PYD Başkanı Salih Müslim'in bizzat Esad tarafından Suriye'ye davet edilmesinin nedeni, Baas rejimi karşıtı Kürtlerin ve liderlerinin baskı altına alınması ve gerektiğinde susturulması amaçlı olduğu gayet açık! Yaşanan son gelişmeler, PYD'nin rejim muhalifi Kürtleri yola getirme hususunda Esad diktatörlüğüne tetikçilik yapma görevini üstlendiğini gösteriyor.
Suriye'deki Kürtlerin kimlik ve temel insani haklarının savunucusu ve PKK-BAAS ittifakı karşıtı bir siyasi görüşe sahip olduğu bilinen Suriye Kürt Müstakbel Hareketi Lideri Meşal Temo'yu kimin öldürdüğü artık ortada! "PKK" markasını taşıyan oluşumun, Ortadoğu'daki siyasi satranç oyunlarında, tamamen çıkar ilişkilerine dayalı olarak çeşitli küresel ve bölgesel güçlerden iş alan taşeron bir örgüt olduğu ve Kürt
gençlerini bu kirli işlerde maşa olarak kullandığı, son süreçte
Suriye'de yaşanan gelişmeler de açık bir şekilde ortaya koymuş bulunuyor.
Bu bağlamda, Suriye/Baas rejimi de PKK'ya ihale veren güçlerden biridir. PKK-BAAS işbirliğini şiddetle protesto ediyoruz!.
BARIŞ VE DEMOKRASİ PLATFORMU

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.