Aslında yazmak bile gelmiyor içimden. Dilime bir ağıt dolandı. Yüreğimin kıyılarında isyan ateşleri yanıyor.
Yedi Kürt çocuğu, yedi gerilla yaşamını yitirdi.
Ne kadar kolay ve ne kadar övünerek manşete çıkardı Türk basını bu haberi. “Hatay'ın Hassa ilçesi ile Akbez beldesi arasındaki kırsal alanda güvenlik güçleri ile çatışmaya giren 7 PKK'lı öldürüldü.”
Bu kadar basit mi ölüm? Bu kadar kolay mı öldürmek?
Haberin anında üstüne atlayan Türk kökenli yazarlar, didik didik ettiler haberi. Silahlardan dem vurdular. Öldürülen Kürtçocuklarının üzerinde çıkan patlayıcıların türlerinden ve silah markalarından yola çıkarak çözümleme yaptılar. Ahmet Altan "Genç PKK`liler " Başlığı altında bir makale yazdı.
Ölenlerin acısının nasıl içimize çöktüğüne hiç aldırmadan, ha babam, de babam komplo teorileri ürettiği yazısı köpeğe atsan yenmeyecek türdendi.
İnsan yuh ulan diyor. Hiçbir şeyden utanmıyorsan yaşından utan. Seçme gerilla dediğin gurubun içerisinde 88 doğumlu olan var. Ve üç yıl önce katılmış PKK`ye. En seçme gerilla da olsa, üzerinde bir çokça silah çıksa da, henüz çocuk sayılacak yaşta olduğu gerçekliği değişmez değil mi?
Ey Ahmet Altan, oğlun Kerem sayende gazetende çok sesi sedası çıkmadan, evinde köpeği ile yaşayıp, Moda sahillerini arşınlarken o çocuk aç açık dağlarda gezdi. (Defne Foster evinde ölmeseydi kimse oğlunun adını dahi duymayacaktı.) Kızın ve torunun rahatı yerinde yaşıyorken, sen bu acıyı anlayamazsın. Eğer dersen ki Kürtlerin acısını çokça yazdım…
Sadece yazık derim sana.
Meşhur yazıların var Kürtler üzerine bu inkar edilmez. Okuyan herkesin "helal olsun" dediği... Ne yazık ki yürekle değil sadece kalemin gücüyle yazılmış yazılar bunlar. Kürt pazarında önce yer edindin. Sana inan, yüreğinin yüreklerine benzediğine güvenen duygusal saf Kürtleri kazandın. Ardından da hem nalına, hem mıhına vuran yazıların geldi. Romancılıkta istediğin yere gelsen, Nobel`i alsan bu günkü yerinde olmayacak, yüklendiğin misyondan uzak duracaktın. Yenilmişliğin ve hayal kırıklığının faturasını kalemine ve sana inan saf Kürtlere ve Türklere kestin.
Artık mızrağın çuvalı sıyırdı.
Kulağına üflenenleri romancılıktaki fantezilerini katarak yazılar kaleme alıyorsun. Sana söyleyecek söz bulamıyorum. Ayıp, yazık, günah… Ölen ve öldürülen çocukların vebali günahı çok ağır. Nasıl taşıyacaksın?
Bir yandan "PKK`de demokrasi yok keşke içlerinde muhalifler çıksa" diye yırtınırken; diğer yandan, kendince teoriler üretip`, şahin bir gurubun varlığından ve Öcalan`ı dinilemediğinden söz ediyorsun. Altan ayetleri mi desek buna acaba? Karar ver muhaliflerin varlığı iyi mi, kötü mü?
İnsanın birazcık içi acır. Ölüm karşısında bir suskunluk süreci var`, onu yaşar. Öldürülen çocukların ailesine saygılı davranır.
Yazında PKK`de, şahinler gurubunun varlığını ve genç PKK`lilerin “rahatsızlığını” Kurtuluş Tayiz`in haberine dayandırmışsın. Kurtuluş hani şu Evrim Alataş`ın, sizin gazetenizde yazmasını sağlayan Kürt değil mi? Evrimi hatırladın mı? Sadece mail yolu ile iletişime geçtiğin, kanserin pençesinde iken ziyaret etmediğin, gazetenden tek kişinin tanışma zahmetinde bulunmadığı kalemi güzel, şimdi maviliklerde uyuyan Kürt kızı…
Kurtuluş Tayiz kim?
Kürdolag mu?
PKK üzerine araştırmacı mı?
Ortadoğu uzmanı mı?
Kurtuluş Tayiz, bu bilgileri hangi güvenilir kaynaklardan alıyor?
PKK`ye yakın kaynaklardan aldığın bilgiler doğrultusunda Öcalan`ın kandırıldığını düşünen gerillaların varlığından söz etmişsin. PKK`ye yakın kaynaklar size bilgi veriyor öyle mi? Bu söylem inandırıcı mı dersin?
Yazında demişsin ki, “Gelen haberlere göre PKK’lılar on iki gündür “termal kameralarla” izleniyorlarmış..” Can alıcı soru tam da burada yatıyor. Eğer yazdığın doğruysa ki bence doğru. Bunun birçatışma olmadığı, gerillaların çembere alındığı ve imha edildiği sonucuna götürür bizi 12 gün izlenen, üstelikte de tam teçhizatlı bir gurubun gelip yola mayın döşemesi, ya da karakol basması beklenmez değil mi?
Bu gerillalar neden sağ ele geçirilmedi?
Ya da şöyle sorayım, sağ ele geçirilenler neden infaz edildi?
İnsan yaşamı her şeyden kutsal değil mi? Neden yazında bunu hiç sorgulamıyorsun?
Ateşkes olmasına rağmen neden operasyonlar devam ediyor?
“İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 'Çevre illerimizin valileri burada, bölge komutanlarımız, emniyet müdürlerimiz hepsi burada. Bu Amanosları temizleyin diyorum. Ne yaparsanız yapın”Söyleminden sonra orada farklı şeyler dönüyor olmasın?
Askere yakın kaynaklardan aldığımız bilgiye göre, Osmaniye’deki garnizon iç güvenlik olmuş, oysa piyade erler iç güvenliğe bakmazlar . Normalde iç güvenlik polisin işidir değil mi? Kırsalda ise iç güvenliğe jandarma bakar yanılıyor muyum? Sürgün yeri olarak bilinen Osmaniye şimdilerde 50 bin paralı asker, yani sözleşmeli asker yasası ile başvuru yapanların çoğunun eğitim gördüğü yermiş. Garnizondaki askeri personelin tümü değiştirilmiş ve bunlar Beşir Atalay`ın, "temizleyin" sözünden sonra olmuş.
Kulağına haber üfleyenler bunları unuttu mu?
Yeniliyorum yazdığımı, eğer 12 gün, bu gerillalar izlendiyse ve çembere alındıysa buna yargısız infaz denmez mi?
Hani dağdaki çocuklar sizlerin de çocuklarıydı?
Kürt ve Türk çocukları ölü kuşlar gibi eteklerimize dökülürken, matematiksel hesap yapıp nerede Kürt hareketinin açığını yakalarım kaygısı güden birinden bu soruların cevabını beklemek gafletine düştüğüm için kendimden utanmam lazım.
bu da Ahmet Altan in HB nin elestirdigi yazisi: Genç PKK'liler