Direkt zum Inhalt

KUZEY KÜRDİSTAN'DA YAŞANAN KATLİAM TRAVMALARI / Müslim Korkmaz

Kürdistan'in geneline baktigimiz zaman, Kürdistan tarihinde katliamlara karsi yasanmis olan direnislerin cogunda hem ulusal motifleri, hem de din motiflerini bir arada görüyoruz. Birinin digerine az veya cok olmasi bu gercegi degistirmiyor.

Sadece din motifli olan bir kac direnisin yaninda, ulusal yönü oldukca yüksek olan bir kac direnis de vardir.

Kürdistan genelindeki direnislerin ölümsüz kahramanlariyla ilgili degerlendirmeler, baska bir yazi konusudur.Ben, sadece Kuzey Kürdistan'da Kemalizm yönetimleri sirasinda yasanan katliamlara karsi direnen önderler ve öne cikan sahsiyetlerin önemli özellikleri ile katliam sonucu meydana gelen travmalar konusunda bazi belirlemeler yapmak istiyorum.

Bu liderlerin özeliklerini belirlemeye gecmeden önce su noktaya dikkat cekmek istiyorum: Kemalist TC yönetiminin katliamiyla sonuclanan Zilan, Agri, Seyh Sait ve Dersim direnislerinin yenilgileri ve katliamlari sonrasinda, Kürdistan Halki'nin bilinc altinda büyük tarvmalar olusmustur.

Neredeyse 30 - 40 yila varan bir sessizlik ve sinme dönemi yasanmistir. Katliamlardan kurtulmus olan büyüklerimiz, yeni nesil olan kendi cocuklarinin ve genclerin yaninda, katliamlar ile ilili mümkün mertebe konusmamayi yeglemislerdir.Korku, sindirme ve yenilgilerin neden oldugu bu travma uzun yillar beleklerden silinmemis ve hala da devam etmektedir.

Bu Direnislerin önderlerine gelince, liderlerin ve cevresinde yer alan arkadaslarinin hemem hepsinde ilk göze carpan özellik, gögüslerine kadar dökülen beyaz sakalli "ihtiyar delikanlilar" olmalaridir.

1925 Seyh Sait Isyani önderi Seyh Sait ve arkadaslari, 1937 - 1938 Dersim direnisi önderi Seyit Riza ile asiret liderleri Uusene Seyd, Kamer Aga, Cebrail Aga, Hidir Aga ve silahsörlerden Use Ale Isme gibi...

Ileri derecedeki yaslarina ragmen, her biri birer cesaret, cengaverlik, atilganlik, hareket kabiliyetleri mükkemmel ve boyun egmez savasci karekterleriyle, adeta abidelesmislerdir... Bunlar Kuzey Kürdistan mücadelesindeki boyun egmez duruslariyla, halkin gönlünde yer etmis kahramanlardir. Tarih bunlari Kuzey Kürdistan Halki'nin yüregindeki yüce tahtlarina oturtmustur...

Ne yazik ki, bölgesel kalan bu isyan ve direnisler,TC Kemalist yönetimleri tarafindan, sonuclari travmalara kadar varan cok kanli bir sekilde bastirilmis ve yenilgiye ugratilmislardir. TC katliamlari, Kürdistan Halki'nin zihninde korkunc yaralar acmistir.

Bu gün Dersim Halki'nin bir kisminin hala CHP'ye oy vermelerinin nedeni, 1938'de yasanan yenilgi, kiyim ve beleklere kazinan travmadan kaynaklandigini söyleybiliriz. Bu travmanin hala devam ediyor olmasinin bir diger nedenini de güvensizlik ve alternatifsizlikte aramak gerekir. Dersim, 1938'den sonra, 30 yili askin, 1970 lere kadar süren bir sessizlige bürünmüstür.

Iki dönem önceki secimlerde, ezici bir cogunlukla, var plan iki milletvekillik tercihini BDP'den yana kullanmis olan Dersim, PDP tarafindan ihmal edilmis olmasindan ötürü, desteginin bir kismini geri cekmistir.CHP Genel Baskaninin Dersimli olusu ve diger nedenlerin yaninda, Dersimlilerin Alevilik duygularini da sömürerek bu destegin bir kismini CHP kendi lehine cevirmistir. (Dersim'de asker, memur ve aileleri, oylarini Kemalist parti olan CHP'ye veriyorlar. bu oylar azimsanamiyacak orandadir).

Ancak Dersim Halki'nin önemli bir özelligi vardir ki, o da yasanacak herhangi bir ölüm kalim mücadesinde, Dersimlilerin ezici bir cogunlukla yer alacaklari taraf, Kürdistan yurtseverlerinin saflaridir.Sömürge güclerinden yana olmayacaklarini söyleyebilirim. Bu özelligini Dersimli olanlar cok iyi biliyorlar. Dersim'de PKK'ye karsi olanlarin bile, koruculuk dayatmalarini kabul etmemis olmalari buna bir örnektir.

Abdullah Öcalan'nin beyanlarinda belittigi, "partiyi Dersimliler ele gecireceklerdi, ben engelledim". Yine Osman Öcalan'in ayni paralellikteki beyanlari tesadüfü degildir.

Yukarida özelliklerinden bahsettigim 1925 ve 1938 direnis liderlerinin gözünü kirpmadan daragacina dim dik gidislerine karsilik, günümüzün "Kürd Halk Önderi" nasil bir tavir segiledigini Kürd Halki aci duyarak izliyordur.

Kemalist TC yönetimlerinin neden oldugu travmalar, 100 yildir Kürdistan Halki'nin beyinlerinden henüz tam olarak silinmemisken, TC Devleti, son 40 yildir Kürd Halki'nin beynine yeni travmalar kaziyacak tasaron bir kazmaciyi kullanmaktadir. Amac travmalarin ve yilginligin ömrünü uzatmak...

TC devletine yalvaran, onun tasaronu olarak ne emrederlerse yapacagini, hatta daha fazlasini yapmaya hazir oldugunu adeta yalvararak emirlerine amade oldugunu söyleyen Abdullah Öcalan ile bu Kürd kahramanlarinin isimlerini yanyana telafuz etmek, hem bu kahramanlara, hem de Kürd Halki'na hakaret olur...

PKK lideri, 40 yildan beri "Kürd Halk Önderi" ve "Serok" diye Kürd halkinin sirtina bindirildi. Öcalan, sirtina bindigi halkini arkadan hancerlemistir. Kürdistan Halki'na kan kusturmus, cografyasini darma dagin eden danisikli bir bir savas yürütmüs, sonunda bu ödenen bedelleri hice sayarak, Kürdistan Devleti olusumuna karsi cephe almistir... Böyle liderlerin layik olduklari sifat "Serok,Önder" olamaz. Layik olduklari yer ise, tarihin cöplügüdür.

Elde edilen, daha dogrusu elde kalan sonuc ise, Kürdistan Halki'nin beyinlerinde olusturdugu korkunc travmalardir. Bu travma halkta, savasa ve mücadeleye karsi bir umutsuzluk ve yilginlik meydana getirmistir. Bu yilginligin ve umutsuzlugun sebebi, 40 yil boyunca ödenen bedellerin karsiliginin, teslimiyet, aldatma ve hüsran ile sonuclanmis olmasidir...

Bu travmanin ham maddesi, PKK'nin ve PKK liderinin,Kürd kaninin akitildigi havuzda suyu verilmis, ucundan kan damlayan Osmanli hanceridir. Kölelik örsünde dövülüp keskinlestirilerek, Kürd'ü sirtindan vurma araci haline getirilen bu hancer, PKK ve lideri tarafindan, altin tepsi icinde TC ye hediye olarak sunulmustur.

Travmaya ve umutsuzluga yol acan nedenlerden biri de, Kürdistan'in bagimsizligindan yana olan yurtseverlerin, adeta 40 yil boyunca bu talana karsi sessiz kalmalari ve bir alternatif olusturamamalaridir. Böylece Kuzey Kürdistan Halki, sahipsiz birakilip, baski ve siddete karsi korumasiz birakilmistir.

Alternatifsiz kalan genc kadrolar, PKK'ye katildiktan sonra, PKK tarafindan infaz edileceklerini bile bile hareketin icinden ayrilamamislar ve büyük bir kesimi, bile bile ic infazlara kurban olmuslar. Eger alternatif bir siginak olsaydi, bu genc kadrolar, hem ihanet damgasindan, hem de ölümden kurtulmus olacaklardi.

Alternatif bir hareket olusturulmus olunsaydi, PKK ve PKK liderinin bu gün acmis oldugu derin yaralara merhem ve care olunurdu...

Bu gün, Kuzey Kürdistan'da PKK ve PKK liderinin neden olduklari yikim sonucu yasanan yilginlik ve umutsuzlugun, uzun yillari kapsayacak sessizlik esaretine ve travmaya evrilmemesi icin, tarih, Kürdistan Yurtseverlerinin omuzlarina, önemli bir görev yüklemektedir.

Öyle görünüyor ki,önümüzdeki sürecte büyük calkantilar olacaktir. Dünya güc dengeleri mevzilerini yeniden olusturuyorlar.Örülen tuzaklara karsi saglam bir alternatif olusum yaratmak zorunlu hale gelmistir.

Inaniyorum ki, Kuzey Kürdistan'da bu günün sartlarina uygun politika uygulayabilen, dünya güc dengelerini yi tahlil edebilen dinamik, gözü pek, ama her seyden de önemlisi, Kürdistan'in özgürlügü ve bagimsizligi inanciyla donanmis genclerimiz bunu basaracaklardir.

18. 02. 2014

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.