Direkt zum Inhalt
Submitted by Aso Zagrosi on 2 February 2013

Arsen Yarman, Vahan Minasyan( Bardizaktsi)ın ve diğer rahiplerin Kürdlere ilişkin bir dizi ipe sapa gelmez söylemlerine karşı hiç bir kuşkusu yok. Sanki hepsi tarihsel gerçeklermiş gibi sunuyor. Fakat yukarıda aktardığım Vahan Minasyan( Bardizaktsi)ın alıntısına kuşkuyla yaklaşıyor.

Kürdlerle Ermenilerin, Türkler ve Rusların gelmeleri durumunda birbirlerini koruma girişimleri Kürdler arasındada yaygın bir şekilde anlatılır.

Ermenilerde Kürdler gibi İran, Osmanlı ve Rus imparatorlukları arasında parçalanmışlardı. Fakat bu parçalanmalara rağmen Ermeniler arasında hem dinsel ve hemde etniksel dayanışma vardı. 1877-1878 yılında Rusya ve Osmanlılar arasında yapılan savaşta Rus ordusunun Kars ve Beyazid cephe komutanları Loris Melikov, Lazarev ve Der Ğugasov gibi Ermeni asılı subaylardı. Her ne kadar bazı Ermeni çevreleri zorlama tezler geliştirselerde Rus ordusunun ilerlemesi Osmanlı Ermenilerin saflarında sempatiyle karşılanıyordu. Rusya’nın denetimi altında ve işgal ettikleri bölgelerde katliamlara maruz kalan, mal ve mülklerine el konulan ve göç eden Kürdlerin tavrıda tam tersiydi. Fakat ne yazık ki bugüne kadar Osmanlı ve Rus savaşları sırasında Kürdlere karşı yapılan katliamlar, mal ve mülklerine el koyma ve zorunlu göçleri hakkında hiç bir araştırma yok.

Son yıllarda ve özellikle Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra Ermeni kökenli “yazar” ve “araştırmacılar” dan Kürdlere ilişkin olumlu bir şey bulmak çok zordur. Hatta Kürdlere ilişkin klasik ve vicdanlı Ermeni yazarlarının yazdıklarını dahi sorgulama ve inkar etme girişimleri bir hayli ilerlemiş durumdadır. Bir dizi Ermeni çevresi Kürdlerden farklı milletler ortaya çıkarma çabaları içindeler. Aslında önce Kürdlere “asimile olmuş Ermeniler” tezi dayatılır. Bu tez tutmayınca “siz Kürd değil farklı milletsiniz” tezi ortaya atılır. Yani anlayacağınız hepsi başımıza “dil ve Kürd uzmanları” kesilmiş durumdalar!!! Son Karabağ savaşında binlerce Kürd öldürüldü, yerinde ve yurdundan edildi, evlerine, mal ve mülklerine Ermeniler tarafından el konuldu. Fakat ne yazık ki bir kaç Kürd çevresi dışında kimse 20.yüzyılın son günlerinde Ermeniler tarafından yapılan kıyıma ses çıkarmadı. Ermenilerde ise tek bir kişi Kürdlere karşı yapılan insanlık dışı teröre ses çıkarmadı. Kürdlerde ulusal bilinç ve kollektif hafıza olmayınca tuzaklara düşmeleri de daha kolay oluyor.

1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonrası bölgeye giden 3 Ermeni rahibi de taraflı bir gözle gelişmeleri okumuşlar. Osmanlı ve Rus savaşının dinsel bir savaşa dönüştüğü bir ortamda bu din adamlarından farklı bir şey beklemek doğru değil. O savaş esnasında Müslüman Kürd din adamlarıda durum değerlendirmesi yapsaydılar, pek farklı bir sonuç çıkmazdı.

İşte tam burada farklılık arz eden Kürdistani bir perspektifle ortaya çıkan Kürd, Ermeni ve Asurileri tek bir bayrak altında İran ve Osmanlı devletlerine karşı bağımsız ve birleşik bir Kürdistan için harekete geçirmeye çalışan Şeyh Ubeydullah Nehri olayı vardır.

Şeyh Ubeydulah savaş alanına vardığında Osmanlılar Kars, Ardahan ve Beyazid gibi şehirlerde yenilgi almış ve geri çekilmeye başlamışlardı.

Daha önce de vurguladığım gibi Şeyh Ubeydullah Osmanlı Rus savaşına katılmaya pek gönülü değildi. Fakat, bir çok alanda Kürdler kendilerini savaşın ortasında buldular. Sonuçta savaş Kürdlerin kapısına gelmişti. Şeyh Ubeydullah’a bağlı, yani Nakşibendi tarikatına bağlı bir çok Kürd farklı amaçlarla da olsa savaşa gitmeye başladılar. Şeyh Ubeydullah savaşın başlamasından aylar sonra savaş alanına gitti.

Şeyh Ubeydullah Nehri önderliğinde savaşa katılan Kürdler bağımsız bir güç olarak katıldılar. Yani savaşa katılan Kürdler teorik olarak cephe komutanlığına bağlı olmalarına rağmen emir ve direktiflerini Şeyh Ubeydullah ve diğer Kürd liderlerinden alıyorlardı. Kürd birliklerine Kürdler komuta ediyordu.. Osmanlı Kürd ilişkilerinde bu gelişme yeniydi.

Rus araştırmacısı Aviryanov’da Kürdlerin “kutsal Şeyhlerinin” komutasında savaşa katılmalarını bir ilk olarak görüyor. Kürd Şeyhlerinin başlarına bir Türk ‘ü getirmelerini Kabul etmediklerini, Osmanlı devletinin de Kürdlerin katılımı sağlamak için onlara insiyafı bıraktığını söylüyor. (Aviryanov, Kurd, Le Cengi Legel İran U Turkiya da, Silemani, 2004, sayfa 233- 236)

Kürdlerin savaştığı Beyazid cephesinde Ruslar yenilgi alıyor.

Halfin’in anlatımlarına göre Beyazid kuşatmasında 7 bin cıvarında Kürd yer aldı: “Ayrıca , Rus işgali altından bulunan Beyazid, yönetiminde on bin asker bulunan ve bunların ortalama olarak yedi bini düzensiz Kürd askerlerinden oluşan oluşan Faik Paşa kuvvetleri tarafından kuşatıldı. 22 gün Beyazid kalesinde mahsur kalan Rus askerleri, sonuçta burayı terketmek zorunda kaldılar.”(Halfin, XIX. Yüzyılda Kürdistan Üzerinde Mücadeleler, Komal Yayınları, İstanbul 1992, sayfa 74-75)

Garo Sasuni ise “bundan önceki her iki Rus-Osmanlı savaşında Kürdler açık olarak Rus taraftar idiler ve Rus ilerlemesiyle Kürdistan’ın bağımsızlığı umudu içindeydiler. Halbuki 1877 savaşı esnasında Kürdlerin siyasetleri tamamen değişmiş olduğundan büyük bir ordu ile Ruslara karşı Osmanlıların yanında savaşa katıldılar. Kürd ordusunun kumandanları Şeyh Ubeydullah, Şeyh Celalettin ve Ubeydullah’ın küçük oğlu Şeyh Abdulkadirdi. Bunların emrindeki 50.000 Kürd, Beyazid kesiminde savaşa girmelerine rağmen kesin olarak perişan oldular. Dağılan Kürdlerle birlikte Şeyh Ubeydullah ve Cemaleddin Van’a vardıklarında Van’ın yeni valise Şeyh Celaleddin’I zehirleterek öldürttü.”( Garo Sasuni, Kürt Ulusal Hareketleri ve 15. YY’dan Günümüze Ermeni Kürd İlişkileri, Med Yayınları, İstanbul, 1992, sayfa 100)

Hatta Garo Sasuni, Şeyh Celaleddin’nin “Sultan Abdulhamid’in talimatı öldürüldüğüne dair söylentilerden” söz ediyor.

Osmanlıların safında savaşa katılan Kars, Ardahan, Beyazid ve Erzurum cephelerinde savaşa katılan Kürdlerin sayılarını tespit etmek çok zordur..Bir dizi farklı rakamlar verilmektedir. Ayrıca Balkan Cephesinde savaşa katılan Kürdler var. Türkler ise yüzyıl boyunca Kürdlerin ulusal varlığını inkarı temelinde belgelerle oynayarak yada bir dizi belgeyi yok ederek uyduruk bir tarih ortaya çıkardılar. Ahmed Muhtar Paşa’nın anıları Kürdlerin inkarı temelinde kaleme alınmıştır. Bir de 1877-78 savaşı sırasında Osmanlı subaylarıyla Şeyh Ubeydullah ve Şeyh Celaleddin arasında yaşanan sorunlar, çatışmaya varan ortam ve 1880 tarihinde Şeyh Ubeydullah önderliğinde gelişen hareketle birlikte bir dizi tarihi gerçekler alt üst edildi. Bundan dolayı savaşa katılan Kürdlerin sayısı ve savaşta oynadıkları gerçek rollerini Türk kaynaklarında tespit etmek zor.

Şeyh Ubeydullah Nehri’nin önderliğinde gelişen 1880 Kürdistan Devrimi döneminde yaşamış Qaçar Şahı Nasreddin’in yanlısı İskender Xuryanis’in Farsça yazdığı “Nasreddin Şah Döneminde Şeyh Ubeydullah Şemzini Devrimi” adlı eserinde “Osmanlı Rus savaşı sırasında Şeyh Ubeydullah bir avcı gibi sisli/dumanlı bir ortamda bir dizi av elde etti. Şeyh Ubeydullah oğlu Şeyh Sıddık ve diğer Şeyhlerle Beyazid’ta savaşa girerek başarı elde ettiler ve Osmanlıların sempatisini kazandılar” .( Mucteba Burzuyi, Barudoxi siyasi Kurdistan 1880-1946, Dezgayi Mukriyani, sayfa 66)

Yine İskender Xuryanis sözünü ettiğimiz eserinde Şeyh Ubeydullah ve yandaşlarını düşman olarak görmesine rağmen Osmanlı Sultanına bağlılık göstermediklerini şöyle ifade ediyor: “ Şeyh Ubeydullah ve müridleri hiç bir zaman Osmanlı devletinin taraftarı olmadılar ve Osmanlı devletine bağlılık göstermediler”( .( Mucteba Burzuyi, age, sayfa 66)

Aviryanov’da “Şeyh Ubeydullah’ın 1877-78 savaşında Kürd savaşçılarının örgütlenmesinde Türk devletine az hizmet yapmadı” diyor.(Aviryanov, age, sayfa 239)

Devam edecek

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.