Sekiz ay önce yaptığımız bir haberde, PYD’nin hangi amaçla kimler tarafından kurulduğunu ve amacının ne olduğunu somut delillerle ortaya koyduk. Gelişmeler Güney Batı Kürdistan’da ulusal hakların elde edilmesine olanak sağlayacak tarzda seyrettiği gerçeği karşısında, PYD’nin Esad rejimini koruma işlevi göreceğini ve Kürdlerin ulusal haklar noktasında kazanımlar elde etmesine engel olmaya çalışacağını yazdık ve duyarlı kamuoyunu bu noktada uyardık.
Gereken duyarlılığı göstermeyen Kuzey Kürd politik yapıları, PKK ile “birlik” oyununa devam ederek adeta Güney Batı Kürdistan’da bir ihanet şebekesinin kök salmasına, meşruiyet kazanmasına yardımcı oldu.
Ne yazık ki PYD adlı Kürd/Kürdistan düşmanı örgüt faşist eylemlerine devam ederken bile hâlâ PKK ile “birlik” kuranlardan gereken tepki gelmedi ve deyim yerindeyse bu faşist eylemleri sessizce onayladılar.
Birçok Kürd yurtsever bu faşist çete tarafından katledildi bu güne kadar ve Kuzey Kürd politik yapıları ve yazar-çizerleri adeta “eli mahkum” bir şekilde izlemekle yetindiler.
Çok az kişi ve kurum olup bitenlere tepki verdi ve bu faşist çetenin faaliyetlerini eleştirdi. Bu sessizlik ve dolaylı onay, PKK medyasının “bir serseriden bir lider yaratma” projesinin hayat bulmasında önemli bir rol oynadı.
PYD adlı faşist çete ve onun lideri hakkında yaptığı doğru haberlerle kamuoyunu bilgilendiren Avestakurd sitesi, duyarlı, Kürdistani tutumuyla takdir topladı; kendilerini kutluyoruz.
Bir sokak serserisi olan ve müebbet hapse mahkûm iken, PKK-Esad anlaşması sonucu cezaevinden çıkarılan ve PYD’nin başına atanan Salih Müslüm’ü yaratanlar ve yaratanlara destek verenler utanmalıdır!
Salih Müslüm adlı serseriden bir “Kürd lider” yaratılmasına katkı sunanlar, aynı tarzda yaratılan Öcalan’ın meşruiyet kazanmasına da gereken katkıyı esirgemediler.
PYD adlı faşist çete çirkin eylemlerine, Özgürlük Partisi (Partîya AZADÎ) lideri Mistefa Cuma’yı kaçırarak devam etti. Daha önce PYD tarafından tehdit edilen Cuma, Güney Kürdistan’a Mesud Berzani’yi ziyarete gidecekti, kaçırıldı. Mistefa Cuma ve Partiya AZADİ daha önce yaptıkları açıklamada her hangi bir olumsuzluğun yaşanması halinde bundan PYD’nin sorumlu olacağını açıklamışlardı. Cuma’nın kaçırılmasından sonra da Partiya AZADÎ adına yapılan açıklamada sorumlunun PYD olduğu söylendi.
Esad-PYD ortaklığıyla baskı gören, tehdit edilen, ahlaksızlığa maruz kalan ve katledilen yurtseverlerin katlinden sadece Esad-PYD ortaklığı değil, PKK ile “birlik” kuran Kuzey Kürd politik kişi/kurumları da sorumludurlar.
Tarih bu lanetli örgütleri (PKK/PYD) ve aklayıcılarını af etmeyecektir. Yaklaşık sekiz ay önce yayınladığımız ve olacaklar noktasında bir uyarı niteliği taşıyan yazımızı aşağıda okuyucularımızla paylaşırken, duyarlı, namuslu ve Kürdistani kaygısı olan herkesi PKK/PYD terörüne karşı ses vermeye çağırıyoruz…
Not: Sorumluların belli olması ve Kmuoyunun tepki göstermesi sonuç verdi; Partiya Azadî lideri Mistefa Cuma 25.06.2012 tarihinde akşam saatlerinde serbest bırakıldı...
Haber/Yorum
*****
Suriye’de Çirkin İttifak; PKK/PYD Esad'ın Emrinde!
31 Oct, 2011 03:28:00
PKK’nin bir devlet projesi olduğunu ve misyonun da, Kürdlerin devletleşmesini engellemek olduğunu söylerken, sadece onun beslendiği ideolojiyi ve teorik söylemlerini ölçü almıyoruz; aynı zamanda bağlantılarından ve pratiğinden de somut örnekler veriyoruz.
Egemenler çok iyi biliyorlar ki, Kürdistan’ın her hangi bir parçası kurtulduğunda, domino etkisi yaratarak Kürdistan’ın diğer parçalarını da tetikler ve Bağımsız-Birleşik Kürdistan’a doğru yol alınır. Bu nedenle, Kürdistan konusunda çıkarları ortak olan devletler arasında ne kadar ciddi sorun olursa olsun, Kürdlerin özgürleşmesi olasılığı doğduğunda çelişkilerini bir tarafa bırakıp hemen uzlaşırlar.
PKK, her ne kadar TC’nin istihbaratı tarafından “Kuzey Kürd hareketi” olarak piyasaya sürüldüyse de, misyonu sadece Kuzey’de ulusal dinamikleri yok etmekle sınırlı değildir; tıpkı egemen devletler gibi dört parçada da Kürdlere karşı bir barikat görevi yapıyor.
Saddam ile geliştirdiği stratejik ilişkileri belgelerle yayınlamıştık yakın zamanda. Hatırlanacağı gibi Irak’a müdahale edildiğinde PKK, devletçilerin hem Kemalist hem de Türk-İslam kanadıyla birlikte Saddam’a destek gösterilerine katılacak kadar pervasızlaşablmişti.
Güney’de elde edilen kısmi kazanımlardan Suriye, Türkiye ve İran kadar, belki de daha fazla rahatsızlık duyan PKK’dir. Kürdistan tarihinde bir dönüm noktası olan Güney Kürdistan kazanımı, sadece bütün Kürdlerde değil, “ben insanım” diyen herkeste korunması ve geliştirilmesi gereken bir yapı olarak görülürken, sömürgeci devletlerle birlikte PKK, bu kazanımın ortadan kalkması için her yola başvurdu/başvurmaya devam ediyor.
Sömürgeci devletlerle PKK ilişkisi de dikkat çekicidir. Sık sık birbirlerine karşı kullanırlar, bazen de ortak hareket ederek köşeye sıkıştırıp daha iyi hizmet etmesini sağlarlar. İlişkileri ne olursa olsun PKK anti-Kürd/Kürdistan politikasını büyük bir kararlılıkla(!) her parçada hayata geçiriyor.
Suriye’de yaşanan/yaşatılan değişim rüzgarı, Kürdlere tarihi bir fırsat yaratmıştır; tıpkı Güney’in yararlandığı fırsat gibi. Kürdler değişimin yönünü görüp ona uygun bir tavır alırlarsa, en az Güney’deki gibi bir statü elde etmemeleri için hiçbir neden yoktur. Tam da bu noktada PKK, lanetli rolünü oynayarak bu fırsatın Kürdler lehine değerlendirmesinin önüne geçmeye çalışıyor.
PKK’nin Suriye’de kurduğu paravan örgüt PYD, Esad rejiminin bekçiliğini, tetikçiliğini yaparak ulusal talebi olan Kürdlere baskı yapıyor.
Güney’de PÇDK, Doğu’da PJAK, Kuzey’de PKK neyse, Güney Batı Kürdistan’da da PYD odur. Hepsi de aynı merkezden yönetilen anti-Kürd hareketlerdir.
Bilindiği gibi Suriye’de olaylar başladığında Öcalan, "Esad’a karşı gösterilerde yer almayın, Suriye’nin demokratikleşmesi için uğraşın, demokratik özerkliğinizi kurun" diye talimat vermişti.
Güney Batı Kürdistan’da halk, değişimden yana gösterilerde yer almaya başladığında ön plana çıkan kişilerin başında Mişel Temo geliyordu. Temo, değişimin yönünü gören ve şu an koşullar elvermese de,“Bağımsız Kürdistan hayaline” sahip bir insan idi.
Yakın zamanda ilişkileri biraz bozulan PKK ile Esad, Kürdlerin bir statü elde etme olasılığına karşı tekrar “dost” oldular. Bu dostluk PYD’yi Kürdlere karşı harekete geçirdi.
Şu an PYD’nin başında bulunan Salih Müslüm, Esad-PKK anlaşması gereği, Müebbet hapse mahkum iken aniden serbest bırakıldı. Suriye’de iki tür müebbet vardır; biri ömür boyu, diğeri ise iyi hal gösterildiğinde 21 yılda çıkma olanağı tanıyor. Yani Salih Müslüm en iyi olasılıkla 21 yıl cezaevi yatması gerekirken, bir buçuk yılda salıverildi. Salih Müslüm, bırakılmasının gereklerini hemen ve fazlasıyla yapmaya başladı. Kürdlere her şeyin yasak olduğu ülkede Salih Müslüm BAAS tarafından organize edilen mitinglerde boy gösteriyor ve Esad Rejimi'nin nimetlerini(!) halka anlatarak destek olmaları gerektiğini söylüyor.
Salih Müslüm başkanlığındaki PYD, katledilmeden bir hafta önce Mişel Temo’yu ve yakın çalışma arkadaşını açıkça tehdit etti.Zaten Temo’nun katledilmesini hiç kimse PYD’den bağımsız olarak düşünmüyor.
Suriye rejimi tarafından Kürdlere her türlü baskı yapılırken, PYD'ye sonsuz bir serbesti tanınmaya başlandı. Tıpkı Türkiye’deki “Demokratik Özerklik” gibi safsataları dillendiren PYD, Kürdleri ulusal sorundan uzaklaştırmak ve Esad’ın rejimine kan vermelerini sağlamak için bir yandan göstermelik kazanımlarla göz boyamaya çalışıyor diğer yandan da tehdit, baskılarını arttırıyor…
Göstermelik ve oyalayıcı hamleler;
PYD, Efrin ve Kobani’de dil eğitimine başladı;
Kültür Merkezleri açmaya başladı ve ‘yakında Kürdçe TV de açacağız’ propagandasını yapmaya başladılar…
Tehdit ve Baskılar;
Ahlaksızlığın Kürdistan’daki en büyük temsilcisinin PKK ve onun paravan örgütleri olduğu binlerce somut olayla ispatlanmışken PYD, “sokakları fuhuştan temizleyeceğiz” diyor. Ve gösterilere katılan kadınların ailelerine giderek, ya kızınızı/eşinizi engelleyin ya da onları “fahişelik yapıyor” diye damgalayıp öldürürüz diyor…
Serêkanîyê’de eylemleri örgütleyen gençler, Salih Müslüm’ün talimatıyla, Şilan Kod adlı PYD temsilcisinin öncülüğünde bir grup tarafından ağır şekilde darp edildiler. Buna rağmen Esad’a karşı eylemlerden ve Kürdlerin ulusal haklarını dillendirmekten vaz geçmeyen gençlere “öldürülürsünüz” tehdidi yapıldıktan sonra, gençlere/ailelerine mektuplar/paketler gönderilmeye başlandı. Bu mektuplarda/ paketlerde, mermi ve beyaz kefen ile sabun bulunuyordu.
Güney Batı Kürdistan’daki ulusal güçler, PYD’nin lanetli misyonunun farkındadırlar. Bu nedenle de PKK/PYD ile bağlarını koparmış durumdalar ve yakın zamanda kurulan, kısa sürede halkın sempatisini kazanan silahlı direniş örgütü Ş.W.K (Şêrên Welatê Kurda) umut olarak görüyorlar…
PKK dışında kalan ve PKK saflarında yer alıp hâlâ yurtseverliğini koruyabilen herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz. Suriye rejimine karşı Kürdlerin gösterilerde yer alması ve ulusal hakları dillendirmesi tarihi bir fırsat yaratabilecekken, bunu engellemeye çalışan ve Esad’a uşaklık eden zihniyete karşı tavır alın artık!
Kuzey’de PKK’nin peşine takılan Kürd politik aktör ve yapıları farkına varmasa da, sadece Kuzey’deki ulusal dinamiklerin yok edilmesine katkı sunmakla kalmıyorlar; aynı zamanda diğer parçalarda gelişen ulusal hareketlere de darbe vuruyorlar.
Esad rejiminin baskılarını kınayan bir açıklamayı BDP ile birlikte yapan Kürd partilerinin, gerçekliği görmek istemedikleri, sadece bir formaliteyi yerine getirip vicdan rahatladıkları ortadadır. BDP ile ortak hareket etmek demek, Esad Rejimi'ne ve onun paralı askeri PYD’ye hizmet etmekten başka bir şey değildir. Lütfen ne kendinizi ne de Kürdistan halkını daha fazla kandırmayın!
Hem PKK ve türevleriyle yakın, hem de Kürdlerin ulusal haklarından yana olmanın aynı anda olanaklı olmadığını görün artık!
Haber Yorum/Nasname
admine