Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 15 Juni 2012

FemKurd asagida bir yorumda
platformlarda kurdleri temsil edenlerin kivamindan kalitesinden yakiniyordu
FemKurd un bu yorumu sirasinda
Karayilan berbat bir mesaj verdi
gene upuzun biktirici tekrarlar ve turklere sizlanan bir kole manfiestosu
ardindan
Avni adli fasist kurusu herifi iki elle tokalayan zavvali resmi ile
o roportajdaki kanonsaga durumlari geldi

biz kurdlere bu kadari yetmez
leyla hanim calilari aralayip
turk yalakaliginda onunda var oldugunu gosterdi

daha dun en kidemli ocalanist yalaka aysel tugluk
tum yalakaligina ragmen 14 yil aldigini ogremistik
ondan once hasip kaplanin yavsakca yalakaliklarini okuduk hep beraber

bu ekip bir de bir birine girebilir
yani
Turklere yalakalikta yarismaktalar
eyy zavvali kurdiastan evlatlari
kurda kusa yem olmus adi sani yakinda unutulacak kurdistanin saf cocuklari
ey yasamini bu essekler takimini buyutmek ugruna
heder etmis surgunlerde surunen kurdistanin cocuklari
sizin damardan isyaninizin meyvasi cicegi boyle mi olmaliydi?
bu yalakalikta bir biri ile yarisan essekler alayina mi calisacaktiniz?
toplu tepki vermezseniz
ati alan uskudari gececek

Hek hocam sizlere seslenirken bekleyin az kaldi, dolarin,euronun,dinarin, telenin en alasini yapmak üzereyim demeyi karsiniza dililip gercek yüzlerinizi sergilerken sizleri satin alan  ve adi para olan seyi rolu yapip.............isterdim ama zügürt bu halimle biliyorum sizlere ne dersem fayda olmaz iyisimi cenemi tutayim.

bu kepazelgin parayla ilgisi alakasi yok. lackalasmis bir yani ile karsi karsiyayiz ulusumuzun dunyada en tiksindirci seylerin basinda yalakalik gelir gerilla komutani yalaka en meshur ve populer politikacisi yalaka avukatligi birakip fasist parti lideri onunde  frikikde duran vekili yalaka buyuk sefleri yalaka ona karsi olan sair ruhlusu yalaka bu kadar cok cesitli yalakayi bunyesinden cikartan ulusun ciddi bicimde bir yenilenmeye ihtiyaci var bakalim mumkun olabilecek mi? utanc duymamak mumkun mu? ben buyuk bir utanc icindeyim bunlarla ayni kategoride olmak hic hosh bir sey degil

Arka arkaya yayinlanan Karayilan, Leyla Zana röportajlari icler acisi...devamini en yakin zamanda  Öcalan'in röportaji getirecek gibi görünüyor. Bu duruma alisik büyük bir Kürd kesiminin oldugu da görülüyor, bu da ayri bi felaket. Hatta "bakin, biz demiyormuyduk" diyenler de olacaktir. Oysa yerlerde sürünen bu demecleri Kürdlerin yenilgisi olarak algilamamiz gerekiyor. Rojeva Kürdistan'a not düsen  Beru "hepimiz sorumluyuz" demis. Liseli yillarimdan beri düzenli olarak gittigim sirin bir Cafe var. Sahibi (artik) yasli Iranli bir Yahudi. Bir süre önce uzun bir aradan sonra tekrar o Cafe'ye gittigimde, sahibi beni "kayip evlat, Kürdler'den ne haber?" sorusu ile karsilamisti. Ben daha yanit vermeden, kendisi araya girmis ve "Özgürlük bir bisküvi degil, kolay elde edilmez. Her seyin hizli calistigi bu yillarda, cok cabuk sabirsizlasiyor ve yoruluyoruz. Sabirli, israrli ve umutlu ol. Koskocaman bir tarihiniz ve kültürünüz var. Sizi kimse yok edemez. Hele bu uyduruk türkler hic edemez" demis ve ayrilirken de elime bir bisküvi uzatmisti. Bugün bu sözler ile kendimi avuttum. HeK'in deyimi ile "yenilenmeye ihtiyac var!" Selamlar...

Paranın tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Romanlara, hikayelere tema olmuş, üstüne şiirler yazılmış, türküler bestelen-miştir. Her kavganın ve savaşın öznesi olmuştur. Gücün, iti-barın ve güvenin sembolu olmuştur. İnsanlık ilişkilerini bozsada, kirletsede düzenlenmesinde araç olmuştur. Her çirkefliğin altında yatanda olsa onsuz hiçbir şe-yin yapılmadığı kanıksanmış ve kabullenilmiştir. Napolyon'un “para para para,” demesi boşuna değildir. Günümüz kapitalist toplumu bireyciliği fetişleştirmiştir. Buda paranın önemine ve gücüne değer katmıştır. Günümüzde en büyük “imparator” denildiğinde akla ilk gelen nesne paradır. Kuşkusuz çağımızın en otoriter imparatoru paradır. Toplumun yarattığı ve süreç içinde kendisine yabancılaştığı bu nesne hakim güç olmuş. Ona sahiplenmenin rekabeti başlamış. Her yol ve yönteme başvurma mübah sayılır hale gelmiş. Egemenler, bunun hukukunuda yaratmış. Türkiye´de durum daha da bir başkalaşmıştır. Her sorunda ol-duğu gibi bu alanda da bir arabeskleşme yaşanmaktadır. TC mafialaşmış, mafia TC´leşmiştir. Sorun nasıl ele alınırsa alınsın şeriatcısıyla, liberaliyla, faşistiy-le, sosyal-demokratıyla, ”devrimci”siyle, TC devleti tüm res-mi ve sivil kurumlarıyla mafialaştığı, toplumsal ilişkilerin kir-letildiği ortaya çıkmıştır. Türkiye´de mafia´ya bulaşmayan tek bir devlet kurumu yok gibidir. Mesele paraya sahip olmak olduğuna göre, bunu elde etmenin her yol ve yöntemi mübah sayılmıştır. ”Devlet malı deniz yemeyen domuz” felsefesi oluşturulmuş bunun gereği olarak kurulan paylaşım pazarı üzerinde bireyler ve kurumlar arasında kıran kırana süren bir savaş geleneği yaratılmıştır. Sorun “devlet malı deniz yemeyen domuz”la da bitmiyor. Devlet kendilerinin. Kendi mallarını tepe tepe kullanma “hak ve yetkileri” vardır. Fakat işler her zaman planlandığı gibi yürümez. Çoğu zaman kokusu çıkar. Etrafa pis kokular saçar. Son günlerde kamuoyunun gündemine oturtulan Cıvan-Edes olayı bu türden bir olaydır. Olay bilinçli olarak Cıvan-Edes olayı olarak kamuoyuna sunulsada olayın boyutu çok daha derin, geniş ve karmaşıktır. TC'nin 8. Cumhurbaşkanı Özal ailesinden tutun sokaktaki ka-tillere kadar uzanan bir mafia şebekesi orta yerdedir. Zincir alabildiğine uzun ve her geçen gün bir halka daha eklenmek-tedir. TC´nin çok “saygıdeğer” şahsiyetlerinin isimleri zincirin birer halkaları oluvermektedir. Kamuoyu önünde oynanan çirkin olay karşısında birileri kaza-ra oyun bozanlık etse, ismi mazallah “komünist”liğe çıkar. Velevki arada sırada çatlak bir ses çıksada istisnalar kaideyi bozmaz ki, her halükarda o ses şu veya bu şekilde susturulur. Bu konu da oyun çoktur. İnsanı “halk adına” “devrimci”ye bile vurdurturlar. Arkasından devlet erkanıda olduktan sonra her halükarda “ayrık otları” temizlenir. Asayış berkemaleşir. Sonuçta alan memnun veren memnun kuralı hakim kılınır. Oynanan oyunun yabancısı değiliz. İçinde de değiliz, ama iyi bir seyircisiyiz. Oynanan oyunun aktör ve figüranları tanıdık birileri. TC’nin resmi makam işgalcileriyle onların prens ve prensesleridir. Rüşveten senet tahsiline, silah kaçakcılığından kadın ticare-tine, eroin ticaretinden karapara aklama işlerinde hep onlar vardır. Geçmişten bugüne buna bulaşmayan bir tek TC devlet erkanı bulamasınız. Siz onların “şefaf siyaset temiz toplum” dedik-lerine bakmayın. Bu, zorlama, bir şeylerin kirlendiği ve kirle-tildiğininde itirafıdır. TC’nin 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal çok yönlülüğüyle bilinir. Bildik bilmedik her meseleye el attığıyla tanınır. Din dedi, tarikat dedi, siyaset dedi, serbest piyasa ekonomisi dedi, Kürd sorunu vs. dedi. Her meseleye bir tüccar kafasıyla baktı. Kuralı beliydi. ”Bir koymak on almak”tı. Söylediklerinin arkasında da oldu. Velhasıl kesesini doldurup köşeyi dönenlerden ve Allahın yürü kullum dediklerinden biri oldu. Rahmetlinin hakkını yememek gerekir. Ekmeğini çeşmenin başını tutmuş “anlı-şanlı Türk Ordusu”-nun “hassasiyetleri”ni ayaklar altına alma pahasına taştan çıkaran cinstendi. Rahmetli alem adamdı. Mafia’yada el attı. Orayıda kirletti. Devlet ile mafia’yı tekleştirdi. Oysa her birinin apayrı dünyaları ve kendilerine özgü kural ve kaideleri vardır. Hak ve hukuku vardır. Tabuları kırmakla ünlü TC’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bu alandaki tabuyu kırmanında sahibi oldu. Emlak Bankası Genel Müdürlüğüne Engin Civan’ı atadığı gibi, mafia’yanın başınada ruh hastası ülkücü faşist Alaaddin Çakıcı’yı atadı. Mafia’yı onunla zapt-ı rapt altına almaya çalıştı. Mafia dünya-sında rüştünü ispatlamış Dündar Kılıç'ın kızı Uğur’la Çakıcı-'nınn evliliğinde çöpcatanlık yaptı. İşin sıcaklığında hayırlı iştir, sevaptır diyenler olduğu gibi, sonra kokusu çıkar diyenlerde oldu. Eh ne diyelim. Görünen köy klavuz istemez. Rahmetli tüccar kafalıydı. Paranın kokusunuda iyi alırdı. Para-yıda severdi. Para edindi edinmesine, ama kokusu etrafı sar-dı. Yaşadığı sürece devlet gücünü kullanarak durum idare edilsede, ölümünden sonra varisleri rahmetlinin mezarda ke-miklerini sızlatacak kadar beceriksizlikler yaptı. İşlediği halt-lar çorap söküğü gibi birer birer ortaya serildi. Ah bu da sorun mu? Dün gelir unutulur. Eğer sorun para sahi-bi olmaksa, bu da başarılmıştır. Kim ne derse desin para paradır. Nereden gelirse gelsin el kirletmez. Her zaman olmasa da insana itibarda kazandırır. Rahmetli Özal gibi insanı defalarca “hacı” bile yaptırır. Ve herkese el öptürtür. Para öyle bir şey ki, Comar´ın ruhuna bile fatiha okutur. Hikaye o ya! Yüzyıllar boyu iki Arap ailesi komşuluk ilişkileri içinde yaşam-larını sürdürür. Günün birinde ailenin biri bir köpek edinir. Fakat köpek komşuluk hukukuna uymaz. Gün gelir komşunun tavuğunu yer. Gün gelir çocuğunu ısırır. Sahibi uyarılsada köpektir, der geçer. Alışkanlıktır, derken bir gün köpek komşu El Seyid’ide ısırır. El Seyid sinirine hakim olmaz, köpeği öldürür. Köpek sahibi soluğu Kadı Efendinin huzurunda alır. Komşusu El Seyid´in köpeğini öldürdüğü şikayetinde bulunur. O arada Kadı Efendinin cebine bir kese mecidiye bırakmayıda ihmal etmez. Kadı Efendi hemen harekete geçer. Köpek katili El Seyid´in getirilmesi için iki zabit gönderilir. El Seyid getirilerek suçüstü örfü mahkemesi karşısına çıkartır. El seyid kendini savunmak için çırpınsada söz hakkı alamaz. Söz hakkı köpek sahibinindir. Söze köpeğini methetmekle başlar. Dilinin döndüğü kadar köpeğini över de över. Olay o kadar dramatize edilir ki, Kadı Efendi dahil salon da bulunan herkes gözyaşlarına hakim olamaz. Kadı Efendi köpek sahibine: “Köpeğin sana bu kadar çok mu yakındı?” “Sorma Kadı Efendi sorma! Babamdan, annemden, çocuklarımdan ve hatta karımdan bile bana daha yakındı.” “Peki köpeğin çok mu muhteremdi?" "Sorma Kadı Efendi sorma! Sizden bile muhteremdi.” “Peki muhteremin adı neydi?“ “Çomar’dı efendim.” Kadı Efendi hemen iki elini havaya kaldırır, salondakilere “Ey cemaati müslümin Çomar’ın ruhuna El Fatiha” der. Cemaat Kadı Efendi ile birlikte Çomar’ın ruhuna El Fatiha okur. Arabistan’da Çomar’ın ruhuna El Fatiha okutan para, Türkiye de Özal hanadanı imparatoriçe’nin naaşını “mübarek Eyüp Sultan”ın kucağına gömdürür. Para para para! Sen nelere kadirsin! Şubat´95

ben para dan urkmem eskiden solculuk donemlerimiz de de paradan urkmedim bir gunah isliyormus gibi bakip dudular insanlar para kazanma durtusunde olanlara oysa bu dunyada ortak bir denomonator bulalim dersek ahlak dersek herkesin ahlaki kendine guzel gelir kimse eskimonun ahlakini benimseyip kendi ahlakini kenara koyan afgan a pastu ya almana raslar mi? ahlak uzerine ortak bir platform yaratigimiz soylenemez renkler uzerine hukuk uzerine dahi trafik agirlik uzunluk hangi alana girerseniz girin insanligin para kadar ortak bir "degeri" yoktur bugun herhangi bir para biriminin baska bir para birimi karsisinda degeri bellidir bir tablonun  Heratt a ki degeri ile paris veya newyorkdaki degeri bir birini tutmaz bir yetenegin degeri de kontekse gore cograyya gore degisir suyun elmanin guzelligin vs vs vs para nin degeri heryerde tek bir manivela ila bicimlenir sadece bu bile bu dunyada neyin MECBUREN ortak kriter oldugunu gostermeye yeter bu derecede uzerine dusulmus seyi yok sayamazsiniz ve ahlaki integritesi saglam olanlar paradan korkmazlar ne kendilerini degsitirmesinden ne de kontrolsuz akisindan paradan korkan ahlakini sorgulamasi gerekir para da her seye gerekir LUZUMSUZ notlari da burdan itibaren yazayim para heresyi elbette cozmez oyle olsaydi dunyanin en modrn universitelerini(bina, lab , alet edevat vs) insaa eden suudi arabistan, abu dabi, kattar bilim ilim irfan merkezi olurlardi oysa degiller ve bu halleri ile olmalari imkansiz oteki temel ozellikler birikmeye baslayinca reaksyonu hizlandirici tek sey paradir aksi halde uzun yillar beklemek gerkir ki Cafe ci yahudi amcabey e hurmetimi koruyarak sunu soylemek isterim siz sabirla beklerken icinde yasdiginiz dunya ivmelenmisse geriye dusersiniz hep geriye bugune dek bizden once kurdlerin becerdigi bir sabirla geriye dusmek istemiyorum ve FemKurd un amcasina katilmiyorum donun bakin nerde babilin asma bahceleri, o sasasi simdi pis bir tozla kapli o alanlar eger FemKurd kirilganligi meshur kurdler bir de bu kotumser gorunen GERCEKCI durumdan oturu darbe yeyip, kendine nefes alacak bir alan bulamamis evlatraimizin nefesi iyice daralmasin diye bu hikayeyi anlatma ihtiyaci duymuysa bunu onun sevgi dolu dusunceli guzelligine yorarim gulmseyerek de desteklerim fakat gercekci bir tahlil degildir kurdler iki kat daha kadim iki kat daha buyuk olsalar bile bu duzeyde ahmakliklar zincirleesi sonucu hizla tuzla buz olabililer mezarliklar tuzla buz olmus dev-kadim kavimlerle dolu acak GERCEKlerin aci tadi modern zamanlarin temposuyla buyumus kentli kurdleri bence deprasif yapmayacak tam tersi daha da kiskirtacaktir bunu kendi bendeimde hissediyorum ben varsam benden bin kat iyi binlerce kurd vardir diye dusunuyorum bunu bana biyolji sosyolji ogretti ben ulusumun bu tur cocuklarina bu bicimde en kazanilmayacak gibi gorunen savslara girme ustasi olduklari icin guveniyorum HeK\

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.