Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 7 Mai 2012

KÜRDİSTAN BAĞIMSIZ OLACAK VE HATTA BİRLEŞECEKTİR – BAŞKA YOL YOKTUR

Kürtlerin çokça arzuladıkları özgürlüklerine kavuşmalarındaki uğursuz gecikmenin, yobaz çevrelerce dillendirilen lanetli bir îlahî delîle'in ötesinde, bir negbet-î nejadperestî (= ırkçı/ergenekoncu devlet erki) olduğu aşikardır. Bu negbet-î nejadperestî siyasetinin temsilcileri, Kürdistan denilen tarihi ülkenin, bütün uygarlıkların anası olduğu sırrını, Kürt Anavatanı Kürdistan'ı, sahtekarca ele geçirdikleri günden bu yana, çok iyi anlamışlardır! Bu sömürgeci güçler, Medeniyetlerin Anası Kürdistan ülkesi’nin insanlık tarihinde uygarlığın gelişme sürecinin şah damarını oluşturduğunu keşfettikleri gün, kendi kendilerini devşirmeye (!) özenmişlerdir. Orta Asyadan kuraklık, açlık, hastalık ve sefaletlerden kopup gelen bir pejmurde kavim, Kürdistan ülkesinin göz kamaştırıcı muhteşem tarihine özenerek, 'aslında kendi türk kavimlerinin medeniyetlerin anası olduğu' savını ortaya atmışlardır! Bunun içindirki bunlar Kürdistan ülkesinin canına bir kene gibi sıkıca yapışmışlardır. Bunun içindirki bunlar koskoca bir halkın varlığını inkar etmeye kalkışmışlar ve kendilerini kürtlerin yerine koymaya çalışmışlardır. Bu aciz kavmin kürde özenerek yeniden şekillenmek istediği gerçeğinin, er veya geç daha fazla kitlelere ulaşıp açığa çıkacağından hiç kimsenin şüphe etmemesini, tarihe, bilime ve insanlığa olan tüm inancımızla belirtmek istiyoruz. Irkçı-Ergenekoncu bu aciz kavmin tarih kuramcıları, bu gerçeğin üzerinde daha uzun bir süre kuluçkaya yatıp oturamıyacaklardır. Gerçeğin, zifiri karanlıklardan aydınlığa kavuştuğu nurlu şafaklara ulamış bulunmaktayız. Kürdistan tarihi hakkında eşsiz değerdeki bilgileri ele geçiren, vatansızlık korkusundan, ırkçılaşmış göçebe aciz kavim, kendine yeni bir vatan bulmak dürtüsüyle, kürtler ve Kürdistana ait olan bütün tarihi bilimsel verileri çarpıtarak - hatta mütasyona uğratıp kullanacak kadar ırkçılık ve inkarcılık batağına saplanmıştır.

Kürt neferinin can damarı Kürdistan Ana Vatanı'nı, geçici olarak ele geçirmiş olan, irkçılıkla iştiğal eden bu sömürgecilerin, ne yazıkki bundan 70 sene kadar önce vakıf oldukları Kürdî Gerçekleri, kendi muhacîr, göçük, vatansız, acîz ve yitik benliklerine bir kuvvet kaynağı yapıp, kendi ahalilerinin beynine enjekte ederek, kitlelerin beynini yıkamak yoluyla, Kürdistan gerçeklerini tam TERSYÜZ edip kullandıkları, bilim çevrelerinin nazari dikkatinden kaçmamıştır. Avrupalı bilim adamlarının tarih teorilerini çarpıtarak altüst edenler, sürekli bir vatana sahip olmamak makus talihiyle doğmuş olan bu göçebe kavmin, hayattaki bu en temel eksikliğini, vatansızlığını, bu gayri ahlakî şekilde gidermeye yeltenmişlerse de, Kürdî ve Kürdistanî Gerçeklik Güneşi'nin üzerini sıvayarak örtbas etmeyi asla başaramamışlardır. Bu hedefe varmak için kürtlerin arasından çıkan işbirlikçileri de tepe-tepe kullandıkları halde, bu gerçekliğin üstünü sıvayıp örtbas edemiyecekleri, inkar edilmez bir hakikattır.

Bunu yaparken 'kazandıkları' tek şey; kendi benlik ve özlerinden uzaklaşmak oldu. Kendi dil, örf, adet, anane ve geleneklerinden, kendi öz tarihi gerçeklerinden feragat etmek, toplu kütürel bir intihara gitmek oldu.

Daha açık bir şekilde söylemek gerekirse: bir tarafta öz vatanları Orta Asyayı terkettikleri için, özvatanlarından koptukları için, bir diğer taraftan da kendi tarihini başkalaştırmaktan dolayı, tarihsiz, kültürsüz, ve dilsiz kalan bu VATANSIZ GÖÇEBE KAVİM, Kürdistan coğrafyasına sığındıkları 11. yy'da, kürtlerin misafirperverliği ve yabancı ve felaketzedeye şefkat eli uzatma meziyeti ve hoşgörüsü sayesinde, Anatolya ve Kürdistanda yer edinebildiler. Sonra da, islamî ideolojiyi de kullanarak, bir askerî insiyatif ele geçirme sayesinde güçlenip, tarih boyu kendi öz toprakları üzerinde yerleşik olan, Kürd Halkının üzerinde barbarca hükmetme imkanına kavuştular. Tarih boyunca o kıta sana bu kıta bana tarih sahnesinden kovulmuş olan bu göçek kavim boyları, en nihayetinde kürtlerin büyük dayanışma ve destekleriyle kalıcı devletsel imkanlara kavuştular. Bununla birlikte, kendilerini Anatolya ve Kürdistan cografyasında yeniden bir ulusal-kültürel etnik kimliğe kavuşturmak maksadıyla, avrupayî bilim adamlarının, tarih hakkındaki bilimsel teorilerini manupülatif bir şekilde kullanmışlardır. Avrupayî bilim adamlarının Anatolya ve KÜRDİSTAN UYGARLIKLARI TARIHI hakkında ürettikleri bütün tarihi bilimsel tez ve teorileri kullanıp tersyüz ederek, kendi sapık ve uyduruk millî tarih tezleri olan çocuksu efsane ve hikayelerle, saçma ve UCUBE (ergenekon) bir tarih tezine destek yapmışlardır.

Karduklar, Mitannîler, Hurrîler, Gutîler, Hititler, Urartular, Medler, İskitler, Parslar, Partlar, Asurlar, Araplar ve Orta Doğuda bu kavimden başka ne kadar eski medeniyet varsa, bunlarla ilgili bütün tarihi verileri, hiçbir dayanağa oturmayan, ırkçı hipotezlerle, sözde Anadolu denilen, sözde kendi türk kavim tarihi tezi olarak sundukları yalan bir temelde yeniden yazdılar. Bundan dolayı bu kavmi yücelten, kürdü yok sayan ırkçı bir kavim tarih tezini yarattılar. Buna; bu devletin en önde gelen ve en belirgin bir devlet kuruluşu olan, Kavim (Ergenekon) Dil Tarih Kurumu adlı ırkçılık tezleri üreten, yüksek bir devlet organının ürettiği, Güneş Dil ve Tarih Teorisi ve Tezi denmektedir.

Bunun için Kürde ait ne varsa, yıktılar, yaktılar, kilit altına aldılar, inkar ettiler, çaldılar, sattılar, yasakladılar, örtbas ettiler, cezaî müeyyidelere tabî tuttular ve en nihayetinde de şunu anladılar: Kürtler ve Kürdistan gerçeği üstü balçık ve çamurla sıvanıp örtbas edilemez çok büyük bir realitedir, SAHTE KAVMİ ve KAVİMCİLİĞİ AŞAN, ÇOK BÜYÜK TARİHİ BİR GERÇEKLİKTİR.

Kürtler hakkında arkeolojik kazı ve diğer elde edilmiş bütün bilimsel verilerle ortaya çıkmış eldeki bütün bilgilerden çıkan sonuç şudur: Kürtlerin Anatolya ve Kürdistan uygarlıklarının kesinlikle en TEMEL öğesi olduğu hakikatıdır. Bunu çok iyi anlıyan ırkçı kavmin yönetici temsilcileri, sömürge vali yönetimleri ne yapmıştır? Anatolya ve Kürdistanda elde edilen ve varolan bütün tarihî ve bilimsel verileri, bölgeye yeni göçmüş olan, bu göçmen kavmin boylarına mal etmek gibi büyük tarihi bir talan ve hırsızlık yöntemine başvurmuşlardır. Hatta şunu bile yaptılar: Kürtlerin, Ortadoğunun ve dolayısıyla medeniyetin en temel, en eski kavimlerinden biri olduğu konusunda, Kürdistanda, yabancı uyruklu bilim adamları tarafından yapılan bütün tarihi bilimsel çalışmaların verilerine, devlet olmanın kendilerine sağladığı avantajlardan dolayı rahatça ulaşıp, bu verileri, Orta Asyadan göçük olan ve yeni bir vatan arayışında olan muhacîr bir ahaliye, bu yeni geldikleri coğrafyada (Kürdistanda) gelecekte tutunabilmeleri ve kalabilmeleri kaygısılya, sahte bir kuramcılıkla yaratılan tam tersyüz edilmiş gerçeklerle, bu kavmin ahalisinin lehinde tamamen yalana dayalı bir tarih hipotezi oluşturarak, bütün tarihi ve bilimsel olguları altüst ettiler. Bu bakımdan bu kavmin ırkçı-ergenekoncu yönetim kadroları sömürgeciler, Kürt ve Kürdistan tarihini kabuledilmez bir şekilde tersyüz edip, kürtlerin ve Kürdistanın bugünkü bu neredeyse tanınmaz hale düşmelerinde, en temel aktif rolü oynadılar.

Ama Kürdistan ülkesi sıcak güneşinin balçıkla sıvanmayacak kadar aydınlıkların ve fışkırdayan özgürlüklerin güneşi olduğunu en sonunda anladılar.

Türkler kürtlerin tarihini ve vatanı’nı çalmaya çalışırken benliklerini tam kaybetmişlerdir.

Kürt dili, kültürü ve edebiyatının ve bütün bu değerlerin ana bileşkesi olan Kürdistan ülkesinin er veya geç, bu çağdışı uygulamalara karşı özgürleşip bağımsız olacağından kimsenin şüphesi yoktur, olmamalıdır.

MÎRAN BADIKÎ

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.