Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 19 March 2011

Seçim sürecinde olan Türkiye ve Kürdistan’da iktidarda olan AKP ve AKP yandaşı basın Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesine her medotu mübah görerek saldırıyor. Amaç; Kürdistanda AKP menşeli TC işgalini taçlandıracak bir seçim sonucunu elde etmektir. AKP’nin Kürdistan ve Kürt siyasetini anlamak için ve bazı Kürt aydınlarının birçok tarihsel gerçeği ya gözardı ederek veya görmeyerek AKP’ye çanak tutması ve hatta bazılarının, örneğin piskolojik olarak türklüğü benliğinin ta derinliklerine kadar içseleştirimiş, kimlik edinmiş bir Mehmet Metiner gibilerle aynı saflarda düşmesi, Milli görüş ideolojisine bir daha göz atmamızı zorunlu kılmaktadır.
Herkesin bildiği gibi; Türkiye’de Kürtler tarihsel olarak herzaman sistematik bir yok edilme ve asimilasiyon gerçekliğiyle karşı karşıya olmuşlardır. Ancak Cumhuriyet devleti eliyle siyasi, kültürel ,dilsel, kimliksel, yani aidiyet boyutuyla dayatılan jenosid, asimilasiyonun yeterli olmadığını gören, yada yanlış, eksik yapıldığını sanan, kendilerine kendilerince misyonlar yükleyen farklı siyasi gelenkler oluşmuş, bu ideolojik guruplar asmilasiyon, yok etme, siyasal soykırımı başarıya ulaştırma konzeptleri geliştirilmişlerdir. Bu konzeptlerin din ve millli’lik üzerine inşa edlimesi ise Kürt toplumsal gerçekliğin iyi okumalrıdan olmuştur.
Kürdistan’ın dört parçaya bölünmüş olmasından kaynaklanan, tarih içinde oluşmuş farklılıklar, sömürge olmanın yarattığı kültürel, sosyal, iktisadi tahrisel farklılıklar ve en önemliside dindar bir halk olmasının verdiği önemli verileride devletten farklı okuyup ve farklı işleyen, konzeptlerinde tüm detayları dikkate dikkate alan, önderliğinide bir kaç hafta önce 80 yaşlarında ölen Erbakan’ın çektiği Milli Görüş ideolojisinin çok iyi işlediği bugün çok net, somut görülmektedir. Önceleri İttihat-ı Terraki ideolojisi ve daha sonrada Cumhuriyetin ırkçı, tekçi ideolojisiyle beslenmiş bu İdeoloji, Kürtlerin asimilasiyonuna çok derin ve pragmatik yöntemlerle yaklaşmışlardır. Boşuna bu ideoloji temsilcilerine “Takkunyacılar” denilmemiştir.
TC.devleti, tek başına bu kadar ağır ve zor bir sorunda Kürt halkını tümüyle asimile edemeyeceğini kendi özgün devlet tecürbesiyle bildiği için, hep farklı arayışlar içinde olmuştur. İşte bu çerçevede Milli Görüş ideolojisi devreye girmiştir. Arada sırada pratik siyasette devletle Milli görüş ideolojisi çatışma içinde görünmüş olasda, özünde devletin Kürtler boyutunda yürüttüğü siyaseti tamamlamıştır. 12 Mart 1971 döneminde Milli Nizam Partisinin kapatılması ve ardında yine Erbakan’a siyaset yolu açılarak İsviçreden türkiye’ye dönüşünün sağlanması kendiliğinde bir plan değil, aksine daha sonra açıklanan belgelerde de yer aldığı gibi devletin bizzat oluşturduğu konzept çerçevesinde olmuştur. İlginçtir, Erbakan’nın hep askerlerle sorunlu olduğu söylenirdi. Öyleki 12 Eylül askeri darbesinin ve 28 Şubat Askeri darbe girişimlerini Erbakan’nın ve çevresinin proveke ettikleri söylenir. Ama gerçek öyle değil. 12 Eylül Faşizminin ikitidarda olduğu dönemlerde en az ve belkide hiç dokunulmayan çevre milli görüşçüler olmuştur. Erbakan 12 Eylül 1980 de partiler kapatılıp, liderleri gözlem altına alınırken, sadece askerler tarafından 10 ay”misafir” edilmiştir.
Kürdistan’da ulusal Kurtuluş mücedelesini kırmak için geliştirilen en önemli proje devletin askeri ve polisiyle yürütüğü baskıcı, savaş temelli siyaseti olmamıştır. Aksine Milli görüş dayanıklı islam projesi olmuştur. Din çerçeveli asimilasiyon,soykırım siyaseti geliştirilirken ümmet ve islam kavramları dindar Kürt halkına anlatılarak, aldatılmak isteniyordu. Fetullah Gülen hareketinin bugün Kürdistanda yürüttüğü çalışmada bu meyillidir.
Milli görüş geleneği, hiç bir dönem açıkça Kürt halkının Anadilinin yaskalanmasının, köy ismilerinin türkçeleştirlmesinin, faili meçuhl cinayetleri islamla karşıt, insanlık düşmanı bir siyaset olduğunu söylememiştir. En azınında 2000’li yıllara kadar hiç ağzından çıkarmamıştır. Aksine İslamı, müslüman olamyı, Ümmet kavramını Türk olmakla özdeşleştirmiş ve Müslüman olmanın olmazsa olmazı Türk olma olduğunu vaaz etmiştir. -Akıncılar hareketinin konzeptleri, siyasetleri iyi irdelendiğinde bu türklük yanı somut olarak görülür.- Bir taraftan Türk olmanın köken ve ırkla alakalı olmadığını Kürtlere söylerken,öte yandan Türklüğün fetihçi (işgalci,talancı) yanını öne çıkararak probagandasını yapmaktaydı. Hatta Erbakan Mehter takımları eşliğinde İstanbulun fethini sistematik olarak kutlamayı bir gelenek haline getirmişti. Türkçe’nin öğrenilmesinin temel koşut olarak her alanda dayatıldığı yine “Akıncılar” hareketi üzerinde yürütülmüştür. Müslümanlıkla ilgili tüm yayınlar Kürtler içinde türkçe yapılmaktaydı. Ekonomiye bakışlarıda “ağır milli sanayi” adında, tamamen türkçülük ve türklük üzerine oluşturlumuştur. Bugün Anadolu sermayesi,sanayisı ki, -ilginçtir hiçbir Kürdistan kenti aralarında yok- Kayseri- Konya-Yozgat eksenli türk kimliklidir. Yani Milli Görüş için önemli olan Kürt,Kürtler ve onların hakları değil, Kürdistan’ın her boyutuyla, derinlikli olarak fethiydi. Bu nednelede osmanlıda var olan devşirme kültürü canlandırılarak, türkleştirilmiş, benliklerinden arindirilmis Mehmet Metinerlerin bulunup yetiştirilmesi germekteydi.
Ümmet kavramı üzerinde asimile ettikleri, Kürtlüklerinde soyutlayarak, farklı bir kimliği içseleştirmelerini sağladıkları Kürt kökenli ama Kürtlüğü tanımayan, kürtlüğün acısını yaşamayan ve hatta Kürdün insanca yaşaması için mücadele eden insana ölüm kusan bireyler üzerinde Kürtlere “Kürt olmak önemli değil çünükü hepimiz müslümanız”. Probagandasıyla kürtlerin asimile edilmesi, kürtlerin kürtlüklerine düşman olmasına çalışılmıştır. İkinci yazımızda “Akıncılar” hareketi ve onlarin bagrindan gelen,orda oluşan Hizubullah haraketi ve türkleştirilmiş, kimliksiz, kimseye yaranamayan aşağılık komplekslerininin ayukka çıktığı ve bu nedenden ötrüde agresiv olan Kürt kökenli AKP’li aydınları işlerken, AKP’nin neden Kürtler için çok tehlikeli olduğunu açıklamaya çalışacağız..

16.03.2011
Haci Erdogan
[email protected]

ve Yikimdir.. Biz Mîllî Görüs ile ilgili 40 yillik YAKIN bir tecrübe sahibiyiz. Diyebilirzki bu anti-demokratik ve anti-kürd örgütlenme bu tarihlerde Kürdistanda siyasi faaliyetlerine basladi. AKP/Fethullah Gülencilik bu lanetli dinbaz-fasist siyasetin devamidir. Kürt aydin ve (bazi) liderlerini bu konuda ÖZELLIKLE ihtar ve ikaz etmek istiyoruz. Mîllî-Görüs fasist örgütlenmesi ve devami olan AKP/Fethullah Gülencilik'ten kürde sadece inkar ve yikim tasinir. Baska umutlari olan aldanmislardir. Bu konuda özellikle iki kürt sahsiyetine cagri yapmak istiyorum: Sivan Perwer ve Kemal Burkay.. Öyle görünüyorki bu iki taninmis kürt sahsiyeti bu hareketin Acilim adli sahte manevralarinin ag ve oltasina takilmis durumdalar. Bu iki unsurun sanatsal/siyasi sonu tam bir husran ve hüzün olacaktir. Ne yazikki hep birlikte görecegiz bunu.. öyle gözükmektedir.

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.