Nihayet Kadınlara da Bir Tuvalet!!!!!
2 Kasım günü Kürdistan Başkenti Hewlêr’de , Hewlêr, Hewlêr olduĝundan beri görmediĝi tarihi bir olayla, kadınlar tuvaletinin açılışına tanıklık etti... Dünyanın en eski şehirlerinden, bazılarına göre ömrü 6000, diĝerlerine göre 4000 yıldan az olmayan Hewlêr ilk kadın tuvaletine sahip oldu.Hewlêr ömrü boyunca Zerdüştilere, Hıristiyanlara, Muslumanlara ve hatta M.S ilk yüzyılda Kürdistan Yahudilerine merkezlik etti ve kurulan devletin başındada bir kadın vardı..Ama, Hewlêr’de bir kadın tuvaleti yoktu...Hewlêr, tarihi ve stratejik bir şehir olarak, Büyük Iskender ile Daruis arasındaki kanlı savaşlara ve Holako’nun önderliĝindeki Moĝol ordularını kaçırtan ve tarihe „HOLAKOBEZ“ olarak geçmesine kadar binlerce ve yüzbinlerce tatlı ve acı olaya tanıklık etmişti, ama tarihi boyunca ilk defa bir kadın tuvaletinin açılışına da tanıklık ediyordu.Her halde Hewlêr’de bu tarihi olaya şaşırmıştı..Aslında tuvalet deyip geçmemek lazım.... Eskiyi bir kenara bırakırsak, geçmişte Baasçıların „kartoni otonom“ bölgesinin başkenti ve 1991‘den bu yana de facto baĝımsız Kürdistan’a başkentlik yapan, bir buçuk milyon insanı barındıran Hewlêr’de hâlâ bir genel kadın tuvaletinin olmayışının tarihi, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel nedenleri var.Biz erkekler tarih boyunca kadınları, siyasal, ekonomik ve askeri alanlarda dıştaladıĝımız gibi sosyal alandada onları dıştaladık...Ne onların haklarını, ne de onların ihtiyaçlarını düşündük....Kadınlarında tuvalete gidebileceklerini ve onlarında bir tuvalete ihtiyaçları olduĝunu düşünmedik..Düşünemezdik, çünkü erkek olarak tarih boyunca tüm dinler ve ideolojiler sayesinde oluşturduĝumuz paradigmalar neticesinde hesaba katılmaları bile hayal edilmeyen kadınsız bir kültür oluşturmuştuk... Bu kültür Pierre Bourdieu’nun söylemiyle bizde bir „habitus“ durumuna gelmiş ve görünmeyen bir orkesta şefi gibi günlük yaşamımızı yönlendiriyordu..Bundan dolayı kadınlar için bir tuvalet açmak erkeklerin aklına dahi gelmiyordu.Hayir ... Hayir, erkeklerin kadınları toptan düşünmediĝini söylemek yanlış olacak...Erkekler her zaman kadınları, kendi ihtiyaçları için, kendi zevkleri ve suçları için bir nesne olarak düşündüler..Her ne kadar, batılı gözlemciler Kürd kadınlarının diĝer islami kadınlara oranla daha özgür olduklarını söyleselerde, bugün dahi Kürd kadınları bir çok arkaik, çaĝdışı ve hatta erkek terörüyla karşı karşıya olduĝunu söyleyebiliriz.Erkekler, bir kadını sevdikleri zaman, sevdikleri kadının kardeşine bacılarından birini vererek „kadına karşı kadın“ yada bizim Kürdlerin söylemiyle „jin bi jin“ geleneĝini uygulayabiliyorlar..Hiç kimse kadının düşüncesini sormaz.... Babaları, kardeşleri, dayıları, amcaları onların gelecekleri üzerine karar verirler.Yada iki aile, iki kişi veya iki aşiret arasında, bir tavuk, bir hindi, bir kaz veya bir karış toprak yüzünden sorunlar çıkar... Bizim erkeklerden biri de kahraman olduĝunu göstermek içın çeker tabançasını vurur karşısındaki erkeĝi... Karşı tarafta misilemesini yapar... Bu çatışmalar bir kaç kuşaĝa yayılır, ama sonuçta kimse bu kan davasının ne zaman, niçin başladıĝını dahi bilmez... Taraflar, kan davasına son vermek için birbirlerine yine kadın verirler.. Ama, kimse yine kadınlara bir şey sormaz...Kadınlar, burada da erkeklerin işledikleri suçların kurbanı durumuna geliyorlar... Çünkü, erkeklerin işledikleri suçların cezasını kadınlara çekiyor.. Sorun burada da durmuyor.. Bir erkek bir kadından ayrıldıĝı zaman, karşı tarafta kendi eşine bırakıyor... Ve bu kadınlar eĝer gitikleri ailelerde kalsalar dahi ömür boyu „Düşmanın kızı“ kalırlar... Hangi taraftan bakılırsa bakılsın bu durum ömür boyu bir vahşettir..Bazende erkeklerin işledikleri suçun kan bedeli olarak bir kadın karşı tarafa verilir... Bu kadının yaşadıĝı da yukarıdakilerden daha kötüdür, hiç bir güvencesi de yoktur.Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, ne kadar ahlaki, etik ve namus gibi deĝerlerimiz varsa hepsini kadınlardan sembolize etmişiz.... Tarih boyunca kadınlar için oluşturduĝumuz zindanın, bir yandan bekçiliĝini biz kendimiz üstleniriz ve diĝer yandan ise Pierre Bourdieu’nun „paradoksanın doksa“sı olarak deĝerlendirdiĝi kadınların kendi zindanlarına bekçi olması yaşanıyor.Bazı kadınlar, kendi zindanlarının pencerelerinden dışarıya bakmaya kalkıştıklarından veya cesaret edip kaçmaya çalıştılarından dolayı asırlardan beri erkekler tarafından oluşturulan geleneklere ters düştüklerinden dolayı öldürülüyorlar..1991 „Büyük Raperinden“ sonra günümüze kadar, namus meselesi adı altında öldürülen kadınların sayısı 9000 aştı..Kuzey Kürdistan’da durum farklı deĝildir.. Bugün haber ajanslarının verdiĝi bir haberde sadece Van’da bu yıl içinde 52 kadın yaşamını kaybetti. Diyarbekir, Batman ve diĝer Kürdistan şehirlerini eklediĝimiz zaman korkunç sonuçlar çıkar..Hatırladıĝım kadarıyla 2004 yılında Isveç’te bir Kürd kadınları Konferansı yapılmıştı... O konferans Kürd kadınları tarafından örgütlenmiş ve tebliĝleri de Kürd kadınları tarafından sunulmuştu... Mahabad Karadaxi’nin bu konferans hakkında yazdıĝı bir yazıda Güney Kürdistan’ın Koyi şehrinden Beyan adlı bir bayan da katılmıştı.. Mahabad bu kadını konferansın „en renkli hanesine“ not etmiş ve hikayesini anlatmıştı. Beyan’ın kardeşleri, babası ve aşireti „namus“ meselesinden dolayi onun ölüm kararını alıyorlar ve 6 kurşun sıkıyorlar... Ama, Beyan ölmüyor ve yurtdışına kaçıyor... Beyan çeşitli toplantılarda kendi hikayesini anlatıyor... Mahabat Karadaxi, Beyan’ın yaşadıĝı süreci „kurbanlıktan kahramanlıĝa“ olarak deĝerlendiriyor.Sonuç olarak kadınların siyasal, ekonomik ve toplumsal alanlarda yaşadıkları dıştalama, sokaklara da yansıyor..Tuvalet meselesi bu karmaşık ve çok yönlü kadın sorunun sadece küçük bir versiyonudur....Hewlêr’de, bir buçuk milyon insanın yaşadıĝı Kürdistan başkentin de bir bayan tuvaletini inşa etmenin kendine has bir tarihçesi var..Ben ilk defa bu meseleyi eşimden duymuştum... Biz ilkbaharda Kürdistan’dayken o benden bir hafta önce Kürd dostu Alman asılı gazeteci Inga rogg’la beraber yurtdışına çıkarken Inga kendisine anlatmıştı.. Inga, eşime tuvaletin açılışı yapıldıĝı zaman Isviçre NZZ ve Alman TAZ gazetelerine haber yapacaĝını söylemişti.. Ben bu konuya ilişkin „Medya gazetesindeki“ haberi okuduktan sonra Inga’nın haberini yakalamaya çalıştım, ama bulamadım. Erkeklerimiz, iktidarı ellerine geçirdikdikten sonra, Hewlêr’de görkemli binalar, hoteller ve köprüler yaptılar... Ama bir bayan tuvaletini kimse akıl edemediler.Kürd bayan şairlerinden Taman şakır „Medya Gazetesinde“ „Jin jî mîzdikin“ adlı bir makale yazarak Hewlêr’de bayan tuvaletin meselesini gündeme getirdi...Taman Sakir’ın makalesi bir yandan Kürd çevrelerinden destek görürken, diĝer yandan tepki toplamıştı..Kadınlar kendileri inisiyatif almamış olsaydılar, bu tuvalet meselesi gündeme gelmiyecekti..Güney Kürdistan’ın mantar gibi biten her camisinde erkeklerin için tuvalet var... Güney Kürdistan’ın her çayhanesi ve lokantasındaki tuvaletler erkeklerin doĝal uĝrak yerleri.. Zaten camiler, kahvehaneler erkekler üzerine tapulanmış durumdadır. Erkekler iytiyaçlarını gidermek için tüm bu avantajlara yanı sıra, tuvalet iytiyaçlarını gidermek için olmadık yerleri dahi kullanabiliyorlar.. Kimse onları bundan dolayi da a suçlamıyor.Kadınlar için ise her alanda olduĝu gibi bu alanda da tabular var.. Onlar erkekler gibi özgür deĝiller.Kadınlar erkeklerden daha fazla tuvaletlere ihtiyaç duymalarına raĝmen, böyle bir yapıdan mahrumdular..Kadınlar çocuklarıyla çarşıya çıktıĝı zaman, çocuklarının tuvalet ihtiyaçları olsa dahi, tuvalete gidemiyor.. Kadınların makyajı, kadınlıktan kaynaklanan aybaşı vb.. nedenlerden dolayı böyle alanlara daha fazla ihtiyaçları var.3 Kasım günü Hewlêr’de bayan şair Taman Sakir, bayan şair ve yazar Mahabad Karadaxi, Hewlêr Vali yardımcısı Tahir Abdullah’ın hazır bulunduĝu, Hewlêr şehir idaresine 35 milyon dinara mal olan tuvaletin açılışı törenle yapıldı.Kürd kadını bu meseleye ilişkin istemini gündeme getirerek, ismini koyarak ve kamuoyunun önünde tartışarak bu projeyi pratiĝe aktardılar...Taman Sakir Tuvalet açılış konuşmasında „Kürdistan başkentini güzelleştirmek ve ülkeme uygar bir yüz vermek için“ diye söze başlamıştı..Umut ederim ki bu tuvalet projeleri Kürdistan’ın tüm şehirlerine yayılır..Yine toplantıda Mahabad Karadaxi ve Taman sakir başka mesajlarda verdiler.. Onlar birlikte „ Eşitlik için Kürdistan kurumu“ adlı bir kuruluş kurmuşlar.. Amaçlarından biri de Hewlêr’de gençlerin gidebilecekleri, gazete okuyabilecekleri, çay ve kahve içebilecekleri ve bir kaç kişiyi görebilecekleri akşamlarıda açık olan bir yer açmaktır..Yüzbinlerce gencin yaşadıĝı Hewlêr’de böyle bir yerin olmaması ne acı..Buna küçük bir çözüm getirmeyi düşünenlerde yine kadınlar oldu.Aslında kadınlar ülkemizin toplumsal, siyasal ve ekonomik yaşamında gereken rollerini oynamaya başladıkları andan itibaren toplumumuzun ve ülkemizin çehreside deĝişir... Kadınlar, kendileri aktör olmaya başladıklar andan itibaren kendi istemlerine kavuşurlar ve geriye dönüşte imkansız olur..Nihayet Hewlêr’de bir bayan tuvaleti açıldı ve 6000 yıllık hasrete son verildi...Artık kadınlarda rahat bir şekilde Hewlêr’in en azından bir köşesinde rahatça gezebilirler ve uzun kalabilirler..