Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 6 December 2008

İnsanlar Tanıdım Kan Gülleri; Temur DEMİR,Besime DOĞAN,Suna YILDIRIM
-6 ARALIK 1986-

Kuşatılmış bir kentte
berfinler bir bir kırıldı
erdemler kanda
kitaplar kucakta kaldı

[b]Hüseyin Karabulut[/b]

[b]İşte böyle yoldaş[/b]

Ne zaman bu ay gelip çatsa, elim tutmuyor kapıyı kapamaya, gelirse, hemen içeri girsin diye, kapı önünde zaman geçirip eğlenmesin diye. Öyle deme yoldaş, gelebilir, "Bak! bir yanlışlık olmuş ben ölmedim. İşte karşındayım!" diyebilir. Ve yine öyle şirin, öyle tatlı, kıkır kıkır gülebilir. İsterse Besime'yi de beraber getirebilir yoldaş.

Hiç kızma yoldaş, insan ne kadar materyalist'te olsa, bazen işte böyle idealistçe düşler kurabilir.

Her devrimcinin ölümü bir depremdir aslında, bir tufan. Sanki yer yarılır açar bağrını toprak, gök kubbe sallanır ha sallanır. Ben onları baharda tohuma durmuş kir çiçeklerine benzetirim. Bir yel eser bazen, ansızın koparlar dalından, geçtikleri her yerde yeniden açarlar bire-bin. Kimi Nergis olur, kimi Menekşe, kimi Tar-İş olur, kimi Halepçe, kimi Ateş olur, kimi Kelepçe...

[b]"Dayı, bana bir daha karga deme!"
"Niye oğlum?"
"Ayıp"
"Ama oğlum sen benim kargamsın hem de en güzeli kargaların"[/b]

Tutmak istiyorum, kaçıyor dıbır-dıbır. Kovalıyorum, düşüyor, yetişiyorum, kucaklıyorum, havalara fırlatıyorum "uç karga uç!". O gülüyor... Öpüyorum, öpüyorum her tarafını...

[b]"Bana karga deme!"

"Peki bay karga!"[/b]

Doğum haberini aldığımda (...1966 ) Elaziz'e gitmiştim onu görmeye. Üç aylık bir bebek olmuştu. Daha beşikte onu çırılçıplak görünce basmıştım çığlığı; "Vay anası, yahu bu çocuk değil, bir karga!" O da beni görür görmez basmıştı kahkahayı. "İşte" demiştim. "Gülen bir karga hem de". Derken, yumurcak üstüme kalmıştı, kimi bağa gidiyor, kimi bostana,ben de ona bakıyorum. Yıkıyorum, giyindiriyorum, doyuruyorum.

Aylar böyle geçti. O bana her bakışta kahkahalarla gülmeyi hiç eksik etmedi. Sonunda kompleks basmıştı beni. "Yoksa bende bir problem var da benim mi haberim yok?" diye. Hani çocuktan al haberi derler ya, ayrılmaz olmuştum aynanın karşısından. "Halla halla, kel değilim, fodul değilim, ula bu yumurcak bana niye gülüyor?"

Ne zaman büyüdü, nasıl büyüdü bilmiyorum; gerçi o benim yüreğimde hep çocuk kalmıştı. On altı yaşındaydı tekrar yanıma geldiğinde. Büyümüş delikanlı olmuştu ve ben ona artık "kargam" demiyordum. Ağırbaşlı tavırları beni kendine karşı saygıya davet ediyordu sanki. Uydum. Bir kaç ay kaldı ve gitti öyle sessiz, bilmiyordum onu son kez gördüğümü, nereden bilebilirdim..

Bir kaç yıl sonra Yunanistan'a çıktığını söylediler. Sonra tekrar geri dönüp dağlara gitti dediler. Bir selam yollamış, bir de güleç yüzlü bir fotoğraf getirdiler. Oniki koca çatışmaya katılmış dediler. Koca Piro ile birlikte, sonra Besime Yoldaşı ile evlenmiş, duydum. Hiç görmedim gelinimin fotoğrafını, kendini; hep merakımda kaldı ince bir sır gibi.

Kavgada aşık olmak güzeldir, hele bir de ortak hedefe bakınca insan, sevgi güzelleşip büyüyor. Sevgi, çiçek gibidir yoldaş, bakarsan büyür, sarılırken titreşip; domur verir, oğul verir, kız verir. İster misin bir de o hengâmede bir çocukları olsun? "Çiya" koysunlar adını.

[b]’ne seni unutacak kadar zaman geçecek

nede zaman seni unutturmaya yetecek

bırakıp gitsen de,seni unuturum sanma

zaman,alışmayı öğretir belki amma

unutmayı asla !...'[/b] [i][/i]

[b]- Seyid-[/b]

[b]"İşte böyle yoldaş"[/b] diyor adam; [b]"Geçen hafta Mazgirt'te çatışma olmuş, üç yoldaş şehit düşmüş"[/b]. Çay içiyoruz, alışmışız ölüm haberlerine, kulak kabartıyorum sözlerine adamın, isimler sayıyor. [b]"Temur Demir, Besime Doğan, Suna Yıldırım..."[/b].., [b]"şaka yapıyorsun değil mi ?"[/b] diyorum. [b]"Yok yoldaş, haber geldi, Temur Yoldaş çatışmada çemberi yarıp çıkmış ama eşi Besime yara alıp çıkamayınca tekrar çembere girmiş onu kurtarmak için, çemberden çıkamamış bu sefer, beraber şehit düşmüşler"[/b] diyor.

[b]"Tanırmıydın ölenleri?"[/b] diye ekliyor,durumum dikkatini çekmiş olmalı.

[b]"Yok"[/b] diyorum, [b]"tanımam, hiç birini tanımam."[/b] Dünya üzerime yıkılıyor sanki. Zor atıyorum kendimi sokağa. Sersem gibiyim,hayır hayır deliriyorum galiba.. İşte önümde;

[b]"Dayı bana bir daha karga deme!"
"Niye oğlum?"
"Ayıp"
"Ama oğlum, sen benim Kargamsın, hem de en güzeli Kargaların...“[/b]

Tutmak istiyorum, kaçıyor dıbır-dıbır. Koşuyorum, koşuyorum peşinden yetişemiyorum havalanıyor gök kubbeye doğru. Bir şahin oluyor sonra, dünyayı kaplıyor kanatları...

Dün, bir Karga öttü kapımın önünde, heyecanlandım birden bire, koştum, gittim ,açtım kapıyı, geldi sandım.

Vurdu şahinim yaralı kaldım....

[b]Ey her şeye bitti diyenler
Korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler
Ne kırlarda direnen çiçekler
Ne kentlerde devleşen öfkeler
Henüz elveda demediler
Bitmedi daha sürüyor o kavga
Ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek ’[/b] [i][/i]
[b]Adnan Yücel[/b]

Not;Mazgirt şehitleri (6 Aralık 1986) Temur Demir (yeğenim) Besime Doğan (gelinim) Suna Yıldırım (yoldaşım) Faşist ve sömürgeci Orduyla girdikleri savaşta şehit düştüler. Fotoğrafta, yeğenim Temur Demir.Koca Piro = Kazım Çelik .Çiya=Dağ
Anıları dünya döndükçe yaşasın !

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.