Direkt zum Inhalt

BAYRAĞIN SAHİPLERİ BELLİ OLDU!

Mersin'deki bayrağın çamura bulandığı günlerin ertesinde, Genel Kurmay'ın aba altında gösterdiği sopa üzerine DEHAP'ın, "Türk bayrağı Kürtlerin de bayrağıdır" biçimindeki gülünç açıklamasına içerlenerek, "Türk bayrağı Kürdün olmaz" başlığıyla ben de görüşlerimi ifade etmüştim.

Son günlerde bu bayrak için Valiliklerce, Kürdistan'ın bir çok kentinde referandum niteliğinde yürüyüşler düzenlendi. "Bayrağına sahip çık", "Bayrağa saygı mitingi" adı altında referandum provaları yapıldı.

Ve bu referandum provalarının sonucunda Türk bayrağının sahipleri büyük ölçüde belli oldu: Askerler, polisler ve maaşlarının kesilmesinden korkan bir kaç korucu.

Evet, hepsi bu.. Günlerdir fırtınası koparılan bayrağın sahipleri üşte bu bir kaç kişi. Hepsi de resmi vatandaşlar. Bu referanduma gönüllü katılan tek bir kişi yok. Eminimki katılımcıların bir çoğu içinden küfürler etmüştir, "bu ne tuhaflık" diye sitem etmüştir. Ve yine eminimki bir çok asker de terhis olduğunda, arkasına dönüp olanlara bir tükürük sallayacaktır.

Evet, bu referandumda, Türk bayrağını Kürtler hiç bir yerde sahiplenmedi. Yürüyenlere uzaktan bile bakmadı. Yuhalama gereği dahi duymadı. Kürt halkı tutumuyla siyasetçisinin aksine daha net konuştu: "Bu bayrak benim değil, benim olsa gözümün içine sokmazsınız" dedi.

Yine bu bayrak olayı ile ilgili olarak, "Kürtlere kırmızı kart!" başlığı ile bir yazı yazmıştım.

Kürt halkı bu referandumda kendisine, 'kırmızı' kart gösterildiğini de iyice anladı.

Siyasetçisi gibi saklamadı da, evirip kıvırmadı ve ben sinirinden aşlayanları gördüm.

Beni telefonla arayıp, "beni zorla yürüyüşe götürdüler" diyen öğrenci akrabalarım oldu.

Siz Türk bayrağını zorla Kürdün bayrağı yapamazsınız. Ne DEHAP'lılar, ne de devlet bezirganları, siz bunu asla başaramazsınız!

Her ulusun bayrağı kendinedir ve saygımız da vardır. Ama şunu bilin ki, başkasına da emrivaki yaptığınız bayraklara kimse saygı göstermez. Gerekirse yere atar, gerekirse çamura bular, gerekirse de yakar.

Kürt halkı kendi bayrağını istiyor. Newroz alanlarında taşıdığı bayrağı istiyor. Kürt halkı onun olsaydı eğer, Newroz alanlarında Türk bayrağını taşıyacaktı.

Ama Türk devlet yapısı bunu çok iyi görüyor ki, çılgına dönüyor. Kürt halkıyla oturup sorun tartışacağına üstüne bayrak sallıyor, "Bayrak referandumları" düzenliyor.

Aslında Türkiye daha çok AB ve ABD'ye bayrak sallıyor. Tıpkı Saddam'ın müdahaleden önce kılıcını eline alıp sokaklara çıkması gibi.

Ben de buradan ABD yetkililerine çağrıda bulunmak istiyorum. Kılıçlı Saddam ile bayraklı Türk Genelkurmayı, aynı ekmeğin hamurudur ve her ikisi de Kürt halkının can düşmanıdır.

Ortadoğu'yu barışa ulaştırmak istiyorsanız, Türk Genelkurmayı'nı önce NATO'dan atın, ardından da Kürdistan'dan çekilmesi için uyarı yapın! Irak'a, Saddam diktatörlüğüne son vermek için girdiğinizi gerçekten kanıtlamak istiyorsanız dünyaya, o zamanTürkiye ile olan 'dostluğunuzu' lütfen bozun! Çünkü Türkiye Ortadoğu barışının önündeki en büyük engeldir.

Ayrıca, dünya barışı konusunda ciddi olan tüm uluslararası güçlerin de, bugünlerde Türkiye'de olup biten 'bayrak' senaryolarına dikkatlerini çekmek istiyorum.

Tüm barışseverler ve insan hakları savunucuları, bu seneryolara karşı Kürt halkının yanında yer almalıdır.

28 Mart 2005

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.