Direkt zum Inhalt

YETKILI MAKAMLARA / HOLANDA

Hasan Hüseyin YILDIRIM
P.I.Overijssel Locatie Almalo (de Karelskamp)
Bornsestraat 333
7601 PB Almalo

07 Mart 2005

YETKILI MAKAMLARA / HOLANDA

Tutukladiginiz ben Kürt ulus bireyiyim. Dünyada devletsiz en büyük nüfusa sahip millet, Kürtlerdir. Bugüne dek Kürtler, niye devletlesemedi meselesine mahkeme asamasinda uzunca detaylandiracagim icin su an bunu geciyorum. Ama Kürt ulusu devletlesmek, bagimsizlasmak mücadelesini dünden bugüne sürdürmüs ve sürdürmektedir. Cünkü biz Kürtler biliyoruz ki, karsilastigimiz sinirsiz zorluklarin temelinde devletsiz olusumuz yatmaktadir.

Tarihciler, Kürtlerin tarihini 10 binyil öncesine kadar götürmektedirler. Bilinen tarih icinde de su an üstünde yasadigimiz cografyayi yurt edinmislerdir. Zengin bir kültür ve dile sahiptirler. Ülkemiz Kürdistan stratejik bir konuma haizdir. Zengin yerüstü ve yeralti kaynaklara sahiptir. Bu nedenle ülkemiz dünya güc odaklarinin bencil cikarlarinin savas alanina sahne olmustur. Bugünde bu savas tüm hiziyla sürmektedir.

Türkler, yasadigimiz cografyaya sonradan gelmislerdir. Türklerin yasadigimiz cografyaya gelisi binyili dahi bulmamistir. Su anda yasadigimiz cografyada da azinlik bir unsurdurlar. Bu sadece benim iddiam degildir. Irkci, soven Türk kesimleri haric cografyamizda yasayan herkesin ortak görüsüdür. Yaratilacak demokratik bir ortamda yapilacak bir nüfus sayimiyla bunu kanitlamak mümkündür.

TC devletinin anayasasina koydugu “TC devletiyle vatandaslik bagiyla bagli olan herkes Türktür” maddesi bir zorlamanin ötesinde bir gercegi de ifade etmektedir. Eger bu degilde su an TC devlet sinirlari icinde yasayan insanlarin ulusal kimliklerini özgürce ifade etme olanagi olursa Türk unsurun cografyamizda azinlik bir unsur oldugu aciga cikar. Türk egemenlik sistem sahipleri, bu gercegi bildigi icin anayasalarina böylesi irkci-soven bir madde koyma geregini duymuslardir.

Türk egemenlik sistem sürdürücüleri kadar dünyada ahmak var mi bilmiyorum. Ama bildigim bir gercek var ki, herseyleri yapmacik, sahte ve ikiyüzlücedir. Kendilerinden olmayani var göstermek politikalari olmustur. Örnegin irkci, soven, fasist, sömürgeci bir devlet olmalarina karsin kendilerini “demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti” olarak tanimlarlar. Sahte politikalarin gülünc kahramanlarini oynamak karekterleri olmaktadir.

Türk egemenlik sisteminin karekteristik özeliklerini alin inceleyin. Bunlari net olarak görürsünüz. Tarihlerine bakin. Istiala, isgal, ilhak, yakip yikma, gasp, talana dayali bir tarih oldugunu görürsünüz. Irkci, jenositci, katliamci, devsirmeci, asimilasyoncu bir anlayis üzerine kurulu oldugu görülür. Bunu kendilerine bir hak bilirler. Kendi mutluluklarini baskalarinin mutsuzulugu üzerine kurarlar. Fakat insani bir denge kuramazlar. Yaptiklari insani olmadigi icin rahat degildirler. Daima bir korku icinde yasarlar. Bu nedenle politikalari „tehlike algilamasi“ üzeri „ic ve dis düsman“ bulma arayisi üzerine kurulmustur. Düsman olmasada bulmada ustadirlar.

Türk egemenlik sistem sahipleri, izledigi politika ve uygulamalariyla öylesine korkunc bir insanlikdisi sistem kurmuslar ki, kendileri bile bu sistemden korkar hale gelmislerdir. Bu öyle bir korku yaratmis ki, herkesi düsman görmelerine sevketmistir. „Türkün Türkten Baska Dostu Yoktur“ irkci söylemi bosuna degildir. Bu korku sebebsiz degildir.

Türkler, yasadigimiz cografyaya sonradan gelmislerdir. Ortaasyadan koyun, katir ve insan sürüleriyle kopup gelen Türkler, cografyamizi kan ve atese bogmuslardir. Yerli halklari katliamdan gecirmislerdir. Mal ve mülklerini, dahasi ülkelerine el koymuslardir. Cografyamizda yasayan yerli halklari ya katletmisler, ya da devsirerek, asimile ederek Türklestirmislerdir. Bu nedenle Türklerle cografyamizdaki yerli halklar arasinda dünden bugüne savaslar eksik olmamistir. Cografyamizda yasayan yerli halklarla Türkler arasinda düsmanlik varola gelmistir. Cografyamizin yerli halklari Rumlar, Pondoslar, Ermeniler, Asuri-Suryaniler ve Kürtler, hicbir zaman Türklerle dost olmamistir. Cünkü Türklerin katliamina, jenositlerine, mecburi sürgün ve iskanlarina, iskencelerine, mal ve mülklerine el koymalarindan kurtulamamislardir.

Bu politikanin sahibi Türkler, bu nedenle daima bir korku icindedirler. Bu durum nedeniyle kati bir sisteme ihtiyac duymuslardir. Gecmisi bir yana biraksak bile cumhurriyetin ilanindan bugüne sistemleri irkci, soven, katliamci, jenositci ve anti-demokratik olmustur. Bunu degistirmeyede pek niyetleri yoktur.

45 yildir süren AB serüvenlerine bakin. Degisen nedir? Degisen pek fazla bir sey yok. Irkci, soven, anti-demokratik anayasa ve ilgili diger yasalarinda yaptiklari rotojlarla herkesi kendileri gibi aptal zanedip süreci götürmeye calisiyorlar. Yapilanlar bicimsel, sekilsel ve göstermeliktir. Özünde bir degisiklik yok. Anlayacaginiz ha Veli aga, ha aga Veli. Yani her halükarda hem Veli, hem aga.

AB üye devlet yöneticileri ve AB sorumlularinda her agzini actiklarinda „Türkiye büyük bir ilerleme kaydetmistir. Ileri düzeyde reform gerceklestirmislerdir. Sessiz devrimi basarmislardir. Bunu cok önemsiyoruz“ gibi yaklasimlar gercegi ifade etmemektedir. AB üye ülkelerde biliyorlar ki, Türkiye´nin demokratiklesmesi icin özünde ileri hicbir adim atmadiklaridir. Ama cikarlari geregi Türkiye´yi hos görmekte ve göz yumaktadirlar.

Bir kere sunu kabullenmek gerekir. Bizim iddia ettigimiz gibi, AB üye ülkelerde Türkiye´nin demokratik bir ülke olmadigini biliyorlar. Irkci, soven, fasist, anti-demokratik bir ülke oldugunuda. 25 milyonluk Kürt ulusunu sömürgeci tahakümü altinda bulunduran bir ülkedir. Kürt milletine dayatilan inkar ve imhadir. Varligi bile kabul edilmedigi sizlerinde bildigi bir gercektir.

TC devletinin Kürt ulus bireyine dayatigi „ya sev, ya terket“ politikasidir. Kürt ulus bireyi bunu ret ettigi icin her türlü insanlikdisi uygulamaya maruz kalmaktadir. Sorusturmaya, iskenceye, tutuklamaya ugramakta, zindanlarda onyillarca hürriyetleri gasbedilmektedir. Yasamin her alaninda Kürt ulus bireyi sualsiz sebebsiz katledilmektedir.

Bu uygulamalari sizlerde bilmektesiniz. AB, 17 Aralik 2004 tarihinde Türkiye´ye üyelik sürecini baslatma tarihinin verildigi bir kac gün önce Hakkari´de 16 yasindaki bir coban, Kiziltepe´de 33 yasindaki Ahmet Korkmaz ve 11 yasindaki ilkokul dördüncü sinif ögrencisi oglu Ugur Korkmaz, evlerinin önünde Türk güvenlik kuvvetleri tarafindan kursuna diziliyordu. Ugur´un körpecik bedeninde 14 kursun delik aciyordu. TC devleti, Ugur ve babasina kursun sikan güvenlik görevlilerini ödüllendirirken Ugur´un annesi hakkinda „bölücü örgüt üyesi“ saviyla dava aciyordu. Ve bunlar 17 Aralik 2004 tarihinin öngününde yasaniyordu.

Bu gelismeler yasanirken, AB salonlarinda katil Türk devletinin katil elebasisi Basbakan Recep Tayyip Erdogan, Disisleri Bakani Apdullah Gül ve beraberindeki katil sürüsü resmi törenlerle karsilaniyor ve kendilerine „demokrasi yolunda ne kadar ilerledikleri“ nutuklari cekiliyordu. Bunlarin AB degerleriyle ne kadar uyustugunu, dahasi uyusturabildiginizi biz Kürtler olarak anlamakta zorluk cekiyoruz.

Kürtler, bu gelismeleri not ediyor. TC devletinin Kürt milletine dayatigi yok etme politika ve uygulamalarinin en büyük destekleyicileri AB üye ülkeler oldugunu biliyoruz. Türklerin Kürtlere uyguladiklari her türlü insanlikdisi uygulamanin suc ortaklari oldugunuzuda burada belirtmek zorundayim.

Irkci, soven, anti-demokratik, sömürgeci TC devletine her türlü siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri destek sunuyorsunuz. Kürtlere karsi politika ve yaptirimlarini destekliyorsunuz. Bazende dostlar pazarda görsün misali TC devletinin Kürtlere yönelik herhangi bir uygulamasini protesto etmeniz hicbir sey ifade etmemektedir. Cünkü döktügünüz gözyaslari timsah gözyaslaridir. Bunu cok iyi biliyoruz.

Türklere sundugunuz destek sinirsizdir. Bunlari burada sayip dökmekle bittiremeyiz. Mahkeme sürecinde bunun detayli bir raporunu sunacagim. Iste bunun en belirgin örnegi beni tutuklamanizdir. TC devletine verme girisiminizdir. Bundan daha somut bir örnek olabilir mi?

TC devletinin istedigi budur. Dünyanin neresinde olursa olsun Kürt ulus bireyinin yasamini alt-üst etmektir. Bunuda sizler gibi dost ve ortaklari sayesinde basarmaktadir. Cünkü bugüne kadar politika ve uygulamalariniz bunun ispatidir. Eger bu politika ve uygulamalari tek bir cümle ile ifade etmek gerekirse; irkci, soven, anti-demokratik sömürgeci TC devletine her alanda destek, Kürt milleti icinde timsah gözyaslari dökmektir.

Nedir benim sucum? Beni niye tutukladiniz? Bunun bir izahatini yapabilir misiniz? Yalan üzeri kurulu TC devletinin iddialari disinda ne gerekce gösteriyorsunuz ? Gösteremesiniz. TC devletinin iddialarini dogru kabul edip Kürt ulus bireyine karsi bir politika olusturmussunuz. Yakaliyorsunuz, tutukluyorsunuz, aylarca, senelerce cezaevinde birakiyorsunuz. Peki sonuc ne oluyor ? Sonucta yargilama sonunda serbest birakiyorsunuz. TC devletine vermiyorsunuz, ama Kürt ulus bireyinin yasamini alt-üst ediyorsunuz. Siyasal faaliyetlerini engeliyorsunuz.

Yakaladiginiz, tutukladiginiz, uzun süre cezaevinde biraktiginiz Kürt ulus bireyini sonucta serbest birakmaniz bir lütuf degildir. Bu, olsa olsa haklililgin galebe calmasidir. Ama tutukluluk ve cezaevinde kalis süresince Kürt ulus bireyine cektirdikleriniz TC devleti acisinda bir basaridir. Bu basaridan dogan mutluluklarini bir zafer edasiyla kutlamalarinda birinci derecede sizlerin payi vardir. Bunu böyle kabullenmek gerekir.

Kürt ulus bireyine karsi TC devletinin jandarmasi, polisi ve avukatligini yapiyorsunuz. TC devletine bu konuda sinirsiz hizmete bulunuyorsunuz. Kuskusuz karsiligi vardir. Bu politika ve uygulamalariniz karsiliginda TC devletinin sizlere sundugu imkanlar vardir. Bunlari biliyoruz.

Avrupali devletlerin Kürt ulus bireyine karsi TC devleti cikarina yönelik politika ve uygulamalarinin nedeni budur. Hic kimse biz Kürtleri, Avrupali devletlerin Kürt politikacilarina karsi izledigi bu politika ve uygulamalarin «terörizme karsi mücadele oldugu » konusunda ikna edemez. Cünkü bizler, terörist degiliz. Kürt ulusal milli kurtulusculariyiz. Bizler, her türlü insani ve ulusal haklari gasbedilmis, kendisine inkar ve imha dayatilmis mazlum Kürt ulusunun her cagdas ulus gibi haklara sahip olmasi politikasinin verenleriyiz. Biz, hic kimseden hakkimiz olmayan bir sey istemiyoruz. Sadece ve sadece gasbedilmis haklarimizi almak icin mücadele edenleriz. Terörizm bunun neresinde?

Asil terörist olan irkci, soven, fasist ve sömürgeci TC devletidir. Ülkemiz Kürdistan´i isgal, ilhak ve sömürgelestirenler onlardir. Bizi inkar eden ve imha etmeye calisanlar onlardir. Irkci, soven bir uygulama ile asimilasyon dayatan ve Türklestirmek isteyenler onlardir. Buna direnen Kürdistan halkina karsi her türlü vahseti dayatanlar yine onlardir.

Peki bu terörizm degil de nedir?

Siz bunu görmüyorsunuz diyemeyecegim. Bunu görüyorsunuz ve dahasi destekliyorsunuz. Yani TC devletinin Kürt ulusuna karsi izledigi politika ve uygulamalarinin suc ortakligi yapiyorsunuz. Cünkü sizler irkci, soven, fasist ve sömürgeci bir devlet olan TC devletine her alanda destek sunuyorsunuz. Ondan sonrada karsimiza cikip «terörizme karsi mücadele ediyoruz» deyip ahkam kesiyorsunuz. Oldu mu simdi bu?

Siz kimi kandirmaya calisiyorsunuz? Eger bizi kandiracaginizi saniyorsaniz bu isten vazgecin. Bizim bu ucuz politikalara karsi karnimiz tok. Cünkü bize yönelik izlediginiz politika ve uygulamalarinin sonuclarini biz yasiyoruz. Bu politika ve uygulamalarin «terörizme karsi oldugu» sacma ve gülünctür. Gerci sizde buna inanmiyorsunuz. Eger inansaydiniz bu uygulamalari sonuclandirirdiniz.

Ama bakiyorum, sizde TC devletinin yalanlarina inanmamis olacaksiniz ki, yakalayip tutukladiginiz ve uzun süre cezaevlerinde alikoydugunuz, yasamini alt-üst ettiginiz Kürt politikacilarini «TC devletine güvenilmez » gerekcesiyle vermiyor ve sonucta serbest birakiyorsunuz.

Sonuc hos güzel de, peki bunun öncesi uygulamalarin anlami nedir? «TC devletine güvenilmez» bastan bilinmiyor mu? Bilmediginizi söyleyemeyecegim. O halde Kürt politikacilarina karsi bu uyguladiginiz pesin hükümlülügün nedeni nedir? Birileri, biz Kürt politikacilara bunun izahatini yapabilir mi? Sakin ha TC devletinin iddialari denmesin. Cünkü sorumuzun cevabi bu degildir.

Sonuc olarak diyecegim sudur : TC devletinin Kürt politikacilarina yönelik izledigi politika ve uygulamalarin suc ortaklari olmayin. TC devletine karsi sürdürdügümüz insani ve ulusal mücadelemiz önüne engel olmayin. Bizi yakalayarak, tutuklayarak, cezaevinde uzun süre biraktirarak ne yasami bize zehir edin, ne de mücadelemizi sekteye ugratmayin. Bizim sizden istedigimiz budur. Bunun geregini yapar misiniz, yapmaz misiniz bu sizin sorununuz.

Saygilarimla.

Hasan H. YILDIRIM

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.