Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 13 June 2008

TC devlet, Öcalan'ı sokağa salmasıyla Kürd yurtseverlerine saldırmayı politıka haline getirdi. Efendilerinden aldığı eğitimle, çevresindeki zayıf kişilikli unsurları düşürerek hem kendi içindeki potansiyel tehlike arz eden devrimcilere, yurtseverlere, hem de dışındaki yurtsever birey ve çevrelerin üzerine saldırttı.
Bir korku atmosferini yarattı.
Kürd yurtsever hareketi yakından izleyerek, gözetim altında tutarak, denetim altına aldığı düşük kişilikli unsurlarla ya pasif hale getirmeye, ya da kendilerine yönelerek fiziki olarak ortadan kaldırdı. Bunun sayısız örneği var.
Bu anlayış ve yönelimle kendi içindeki yurtseverleri imha ettiği gibi, dışındaki güçleride iktidarsız kıldı. Süreç içinde Kürd millet direnç merkezleri iktidarsız bırakıldı. Meydan kontra çetesine kaldı.
Olan da Kürd milletine oldu.
Kürd milleti, kendi kaderi üzerinde oynanan bu oyunun farkında değildi. Bir şeylere inanç getirmişti. Bir karış özgür toprağa kavuşmaya kendini inandırmıştı. Ona bu mesaj verilmişti. Bu nedenle Kürd milleti, savaşa her şeyini yatırmıştı. Fakat orta da bir yanılgı vardı. Güvendiği dağlara çoktan kar yağdığını bilemezdi.
Kontra çetesi, KUKM potansiyelini ve imkanlarını tepe tepe kullandı. Adına kurtuluşa koyulduğu halkın desteğiyle onun direnç merkezlerini yıktı. Ondan sonra çıktığı ana kaynağa dönüş yaptı.
“Sera mı gördük?“ havası esti.
Daha önce bağımsızlık ve hatta birleşik Kürdistan şiarı ile Kürd halk kitlelerin desteğini alırken, onun direnç merkezlerini yok ettikten sonra dönüş yaptığı ana karargahında tam tersi bir dönüşle Kürd milletinin inkarı ve imhası üzeri inşa edilmiş ne idüğü belirsiz Türklük içinde erimeyi çözüm diye dayattı.
Diyalim ki, bunu can havlinde yaptı. Canı tatlı geldi, korktu ve devletin istediği çizgiye geldi.
Kimi birey ve çevrenin mantığı bu. Bir an denilene okey verelim. Öcalan'ı anladık. O, korktu ve teslim oldu.
Dahası korku insana özgüdür. Kim korkunun tarifini yapmış, nasıl yapmış bilmiyorum, ama bana göre İnsanın kendisini koruma içgüdüsüdür. Velevki Öcalan korktu ve kendini korumaya aldı. Bu onun kişisel tercihidir. Fakat şu bilinmelidirki, hukukta korkunun yargılandığı görülmemiştir. Gelişmeleri korku sarmalında ele almak bir yerde Öcalan'ı yargılamadışı bırakmak olur. Kürd yurtseverlerin tavrı bu olmamalı.
Diyelim Öcalan korktu. Peki dağdakilere ne oluyor? Gelişmeleri Öcalan'ın korkaklığı ile izah etmeye çalışanlar bu durumu nasıl açıklıyorlar?
Onlarda mı korktu? Bu adamlar dağda savaşıyorlar? Kimden korkuyorlar?
Gelişmeleri Öcalan'ın korkaklığı ile izaha çalışanların cevabını bilemem, ama benim cevabım var. Öcalan'dan korkuyorlar.
Onlar, herkesten çok Öcalan'ı tanıyorlar. Kimin adamı ve gücünü ve ona karşı çıkılması halinde başlarına geleceklerini çok iyi biliyorlar.
Hatırlayın. Bir ara Cemil Bayık, bir laf etmişti. Öcalan, anında müdahale ederek;
“bırak Elazığ ayaklarını. Denk at. Yoksa başına ne geleceğini çok iyi bilirsin“ dediğinde Cemil süt dökmüş kediye dönmüştü.
Bunun bir izahatı olmalı. PKK diye bir olay yok. Öcalan gerçekliği var. PKK demek Öcalan demektir. Öcalan'ın nerde olması pek önemli değil. Eğer Öcalan başından beri devletin adamı olmasaydı, diğerlerinin mantığına göre 1999 sonrası yaklaşımı ile örgüten tasviye edilmesi lazımdı. Ama olmuyor. Sorunu onun korkaklığı ile izaha çalışanların buna cevabı olmalı. Nasıl oluyorda adam “düşmanın elinde“, ama adam düşmana savaş veren bir örgütü yönetiyor. Dahası hangi kişinin nerde görev yapması ve nasıl konuşması gerektiğini dikte ettirebiliyor, düşünmeleri lazım.
Bunun bir eveliyatı olmasaydı, bunlar yapılabilinir miydi? Soru ona devrimci, sosyalist, yurtseverlik vs. atfedenleredir.
Onu sever veya sevmesiniz, ama Şemdin Sakık'ın çok güzel bir sözü vardır. Hani kendisine PKK'nin ikinci adamı deniliyordu ya. O da, “haşa“ dedi. “Ben nerde ikinci adam olmak nerde. PKK'de tek adam vardır. O da Öcalandır. Diğer herkes 'sıfır adamlar'dır“ demişti.
Bu olup bittenlerin Öcalan'ın korkaklığı veya diktatörlüğü bir alakası yoktur. Başından beri kordinatları çizilmiş bir planın uygulanmasıdır. Bu planın içinde nasıl Beka durağı, Avrupa durağı varsa Öcalan'ın ana karargaha tekrar dönüşüde vardı. Ve döndüğünde idare edebileceği oturtulmuş, sözünde çıkmayan bir örgütün var olması gerekirdi. İşte o örgüt PKK örgütüdür. Kimse yanlış hesap yapmasın. Öcalan gerçekliğini MÖ ve MS olarak bölme cahiliğini yapmasın. Bu günün PKK'si, dünün PKK'sinden başka bir şey değildir. Bunun bir başka adı Öcalan gerçekliğidir.
Değişen dün ve bu gün kitlelere faklı istemlerle gidildiğidir. Dün “bağımsızlık“ diyorlardı, bu gün “Türkiye uluslaşması içinde kendini ifade etmek“ diyorlar.
Kürd halk kitleleri ne oluyoruz diye sesler çıkarınca, yumuşak bir dönüşle “Anadilde eğitim“ ile süreç götürülmeye çalışıldı. Bu savunulurken bile “Anayasa vatandaşlık“ kendilerine dayatıldı.
Efendilerine verdiği mesaj açık ve nettir;
“Hiç merak etmenize gerek yok. Siz Kürd dilinin resmileştirilmesi talebimize bakmayın. Biz köykorucusundan daha iyi koruruz“ denildi.
Merak edenler Avukat görüşmelerine bakabilir.
Gewer mitingi öylesine sıradan bir miting değildir. Genelkurmay'ın planı ve çömezinin eyleme aktarımıdır. Gewer KUKM direnç merkezlerinden biridir. Hesap Gewer'i düşürmektir. Gençleri dağa götürüp şu veya bu şekilde imha etmektir. PKK'nın 2sıfır adamları“nın “gerillayı yüzbine çıkaracağız“ demelerinin nedeni budur. Geri kalanlarıda bir provakasyona getirerek göçe zorlamaktır. Yakın tarihte uygulamaya konulacak budur.
Yoksa kendi kimliği ile devlete meydan okuyan Gewer halkına kimsenin dediği bir şey yoktur. Yarın Kürdistan'i bir güç çıkarsa, kuşkusuz Gewer halkının desteği onlara olacaktır.
Demek istenilen bu değildir. Dikkat çekilen oynanan oyundur.
Hatırlayın daha önce Üniversite gençliği vasıtasıyla bu “Anadilde eğitim“ istemi nedeniyle dilekçe verme eylemi yapılmıştı. Sonuçları biliniyor. Devletin hedefi haline getirilen öğrenciler eğitimlerinden edindiler.
Bu az şey midir?
Ha bunu derken aklıma geldi. Geçerken onuda söyliyeyim. Hani deniliyor ya. Suriye, Öcalan'ın Ergenekon üyesi olduğunu bile bile nasıl olurda onu orda barındırır.
Barındırır, barındırır. Hem de güle oynaya. Sorun Kürdler olunca olmaytacak diye bir şey yoktur. Hafız babası Kürdleri PKK'ye teslim etti. Siz Öcalan'a teslim edildi diye okuyun. Suriye'ye gidin. PKK'nin Suriye'ye gidişinden bu güne çok enden insan Ünüversiteyi bittirmeyi başarabilmiştir. Ki Suriye Kürdleri aydın bir halktır. Okumayı içselleştirmiş bir halktır. Fakat Öcalan, halkın düşünen tüm beyinlerini şu veya bu şekilde yok etmiştir. Hafız Esat babasının görevini oğul Öcalan yerine getirmiştir.
Bunun Kürd toplumunda yarattığı/yaratacağı olumsuzluk bir kavranabilinse...

13 Haziran 2008

نەناسراو (not verified)

Fri, 06/13/2008 - 16:38

keko tu fem nakî ew tishtê tu dixwinî.. Tu hinek tisht dibêjî qet peywendî li gel nivîsê nînî.. Te jiyana xwe wekî ezbenî derbaskir.. Imanê te jî hesta te korkirîye.. Heyf û mixabin rewsha ne rewshe.. Pêwîste ji bo te aramgeheyekê bibînin.. Rewsha te ne tewshe Silav

Anonymous (not verified)

Fri, 06/13/2008 - 16:48

Sayin Cüleri, yazilarinizi büyük ilgiylen okuyorum ama kanimca Öcalan konusunda yaniliyorsunuz, cünkü eger basindan beri Öcalan devletin adami olsaydi Öcalan neden bunca kitap yazsin? Onun kitaplarini okumaniz lazim. Devlet adami birisi böyle kitaplar yazmissa o devlet adami olsada iyi yapmis diyecegim. Yani Öcalan'in imrali sürecine kadar disarida yazdigi her kitabi ve demeci isterse MIT Ajanlari tarafindan kaleme alinsin, ben dogrusu cogunun icerigine katilirim. Öcalan bir Stalinistti ve Kürdleride onun gibi örgütlemek istedi. Lütfen birde Öcalan'i bu yönüyle degerlendirerek onu oldugundan fazlada büyütmeyiniz. O da nitekim insandi, diktatörlüge oynadi Stalin olmak istedi ama agzina burnuna bulastirdi. Simdi geldigi yer aslinda iyi. Sürec icerisinde halk onu taniyacak. Buda bize bagli bir sey tabii ama güzel zamanimizi kendi insanlarimizla gecirmesek iyi olur düsüncesindeyim. Evet ihanet vardir ve bizi icten yiyor ama o Öcalan olmasa baskasi olurdu. Birde geri kalmis Kürd toplumunu göz önünde bulundurun. Böyle bir toplumda ancak böyle insanlar cikar. Bence Öcalan'in geldigi yer ve yer aldigi olaylar cok dogal. Ben bu tür insanlardan baska olmasini bekleyemem. Biz isimize bakalim. Saygilar!

Sevgili Alan, Keşke her şey senin dediğin kadar basit olsaydı Ama yaşanan gerçeklik farklı Mesela diyorsun ya. Öcalan diktatör olmak istedi, ama olmadı Olmazdı, sevgili Alan olmazdı Diktatörlerin hedefinde iktidar olmak vardır Bu unsurun iktidar diye bir derdi yoktu, Onun ajandasında TC devlet iktidarı çıkarı yüklü Kürd milli potansiyelini tasviye etmek vardı Bunu büyük oranda başardı ve bu süreç devam ediyor Bunu bir anlıyabilsek Ha o zatın kitaplarını okuduğumu bilmelisin Mesle Kürd milli dinamiklerini hangi mantıkla tasviye edileceğidir Dahası bunu kimin nasıl algılıyacağıdır

Anonymous (not verified)

Fri, 06/13/2008 - 17:15

öcalanin devlet eliyle bu örgütü kurduguna dair ne sen nede bir baskasi maddi temelleriyle hic bir zaman ortaya koyamadi,ve koyamayacaktirda. sadece farazilerle yaziyorsun bunlari baska izahi yoktur. ama bu gün öcalan devletin adamidir desen,kürd ulusal mücadelesi önünde en büyük engeldir desen amenna kabul ederim. öcalanin yasayip yasamadigida mechuldur,öcalanin avukat aciklamalarida mechuldur,öcalanin kardesleriyle görüstügüde mechuldur,bunlara bir diyecegim yok. sen yine aklindan gecenleri yaz,öcalanin bu gün resmen ajanligiyla hidayete ermeyenler,öcalanin bu gününü görmeyelenler, belki öcalanin eski ajanligiyla hidayete ererler. selamlar

Anonymous (not verified)

Fri, 06/13/2008 - 18:52

In reply to by Anonymous (not verified)

Kek nanxwer, Çoğunluğun yurtsever, devrimci, sosyalist, serok, ulusal önder, halk önderi, peygamber, hatta daha ötesi ermiş ilan ettiği Öcalan için bırak benim gibi "Abbas yolcuları" onu "hak etmediği" bir kaç sıfatla adlandırsın. Bu, dünyanın sonu olmaz. Ben torbamdakini dökeyim. Kim inanır, kim inanmaz tarihe not düşelim. Eğer iddia edilen o şahı-muhtereme bir haksızlık etmişliğim ortaya çıkarsa öldüğümde gidip gelenler mezarıma tükürsün. Yok haklı çıkarsamda sıcak bir selamlarını eksik etmesinler. Emin ol ki, yanılmayı çok istiyorum. Fakat gerçekler acı da olsa inatcıdır. Onlar kendini kabul ettirir. Hele bekliyelim.

Anonymous (not verified)

Fri, 06/13/2008 - 17:33

TC devleti, hiçbir zaman “Apo'suz bir PKK“ istemedi. Bu yaklaşımın sahibi olması eşyanın doğasına aykırıdır. Dahası onun tarafından PKK'yi sürekli kontrol altında tutması daima temel anlayışı oldu. Devlet, bu yaklaşımını kendi kamuoyunu yatıştırmak için de zaman zaman dile getirmek zorunda kaldı. Bu mesaj Türk cenahta doğru algılandı. Doğru algılamayanlar Kürd cenah oldu. Hatta PKK çevresi ayan-beyan dile getirilen bu gerçeği tersyüz ederek habire her gün Öcalan'a yönelik bir komplo teorisi üretti. Komplonun sahibinide TC ve Kürd yurtsever hareketini ilan etti. Oysa gerçek farklıydı. Öcalan'a yönelik tek bir komplo yoktur. Kimi teşebüsler varsada TC devletinin çekirdek kadrosu tarafından sezilmesiyle önü alınmıştır. Yıl 1987 “PKK liderinin kaldığı ülkeyi, semti, apartman dairesini bildiklerini ve istedikleri anda bulabileceklerini ama devlet politıkası gereği ona dokunmadıklarını“ (Üst Düzey Bir Güvenlik Görevlisi, Hürriyet 9 Ağustos 1987) Yıl 1992 Öcalan'ı öldürebilecek kadar yakınken bir MİT elemanı, merkeze “Apo menzinde“ mesajını gönderir. Merkez bunu; “Apo'nun ölümünden sonra örgüt dağılır, yeni ortaya çıkan oluşumları kontrol etmek güçleşir“ yaklaşımıyla karşı çıkar. (Hürriyet, 21 Ekim 1992) Yine Tansu Çiler'in Ergenekon merkezinden habersiz, seçim kaygılarından hareketle Öcalan'ı öldürme planını devreye sokar. Ergenekon merkezi anında müdahale eder, girişimi durdurduğu gibi Çiler'de alaşağı ettiği bilinir. Merak konusu soru. TC devletinin çekirdek merkeziinin, yani Erkgenekon'un Öcalan'ı koruma meleği kesilmesinin nedeni acaba ne ola ki?

Tarih ve ihanetler bir sonucla aciklanmaya calisilirsa yaklasim mantigi guduk ve aydinlatici olmaktan uzak olur. Neden nicin ilkiskisi sonucla degil tarihsel gelisim icinde algilandiginda iste bir ihanetin tarihsel anatomiside böyle butun ciplakligiyla ortaya dökuluyor. Kendi millet gerceginden uzak durmayip ve millet gerceginin katl edilmesine seyirci kalmak istemeyen sorunu milli ve devletin yedeginde olusturulmaya calisan "milli" gerceklik arasindaki fark olarak koyuz tarziniz dogru olmakla beraber yeni surecin isleyis tarzininda aciga cikarmasi bakimindan önemlidir. Beyninize,yureginize ve elinize saglik Selam ve Sevgiler

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.