WP: Talabani'nin Seçilmesi Istikrar Unsuru'
Cumhurbaşkanlığına da bir Kürt'ün; Celal Talabani'ni getirildiğini hatırlatan Avusturya gazetesi Der Standard, bu gelişmeyi memnuniyetle karşılıyor, ancak Irak'ı bekleyen zorluklar nedeniyle pek de sevinmemek gerektiğini belirtiyor.
"Şiiler ile Kürtler arasında Kürdistan'ın statüsü ve sınırları konusundaki anlaşmazlık sürüyor. Tabii bir de, Sünnilerin siyasi sürece dahil edilmesi sorunu var. Ancak yine de, yeni hükümetin ilk olarak yolsuzluğa ve ülkede hukukun üstünlüüğnün sağlanmasına el atması gerekiyor."
ıngiliz gazetesi Daily Telegraph ise, Irak'ın yeni Başbakanı lbrahim el Caferi'nin siyasi kimliğini mercek altına alıyor. "Irak'ın yeni lideri üzerinde lran'ın gölgesi var" başlıklı yorumda, şu görüşler öne sürülüyor.
"Çoğunluktaki Şiiler arasında sevilen, Kürtlerin de sempati duyduğu bir isim olsa da, Sünni Araplar düşmanca duygular besliyor el Caferi'ye karşı.
"Washington'a gelince. Amerikalı yetkililer destek mesajları vermekte, George Bush telefon ile tebrik etmekte gecikmedi. Ancak birçok yetkili el Caferi'nin doğru isim olup olmadığında kararsız. "Bundan 15 yıl önce olsaydı, başında bulunduğu Dava Partisi ve Irak Islam Devrimi Yüksek Konseyi'nden oluşan birleşik Irak lttifakı'nın yükselişi
Washington'da tedirginlik yaratırdı.
"Öyle ya, Baba Bush, 1991'deki Körfez Savaşı'ndan sonra, sırf Irak Islam Devrimi Yüksek Konseyi'ne başlı Bedir Tugayları öncülüüğnde diye, Saddam Hüseyin'i devirmeye yönelik bir girişime destek vermeyi reddetmişti.
"Zira, Irak'ın yeni Başbakanı Ibrahim el Caferi'nin partisi Dava gibi, Irak Islam Devrimi Yüksek Konseyi de, Iran tarafından kurulmuş ve desteklenmişti.
"Ibrahim el Caferi, Irak'ı batı yanlısı bir demokrasiye mi, yoksa Iran güdümünde bir teokrasiye mi dönüştürmek isteyecek belli değil. şimdilik Tahran ile arasına belli bir mesafe koyuyor. Amerika da, 'O artık bizim adamımız Iran'ın değil' diyor."
Ibrahim el Caferi'nin Irak'ın yeni Başbakanı olmasına Independent da geniş yer ayırmış. Gazete, atama töreninde yaşanan ilginç bir olaya da şu satırlarla değinmiş.
"Törenin ciddiyeti, Irak'ın yeni Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin, esrarengiz bir şekilde, aniden ortadan kaybolmasıyla dağıldı. Kısa bir süre sonra döndüüğnde, itiraf etti. Başbakan olarak atayacağı kişinin, yani Ibrahim el Caferi'nin ismini ansızın unutmuştu.
"El Caferi bu olayın üzerinde fazla durmadı. Ancak seçimlerde parlamento çoğunluğunu ele geçiren Birleşik Irak ıttifakı'nın diğer üyeleri, Talabani'nin gafını, Kürtler ile Şiiler arasında gelecekte yaşanacak sorunların habercisi olarak algıladılar."
Fransa'da yayınlanan Nouvel Observateur de, Irak Meclisi'nin, cumhurbaşkanlığına bir Şii yerine bir Kürt'ü getirmesini 'akıllıca bir hareket' olarak nitelendiriyor. Gazete bunun, hiçbir grubun Irak'ı tek başına temsil edemeyeceği mesajını içerdiğini belirtiyor, ancak ekliyor.
"Kürtler Saddam Hüseyin döneminde siyasetten tamamen dışlandığı için, şimdi ülke yönetimine bir Kürt'ün getirilmesi Iraklılara biraz garip gelebilir.
Ayrıca Kürdistan Yurtsever Birliği lideri Celal Talabani Amerika'nın en iyi müttefiklerinden biri olarak biliniyor. Dolayısıyla bu tercih, Kürt liderin hizmetlerinden dolayı ödüllendirildiği izlenimi yaratacaktır."
Aynı haber ıngiliz basınında da yer bulmuş. Konuyu başyazısında ele alan Guardian'a göre, Irak nüfusunun sadece yüzde 20'sini temsil eden Kürtlerin cumhurbaşkanlığını elde etmesi, ortaya bir orantısızlık çıkarıyor.
Yönetimde ağırlığın, mecliste yüzde 51'lik bir çoğunluğa sahip olan Şiilerde olacağına işaret eden gazete, bunun sonuçlarını şöyle değerlendirmiş.
"Seküler eğilimli Kürtler ile Islami kurallara ağırlık veren Şiiler arasındaki ilişkiyi dengeye oturtmak zaten yeterince zor olacak. Ancak yeni sistemin işlemesi açısından asıl önemli olan, Saddam Hüseyin'in devrilmesiyle en büyük kayba uğrayan ve Ocak ayındaki seçimleri boykot eden Sünnileri sürece dahil etmek olacak.
Washington Post, Irak’ta hükümet kurulmasını ve Celal Talabani’nin devlet başkanlığına getirilmesini, istikrarın sağlanmasına doğru atılmış önemli bir adım olarak nitelendiriyor. Ancak gazete, uzlaşma sağlanabilmesi için başta Kerkük’ün statüsü olmak üzere tartışmalı konuların çözümünün ertelendiğini vurguluyor ve yeni yönetimin önümüzdeki günlerde bu konularla uğraşmak zorunda kalacağını hatırlatıyor:
"Şii ve Kürt liderler, Sünnilerle uzlaşmak ve Amerikan birliklerinin desteği olmadan direnişi bastırabilecek bir ulusal ordu kurma çabalarının henüz başında bulunuyor. Ve bu çabaların başarısızlıkla sonuçlanması mümkün. Yine de, Irak’ta şu andaki durum iki yıl öncesine kıyasla çok daha iyi ve Başkan Bush da, hiç kuşkusuz, o günden bu yana, operasyonun tamamlanması için atılan adımlara karşımamayı yeterince öğrendi."
Washington Times ise, anayasa hukukçusu Bruce Fein’in Kerkük’ün statüsü ile ilgili bir makalesine yer veriyor. Kerkük’ün, Irak’ın bütünlüüğ açısından bir deneme alanı olduğunu belirten yazar, Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra Kürtlerin kente akın ettiğini ve Kerkük’ü fiilen ele geçirdiğini vurguluyor. Kerkük’ün Kürt egemenliğine geçmesinin Irak’ın bütünlüüğ açısından tehlike oluşturacağını belirten yazar, kentteki Kürt, Türkmen ve Arapların eşit biçimde temsil edileceği bir yapılanmaya gidilmesini savunuyor:
"Saddam’ın devrilmesinden sonra bölgede konuşlandırılan etnik milislerin yerine, Kürtler, Türkmenler ve Arapların adil biçimde temsil edileceği bir yerel polis gücü kurulmalıdır. Yeni mülk edinme konusu, Kerkük’ün üç ayrı toplumu arasındaki demografik dengeyi gözetecek biçimde sınırlandırılmalıdır. Kerkük’ün yerel meclisinde, idari ve yargı görevlerinde, polis teşkilatında ve yerel seçimlerinde eşit kotalar uygulanmalıdır. Kerkük’te ve Al-Tamim eyaletinde Türkçe, Kürtçe ve Arapça resmi dil olmalıdır. Kerkük Kürt denetimine girerse, Irak da kaçınılmaz olarak etnik bir bölünmeye gider. Amerika, Kerkük sorununu bütün Irak’ın faydalanacağı bir çözüm noktasına getirmek için her türlü ikna ve teşvik yöntemini kullanmalıdır."
Amerika’nın eski Hırvatistan büyükelçisi Peter Galbraith de Boston Globe’daki makalesinde Celal Talabani’nin Kürtlerle Şiiler arasındaki uzlaşma sonucunda Irak devlet başkanlığına seçildiğini belirtiyor. Ancak yazar, Kürtlerle Şiilerin koltuk paylaşımı dığında hiçbir temel konuda uzlaşamadığını vurguluyor ve Kürtlerin asıl amacının bağımsızlık olduğu görüüşne yer veriyor:
THE BOSTON BLOBE: "Kürtler ve Şiiler, gevşek bir federal sistemde anlaşsa bile, bunun nasıl sonuçlanacağını kestirmek çok zor. Kürt halkı daima kendi devletini isteyecek ve demokratik süreci taleplerini gerçekleştirmek için kullanacaktır. Başkan Bush, Ortadoğu’da demokrasiyi teşvik ederken, bölünme ve parçalanmalara da hazır olmalıdır. Bush yönetimi, Talabani’nin devlet başkanlığını selamlarken, bağımsızlık rüyası gören bir Kürdistan gerçeğiyle de yüzleşmelidir."
Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Talabani’nin Devlet Başkanlığı’na gelmesini Türkiye açısından değerlendirdiği yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
“Türkiye Başbakanı Erdoğan’la Dışişleri Bakanı Gül, Talabani’ye tebrik mesajı gönderdi. Bunun nedenleri var. Talabani’nin Devlet Başkanlığı’na seçilmesiyle, Saddam rejiminden sonra başgösteren ülkenin bölünme tehlikesi de ortadan kalkmış oldu. Ankara, Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurulmasından eskisine oranla daha az korkabilir. Türkiye ile Kuzey Irak’taki Kürtler arasındaki gerginlik yatıştı. Iraklılar için de Talabani gibi bir lider, Irak’ın bir bütün olarak varlık göstereceğinin garantisi anlamına geliyor.”
Berlin’de yayımlanan Tageszeitung gazetesi ise devlet başkanlığına Talabani’nin seçilmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirmiyor. Gazetede şu satırları okuyoruz:
“Talabani’nin bugüne kadar edindiği tecrübeler kuşkusuz hem avantaj hem de dezajantajları beraberinde getirecek. Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Talabani’nin devlet başkanlığına seçilmesiyle, aslında Irak yeni bir başlangıç yapmıyor.”
Nürnberger Nachrichten gazetesi ise Irak’taki siyasi gelişmelerle şu yorumu yapıyor:
“Irak devlet başkanlığına bir Kürt’ün geleceği birkaç ay önce olsa düüşnülemezdi. Talabani, ülkeyi istikrarsızlğıa götürecek bir Kürt devleti kurulması fikrine şu an için sıcak bakmadığını göstermiş oldu. Talabani’nin ABD’nin Irak’la ilgili planlarını başarıya götürüp götürmeyeceği henüz belirsiz. Çünkü Talabani demokrasiyi öğrenmiş bir politikacı değil.”