Ben sistemlerin, grupların, partilerin, yazarların basın emekçilerinin
birbirlerini etkileyip ettkilememe konusunda bir şeyler söylemedim.
Etkilemeler olur.
İllahi pozitif diye bir etkileme de yok. Pekala negatifte olabilir.
Kapalı olanlarda olabilir.
Faysal'ın yazısında dikkatimi çeken olay PKK'inin istem ve taleplerine uygun
yem bulma olayıydı.
Örneğin Faysal şunu yazarken "Kürd hareketinin mevcut durumda çözüm biçimi olarak tarif ettiği ''demokratik özerklik''in bile AB üyeliği yol haritası ve Kopenhagen Kriterlerinin yani AB kurumlarının ''yerel yönetimler yasasının'' bir başka biçimde ifadesi olduğu biliniyor. Kürd hareketinin çözüm önerisinin AB anayasasından esinlenmesi bile AB'nin sürece aktif katılımını da gerektirmekte ve meşrulaştırmaktadır."
Çok net değilmi? Mademki bu tezleri savunuyorsanız, sizin istemleriniz
AB'nin yasal çerçevesinde haledilebilnir. Bari bunu yapın diyor. Ben bunu "kafa öğretmek" olarak
almıştım.
Ama Faysal, "ey Kürdler sizin devletinizi kurma hakkınız Birleşmiş Milletlerin Şartında Ulusların kendi kaderini Tayin hakkı olarak var. Siz ulus olmak istemiyormusunuz?" diyede yazabilirdi.
Benim çeşitli Kürd statükocu partilerin gözlükleriyle bakma yerine Diaspora Kürdlerinin Kürdlerin en basit hakkı olan devlet olma hakkını seslendirmeyi istemedir.
Statükocular, bu oyalamalarla yarın daha kanlı çatışmaları da hazırlıyorlar. Ama düşünen ve sürece kafa yoran arkadaşlar (Faysalda bunlardan biridir) daha geniş yelpazede olaya bakmalılar.
Faysal'ın yazısında "anti amerkancı" yaklaşımlara karşı tutumu doğrudur. Hatta seçtiği başlık "ABD dar-ül harp olmaktan çıkarılmalıdır!" anlıyanlara iyi bir cevaptır. Yani ne diyor "siz islami reflekslerle hareket ediyorsunuz" bu refleks ve tutumlarınızdan vaz geçin diyor.. Bunlar olumlu şeyler.
Selamlar
Kısa bir not daha