Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 13 August 2013

Aris Arda
27 şubat 1925 Zarya Westuk
Türkiye‟de Fanatiklerin yabancıların parasıyla isyanı
1. Istanbul
Türkiye‟nin doĝu vilayetlerinde Şeyh Said‟in önderlik ettiĝi bir ayaklanma baş gösterdi.. Ayaklanma bir Kürd devletinin kuruluşu ve hilafetin yerleştirilmesi şiarlarıyla başlatıldı.. Ayrıca ayaklanmanın amacı siyasi rejimi deĝiştirmek, şeriatı temel alan bir rejimi tesis etmek, ateist ve laik kabineyi ortadan kaldırmaktır.. Ayaklanma bir grup vatandaşın jandarmalarla çatışması neticesinden basladı.. 15 günden beri devam aden ayaklanma 60 bin kişilik bir nüfusu olan dört vilayeti kapsamaktadır. Ayaklanma bölgesi Diyarbekir‟in daĝlık bölgesidir..
Türkiye Devleti Ayaklanmayi Bastırmak Için Orduyu Gönderiyor...
Türkiye‟nin 12 doĝu vilayetinde olaĝan üstü hal ilan edildi.. Türkiye Meclisinde Fethi Bey bu ayaklanmayi dinsel ve fanatik bir ayaklanma olarak niteledi.. Meclis‟in bazı üyeleri Fethi Bey‟in konuşmasına cevapla ayaklanmanın siyasal bir içeriĝe sahip olduĝunu, bölgedeki yöneticilerinin beceriksizliĝi ve devletin iç siyasetinin başarısızlıĝı neticesinden meydana geldiĝini söylüyorlar.. Kemal‟ın Başkanlıĝındaki Devlet Kabinesi bu durum üzerine toplandı. Içişler Bakanı yaptıĝı açıklamada çıkarları Irak gibi baĝımsız bir Kürdistan kurmakta olan yabancı devletler tarafından hareket destekleniyor, dedi.
Ankara bu yaşanan olaylara karşı sessiz kaldı... Anakara olayların başlanmasından 11 gün sonra açıklama yaptı. Hareketin sosyal boyutu, doĝu bölgesinin Kemal‟in devlet siyasetine karşı rahatsızlıĝından kaynaklanıyor. Istabul gazeteleri açık bir şekilde Ismet Paşanın acele bir şekilde Ankaradan ayrıldıĝını yazıyorlar..
Ayaklanma Hareketi
Bu hareket, önemli ve ciddi bir şeyi ortaya koydu... Ortaya çıktı ki isyanın lideri Şeyh Said ve ortakları yabancıların kışkırtması neticesinden harekette geçtiler. Gazetelerde çıkan haberlere göre ayaklanmanın örgütçüleri arasında Sultan‟ın taraftarlarıda vardır. Şeyh Said hiç beklenilmeyen bir şekilde büyük bir güçle büyük bir şehir olan Gençi aldı. Bir askeri gücü Diyarbekir‟e ve diĝer bir güç ise Ergani şehrine doĝru yola çıkmıştır.
Türk devleti Meclis‟te şu açıklamayi yapmıştır:
Devlet güçlerine karşı silahlı ayaklanma Ergani‟de başlayarak Diyarbekir, Xarput ve Genç şehirlerine doĝru gelişiyor. Başka vilayetlere yayılma ihtimali de var. Devlet isyanın olduĝu bölgelerde olaĝanüstü hal ilan ederek kuşatma altına aldı. Meclis‟ten bu atılan adımların onaylanmasını istiyoruz. Reuters ajansının istanbul‟dan aktaradıĝına göre Halk Partisi devletin Kürd bölgelerindeki harekete karşı koymak için yaptıĝı öneriyi kabul etmiştir. Kabul edilen karar Kürd ayaklanmasının acımasız bir şekilde bastırılmasını öngörüyor. Ayrıca Halk Partisi, devlete ihanet yasasının deĝiştirilmesini, amacına varmak için dinden yararlanan kimselerede ceza verilmesini öneriyor...
Türkiye‟deki Ayaklanmanın Sebepleri:
Moskova, 26.02.1925
Yoldaş Raskolinikof Pravda gazetesinde yayınladıĝı bir makalede: „Şimdi telegraflar Türkiye‟deki bir başka gerici ayaklanmaya ilişkin geçtiĝi haberler ve verdikleri bilgilere göre onlar emperyalistlerin yardımıyla durmak bilmeyen Türkiye‟deki ulusal devrimci hareketi yenilgiye uĝratmak istiyorlar. Son dönemlerde tüm Türkiye‟de bu gerici muhalefet görülmektedir. Isyan bölgesinde ayaklanmanın baş göstermesi tesadüfi deĝildir. Çünkü, feodal ve büyük toprak sahipleri bu bölgede toplanmışlar. Din adamlarının bu bölgede büyük bir güçleri var. Onlar bir çok defa gerici mollaları kendi temsilcileri olarak Türkiye Meclisine göndermişlerdi. Afganistan gibi buradaki ayaklanmacılarda karşı devrimci çetelerden oluşuyor. Çeteler, cahil ve yarı vahşi koçer halkın içinde ve Britanya‟nın hakimiyeti altında bulunan bölgelerle doĝrudan sınır komşu halindeler. Başlangıçta ayaklanma Musul sınırına yakın bölgede başlamıştı..
Ayaklanan güçleri 5000 kişi cıvarındadır. Şunu da unutmayalım ki tüm Kürdler çocukluk yaşlarından itibaren hiç bir zaman silahlardan uzak deĝiller. Bu durum savaşçıların sayısını kısa bir süre içinde artırabilir. Şunuda unutmayım ki „Milliyetler Cemiyetinin“ temsilcilerinin Musul‟a gidişi ve ayaklanmanın başlaması aynı zamandadır. Bu ise ayaklanmanın gerçek gerçek amacına ışık tutan bir baska örnektir.
Türk gazeteleri tamamiyle haklı olarak Ingilizlerin kışkırtması ve teşvikiyle, feodal ve fanatik muslumanları desteklemesiyle bu hareketi ortaya çıktı diyorlar. Ingilizler, onlara çuval ve torbalarla para veriyor ve destekliyor.
Yeni Türkiye devleti, kurtuluşçu bir hareketin ürünüdür. Ayaklanma ise ingiliz emperyalizmi tarafından Türkiye‟nin doĝu bölgelerinde başlatılmış ve bu ilerici hareketi boĝmak istiyorlar. Bundan dolayi dünya işçi sınıfı bu mücadelede Ankara devletine saygı gösteriyor, ateş ve kılıçla zorba dünya emperyalizmine karşı Türkiye Ulusal Devrimini destekliyor“.. diyor..
Türkiye Devriminin Zor Dönemi
Zarya Westuk/ 28.02.1925
„Hakimiyeti Milli“ gazetesi Kürd ayaklanmasıyla ilgili şöyle yazıyor:
Genç ayaklanması Türkiye Devriminin en zor aşamalarından biridir. Bu ayaklanma şunu gösteriyor ki devrimin amacına ulaşabilmesi için hâlâ çok yol var. Gericilere karşı gösterilen hoşgörü devrime karşı büyük saldırılara neden oluyor. Gerçi devlet karşı devrimcilere karşı koymak için adımlar attı.. Fakat bu geçiken işlerde daha çabukve etkileyici adımların atılması gerekir...
Durum Çok Ciddidir..
Zarya Westuk/ 05.03.1925
Ankara- Kiĝi ve Xarput halkının isyancılara karşı elde ettikleri bazı başarılara raĝmen, güvenlik durumuna ilişkin iyimser olmanın temeli yoktur. Çünkü, olayların akışı alabildiĝine karmaşıktır. Musul‟un eski valisi Nezif Paşa gazetelere yaptıĝı açıklamada ayaklanmanın Istanbul‟dan itibaren örgütlendiĝini söylüyor.. Yine Nezif Paşa açıklanmasında ayaklananların hepsi baĝımsız Kürdistan taraftarı deĝiller.. Çünkü, ayaklananların içinde Türkler Kürdlerden daha fazladır, diyor...
Fethi Bey‟in ekarte edilmesi/05.03.1925
Halk Partisinin toplantısında Fethi Bey‟in işlerine ve pratiklerine yönelik çok sert eleştiriler yapılış ve kendisi isyancılara karşı ciddi girişimlerde bulunmamakla suçlanmış ve kendisinden ülkede huzuru saĝlamak için daha sert adımlar atması istenmiştir.. Daha önce yapılan oylamada Fethi Beyin başını çektiĝi sol kanat kazanmıştı. Ondan sonra Fethi Bey Cumhurbaşkanından görevinden ayrılmak için baş vurdu.. Bundan dolayi genel kurul Fethi Bey‟den geçici olarak Bakanlar Kuruluna başkanlık yapmasını istedi.. Şimdi öyle görünüyor Ismet Paşa Başbakanlıĝa, Reci Bey içişler bakanlıĝına, Kazim Paşa savunma bakanlıĝına getirilecek ve başka bakanların katılımıyla Ismet Paşa kabinesi oluşturulacaktır.
Zarya Westuk 03.03.1925 tarihinde Istanbul‟dan gelen habere dayanarak şöyle yazıyor: Fethi Bey‟in kabinesinin düşüşü ve Ismet Pasa‟nın işbaşına gelmesiyle, basına yönelik yasaklar, sansur ve muhalif kesimlere karşı kovuşturmalar yoĝunlaşacaktır. Ayrıca doĝu bölgelerine yönelik kuşatma, baskı ve olaĝanüstü hal dahada yoĝunlaşacaktır.
2
Sovyetler Birliĝi ve Türkiye
Zarya Westuk, 14.03.07
Ankara-13 Mart 1925 Türkiye Devletinin resmi yayın organı „Hakimiyeti Milli“ gazetesi başyazısında şöyle yazıyor: iki devletin arasındaki dostluk ve dostluĝun devam etmesinin kendi halklarının düşünce ve arzularını bilmesi ve yerine getirmesidir.. Bu ilişkiler, siyasal sistemin deĝişikliĝi yüzünden zayıf ve eksik olmaz. Aktüel olarak Türkiye ve Rusya halkları arasındaki diplomatik ilişkiler güçleniyor. Sovyetler Birliĝi ve Türkiye‟de devrime karşı her hareket iki devletin ilişkilerini daha da güçlü kılıyor ve karşılıklı sempati ortamını yaratıyor. Açıktır ki şimdi yeni Rusya ile yeni Türkiye arasında öyle bir ilişki var ki Çarlık Rusyası ve Osmanlı Salsanatı arasında yoktu.. Iki tarafta bu yakın ve sıcak ilişkilerin iki tarafın çıkarları için gerekli olduĝuna inaniyorlar.
„Chicago Tribune“ gazetesinin yazdıĝına güya Bolşevikler Doĝu Anadolu‟da böyle bir durum yaratarak Türkiye ve Kafkasya arasında engeller oluşturmaya çalıştılar. Bununla Türkiye‟nin bölgedeki rolünü yok etmek istediler. Bu gazete ve diĝer basının amacı Türkiye ve Sovyetler Birliĝinin arasını bozmaktır. „Chicago Tribune“, Doĝu‟da en büyük rolleri olan iki büyük halkın ilişkilerini bozmak istiyor.. Iki devletin yöneticileri bugün uyguladıkları siyaseti başka bir siyaset ile deĝiştiremezler... Şimdiki siyaset ise 7 yıldan beri devam etmekte ve iki tarafın özgürlük ve baĝımsızlıĝına hizmet etmektedir. „Chicago Tribune“ bilmelidir ki Türkiye halkı sadece bugün büyük komşusu yani ayakları üzerinde duran Sovyetler Birliĝi Cumhuriyetinin yardım ve hizmetini almıyor, geçmişte baĝımsızlık için mücadele edildiĝi zaman, savaş ateşi ve ayaklanma ülkeyi sardıĝı zamanda yardım alıyordu. Şimdiki ayaklanmaya ilişkin olarak da Sovyetler Birliĝi ortak kaygısını göstermiştir. Sovyetler Birliĝi, yeni Türkiye Cumhuriyeti her nasıl olursa olsun bu gerici düşmanları ortadan kaldıracaĝına tamamıyla inanıyor. Biz bu Türkiye ve Sovyetler Birliĝinin ilişkilerine saygı duyuyoruz...
Çiçerin‟in Kürdlerle Toplantısı
Zarya Westuk/ 14.03.1925
Leninakan Şurasının 4. Kongresinde Türkiye‟deki Kürd hareketinin içeriĝine ilişkin Çiçerin yoldaş şöyle dedi: Biz bu Leninakan bölgesinde farklı bir dizi halk ve aşiret ile birlikte yaşıyoruz. Görüyoruz ki emekçilerin ortak iktidarı var olan bu kesimler arasında iyi ilişkilerin oluşmasını saĝlamış ve ortak yaşam imkanlarını ortaya çıkarmıştır. Aynı zamanda bu bölgede yaşıyan farklı halklar arasında Kürd halkının da yaşadıĝını ifade etmemek olmaz.. Şunuda söylememezlik edememki, eĝer burada yaşıyan Kürdler, bizim cumhuriyetimizin dışında yaşıyan Kürdler üzerinde etkili olmak için çalışsalar ve onları oyuncak yapmak istiyen gerici dünyanın etkisine girmemeleri konusunda uyarsalar çok iyi olacak. Bende biliyorum ve siz de biliyorsunuz Sovyetler Birliĝinin hiç bir bölgesi Alexanderpol(Leninakan) gibi komşumuz Türkiye‟nin eliyle tahrip edilmemişti.. Fakat yoldaşlar biz tarihi gelişmelere genel olarak bakmak zorundayız.. Biz ilk defa cami ve kiliseyi devlet işlerinden ayıran, halifeliĝi ortadan kaldıran, imtiyaz sahibi sınıfların eski iktidarını yıkan ve gerçekten müslüman devletler içinde öncü bir siyasete sahip yeni Türkiye‟yi göz önünde bulundurmak zorundayız..
Bu yeni Türkiye yabancı sermayeye karşı tam bir mücadele içindedir. Biz biliyoruz ki yeni Türkiye nasıl ve hangi biçimde zenginliklerine el koymak istiyen Fransa ve Ingiltere‟ye karşı mücadele ediyor. Bundan dolayi yeni Türkiye‟nin tüm gücünü ortaya koyarak baĝımsızlıĝını savunması dünya kapital ve gerici güçlerine son vermesi ortamında, ayaklanma ve birinci derecede Kürd ayaklanması Türkiye‟deki yeni iktidarın yıkılmasını istiyen dünya sermayesinin elinde maşa olmaktan kurtulmaz..
Açıktır ki Kürd sorunu çok karmaşıktır. Fakat, bu sorunun çözülmesi burada bizim elimizde deĝildir ve bizim işimizde deĝildir. Fakat bu şu anlama gelmiyor ki burada Kürd yoldaşlarımızdan rıcadan bulunarak ve kendilerinin soydaşlarının dikkatini bu koşullarda
tamamiyle açık olan ayaklanmanın yeniden Istanbul‟da iktidarını tesis etmek, hilafeti yeniden diriltmek, kapıları sonuna kadar yabancı sermayeye açmak, baĝımsızlıktan vazgeçerek dünya sermayesine baĝlanmayi istiyen gerici dünya ve iktidarını kaybeden Sultanın dostlarının çabalarıyla ilişkisi olduĝunu... Ayaklanmacıların gericilerle olan ilişkileri bizi başka bir gözle olaya bakmaya, tavır almaya götürdü.. Ve diyoruz ki, bu ayaklanmaya sebep olan güçler, emperyalist büyük güçler ve dünya gericiliĝidir ki iki kitayi,boĝaz ile Avrupa ve Asyayi birbirine baĝlayan dünyanın bu en önemli bölgesini işgal etmek istiyorlar.. Bu amaçlarına varmak içinde her zaman yaptıkları gibi bölge yerlilerinden bir desteye veya gruba dayanıyorlar.
Biz buna karşı durmalıyız... Umut ediyorum ki bizim Kürd yoldaşlar kendi kardeşlerinin dünya sermayesine karşı mücadele eden bu yeni güce(Türkiye) karşı, dünya gericiliĝinin elinde maşa olmaması için gerekli adımlar atarlar..
Aris Arda
---------------------------------------------------------------------------------
3
Kürdistan Emiri/
Zarya Westuk/30.06.1925
Kurdistan Emir Şahzade Bedirxan ABD‟den çıkarıldı, Ingiltere‟ye doĝru yola çıktı.. Fakat vapuru Liverpool‟a vardıĝı zaman, Ingiliz yetkilileri vapurdan inmesine izin vermediler ve kendisine geri geri dönmesini bildirdiler. Amerika‟ya vardıĝında yine geri çevirdiler. Fakat bu sefer Fransa‟ya geçen Şahzade Bedirxan, Amerika‟dan kendisine yapılan aşaĝılama karşı tazminat dava etmektedir.
Istiklal Mahkemesi
Ankara- Diyarbekir Istiklal Mahkemesi bazı Kürd Şeyhleri hakkında ölüm kararı verdi.. Yani idama çarptırılan büyük şeyhler Şeyh Said‟in yardımcılarıydı. Şeyh Said‟in mahkemesi ise hâlâ devam etmektedir. Şeyh Said mahkeminin kendisine yönelik yaptıĝı baĝımsız Kürdistanı kurma suçlamasını reddederek ve ayaklanmanın amacının hilefetin geri getirilmek olduĝu soyluyor. Fakat diĝer suçlular ayaklanmanın amacının siyasal iceriĝini kabul ediyorlar..
Askeri Hizmetten Muaf Tutulacaklar
Zarya Westuk, 26.06.1925
Türkiye Cumhurbaşkanı kamuoyuna yaptıĝı bir açıklamada Kürd ayaklanmasının bastırılmasına katılan askerler, geriye kalan askeri hizmetlerinden muaf tutulacaklar.. Ayrıca yapılan açıklamada özel mahkemeler kendi işlerine devam ediyorlar deniliyor.. Yine açıklamada eĝer vatanımıza yönelik isterse içerde ve isterse dışarda bir tehlike olursa, kısa sürede durum hakkında bilgi alma ve genel seferberlik ilan etme bizim için en büyük başırı ve mukafattır..
Mustafa Kemal çaĝrısının sonunda Ayaklanma sonrası bastırma ve cezalandırmalar Türkiye Cumhuriyetini yıkmak ve vatanın ilerlemesinin önünü kesmek isteyenlerin gözü önünde olmak zorundadır.
Türkiye Devletine Açık Bir Mektup
Istanbul gazetelerinin verdiĝi bilgilere göre son dönemlerde 25 Türkiye vatandaşı komunizm propagandasından dolayi tutuklanmışlar.. Bu tutukluların bazıları dünya işçi sınıfının bayramı olan 1 Mayis bildirilerini daĝıtıklarından dolayı suçlanıyorlar.
Bazı tutuklular özel mahkemelerde yargılanmak için Anakara‟ya gönderilmişler. Bu tip özel
Mahkemeler derebeylerin, devrim düşmanlarının ve Büyük Britanya‟nın uşaklarının kafalarını kesmek için varlar.. Şimdi ise Türkiye komunistlerini mahkeme ediyorlar. Niçin? Acaba komunistler Türkiye Cumhuriyetini yıkmak için bir çaba içine mi girdiler? Hayir.. Tam tersine Şeyh Said‟in önderlik ettiĝi Ingilizlerin yardımı, parası ve silahıyla yapılan ayaklanma esnasında komunistler bu karşı devrimci ayaklanmayı bastırmasını isteyen ilk kişilerdi. Bu meseleye ilişkin „Ay Isık“( Ne yazık ki şimdi Istanbul yetkilileri tarafından kapatılmıştır.) dergisi beyaz üzerine siyah yazıları ortadır. Ayrıca şimdi yazılı saldırılar altında olan haftalık „Orak Çekiç“in yazdıklarıda biliniyor..
Acaba niçin ve hangi sebepten dolayi Türkiye komunistleri yargılanıyor?
Türkiye basının yazdıĝına göre güya kemalist olan bir Türkiye parlementosu üyesi demiş ki: Biz eski rejimin artıklarıyla mücadele ediyoruz (feodalizme karşı diyelim) ve gelecekte karşı karşıya kalacaĝımız tehlike olan komunizmin inşasına karşı mücadele ediyoruz“ diyor.. Eĝer bu söylenenler doĝru ise bu ortaya koyuyor ki sizleri yani Kemalistleri bu siyasetten dolayi tebrik edemeyiz.. Feodalizme karşı görevi sizin omuzlarınızdadır. Bunun yerine getirilmesi tarihi bir görevdir. Kapitalist ilişkilerinin zeminini Türkiyede ortadan kaldıracaĝına hazırliyor.. Ne kadar eski dönemin feodalizmine karşı zor ve ölümcül darbe kuvvetli olursa, o kadarda Türkiye‟de burjuva demokrasinin yerleştirilimesi şansıda artmaktadır.... Ezilenlerin lideri Lenin bir çok defa doĝuda atılan adımı ilerici ve devrimci olarak adlandırmıştır. Çünkü sizler gericiliĝe ve ortaçaĝ artıklarına karşısınız.. Bu çabanızdan dolayi tüm Rusya‟nın işçi ve köylüleri sizinle birlikteler. Fakat sizin hatanız devrim düşmanlarına karşı sizin ilerici çalışmalarınızı destekleyen komunistlere karşı sivri uç olarak görmenizdir. Siz „geleceĝin gücünü“ ortadan kaldıramazsınız.. Siz tarihin çarkını durduramazsınız.. Siz bugün ülkenizde fabrikalarda ve sanayi dallarından çalışan üretici
güçlerin gelişimini durduramazsınız.. Bu şekilde siz kendinizi Türkiye işçi sınıfıyla antagonist bir çelişki içine sokuyorsunuz.. Kim demir yollarında çalışacak? Sizin fabrikalar içine çektiĝiniz sizmi yapacaksınız? Eĝer Türkiye proletaryası olmasa kim ulusal zenginliĝi oluşturacak? Bu proletarya kendi haklarını istiyor. Sizde 1923 yılında yapılan konferasta bunu oy verdiniz. Türkiye proletaryasının Türkiye burjuvazisin gelişmekte olduĝu bu aşamadaki mücadelesi iktidarı ele geçirmek icin deĝildir.. Işçi sınıfı kemalist cumhuriyeti yıkmak istemiyor. Işçi sınıfı kemalist cumhuriyeti güçlendirmek, derinleştirmek ve genişletmek istiyor.. Ikincisi, Türkiye proletaryasının siyasi ve ekonomik baĝımsız bir güç olarak örgütlenmesi Türkiye anayasasının çerçevesindedir.. Ne zaman devrimin intikamı Türkiye düşmanları üzerine başarılı olduysa, Sovyetler Birliĝi işçi ve emekcileri derin bir nefes alıyor. Ingilizlerin kiralık adamı Şeyh Said‟in esir alındıĝı haberi geldiĝi zaman, Sovyetler Birliĝinin emekçileri büyük bir memnuniyet ve mutlulukla haberi karşıladılar.
Bizim basınımız Türkiye halkının Kürdlere karşı savaş cephesinin olaylarına ilişkin haberleri doĝru bir şekilde yayınladı. O dönem Türk askerleri karda kışta isyancılara karşı mücadele ediyordu. Gerçi ne yazık ki sizin basınızın durumu Sovyetler Birliĝine karşı bu tavırda deĝil ve görmüyor. Hiç olmasa hatırlanmalıdır ki Türkiye basını karşı devrimci Gürcistan ayaklanmasına ilişkin haberleri nasıl veriyordu.. Ayrıca beyaz muhafızların kaynaklarıdan alınan pis makale ve haberleri okuyucularınıza sunuyordunuz.....
Bizim emekçiler devrim düşmanlarına karşı sizin müttefikleriniz olan Türkiye komunistlerinin niçin tutuklandıklarını, nasıl böyle şeyler oluyor diye anlamaktan zorluk çekiyorlar.. Bu günlerde bizim basınımız Istanbul‟da tutuklanan işçiler hakkında Türkiye basınında çıkan bazı makale ve yazıları yayınladıĝı zaman fabrikalarda çalışan işçilerimizin bir çoĝu hayret içinde soruyorlardı: Niçin ilerici Kemalist devlet Türkiye Kominist Partisini vuruyor? Komunizminde feodalizm gibi ortadan kaldırılacaĝına inanmayin.. Siz işçi sınıfını yenilgiye uĝratabilirsiniz, ama kendinize dikkat edin siz de yenilgiye uĝramayınız? Türkiye komunistleri Türkiye Cumhuriyetinin düşmanları deĝiller. Belki sizin en iyi dostlarınız onlardır. Onlar devrime karşı deĝiller. Türkiye komunistleri, tüm ülke genelinde demokrasinin güçlendirilmesi ve yerleştirilmesi için sizinle birlikteler.
Ne zaman Türkiye komunistleri serbest bırakılacak?
Bir Grup Türk Halkının Dostu
„Vatan“ Gazetesinin Başyazarı ile görüşme...
Zarya Westuk/29. Mart 1925
Kürdlerin Ayaklanması
Türkiye‟nin güney bölgelerinde yaşıyan Kürd aşiret ve kabileleri ta ilkel dönemlerdeki gibi vahşi ve onların arasında kanun kelimesinin hiç bir manası ve önemi yoktur. Ortaçaĝdaki sınırsızlık onlar arasında hakimdir. Şimdi dahi aşiret şefleri arasında önemli bir yeri olan güçlünün güçsüz üzerine hak sahibi olması mevcuttur. Eskiden günümüze kadar uygarlık ve kültür sahibi olan halkların geçtiĝi süreçlere ilişkin yasaları buralara yerleştirme çabalarına karşı hep durdular ve Türkiye‟de cumhuriyet idaresi kurulana kadar hep ayaklanma sebebi oldu.. Osmanlı devletinin Kürd isyanlarını bastırmak için tüm çabaları,
sonuç olarak Sultan tarafından, para, hediye, makam karşılıĝında önderlerinin satın alınmasıyla sonuçlanıyordu..
Fars Kürdleri/16.17.1925
Gazetelerin bildirdigine göre Türkiye Kürdlerinin ayaklanmasıyla eş zamanda Fars Azerbeycan‟nında da Kürdler ayaklanmaya başlamışlar. Azerbeycandaki Kürd hareketide kuşkusuz Türkiye‟deki ayaklanmayi hazırlayan aynı karanlık güçler tarafından yapılmıştır.
Gazeteler, Kürd halkının yoksulluĝu ve Tahran yöneticilerinin Kürdistan‟daki zulüm ve zorbalıĝından sözediyor. Deniliyorki bir grup Kürd aşiret lideri Iran Şah‟ından kendilerine uygulanan baç ve haraç miktarının düşürülmesini istemişler.. Makalenin sonunda Fars devletine yol gösteriyor ve diyor: Iran devleti de Türkiye gibi bölgenin idari yapılanması için bazı reformları yapmak zorundadır(yani daha fazla asker göndermek, idam etmek, öldürmek,bölgeye askeri yöneticileri atamak, zorunlu göçe zorlamak/çevirmen)
4
Komitelerin etkisi ve dış güçlerin hareket üzerine etkisi
Halep-Beyrut: Hilafetin yıkılmasından sonra, halifenin ailesinden tanınan bir kaç kişiye Fransa Suriye‟ye yerleşme iznini verdi.. Bunlar Alpu ve Beyrut‟u yerleşme alanı olarak seçtiler. Fazla zaman aradan geçmeden Şeyh ul islam Haci Sabri ve Damat Ferid döneminde Meşhur mahkeme başkanı Nemrud Mustafa Paşa‟da onlara katıldılar.. Halife‟nin ailesinden prenslerden Selim ve Abdullah Rahim; Abdulmecid‟in oĝlu prens Ömer Faruk ve amcası oĝlu Bahadin, Abdulhamid‟in oĝlu Burhanedin.. Bunların hepsi halifenin komitesindeydiler.. Bunlar Kürdistan‟da kendilerine destek bulmaya karar verdiler. Çünkü, genel olarak Kürdler Hilafet ve Salsanatı kabul ediyorlardı. Bundan dolayi Alpu komitesi bazı göçzede Kürdleri yanına çekerek aralık 1924 yılında Alpu‟da „Kürd kongresini“ yaptı.. Bu kongede baĝımsız Kürdistan devletini kurma kararını verdiler. O dönem Beyrut‟ta bulunan prens Selim Alpu(Halep) çaĝrıldı ve orada „Kürd Emiri“ olmaya razı oldu.. Selim‟in Türkiye‟deki şirketini satarak, parasını ayaklanmayi hazırlamak için Alpu komitesine vermesi gerkiyordu. Fakat daha sonra Prens Selim ve Nemrud Mustafa Paşa arasında çelişki baş gösterdi. Nemrud Mustafa Paşa, Selimin Kürd Emiri olamayacaĝını, çünkü Kürd olmadıĝını deklere ediyordu. Daha sonra meşhur Newres Selim‟in safına katılıyor. Alpu komitesi üzerine basında daha fazla yazılmıyor.. Deniliyor ki ayaklanma Alpu komitesi katılımıyla örgütlenmiştir. Örnek olarak bu komite her taraftan mollaları(bunlarda gericilikleriyle meşhurdular) çaĝırıyor ve isyan bölgesinde Şeyh Said‟e yardım etmek için Türkiye‟ye gönderiyordu. Ayaklanmaya Alpu komitesinin katılımının doĝru olduĝunu söylemek gerekir. Çünkü, Şeyh Saidi Kürdistan Padişahlıĝına aday gösterenler bu prenslerin içindeydiler ve orada yaşıyan Selim ve Burhanedin gibi.. Diĝer taraftan, Ankara için sorun yaratmak Fransa‟nında çıkarınaydı ve kendisini Kürdlerin dostu olarak göstererek sonradan daha fazla şeyler elde etmek istiyordu.. Açıktır ki Fransa basınında gericiler ayrı tutulursa, „Guina“ gibi Türkiye ilişkin dostluĝunu ifade ediyor, Suriye topraklarında Türk askerlerinin geliş ve gidişlerine yol veriyordu. Aynı zamanda Suriye basını Antakya ve Iskenderun nüfus sayımına ilişkin yazılar ve Türklerin
nüfusun %38„inden az olduĝunu yazıyordu. Bundan dolayi bu bölgelere otonomi verilmesi veya Türk dilinin resmi dil olarak ilan edilmesi bölge halkının çıkarlarına terstir diyorlardı.. Ayrıca Antakya, Halep ve Iskenderuna uzun geziler yaparak bu bölgelerin Suriye‟ye baĝlanması gerektiĝini ilan ediyorlardı..
Erzurum Komitesi belli bir dönem öncesi
kuruldu.. 1923 ve 1924 yılları arasında Yusuf Ziya önderliĝinden kurulan örgüt sol ulusalcı düşünceye sahipti. Fakat aktivitelerinde başarılı olmadı.. Çünkü ekim 1924 yılında Ankara tarafından darmadaĝan edildi. Komitede rol alan kişiler hakkındaki bilgiler „Kişilerin Rolu“ bölümünde verilecektir. Kuşkusuz Komitee, otonomi ve Kuzey Kürdistanı kurtarmak için genel bir Kürd hareketini örgütlemek istiyordu Fakat, komitenin üyelerinin tutuklanmasından dolayi işleri engellendi..
Ingilizlerin bir uzantısı olan Kostantinopol Komitesi, şehrin işgal edilmesiyle birlikte Ingilizlerin gözetimi ve yol göstericiliĝi altında açık bir şekilde işlerine başladı.. Ismi „Komela Pêşxistina Kurdan“ olan bu komite, Kürdlerin en meşhur ve en eski ailelerinden Babanlar ve Bedirxaniler tarafından kurulmuştu.. Bu Cemiyet Türkleri kızdıracak şiyarı kendisine bayrak etmemişti. Kürd bölgesinde Feyzi Zülfü ve Rasim gibi Türk derebeyler örgütü tahrip ve parçalamak amacıyla Cemiyete katıldılar. Belli ölçülerde amaçlarına ulaşabildiler.. Örneĝin: ikiside Bedirxanilerden olan Ali ve Mustafa Zihni Paşa baĝımsız Kürdistan şiyarından vazgeçtiler. Sonuçta Türkiye yanlıları Cemiyeti terk edip başka bir oluşuma gittiler.. Fakat, daha fazla gitmeden o oluşumda daĝıldı.
Ayrılıkçı Komitenin önemli yöneticileri şunlardı:
Qenbur Izet, kardeşi Suleyman, Seyid Abdulqadir, daha önceleri savaş bakanı olan Hamdi Paşa, Dr. Şükrü Muhamed, Dr. Abdullah Cevdet ve Xelil Rahmi bunların en meşhurlarındandılar...
Britanya Konsolosluĝu bu komitenin oluşumunda açık ve önemli bir rol oynamıştı.. Komitenin Ingilizler olan ilişkiler büyük oranda Suleyman üzerine yürüyordu.. Ingilizler kendisine kardeşi Qambur Izeti(o dönem üst düzeyde bir yönetici deĝildi) içişler bakanı yapabilecekleri, eĝer Baĝımsız Kürdistan propagandasını yapar ve ingilizleri desteklerse diyorlar.. Qenbur Izet ise bu öneriyi kabul ediyor ve hazır olduĝunu bildiriyor. Ingilizler, o dönem Büyük Vezir olan Tefik Paşa‟yı mecbur ederek Qenbur Izeti içişler bakanlıĝına getirdiler.. Aynı zamanda Bedirxanların büyük kardeşi Emini Adelet Bakanı yapmak istediler.. Fakat, Emin Bedirxan‟ın kafasında Kürdistan Cumhurbaşkanı hayali olduĝundan bu görevi kabul etmemeyi en iyi yol olarak biliyordu..
Cemiyet o dönem Kostantinopol‟da „Serbesti“ gazetesini çıkaran, ünlü ve bilge Kürd gazetecisi Mevlanazade Rifat tarafından destekleniyordu. Bu cemiyet taraftarı vasıtasıyla Kürd aydınları arasında propagandasını yapıyor, Sevres Antlaşması esnasında otonomi istemlerini sunmak ve „Baĝımsız Kürdistan“ haritasını konferansa sunmak amacıyla temsilcilerini oraya gönderdi. Burada sözü edilmesi gereken bir hususta Cemiyetin düşünceleri bazı Türk ileri gelenleri ve bunlardan Büyük Vezir Tevfik Paşa tarafından destekleniyordu.. Tevfik Paşa‟nın desteĝi, Sevres Antlaşması uygulanacak büyük Ermenistan‟a baĝlanacak olan topraklar müslüman olan Kürdlere kalacaĝından kaynaklanıyordu.. Cemiyet‟in üyeleri aktif adımlar atıyorlardı.. Açıktır ki hemen barıştan sonra Ingilizler Kürd bölgelerindeki Cemiyet üyelerine mektuplar gönderiyor, Bedirxanilerden Celadet ve Kamuran ile birlikte Türkiye karşı propaganda yapmak ve görüşmelerde bulunmak amacıyla bir binbaşılarını alana gönderdiler. Onbeş gün içinde bu kışkırtıcılar Kürd bölgesine ve Malatya‟ya geldiler. Bunlar Malatya‟ya geldiĝi zaman kendiside Bedirxanilerden olan Malatya Valisi Xelil Rahmi de oradaydı.. Eskiden bu Bedirxaniler aile Kürdistan‟ın tümünü hükümdarlıkları altında bulunduruyorlardı. „Şir“(Musul bölgesinde) kongresinde bazı Kürd otonomistleri kendisini Kürdistan Emiri yapma konusunda söz vermişlerdi. Yukarıda sözünü ettiĝimiz temsilciler alana geldikten
sonra Xelil Rahmi isyan çaĝrısını yaptı ve daĝıtıĝı manifestoda halktan isyan etme çaĝrısında bulundu.. Xelil Rahmi‟nin elinde çok geniş silah, mermi ve savaş araç ve gereçleri vardı. Fakat, zamansız yapılan bir çaĝrıya Kürdler fazla önem vermediler. Çünkü, Kürdler Ermenilere karşı savaştaydılar.. Kürdlerin dinsel duyguları, ulusal dar düşüncelerden daha güçlüydü. Sonuçta Xelil Rahmi Ingilizlerin denetimindeki Musul‟a kaçtı. Iki Kürd ile Malatya‟ya gelen ingiliz binbaşısının haberini Türkler hemen aldılar, çok zor bir şekilde kaçıp kurtulabildiler.
Bu Kostantinpol Cemiyetinin Cemiyetinin desteklediĝi Xelil Rahmi‟nin başlattıĝı ayaklanmanın resmidir. Daha sonra Xelil Rahmi Türkiye‟ye dönmek için uĝraştı.. Fakat, ingilizlerle olan ilişkilerinden dolayi Türkiye yöneticileri tarafından tutuklandı.
Daha sonra Türkiye devleti onun isminide kara listeye koydu ve 150 kişi ile birlikte 1924 yılında Türkiye‟nin dışına çıkarıldı.. Cemiyetin üyeleri Lozan Konferansı sırasında daĝıtıldılar.. Emir Ali Bedirxan, Mısır‟a göç etti. Mevlanazade Rıfat Lonra‟ya gitti ve oradan Irak‟a.. Diĝerleri ise hepsi Musul ve Irak‟a gittiler. Cemiyet daĝıldı. Fakat, Ingilizlerin istemi üzerine Cemiyet Türkiye‟nin dışında faaliyetlerine devam etti: Baĝdat ve Musul Komiteleri.... Beklenildiĝi gibi nasyonalist Kürdler Ingilizlerin yönetimi altındaki Musul‟da toplandılar.. Ingilizler amaçlarına varmak için, Türkiye sınırında Kürd arasında çok meşhur olan Şeyh Mahmud başkanlıĝında Güney Kürdistan Otonom yapısını oluşturdular. Şeyh Mahmud iktidarını ilan ederek Ingilizlere Kürdistan‟ın Kürdlere ait olduĝunu bildirdi. Ingilizlerin ülkesine gelmesine izin vermedi. Onlarda orduyu üzerine gönderdiler, Suleymaniye‟nin güneyinde Derbendibaziyan da cesurca esir düştü. Şeyh Mahmud‟u önce Hindistan‟a ve daha sonra Ingiltere‟ye götürdüler.. Fakat, Şeyh Mahmud Kerkük, Suleymaniye ve Amêdiya bölgelerinde o kadar meşhur idi ki, bu bölgelerin halkı Şeyh Mahmud‟un uzaklaştırılmasından sonra barış yapmak istemiyordu... Sert isyanlarla ingilizlere cevap verdiler.. Ingilizler uyguladıkları tüm zorluklara raĝmen, halk mücadelesine devam etti. Halk Ingilizler için içinde çıkılmaz bir durum yaratmıştı... Ve özellikle de Musul‟da... Ingilizler ortamı yatıştırmak amacıyla Şeyh Mahmud‟u Musul‟a geri getirdiler ve hatta kendisine Suleymaniye‟de yaşaması için izin verdiler. Şeyh Mahmud bir daha Kürdleri isyana kaldırdı ve ingilizleri Suleymaniye‟de çıkardı.. O dönem Lozan antlaşması imzalanmıştı.. Şeyh Mahmud kendi isteĝi ve arzusuyla mücadeleyi durdu ve Musul sorunun çözülmesini bekledi..
Ingilizlerin artık Şeyh Mahmud‟a olan güvenleri kalmamıştı. Şeyh Mahmud‟tan daha az ünlü olmayan Seyid Taha‟yi onun yerine atadılar. Bu Seyid Taha, tüm Kürdistan‟da hem Türkiye‟de ve hemde Musul‟da büyük bir saygınlıĝı olan Şeyh Ebeydullah Şemzinanlı‟nın torunudur. Ingilizler ona Irak Kürdlerini sakinleştirmeyi ve aynı zamanda Türkiye Kürdistan‟ında kışkırtıcılık yapmaya ve ayrılıkçı çabalar içine girmesi için izin verdiler.
Aĝustos ve Eylül 1924 tarihinde baş gösteren ve Nesturi ayaklanaması olarak ismi çıkan ayaklanma Seyid Taha‟nın üstüne kalmıştır. Türkiye sınırinda otonom Kürdistan‟ın kurulmasıyla beraber, Ingilizler çok aktif bir şekilde Musul ve Baĝdat‟ta bir çok komite oluşturmaya başladılar. Baĝdat‟ta binbaşı Salih Zeki başkanlıĝínda , Türkiye ordusunda emekli binbaşı Emin Zeki, Ingiliz yönetiminde bazı subaylarla „Kürd Subaylar Cemiyeti“ni kurdular.. Derneĝin hemen kurulmasından sonra Milliyetler Cemiyetinden Baĝımsız ve Birleşik Kürdistanı kurma talebinden bulundular. Daha fazla zaman aradan geçmeden Ingilizler Musul‟a Kasımzade Aĝa Asef başkanlıĝında ve mahkeme hakimi Ahmed‟inde içinde yer aldıĝı „ Baĝımsızlıkçılar Komitesini“ kurdular. Asef„in babası da Baĝdat‟ta memur olan ayrılıkçılardan biridir. Asef Kasim Aĝa Beyin dedesi Zerdi diye ünlüdür. Asef, Basra‟da Said Talib‟in yanında okumuştur. Asef, 1909 yılında Musul vilayetine baĝlı Zaxo‟nun kaymakamıydı Asef, Izet Helo Paşanın kardeşi, üst kademede yer alan Kürdlerden ve o zaman Musul Valisi olan Mustafa Yumni tarafından destekleniyordu.. O yıllarda hayvan vergisini toplarken karıştıĝı yolsuzluk suçundan dolayi işinden edildi. Artık Asef‟in tavrı gittikçe sertleşmeye başladı ve ismi 1918-19 yıllında
Musul‟u ele geçirmek istiyen ünlü Kürdlerin arasında geçmeye başlandı... Ingilizlerin Kürd sorununa el atması bu son ayaklanmada çok gizli ve kapalıydı. Son dönemlerde Suriye‟de bir Ingiliz yetkilisi yaptıĝı açıklamada dünya savaşı sırasında Kürdler Ermenilerin öldürülmesine ve talan edilmesine katılmamışlar dedi. Herkesçe biliniyor ki bu doĝru deĝildir. Ingiliz yönetimi Irak ve Musul‟da Kürdleri denetim altına almak için elindeki tüm imkânları kullanıyaor.. Hatta Faysal Şeyhlere hediye adı altında çok büyük bir para ayırmıştır.
Gazetelerin bildirdiklerine göre Newres ve Nemrud Mustafa Paşa ayaklanmaya katılmışlar.. Newres, Türk ordusundan emekliĝe ayrılan üst düzeydeki bir yüzbaşıdır. Son dönemlere kadar Hicaz‟da Huseyin‟de ordunun üst kademesinde çalışmıştı.. Ondan daha aktif başka katılımlarda beklenebilinir. Çünkü söz konusu olan şahıs Alpu Komitesinin üyesiydi.. Nemrud Mustafa Paşa ise Damat Ferid Paşa döneminde Divani Harp Mahkemesinin başkanıydı. Lozan Konferansından sonra Ingilizler onu Irak‟a getirdiler ve Musul Meselesinde onlara büyük bir hizmet yaptı. Nemrud Mustafa‟nın doĝrudan ayaklanmaya katılması çok zordur. Alpu Komitesine ve Irak‟tada yalnızca ayaklanmaya maddi yardım yapmıştır.
Eĝer ayaklanmanın yalnızca Alpu komitesi ve Irak komitesi tarafından örgütlendiĝini söylesek bu doĝru olmaz. Kuşkusuz yabancıların parmaĝı bu işin içinde var. Yabancılara ait elbiseler, paralar, altınlar, silahlar ve daha başka şeyler ortaya çıkıyor.. Bu konularda Türk kaynaklarının verdiĝi veriler tartışmasızdır. Diĝer taraftan açıktır ki, Şeyh Said ayaklanma öncesi oĝullarından birini Alpu‟ya gönderiyor.. Kuşkusuz amacı para ve nasihat elde etmekti..
Yabancıların ayaklanmadaki rolu, yardımları ve düşünce ortaklıkları açıktır. Ayaklanmanın daha fazla uzun sürmesi, sonuçları komşu emperyalistler için daha önemli ve daha fazla yarar getirir. Özellikle bu ayaklanma daha fazla Ingilizlere hizmet etmektedir. Çünkü, aktüel ayaklanmanın gelişme gösterdiĝi zaman dilimi içinde Milliyetler Cemiyeti komisyonu orada işe başladı. Hepsi Türkiye taraftarlarıdır. Türkiye diplomatları her zaman bunu tekrarlamışlardır. Bunun birlikte ayaklanmanın sonuçları ingilizlerin gönlüne göre olmadı.. Ingilizler ayaklanmayi örgütlerken amaçladıklarına kavuşmadılar..
Musul‟da 5000 Asuri‟nin baĝlı bulunduĝu bazı Kürd ünlü ve önde gelen kimseler var.. Hakari vilayetinden çıkarılan bu Asuriler geri dönme çabası içindeler. Kuşkusuz Ingilizler, Sirt, Mardin ve Bitlis‟e saldırdıkları zaman onlara daha fazla önem verebilirlerdi.. Diĝer yandan gazetelerin bildirdiĝine göre sınırdaki Kürd aşiretleri Faysal‟a temsilcilerini göndererek Türkiye‟deki ayaklanmacıları destekleme ve sorunlarını çözme talebinden bulunmuşlardır. Fakat, hiç bir şey yapılmadı.. Musul‟da Ingilizlere baĝlı aşiretlerin istemlerinin cevabı negatifti. Asuri önderlerinden papaz Mansur ve Gregor yaptıkları propagandalarda Asuriler silahlı adamlarını Kürdlerin yardımına gönderecekler.. Ingilizler, bu adımların atılmasının zemini yoktur diyorlar. Fakat bu Ingilizlerin ayaklanmacılara yardımını zayıflatmaz.. Bazı yayın organlarında görülüyor ki bu alanda başlıca rolu Irak Diyanet Işleri Bakanı Haydarizade Ibrahim görüyor. O, sık sık Musul‟a ve Türkiye sınırındaki bölgelere kuşkulu geliş ve gidişler yapıyor. Sonrada Irak Meclis oturumunda da ortaya çıktıĝı gibi, Ingilizler şimdi ayaklanmanın yayıldıĝı Çolemerg bölgesinde 1919 yılında büyük miktarda silah bıraktı.. Bunun dışında Ingiliz basını açık bir şekilde ayaklanmayi destekliyor ve bu ayaklanma sebebiyle „kemalist rejiminin“ düşürülmesini bekliyordu. Fransız basının bildirdıĝi gibi Ingililizler Türk askerlerinin Suriye‟den geçirilmesinden rahatsız.. Her ne kadar Ingilizler kendilerini yalanlıyorlarsa da, Ingilizler Türklerin yaptıkları bu işlerle askerlerini Musul sınırına yıĝmak ve o bölgelerdeki halkı bastırmak amacında olduĝunu düşünüyorlardı.
Belirtmekten yarar var. Ingilizler bu ayaklanmayi bizlerin çıkardıĝına ve örgütlediklerine dair çabalar içine girdiler.. Bu amaçla bazı ingiliz gazeteleri ve onların yandaşı olan
Amerikan gazeteleri bazı makale ev yorumlar yayınlayarak bu ayaklanmanın Doĝuda Ulusal Kurtuluş Hareketlerin önünü kesmek için Bolşevikler tarafından örgütlendiĝini yazmaya başladılar. Fakat bu tür basının ve yazıların hiç bir etkisi olmadı.. Çünkü, bu yazılar içeriksiz ve temelsizdiler, Türkiye devlet yetkilileri tarafından reddedildi.. „Hakimiyeti Milli“ gazetesinin makalesi... Türkiye‟ye karşı dostluĝu ortaya koyan makaleler Sovyet basınında önemli bir yere sahiptir. Türkiye ile birlikte ayaklanmaya karşı olan devletler içinde Bulgaristan, Almanya, Italya resmi gazetelerinin özel bir rolleri vardı.. Yunanistan basını Türkiye‟ye karşıydı.
Son dönemlerde Suriye basınında yayınlandıĝı kadarıyla kendisini doĝrudan komuta ettiĝi Asuri silahli birimleri Sincar bölgesindeki Asurilerin Patriyarki Hakari vilayetindeki Asuri bölgelerini Türklerden kurtarmak için sınıra gönderilmiş. Bu haberlere göre ayaklanan Asurilerin Kürdlere dostluk üzerine yemin ettikleri, Türklere karşı Kürdlerin yardım etmeye hazır olduklarını vurguluyor. Asuri silahli güçlerinin sayısı 5000 kişiye varıyor..
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
5
Dr.Afrasyaw Hawramî Sovyetler Birliĝi basınında ve arşivlerinde „ Piranlı Şeyh Said Devrimi“ adlı eserinde çok önemli bir kitaptan sözediyor.. Aslında bu kitap Bolşeviklerin kanlı ve Kürd düşmanı Kemalistleri „1925 Kürdistan Devrimi“ karşısında desteklemek için ileri sürdükleri tüm yalanları boşa çıkartıyor. „1925 Devriminin“ önderleri olan Albay Cıbranlı Halid Bey ve Yusuf Ziyaları andıĝımız bu günlerde Hawramî‟nin kitap hakkında verdiĝi özet bilgiyi çevirerek okuyuculara sunmak istiyorum... Daha sonraki dönemlerde Türkiye‟deki Sovyet yetkililerinin Kürd hareketini daha objektif deĝerlendiren raporlarını yayınlayacaĝız.. Şimdilik sözü Dr.Hawrami‟ye bırakıyorum.. Daha önceleri Tebriz‟de Sovyet Konsolosu olan Kuzintsof adlı Kürdologlardan biri 1966 yılında „Kapitalizmin Birinci Bunalım Döneminde Kürd Meselesi“ adlı bir bülten kitap yazıyor. O döneme ilişkin bir çok şeye açıklık getirmiş ve netleştirmişti. Özellikle Sovyetler Birliĝinin yöneticilerinin Kürd meslesine, Kürd önderleri ve örgütlerine ilişkin tavrı konusunda... Söz konusu olan yazar 2. Dünya savaşı sırasında bir ara Sovyetler Birliĝinin Tebriz Konsolosluĝunu yapmış, ayrıca Sovyetler Birliĝinin arşivlerine de ulaşarak çok geniş bilgiler sunmuştu. Fakat bu çalışmanın basımına izin verilmiyor ve kitap olarak piyasaya çıkmıyor. Çünkü, KGB tarafından bu kitaba el konuluyor. Yazar bu çalışmasında „Şeyh Said Devrimi „ hakkında başkalarının görüşleri yanında kendi görüşlerini ve düşüncelerini ortaya koyuyor. Burada bu çalışmada sözü edilen bazı belge ve dokumanlara dikkat çekmek gerekir. 1) Şeyh Said ayaklanması Kürdistan‟ın baĝımsızlıĝı şiyarı altında gelişen, kapsam ve örgütlülük bakımından Kürd tarihinde eşi ve benzeri yoktur. (Sayfa 252) 2)Ayaklanma Türkiye topraklarının 3/1„ine yayılmış ve bölgelerin binlerce mücadeleci insanı silahlı bir şekilde ayaklanmaya katılmıştır.(s.202)
Bazı kesimlerin ileri sürdükleri hareketin Halife ve şeriatı geri getirme düşüncesine ilişkin olarak şöyle diyor: 3) Inyancıların böyle bir amaç için bu kadar inanç ve imanla savaşması çok zahmettir. Özellikle onlar islam usullerinden uzaklar. Şunuda unutmayalımki ayaklanma katılan aşiretler ve kabileler içinde kızılbaşlar, Êzidiler, Zazalar da vardı. Bu dinsel yapılanmalar müslümanlıktan daha ziyade hıristiyanlıĝa yakınlar ve müslümanlıĝa karşılar. Kürd halkının ulusal hareketinin bütün tarihi Kürdlerin her zaman Sultan‟a ve adamlarına karşı mücadele ettiklerini gösteriyor. Kaç yüzyıl boyunca Sultan‟ın adamları Kürd önderlerini ya tutuklamış, ya öldürmüş yada sürgüne göndermişler. Kürd halkının tarihi, geleceĝe ilişkin bu halkın ulusal ideale baĝımsız Kürdistandı.. Bu ise güya Kürdler hilafeti geri getirmek istemişler yönündeki düşüncenin tam tersidir.(s.203) 4) Türk şovenistleri tarafından bir kaç milyon Kürdün anadilinin yasaklanması, yapılan ulusal baskı tahamül edilmeyecek büyük bir felakettir. Jandarmalar, memurlar ve diĝer Türk yöneticileri tarafından Kürdlere yönelik yapılan ekonomik baskılar sadece yasalar yoluyla topladıkları vergiler deĝil, aynı zamanda Kürdlerden aldıkları onların zenginleşme ve yaşam kaynakları olmuştur. Tüm araştırmacılar geçmişte Kürd bölgelerinin kafkasya, Batı ve Rusya‟nın başka bölgelerinin bazarlarıyla olan ekonomik ilişkiler yüzünden gelişmeler saĝladıkları konusunda hemfikirler. Şimdi ise bu ilişkiler kalmamıştır.. Bunun neticesinde yaşam ürünleri tahrip edildi... Ayaklanmanın başka bir nedenide Yoksulluk ve sefil bir yaşam içine düşmüş halkın durumuydu.(s.205-206) 5)Ikinci önemli faktör devletin aldıĝı vergiler ve Türk yöneticilerinin halktan aldıkları çeşitli rüşvetlerdi.. Örnek olarak: Türk devleti 1924 yılında bütçe açıĝını kapatmak için ekmek, gaz, şeker ve sabun gibi temel ihtiyaçların fiyatlarını 2 yada 3 katına çıkardı. Kürdlerin elbise yaptıkları kumaşın fiyatını iki katına çıkardılar. Her aileden yıllık vergi olarak 45 lira alıyorlardı. Her ailenin yıllık geliri 120-130 lira cıvarındaydı. Yani her aile yıllık gelirinin üçten birini devlette vermek zorundaydı. Belgelerden de görüldüĝü gibi Kemalistlerin vergileri Sultan dönemindeki vergilerden daha yüksekti.(s.207) 6) Türk yöneticileri Kürdlerin hayvan sürülerini daĝlık ve yaylalık alanlara götürmelerini yasakladılar ve zorla yerleşleştirmeye çalıştılar. Bunun neticesinden Kürdlerin hayvanları kırıldı, yoksulluk ve açlık baş gösterdi. Ayrıca Kürdleri zorla Türkiye‟nin batı bölgelerine sürerek, onların Kürdistan‟daki yerlerine Türkleri yerleştirmeye başladılar... Bu durum ise ayaklanmanın başka bir nedeniydi.(s.208) 7) Çok uzun ve kanlı bir savastan sonra, dışardan Türkiye‟ye verilen destek sayesinden devrim bastırıldı.. Sonra kadın, çocuk, yaşlı ve genç ayırımı yapmaksızın
Kürdleri acımasızca katletmeyebaşladılar. Türklerin bu kanlı intikamının esas amacı Kürdlerin bir daha ayaklanmayi düşünmemeleri içindi. Sonra Kürdleri Türkiye‟nin batısına zorla sürmeye basladılar.. Kürd bölgelerinde olaĝanüstü hal ilan edilmişti. Bölgeye atadıkları askerler tüm yetkililere sahiptılar.(s.222-223) 8) Türk yetkililerinin ayaklanmayi bastırmak için suçsuz ve günahsız Kürdistan halkına karşı işledikleri suç ve giriştikleri vahşet korkunç ve korkutucu boyutlardı. Aşaĝıda verilen veriler yaşananların çok azını ifade ediyor, tüm bölgeleri kapsamıyor.. Sözkonusu olan blgelerinki de tamam deĝildir. Türk terör kurbanlarının tam olmayan bir tablosunu sunuyoruz: Bölge Yakılan ve yıkılan köyler Yakılan evler Öldürülen insan sayı Çapaxçûr 22 1065 2077 Midyat 16 1450 977 Darxini 54 2650 2320 Genç 16 543 1120 Hebab 21 925 912 Nuseybin 10 420 574 Diyarbekir 14 838 672 Girpuran 4 72 176 Bacarin 15 536 1015 Afnat 13 590 864 --------------------------------------------------------------------- 6 ------------------------------------------------------ Sovyetler Birliĝi Erzurum Konsolosunun rapor taslaĝı
Yoldaş Pavlovski 15 Ekim 1922 Kürd Meselesi(Kürd Hareketinin Tarihi) Halid Bey adlı bir önderinin söylediklerine göre Mustafa Kemal‟in Türk devletini kurduĝu dönemde Kürd hareketi „Kurdistana Azad“ şiyarı adı altında faaliyetlerine şöyle başladı: 1918 yılında Anadolu‟da devrimci hareket başladıĝı zaman Kürd aydınlarının bir kesimi Otonom bir Kürdistan şartıyla bu harekete katıldılar. Erzurum‟da yapılan gizli bir toplantıda Kürd önderleri Türkiye‟ye devrimci dayanışmada bulunacakları, eĝer devlet Kürdlerin baĝımsızlık hakkını tanımasa Kürdistan‟ın tüm bölgelerinde ayaklanmayi başlatacakları kararını alıyorlar. Bu aldıkları kararları yerine getirme görevinide Kürdlerin önderlerinden biri olan Simko‟ye verilmişti. O dönem Türkiye ve Rus devrimlerinin etkisiyle de Kürdlerin bir kesimi deĝişime ve kuşkuya kapıldılar.. Kongre‟nin aldıĝı Türk devrimcileriyle birlikte adım atma kararın aksine, Simko Ingilizlerin zulüm ve diktatörlükten kurtulmak için önerdikleri „Baĝımsız Kürdistana“ ilişkin yardımı kabul ediyor.. Ardından bir kaç defa Türk yetkililerle görüşmeler ve ingilizlerin gerçek rollerine ilişkin açıklamalardan sonra Kürdler Iran‟da Simko‟nun önderliĝinde iki görev çin ayaklandılar. Birincisi; Fars rejiminden kurtulmak. Ikincisi ise Türklere verdiĝi söze baĝlı olarak Ingilizler tarafından silahlandırılan Asurileri daĝıtmaktı.. Ikinci görevi yerine gertirmeye çalışan Simko Iran askerleri tarafından aĝır yenilgiye uĝratıldı ve Türkiye topraklarına geçti. Burada Simko yeni kurulan devlete inanmamak gerektiĝi kanaatına vardı. Çünkü, Türk askeri birliklerinin genel komutanı Uysal Bey ( Van vilayeti ve diĝer bölgeleri kapsıyordu) verdiĝi sözlerin tam tersine Simko yakalayip Farslara teslim etmek istiyordu. Büyük bir çatışmadan sonra Simko‟yu tutuklama girişimleri boşa çıktı... Simko Türklerden 50 askeri öldürerek Suleymaniye‟ye geçti ve orada yeniden Ingilizlerin hakimiyeti altına girdi. Bu Halid Bey‟in anlattıĝı kısa bir tarihçeydi. Halid Bey Simko‟nun bu ikili oynamasını Kürdlerin içinde bulunduĝu durumdan kaynaklandıĝını, Simko‟nun Kürd önderleri tarafıdan sevildiĝini, hürmet gördüĝünü vs..vs.. söylüyor. Fakat, kendisi küçük bir şahsiyettir. Eĝer Simko ölsede „Baĝımsız Kürdistan“ ideali hep kalacaktır. Şimdi, Erzurum‟da programlarında Kürdistan‟a otonomiyi öngören Türk sosyalistleriyle ilişkileri olan bir Kürd Komitesi oluşturulmuştur. Bu Komitenin Başkanı Halid Beydir. Halid Bey Cibranli aşiretinin reisidir. Kendisi Hüseyin Paşa‟nın ailesinden gelmektedir. Halid Bey‟in lakabı „Apo“dur, kendisine „Apê Xalid“ diyorlar.. Sosyal açıdan Kürdler arasında kendisine karşı büyük bir saygı var. Halid Bey ve onu destekleyen Kürdlerin tavrı Türk ve Yunan savaşından sonra Türk devletinin yürüteceĝi siyasete baĝlıdır. Görüşmemizin sonunda Halid Bey: Çok zengin olduĝunu, Avrupa‟da yaşıyabilir ve bu para ile hiç bir eksikliĝi olmaz.. Fakat halkının kaderi ki özgürleşmesi ve ilerlemesi gerekir.. Bundan dolayi burada kalmaya çalıştıĝını, kurtuluşun saatine dahada yakınlaşmak için iş başında olması ve faaliyetleri örgütlemesi gerikir..... diye sözünü
noktaladı.. Kars‟tan Yoldaş Aralov‟un Raporu 23 Mart 1923 1923 yılında bir araştırma için Kürdistan‟a gittim.. Petrol bulmak amacıyla Erzurum ve Van‟a gittim.. Madras‟ta Halid Bey, Şêrvan Şah ve Selim Bey ile görüştüm ve Patnos‟ta Hüseyin Bey misafir oldum.. Diyorlardı ki êĝerbirinci dünya savaşı sırasında Türklerin yenilgisi sırasında ve 1921 yılında Türk-Yunan savaşı sırasında Yunanlar bütün Batı Anadoluyu denetim altına almış ve Ankara‟ya dayanmıştı Kürdler birlik olsaydılar kendi baĝımsız devletlerini kurabilirlerdi. Fakat bugün bu iş dış yardım olmadan olamaz. Çünkü, Kürdler arasında düşmanlık ve çelişkiler çoktur. Bu sefer ki Kürd ayaklanmasına eĝer dış güçler yardım ve destek vermeseler yenilgiye uĝrar. Şimdi Türkler Yunanları yendiler ve Kürdistan‟a yönelebilirler. Gerçi bugünkü Türkiye yönetimi uygun olmayan bir ortamdır, ekonomik ve askeri bunalım bünyesine sarmış durumdadır. Eĝer Kürdler isyan edip baĝımsızlıklarını elde etseler, Anadolu‟nun yarısı Türklerin elinde çıkar.. Sonradan da Türkiye‟nin geriye kalan kesimleri parçalanmaya devam eder... Fakat, Türkler tüm çabalarını seferber ederek Kürdistan‟ın baĝımsızlıĝını engelemeye çalışıyorlar. Aldıĝımız haberlere göre bu ilkbaharda Türkler Kürdleri bastırmak için 100.000 askeri Diyarbekir ve Beyazid‟e gönderiyorlar.. Belgelerle Şêx Said Hareketi .......(7) Ortadoĝu Bölümüne Yoldaş Pastoxov‟a Sovyetler Birliĝi Erzurum Konsolosu Yoldaş Pavovsky‟e Kürd Meselesi Kürd Kurtuluş hareketinin tarihine ilişkin yoldaşlardan Şaxovski, Pavlovsky ve Maltisuvda‟nın daha önceki raporlarında gerektiĝi kadar detaylarına kadar yazılmıştı.. Benim görevim önümüzdeki aşamaya ilişkin Kürd hareketinden söz etmektir. Bu yeni rapor için yararlandıĝım konu, son dönemlerde Yusuf Ziya adlı bu hareketin önderlerinden biriyle yaptıĝımız görüşmedir. Gelecekte Kürdistan Toprakları Kürd Komitesine göre gelecekte kurulacak Özgür Kürdistan‟ın toprakları şu alanları kapsayacaktır: Güney Kürdistan, Türkiye‟nin vilayet ve şehirlerinden: Beyazid, Van, Muş, Bitlis, Erzurum, Diyarbekir, Sivas, Adana‟nın bir parçası, Urfa ve Lazistan Trabzon‟un bir parçası... Kürd Komitesine göre Kürdistan‟ın baĝımsız bir iktidarı olması için bu son konusu bölgenin Kürdistan‟a katılması gerekir ve böylelikle Karadeniz
aracılıĝıyla dışaraıya açılım saĝlanır.. Benim Lazların bu konuda tavrı nasıl olur yönündeki soruma Kürdlerin verdikleri cevap: Biz onlarla tümüyle anlaştık, bizim ile birlikte hareket edecekler. Fakat, Fars Kürdistanı meselesinde ise Kürd Komitesi bu meseleyi sonradan gündeme getireceklerini, yani yukarıda sözü edilen sınırlar içinde baĝınsız Kürdistan kurulduktan sonra, Sovyetler Birliĝi ile tam antlaşma saĝlandıktan sonra gündeme getireceklerini söylüyorlar.. Türkiye‟nin iç durumu ve Kürd Komitesinin taktiĝi Kürd Komitesine göre Türkiye‟nin bugün içinde bulunduĝu ekonomik ve siyasi durumu işlerini kolaylaştırıyor. 25 Mayis 1923 tarihinde Yusuf Ziya ile yaptıĝımız görüşmede bizim için ortaya çıkan durum şudur: 1) Son dönemlerdeki Türkiye‟nin ekonomi siyaseti Türkiye çiftçi ve emekçilerinin yaşamını iyileştirmeyi deĝil, daha da kötüleştirdi. Çiftçilerden peş peşe alınan vergi ve haraçlar bu çevrelerde büyük rahatsızlıklara, kin ve nefrete neden oldu... Bu sınıf ve tabakalar içinde çalışmalarımız çok başarılıdır. 2) Türk devleti bizim aşiretlerden korkuyor. Bundan dolayi aşiret birliklerin başına Türk komutanları getiriyor.. Kürd komutanlarına ise ya yardımcı yada ikinci derecede görevler veriyor. Türk devletinin bu pratikleri hem Kürd subaylarının ve hemde Kürd askerlerinin saflarında büyük bir hoşnutsuzluk, kin ve nefret yaratıyor. Bu durum bizim bu kesimler içinde faaliyet yürütmemize büyük kolaylıklar saĝlıyor. Sonuç olarak işlerimiz için Hilafetin yıkılmasından dolayi rahatsız olan ve bizi sempati ile bakan Kürd din adamlarından ve beylerinden de yararlanıyoruz. Ayrıca bizim ve Türkiye opozisyonunun önderleri arasında var olan ikili antlaşamaya göre karşılıklı dayanışıyoruz. Soylemekten yarar var eskiden Kürd komitesi size tümden Türkiye‟den kopmak istediĝini söylemişti.. Bunu o dönem Türkiye muhalefeti bilmiyordu. Şimdi bu şeyleri muhalefetten gizlemiyoruz.. Son dönemlerde muhalefet ile bu meseleye ilişkin tam bir antlaşmaya vardık.. Güney Kürdistan hareketinin önderleriyle anlaşmaya ilişkin ise durum şudur: Bu meseleye ilişkin anlaşmaya vardık.. Kuşkusuz ortak ayaklanma planı vardır. Bu Yusuf Ziya‟nın görüşüdür: „ Biz tamamiyle hazırız.. Hatta Türk ordusunun en küçük birliĝine karşı dahi bizim hazırlanmış güçlerimiz var. Eĝer Sovyetler Birliĝi bize yardıma hazır ise 3 gün sonra işe girişiriz“.... Kürdistan‟da Yönetim
Gelecekte Kürdistan için hangi yönetim stratejisini öneriyorsunuz yönündeki soruma Kürd Komitesi : Sovyetler Birliĝi gibi bir yönetim istediklerini, şimdi iktidar olmadıklarından dolayi birinci aşamada Şeyh ve mollalara ihtiyaç duyduklarını „ söylediler.. Ayrıca Kürdistan‟da komunizmden bilinçli bir şekilde söz edilmiyor ve edilmeyeceĝini, Sovyetler yönetiminin yönetim metotundan yararlanılacaklarını ve partinin adını komunist olarak koymacaklarını, çünkü bu konuda halkın zayif , tam tersi ve doĝru olmayan bir anlayışı var „ dedi.. Kürdlerin istemleri Açıktır ki Kürdler Sovyetler Birliĝinden yardım istiyorlar.. Zamanında bildirildiĝi gibi 6 maddeden oluşuyor. Şimdi bu 6 maddeye ilişkin sorun bir bütün olarak ortadan kalkıyor. Kürdlerin istemleri şunlardır: 1)Kürd Komitesi siyasi yardım istiyor ve uluslararası ikili dayanışmanın koşulları olduĝunu söylüyor.. Ayrıca Sovyetler Birliĝinden Ingltere‟ye bu meseleyi Londra Konferansında gündeme getirmesi için uygun bir dil ile bir açıklama vermesini talep ediyorlar. Eĝer bu konuda kendisini ortaya koyma yada siyasi bir gösteriye ihtiyaç varsa silahla bu işi yerine getirmeye hazır olduklarını söylüyorlar. 2) Maddi yardım istiyorlar.. Eĝer para ise daha uygundur diyorlar. Tam olarak bu iş için ne kadar gerekli olduĝunu bilmiyorlar.. Görüşmemizde anladıĝım kadarıyla acale olarak 10 bin altın yani 100 bin altın lira istiyorlar. Onların söylemine göre Sovyetler ve Kürdistan sınırları birleştirildikten sonra Sovyetlerden silah ve cephane istiyorlar. Sovyetler ile ikili ilişkiler ve Kürd siyasal görüşün taraftarlıĝı Kürdlere ilişkin yukarıda söz konusu yardımlar, Sovyetler Birliĝinin tespit ettiĝi koşullara baĝlı olacak. Kürdler kendilerine de bu soruna ilişkin araştırma ve cevap alma hakkını veriyorlar... Daha sonra örgüt çalışmaları hakkında sorular sorduk : „Eĝer Sovyetler Birliĝi şu an Kürd sorunun çözümünün zamanı olmadıĝını söylerse tavrınız Ingilizlerine Musul Meselesi karşısında nasıl olur?“ diye sorulduĝunda Sovyetler Birliĝinin tavrını destekleyeceklerini, eĝer Sovyetler Birliĝi yardıma hazır deĝilse onlar mecburlar daha uygun bir ortamı beklemeye.... Ama Kürd toplumunun ayaklanmasını başka bir zamana ertelemenin onlar için çok zahmetli olacaĝını söylüyorlar. Çünkü uzak deĝil Türkler, Kürd hareketinin önderlerinden birini
tutukladıkları zaman halk galyana gelecek ve o zaman Kürdlerin Türk devletine karşı isyanı hiç bir şekilde engellenemeyecektir. Fakat, Ingilizler ile ilişkili olan ise: Her ne kadar Kürd Komitesinin temsilcisi Haydarzade Ibrahim oĝlu(eski Türkiye Şeyh Ul Islam) Baĝdat‟ta ikamet ediyorsada , üzerine aldıĝı sorumluluk geriyi Ingilizlerin Güney Kürdistanı birleştirmeye ilişkin tavrını başka ve yeni bir perspektif ile irdelemesi gerekir. Kürdlerin basınına raĝmen Ingiliz gazetesi „Tan“?? Kürdlerin bu meseleye ilişkin istemlerini gerektiĝi kadar yazmış ve açıklık getirmiştir. Kürd Komitesinin gelecekte tavrı nasıl olacaĝını bilmek çok zordur. Bana göre her şeyden önce bu mesele Türkler ile Ingilizlerin nereye kadar Musul Meselesinde anlaşmalarına endekslidir. Haydarzade ne kadar başarılı olur? Öyle görünüyor ki Kürdler artık bizi beklemeyebilirler.. Uzak deĝil Ingilizler anlaşıp onların yardımıyla Türklere karşı ayaklanarak Kürd devletini kurana kadar onların denetiminde kalmaya çalışırlar. Yada Musul meselesinde Ingilizlerin Türklere karşı tavrı negatif olduĝunu görürler ve Türklerle birlikte Ingilizlere karşı savaşırlar. Bu son sebep sadece Kürdlerin eĝilimine baĝlı deĝil, aynı zamanda Türk devletine de baĝlıdır. Fakat Kürdler bugünkü Türk devlet kadrolarına çok kötü gözle bakıyorlar. Onlarla anlaşmaya varmaları çok zor. Bunlar arasında görüşmelerin başarısı büyük oranda Türk devletinin tavrına baĝlıdır. Tam tersi ise Türkiye‟de devrim uzak deĝildir, yeni bir bir devlet iş başına gelir... Kısacası yakın bir gelecekte Kürdlerin tavrı ortaya çıkacaktır. 3 Temmuz 1924/Moskova Kolikov SSCB Temsilcisi Yoldaş Aralov Ben, Sovyetler Birliĝinin himayesi altında Baĝımsız Kürdistanı kurmak istiyen Kürd Komitesinin bana ulaştırdıĝı şartları bu mektup ile size gönderiyorum.. Size bu şartların yazılı olduĝu belgenin Kürdçe, Rusça ve Türkçe nushalarının üçünüde gönderiyorum. Rusça olan tekst Kürd Komitesi üyelerinden biri tarfından kelime kelime Fransızçaya çevrilmiştir. Bundan dolayi Kürdçe‟deki metin gibi olmayabilir. Benim Fransızcam ise zayıftır. Kürd Komitesinin dostluĝuna, ciddiyetinin beraklıĝına kuşku duymamak gerekir. Benim bir gizli ajanım, iş arakadaşım ve güvenilir biri olan Bilakon Kürd Komitesinin
dostudur. Bilakon, Kürd Komitesinin faaliyet ve girişimlerinden haberdardır. Bir dizi tecrübeden sonra hiç kötü bir şeylerine rastlanılmamıştır. Kürd Komitesi bütün Kürd ünlü adamlarını ve yetkili Kürdleri örgütlemiştir. Kürd Komitesinin Yönetim Üyeleri : Kürd Komitesinin Başkanı: Xalid Bey( Cibranli Aşireti), Hüseyin Paşa, Türkiye Parlamentosunun Van üyesi, Hüseyin Bey, Selim Bey, Ismail Hakkı Bey, Kaşyan Ali Bey vs.. Orduya ait özel mektupta isimleri vardır. Kürd Komitesinin şartları Kürd aşiret büyüklerinin temsilcileri tarafından üzerine çalışılmış ve hazırlanmıştır. Toplantılarından sonra bana bildirdiler. Toplantıda bu önerileri ya Erzurum Sovyet Konsolosuna yada Ankaradaki Sovyet temsilcisine verme kararınıda tartışmışlar. Toplantıdan hemen sonra Van temsilcisi Hüseyin Paşa ve Hasan Bey Ankara‟ya gidiyorlar ve bu önerileri Sovyetlerin Erzurum Konsolosuna verme kararınıda aldılar. Türk yetkilileri Hüseyin Paşa‟nın bizim Büyükelçilıĝimize uĝradıĝını bilmemeliler ve kendisinden şüphelememeliler.. Bu önerileri aldıktan bir telgraf ile bana bildirin ki bu meseleye ilişkin tavrım ne olmalıdır diye.. Ben sizin izniniz olmadan hiç bir adım atmam... Bu soruna ilişkin sizin izniniz olmadan, Moskova ve Tiflis haberdar edilmeden bir şey yapamam. Eĝer Kürd meslesine ilişkin düşüncelerimi sorarsanız, benim tavrım şöyledir: Eĝer geçmişte doĝuda Ingilizlerle çıkarlarımızın çatıştıĝı alan Ankara ise, bugün bu Türkiye‟nin doĝusuna yani Kürdistan‟a gelmiştir. Benim düşünceme göre bizim Türkiye‟nin doĝusuna ve özellikle Kürdistana ilişkin açık ve net bir siyasal tavır almamız lazım. Ingilizler Doĝu‟da geniş bir rol oynadıkları bir dönemde, Rusya için aşaĝılayıcı olur eĝer Kürd meselesine ilişkin tavır almasa..
Biz eĝer tarafsız kalırsak Ingilizlerin para ve altınları Erzurum‟a varmış durumdadır. Kürd Komitesi (Rusya yanlısıdır) bu para ve altınların deĝerini düşürmek için çok uĝraşması gerekir.. Pavlovsky, Federal Rusya'nın Erzurum Konsolosu 20.12.1922 --------------------------------------------------------------------------------------------------- 8 Aris Arda Cibranli Xalid Bey‟in Şêx Mahmud Hükümetine karşı tutumu bize örnek olmalıdır(8) Belgelerle Şêx Said Hareketi, Kemalistlr ve Bolşeviklerin Suç Ortaklığı(8) Sovyetler Birliğinin Erzurum Konsolosu Pavlovsky‟nin Raporu 8 Nisan 1923 Türkiye devleti şu ana kadar son iki yıl boyunca Kürdistan‟da yaşanan olayların gerçek nedenini kabul etmek istemiyor. Türk devleti Kürd halk kitlelerinin isyanını inançsız, kısa erimli, gerici ve kararlık Kürd aşiret liderlerinin çabaları olarak değerlendiriyor. Fakat bugün Türk yöneticileri okuma ve yazması olmayan Kürd halk kitlelerinin canı ve gönülden ayaklandıklarını anlamaya başladı.. Türkler Simko‟nun devrimini ciddi olarak anlamaşlardı. Şimdi ise geçtir ve eski metodlar yarasızdır. Türk devleti geçen yıl haince ve namertçe Simko‟nun askeri birliklerini yenilgiye uğratarak ortadan kaldırdı. Öyle sanıyorlar ki Kürd halkını bu yaptıklarıyla uzun bir dönem „huzur‟ içinde tutacaklar.. Fakat Türkiye sorunun kaynağını ya anlamadı yada anlamak istemedi. Bu son yıllarda iyi dersler alındı ve anlaşıldı ki Kürd önderlerinin tümü ve özellikler Xalid Bey, Simko, Teymur Ağa ve diğerleri(bana dediler ki) huzur ve barış kendi halkının kurtuluşu için mücadele eden bu devrimcilerin talep ettikleri istemlerinin verilmesinden veya bu istemlere zorla kavuşmasından sonra gerçekleşecektir.
Gerçektende Türk devleti Kürdlerin uğruna mücadele ettikleri istemleri kabul etmeye hazır değildi, kendileri aldılar. Fakat Kürdistan‟ın özgürlüğü hangi ölçüde güven altına alınacak ve Kürdistan‟ın bağımsızlığı nereye varacağını bilmek çok zordur. Kürdler İngilizlerine yardımını alıyor ve bu vahşilerin denetimine girmişler. Gelecekte görecekler ateş ile birlikte kuyuya düşmüşler. Fakat Kürd halkı yaşadığı sürece kendi tarihi rüyalarının gerçekleştirmek için mücadele edecek.. Kürdistan‟ın birkiği ve özgürlüğü için zulmünü ve etkisini düşünmuyorlar, onlara yakınma ve onları eleştirmiyorlarda... Tam tersi kendi devletlerine destek ve yardım buluyorlar.. Türkiye Kürdleri şimdiye kadar onların saflarına katılmadılar, propaganda yapıyorlar.. Mart ayının başında Türkler İngilizlere karşı savaşma bahanesiyle Kürdlere karşı savaşmak amacıyla Diyarbakır‟da 12 kişiyi askere almak istiyorlardı. Bu güçlere denilmişti ki İngilizlere karşı savaşmak için değil, bağımsız Kürdistanı yani Güney Kürdistanı ortadan kaldırmak için asker topluyorlar.. Söz konusu olan askerler yapılan çağrıya karşı hazırlıklıydılar, yaptıkları açıklamada İngilizlere karşı savaşmaya hazır olduklarını, ama Kürd kardeşlerine ve onların özgürlüklerine karşı savaşmayacaklarını bildiriyorlar.. Bundan dolayi da tarafsız kalıyorlar. Açıktır ki Türkler bu tarafsız kalmanın anlamını anlıyorlar ve onların Kürd devletinin yanlısı olduğunu biliyorlar. Eğer onları zorla Kürd kardeşlerine karşı savaşmaya mecbur ederlerse ilk çatışma esnasında Kürd cephesine katılırlar. Ayrıca onların bu işi yapacak o kadar güçleri de Kürdistan‟da yoktur. Xalid Bey bu askeri güçlerin komutanıdır.(Cibranli aşiretinde).. Xalid Bey bana: “eğer Türk devleti bu güçleri Kürdlere karşı savaşmaya çağırmasa ve göndermese, bu askerlerin tarafsız kalacağı üzerine hesap yapabilir ve bize güvenebilir..” dedi.. Türkler bu Kürd askerlerinin Kürdlere karşı savaşmak istememe tutumundan dolayi, Erzurum‟da Xalid Beyi ve diğer Kürd subaylarını tutuklamak için peşlerine düştüler. Güya onlar Türklere karşı ayaklanma faaliyetleri içindeler ve amaçları Kürd devletiyle birleşmektir. Çünkü bu askerlerin Türklerin yardımına koşmalarını engellemişlerdi. Bu durumu en büyük suç olarak lanse ediyorlardı. Xalid Bey‟in aranmasının bir başka nedeni ise Muş Belediye Başkanı yalnızca varlığından haberdar olduğu Kürd Komitesine ilişkin Ankara‟ya bir rapor yazıyor. Fakat, o Kürd Komitesinin amacı ve faaliyetleri hakkında hiç bir şey bilmiyordu. Bundan dolayi Xalid Bey ve arkadaşlarının peşine düştüler. Türkiye Kürdlerinin Suleymaniye Kürd devletine karşı Kürdçu duyguları çok yüksektir. Xalid Bey bana: “benim aşiretimin bana güveni tam olmasına rağmen, beni sevmesine rağmen, eğer Kürd devletine karşı sorumlu davranmasam veya tarafsız kalırsam var olan güven ve sevgiyi kaybetmekten korkuyorum” dedi...
Xalid Bey “ Şêx Mahmud, Simko, Şemsedinof.... gibi Kürdistanı ayıran Kürd liderlerinin ezici çoğunluğu kendilerini İngilizlere satmamış, bilakiz hepsi samimi ve gerçek devrimciler olarak Kürdistan‟ın özgürlüğü için İngilizlerden yardım almışlardır” diyor..... Bu son dönemlerde Xalid Bey bu ve benzeri sözleri çok tekrarlıyor.. Daha önceleri Xalid Bey ( her zaman Kürd Komitesi adına konuşuyor) kendisiyle diğer Kürd önderleri arasındaki farkın kendisinin İngilizlerden yardım almayı reddetmesi olduğunu söylüyordu... Fakat şimdi Xalid Bey şimdi konuşmalarında Kürd önderlerini temize çıkarmaya çalışıyor ve başka bir çareleri olmadığını söylüyor.. Bana göre Xalid Beyin bu teslim oluşu veya yenilgisi nedeni Kürd önderleri tarafından kendisine Suleymaniye‟den gönderilen mektuptur. Bunlar kendi aralarında anlaştılar.. ----------------------------------------------------------------------------- 9 ---------------------------------------------- Sovyet Rusya Cumhuriyetinin Askeri Güçlerinin Genel Komutanlıĝının Raporu 24 Ocak 1923 Kürd Komitesi ve Moskova ilişkileri Kürd Komitesi Simko‟nun ingilizlerle olan ilişkilerini öĝrendikten hemen sonra Kürd aşiret liderlerinin katıldıĝı genel bir toplantı yaptı. Toplantıda aşaĝıdaki sorunlar ele alındı: Acaba ingilizlerden yardım alınacak mı alınmayacak mı? Acaba yalnızca Ingilizlere mı dayanılacak? Yada Ingilizlerle her türlü ilişkiyi tümden reddetmek mi gerekir? ..... Ingilizlere dayanılarak Kürdistan hiç bir zaman kurtulamaz.. Çünkü Ingilizlerin denetiminden kurtulmak Türklerin denetiminden kurtulmaktan yüz kat daha zordur.
Bu düşüncelerinden hareketle Kürd Komitesi Ingilizlerden yardım almaktan vaz geçti, Simko ve Suleymaniye‟deki Kürd Hükümetinden Ingilizlere karşı tavırlarını deĝiştirmelerini talep etti. Fakat öyle görünüyor ki bu karar ancak Türkiye Kürdleri üzerinde etkili olabilir, diĝer Kürdler kabul etmezler.. Çünkü, Ingilizler her ne kadar Şêx Mahmud‟a inanmiyorlarsada Kürdistan devletinin hazinesini kendilerine bırakmışlar ve hâlâ şimdi de Kürd devletine yardım ediyorlar. Fakat şimdi Kürd Komitesi kendisini ayaklanmaya hazırlamak için tüm Kürdistan bölgelerinde silah toplamaya, silah ve patlayıcı satın almak için emir vermiştir. Ne olursa olsun Kürd Komitesi uygun bir ortam gördüĝü andan itibaren isyanı başlatacaktır. Durum Lozan Konferansına, Türklerin Kürdler karşısında geri atması için Rusya‟nın yardımına endekslenmiştir. Kürd Komitesi Ingilizlerden yardım almaktan uzak duruyor. Türk sosyalistlerini destekliyor. Kürd Komitesinin Başkanı Cibranlı Xalid Bey siyasetini Türk-Yunan savaşının sonuna ve Lozan Konferansının sonucuna endeklemiştir.. Sovyetler Birliĝi Dışişler Bakanlıĝında görevli yoldaşlara rapor: Yoldaş Aralov göndermiş olduĝu bir telegrafta Türkiye Parlementosunda Kürd asılı Bitlis Milletvekili ve ikinci grubun önderlerinden biri olan Yusuf Ziya Bey Türkiye parlamentosundaki temsilciliĝini yaptıĝı grubu „Rus ve Kürd“ yapmak istiyor. Yusuf Ziya Türkiye parlementosunda bizim istemlerimizi ve gelişmeleri garanti altına almaya hazır olduĝunu soyluyor. Yoldaş Aralov bizim muhalefet ve Kürdlerle ilişkilerimizi güçlendirmemiz gerektiĝini söylüyor. Pastochof Dışişler Bakanlıĝının Ortadoĝu Bölümünün Başkan Yardımcısı Türkiye Parlementosunda Bitlis milletvekili ile görüşme 6 Mart 1923 3 Mart günü ikinci defa Kürd temsilcisiyle görüştüm... Daha önce bulunduĝu istemlere ilişkin şartlarını ve sorunlarını şöyle ortaya koydu:
1)Kürdistan Bölşevik sistemini kabul edemez... 2) Kürdistan Sovyet Rusya‟nın içine dahil olamaz.. Kürdistan‟ın baĝımsız olması gerikiyor. 3)Acaba Sovyet Rusyası bu şartlara karşı Kürdistan‟a yardım edebilir mi? 4) Acaba Rusya Fars Kürdistan‟ında bizim çalışmalarımıza razı olacak mı? 5)Rusyanın Türkiye ve Fars devletine karşı tavrı nasıl olur, eĝer Fars devleti Kürdistan‟a karşı saldırıya geçerse? 6) Rusya vereceĝi yardımlar karşısından Kürdistan‟dan ne istiyor? Daha sonra benden bu ileri sürdüĝü istem ve şarlar hakkında düşüncelerimi sordu. Bende genel bir cevap vererek şöyle dedim: Rusya hiç bir zaman kendi sistemini zorla bir halka empoze etmeye çalışmaz, eĝer o halk o şeyi almaya hazır deĝilse... Örneĝin Buhara ve Xwarezem dostlar ve Sovyetler Birliĝinin birliĝi içinde deĝiller. Ama onlar Sovyetler Birliĝi tarafından destekleniyorlar. Rusya‟nın Kürdlerin bu şartlarına karşı ne istediĝi hususuna ilışkin olarak söyle dedim: Sovyet Rusyası, emperyalist güçlerin tam tersine yardım ettiĝi ezilen bir halktan hiç bir zaman maddi hiç bir şey istememiştir ve istemiyor. Kuşkusuz Sovyet Birliĝi bu halkların kendisinin sürekli dostu olmasını ister, bu dostluĝu tüm ilişkilerinden göstermelerini ve bir antlaşma içinde ciddi bir ortaya konulmasını ister.. Ondan sonra ben kendisine acaba siz Türkiye ve Fars devletlerini Kürdistan‟ın dostları görürmüsünüz, eĝer özellikle Fars devleti Rusya ile yaptıĝı antlaşmaya sadık kalırsa.... Yusuf Ziya bu soruma verdiĝi cevapta: „Açıktır ki Sovyet Rusya‟ya dost olan devletler bizim de dostlarımızdır. Ayrıca biz Sovyetler Birliĝinin haberi olmadan hiç bir antlaşma imzalamayacaĝız.. Bu meseleye ilişkin olarak Sovyetlerin görüşü bizim için bir yasadır...“ dedi.. Benim kendisine „eĝer Türkiye devleti kararını deĝiştirirse ve Musul‟u yeniden Türkiye topraklarına katarsa Kürdistan‟ın tavrı ne olur?“ yönündeki soruma Yusuf Ziya Bey Söyle cevap verdi: „O zaman Türkiye çerçevesinde Otonom Kürdistan‟a razı olabiliriz.. Sovyetler ile yapılan dostluk antlaşması deĝıştirilmeyecek.. Boĝazlara ilişkin sorunlar Sovyetler Birliĝinin çıkarına uygun çözülecektir. Musul meselesi bizim
rahatsızlıĝımızın en önemli nedenlerinden biri ve bu sorun ayaklanmamızı daha ileri boyutlara taşıyor“ dedi.... 6 Mart 1923 Emailov. A ------------------------------------------------------------------------------ 10 -------------------------------------------------------------------------------- Belgelerle Şêx Said Hareketi, Kemalistler ve Bolşeviklerin Suç Ortaklığı(10) Xalid Bey Hakkında.... Xalid Bey Istanbul‟da aşiret medreselerinde eĝitimini tamamladı. O eĝitimini tamamladıktan sonra Kürd aşiretlerinin komutanlıĝına atandı ki bunlardan dört tugay kendi aşireti olan Cıbranlılardan oluşturulmuştu. Xalid Bey başından itibaren tüm gücü ve imkânlarıyla kendisini Kürd tarihi, dini ve sanatına ilişkin araştırmalara vererek çok yüksek bir mertebeye ulaştı.. Şimdi ise o Kürdlerin en kabiliyetli okumuş insanıdır. Xalid Bey askeri alanda da çok bilgili ve işinin erbabıdır. Bundan dolayi taraftarları çoktur ve Kürdler arasında kendisine karşı büyük bir saygı var. Xalid Bey‟in Kürd adet, gelenek ve göreneklerine ve Kürdlerin yaşamanına ilişkin yürütüĝü araştırmalar, onu Kürd toplumunun ilerlemesi için imanla ve saĝlam bir inançla çabalar içine soktu. Xalid Cıbranlı amacınıda hiç kimseden gizlemiyor ve herkese de açık açık söylüyor. Türk hareketine hiç katılmadı ve ayrı hareket etti. Özgür bir şekilde sosyal ve toplumsal faaliyetlere kendini vermek istediĝinden dolayi bir çok defa işinden ayrılma isteminden bulundu. Fakat şindiye kadar bu amacına ulaşmadı. Çünkü Xalid Bey‟in siyasal faaliyetleri Türk devletinin gönlüne göre deĝildi. Onlar, Xalid Beyin uzaklaşmaması için ve onu denetlemek için askeri kurum ve kuruluşlar içinde tutmaya çalışıyorlardı.. Deniliyor ki Mustafa Kemal Erzurum‟a yaptıĝı bu son gezide Xalid Beyi ziyaret etmiş ve kendisine işinden ayrılmamasını ve bunu düşünmemesini istemiştir. Xalid Bey bu son dönemlerde bazı faaliyetler örgütledi.. Bu yılın ocak ayinin başında tutuklandı, Bitlis Askeri mahkemesine verildi ve belli olmayan bir süre için hapistedir. Xalid beyi Bitlis‟e götürmek istiyorlardı.. Fakat, Xalid Bey‟in taraftarlarının yoĝun olduĝu yol ve bölgelerden götürmekten korkuyorlardı. Xalid Beyin taraftarlarının yarattıkları tehlikeden kutulmak için, çatışmaların yaşamaması için mecburen onu Sarı Kamış ve Eleşgirt üzeri götürdüler.. Tüm bunlara raĝmen eĝer kış olmamış olsaydı Xalid Bey‟in tutuklamasının Kürdlerin saflarında yaratıĝı rahatsızlık ve hiddet tam bir ayaklanmaya neden oldurdu.. Güney Kürdistanlı deĝerli araştırmacılarından Dr. Afrasyaw‟ın Cibranli Xalid
beyin hakkındaki araştırmasınıda Newroz Com okucularına sunmak istiyorum.. Her ne kadar bu yazıda yanlış bilgiler olsada Xalid Cibrî hakkında yazılanları Kürd kamuoyuna mal etmek gerekir.. Doĝru ve yanlışların ayrıştırılması ancak yazılanların hepsi gün ışıĝına çıktıktan sonra dahada kolaylaşır.. Daha sonra bu belgeler hakkında yapacaĝım deĝerlendirmelerde karışıklıklara ilişkin düşüncelerimi yazacaĝım Xalid Bey ilk önce Hamidiye alaylarının bir bölümün başındaydı. Daha sonra Hamidiye Alaylarının 4. Askeri bölümün komutanlıĝına atanıyor. Xalid Bey Hamidiye Alayları içinde diĝer Kürd subaylarıyla beraber( özellikle Erzurum ve Sivas kongelerinden sonra Kemalistler Kürdler için hiç bir şey yapmıyorlar ve verdikleri sözlerde yalan çıktıktan sonra) Kürd aşiret reisleriyle ve Kürd şahsiyetleriyle baĝımsız Kürdistan için devrimi örgütlemek amacıyla ilişkiler geliştiriyorlar. Aralık 1920„de Erzurum‟da „ Kürdistan Istiklal Cemiyeti“ yada „Kürdistan Baĝımsızlık Komitesi“ oluşturuldu ve Xalid Bey Komiteye Başkan olarak seçildi. Komitee tüm Kürdistan çapında geniş bir örgütlenme faaliyeti içine girdi. Kürd toplumunun tüm sınıf ve katmanlarından öĝrencilerden subaylara, askerlerden aşiret ve kabile reislerine kadar herkes Komitee‟nin saflarına katıldılar. Xalid Bey 1920„nin yaz aylarında Istanbul‟daki Kürd Cemiyetinden Şêx Ebeydullah Nehrî‟nin oĝlu Şêx Qadir Abdurehman Hekkari ilişkiye geçiyor. Onların vasıtasıyla da Türkiye Parlamentosunun Bitlis temsilcisi Yusuf Ziya ve daha başkalarıyla ilişkiye geçiyor. Kürdistan‟ın baĝımsızlıĝı için ortak bir plan hazırlıyorlar ve Milliyetler Cemiyetinden baĝımsız Kürdistan talebinden bulunmak amacıyla imza topluyorlar. Bu taleplerini Kürd Mustafa Paşa ve Şerif Paşa aracılıĝıyla Milletler Cemiyetine ulaştırıyorlar. Sonra Kemal (Atatürk) Xalid Beyi ordunun yüksek komitesinin başkanlıĝına getirerek bu makam vasıtasıyla yolundan saptırmaya veya daha iyi gözetim altına almaya ve kontrol altında tutarak gerektiĝi zaman tutuklayabilmek için... Xalid Bey ise faaliyetlerini kamufle etmek amacıyla bu görevi kabul ediyor ve Türklerin eline bahane vermek istemiyor. Daha fazla zaman aradan geçmeden mücadele arkadaşı olan Yusuf Ziya Kürdistan baĝımsızlıĝı için yürütüĝü faaliyetlerden dolayi Türkiye Parlementosundan uzaklaştırılıyor. Xalid Beyin başkanı olduĝu Erzurum Kürd Komitesi 1922 yılında Kürdistan‟ın baĝımsızlıĝı için Sovyetler Birlıĝini destekleme kararı alıyor. Kürd Komitesi daha önce Sovyetlerden yardım talebinden bulunmuş ve sonradan mektuplar göndermişti.. Sovyet Kürd uzmanları Sovyetlerin Kürdlerin istemelerine karşı tutumunu izah ederken siyasi koşullardan, Sovyetlerin iç durumu ve uluslararası durumu sebep göstererek Sovyetlerin Kürdlerin istemlerini yerine getirmemesine açıklama getirmeye çalışıyorlar ve Sovyetleri temize çıkarmaya çalışıyorlar. Sovyet belgelerinde Xalid Beye ve arkadaşlarına çok sözler verilmiştir. Daha önceleride Kamil Bedirxan‟a aynı sözler verilmişti ki kendisi 9 yıl boyunca Sovyetler Birliĝinde onların yalan ve sahtekarını bekledi. Sonuç olarak Kemal‟in istemi üzerine Sovyetlerden çıkartıldı. Sovyetlerin baskısı altında ve Sovyetlerden destek görmek amacıyla Istanbul ve Erzurum Kürd Komiteleri birleşti.. Büyük Hasanan aşiretin reisi olan Xalid Bey 20 aralık 1924 tarihinde Türk askeri güçleri tarafından karargahında tutuklandı.. Başka bir yurtsever Kürd şahsiyetiyle beraber Bitlis‟e gönderilir. Fazla zaman aradan geçmeden serbest bırakılıyor.. Xalid Bey Sovyetlerin suçlu siyasetini kavradıktan sonra Şêx Said Piranlı ile birlikte başka bir Kürd devriminin çabası içine girer. Şêx Said devriminin yenilgesinden sonra bir grup yoldaşı ve bin kişilik silahlı güçle Simko ile ilişki kurmak için Doĝu Kürdistan‟ın yoluna koyulur. Fakat Türklerin istemi üzerine Mako bölgesinde Fars devleti Xalid Beyin guçlerine karşı saldırıya geçiyor. Xalid Beyin oĝlu Şemsedin , Şêx Said‟in oĝlu Ebasedin ve bir grup arkadaşları şehid
düşüyorlar.. Xalid Bey ve Şêx Said 1924 baharında devrimi başlatmak için Kuzey Kürdistana dönüyorlar.. Fakat Şêx iki arkadaşıyla birlikte Şirwan köyünde Türklerin pususuna düşüyorlar ve 31 temmuz 1924 yılında Diyarbekirde idam ediliyor. Xalid Bey Bolşeviklere büyük umutlar baĝlamış bir insandı. Uzun bir süre onlarla ilişki halinda oldu.. Şêx Said devrimin yenilgesinden sonra Sovyetlere karşı güveni kalmadıĝından dolayi Sovyetlere sıĝınmıyor. Sovyetlerde Xalid Beyi ölümden kurtarmak için çaba içine girmediler, Türklerden Xalid Beyi hapiste tutma veya af etme talebinden bulunmadılar... 11 ------------------------------------------ Rusya Ordusunun Kafkasya Komutanlığına, Kürd sorunu hakkında sizi bilgilendirmek amacıyla yoldaş Şachovsky tarafından hazırlanan bazı bilgileri gönderiyorum.... Sovyetler Birliği Dışişler Bakanlığının Ortadoğu Bölümünün Başkanı Pastuchov‟a Sovyetler Birliği Erzurum Konsolosunun Raporu/ 3 Mart 1924 Kürdler: Erzurum Kürd Komitesi Türk Ordusundaki Kürd subaylarının ezici çoğunluğundan oluşmuştur. Bu subaylarının bir kesimi ordudaki görevlerinden ayrıldılar.. Çünkü, Türkiye ordu güçlerinin komutanlığı, Türkiye topraklarından ayrılan bölgelere mensup Kürd subaylarına ordudan ayrılmaları için talimat vermiştir. Xalid Beyden de orduda kalmasını ve Kerekil‟deki Türk ordu tugayının komutanlığını önermişler. Fakat Xalid Bey bu görevi kabul etmedi ve Erzurum‟da kalıyor. Bizim Konsolosluğumuzla her türlü ilişkileri koparmışmıştır. Güney Kürdistan ile mektup alış verişi içindedir. Söylendiğine göre Türk „ekmeğinden‟ bıkmış ve işinden ayrılma isteminde bulunmuştur... Diğer Kürd Aşiret Liderleri 14.01.1925/ Kaynak Nr.3
Rahmetli İbrahim Paşa‟nın çocuklarından Abdulhamit ve Ali Beyler Diyarbekir ve Sivas bölgelerindeki aşiretlere liderlik yapıyorlar.. Onların iktidarları ve etkileri çok büyüktür, 100 bin insan toplayabilirler. Geçen yıl Abdulhamid‟e Türk parlamentosu üyeliği teklif edilmişti.. Ama, kabul etmemişti.. Abdulhamit çocuklarını Şerif Paşa‟nın yardımıyla oğullarının Fransa‟ya okumaya gönderdi.. Buradan da anlaşılıyor ki Abdulhamid Fransızlarla çalışmak , onların himayesinde olmak ve Fransa‟nın vizesini almak istiyor... Türklerin iflah olmaz bir düşmanıdır.. Deniliyor ki babasının intikamını almak istiyor. Malatya ve Xarput Kürdlerinin önderleri Osman Paşa‟nın oğlu Mahmud ve Muhamed Ali ler.. Muhamed Ali Parlamento üyesidir.. Bu iki kardeşin 35 köyleri var, Kürdistan‟ın bağımsızlığına karşılar.. Türkiye devletinin onlara karşı tutumu iyidir.. Anadolu‟da her Kürd beyin 100‟e yakın köyü var, köylülerinde hiç toprakları ve mülkleri yoktur... Var olan mülklerin sahipleri ağalardır.. Dersim bölgesi aşiret önderleri, Mustafa ağa, Xeyri Ali, Haydarpaşazade Muhamed beylerdir. Dersim bölgesinin halkı kızılbaş yani Şii ve çok cesur, aktif ve yiğitler... Gerçi Türkiye devleti yaklaşık olarak 150 yıldan bu bölgede reform yapmaya çalışıyor.. Geçmişte Dersim halkı Amerikanın himayesi altına girmek, Kürdistan‟ın Amerika‟nın gölgesinde olmasını istiyorlardı.. Bugün de aynı düşüncedeler. Belli bir dönem önce Mustafa ağa ve Xeyri Bey ile konuştum.. Onlar bu gerçekliği saklamadılar.. Amerika ve İngitere‟nin sözü, parasal ve kültürel yardımlarıyla ezilen halkların kurtulabileceğini, din ve ırk ayırımı yapmadan ilerleme ve uygarlığa ulaşabileceklerine inanıyorlar.. Dersim‟den her yıl büyük bir sayıda işçiler ve çiftçilerden bir kisimi Amerika‟ya çalışmaya gönderiyorlar.. Dönüşte büyük paralarla geri geliyorlar.. Erzurum‟da ise Xalid Bey ve diğer beylerden Keyfi Bey, Abas Bey, Yuklixan Oğlu, Muhamed Bey ve Mustafa Beyin oğlu Yusuf Beylerdir.. Bunların hepsi Xalid Beye bağlılar.. 45 yaşında olan Xalid Beyin amacı tüm Kürdleri bağımsız Kürdistan için birleştirmektir. Xalid Bey Kürd devletini kurmak istiyor. Kürd devletini ilan etmek için Rusya‟nın yardımını bekliyor. Bundan dolayi da Rusya yanlısıdır.. Bu yılın ocak ayının başında (ocak 1925) Muş halkından olan Haci Musa Bey ile beraber tutuklanıp Bitlis
Askeri Mahkemesine sevkedildiler. Fakat, Kürd Komitesi Bitlis‟teki zindana yönelik bir saldırıda bulunarak Xalid Bey ve Musa Beyleri kurtardılar... Bunun peşi sıra Türk devleti 4 tugayı onları yakalamak için bölgeye gönderdi.. Musa Bey Muş aşiretlerinin önderi, yaşı alabildiğini ilerlemiş, çok çocuğu olan Rusya dostudur.. ----------------------------------------------------------------------- 12 --------------------------------------------------------------------------- Kamil Bedirxan ve Prens Şachovsky Kamil Bedirxan ve Prens Şachovsky 29 Eylül 1917 Türkiye Kürdistan‟ın durumunu, savaş öncesi ve sonrası Kürd ve Ermeni ilişkilerini bir yandan, diĝer yandan ise bunun ile ilişkili olan olayları bir kaç cümle ile izah etmek çok zahmetlidir. Göz önüne alınması gereken bir çok olay ve faktlar var. Çünkü, bunlar siyasal durumun ve bazı stratejik hedefler üzerine büyük etki yapmışlardı.. Bundan dolayi raporumuz ön görüldüĝünden daha fazla uzun olacaktır. Gerçi bizim görüşlerimiz ön yargılı, partizan ve amaçlı olarak olarak deĝerlendirmeye çalışılabilinir.. Ama, biz burada anlatılanların gerçekler olduĝunu ve tarafsız davranacaĝımıza söz verbiliriz.. Bu ortak çalışmamızda biz tarafsız ve her hangi bir amacı gütmüyoruz. Bedirxan ailesi 13. Yüzyıldan Türklerin gelişlerine kadar Kürdistan‟da iktidar sahipleriydiler.. Bu Mirlerden biri olan Nesredin‟in kendi özel parası ve kendi sembolleri kazılmış altın ve gümüş külçeleri vardı. Sultan Abdumecid gelene kadar bu durum devam etti.. O, dönem Botan Miri benim rahmetli babam Bedirxan Azizi‟ydi. Onun bütün Türkiye Kürdistan‟ında ve hatta Urmiye ve Selmas Kürdleri içinde de iktidarı olduĝunu söyleyebiliriz.. 1850 yılında Sultan Abdulmecid iktidara geldikten sonra Anadoludan Vezir Osman Paşa‟nın komutanlıĝında bir ordu ve Istanbul‟dan Omer Paşa komutasında ( Daha sonra Omer Paşa Rusya‟ya yapılan Kırım Savaşında Türk Askeri güçlerinin genel komutanıydı) 15 bin kişilik bir orduyu Kürdistan‟ın üzerine gönderdi. Bir yıldan daha uzun süren bir savaşın sonucunda Botan Miri esir alındı ve Istanbul‟a götürüldü.. Oradanda Girit adasına sürgün edildi. Sultan Abdulhamid gururla bu başarıdan sonra Kürdistan Madalyasını oluşturdu.. Tüm Bedirxan ailesinin için Kürdistan‟a geri dönüşleri yasaklandı. Rusya ve Türkiye arasında yapılan 1877 savaşı döneminde iki kardeşim olan Osman Paşa ve Hüseyin Paşa Kürdistan‟a geçerek Türklere karşı ayaklanma başlattılar. Abdulmecid‟in ayaklanmayi bastırmak amacıyla gönderdiĝi kardeşim Fexri Paşa sayesinden ayaklanma barışçıl bir şekilde sona erdi.. Türk devrimi esnasında çogunluĝu Ermeni aydınları olan binlerce Kürd ve Ermeni Xalid Oĝlu Kilisesinde yapılan konferasta bir araya geldiler.(Bizim ailenin büyün fertleri de bu konferasta hazır bulunduĝunu söyleyebilirim.) Iki taraf komşu olarak barışçıl bir şekilde birlikte yaşama konusunda yemin ettiler.. Türk yetkililerinin öneri ve hilelerine kulak asmayacaklarına ve ayaklar altına alınan haklarını almak için birlikte
çalışacakları konusunda anlaştılar. Fakat tüm bu güzel sözlere raĝmen, Ermeniler Jön Türklerin yalanlarla dolu boş sözlerine kanarak bize ihanet ettiler ve Türklerle elele verdiler. Bitlis ayaklanması esnasında Kürdlere karşı savaşmak için Ermeniler valiye giderek silah istediler.. Ermeniler Türklerden aldıkları 700 silahla Türklerle birlikte bize karşı saldırıya geçtiler. Böylelikle Abdulmecid‟in düşürülüşüne ve Meşrutiyetin ilanına kadar ailemizin üyelerinin Kürdistan‟a geliş ve gidişleri yasaktı. Ben, iki kardeşim ve kardeşim oĝullarından biri haklarımızın geri verilmesi için çalışmak amacıyla Kürdistan‟a geçebildik. Botan‟da yaptıĝımız uzun gezintiden sonra biz kendi gözlerimiz ile Türkler ve yöneticileri tarafından Kürdlere karşı yapılan zorbalıĝı ve yaratıkları zorlukları gördük.. Kürdler canı gönülden Türk zorbalarını orada görmek istemiyorlardı. Sencaq ve Mardin Kürdleri rahatsızlıklarını ifade etmek amacıyla baçlarını vermediler ve bölgede bulunan bir çok Türk memur ve yöneticisini zorla bölgeden çıkardılar. Bu arada kardeşim Hüseyin Paşa öldü ve Kürd hareketi belli bir dönem ara verdi. Musul‟daki Alman Konsolosu bu ayaklanmaların bastırılması için çok aktif bir şekilde Türkleri destekliyordu.. Sonra Türklerin lehine propaganda yapmak amacıyla Kürdistana bir seyahata çıkmıştı.. Bende bizim Kürdlere kendisine karşı saldırı yapmaları konusunda emir verdim. Sonuç olarak onu sözü edilen konsolosu soyuyorlar ve o ise geri evine gidiyor. 18-31 Mart 1914 tarihlerinde gerçekleşen Bitlis ayaklanması bizim tarafımızdan tertiplenmişti. Ilk defa Kürdler başarıya ulaşarak Bitlis‟in bir kesimini ele geçirdiler. Fakat, Türkler Muş ve Van‟dan büyük askeri güçler getirdiler. Kürdler onların makineli tüfeklerine ve toplarına karşı koyma imkanlarından yoksundular. Ayaklanma bastırıldı ve bir kaç Kürd lideride Bitlis‟te idam edildi. Benim kardeşimin oĝlu Suleyman Bey Cizire‟den 35 km uzaklıkta bulunan Şak köyünün alınması sırasında öldürüldü. Bende Siirt şehrinde tutuklandım ve Beyrut‟ta gönderildim.. Oradanda „Misajir Martin“ gemisiyle Istanbul‟a gönderildim.. Ben onlardan Rusya‟nın izni olmadan beni Türk devletine teslim etmemeleri için imza almıştım. Istanbul‟dan Rusya ve Fransa elçilerinin çabasıyla beni „Odeseya“ gönderdiler ve oradan Temmuz ayının başından Tiflis‟e geldim.. Tiflis‟te ben Rusya‟nın yardımıyla Kürdistan‟da yeni bir ayaklanayi örgütlemek amacındaydım.. Fakat, Talat Paşa ve ikinci Nikolay arasındaki antlaşma yüzünden, benim, kardeşimin oĝlu Abdulrezaq ve Şêx Berzan‟ın birlikte örgütlenmeye çalıştıĝı büyük ayaklanmayının başlangıcında ben Iran topraĝında yakalandım.. Çünkü, Çar Türklere karşı ayaklanma olanaklarını vermeyeceĝine dair Talat Paşa‟ya söz vermişti.. Ben de Rusya ve Türkiye savaşının başlangıcında mecburen kendi işime koyuldum. Türk devleti tüm imkanlarını seferber ederek Kürdistan‟da yaşıyan 7 milyon insanın ilerlemesini engelliyor... Bundan dolayi aydın sınıfı çok çok zayiftir. Tüm bunlara raĝmen Türkiye‟deki general, elçi ve üst rütbeli subaylar içinde , memurlar, avukatlar ve muhendisler içinde Kürdler var. Türkiye‟nin büyük şehirlerinde büyük bir Kürd kesimi var ki yurt dışında eĝitimlerini tamamlamışlar, az veya çok halka bilgi ve bilimi öĝretiyorlar. Komiteler içinde Şerif Paşa önderliĝinde kurulan Paris Komitesinden söz edebilirim. Ayrıca Cenevre‟de Kürdçe Kürdistan gazetesini çıkaran özel bir komite var. Türk
ordusundan esir düşen Kürd subayları Tiflis‟e getirilmişler. Onlar bana Kürdistan büyük şehirlerinde ve hatta Istanbul‟da Kürd subaylarının önderlik ettiĝi illegal komitelerin var olduĝunu söylediler. Ben itina ile Kürd ve Ermeni ilişkileri üzerine, Kürdlerin savaş esnasında Ruslarla girdiĝi ilişkiler üzerine konuşabilirim. Çünkü, ülke içinde ve tüm Kafkas çephesinde tam olarak neyin yaşandıĝını detaylarına kadar ortaya koyma imkanım yok. Biz savaş olaylarının tiyatrosunun içindeydik ve savaş yönetimi merkezinin aldıĝı aldıĝı haberler uzaktan geliyordu. Her şeyden önce Kürdleri iki bölüme yada iki desteye ayırmak gerekir: Van ve Erzurum vilayetleri, Muş sancaĝı, Musul, Diyarbakir ve Bitlis vilayetlerinin Kürdleri; Xarput vilayetinin(kızılbaş) Kürdleri özel bir kesimi oluşturuyor. Bu ayrıştırma temele göre veya sabit bir özgüllüĝe göre deĝildir.. Işi kolaylaştırmak için yapılmıştır. Kuzey Kürdleri birinci kesim ve Güney Kürdleri ikinci kesim olarak alalım.. Olayların gelişiminden söz etmeden önce bugün Kürdistan‟da büyük bir faktör durumuna gelen şimdiki Kürd ve Ermeni ilişkilerini bilmek gerekir. Var olan Kürdlere Ermeni düşmanlıĝi miras olarak kalmiş yönündeki düşünceler doĝru deĝildir. Ermenilere karşı tavır Berlin kongresinden sonra başladı.. Orada Ermeniler kendilerine otonom bir yapılanma oluşturmak için çaba sarfettiler. Tam o döneme kadar Ermeniler diĝer halklar gibi Kürdlerle birlikte yaşamışlardı. Onlara yönelik Kürdlerin ne az ve nede çok zararları olmadı. Onlar her zaman Kürd beylerinin sorunlarının hizmetindeydiler. Hıristiyan vatandaşlar tarımsal nedenlerden dolayi Kürd beylerine baĝlıydılar. Bu durum zayif bir nokta olarak zarar veriyordu. Örnek olarak Hıristiyanların bir Kürd beyine yönelik saldırıları, Kürdistan‟ın diĝer beylerinin çıkarınada karşıydı, onlar içinde zarar ve ziyana neden oluyordu. Aynı zamanda Kürdlerin katledilmesinde acımasızdılar ve umurlarında deĝildi. Bu kaygı verici gelişmeler bir yandan korunma altına alınan ve diĝer taraftan saldırılan tüm bölge halkı için bir trajediydi. Berlin Kongresinden sonra Sultan Abdulhamid Anadolu bölgelerinde yaşanan gelişmeler karşısındaki korkuyu bahane ederek Ermenileri tutuklamaya ve avlamaya girişti. Ermeni Komitesi Daşnak savunmaya ve Ermeni isteklerinde (otonomi)ısrar etme hususunda çaba içíndeydi. Kamil Bedirxan ve Kinyaz Şachovsky 29 Eylül 1917 13 Kamil Bedirxan ve Prens Şachovsky Türkler, Ermenilerin Kürdistanı işgal edeceĝini ve Kürdleri kovacaklarını propaganda ederek Kürdlerden yararlanmaya çalıştılar.. Türkler, Kürdleri Ermenilere karşı kışkırtmak için hiç bir olayı kaçırmıyorlardı ve her şeyden yararlanıyorlardı. Ermeniler ve Kürdler arasındaki çelişkilerin gelişmesini irdeleyen herkes, Kürdler ve Ermeniler arasındaki düşmanlıĝın çok eskilere dayanmadıĝını, doĝal olmadıĝını ve yapay olduĝunu kabul eder. Diĝer yandan bu durumun baştan Taşnak olmak üzere Ermeni komitelerince oluşturulduĝunu da kabul eder. Ermeniler kendileride komitelerini suçluyorlar ve uĝradıkları tüm bahtsızlıkların ve yaşadıkları acıların onların tarafından başlarına getirildiĝini söylüyorlar.. Bu ise gerçekliĝin tam kendisidir. Şunuda
söylemekten yarar var, Kuzey Kürdleri Türk yönetiminin altındalar... Türk bürokratlarının etkisi altında ve manevi olarak zayıflanmış Kürdler silah ve araç olarak kullanılmış, bir çokları Hamidiye Alaylarının saflarına katılmıştır... Türkler Ermenileri´ortadan kaldırmak için onlardan yararlanmıştır.. Gerçi buna raĝmen Kürdler Türkleri sevmiyor. Savaşın başlangıcında Kürdlerin ne kadın ve çocuklara ne de Ermenilere karşı isyan etme gibi Ermenilere karşı hiç bir hareketi olmadı... Ermeni fedailerinin Kürdlerin evlerine ve tarlalarına saldırması, kadın ve erkek ayrımı yapmadan Kürdleri vahşice yoketmelerinden sonra Kürdler mecburi olarak Ermenilere karşı ayaklandılar. Ermeni fedailerinin oluşumundan sonra Türk devleti Ermenileri yoketme kararını aldı ve uyguladı. Özelliklede Van ayaklanmasından sonra Ermenilere karşı saldırılara başladı.. Savaşın başında Kürdlerin Ruslara karşı iyi bir tavırları vardı. Daha önce yapılan savaşlarda Ruslar Kürdlere karşı iyi davranmışlardı. Bundan dolayi Kürdler Rusların kendilerine karşı yine eskisi gibi muamele yapacaklarına inanıyorlardı. Savaşın başında Resul Bey, Hamdi Bey ve Eyub Paşa önderliĝinde büyük bir sayıda Hamidiye Alayları bizlerin saflarına katıldılar. Ne yazık ki bu subaylar ve bizim saflarımızya katılanların hepsi uygun olmayan muamelelerle karşılandılar, namuslarına saldırıldı, malları ve mülkleri talan edildiler... Bu ise diĝerlerinin gelmemesi için Küçük bir belgedir. Hasan Bey, büyük ve güçlü Xertuş aşiretinin büyük beyi savaşın başında kendisi Ruslara teslim oldu, kendisine karşı edebsizce davrandılar, aşaĝılamakla karşı karşıya kaldı. Hasan Bey kaçtı ve sonradan Rusların amansız düşmanı oldu. Ermenilerin kendi lehine teşvik ettiĝi Rusya ordusu, Kürdlere karşı büyük zulüm ve saldırılar yaptı. O dönem ki Tiflis yetkilileri Ermenilerin etkisiyle Kürdlerle hiç bir ilişkiye geçilmemesi ve tüm Kürdlerin ortadan kaldırılması konusunda karar alıyor. Açıktır ki askeri komutanlarda bu durumun etkisi altındaydılar. Diĝer yandan Ermeniler, Rusya ordusunda nerede çoĝunluĝu oluşturmuşlarsa, ister subaylar içinde ve isterse alt sınıflarda olsun Kürdlere karşı düşmanlık tohumunu ekmişlerdi. Ermeniler, Rus askerlerini Kürdlere karşı harekete geçirmek için sistemli bir plan oluşturmuşlardı ve amaçlarına da ulaştılar. Kürdler Rus ordusundan hiç bir zarar görmemiş olsaydılar, umutsuzca ve ölümüne kadar Ruslara karşı savaşa bilirlermiydi? Kürdlerin savaş bölgesinde durumları şöyle olduĝunu söylebiliriz: Kürdler öldürüleceklerini, mal ve mülklerinin talan edileceĝini bildiklerinden, Ermenilerin yada askerlerin Ermeni komploları neticesinden kadınlarını çırıl çıplak soyacaklarını ve tecavuz edeceklerini bildiklerinden teslim olamıyor veya olmak istemiyorlardı. Eĝer Rus ordusu karşısında geri çekilseler, müslümanlar Ermeniler tarafından toplu olarak katlediliyorlardı. Tüm bunlara raĝmen, hâlâ şimdi Kürdler tarafından korunan çok Ermeni var. Kuşkusuz bu ise tek bir Kürdün Ermeniler tarafından kurtarılmadıĝı bir ortamda
yapılıyor. Şu yalan olmayan ve inandırıcı realiteyi de soylemek gerekir ki Kürdlerin olmadıĝı Türkiye bölgelerinde Ermeniler yok edildi. Buna karşı Kürd bölgelerinde ve hâtâ Kuzey‟de büyük bir Ermeni kesimi Kürdler tarafından kurtarıldı.. Güney kesiminde kardeşim Hüseyin Bey Cizire ve Midyat arasındaki Xizimni‟de Türklere karşı koyarak Hıristiyanları koruyabildi. Gönderilen tüm o Türk askeri güçleri amaçlarına ulaşmadılar. Yalnızca büyük prens Nicola Nicoloviç‟in Kafkasya‟ya gelmesinden sonra Rusya‟nın Kürdlere ilişkin siyaseti deĝişti. Ne yazık ki bu deĝişim ise başlangıçta yalnızca kaĝıt üzerine kaldı. Çünkü Rus askerlerinin saflarında Kürdlere karşı kin ve nefret yerleşmiş ve etkili olmuştu. Sonradan çalışma başlandı, ilerlemeler gösterip umutlar oluştu... Ama, coup d‟etat yapıldı.( maksat 1917 Ekim Devrimi) Güney Kürdlerin kendi vatandaşları olan Kuzey Kürdlerine göre bu bakımdan büyük farklılıkları var.. Onlar çok az Türklerin etkisi altında kalmışlar. Bundan dolayi daha fazla baĝımsızlıkçı ve savaşçıdırlar, baĝımsızlık için ulusal düşüncelerini ve mücadelelerini korumuşlar.. Türklerin yaptıkları kötülüklerin acısı kalplerine sinmiştir. Güney Kürdistan Kürdlerini 3 bölüme ayırmak gerekir: Batı Kürdleri yada Batı bölümü: yani Musul, Suleymaniye, Kerkük, Revanduz ve Herkiler ki çoĝunluĝu Ruslara karşılar ünlü Şêx Ebeydullah Şemzinî‟nin oĝlu Şêx Abdulqadir‟e baĝlılar. Fakat bu yılın ocak ayında Suleymaniyeli bir subay, Suleymaniye‟nin temsilcisi olarak benim ile görüşmek amacıyla Ruslara ulaşıyor. Fakat o beni göremedi ve şimdi savaş esiri Türk subaylarıyla beraber tutuluyor. Orta bölümü: Bizim ailenin yani Azizilerin(Bedirxaniler) Mirliĝini yaptıĝı Botan Kürdleridir. Azizi ailesi her zaman Rus imparatorluĝunun Türklere karşı desteĝini alma umudunu taşıdı. Prens Şachovsky‟nin anlatımlarına gör benim rahmetli babam Bedirxan Azizi ve kardeşinin oĝlu Êzdanşêr mektuplar aracılıĝıyla Rusya‟ya yaptıkları önerilerde Türklere karşı Rusya‟ya yardım etmeye ve hizmet etmeye hazır olduklarını söylemişlerdir. Botan‟ın tüm Türk sultasından kurtulmak istiyor. Bizim ailede kendi atalarının yeri ve yurduna dönmek istiyor. Hatta şimdi dahi Botan‟da öyle bölgeler var ki, Türkler Ömer Paşa‟nın saldırısından sonrada ele geçirmiş deĝiller. Batı Bölümü: Diyarbakir Kürdleri(çok savaşçıdırlar), Malatya, Urfa ve farklı bir durum arzeden Dersim Kürdleridir.
Bunların hepsinden söz ettikten sonra şimdi Türkiye tarafından savaşın ilan edilmesinden sonra yaşanan olaylara geliyorum. Savaşın baslamasından sonra general Michelovsy beni çaĝırarak Kafkasya genel yöneticisi Varentisov Daşkov‟un emriyle beni Kürdleri Türklere karşı Rusyanın safına çekmek ve ayaklandırmak için Abatsiva karargahına gönderdi. Ben Karakilise‟ye vararak işime başladım , başarılarımda gözle görünüyordu. Fakat, Ermenilerin umutları Kürdleri yoketmek ve bölgelerini ele geçirerek gelecekte kurmayi planladıkları Ermenistan‟ın zeminini hazırlıyorlardı. Ermeniler, hiç bir suçu olmayan Kürdlere karşı saldırılar düzenlediler, talan yaptılar ve hatta bu saldırılarda çocuklarıda öldürmeye başladılar. Ermenilerin propagandası neticesinden hem Ermenilerce ve hemde Rusya ordusu askerleri tarafından Kürdlere karşı yapılan talan ve öldürmeler simdiye kadar hâlâ devam ediyor. Teslim olan Kürdler tüm hak ve adeletten yoksun bırakılarak yok edildiler. Kürdler Rusya‟nın yardımını umut ederken, bunun karşılıĝından en büyük felakete ve acımasız bir zorbalıkla karşı karşıya kaldılar. Bölgenin ele geçirilmesinden sonra Hıristiyanlara her türlü yardım yapıldı.. Fakat, fakir Kürdler bu 3 yıldan korkularından harmanlarını ve tarlalarını kaldıramiyor, tümden izole edilmişlerdir.. Diyebilirim ki Kürdler açlık ve yoksulluktan, kardan ve kıştan dolayi ölüyorlar. Rusya devletinin ve benim iyi niyetime raĝmen, böyle bir ortamda görevimi yerine getirmeye olanaĝım yoktu. Bundan dolayi görevimden ayrılarak, işimi bırakarak Tiflis‟e geri dönmek mecburiyetinde kaldım.( 1915 şubatının başında) Büyük Prens Nicolay Nicoloviç‟in Kafkasya‟ya gelmesinden sonra Tiflis‟teki Kürd politikasından deĝişiklik oldu. Büyük prens zekası ve yüksek kavrayışıyla işimizin ne kadar önemli olduĝunu biliyordu. Yani eĝer Kürdlerin duygularını yanımıza çekersek, onları Türklerden koparırsak Rusya için çok önemliydi. Büyük Prens bu büyük ve önemli görev için Beni ve Şachovsy‟yi görevlendirme kararını aldı.. 14 Kamil Bedixan ve Prens Şachovsky Büyük Prensin aşaĝıdaki talimatları Kürd sorununu iyi kavradıĝını gösteriyor. Bu kararlar şimdiye kadar yerine getirilmiş deĝildir. Rusya hiç bir milleti üstün görmüyor. Rusya‟ya karşı iyi niyetli olan tüm halklar adil ve güvenlikli bir ortamda eşit haklara sahipler. Kürdler ve Ermeniler hiç bir kazanç getirmeyen büyük kanları döktüler. Bu soruna son vermek gerekir. Bu iki halk geçmişte olduĝu gibi gelecektede birlikte ve barış içinde birlikte yaşamaları gerekir. Bu birlikte yaşaması gereken iki halkın arsasındaki savaşa son vermek için, daha şimdiden birbirlerine yönelik saldırılara son vermeliler. Eĝer bir taraf ister Kürd veya isterse Ermeni kendisinden diĝer tarafa saldırı hakkını görürse sert bir şekilde cezalandırmalıdır. Bu iki halkın normal yaşamlarına dönebilmeleri ve barış içinde yaşamalarına imkanı vermek için tek yol budur. Ayrıca büyük prens Kürdlere gelecekte otonomi sözü verdi. Fakat, hiç somut bir söz deĝildi. Güya bunun için müttefik devletler ile antlaşma saĝlanması gerekiyor. Fakat o , Kürdleri Türklerin saldırıları karşısında savunma ve barış konferasında Kürdlerin çıkarlarını koruma sözünü verdi. Ermeniler, sorunu
çözmek için hiç bir adım atmadılar ve yapılan bu çaĝrıya da kulak asmadılar. Ermeni şovenistleri intikam için Kürdleri ortadan kaldırma çaĝrıları yaptılar. Ermeniler hemen bu vaatlerin gerçekleşmemesi için sorun yaratmaya giriştiler. Ermeniler bize ve özellikle Prens Şachovsky‟ye karşı barışçıl bir şavaşa yani ne savaş ne de barışı ilan edebilirlerdi. Bizim elimizden ne geldiyse genel olarak Kürdistan Hıristiyanları ve özel olarak Ermenileri korumak için yaptık ve bu hususta lakayit davranmadık. Ermeniler çok biliyorlar, benim en küçük bir işaretim ile Botan ve çevresindeki bölgelerde Kürdler tarafından koruma altına alınan Ermeniler topluca yokedilirdi. Eĝer darbe(Ekim devrimi) olmamış olsaydı, geçen yılın yazında yapılan propagandalara raĝmen işlerimizi başarılı bir şekilde yapabilirdik. Eĝer Ermenilerin taşkınlıkları olmamış olsaydı, 1916 yazında biz iyi kazanımlara sahip oldurduk.. Ermenilerin yaptıkları pratikler bizim önümüze büyük engeller çıkardı.. Şachovsky 3 defa Ermenilerle anlaşmak için görüşmeye başladı.. Bende Van‟daki bu çabalara katıldım.. Ben Ermenilere karşı hiç bir amacımın olmadıĝını ve tek istediĝım şeyin dayanışarak askeri çabaları ileri götürmesi olduĝunu ortaya koydum. Gerçi söylediklerimiz faydasızdı. Onlar saĝır ve dilsiz kalarak bize kulak vermediler. Rusya‟da sıĝınmacı olan kardeşimin oĝlu Abdulrezak Botan‟da Türklere karşı ayaklanmayi örgütlemek için çabalar içine girmişti. Abdulrezak‟ın bu çabaları başarıya olaşmadı... Bir yandan iyi silahlanmamış ve iyi bir şekilde hazırlıları yapmamışlardı.. Diĝer yandan ise, Van‟daki Ermeni komitesi Botan nehrinin üzerine duruyor ve geçişte yolunu kasiyorlar.. Ermeniler Botan nehrinin köprüsünü yapmak istiyorlardı. Abdulrezak karşı çıkıyor.. Çünkü, eskide Abdulrezak kendi parasıyla bu köprüyü inşa etmek istemişti, ama bırakmamışlardı. 1915 yılının aralık ayında Prens Şachovsky beni arıyan ve benim aracılıĝımla Rusya ile ilişkileri saĝlamak iştiyen Botan temsilcisini görüyor. Şachovskyi o dönem Büyük Prens tarafından Kürdistan işleri için görevlendirmişti, neye ihtiyaç var ve Kürdistan‟da hangi adımlar atılacak yönünde bir rapor hazırlıyor. Büyük Prens, Şachovsky‟inin benim ile birlikte işe başlaması için talimat veriyor. O dönem Bitlis Rusya odusu tarafından işgal edilmişti. Bitlis yoluyla Güney Kürdistan ile ilişkiler kolaydı ve bundan dolayi biz hemen oraya gittik.. Ne yazık ki Rus askeri Bitlis‟ten çıkamıyordu. Bundan dolayi biz de Güney Kürdistan ile ilişki kuramadık.. Fakat, biz Muş ovasında, Mutki bölgesinde ve Xutya‟da faaliyetlere başladık. Ermenilerin bize karşı düşmanlıkları ve silahli Ermenilerin bölge halkına yönelik saldırıları ve yaptıklarından dolayi bizim işlerimiz çok zordu. Türkler ile birlikte kaçamayi başarmayan bölge Kürdlerin büyük bir kesimi silahlı Ermeniler tarafından öldürülmüştü. Gerçi Bitlis müslüman Kürdleri Türk jandarmalarının Ermenilere karşı giriştikleri katliamlara katılmayi reddetmekle kalmayarak, ellerinde ne gelirse Ermenileri saklamak ve korumak için yapmışlardı.
Bu bölgelerin halkı beni çok sıcak karşıladılar... Benim Kürdistan‟ın geleceĝine ilişkin yaptıĝım propagandaları içten karşıladılar. Kürdler bana eĝer aileleri, mal ve mülkleri tamamiyla güvence altına alınsa, Ermenilerce Muş ve diĝer bölgelerdeki gibi acımazca toplu katliamlar yapılmasa ve bize bu konuda garanti verilirse sizin ile birlikte olmaya hazırız diye bildirdiler. Fakat, biz onlara garanti veremiyordu. Nasıl olduysa Şahzade Şachovsky bazı önemli adımlar atabildi. Bir grup Bitlis Kürdü deneme amaçlı teslim olma kararını alıyorlar.. Aynı zamanda kaldıkları bölgelerinin bir çoĝu garanti altına alınıyor. Kürdler verdikleri garantilere baĝlı kaldılar. Hacı Musa ve adamları 14 ocakta Çogur Xorşin‟e saldımak istiyorlar, onlar izin vermiyorlar. Yine bu tutumlarını Türklerin Bitlis‟e yönelik saldırıda bulunduĝu ve Bitlis‟in düşme tehlikesi olduĝu bir dönemde tekrarlıyorlar. Fakat, sonuç yine acı oldu. Kürdler kaçıp kendilerini korunma altına almadan önce yine Ermenilerin saldırılarına hedef oluyor ve talan ediliyorlar. Kürdlerin ise sıĝınmak için güvenebilecekleri hiç bir yerleri yoktu. Ermeniler cezasız kaldılar ve hiç bir engel ile karşılaşmadan istedikleri gibi hareket ediyorlar. Bizim mecbur kalıp Bitlisi terketmemizden sonra Kürdlerin büyük bir kesimi yaşamlarını korumak için yeniden daĝlara sıĝındılar.. Çünkü, biz Bitlis‟te onlar için hiç bir şey yapmamıştık ve biz oradan itibaren Güney ile ilişki kuramadık.. Botan‟dan iyi haberler geliyordu.. Kendimizi yeniden hazırlamak ve Raporu sunmak amacıyla Van-Çatak üzeri Tiflise gittik.. Sonra yeniden Van‟a, Çatak‟a ve oradan Botan‟a geçmeyi planladık... Bu sefer iyi silahlanmıştık.. Bizim yanımızda yüzlerce Kazak, Botan‟dan bir grup Kürd ve Asuri vardı. 1 Temmuz 1916 tarihinde Van‟a geldik.. Oradan Şachovsky Bitlis‟e geçti. Şachovsky orada Ermenilerin saldırılarından kaçıp kendilerini korumak amacıyla daĝlara sıĝınan Çufri ve Porşin Kürdlerini görüyor. Ayrıca silahlı Kürdler ve Mutkilerin ileri gelenleri Bitlis‟e gelerek, sabırsızlıkla benim yolumu bekliyorlardı.. Bitlis‟te her türlü faaliyet yararsız ve zaman kaybıydı... Van‟da daha iyi işlerin yapılması bekleniliyordu. Şachovsky orada hiç kimse ile bir ilişki ve görüşme yapmadan Van‟a döndü ve biz oradan temmuz ayının ortalarında güçlerimiz tarafından işgal edilen Çatak‟a geçtik. Biz Çatak‟tan itibaren Güney ile Botan‟ın kuzeyindeki çok güçlü Xertûşî aşiretiyle ilişkiye geçtik. Hepsi benim denetimim altına geçtiler ve büyük bir güç hazırlayarak benim ile gelmeye hazır olduklarınına dair söz verdiler.... 27 ve 28 temmuz da benim ile görüşmek amacıyla aşiret reislerinin Çatak‟a gelmeleri kararı vardı. Gerçektende onlar tespit edilen zamanda oraya geldiler, ama biz orada deĝildik.. Türkler Bitlisi almışlardı ve Van saldırı ve tehlike altındaydı.. Çatak ve Van arasındaki Rusya askeri Van‟a çaĝrılmıştı.. Bizden de 14 temmuzda Van‟a dönmemiz istenmişti.. Hayret edilecek durum Ermenilerin sayesinden Bitlis Türklerin eline geçti. Bizim Bitlisteki adamlarımız bizi bilgilendirdiler... Bitlis‟in düşürülmesinden sonra Kürdler yanıma geldiler. Xezat ve Şêrwan Kürdleri benim Bitlise geldiĝim temmuz ayının başında benim ile görüşmek için temsilcilerini göndermişlerdi. Andarnik ve Ama Ask‟ın silahlı adamları, bu toplulukların en ileri gelenleri olan temsilcileri
yakalıyor ve öldürüyorlar. O döneme kadar Bitlis‟e karşı hiç bir girişimleri olamayan Xezat ve Şêrwan Kürdleri, bu olayin duyurulmasından hemen sonra Türk askeri güçlerinin komutanına giderek Rusya cephesinin sol kanatını oluşturan Ermenilere karşı savaşmayi omuzlamak ve intikamlarını almak istediklerini söylüyorlar. Bu şekilde Rusya cephesinin sol kanatını geri püskürtüyorlar. Ermenilerden acımasızca bir intikam alıyorlar ve büyük kayiplar verdiriyorlar. Bu Kürdler, Bitlis‟in kaderini tayin ettiler. Daha sonra Şêrwan Kürdleri evlerine dönüyorlar ve Türkiye‟ye karşı yeniden faaliyetlerine girişerek, transport ve askeri birliklere saldırıyorlar. Her ne kadar işimizi devam etmedik ise de, çalışmalarımız ürünsüz deĝildi. Ben yalnızca Xertoşî deĝil, bütün Botan‟ın benim yanımda olacaĝı düşüncesindeydim.. Kürdler yolları tutmuşlardı... Benim açımdan önemli olan, Kürdler Rusları kabul etmek istiyorlardı.. Ama bir şartla: Ermeniler yanlarında olmaması şartıyla.. Ben Kürdistan‟ın bu bölümünde propaganda vasıtasıyla iyi bir harekette neden olmuştum.. Kürdler, Türklerin geliş ve gidişlerine ve ilişki kurmalarına karşı engel ve sorunlar yaratıyor, Türk askeri noktalarına ve birliklerine saldırıyorlardı. Bitlis ve Botan arasında geliş-gidiş ve ilişkiler Kürdlerin faaliyetlerinden dolayi çok zordu.. Türkler, bu bölge halkının bir kesimi sürmek zorunda kaldı, Botan Kürdlerini bastırma adımlarını attı... Türkler bir grup Kürd önderlerini idam ettiler. Kürdler Hamidiye ordusundan kaçarak silahlarını da beraberlerinden getiriyorlardı.. 1916 yazında Bitlis ve Muş Kürdleri, Haci Muxan Bey hariç Türk ordusuyla birlikte bize karşı(Rus ordusuna) savaşa hiç bir şekilde katılmadılar. Bu bölgede yaşanan bu durum ise benim sayemdeydi. Rusya‟nın denetimi altındaki bölgelerde kaçan Kürdler benim ile ilişkiye geçerek, benim aracılıĝıyla Rusya ordusuyla görüşmelerde bulunmak istiyorlardı.. Fakat, onların gönderdikleri mektup Türklerin eline geçince önderlerini uzaklaştırdılar.. Sanıyorum Qutbe‟ye gönderdiler. Türkler artık kaçan Kürdlere güvenmiyorlar, ailelerini Sazning ve Diyarbakır‟a sürüyorlar. Biz Rusya askeri güçlerinin komutanlıĝına söz vermiştik, Van ve Çatak‟tan Cizre‟nin Dicle kenarına kadar bu bölgelerin halkı gittiĝimiz zaman bizi savunuyorlar, bizi güler güzle karşılayıp ve yardım ediyorlar... Tek bir şartla: Silahlı Ermeniler Rusya Güçlerinin yanında olmasın ve en azından yerli halka karşı iyi davranılsın... Bu amaçla ben ve Şachovsky bir kaç silahlı Kürd grubun önden gönderdik.. Rusya ordusunu desteklemek, Rusya ordusunun prestijini artırmak ve bu bölge halkını ayaklanmaya hazırlamak amacıyla... Fakat, Ekim devrimi her şeyi alt üst etti. Ben zaman yitirmek istemediĝimden dolayi, hemen Van‟a döndüm ve Van gölünün kuzeyindeki Kürdleri barıştırmaya çalıştım.. Ben kendi amacıma ulaşarak onları barıştırdım ve Van gölünün kuzeyindeki Kürdlerin, yani Zilan ve Deri aşiretlerinden bizim ile dayanışma ve destek sözünü aldım.. Rusların eli bu alanlara yani, Sipan daĝlarına, Adilcewaze, Abagin ovasına... ulaşmamıştı. Van ve Beyazid yolu şimdiye kadar korkuluyordu.. Şimdi o korku ortadan kaldırıldı. Çevre bölgeler şimdiye kadar tehlikeli durumunu koruyorlar.. Kürdler tarımla ilgileniyorlar, okul ve ana ve babalarını yitiren çocuklara yetimhane açmak istiyorlar. Van ve Beyazid, Kurmunc ve Qerekin arasındaki demiryolunun yapımı için işçiler vermişler... Bu bölgelerin yaşamı ve güvenlik
durumu normal ve huzurludur. Darbe yapıldıktan sonra her şey altüst oldu... Bize karşı duran Ermeniler diyorlar ki Kürdlerin üzerinde yaşadıĝı ve çalıştıĝı topraklar bizimdir. Rusya‟nın ordusuna saldırmış bahanesiyle Kürdleri cezalandırmak için Xurşid Begi Bedri‟nin kale ve Sura saldırdılar.. Iki Ermeni grubu bu saldırıya katıldı.. 20 mayis günü hepsi iytiyar, kadın ve çocuk olduĝu 500 kişiyi kalenin önünde öldürüyorlar.. Ortaya çıktı ki onların hiç bir suçu yoktu. Açlıktan dolayi yarı ölü, suçsuz ve gunahsız Kale halkına karşı acımasızlıĝın ötesinde ve insanlık dışı şeyler yapıldı.. Şachovsky‟nin tutuklanmasından sonra Ermeniler biz ikimizinde idam edildiĝimiz yalanını yaymaya başladılar.. Dersim Kürdleriyle görüşmeler vardı... Fakat bizim haberimiz olmadı. Dersim Kürdleri Türkleri görmek bile istemiyorlardı, bizim ile birlikte çalışmak istiyorlardı.. Dersimliler ile yapılan görüşmeler başarılıydı.. Gerci bilmiyorum neden o antlaşma ileriye götürülmedi... Bunun sebebi de aynı olmalı, yani Ermenilerin saldırı siyaseti... Biz, Kürdlerin aldıkları bölgelerde kalıp kalmadıĝını bilmiyoruz.. Çünkü, askeri darbeden sonra bizim Kürdler ile ilişkimiz kalmadı. O dönemden bugüne çok önemli olaylar yaşandı.. Durumun eskisi gibi kalması çok zordur. Kürdler, Erzurum bölgesinde, Muş ovasında, Malazgirt, Van gölünün kuzeyinin tümünde ve Beyazid sancaĝında yaşıyorlar.. Bu bölgelerde yaşıyan Kürdlerin bir kesimi sürüldüĝünü söylebiliriz.. Orada kalanlar ise yarı ölü ve yoksulluk içinde yaşıyorlar.. Özelliklede Ermeniler tarafından büyük bir baskı altındalar. Yalnızca Zilan Dere ve Azerbeycan Kürdlerinin durumu diĝerlerine göre biraz iyidir. Bunun nedeni ise askeri güçler o bölgelere giremediler. Işgal altındaki bölgelerde Kürdler çok yoksul ve tehlikedeler... Devlet tarafından hiç bir destek ve yardım yapılmıyor. Açıktır ki Kürdler böyle bir ortamda Rusya‟ya karşı iyi bir tutum içinde olmazlar. Kürdler, Rusları Ermenilere imkan sunup kendilerine yönelik saldırılardan bulunduklarından dolayi suçluyorlar. Aynı zamanda Rusların Ermeniler tarafından yanlış yönlendirildiĝini ve yanlışa düştüklerini de söylüyorlar. Fakat tüm bunlara raĝmen ben tastik edebilirim ki, eĝer Kürdlere yönelik akılıca bir siyaset yürütülürse, kayda deĝer ve inanabilecekleri adımlar atılırsa, özellikle Ermeni-Kürd barış antlaşması olursa, canı gönülden tatbik edilip, saygı gösterilirse; eĝer Ermeniler, yani Komiteleri Kürd katliamlarından vazgeçerlerse, Kürdlerin yardımcıları, korucuları ve kendilerine adil davranılırsa o zaman Kürdleri yanımıza çekebiliriz.. Kürdlere Türklerin sultasından kurtulma sözü verilmeli, kendilerine otonomi garantisi verilmelidir.. Daha büyük kazanımlarda elde edilebilinir. Bende ailemin ve kendimin sahip olduĝumuz prestijin sayesinde bu açıdan Kürdistan‟da büyük yardımlar sunabiliriz.. Imza Kamil Bedirxan ve Kinaz Şachovsky Tiflis/29 Eylül 1917
15------------------- Erzurum Sovyet Konsolosunun Raporu-Yoldaş Pavlovsky 1. Mayis 1923 Kürdistan‟ın Erzurum‟un Tavrı* Bu arada yalnızca 8 mart günü Xalid Beyi görebildim... Xalid Bey Türkiye Parlamentosu üyesi Yusuf Ziya Bey ile Ankaradan Tiflis-Bitlis yoluyla gelmişlerdi. Erzuruma gelmesinden bir hafta önce yoldaş Livoviç tarafından bana şöyle bir telgraf geldi: „...... Kelimeler okunmuyor( çevirmen) .....Yusuf Ziya dün gitti..“ Yoldaş Livoviç‟in telgrafından anlaşıldıĝı kadar benim Ankara üzeri her şey üzerine malumat almam gerekiyor.. Gerçi ne yazık ki böyle deĝildir. Yalnızca Yusuf Ziya‟nın benim ile olan işine ilişkin yoldaş Tomanov‟un bir telgrafını aldım.. Xalid Bey‟in gönderdiĝi mesajda bu parlamento üyesine tamamiyle güvenmesi gerektiĝi söylemesinden sonra, ancak üçüncü gününde Yusuf Ziya ile görüşebildim... Yine Xalid Bey 3 kişiyi , yani Xalid bey, Yusuf Ziya Bey ve tercümanları Ismail Beyiyi karşılamamı istemişti. Ziya Bey kısaca durumu izah etti... Istanbul Kürd Komitesi adına yoldaş Aralov ve Şachovsky ile Kürdlere yardım yapılması meselesi üzerine görüştüĝünü, güya yoldaş Şachovsky kendisine 50 bin lira başlangıç için, sonra 40 bin Tüfek ve başka paralar konusunda söz verdiĝini söyledi. Bu 50 bin lirayi Tiflis‟te alması gerekiyordu. Fakat, Sovyetler Birliĝi Tiflis Konsolosu yoldaş Livoviç„e bu konuda hiç bir izin yada direktif verilmemiştir. Böyle bir dava için yukarıya sormak gerekiyor. Türklerin onun burada kalmasından ve gecikmesinden şüphelenmemesi için cevabı beklemeden gitmeyi doĝru bildi. Yusuf Ziya bana Istanbul Kürd Komitesinin kararıyla Sovyet temsilcisiyle yapılacak görüşmelerde temsilcilik haklarını Erzurum Kürd Komitesi Başkanı Xalid Bey‟e vereceklerini söyledi. Kendisi ise sonucu Moskova‟nın cevabına endekli olan bir işi gerçekleştirmek için Bitlis‟e gitti. Yusuf Ziya niçin yanıma gelmişti: 1)Kendi temsilcilikleri Xalid Beye vermek,
2)Benim her şeyi Moskova‟ya ulaştırmamı doĝru buluyor ve bu konuda açık bir şekilde „evet“ veya „hayir“ cevabı almam için.. Kürdlerin gelecekteki tutumları bu işe baĝlıdır. Yusuf Ziya bana cevabın 15 günden daha fazla uzanmamasını istedi.. Eĝer cevap geçikirse bunun istemlerinin kabul edilmediĝi anlamına geleceĝini söyledi. Yusuf Ziya Bey‟in sahneye çıkışı benim için beklenen bir şey deĝildi. Bu ise benden söz konusu şahsın gerçek rolu hakkında hipotezlere neden oldu. Eĝer gerçekten Yusuf Ziya bizim temsilciliĝimiz ile anlaşmışsa ve para için Tiflis‟e gönderilmiş ise ve daha sonra bazı işler için Erzurum üzeri Bitlis‟e gönderilmiş ise, kuşkusuz bizim Sovyet temsilciliĝimiz Erzurum‟un Kürd meselesine ilişkin önemli rolunu biliyordu, daha fazlasınıda biliyordu ve beni Erzurum aracılıĝıyla bilgilendirebilirdi.. Böyle davranmakla Ankara‟da Kürd Meselesiyle ilgilenen memurlarımız, orada oturmuşlar ve en iyisini düşünmekteler!! Öyle yapılmış ki Yusuf Ziya Bey gelişi, Türk devletinin akif ve zeki bir ajanı, gizli bir elemanıdır demek gerekecek.. Eĝer Erzurum Kürd Komitesi ve bizim Konsolosluĝumuzu bir kenara iterlerse, belki Rusya onlar ile birlikte muhalefin planlarını yıkabilir. Çok ahmakça bir plan deĝildir.. Kuşku duyuluyor ki, muhalefet ve Xalid Bey de temkinli bir şekilde onlarla birlikteler. Xalid Bey, Ziya Beyi Kemalistlere karşı biri olarak benim ile tanıştırdı.. Bana göre Erzurum Kürd Komitesinin tavrı şöyledir: 6 aydan beri, Rusya Kürd Komitesinin taleplerine cevap vermemiştir. Bu esnada Suleymaniye devletinin Türkiye ve Ingilizlerin yakınlaşmasına ilişkin belli olmayan tavrı, benim için açık deĝildir. Tüm Türkiye çapında muhalefin güçlendiĝi görülüyor.. Kürd Komitesinin propagandaları, Kürdistan‟ın kendi kaderini tayin etmesi hususunda ortalama bir tavıra sahip olan Muhalefet ile birliktedir. Bundan dolayi, muhalefetten Necadi adı altında birinin gelmesinden sonra Kürd Komitesi Xalid Beyi Türkiye Parlamentosu için aday olarak ileri sürdü... Muhalefin söz konusu olan üyesi kendileriyle Kürdler arasında bir farklılıĝın olmadıĝını söyledi.. Fakat, Ziya Bey‟in Riza Kazım ile Rusya ile antlaşmayi saĝlamak gelmesi, Kürd Komitesini Mart ayının ortamına geri döndermiştir. O ise uzun bir zaman dilimi için deĝil, yalnızca 15 gün için.... Ziya Bey bana eĝer Rusya tespit edilen zamanda cevap vermese, yada bizim isteklerimizi yerine getirmese, Kürdler kendileri için baş vuracakları „başka kapı“ tespit etmişlerdir. Eĝer söz konusu şahsın yaptıĝı hokabazlık deĝil ise, bana göre o
„kapı“ Türkiye Parlamentosunun parasıdır. Eĝer Rusya bu 15 gün içinde istemelerini yerine getirmese, seçim öncesi propagandalara başlıyacaklar.. Bana göre bu Erzurum Komitesinin tavrıdır. Eĝer Yusuf Ziya Bey çift yönlü bir ajan deĝil ise bu aynı zamanda Istanbul Kürd Komitesinin de tavrıdır.. Her nasıl olursa olsun Ziya Bey‟in kişiliĝini ortaya çıkaracaĝım ve kendisini tanımak için çaba sarfedeceĝim.. Türkiye halkına ilişkin olarak: Bir tarafca zorlanmasalar hiç bir ayaklanma beklenmemelidir. *Erzurum Komitesi Erzurum Sovyet Konsolosunun Raporu- Pavlovsky 10 Haziran 1923 Kürd Meselesi Başlangıçta Yusuf Ziya Beyin kişiliĝi ve Kürd meselesindeki rolu hakkında çok kuşkulu ve ikircikliydım.. Ben Ankara‟ya söz konusu olan kişi hakkında sorular sordum ve cevabını aldım. Ortaya çıktı ki bana verilen bilgiler ve benim 11 Nisan raporumda yazdıklarım doĝrudur. Ziya beyin Aralov ve Şachovsky ile ilişkileri vardı.. Ziya Beyin söylemine göre bu yoldaşlar ve özellikle Şachovsky kendisine Moskova‟nın kendisine Istanbul Kürd Komitesiyle görüşmeleri yürütmek için tam yetki verdiĝini söylüyor. Şachovsky, Ziya beye yardım sözü vermiştir: ilk önce 50 bin lira ve daha sonra 40 bin tüfek ve başka paraları... Ziya Bey bu yardımların dışında kendisi içinde 4 yada 5 bin liraya kadar yardım teklifi yapıldıĝını, ama kendisinin kabul etmediĝini, kendisinin paraya ihtıyacı olmadıĝını, bir rol oynayan kimseler için söz verilen yardımdan vereceĝini söyledi... Şimdi görüyor ki kendisine yalan söylenmiş.( ilk önce 50 bin lirayı Istanbul‟da vermek istemişlerdi.. Oraya gidiyor, fakat hiç bir şey vermiyorlar) ikinci defa Tiflis‟te Erzurum Komitesi Başkanıyla birlikte benden .( Erzurum Komitesi ve Istanbul Komitesi, Istanbul Komitesi örgütünde birleştiler) talep ettiler.. Benim bir açıklama getirebilmem için acaba Kürd temsilcileriyle Sovyet Devletinin Temsilcisinin-Şachovsky- yardım görüşmeleri yapıp ve bizimkilerin söz verdiĝi doĝrumudur? Benim aracılıĝımla bu duruma açıklama getirilmesini rıca ediyorum.. Ayrıca onlar bu konuya ilişkin olumsuz cevap, Şachovsky ve Aralov ile yapılan görüşmelerin geçersiz kalacaĝını söylediler .. Açıktır ki bilinçli ve kendileriyle alay edilmiştir. Ayrıca „Baĝımsız Kürdistan“ düşüncesiyle hareket eden ve varmak
istedikleri bu amaçı en kutsal görev bilen bu şahsiyetlere hürmetsizliktir.. 16 Xalid Bey ve Yusuf Ziya Bey ile görüşmeler(16) Benim Moskova‟ya Yusuf Ziya Beye ve onun Kürd Meslesindeki rolu hakkındaki acaba Kürd Komitesine yardım sözü verilmişmi yada Yusuf Ziya‟nın söyledikleri doĝrumu yönündeki soruma bir telgraf ile cevap verildi... Bu cevap telgrafında bizim Yusuf Ziya‟nın şahsına yalnızca 5 bin lira vermemiz isteniyor. Ben raporumda Yusuf Ziya‟nın kendi şahsına yönelik yardımları istemediĝini ve deĝer vermediĝini söylemiştim. Fakat, cevap verilmedi.. Böylelikle şimdiye kadar hâlâ Yusuf Ziya‟ya hangi yardım sözü verildiĝini anlamış deĝilim.. Kürd meselesine ilişkin söylenenlere göre, öyle görünüyor ki yoldaş Aralov ve Şachovsky Kürd hareketine (Yusuf Ziya Beye) bu yardımlar konusunda verdikleri sözler akademik bir içeriĝe sahiptir.. Daha sonra ortaya çıktı ki bu görüşmeler akademik bazda deĝildi.. Eĝer doĝru ise Yusuf Ziya Beyin sözünü ettiĝi 50 bin lira ve 40 bin tüfek ile Kürdistan‟daki ciddi işlerin üstesinden gelinemez.. Bundan dolayi Kürdlere bu kadar yardım yeterlidir diye düşünmemek gerekir. Yusuf Ziya Beyin konuşmalarında da görüldüĝü gibi bu yardımlar onlar için sadece bir başlangıçtır. Diĝer yandan Yusuf Ziya‟nın söylemiyle Kürdler tek bir şart ileri sürmüşler... O şart ise : Rusya‟nın düşmanı Kürdlerinde düşmanıdır. (Yani, Rusya‟ya bu kadar yaklaşmanın acele bir şeyi yok) Görüşmelerin Antlaşma ile sonuçlanmaması şu şekildedir: Yusuf Ziya yoldaş Aralov ve Şachovsky ile yapılan görüşmeleri ciddi ve güvenilir görmüyor.. O bunu kendisine ve kendisini Rusya ile görüşmelere temsilci olarak gönderen Kürd Komitesine hakaret olarak görüyor. Hatta Yusuf Ziya Tiflis‟te bu vaatlerin yalan olduĝunu düşünmeye başlamıştı. Ben burada kendisine 5 bin lira vermek istediĝim zaman, bize ilişkin tamamıyla umutsuzluĝa kapıldıĝı görüldü... Hatta diĝer konuşmaları dinlemeden çekip gitti... Erzurum Kürd Komitesi
Yusuf Ziya buraya geldiĝi zaman, onlar Erzurum Komitesinin tüm faaliyetlerine önderlik ediyorlardı... Xalid Bey çok büyük bir sabır gösterdi, Sovyetler Birliĝinin himayesi altında baĝımsız bir kürdistanı oluşturmak için 7 aydan beri Moskova‟nın cevabını bekliyor. Yusuf Ziya‟nın gelmesi ve bizim ile görüşmelerin başarıya ulaşmaması, Xalid Bey de bizden artık hiç bir istemden bulmamaya karar verdi ve bizim ile tüm ilişkilerini kopardı. Ankara‟nın Yusuf Ziya‟ya verdiĝi cevaba raĝmen, ben ilişkilerin kopmaması için çok çaba sarfettim.. Tüm bu şeylerden dolayi, Xalid Bey tamamiyla ve sürekli ilişkiler temelinde Yusuf Ziya ile anlaştılar. Yani Erzurum ve Istanbul Kürd Komitelerinin ilişkileri temelinde..... Onlar Ismail Beyi( daha önce benim ile olan görüşmelerde tercüman olarak yararlanıyorlardı) iki komitenin arasındaki ilişkileri daha yakından örgütlemek amacıyla Trabzon‟a göndermeye karar verdiler. Bize vefalı olan bu iki şahsiyete, şimdi başka şehirlere gönderilmiş ve bu komitenin üyesi olan bir grup dostumuz hakkındaki gelişmeleri çok yakından izlemek, gözetlemek ve ilişki kurmak zorunludur. Benim şimdi Kürd meselesi üzerine çok iyi bilgim yok, zamanımda buna izin vermiyor. Örnek olarak geçen ay bana Kürd hareketi hakkında doĝru olmayan bilgiler gönderilmişti. Yalnızca şunu biliyorum ki Türkler Xalid Beyi tutuklamak için peşinde olmalarına raĝmen, bizim ile ilişkileri sürdüren 3 irtibat kadrosu tutuklanmasına raĝmen, Kürdistan ile ilişkileri devam ediyor. Her gün Kürdler ve özellikle Kürd çiftçileri Kürdistan‟ın çeşitli bölgelerinden Erzurum‟a Xalid Beyi görmeye geliyorlar.. Xalid Bey herkes ile ayrı ayrı görüşüyor. Ister Kürdistan‟ın Kuzeyi ve ister Güneyin durumu hakkında düşünce belirtmek çok zordur. Mart ayının başında Kürdler tarafından ele geçirilen Revandiz ile ilgili gelişmeler dair Ankara ve konsolosluklar arasındaki telgraflaşmalar ve haber akışı yararlıydı. 18 Mart günü Ankara‟dan gönderilen telgrafa göre Türklerin Revandiz‟daki güçleri 500 kişiydi.. Bunlardan bir kısmı öldürülmüş, diĝer kesimi ise esir alınmıştır. Simko bu savaşa komutanlık yapmıştı. Benim elimdeki bilgilere göre ondan sonra Revandiz Türklerin eline düşmemiştir. Ilkbahar ile birlikte Türklerin hareketliliĝi beklenmektedir. 9. Ordunun bir kesimine ve Erzurum‟daki 72.piyade güçlerine Doĝu Cephesine gitmeleri için emir gelmiş. Açıktır ki acale bir şekilde gönderilen bu talimatın amacı, 3 ay önce Kürdler tarafından ele geçirilen Revandizı almaktır. Erzurum Konsolosluĝunun Raporu-Yoldaş Pavlovsky 26.07.1923
Kürd Meselesi Kürdistan baĝımsızlık hareketi, kemalist devletin kuruluşu döneminde baş gösterdi.. Buranın Kürdlerine göre şöyle gelişme gösterdi: 1918 tarihinde Anadolu‟da devrimci hareket başladıĝı zaman, Kürd devrimcilerinin bir kesimi, Kürdistan‟a otonomi tanıması şartıyla bu harekete katıldılar. Fakat, daha sonra Türkiye‟deki bu devrimci hareket dikta, askeri kemalist bir biçim alınca, Kürdlerin Kürd sorununu çözme konusunda bu devleten yana umutları kalmadı.. Bundan dolayi Kürd aşiret reisleri ve aydınlarının katıldıĝı Erzurum Kongresi, Kemal‟den ayrılan devrimcileri destekleme ve Türkiye‟de gerçek demokratik bir sistemi, yani halkın iktidarını getirmek için darbe yapma kararı aldı.. Muhalefetten her biri kendi dönemleri için Kürdistan‟a baĝımsızlık sözü veriyordu. Erzurum Kongresinde kurulan Kürd Komitesi ise her zaman muhalefet ile yakın ilişkiler içinde oldu. Kürd Komitesi bu ilişkilerini de kendi temsilcisi olan ve aynı zamanda Cibranli aşiret reisi olan Cıbranlı Xalid Bey aracılıĝıyla sürdürüyordu.. O, hâlâ Istanbul Komitesinin üyesidir ve Kemal‟a muhaliftir. Xalid Beyin bu grup ile ilişkileri Türkiye Parlamentosunda ikinci grup yöneticisi, Bitlis milletvekili ve aynı zamanda Kürd olan Yusuf Ziya bey aracılıĝıyla sürdürüyordu. Böylece Türkiye Kürdistan‟ın tamamı kendisiyle birlikte olan Kürd Komitesi her zaman Türkiye muhalefet hareketiyle birlikte oldu ve desteĝini sundu.. Türk-Yunan savaşı Kürd liderleri arasında çelişkilere neden oldu... Bu savaş esnasında Fars Kürdlerinin tutumları şöyleydi: Şimdi Kürdistan‟ın baĝımsızlıĝı için en uygun ortamdır. Çünkü, Fars devleti bugün çok zayıftır ve bu hareketi bastıramaz. Hepsi karar veriyor, Fars Kürdistan‟ından başlayarak tüm aşiretleri örgütlemeye ve böylelikle büyük bir güç oluşturarak en kısa zamanda Fars Kürdistan‟ından Türkiye‟ye doĝru hareket etmeye.. Türkiye devleti de Yunanistan ile savaşta olduĝundan dolayi mecbur kalıp Kürdlerin istediĝi sınırlarda baĝımsız Kürdistanı tanır. Erzurum Komitesi önderliĝindeki Türkiye Kürdleri bu konuda daha az ısrarlıydı. Onlar şimdi ayaklanmanın zamanı olmadıĝını söylüyorlardı. Kürd Komitesinin kararlarındaki belirsizlik ve kesin olmama olayının nedeni o dönem doĝu vilayetlerinde Kemal‟ın yardımcısı durumunda olan doĝu cephesinin komutanı Kazim Karabekir‟in politikasıdır.( Kazım Karabekir‟in Kürd sorununda gerçek siyasi rolu ve 1922 yılında Simko hareketinin başarılı olmaması meselesini 175. Raporumda yazdıĝımdan dolayi
tekrarlamak istemiyorum) 17 Kemalistler, Hüseyin Paşa‟ya Yusuf Ziya‟yi Öldürme Emrini Veriyor (17) Diĝer yandan Erzurum Komitesinin ısrarcı olmamasının nedeni Kürd Kurtuluş hareketinin yardımına giden, ama Kürdistan‟ın özgürlüĝünü savunmayan ve birinci gruptan daha demokrat, daha özgürlükçü olan ikinci grubun etkisiydi. Çünkü, Batı Anadoludaki savaş cephsine ilişkin uygun, açık ve önemli bir tavrı vardı.. Kuzey ve Güney Kürdistan önderlerinin arasındaki farklılık Simko‟nun tavrından kaynaklanıyordu. Çünkü, o Güney Kürdistan önderleriyle antlaşmaya varmıştı. Güney Kürdleri, Simko‟nun ayaklanmasını önemli buluyor ve onaylamışlardı.. Simko ve düşünce yandaşları Fars Kürdistan‟ın kurtuluşu Türkiye Kürdlerini mecburi pozitif tavıra götüreceĝini ön görüyorlardı.. Bu düşünceninde maddi bir temeli vardı. Erzurum Kürd Komitesinin üyelerinin şu söyleminde bu durum açık bir şekilde görülmektedir: Bizim farlı düşüncelere sahip olmamız, ayrılıĝımızı getirmez yada ikimizin uĝruna mücadele ettiĝimiz kutsal amacımızı unuturmaz. Bizim farklı düşüncelerimiz bizim genel görevlerimizin üzerinde bir etkisi olmaz.... Erzurum Komitesi Simko‟nun düşüncelerini paylaşmıyordu. Simko‟nun taktiklerine kuşkuyla bakıyorlardı, Simko‟nun düşüncelerini eleştiriyorlardı. Simko‟ya yazdıkları mektuplarda bu planın başarıya ulaşmamasından kendilerini sorumlu görmüyorlardı. Simko‟nun niyetine ilişkin Erzurum Komitesine ulaşan bilgilerden itibaren, Simko‟ya karşı negatif tavır almışlardı. Ayaklanmanın ve Simko‟nun girişimlerinin uygun bir zamanda olmadıĝı yönündeydi. Çünkü Türkiye devletine karşı olan muhalefet güçleri güçleniyorlardı... Ayaklanmanın başarısı konusunda ikircikli, kuşkulu, olayların önünde gitmek veya acele etmek gibi bir tutuma girilmemeliydi.. Aynı zamanda Xalid Bey Simko‟ya yazdıĝı mektubun sonunda: Kürd Komitesi yalnızca kendi düşüncelerini ortaya koyuyor ve düşüncelerini senin üzerine farzetme diye bir amacı yoktur... Simko‟nun planınıda utopya(hayal) olarak görmüyor ve Kürdistan‟ın baĝımsızlıĝı için yürütülen tüm girişimlerin başarısı için destek sunacaklarını vurguluyordu... Geçen ilkbaharda Simko sözkonusu olan planı tatbik etmeye başladı.. Fakat, benim 175 sayılı raporumda vurguladıĝım sebeplerden dolayı tam bir yenilgi aldı.. Türklerin( yani Karabekir) haince pratiklerinden dolayı, Simko‟yu umutsuzluĝa sevketti ve Suleymaniye‟ye kaçmaya mecbur etti.. Ingiliz hakimiyetinde olan Güney Kürdistan Şeyhleriyle ilişkisi olan Simko, Ingilizlerin yardımlarını almak amacıyla onlardan faydalanıyor. Simko, Ingilizlerden yardım istiyor ve Türkiye Kürdistan‟ın tüm liderlerine mektuplar yazarak kendisini temize çıkarmaya ve atıĝı adımların doĝru olduĝunu savunuyor. 1922 yılının yazında Simko ikinci defa Fars devletine karşı saldırıya geçti.. Fakat, bu sefer Ingilizlerin yardımıyla..( Kürd Komitesi üyleri Fars ülkesinin içlerine yönelik saldırı esnasında Simko ve Ingilizler arasındaki antlaşma meselesinin yalan olduĝunu söylüyorlar..
Kıştan beri yeni Kürd devleti Ingilizlerin yardımıyla Musul bölgesini, Serdeşt, Sablax, Loristan bölgesi, Kirmanşah‟ın güneyini, Revandız bölgesine ve Revandız şehrine kadar yayılabildi..(Revandiz yalnızca Mart 1923 tarihinde Türkler tarafından alındı.) 1922 aralık ayında yaşanan başarıları gören Kürd Komitesi, Şêx Mahmud‟un devletine karşı tutumunu tespit etmek için, Erzurum ve Kuzey Kürdistan aşiretlerinin büyük bir çoĝunluĝunu gizli bir toplantıda bir araya getirdi. Bu toplantıda Özgür Kürdistan‟ın üzerine kurulduĝu temelin güçlendirilmesi ve desteklenmesi kararı alındı..(Bunun ile birlikte Suleymaniye nasıl yapılırsa yapılsın Suleymaniye Hükümetini Ingilizlere karşı politikasını deĝiştirmeye mecbur edilmeli.) Bundan dolayı, Erzurum Kürd Komitesi Suleymaniye devletine yazdıĝı mektupta ciddi bir şekilde Şêx Mahmud‟tan Avrupa ve özellikle Britanya‟dan yardım almaktan vaz geçmeyi talep etmektedir. Çünkü, hiç bir zaman onların yardımıyla Özgür Kürdistan kurtulamaz, Ingilizlerin boyunduruĝundan kurtulmak Türkiye‟nin boyunduruĝundan kurtulmaktan daha zordur. Kürd Komitesinin Kürd devletine yaptıĝı bu talepten sonra, Kürd devleti komşusu olan büyük Rusya Sovyet devletinden yardım talebinde bulunma kararı verdi. Bu meseleye ilişkin Suleymaniye Kürd Hükümeti ve Istanbul Kürd Komitesi bilgilendirilmiştir. Kürd Komitesi son kararında kendi sırtını : Yunan cephesindeki başarı Kemalistleri güçlendirir ve ondan sonra muhalefin hızlı bir şekilde iktidarı ele geçirmesini garanti altına alınmasına dayandırıyordu. Söz konusu toplantıya Sovyetlerin himayesi altında Baĝımsız Kürdistan Projesi üzerine çalışmaya katılan Hüseyin Paşa Bey gibi şahsiyetlerde katılmıştı. 13 maddeden oluşan bu Proje Sovyet Konsolosluklarına verilmiş ve aynı zaman Moskova‟ya ve Ankara‟ya(Sovyet Büyükelçiliĝine-çevirmen) da gönderilmişti.. Kürd Komitesinin atacaĝı adımlar Lozan Antlaşmasında Türkiye sorunun nasıl çözüleceĝini ve Rusya„nın Kürd Komitesinin taleplerine karşı nasıl tavır alacaĝına endekslenmiştir. Eĝer Rusya Kürd Komitesinin taleplerini kabul ederse, olumlu bir cevap verirse, Kürd Komitesi örgütlenme faaliyetlerini bitirdikten sonra kendini ayaklanmayi başlatmak için hazırlayacak.. Eĝer Rusya Kürd Komitesine yardım etmese, Kürdlerin önünde tek bir kapı kalıyor ki eski siyasetlerine dönme, yani muhalefet ile birlikte Kemal‟e karşı bir coup D‟Etat‟yi gerçekleştirmek için çaba içine girecektir. Bizim ile toplantılar ve talepleri yanı sıra , Erzurum Kürd Komitesi Türkiye Kürdlerinin devrimci teorik ve pratik çalışmalarını destekleme çabasını gösteriyor ve Kürdleri ayrı ayrı, baĝımsız bölgeler veya aşiretler şeklinde ayaklanması yenilgilere neden olur, diĝer yandan Kürd hareketinin gücünü harekete geçmesi gereken an için zayıflatıyor yönünde Kürdleri uyarıyor. Bununla birlikte Kürd Komitesi önemli adımlar atıyor ve Türk devletine baĝlı olan bazı Kürd liderlerinin tavırlarında çelişki, karışıklık ve ayrılık yaratmaya çalışıyor.. Örnek olarak: Erzurum toplantısından sonra Hüseyin Paşa Türkiye devletine sadakatını bildirmek için Ankara‟ya gidiyor... Hüseyin Paşa çok başarılı bir şekilde hareket ediyor. Ankara‟dan dönmeden önce Türkiye devleti Hüseyin Paşa‟ya tanınan bir şahsiyeti olan Yusuf Ziya Beyin öldürülmesini nasıl örgütleneceĝi konusunda talimat veriyor. Açıktır ki Hüseyin Paşa Kürd Komitesini ve Yusuf Ziya‟nın şahsını bu konuda bilgilendirmeyi kendi boynun borcu biliyor. Xoy halkından bir başka Kürd önderine Kürd devletine karşı savaşmak amacıyla Türkiye devletine ve Ankara‟ya
telgraf çekme izni veriliyor. Açıktır ki Kürd önderlerinin bu tavırları, onların Suleymaniye Kürd devletinin yanında olmadıkları imajını veriyor ve sonuçta Türk devletinin ve Türk yetkililerinin var olan dikkatlerini daĝıtmaya yarıyordu. Kürd önderlerinin ve Erzurum Komitesinin faaliyetleri yönlendirmedeki uyanık oluşları ve ilegaliteye önem vermeleri şurada çıkıyor: Bu yılın şubat ayına kadar Türkiye‟nin Erzurum Kürd Komitesinin varlıĝından ve onun Suleymaniye Kürd devletiyle ilişkilerinden haberi yoktu. Bu konuda Muş şehrinin yöneticisi Xalid Beyi detaylarına ilişkin deĝil, ama genel olarak bilgilendirmişti.. Erzurum Kürd Komitesinin açıĝa çıkmasının sebebi Ankara‟dan Erzurum Komutanlıĝı uyarılarak Kürd subaylarının ve özellikle Xalid Beyin takip edilmesi ve tutuklanması için gönderilen emirdi.. Bu tahkikat ve soruşturmanın sonucu Kürd Komitesinin 3 irtibat kadrosunun tutuklanmasıydı.. Fakat onları mahkum edemiyorlardı..Çünkü, elerinde onları suçlayacak hiç bir belge yoktu.. Bunun sebebi ise Kürd Komitesi gizli ilişkilerinde bilgi akışında çok az yazılı, ama daha çok sözlü kanalları seçiyordu. Bu tutuklamalara raĝmen Kürd Komitesi hem Suleymaniye Kürd devletiyle ve hemde Türkiye‟deki tüm aşiret liderleriyle ilişkileri devam etti. Örneĝin, Ayaklanma için Kürd Komitesi geçen yılın Aralık ayında ne pahasına olursa olsun aşiretlere silah satın almaları için talimat vermişti. Baharın gelmesi, yolların açılması ve uygun bir zaman bu karar Erzurum‟da tatbik edilecekti.. Silah talebi o kadar büyüktü ki, marangozlar ve demircilerin hepsi eski tüfek ve tabançaları temizleme ve yenilemeyle meşguldular.. Şehirlerden farklı kanal ve yollarla silahlar parçalar halinde köylere taşınıyor ve oradanda toplu halden Kürdistan‟ın merkezine taşınıyordu.. Şimdi Kürd Komitesinin Rusya ile olan görüşmelere dönüyorum. Erzurum Kürd Komitesinin tavrı hem Kürd devleti tarafından ve hemde Istanbul Kürd Komitesi tarafından desteklendiĝini söylemem gerekir. Özelliklede Türkiye‟nin Lozan Konferasına giden delegasyonunun Ingilizlerle anlaşmaya vardıkları yönündeki açıklamalarından sonra..... Kürdler, Ingiliz ve Türklerin antlaşmaya varmalarını kurtuluş ideallerine karşı bir tehdit olarak ön görüyorlardı. Bundan dolayı Rusya‟nın desteĝini almayi zorunlu bildiler. Öyle görünüyor ki yalnızca Sovyetlerden yardım istiyen Erzurum Kürd Komitesi deĝil, Istanbul Komitesi ve bu yılın şubat ayında Suleymaniye devletide Rusya‟dan yardım talebinde bulundu.. Böylece bu ilişkilere büyük bir önem veriliyor.. 18 Sovyet Belgelerinde Azadi Örgütü, liderler ve hesaplar (18) Her ne kadar Suleymaniye Kürd devleti Erzurum Kürd Komitesinin Rusya‟nın yandaşlıĝı yönündeki talebini önemli bir olay olarak görüyorsada, ama başlangıçta Kürd hükümetinin içinde çelişki vardı.. Fakat, onların çoĝunluĝu Sovyet Rusya ile ilişki kurmaktan ve yardım istemekten yanaydılar. Bu amaçtan dolayı da onlar bizim Tebriz Konsolosluĝumuzun yanına gelmişler. Şimdi Erzurum Kürd Komitesinin bir üyesinin söylediklerine göre Simko Türkiye Kürdistan‟ın Mezreki, Şemseki ve Şukri aşiretleri arasında çok aktif bir şekilde propaganda yapmaktadır. Bizim Tebriz Konsolosluĝumuza ulaşan haberlere göre Simko aşiretlerle yaptıĝı görüşmelerde ve ilişkilerde çok önemli sonuçlar elde etmiştir. Geçen yılın nisan ayında her iki Erzurum ve Istanbul Kürd Komiteleri birleşti. O döneme kadar Istanbul Kürd Komitesi Ingilizlerin taraftarıydı.. Istanbul Kürd
Komitesinin üyesi Yusuf Ziya Bey Erzurum‟dan Bitlis‟e gelerek Xalid Bey ile görüştü. Her iki taraf aralarındaki ilişkiler ve geleceĝe ilişkin planları konusunda anlaşmaya vardılar. Kürd devletine de bir mektup yazdılar. Rusya ile yapılan görüşmelerin başırılı olmasından sonra önderlik rolu Istanbul Komitesinin eline geçiyor. Fakat, Kürd halk kitlelerinin içinde aĝırlık ve itkinlik ilişkileri eskide olduĝu gibi Erzurum komitesi esas rolu oynuyor. Bu Komitee Kürdlerin Ingilizler ile ilişkilerinden hızlı bir şekilde uzaklaşması ve Rusya ile yakınlaşması için ilk adımı attı.. Fakat, Komite konumlandıĝı yer itibariyle Kürdler ve Türkiye muhalefeti arasındaki ilişkilerde gelecekte esas rolu oynayacak.. Diĝer yandan Ankara devletinin gözleri gözleri önünde olacak.. Bundan dolayi: Biz ve Kürdler arasındaki görüşmelerde , Kürdler Rusya‟nın himayesi altında bir Kürdistan için çaba sarfetmediĝini, Rusya‟nın yalnızca vefalı ve güçlü bir komşuyu Kafkas sınırlarında var olmasını istediĝini sonucuna varmışlar. Açıktır ki Rusya‟nın Kürdlere yardımı yalnızca Rusya‟nın düşmanı Kürdlerinde düşmanıdır bakışıyla ele alınıyor Bu ise şu anlama gelmiyor Rusya Erzurum komitesinin yardımına gitmiş ve Istanbul Komitesine olan yardım sözünü yerine getirmiştir. Ruslar şimdiki Türkiye devletinin Lozan‟dan sonra Antant( Türkiye‟nin düşmanları olan müttefik devletlerden Fransa, Ingiltere, Italya ce Yunanistan) devletlerinin tavizkar politikalarının peşine düştüĝünü, Sovyet Rusya‟ya düşmanlık yapacaĝı beklentisini yarattıĝı ve sonuçta Rusya‟nın buna karşı koyacaĝını sonucuna varmışlar. Bunların hepsi dikkate alınması gereken hususlardır: 1)Kürdler için tehlikeli bir ortam doĝmuştur. 2) Doĝu bölge halkının saflarında genel bir hoşnutsuzluk, Türk devletinin Antant yanlısı dış politikası, ülke içinde Kemal‟ın totaliter iktidarı(Örnek olarak Türkiye Parlamentosu seçimlerinde muhalefetin tasfiyesi meselesi) Kürdlerin baĝımsız bir Kürdistan için Rusya‟ya yakınlaşması ve Rusya‟nın himayesini istemelerine yardımcı olmuştur. Aktüel Türkiye devletinin tüm yanlılarının seçimlerde başarılı olmamasına raĝmen, eski Türkiye parlamentonun üyeleri çoĝu muhalefet yanlısıydı. Açıktır ki onlar yeniden birlikte ortak bir plan çerçevesinde Türkiye‟de bir darbe için çalışmalara girişmek için anlaşacaklar. Bu ise eskisi gibi parlamenter çalışma ile deĝil, belki devrimci darbe ile olacaktır. Bu yeni planda Suleymaniye devletinin katılımıda göz önüne alınıyor. Bu planın Kürd devleti tarafından da onaylandıĝı söyleniyor. Rusya‟nın yardımı da hesap ediliyor. Bu meseleye ilişkin Suleymaniye devletiyle tam bir görüşme yapabilmek için, Yusuf Ziya Bey 20.07.1923 tarihinde Erzurum‟dan Ankara‟ya gitti ve bizim ile görüşmelerden sonra Türk devleti tarafından kovuşturulduĝu bahanesiyle Kürd Komitesinin iki üyesi Ismail Hakkı ve Abdulrahman Bey ile birlikte Tiflis‟e geçecekler. Onlar orada Şêx Mahmud‟un temsilcilerini bekleyecekler. Bizim ile Ankara‟da, Şêx Mahmud temsilcileriyle Tiflis‟te görüştükten sonra Yusuf Ziya Lozan‟a gitmeye hazır olduĝunu Rusya delegasyonuyla birlikte tüm Kürdistan adına konuşacaĝını söylüyor... Tabi ki bu ise eĝer Lozan Konferansı sona ermemiş ise ve
Rusya„nın istek ve arzusuna baĝlıdır. Erzurum Sovyet Konsolosluĝunun Raporu 12 Ocak 1924 Kürd Komitesi Kürd Komitesinin bazı üyelerinin ve bu Komitenin başkanı Xalid Beyin benim ile devamlı ilişkileri vardı. Fakat, son dönemlerde bizim ilişkilerimiz iki nedenden dolayı koptu: Birincisi; Türk polisinin genel gözetimi ve özelikle bizim bizim Konsolosluĝumuz üzerine gözetiminden dolayı... Bu gözetim o kadar yoĝundur ki bizim ile ilişkileri ortadan kaldırmıştır. Hem soru soruyor ve hemde bizden açıklama istiyorlar. Kürd Komitesi de ajanlardan kendisini korumak, ihtiyatlı davranmak amacıyla bu detayları göz önüne alıyor. Ikincisi ise; Xalid Beyin başkanlıĝındaki Kürd Komitesine yoldaş Surtis‟in talimatı üzerine kendilerine bildirildi ki Kürd Komitesi bir çok defa bizden yardım ve ilişki talebinde bulunmuş ve şimdiye kadar Sovyet devleti Kürd Komitesiyle görüşmek için bir temsilci tespit edip göndermedi.. Benim Xalid Beye yaptıĝım bu açıklamalardan sonra, o bana cevaben şöyle dedi: Sovyet devletine olan taleplerimizin boşa çıkarılması ve dikkate alınmamasına raĝmen(Taleplerimiz teşebüs ve ısrardı reddedildi) fakat, Kürd Komitesinin tüm üyeleri ve Kuzey Kürdistan halkıyla birlikte her zaman Sovyet devletinin siyasetinin yandaşı olacaklarını Sovyetlere söz veriyorlar.. Kürd Kurtuluş hareketinin Sovyetlerden istediĝi tek şey yardımdır.. Fars Kürdistan‟ından bir adam Türkiye Kürdistan‟ına gelmişti.. Ben kendisine Kürd ve Rusya ilişkileri ve Rusya‟ya ilişkin düşüncelerini sordum.. Bana cevaben şöyle dedi:(kelime kelime aktarıyorum) Türkiye Kürdistanından geçtim.. Her tarafta Kürdlerin Rusya‟ya karşı gönülden baĝlı olduĝunu gördüm. Bir kere Sovyet Rusya‟ya karşı konuştum, herkes bana inanmayarak ve sessizliĝi tercih ettiler. Yalnızca bir tanesi olmasa, o da Rusça biliyordu ve bana Türk askerleride bizim ile Rusya‟ya karşı konuşuyorlar.. Kürdler Rusya‟nın düşmanlıĝı Türklerin siyasetidir diyorlar. Çünkü, Türkler Kürdlerin Rusya dostu olmasını ve ve Ruslarla çalışmasını istemiyorlar. Fars Kürdleri, Maku ve Xoy bölgeleri beni Bolşevik olarak görüyorlar. Onlar her zaman bana „Bolşevik iyisin“ diyorlar. Onlarda kendilerini Bolşevik olarak görüyorlar. Kirmanşah Kürdleri Sovyetler hakkında çok az şey biliyorlar. Fakat öyle görünüyor ki Çarlık Rusyası iyi anılar bırakmış ve bundan dolayı Rus insanı yandaşlarını düşünür...
Sovyetler Birliĝı Dışişler Komiserliĝindeki yoldaşlara(Dışişler Bakanlıĝı) Yoldaş Aralov ve yoldaş Şachovsky‟nin raporlarında ünlü Kürd önderlerinden biri olan Kamil Bedixan‟dan yararlanmak gerektiĝini öneriyorlar. Soz konusu olan şahıs Botanlıdır. Bizde bu amaçla Tiflis‟e kendisini görmeye gittik.. Kamil Bedirxan Bedirxan ailesinden geliyor, onun Kürdistan rolu ve etkisi büyüktür.. Özellikle Güney ve Orta Kürdistan‟da... Kamil Bedirxan‟nın sayesinden birinci dünya savaşı sırasında Botan Kürdleri Türkiye‟ye karşı bize yardım ettiler. Kamil Bedirxan bizim askerlerimizin Kürdistan‟da başarılı olması için Rusya ordusunda önemli bir rol oynadı. Yoldaş Livoviç‟in 21 şubat 1923 tarihinde verdiĝi rapora göre Özel Savunma Komitesi Başkanı yoldaş Pankratov Kamil bey ile görüşmüş.. Yoldaşların Kamil Beye ilişkin iyi anıları var. Kamil Bey basın çalışmaları ve Kürdleri Ingilizlere karşı ayaklandırmak için hazırdır. Kamil Bey Simko ve diĝer Kürd liderlerinin Tiflis‟e davet edilmesi gerektiĝini söylüyor. Kamil Bey maddi olarak çok kötü bir durumda yaşıyor. Yoldaş Livoviç Kamil Beye yardım edilmesi gerektiĝine inanıyor... Yukarıdaki basın meselesinde Sovyet Dışişler Bakanlıĝının Ortadoĝu Bölümü 20.12.1923 tarihli raporunda Dışişler Bakanlıĝıdaki yoldaşların iznini ve önderilerini talep ediyor. Pastochov S. K Sovyet Dışişler Bakanlıĝı Ortadoĝu Bölümü Başkanı 1 Mart 1923 19 Erzurum Komitesi Temsilcisi Kemal Fevzi, Simko ve Ruslar arasında ilişki saĝlıyor(19) Fars Kürdistanı Kürdistan‟daki olayların özeti 16 Ekimden 1 Aralık 1923„e kadar
Kuzey Kürd önderleri Simko ve arkadaşlarıyla ilişkilerini geliştirmek istiyorlar. Biz daha önceki bültenimizde Kürdlerin Ingilizlere ve Türklere doĝru gidişlerinin siyasi yenilgiye doĝru gitmesi neticesinden Xalid Beyin grubunun tüm Kürdistan çapında mevzi kazanmasına ve güçlenmesine neden oldu. Xalid Beyin grubu saĝlıklı ve birleşik bir merkez olarak hâlâ siyasetini deĝiştirmemiştir. Başka bir söylem ile Sovyetlerin yardımıyla Türkiye‟de Kürdlere özgürlük getirmek istiyor. Xalid Bey Kürdistan‟da çok meşhurdur. Urmiye bölgesindeki Kürdler Kuzey Kürdistan‟daki gelişmeleri ve özellikle Erzurum Komitesini çok yakından takip ediyorlar. Bizim Urmiye Konsolosumuz Erzurum Komitesinin Kemal Fevzi adlı bir üyesini yakın takibe almış... Kemal Fevzi, şimdi Qeretu köyünde Simko‟nun yanına gelip gidiyor. Kemal Fevzi bizim Konsolosluĝumuzla ilişki kurmak ve Simko‟nun mektubunu getirmek için gizli olarak Urmiye‟ye gelmiştir. Yine bu kaynaĝa göre Simko 28 Kasım 1923 tarihinde Mahmud Bey adlı bir beyi görmek için gizli olarak Urmiye‟ye gelmiş.. Kemal Fevzi Beyin Konsolosluĝumuza göndermiş olduĝu mektubun içeriĝi şöyledir: Rusya‟nın Urmiye Konsolosuna: Size gururla bildiriyorum: 1)Ben gizli bir Kürd örgütünün merkez komitesi üyesiyim.. 2)Simko beni Istanbul‟dan buraya davet etti... Sizin için şifreli bir mektup yazmış ve beni gizli olarak sizin yanınıza gönderdi.. 3)Bu gece size önemli şeyler söylemek için yanınıza geleceĝim.. Sizden konsolosluĝun koruma görevlilerine, benim gelmem esnasında hiç bir soru sorulmaması meselesinde talimat vermenizi rıca ediyorum.. Size saygılarımı sunuyorum Kemal Fevzi Kemal Fevzi hemen o akşam yanımıza geldi.. O kendisini Kürd örgütünün merkez komitesi üyesi ve Kürd Komitesinin propaganda bölümünün üyesi olarak tanıtı...
Görüşmeler esnasında Kemal Fevzi dikkati çeken bir hususa deĝindi. Kemal Fevzi‟nin söydiklerine göre Xalid Bey grubunun Istanbul‟daki Kürd önderleriyle sürekli ilişkileri vardı.. Kendisinin de üyesi olduĝu Istanbul grubuda Baĝımsız Kürdistan için çaba içindedir.( Kemal Fevzi Istanbul‟un Antant güçlerince işgal edilmesi esnasında Sultan Muhamed devletinin Kürd işlerine bakan komiseriydi) Kemal Fevzi‟nin söylemine göre Istanbul‟daki Kürd önderleri Ingiliz taraftarı olarak faaliyetlere başladılar. Fakat daha sonra Erzurum Komitesinin tavır ve görüşlerini kabul ettiler. Istanbul Kürd önderleride o inanca vardılar ki yalnızca Sovyet Rusya‟nın yardımıyla Kürdler amaçlarına ulaşabilirler ve iyi bir sonuç elde edebilirler. Kemalistlerin Istanbul‟a yönelik askeri saldırı esnasında, ilegal Kürd Komitesinin üyelerinin büyük bir kesimi şehri terketti.. Bu üyelerin belli bir kesimi gizli olarak Erzurum‟a geldiler... Erzurum Komitesi onların gelmesiyle dahada güçlendi ve gelişti. Yalnızca Erzurum vilayetinin temsilciliĝini deĝil, Van vilayetinin kuzeyinin, Bitlis vilayetinin, Muş şehrinin ve hatta şimdi Komitee tüm Kuzey Kürdistanı temsil etme davasını güdüyor. Bundan dolayı Erzurum Kürd Komitesi isim deĝişikliĝine giderek „Komitey Nawendî Kurdistan“ ismini aldı. Aynı zamanda Komitenin Kürd sorununa ilişkin görüşlerine de açıklık getirdi: Geçmişte Erzurum Komitesi Türkiye devleti çerçevesinde Kürdistan için otonomiyi kendisine bir asgari program olarak oluşturmuştu.. Fakat şimdi geçen yıldan beri Türkler Kürd milletinin hiç bir istemini yerine getiremeyeceklerini pratikte gösterdiler. Kürd mecburiyet karşısında baĝımsız Kürdistan şiyarını yükseltiler. Bu durumdan itibaren Komitee şu kararları alıp ve gereken adımları atacak: Tüm Kuzey Kürdistan önderlerini tek bir çatı altında toplayarak, genel silahlı bir ayaklanmayi hazırlanmak; Sovyetler Birliĝi ile ilişki kurmak ve Kürd ulusal hareketine vereceĝi yardımlar konusunu görüşmek; Sonra Güney Kürdistan önderleriyle ilişki kurmak; Ayrıca Komitenin bir kararıda bir üyesini de işleri yürütmek amacıyla Simko‟nun yanına göndererek, sürekli orada bulundurmak.. Çünkü, Simko‟nun bu bölgede ve Türkiye Kürdleri içinde rolu ve ismi vardır. Görüşmelerin kolayca sürdürülmesi ve vazifelerin yerine getirilebilmesi için Simko‟nunda bir Komitesi olması gerekir. Erzurum Merkezi Komitesi Simko‟yu sembolik Başkan olarak seçer.. Bu şekilde Simko‟yu Kuzey Kürdistan hareketini idare etmek için çaĝrılacak..
Kürd Komitesinin temsilcisi Kemal Fevzi Bey Simko tarafından tespit edilmişti. Geçen yılın aralık ayında Erzurum‟dan hareket ederek tam 70 günde Kürdistan‟ın Germeseriye varmıştı. Kasım ayında Ismail Aĝanın yanına gelmişti.. Kemal Fevzi Simko‟nun Erzurum‟dan gelen ikinci temsicisidir.(Birincisi Ahmed Teqi Aĝaydı) Ismail Aĝa „Komitey Nawendî Kurdistan“ın programını kabul etti. Simko, „Komitey Nawendî Kurdistan“ ile aynı görüştedir ve ayaklanmayi hazırlamak için aktif katılıma hazırdır. Bundan dolayı bizim Kürdlere yardım etmemiz gerekiyor. Ismail Aĝanın geçmişte bazen Ingilizlerle, bazen Çarlık Rusyasıyla, bazen Kemalistlerle ilişkileri vardı ve sırtını onlara dayanmıştı.. Kuşku yok ki Kürdlerin Türklere karşı ciddi bir ayaklanması için yabancı bir super gücün yardım ve dayanışmasına ihtiyacları var. Bugün onun görüşüne göre bu devlet Rusyadır. Unutmayalım ki bugünkü koşullar Simko‟yu Türkiye‟den uzaklaşarak Rusya‟ya yakınlaştırdı... Açıktır ki Kemal Atatürk‟te Iran sınırlarına yakın bölgelerde asayışı saĝlayabilmek için şimdiden başlayarak en kısa zaman içinde Rusya„nın Urmiye Konsolosluĝu ile görüşmeleri sonuçlandırmak istiyor. Başka bir söylem ile Simko „fiili“ olarak Komitelerinin görüşünü, yanı baĝımsız Kürdistan‟ın kuruluşu ve Rusya‟nın yardımını bizim ile konuşmak istiyor ve Rusya‟nın tavrının ne olacaĝını öĝrenmek istiyor. Ayrıca bunu dışında Kemal Fevzi Bey Erzurum Kürd Komitesi tarafından Simko ile Rusya‟nın en yakın Konsolosluĝu arasında ilişki saĝlama hususunda görevlendirilmiştir. Bundan dolayi Kemal Fevzi Bey 20 Kasım günü bizim Urmiye‟deki konsolosluĝumuzla görüşme kararı almıştı ve 28 Kasım akşamı Konsolosluĝumuza gelerek kendini tanıştırdı.. Kemal Fevzi Simko‟nun yeni şifresi ve Simko‟nun mektubunu yoldaş Dubson‟a verdi.. Mektub‟un içeriĝi şöyledir: 20 Kemal Fevzi: „Biz Koyun gibi deĝil, aslanlar gibi ölürüz“!(20) Simko‟nun Kemal Fevzi aracılıĝıyla Sovyet Konsolosluĝuna gönderdiĝı mektup: „Gururla deĝerli şahsiyetinize teşekkürlerimi bildiriyorum.. Ben bir buçuk ay önce temsilcim Muhamed Emin Bey aracılıĝıyla şifreli bir mektup size ulaştırmıştım.. Bu mektupta sizin ile görüşme talebinde bulunmuştum. Bundan dolayı
gelişmeleri detaylarına kadar sizin ile görüşmek amacıyla ve benim isteĝim üzerine gelen Merkez Komitesi üyesi olan Kemal Fevzi Beyi size gönderiyorum.. Ben insanlıĝın kurtuluşu için büyük bir görevi omuzlayan büyük Sovyet devletine büyük bir önem veriyorum. Sizin büyük devletinizin deklere edilmiş amaçlarından biri: ezilen halkları özgürleştirmek istiyor. Eĝer dünyada kahraman bir halk varsa, baĝımsızlıĝını, ulusal gururunu ve saygınlıĝı elde etmemişse ne yazık ki tarihi komşunuz olan Kürd halkıdır.. Kürd halkının gerçekten sizin yardımınıza ihtiyacı vardır. Ben de bu halkın evlatlarından biriyim.. Ben ve tüm Kürdistan o inançtayız ki yalnızca büyük Sovyetler Devleti bize gerçek yardım ve dayanışma elini uzatabilir, bizi himayesi ve kanatları altına alabilir. Ben canı gönülden şerefli ve insani devletinizin tüm talimatlarını yerine getirmeye hazır olduĝumu bildiriyorum. Sizin kara bahtlı ve bölgenin en eski halkının özgürlüĝü için insaniyet adına bize yapacaĝınız büyük yardımdan dolayı Kürd halkı büyük Sovyet devletine her zaman muteşekkir olacaktır, tarihe gururla bırakılacak bu düşünceyi boynunun borcu bilerek ilan edecektir. Sizden rıcam bu yalnızca benim ve benim çevremdeki bölgelerin talepleri deĝil, tüm Kürdistan‟ın arzu ve umududur..“ Teşekkür ile Rustem (Simko) Kemal Fevzi ile yapılan aynı görüşmede , o şöyle dedi: „bunlar Simko‟nun kelimesi kelimesine söylediklerinin içeriĝidır“... Daha önce Kürd Komitesi yoldaş Aralov ile görüşmeler yapmış ve kendisine Kürd Komitesinin, Yunanlarla girdiĝi savaştan dolayı Kemalistlerin içinde bulunduĝu uygun olmayan koşullardan yararlanarak Kürd sorununu çözmek için işe girişeceklerini bildirmişlerdi.. Fakat, Kürd Komitesinin niyeti yoldaş Aralov‟un verdiĝi vaatlerden dolayı gerçekleşmedi.. Kürdlerde deĝerlendirebilecekleri bu uygun koşulları elden kaçırdılar.. Şimdi Batı cephesi sorunun çözülmesinden sonra Türkler Kürdistan‟da güçlerini artırmaya ve yerleşmeye ve eski siyasetlerini yenilemeye çalışıyorlar. Fakat siyasetleri başka bir biçim almış, Kürdleri Türkiye içinde daĝıtmak amacıyla Van ve Bitlis Kürdlerinin büyük bir kesimini Türkiye‟nin batı vilayetlerine göndermek istiyorlar.(Bu söylenenlerden Kemal Fevzi sorumludur). Bu koşullardan Kürd halkının kendi vatanında kalması amacıyla Kürd Komitesi durum deĝerlendirmesi yaparak bu meseleye ilişkin tam karar aldı.. Bundan dolayı şimdi ilkbahar da ayaklanmak için hazırlıklara başlamıştır.. Kürd Komitesi, amaçlarına varmak için, yani bahtı kara Kürd halkını özgürleştirmek için gözü Sovyetler Birliĝi devletinin yardım ve desteĝine dikmiştir. Bunların hepsi abartılmaksızın, büyütülmeksizin konuşuldu. Kemal Fevzi son bölümünde ise : „Bana sonuç olarak Sovyet Rusyası gerçekten Kürdlere yardım eder mi etmez mi söyeleyiniz?... Eĝer bize yardım etmesenizde biz
mücadelemize devam edeceĝiz.. Eĝer biz Türkler tarafından yenilgiye uĝratılsak ve bastırılsak da , ama biz koyun gibi deĝil aslanlar gibi ölürüz“ dedi Yoldaş Dubson‟un Kemal Fevzi‟ye karşı tavrı şöyle idi: Kürd Komitesinin Van‟da ve Simko aracılıĝıyla Fars sınırlarında çalışan Kemal Fevzi‟yi bizden uzaklaştırmayın.. Aynı zamanda bizim verdiĝimiz sözler konusunda ise korkutmayin..Çünkü, biz o vaatleri yerine getiremeyiz.. O yardımlarda bu yakınlarda olmaz.. Bunun dışında yoldaş Dubson Kemal Fevzi ile olan görüşmede ilişkilerin korunması için çaba sarfetti... Gelişmelerden haberdar olmak, devamlı olarak Simko ve Kemal Beyin tavırları hakkında bilgi sahibi olmak ve dolaylı olarakta Erzurum‟a ilişkin bilgi sahibi olmak için bu ilişki gerekiyor. Kemal Fevzi Beyin tüm söylediklerinden bir şey açıktır. Erzurum Komitee„sinin faaliyetleri diĝer aylara göre kasım ayında daha yoĝunlaşmıştı. Kuşkusuz bu faaliyetler ise örgütlenme ve Kuzey Kürdistan‟da tüm güçlerin birleştirilmesi içindi.. Öyle görünüyor ki Ismail Aĝa ve Türklerin ikili ilişkileri devam ediyor. Ekim ayında Simko‟nun tavrı Türklerin istemleri doĝrultusunda şöyledir: Kemalistler Simko‟nun sahip olduĝu rolden yararlanıp, onun aracılıĝıyla Asurilerin Urmiye bölgesine yerleşmesini engellemek istiyorlar. Fars sınırında Simko‟yu Türk siyasetinin aleti haline getirmek için mecbur etmeye çalışıyorlar. Ayrıca Türkler kasım ayında Simko‟nun hareketini kontrol edebildiler ve Mar Şemhun‟un öldürülmesi düşüncesini için çaba sarf ediyorlar.. Türkiye devleti, Al Beg kazasının 8 köyünü Simko‟ya verdi. Bu köyler, Derwiş Beyin yönetimindeki Mezdeki aşiretine aittir. Daha önceleri Türkler zorla onları o köylerden uzaklaştırmış ve Fars sınırlarındaki bölgelere göndermişlerdi.. Sürgün edilen ailelerin sayısı 120 dir... Onların Urmiye bölgesine gelip yerleşme niyetleri var.. Türkler, Simko‟nun oĝlu Xusrewi serbest bıraktılar, babasının yanına döndü. 20 kasım günü Xusrew 10 subay ve 10 Türk askeriyle Van‟a gönderildi ve oradan da Simko‟nun bulunduĝu Qeretu köyüne gittiler. Bu şekilde Türkler Simko ile ilişkilerin iyileştirdiler. Simko‟ya demişler ki Asurilerin kendi bölgeleri olan Urmiye‟ye dönüşleri Ingilizlerin işidir. Bu amaçla Türkiye‟nın sınır bölgelerinde büyük bir propaganda yapılmıştır. Bu propagandalara göre Asuriler Simko‟ya ve Kürdlere karşılar. Bu siyaset ile birlikte Türkler, Müslümanlarla Hristiyanları birbirine düşürmeye çalışıyorlar. Bunun için ise ellerinde çok fakt var.. Örnek olarak: Urmiye‟nin Wizey köyünden gelen bir Kürd ile yapılan görüşmede diyor ki: Oranın askeri güçlerinin komutanı Xelil efendi Asuriler ilgili konuşmuş ve bu „gavurların“ başını kesmesini önermiştir. O, Türk devletine bu kutsal göreve başlanılmasıyla birlikte yardım edeceĝine dair söz vermiştir. Bu ise Türkiye siyasetinin sonucudur: Güvenilir kaynaklardan alınan haberlere göre
Ismail Aĝa Hıristiyanların Urmiye ve Selmas bölgelerine yerleştirilmesinden korkuyor. Türklerin yürütüĝü propagandanın Kürdlerin üzerindeki etkisi yoldaş Dubson‟un Kemal Fevzi ile yaptıĝı görüşmede genel olarak ortaya çıkmıştı. Kemal Fevzi yoldaş Dubson‟a başarısız bir dizi soru ile Asurilerin sorununu kapatmaya çalıştı... Örneĝin Kemal Fevzi şöyle diyor: Niçin Ermeniler Kürdistan‟da bizim arazi ve evlerimizi işgal etsinler? Onların bu işte amaçları nedir? Sonra bizim bu konudaki tavrımızın ortaya çıkması için dedi ki: „ eĝer siz izin verirseniz Simko kendilerine saldıracak ve Kürdistan‟dan onları çıkaracak“.... Kemal Fevzi‟nin bu söyledikleri gösteriyor ki kendisi Türklerin sınır bölgelerinde yarattıkları durumun tamamen etkisi altına girmiştir. Ayrıca Türkler ve Simko Asuriler sorununa ilişkin ortaklar.(açıktır ki yalnızca bu meseleye ilişkin) Bu ise Köylülerin Fars sınırlarına geliş ve gidişlerinde görünüyor.. 21 SSCB Dışişler Bakanlıĝının Ortadoĝu Bölümü ve Kürd Meselesi(21) Yoldaş Pastochov‟un Raporu Bu yılın başında Kürd meselesine ilişkin bizim bir tavır almamız gerekiyordu.. Sovyetler Birliĝi Dışişler Bakanlıĝı bizim Ankara ve Tahran Temsilciliklerimize aşaĝıdaki talimatı verdi: 1. )Biz Kürd meselesini uluslararası bir mesele olarak görmüyoruz... Bundan dolayı Kürdistan için otonomiyi kim destekliyorsa desteklesin, reddediyoruz. 2. Bizim ilişkide bulunduĝumuz Kürd önderlerine Kürdistan için otonomi ingilizlerin propaganda ettikleri bir şiyarıdır. Ingilizler Türkiye ile olan sorunlarında bunu bir koz olarak kullanıyor. Ingiliz emperyalizmi kendi hakimiyeti altında otonom Kürdistanı ile başka önemli bir biçimde kölece bir sonucu Kürdlere hediye ediyor. 3. Kürdler Türkiye ve Fars devletleriyle doĝrudan görüşme çabaları içine girmeli, kendi durumlarını daha da iyileştirmek için bu ülkelerdeki ilerici güçlerle ilişkiye girmeleri gerekir. Dışişler Bakanlıĝındaki yoldaşların görüşlerini aktaran yoldaş Şomansky bizim Kürd sorununa ilişkin yaklaşımız aşaĝıdaki gibidir: 1) Otonom Kürdistan Ingiltere yada Türkiye‟nin himayesi altında olabilir.. Ama, asla Fars devletinin himayesi altında olmamalıdır. Çünkü, Sovyetler Birliĝinin çıkarlarına karşı siyasi ve askeri bir tehlike olur. Bundan dolayı her hangi bir kayda deĝer otonomi planı oluşturulurken, üzerinde ciddi bir şekilde düşünmek gerekir. 2)Bizim Kürdistan‟ın Güney(ingiliz) ve Kuzey(Türkiye) olarak bölünmesine ilişkin bilgilenmemiz gerekiyor. a)Ingilizler, Güney Kürdistanı Irak‟a baĝlamaya çalışıyorlar. b)Eĝer Türkiye Kuzey Kürdistan‟a otonomi verirse bizim çıkarlarımıza tamamıyla zarar verecektir. c)Güney Kürdistanı Irak‟a baĝlamak için Ingilizlerin Fars devleti yönetimiyle anlaşması gerekir ve birlikte Iran Kürdlerine karşı hareket etmeleri gerekir.(Mako, Urmiye, Selmas vs.. Kürdleri) Biz, kimin desteĝi ve yardımıyla olursa olsun Kürdistan için otonomiye karşıyız. Ayrıca biz hangi taraf ve her kim olursa olsun Kürd aşiretlerinin silahsızlandırılmasına da karşıyız.. Kürd savaşçı aşiretlerinin özel çıkarlarını korumak için büyük çaba sarfediniz... Onların arasında propaganda yapın ki, Kürd milletyetçiliĝi
ve aşiretlerin baĝımsızlıĝı yaşamaları ve kalmaları gerekir. Onlara Türkiye ve Ingiltere taraftarlıĝını yapmamalarını söyleyin..Çünkü, onların emperyalist amaçları var.. Onlara söyleyin Ingilizler, Türkler ve Farslar onları kendi siyasi ve askeri çıkarlarına kurban etmek istiyorlar. Onlara bu devletlerin kendilerine saldırmalarına bahane vermemek için, kendi devletleriyle ayrı ayrı anlaşmaya varmaları onların çıkarındır, söyleyin.. Onlara Fars devletiyle bu hususlar üzerine anlaşmalarını söyleyin: 1) Aşiretler Fars devletinin resmi olarak tanımalılar, 2)Aşiretler tespit edilen zamanda devlete vergi vermeye hazır olmalılar, 3)Aşiretler devlete gerekli suvarileri vermeliler ve askeri hizmeti yapmalılar.. Yoldaş Somyatsky diyor ki: açıktır ki bizim Kürdlere yardımımız ve desteĝımiz askeri içerikli olmayan dar propaganda ile sınırlıdır. Açıklama ve yayınların basımı gibi........ Yoldaş Somyatsky‟nin önerileri Dışişleri Bakanlıĝındaki yoldaşlarınki ile Kürdistan için otonomi, Kürd meselesinin çözümü, Kürdlerin Fars ve Türkiye devletleriyle anlaşmalarına ilişkin birbirleriyle uyum içindeler. Fakat, şu noktalarda farklıdırlar: 1)Türkiye Kürdistan‟ının otonomisine karşılar. 2)Kürd aşiretlerin silahsızlandırmasına karşılar. Yoldaş Yoldaş Somyatsky‟nin önerilerinden yeni olan Güney Kürdistan‟ın Irak devletine karşı olmamız gerekir görüşüdur... Sovyetler Dışişler Bakanlıĝının Ortadoĝu Bölümü : a) Doĝu ülkelerinde kapitalizm aşamasına kadar var olan feodal kalıntıları kaldırmak gerekir. b)Çünkü, bizim bölgede güvenliĝin var olmasında çıkarlarımız var. Bizim ne Türkiye Kürdistan‟ına otonomiye ve ne de Kürd aşiretlerinin silahsızlandırılmasına karşı çıkmamız gerekir. Türkiye Kürdistan‟ına akılıca bir otonomi verildikten sonra , hiç bir şekilde Fars Kuzey Kürdistan‟ıyla birleşmesine imkân vermemek lazımdır. Fars Kürdistan‟ının otonomisinin yıkılması uzak deĝil, yada yoldaş Yoldaş Somyatsky‟nin önerdiĝi biçimde olur.. Fakat Ingilizlere yönelik şikayette ilişkin, yanı Güney Kürdistan‟ın Irak‟a baĝlanması „bizim karşı durmamız için hiç bir çıkarımız yok.. Çünkü, Kürdistan‟ın tümü bizim hakimiyetimiz altında olmaz. Ayrıca Kürdistan‟ın bir parçası Irak üzerine gitmesi iyidir. Kürdistan‟ın diĝer parçaları da parçalansın.. Bu iş bizim çıkarımızadır ve sebep olacaĝı hususlar: 1) Türkiye, Irak ve Ingiltere arasındaki ciddi çelişkileri kızıştırıyor... 2) Irak(Ingiltere) zayıflanır, güçleri daĝılır ve kendilerine karşı koyacak cephe genişlenir. Bu ise bizim çıkarımıza olacaĝa benziyor. Burada sözü edilen sorulara ilişkin Sovyetler Dışişler Bakanlıĝının Ortadoĝu Bölümü, Dışişler Bakanlıĝındaki yoldaşlardan kararlarını vermelerini talep etmektedir. Pastochov Sovyetler Dışişler Bakanlıĝının Ortadoĝu Bölümü Başkanı 22 Erzurum Kürd Komitesi (22)
Kürdistan‟ın Durumu Tiflis‟te bulunan Kamil Bey‟in Şêx Mahmud ile ilişkisi var. Bizim Erzurum Kürd Komitesinin yönetimine ilişkin hiç bir malumatımız yok... Simko Erzurum Kürd Komitesinin toplantasına katılıyor ve Rusya tarafından İngiliz yanlısı olmakla suçlanıyor. Güya Simko bu suçlamaları reddediyor ve Kürd Komitesinden ayrılmış.. Diğer yandan, Kürd Komitesi Kürdistan‟ın parçalanmasına karşı ve Musul Vilayetini Kürdistan‟ın ayrılmaz bir parçası olarak görüyor. Kürd Komitesi, Kürdistan‟ın bir parşasını İngilizler tarafından el konulmasına karşı ve diyor ki: İngilizlerin Kürdistan‟ın bir parçasında hakimiyetleri var ve oradan itibaren Kürdistan‟ın diğer parçaları arasında çelişki yaratıyor, kışkırtıcılık yapıyor ve Kürdistan‟ın bağımsızlığına zarar veriyorlar. Belli bir dönem önce ünlü bir Kürd şahsiyeti, Şêx Ebeydullah Şemzinan‟ın oğlu Şêx Abdulqadir ile görüşmeler yapmak için İstanbul‟a gitmişti..Şêx Abdulqadir‟ın Musul Kürdleri arasında büyük bir taraftar kitlesi ve büyük bir rolu vardır. Söz konusu olan ünlü Kürd şahsiyeti Şêx Abdulqadir‟a Kürd Komitesinin çıkarları doğrultusunda propaganda etmek için Musul‟a gitmesini önermeyi istiyor. Şêx Abdulqadir‟ın Kürdistan‟ın bütün Şêxleriyle görüşmek için oraya gitmesi ve onlarla görüş alış verişinde bulunması kuşku götürmez. Onlardan Şeyh Ul İslam Haydarzade ve Bedirxan Paşa‟nın oğlu Emir Ali Bey vb................ Bu son savaşta Ermenilerin sebep olduğu yıkıcı faaliyetlere rağmen Ruslar Kürdlerinde saflarında iyi anılar bırakmışlar. Şimdiye kadar Kürdlerin Rusya‟nın siyasal geleneğine yakınlaşması veya Rusya‟nın yandaşlığını yapmasına kuşku ile bakılıyor ve Erzurum Kürd Komitesinin yoldaş Pavlovski vasıtasıyla Kürdistan için Rusya‟nın himayesi talebinden bulunmasıda kuşku ile karşılanıyor.. Fakat şimdi burada açık ve ciddi olarak Rusya‟nın Kürdistanı kanatları altına alması talebinde bulunuyorlar.. Bu öneri ciddiye alınmalı ve üzerinde inceleme yapmak gerekiyor. Kürdistan üzerine Rusya‟nın himayesini reddetmek, Kürdleri İngilizlerin kucağına iteceğinin anlamak zorundayız. Ayrıca bu durum bizim için kötü sonuşçları geride bırakır.. Çünkü, her nasıl olursa ve her halukarda Kürdler İngiliz hakimiyetini Türk hakimiyetine tercih ederler. Yoldaş Pavlovski, Xalid Bey aracılığıyla Simko‟nun Kürd Komitesinin önderliğinin üyesi olduğunu ve Kürd Komitesinin toplantılarına katıldığı yönünde bilgilendirilmiştir. Fakat, Simko işine başladığı zaman İngilizlere yanaştı. Açıktır ki onlardan yardım ve talimat da almıştır. Bundan dolayı Kürd Komitesinden uzaklaşmış ve Kürd Komitesi de İngilizlerin siyasi yolunu takip etmek istemiyordu.. Kürd Komitesinin Simko ile ayrışmasının sebebi bu sorundu.. Kürd Komitesi Simko‟ya yardımı kesti.. Simko‟nun Fars devletiyle olan çatışmalarında Türkiye Kürdleri Simko‟ya yardım etmedi. Bu ise Simko‟nun yaptıklarının Kürd Komitesinin gönlüne göre olmadığı anlamına gelmiyor..
Gelişmelerden hiç bir haberimiz yok.. Kuşkusuz ilişkiler olmalı.. Bu yakınlarda bu işlerin açıklığa kavuşturulmasını umuyoruz.. Gerçi Kürd Komitesi İngilizlerin siyasetine ve Suleymaniye‟deki Kürd hükümetine karşıdır. Fakat, Şêx Mahmud ile ilişkileri var, hatta dostlukları da... Eğer doğru ise buradaki Kürd önderliği o inançtadır ki Şêx Mahmud az tanınıyor, iradesi zayıf, İngiliz siyasetinin taraftarlığını bırakmaya mecbur edilir ve Kürd Komitesinin saflarına katılır.. Yaşanan olaylardan beklenen bugünkü bağımsız Kürdistan Kürd hareketini hazırlamak için iyi bir mevzi ve güven duyulan bir odaktır.. Sonra Kürd hareketinin Türkiye Kürdistanı ve uzak değil Fars Kürdistan‟ına yönelik saldırılar için bir kale olacak.. Bazı Kürd ünlü şahsiyetleri ve önderleri: Şêx Ebeydullah Şemzinanlının oğlu Şêx Abdulqadir, Devlet Şurasının eski başkanı, Musul Kürdleri arasında büyük bir etkisi var....Şimdi İstanbuldadır.. Şeyh Ul İslam Haydarzade, İstanbulda... Bedirxan‟ın oğlu Emir Ali, İstanbuldadır.. Bedirxan Paşa‟nın torunu Ali Bey, Musul ve Botan‟da etkisi büyüktür. Bahri Yaşarzade( Baha Bey) Selahadin Bey, 1914 yılındaki Bitlis ayaklanmasına katılmıştı. Cemil Çeto, Garzandadır.. Türklere karşı ayaklanmıştı. Emin Perixan, Kapıcızade Mahmud Efendi, Cudi yada Cewadi Paşa, Salih Bey ve Mahmud Bey, Meşhur İbrahim Paşa'nın oğlu ki tüm Diyarbakır Kürdlerini birleştirmişti ve bu son yenilgide yaşamını yitirdi.. Mahmud Bey Feqi Emin, Xalid Bey, Kör Hüzeyin Paşa, Hamid Bey, Naci Bey, İzet Bey, Cemil Paşazade Ekrem Bey, Abdulhamid Bey, cesur bir adamdır ve Fars ülkesinde yaşıyor.. Türk Parlamentosunun eski üyesi Lütfi Bey, Yusuf Ziya Bey, Omer Teymur, Osman Paşa, Abdulrahman Ağa, 23 Prens Şachovski‟nin kaleminden Kürd- Ermeni ilişkileri(23) Rusya ve İngiltere‟nin Ortadoğu siyasetinde Kürdistan‟ın rolu ve Kürdistandaki olaylar.. Birinci Dünya savaşı sırasında Kürd ve Rusya ilişkileri:
Rusya‟nın Kürdler arasında prestiji çok yüksektir. Kürdler arasında yaygın bir kanıya göre Türkler hiç bir zaman Rusya‟ya karşı başarılı olmazlar... Ruslar, Doğuya hakim olacaklar diye... Kürdler her zaman bizim Türklerle olan savaşlarımızda Rusya‟ya yardım ettiler. Kürdlerin Kısa Tarihi: Êzdanşêr‟in 1853 tarihinde yenilgesinden, Hüseyin ve Osman Paşa 1878‟de Bedirxan‟ın çocukları sayesinden Türklerle anlaşmalarından ve bölgenin tehlikeden kurtarılmasından sonra, Bedirxan Paşa‟nın oğlu Kamil Bey Bitlis‟te ayaklandı.. Ayrıca, Rusya‟nın yardımıyla 1880‟deki Şêx Ebeydullah‟ın ayaklanması bastırıldı. Bu ayaklanma çok büyük bir ayaklanmaydı... Bu ayaklanma Fars Azerbaycan‟a yayılmış ve Urmiye‟yi hakimiyeti altına almıştı. Bu ayaklanma Rusya‟nın eleştirilerine ve düşmanlığına hedef oldu. Bedirxan‟ın oğulları Şêx Ebeydullahı İstanbul‟a getiriyorlar, oradanda Mekke‟ye ve ölene kadar orada kalıyor.. Şimdi Şêx Ebeydullah‟ın oğlu, yanı Şêx Abdulqadir senatördır... Şêx Abdulqadir‟ın çocukları da ünlü ve iktidar sahibidirler. 1913 yılında Bedirxan Paşa‟nın oğullarından Hüseyin Paşa, Hasan bey ve Kamil Bey 18 Nisan‟da Kamil Bey‟in önderliğinde Kürdistan‟ın tamamını kurtarmak amacıyla ayaklandılar. Fakat Türkler gelişmelerden haberdar oluyor ve 7 mayis günü Kamil Beyi tutuklayıp İstanbul‟a gönderiyorlar. Böylelikle bu ayaklanmayı bastırıyorlar. Fakat, Ruslar onu yolda kurtarıyor ve Tiflis‟e gönderiyorlar... Botan Emiri Bedirxan Rusya‟dan yardım istiyor ve Kürdistan‟ın Rusya‟nın himayesi altında olmasına hazır olduğunu bildiriyor. Ayrıca Kamil Bey‟in akrabası Êzdanşêr‟de Rusyadan yardım talep etmişti.. Savaş başladığı zaman Türkler tarafından tutuklanarak Şam‟a gönderildim. Şam Kürdleri bana kaçmamı önerdiler.. Onlar Rusya ile Kürdler arasında arabulucu yapmak için beni Diyarbakır‟daki kendi Kürdlerinin yanına göndermek istiyorlardı.. Şam Kürdleri sabırsız bir şekilde Rus ordusunun ilerleyişini bekliyor ve silaha sarılmak istiyorlardı.. Kürdler‟in üzerinde etki yapan faktörler Bedirxan Paşa‟nın oğlu ve amcası oğlunun Rus ordusu içinde olmalarıydı.. Ben bunu Şam Kürdlerinden duydum.. Bütün Konsolos temsilciliklerimiz, ordumuzun basın kadroları( Erzurum ve Van‟da) Kürdlerin Rusya‟ya karşı düşmanlık yaptıklarına dair raporlar yazmışlar. Buna inanmamak lazım. Eğer savaş başlarsa, onlar müslüman Türklerle beraber Hıristiyan Rusya‟ya karşı savaşırlar diye...... Birinci dünya savaşının neyi göstediğini unutmamak lazımdır.... Savaş başlar başlamaz, Resul Bey, Şemsedinov, kardeşi Hamid bey ( Eyub Paşa‟nın oğulları) Kara Kilise bölgesinde Hamidiye alaylarıylarıyla bizim ordumuzun saflarına katıldılar. Diyadin bölgesinin ünlü önderlerinden Muhamed Bey bize teslim oldu.. Adamanlı Kürdlerin reisi Ali Bey bize teslim olmaya hazır olduğunu bildirdi... Van gölünün batı yakasında, Patnos‟ta yaşıyan ve büyük bir güce sahip olan Haydaran aşiret reisi Kör Hüseyin Paşa
bizim yakınlaşmamızı bekliyordu.. Kafkasya Askeri Komutanlığımız beni Sizov kod ismiyle Kürdleri safımıza çekmek için onların içinde çalışma için görevlendirmişti.. Bende Berdirxan Paşa‟nın oğlu Kamil Bey‟in yardımıyla onların içinde çok iyi çalışmalar yaptım. O zaman Prens Warenstsov Daşkov Kafkas yöneticisiydi.... Var olan durum tersine döndü.. Prens Warenstsov Daşkov hastalandı ve eşi olan Prenses pratikte Kafkas yönetimini ele aldı.. Petersburg‟un izniyle tüm savunma güçlerini Ermenilerden seçti. Diğer yandan bütün askeri ve siyasi üst yöneticiler Kürdlere karşı kışkırtıcılığa başladılar... Ermeni savunma güçleri müslüman Kürdlerin mallarına ve servetlerine el koydular ve Kürdlere zulüm etmeye başladılar.. Ermeni savunma güçleri Beyazid bölgesinde bütün Kürd köylerini harebeye çevirip ve yıktılar.. Bölge halkı sanıyor ki Ruslar gelmiş temsilcilerini yanlarına gönderiyorlar.. Fakat, anlaşılıyor ki gelenler Ermeniler.. Ermeniler temsilcilerini öldürüyor, sonra köylerini işgal ediyor ve köy halkının tümünü katliamdan geçiriyorlar... Onların gözleri önünde kadınlarına karşı aşağılayıcı davranıyorlar.. Bundan sonra Tiflis‟e dönen Rus Komutan Ermenilerin görünmemiş pratiklerine karşı durma yada engelleme yerine oradaki Kürdleri avlamaya başlıyorlar.. Resul Bey ve Halid Bey Hamidiye Birlikleriyle birlikte kendileri Rusya ordusunun saflarına katılmışlardı, zindana atılıyorlar. Muhamed Bey‟in mal ve servetini talan ediyorlar, eşlerini aşağılıyorlar.. Ali Beyi ve diğer Kürd Beylerini Rusya ordusunun bayramına davet ediyorlar ve oradan namertçe Sibirya‟ya sürüyorlar.. Ordumuz geri çekildiği zaman, Ermeniler bu durumu vesile bilerek sağ kalan müslümanları öldürüyorlardı.. Kürdleri esir almıyorlardı ve hemen orada öldürüyorlardı. Bundan dolayı Kürdler teslim olmak istemiyorlardı.. Ermeniler yalnızca Kürdleri bizden uzaklaştırmadılar, öyle yaptılar ki Kürdler bize karşı rahmetsizce savaşma ortamına soktular.. Çünkü Kürdler biliyorlardı karşılarında acımasızlık var, çaresizlik içinde mallarını ve çocuklarını savunuyorlardı.. Kürdlerin bu korkusuz direnişi ve umutsuzluğu 1915 yılının sonu ve 1916 yılının başındaki harekatımızı çok zora soktu.. Öyle olduk ki askeri istihbarat toplayamiyorduk.. Fakat tuhaf olan şey Kürdler Ruslara düşmanlık yapmıyordu. Onlar durumu anlamışlardı, bu işlerin Ermenilere ait olduğunu biliyorlardı.. Muş bölgesinin büyük ve ünlü önderi Musa Bey Bitlis‟te bizim birliklerimize karşı çok sert ve şiddetli bir savunma yapmıştı.. Bizim birliklerimizin komutanı Musa Bey‟den teslim olmasını istiyor... Musa Bey bizim komutana Ruslara saygımız var diye yazıyor. Fakat size nasıl güvenebiliriz ve mal ve can güvenliğimize inanabiliriz? Biz öyle sanıyorduk ki Rusya büyük bir devlettır, iktidarı ve kanunu herkesi kapsıyor.. Fakat, şimdi görüyoruz ki Ermeniler Rusya‟ya emir veriyorlar.. Ermenilerin Kürdlere karşı yaptıkları vahşetlere rağmen, Kürdler bize karşı şavaşa katılmıyorlardı.. Ben Kamil Bedirxan Bey aracılığıyla Kürd önderleriyle ilişkiye geçtim.. Bizim Askeri Güçlerin Komutanlığı tarafından bana Ermenilerin içinde olmadığı bir Rus ordusunun Kürdistan‟a gönderileceği konusunda güvence verildi.. Bunun ardından 1917 yılında bizim yol göstericiliğimizde Botan Kürdlerinin ayaklanması başladı. Bu ayaklanma Türklere büyük zarar verdi, özellikle Türk askerinin geliş gidişlerine.... Ayaklanma Botan‟da 1916 yılında baş göstermişti.. Dersim Kürdleri de bizim ordumuza büyük yardımlar ettiler... Fakat, Ermenilerin dolayı bizi Dersim‟e bırakmadılar.. Biz nereye gittiksek şu sözleri duyuyorduk:
24 Sovyet Arşivlerinde Kürdler (24) “Biz Ruslardan korkmuyoruz, canı gönülden onlarla birlikte gideriz. Fakat, Ermenilerden korkuyoruz. Çünkü, bizleri öldürüyorlar, namusumuzu ayaklar altına alıyorlar.. Siz Ruslarda buna yol veriyorsunuz”.... 1915 yılının sonbaharında Kürdlerle ilişkiye geçmem için Askeri Güçlerimizin Genel Komutanlığı bana talimat verdi. 1916 yılının başlarında onlarla ilişkiye geçtim.. Askeri Güçlerimizin Genel Komutanlığına eğer Ermenileri kendimizden uzaklaştırırsak başarılı oluruz, Kürdleri Türklere karşı harekete geçirebiliriz, dedim.. Bunun sonucundan komutanlarımız müslümanlara eziyet verilmemesi yönünde talimat verdiler. Bundan dolayı Taşnak Partisine bağlı büyük bir Ermeni kesim benden acız oldular. ....Bizim Kürdistan‟daki gelişmelere ilişkin az haberimiz var.. Bundan dolayı bizim Kürdlerle ilişkilerimizin ne durumda olduğunu söylemek çok zordur. Beyazid Konsolosumuz yoldaş Malstov‟un raporuna göre, Rus generalı Andrevski ve Ankara sovyet temsilcisi Simko‟nun yenilgisi dönemindeki katılımları, Simko‟yu İran devletine vermeme yönündeki Türkiye devletinin pratiğini protesto etmişlerdi. Tüm bu işler Kürdlerin bize yönelik anılarında acı ve hoş olmayan etkiler bırakıyor.. Fakat, bunun Kürd ve Rusya ilişkileri üzerine önemli bir etkisi olmaz... Ayrıca, general Andrevski Sovyet Rusya‟nın değil, Beyaz ordunun hizmetindedir. 1916 yılında Kürdlerin ayaklanması başladı. Ben ve Kamil Bey Kürdistan genelinde propaganda faaliyetlere giriştik. Biz Kamil Beye eğer ayaklanma başarılı olursa, Bedirxan ailesinin Botan‟ın tümüne hakim olacakları sözünü verdik. Ve sonra bizim ile antlaşma imzalayarak Kürdistan bizim etki alanımız içine girecek.. 1908 yılındaki Jön Türklerin devriminin Kürdler için hiç iyi bir kazanımı olmadı.. Kürdler ve Daşnaklılar haklarını elde etmek ve Türklerle eşit bir şekilde mücadele etmek için bir antlaşma imzaladılar.. Fakat bu birlik uzun sürmedi. Bunun suçlusuda Taşnaklılardı. Büyük Ermenistan planından dolayı İttihat ve Terakki Cemiyetiyle Kürdlere karşı birlik kurdular.. Ermeniler yeniden Kürdlere karşı düşmanlık yapmaya başladılar. Bundan dolayı Türkler, Kürdlerin 1914 yılındaki Bitlis ayaklanmasını bastırabildiler.. Kürdler, Türklerin Tropoli, Balkan ve bazı Arap bölgelerinde yaşadıkları karmaşık durumdan sonunlarından yararlanarak ayaklandılar.. Bedirxan ailesinden Hüseyin Paşa, Hasan Paşa, Kemal Bey ve Suleyman Bey Türklere karşı bir ayaklanma örgütlediler. Fakat, ayaklanma bastırıldı, ayaklanmanın önderlerinden büyük bir kesimi idam edildi.. Bazıları kaçtılar ve 3 kişi de bizim Bitlis Konsolosluğumuza sığındılar.. Savaşın başlamasıyla bereber onlarda Türkler tarafından tutuklandılar ve idam edildiler. Bizim Bitlis Konsolosumuz yoldaş Şirkov, W. İ ayaklanmaya önderlik edemedi, daha doğrusu bir harekete önderlik etmek istemedi.
Bedirxan ailesinden başka biri olan Abdulrezaq Bedirxan, daha önce Osmanlı Sultanı olan Abdulhamid‟in hizmetindeydi. Abdulrezak Bedirxan, Fars ülkesine Simko ve Seyid Taha‟nın yanına kaçıyor. Abdulrezak, Türklere karşı ayaklanmayi hazırlama faaliyetlerine girişiyor. Birinci Dünya savaşı sırasında o bölgeler bizim elimizdeydi. Türklerin cephesinde bize karşı yalnızca Kürdler savaşıyordu.. Onların başka çareleri yoktu.. Ya kendilerini savunacaklardı yada göçe razı olacaklardı.. Şimdi Türklerin durumu Kürd sorunundan dolayı çok karmaşıktır. Şêx Mahmud Güney Kürdistan‟da... Ayrıca Simko‟da Türklere karşı ayaklanmış.. 1921 yılında Cemîlê Çeto‟nun Garzan ve Surme( Botan‟ın batısı) ayaklanması bastırıldı. Benim 1916 yılından itibaren Cemilê Çeto ile ilişkilerim vardı. Yine aynı yıl Sivas‟ın Zara‟sında Dersim‟e kadar yayılan bir başka ayaklanma oldu. Kemal Paşa ayaklanmayi bastırmak için Laz aşiretlerinden ve Krasuendli Osman Ağa‟dan yardım istemek mecburiyetinde kaldı.. Öyle görünüyor ki bu ayaklanma İngilizler tarafından örgütlendi.. Çünkü; Kemalistler askeri güçlerini Botan cephesine yığdığı zaman, bu ayaklanmanın teşvikçileri ve kışkırtıcıları İngilizlere sığınmışlardı.. 1918 yılında bizim güçlerimiz Azerbaycan‟dan gittikten sonra Simko çok güçlüydü.. Bizim Şerefxan‟daki ambarlarumızda talan ettiği silah ve patlayıcılarla kendisini iyi silahlandırmıştı.. Simko ilerlemeye başladı.. Simko, merkezi Qeture‟de bulunan Abduyî aşiretindendir.. Simko, sonra Çariqi ele geçiriyor ve Türkiye sınırına yakın olan Çariq Kalesine yerleşiyor. Simko‟nun kardeşi Cafer ağa Tebriz hakimi tarafından Tebriz‟e çağrılıyor ve orada öldürüyor. Cafer ağa, yiğit, korkusuz, güzel yüzlü, temiz ve cesur bir adamdı. Fakat, onun okuma yazması yoktu. Bizim Xoy Konsolosumuz Çirko, Kürdistan‟da Rusya‟nın rolunu artırmak için onunla ilişkiye geçmişti. Rusya, Fars devletini Simko ile barışma ve antlaşma imzalamaya mecbur ediyor.. O antlaşmaya göre Xoy, Qetur, Dilman ovası, Soma ve Bradost bölgeleri Simko‟nun idaresine bırakılmıştı. Bu antlaşmanın içeriğine ilişkin bilgim yok.. Rusya, kutsal Stansilavi‟nin ikinci derecedeki madalyasını Simko‟ya veriyor. Simko, aktif ve ünlü bir aileden gelmiyordu. Biz Simko‟yu başkalarının sırtında büyütük.. Fakat, sonuç tersine oldu ve Simko birinci dünya savaşında bize karşı savaştı. Abdulrezaq ve Seyid Taha Simko‟nun yanına gelmek için yolda Türkler tarafından yakalanıyorlar. Fakat, Simko onları Qetur‟un yolunda kurtarıyor ve yanına alıyor.
Birinci dünya savaşı başladığı zaman, Simko, Abdulrezaq ile birlikte Türklere karşı savaşmaya başladı. Bizim Simko ile olan ilişkilerimiz General Çirnezopov‟dan dolayı iyiydi.. Hatta bir kere ordumuz bir kesimi Türkler tarafından kuşatılıyor.. Simko kuşatmayi kırıyor ve onları kurtarıyor. 1915 yılında Simko Halil Paşa‟nın komutasında yakınlaşan Türk güçleri konusunda bizimkileri bilgilendiyor. Fakat, bizim kiler ona inanmiyorlar, ama uzaklaşıyorlar. Bizim kiler Xoy‟u boşaltıyorlar.. Fakat niçin bizim askeri güçlerimizin komutanı bu işi Simko‟dan gizliyor?? Bilemiyorum....... Simko Xoy‟un boşaltılmasından yana değildi.. Fakat, daha sonra tehlikeyi sezen Simko, Çirnezopov‟dan değerli eşyaların, kadın ve çocukların uzaklaştırılması için yardım istiyor. Bizimkiler Simko‟ya yardım etmiyorlar ve kendisine ulaşım araçlarının olmadığını ve kendisinin bu işi çözmesi gerektiğini söylüyorlar... Simko‟da kadın ve çocukları orada bırakıp gidemiyor ve orda kalıyor.. Simko‟nun kendisi Halil Paşa ile birlikte Rusya‟ya karşı savaşmadı, fakat savaşçıları savaşa katıldılar. Ondan sonra Çirnezopov Simko‟yu görmek istemiyordu. Halil Paşa Dilman‟ın yakınında bir yenilgi aldı.. Askeri güçlerin karargahı Dilman‟a taşınıyor.. Simko hemen Xoy‟e geliyor.. General Çirnezopov, hemen orada Simko‟yu Abdulrezaq ile birlikte tutuklayarak Tiflis‟e gönderiyor ve orada zindana atıyor. Türkler hemen dedikoduları yayarak güya Abdulrezaq‟ın Türklerle ilişkisi var. Simko, 1915 yılının kasım ayına kadar Tiflis‟te yaşadı. Bizim Kürdlerle ilişkilerimiz iyiye doğru gitmeye başladı. Ben Simko‟yu da kendim ile beraber Başkale‟ye götürdüm ve Simko‟ya karşı yanlış yaptığımızı kabul ettim.. Simko, General Çirnezopov‟dan Türklere karşı savaşmak için bir kaç yüz asker istediğini ve generalın bunu reddettiğini söylüyor. Ben Şêx Saidi beraberimden götürmedim.. Çünkü, kendisiyle tanışmıyordum.. Yalnızca Simko‟yu beraberimden götürdüm.. Simko ile birlikte olduğum dönem boyunca kendisinden şuphelenecek ve kuşku duyulacak bir şey görmedim ve duymadım. Mart 1916 yıllında ben işlerimin merkezini Van bölgesinde Bitlis‟e taşıdım.. General Çirnezopov, Simko‟yu tutuklamak için çabalar içinde girdi.. Simko‟da bunu bildiğinden dolayı mecburi olarak dağlara sığındı. Bu arada Simko bize karşı hiç bir adım atmadı. Fakat, General Çirnezopov vaz geçmiyordu, Simko‟ya suçlar yüklüyor, güya Türklerle ilişkisi var, bize karşı faaliyet içinde olduğuna dair bilgiler var diye.. Bunun neticesinde Simko‟nun üzerine büyük bir güç gönderildi. 25 Sovyet-Kürd ilişkileri (25) Ben bu meseleye ilişkin Tiflis‟teki Askeri Güçlerimizin Genel komutanlığına bir rapor göndererek, Simko‟nun bize karşı bir hareketi olmadığını, yalnızca Çirnezobov‟un ona karşı kini olduğunu ve ondan kurtulmak istediğini söylemiştim. Ben Güçlerimizin Genel komutanlığından Xoy‟daki konsolosumuz aracılığıyla Simko ile ilişkiye geçilmesini, güvenliği konusunda garanti verilerek Çar Qelaya geri gelmesini talep etmiştim..
Benim önerim kabul gördü, Simko Çar Qelaya dönerek savaşın sona ermesine kadar orada kaldı. Bizim Azerbaycan‟dan gitmemiz ile birlikte Ermeniler ve Asuriler Simko‟ya karşı düşmanlık yapmaya giriştiler.. Unutmayalım ki, bizim çekilmemizden sonra bölgede hakimiyetlerini kurmak için Ermeniler ve Asuriler ilk olarak savaşı başlatılar. Asuriler ve Ermeniler, müslümanların canlarına kıymaya, öldürme ve talan etmeye başladılar.. Simko ise müslümanların savunmasını üstleniyor. Gerçi aralarında barış antlaşması olmasına rağmen, Simko namertçe Mar Şembun‟u öldürdü. Bunun ardından Asuri ve Ermeniler Kürdlere yönelik öldürme ve talana giriştiler, Simko „yu öldürmek için peşine düştüler. Ayrıca Simko‟ya patlayıcı maddelerin içinde olduğu bir paket gönderiyorlar... Paket açıldığı zaman patlamaya ayarlı olduğundan, Simko kuşkuya düşüp, patlamadan önce uzaklaşıyor ve kurtuluyor. Şunu da söylemek gerekir ki Simko Asuri ve Ermenilere karşı savaşı sırasında Türklerin yardımını görmüştür. İran devleti de 1919 yılında general Filipov Kazak komutasında askerleri Simko‟ya karşı savaşa gönderiyor. Fakat, daha sonra Fars Başbakanı İngilizlerin talimatıyla Kazakları geri çekiyor. Simko‟nun o dönem İngilizlerle ilişkileri vardı. İngilizler 1919 yılında Kürdistan‟dan ayrıldılar, Türkler için büyük bir tehlike oluşturan , beraberlerinden götürdükleri büyük bir Asuri ve Ermeniyi silahlandırmışlardı. Simko‟nun bu arada Türklerle ilişkileri oluyor. Bundan sonra Simko ve Fars devleti arasında barış antlaşması imzalanıyor.. Fars devleti Simko‟ya Serdar Nusret ünvanını veriyor, Fars ve Türk ortak sınırının korumasını ona veriyor... Bu arada Simko Kürdleri birleştirme faaliyetlerine girişiyor, hatta merkezi Fars devletinin yöneticilerinin baskılarından bıkan Kuzey Azerbaycan halkıda Simko‟yu destekliyor. 1921 yazında Tiflis‟te olduğum zaman Simko Urmiye‟nin hakimiydi. Simko‟nun düzenli bir ordusu vardı, top ve telefon bağlantılarına sahipti. Simko var olan yolları tamir etmiş ve ulaşım için yeni yollar açmıştı.. Çar Qela‟da Kürdçe gazete çıkarıyordu.. 1921 yazında Farslar Simko‟yu Mahabad‟ta yenilgiye uğratılar ve Simko Türkiye‟ye kaçtı.. SEYİD TAHA Seyid Taha, Simko‟nun yakın akrabası olan Şeyh Mahmud‟un akrabasıdır.. Seyid Taha Şemzinan Şeyhlerinden Şeyh Ebeydullah‟ın ailesinden gelmektedir.. Seyid Taha‟nın Şeyh Abdulkadır ile kimin ailenin önde geleni olduğu konusundan düşmanlığı var.. Türkler peşine düşmüşlerdi ve o ise Abdulrezak ile birlikte İran‟a Simko‟nun yanına gelmişti.. Seyid Taha kendisini bizim bir dostumuz olarak görüyor. Fakat, general Warchanov onu Tebriz‟de Türklerle ilişkileri var suçuyla yakalıyor, Tiflis‟e ve oradan Bokan‟a gönderiyor. 1915 yılında benim istemim üzerine Seyid Taha Kafkasya‟ya geldi ve gerekli olduğu zaman ulaşabilmek için oradan Baku‟ya gitti. Şubat darbesinden sonra Fars ülkesine gitti.. Bana göre o Türklerin yanına gitti.. Seyid Taha zeki ve hilekar bir adamdır.
Türkler Güney Kürdistan‟da Rusya ile dayanışma içinde olduklarından dolayı Kürdleri bastırdığı ve öldürdüğü zaman ben ve Kamil Bey Kürdler içinde propaganda faaliyetlerini yürütüyorduk.. Daha önce vurguladığım gibi, İngilizler Kürdistanı işgal ederek, Suriye‟de bulunan Fransa için bir tehlike oluşturuyorlar.. Eğer bu tehlike ve tehdit Fransa için az ise de Rusya için çok büyüktür. Türkiye ve İran Kürdistan‟ının işgalı, Azerbaycan‟nın Kürdistan‟a bağlanması ki kuşkusuz Mako tapraklarıda buna dahildir. İngilizlerin Kafkasya ile çok geniş bir sınırı olur ve Kafkasya halklarını bize karşı harekete geçirme yolunu açar.. Mako, Culfa ve Şabexti yoluyla İngilizlerin bizim Azerbaycan‟ına ulaşma imkanı olacaktır. Musawat hareketi, Batum‟un işgalı İngilizlerin Kuzey petrollerine ulaşması içindir. Bana göre İngilizlerin Fars ülkesindeki her hareketi bu ülkeyi zayıflatır, bu şekilde Fars yoluyla elleri Orta Asya‟ya ulaşacak ve oradan itibaren Rusya‟ya karşı faaliyetlerini yoğunlaştıracaklar.. Diğer yandan Hindistanı daha iyi savunacaklar. Ayrıca, daha fazla ilerlemeleri için bu bölgeler onlar için gereklidir. Eğer, Türkiye Lozan Konferasında İngilizlerle anlaşabilirse, İngilizler Şeyh Mahmud‟u desteklemekten vaz geçecekler. Fakat, bölgede kalmaları için Kürdlere gizli destek sunmaya mecburlar.. Türkler için Kürdlere karşı mücadele çok zahmetlidir.. Çünkü Kürd sorunuda Makedonya sorunu gibi olmuş.. Türkiye genel siyasi durumdan dolayı gelecekte Kürdistan‟ın elden çıkacağını ön görüyor.. Eğer Lozan Konferası Türkiye‟nin çıkarına olmasa, Türkler mecburi olarak tüm askeri güçlerini Batı Cephesinde tutmak zorundalar ve fazla bir gücü Mezopotamya‟ya gönderemezler. Fazla askeri göndermeden de Kürdlere karşı mücadele çok zor olacak.. O zamanda Kürdistan‟da Türklerin elinde çıkacaktır. Eğer Türkler Kürdistan‟ın böyle kalmasını istiyorlarsa tek bir yolu var: Savaşın başlamasından kısa bir süre önce İttihat ve Terakki Cemiyetinin Yemenli İmam Yahya‟ya verdikleri Otonomi gibi Türkiye‟nin çerçevesinde Kürdlere geniş bir otonomi vermektir. O otonomi sayesinden Yemeni Türkiye‟ye bağlamışlardı.. Savaş sırasında Yemenliler onlarla birlikteydi ve şimdi de vefadardırlar.. Öyle görünüyor ki Türkiye ancak böyle İngilizlerin propagandalarına karşı durabilir.. Bu ise eğer Kürdlerin Türklere karşı rahasızlığı göz önüne alınmasa üzerine hesap yapmak çok zor olacak.. Ayrıca Türklerin böyle adımları atmaları çok zahmetlidir.. Fransa, Mezopotamya‟daki petrol payını almış, İstanbul ve Anadolu‟daki çıkarlarını garanti altına almıştır. Fransa, İngilizlerin Kürdistan‟da olmasını kendi çıkarlarına karşı olarak görmüyor. Bundan dolayı Fransa‟nın Mezopotamya ve Kürdistan‟da İngilizlere karşı adımlar atması çok zordur. Geriye Rusya kalıyor.... Fakat, İngilizler alandan nasıl çıkarılacak? Sovyet Rusyası Türkiye ile var olan iyi ilişkilerdinden dolayı (gerçi topal ilişkiler) Türkiye bizim doğudaki çıkarlarımızı koruyor. Türkiye çok kötü bir durumdadır. Fakat
ne yapmalıyız? Türkiye ile birlikte Kürdleri bastırmak için her türlü askeri seçenekten kaçınmalıyız ve düşünmemeliyiz.. Çünkü, Kürdler arasındaki prestijimizi tümden kayıp ederiz ve Kürdleri kendimizden uzaklaştıracağız. Eğer Türkiye ile savaşa girersek çıkarımıza değildir. Ayrıca Kürdleri İngilizlerin kucağını itmeyelim.. Çünkü çıkarımıza değildir... Çözüm Nedir? Biz Türklerin Kürdlere geniş bir otonomi vermesi için Türkler ve Kürdler arasında arabulucu olmalıyız. O zaman Lozan Konferansının sonucu ne olursa olsun fark etmez.. Eğer Lozan Konferasında Türkler ve İngilizler anlaşırlarsa, İngilizler Kürdistan‟da kalmazlar ve Türkiye‟nin bizim ile ilişkileri karmaşıklaşacaktır.. Biz Türkiye‟den Kürd meselesini çözmek için Kürdlere otonomi vermesini talep etmeliyiz. Çünkü, İngilizlerin Kürdistan‟da kalması bizim çıkarlarımıza yönelik bir tehdittir. Eğer Türkiye hazır olması elimiz kolumuz bağlanır... 26 Sovyet-Kürd İlişkileri(26)
Eğer Lozan Konferansı Türkiye için kötü sonuçlanırsa, her ne kadar Türkler bu tavrımızı kendi iç işlerine karışma olarak kabul etselerde biz Türklere tavsiyelerimizle önerilerde bulunabiliriz.. Her ne olursa olsun biz Kürd sorununa seyirci kalamayız. Bu konuda hazırlıklarımızı yapmalıyız. Fars ülkesinde, Mezopotamya‟da ve Kürdistan‟daki tüm olaylarda haberdar olmalıyız. Diğer yandan Kürdlerle ilişkilerimiz olmalı, Rusya‟nın prestijini yeniden yükseltmek için Kürdler arasında gerekli propaganadayi yapmalıyız... Bizim propaganda ve haber toplamak için para ayırmamız gerekiyor.. Kürdlere ilişkin en önemli, en değerli haber ve bilgileri bizim Londra, Paris ve Tahran‟da elde etmemiz gerekiyor.. Konsoloslarımız Kürdler üzerine araştırmalar yapmalı, saflarımıza çekmek için Kürd lider ve önderlerinin düşüncelerini ve onlara ilişkin bilgileri toplamalılar.. Bu iş içinde bizim kendi Kürdlerimizle işe başlamamız gerekir. Yani Iğdır‟daki Erivan‟ın eski Kürdlerinden.... Karmalu köyünden Ali Eşref Ağa, Argov köyündeki Hamid ve Hasan Begi Şemsedinov ve İran Kürdlerininin önderleriyle başlamalıyız... Şemsedinovlar bize bağlılar, Türkiye‟de akraba ve tanıdıkları var. Bizim onların içinde propagandamız İngilizlere karşı olmalıdır, İngilizlerin himayesinde otonomi yerine Rusya himayesinde otonomiyi onlara öndermeliyiz.. Bedirxanilerin Kürd sorunun çözümünde rolleri çok büyüktür.. Tekrarlıyorum, rolleri çok büyüktür. Bizim elimizde güçlü ve sonuç alıcı bir joker var.. O da
Bedirxan Paşa‟nın oğlu, Rusya‟ya karşı vefadar ve şimdi Tiflis‟te ikamet eden Kamil Beydir. Kamil Bey bizim iler ailesi arasında aracı olabilir. Bedirxanların şimdi iyi bir tavırları var.. Onlar İngilizlerin yanlarına gitmelerine izin vermediler. Bizim bu iş için Tiflis‟te özel askeri bir organı örgütlememiz gerekir. Bu organ Kürdler arasında araştırma, propaganda ve istihbarat faaliyetlerini yürütecek.. Bu organ Rusya Cumhuriyetinin Devrimci Şurasına doğrudan bağlı olmalıdır. Aynı zamanda Dışişler için halk komiseri(Dış İşler Bakanı) bilgilendirilmelidir. Ben sizlerin dikkatlerini önemli bir sorun üzerine çekmeyi boynumun borcu biliyorum: Kürdlerle ilişkilerimiz sağlamlaştırılmadığı müdetçe, hiç bir şekilde Ermeniler propagandacıların içinde olmamalılar.. Ermenilerin propagandacılar arasında olması Kürdlerin tümünü bizden uzaklaştırır. Kürdlerle Ermeniler arasındaki düşmanlık çok büyüktür... Bu düşmalığın yavaş yavaş azaltılması gerekir.. Sonuç olarak şunuda eklemek istiyorum.. Ben kişisel olarak vardığım düşünce Kürdlerin İngilizlere karşı özel bir bağlılığının var olmamasıdır. İngilizler Kürdlere bağımsız bir Kürdistanı, para ve silah öneriyorlar, Kürdlerde alıyor. Bu şu anlama gelmiyor Kürdlerin yanında bizim etkimiz İngilizlerden azdır. Eğer Kürdler şu kanaata varsalar ve görseler biz onlara yardım ediyoruz, bizim işlerimiz onların içinde gereken yere sahip olacaktır. Eğer bugün İngilizler para ve silah bakımından bizden daha ileri olduklarından, zengin olduklarından Kürdlere yardım ediyorlarsa, bizde Kürdistan‟ın sınır komşusu olduğumuzdan , İngilizler uzak olduklarından daha etkiliyiz.. Rusya‟nın yeniden sahneye çıkması, önemli bir tavır geliştirmesinin büyük bir önemi vardır. Ankara, 03.11.1923 Şachovski ............................................. Kürd Komitesinin Türkiye sosyalistleriyle gizli ilişkileri var.(Cibranli aşiret reisi Xalid Bey‟in önderliğindeki Erzurum Komitesi) Sosyalistler Xalid Bey aracılığıyla Kürdlere Ankara devletinin genel siyasi durumunun netleşmesini bekleyelim , olmasa o zaman birlikte devlete karşı ayaklanırız diyorlar.. Kürd Komitesi sosyalistlerle anlaşamadı. Çünkü, sosyalistler içinde bazı kimseler var ki Türk devletinin adamlarıdırlar...
27 Sovyet-Kürd İlişkileri(27) Sovyetler Birliği Ankara Temsilcisi Yoldaş Aralov‟a 23 Aralık 1922 Kısaltılmış(Çevirmen) Şêx Ubeydullah‟ın 1880 devrimine, oğlu Şêx Abdulqadir‟e, Şêx Abdulrezaq‟a, Seyid Taha‟ya ve daha sonra Simko‟nun devrimine ve Tebriz‟de kalleşçe öldürülen Simko‟nun yardımcısı ve aynı zamanda kardeşi olan Cafer Ağaya değiniyor. Simko‟nun devleti, birinci dünya savaşının başlangıcında Ruslara karşı savaştı.. Daha sonra Ruslar Musul‟a kadar ilerledikten sonra onlarla ilişkiye geçiyor ve görüşmeler yapıyor.. Simko Ruslara eğer askerlerine silah ve patlayıcı verseler ve aylık olarak 1000 ruble verseler kendilerine yardımcı olacağına dair öneride bulunuyor.. Ruslar Simko‟nun bu koşullarını kabul ediyor ve Simko bir kaç ay Türklere karşı savaşıyor.. Fakat Simko bu arada bir kaç defa Türkler ve Ruslar arasında gelip gidiyor.. Ekim devriminden sonra Şerefxan‟daki Sovyet askeri depolarındaki silahları talan ediyor ve Çehriq Qale‟ye gidip yerleşiyor. Simko, 1918 ve 1919 yıllarında İngilizlere yaklaşıyor ve kendilerinden yardım alıyor. İran devleti 1920‟de Rus generalı Filipov‟un komutasında büyük bir kazak gücünü Sımko‟yu bastırmak için Kürdistan‟a gönderiyor.. Simko yenilgiye uğratılabilinirdi. Fakat, İngiliz yanlısı olan İrak başbakanı aracılığıyla İngilizlerin karışması neticesinden Kazakların saldırısının önü kesildi.. Simko 1921‟de bir taraftan İngilizlerden diğer taraftan, gizli olarak Doğu Cephesi komutanı olan Kazım Karabekir aracılığıyla Türklerden yardım alıyordu. Bu iki taraftan alınan yardım, uyuşmuyordu. Kazım Karabekir Türkiye‟nin siyasetine rağmen bunu yapıyordu. Çünkü, Kazım Karabekir sınırda sorunların olmasını istiyordu.. Nedenine gelince Doğu Cephesinin başka bir alana kaydırılması gerekiyordu, bu girişimlerle alınan karar engelleniyordu. Türkler, Kürdleri Ermenilere karşı harekete geçirebiliyorlardı. 1919 yılında İngilizler Kürdistan‟dan geri çekildiklerinden kendileriyle beraber bir grup Ermeni ve Asuri‟yi Musul ve Bağdat‟ta götürdüler. İngilizlerin silahlandırdıkları bu güçler Güney sınırlarında Türkiye için tehlike oluşturmaya başladılar. Türklerde Simko‟ya yardım etme kararı aldılar. Ağustos 1922‟de İran devletinin bir askeri gücü Çariq(Çehriq)i aldılar ve Simko Türkiye‟ye kaçtı.. Simko, kasım ayının başında İran Kürdistan‟ına geri döndü, İran devletiyle görüşmelere başladı, Fars devletine bağlılığını ve İran ordusunda çalışmak istediğini bildirdi.. Fakat, İran devleti Simko‟ya güvenmiyordu, kendisinden İran
ordusunun saflarına askersiz (Kürd savaşçıları) yer almasını istiyorlar.. Simko bu öneriyi kabul etmiyor, görüşmeler başarısız sonuçlanıyor ve Simko yeniden Türkiye‟ye Qerehisar‟daki eşinin kardeşi olan Sado Beyin evine yerleşiyor.. Öyle görünüyor ki Türk devletiyle yeniden görüşmelere başlıyor.. Türkler, Musul bölgesinde yaşanan gelişmeleri kendileri için tehlikeli bulduklarından dolayı, İngilizlere karşı Simko‟nun yardımını almak için onu mecbur etmeye çalışıyorlardı.. Türkler Simko‟ya arazi, ev ve yaşamı için her türlü ihtiyaçlarına dair söz veriyorlardı.. Öyle görünüyor ki Simko yine eskisi gibi hile ile Türklere pozitif cevap vermiştir.. Bundan dolayı Simko belirli bir dönem özgür bir şekilde orada yaşadı. Simko Türklerle olan görüşmeler esnasında da faaliyetlerinden ve amacından vaz geçmedi.. Simko‟nun Şêx Mahmud ile ilişkisi var. Şêx Mahmud bir mektup ile Simko‟dan ya buraya gel, yada Kürd aşiretleriyle birlikte bizi destekleyen İngilizlerle ilişkiye geç isteminde bulunuyor. Şêx Mahmud Simko‟dan önce oradaki Kürd aşiretlerinden söz al ve İngilizlerin işlerinden haberdar olmak için buraya gel talebinde bulunuyor.. Van, Şemzinan, Nehri, Deli, Abaga ve Ardişa‟nın bütün aşiretleri Simko‟ya can ve gönülden kendisiyle birlikte olduklarına dair söz vermişler.. Fakat, Türk ordusundan kaçan Kazım Bey adlı subay, kendisini temize çıkarmak ve devletin cezasından kurtulmak için Simko‟dan kaçarak Simko‟nun tüm planları hakkında Türk devletini bilgilendirdi. Bundan dolayı, Türk ordusu tarafından Simko kuşatıldı ve çatışma esnasında Simko‟nun iki oğlu, eşi Cewahir Xanim ve kardeşi Ahmed‟in eşi öldürüldüler.. Simko‟nun diğer iki eşi ve oğlu Xusrew ile birlikte Türk güçleri tarafından esir alınıp, Sarıkamış yoluyla Ankara‟ya gönderildiler.. Simko‟nun kendisi, kardeşi Ahmed Ağa ve onlarca savaşçıyla bilinmeyen yerlere çekildiler. Şimdi Türk ve Fars devletleri Simko‟yu tutuklamak için dayanışma içindeler. İngilizler Şêx Mahmud‟u Qistan‟a getirmişler.. İngilizler iki yıl önce Şêx Mahmud‟un önünü açmışlardı.. Şêx Mahmud‟un Seyid Taha ile ilişki ve yardımlaşması var. Seyid Taha, Simko‟nun yenilgisinden sonra İran devletine teslim olmuştu ve şimdi Şêx Mahmud‟u destekliyor. İngilizler bu grup silahlı Asuri gücünü Şêx Mahmud‟un emrine vermişler. Türkler Ordusunun 9 birliğini Van‟ın yakınına yerleştirmiş ve Şêx Mahmud‟a karşı savaşa gönderiyorlar. Türkler başarıya ulaşabilirler.. Ayrıca, Türkler Iğdır ve Beyazid‟teki tüm güçlerini Şêx Mahmud‟a karşı harekete geçiriyorlar.. Simko Şêx Mahmud‟un yanında olduğundan dolayı, Simko‟nun tutuklanmasından veya öldürülmesinden kuşkuya düşmemek lazım.. Türkler, şimdi Bane‟yi almak istiyorlar. Eğer Şêx Mahmud başarılı olursa, orada da ayaklanma başlayacak.. İran devleti de İngiliz ve Şêx Mahmud güçlerinin ilerlemesinden ve Rewandiz‟a yaklaşmasından rahatsızdır. Simko‟nun ordusunun ünlü komutanlarından biri olan Omerxan‟ın komutasındaki 600 Kürd‟ü Kazaklarla birlikte İran ve Türkiye sınırına gönderiliyor.. İngilizlerin Türkiye Kürdistan‟ında başarılı olmasının bizim için tehlikeli bir durum
olduğunu söylemeye ihtiyacı yoktur. Bu büyük bir tehlikedir, küçük olarak görülmemelidir. Diğer bir tehlike ise biz Kürd sorununa ilişkin siyasi faaliyetlerden vazgeçmişiz ve böylelikle Kürdleri İngilizlere bırakmışız.. Buraya geldiğim zaman Sovyet Rusyası Kürdler tarafından seviliyordu. Fakat, Simko‟nun yenilgisinden sonra Kürdler arasında yayılmış ki Simko Bolşeviklerin sayesinde yenilgiye uğradı.. Ben elimden geldiği ölçüde bu haberleri yalanlamaya çalıştım.. Fakat, tavırlarını değiştireceklerine hiç inanmıyorum.. Ankara‟da olduğum zaman aldığımız talimatlar şu yöndeydi: Kürdler ile dostane ilişki kurun..... Eğer Kürdlerin kendisi doğrudan bağımsız Kürdistan meselesini gündeme getirirlerse cevap olarak zamanı gelmemiştir söyleyin.... Gerçi Kürdler alabildiğine sertler, ama cahil(ahmak) değiller. Onlara bu sorunun zamanı gelmiş yada gelmemiş olduğun söylemek çok zahmetlidir.....??? İngilizlerin bu sorunun zamanı geldiğini (bağımsız Kürdistan) söylediklerini gördüğümüz zaman, açıktır ki burada İngilizlerin amaçları üzerine düşünmek gerekiyor. İngilizler Kürdlerden fiili olarak yararlanıyorlar.. Bu gidiş ile bizim çıkarlarımıza getirmek zordur. Ben Kürd meselesinden dolayı İngilizlerle ilişki kuralım demiyorum. Fakat, bana göre bizim siyasi faaliyetlerimizin yokluğu ve Kürd meselesine ilişkin bağımsız bir politikamızın olmayışı bizim çıkarlarımıza büyük zarar verdiği kuşkusuzdur. Türkler, Maku‟yu Türkiye topraklarına katmak için görüşmeler yapıyorlar.. Ben bu meseleye ilişkin Mako‟daki yoldaş Dubsun‟a görüşünü sordum.. Dubsun: Serdar Mako‟daki Fars devletinin iktidarı sınırlı ve sözde olmasından yana.. Mako Serdarı‟nın Simko ile ilişkileri var. Biliyorlar birinin zayıflanması veya yenilgisi, diğerinin zayıflanması ve yenilgisi olduğunu... Malsovyo Maltsov Federal Rusya Konsolosu Beyazid 28 Sovyetler Birliği Arşiv Belgelerinde Kamil Bedirxan(28) Sovyetler Birliği Dışişler Bakanlığının Doğu Bölümü Masasına : Yoldaş Pastochov 20 Ocak 1923
Kürd tanınan şahsiyeti ve aristokratı Kamil Bey Bedirxan Tiflis‟te yaşıyor... Kamil Bey gönderdiği bir mektupta Suriye‟ye(Şam) gitmek için izin talebinden bulunuyor.. Gitme sebebi olarakta Kamil Bey maddi olarak içinde bulunduğu kötü yaşam koşullarını ve yoksulluğu gösteriyor.. Bir daha geri dönmemek şartıyla Dış Haberalma Servisi( KGB) tarafından yolu kesilmemelidir.. Bu konuda düşüncelerinizi bildirmenizi rıca ediyorum.. Kamil Ziya Bey Bedirxan‟in Ülkeyi Terketmesine ilişkin, Değerli Yoldaş.......... Sizin 25 Aralık 1923 tarihli, 47126 sayılı gizli mesajınıza cevap olarak, Sovyetler Birliği Dışişler Komiserliğinin(Dışişler Bakanlığının) ünlü Kürd şahsiyeti Kamil Bey Bedirxan‟ın yurt dışına gitmesi önünde hiç bir engel yoktur.. 24.Aralık 1924 Komunistçe Selamlar Sovyetler Birliği Dışişler Bakanı Çiçerin.. Sovyetler Birliği Dışişler Komiserliğinden(Bakanlığı) Yoldaşlara... Yoldaş Aralov‟un raporu üzerine yoldaş Şachovski, Botan halkından meşhur bir Kürd lideri olan Kamil Bedirxan‟dan yararlanması gerektiğini talep etmektedir.. Bizde bu amaçla Tiflis‟te kendisiyle görüşmeye gittik.. Kamil Bedirxan, Bedirxaniler ailesinden geliyor, onların Kürdistan‟da ve özellikle Orta ve Güney Kürdistan‟da büyük bir rolleri vardır... Kamil Beyin Birinci Dünya savaşı sırasında Rusya ordusunun saflarında bulunması sayesinden, Botan Kürdleri Türklere karşı bize yardım ettiler. Kamil Bedirxan bizim askerlerimizin başarısı için Rusya ordusunda önemli bir rol oynadı... Yoldaş Livoviç‟in 21 Şubat 1923 tarihli raporuna göre Özel Savunma Komitesi Başkanı yoldaş Pankratov Kemal Bey ile görüşmüştü.. Yoldaşların Kemal Beye ilişkin olumlu izlenimleri vardır. Kemal Bey basın ve yayın işleri için hazırdır.. Kürdleri İngilizlere karşı ayaklandırmak için, Kemal Bey, Simko ve diğer Kürd önderlerinin Tiflis‟e davet edilmesini istiyor.. Kemal Bey maddi olarak çok kötü bir durumda yaşıyor.. Yoldaş Livoviç, Kamil Beye yardım edilmesi gerektiğini düşünüyor. Sovyet Dışişler Bakanlığının Ortadoğu Bölümünun basın ve yayın meselesine gelince onlar 20.12.1923 tarihli raporlarında Dışişler Bakanlığından yoldaşların öneri ve icazelerini istiyorlar... Pastochov S. K Sovyet Dışişler Bakanlığı Ortadoğu Bölümü Başkanı 1. Mart 1923 Sovyet Kars Konsulosunun Raporu
23.03.1923 15 Mart günü Kürdlerin temsilcisi Kamil Bey ile Kars'ta bir araya geldik.. Kamil Bey Gudwiç caddesi 13 te ikamet ediyor.. Ben evine gittiğim zaman Kamil Bey evde yoktu.. Ben Kamil Beyin Alman asılı olan ve birazda Rusça bilen eşini gördüm... Öyle sanıyorum ki Kamil Beyin eşi tüm gelişmelerden haberdardır.. Ama o, benim böyle düşünmemem için çaba sarfediyordu.. On dakika sonra Kamil Bey geldi, kendisiyle tanıştım ve yoldaş Şachovski‟nin mektubunu verdim.. Kamil Bey çok sevinerek şöyle dedi: Geçen yılın Ağustosından bu yana ilk mektubu alıyorum.. Kamil Beyin konuşmalarından Otonom Kürdistan‟ın ancak Sovyet Rusya‟nın himayesinde olabileceğini anladım.. Eğer Sovyetler bu görevi üstlenirlerse, o Otonom yapının programını oluşturur ve diğer Kürd liderlerinin yardımıyla tatbiketmesini üstlenir.. Bana göre Kamil Bey Türkiye himayesinde Otonom Kürdistan‟ın sorumluluğunu üstlenmeye hazır.. Kamil Bedirxan‟ın bana son sözü Şachovski‟yi kardeşi gibi sevdiğini, Dış İstihbarat Teşkilatının temsilcileri olan yoldaş Pankranov ve İnizritis‟i sevmiyor.. Çünkü kendisine yalan söylemişler. 29 Sovyet Arşiv Belgelerinde Kürd-Sovyet ilişkileri ve 1925 Devrimi (29) Sovyet Arşivinde Şêx Mahmud ve Türkler arasındaki antlaşma. Sovyetler Birliği Urmiye konsulosu Dubson Erkadi Borisovic 27.10 1923 tarihli 73 sayılı ve üzerinde “gizli” yazılı bir raporda Şêx Mahmud‟un temsilcisi Ahmed Teqi ile görüştükten sonra 15.09.1923 tarihinden 15.10.1923 tarihine kadar yaşanan gelişmeleri yazıyor. Ahmed Teqi‟nin verdiği bilgilere göre, kısa bir süre önce Şêx Mahmud ile Türkler arasında Revanduz‟da on maddelik bir antlaşma imzalanmıştır. Ahmed Teqi yapılan antlaşmanın on maddesinden sekizini Dubson‟a anlatıyor. Geriye kalan iki maddenin gizli mi yoksa Ahmed Teqi mi anlatmak istemedi bilinmiyor.. Bazı kaynaklara göre bu antlaşma on iki maddeden oluşuyordu... Diğer bazı belgeler ya bir kaç maddeden yada antlaşmanın içeriğinden söz ediyorlar. Burada vereceğimiz antlaşmanın maddeleri Ahmed Teqi‟nin Rus Konsulosu Dubson‟a anlatıklarıdır. Hiç kuşku yok ki bu antlaşmanın bir kopyası Türkiye ve Rusya arşivlerinde vardır. Türk temsilcilerinin Türkiye‟de bulunan Sovyet Büyük Elçisi ve konsuloslukları ile girdikleri ilişkilerde ve Şêx Mahmud‟un diğer temsilcilerinin Sovyetlerle girdikleri ilişkilerde kendilerine bu antlaşmanın bir nushasını vermişler. Bu antlaşmanın aslını bulmak için çok çaba sarfettim, fakat bulamadım.. Benim için çok önemliydi... Sadece antlaşmanın diğer maddeleri hakkında bilgi sahibi olmak için değil, antlaşmanın hangi gün imzalandığını, Türk ve Kürd taraflarından kimlerin toplantıda hazır bulunduğu ve kimlerin imzadığı meselesi önemliydi. Dubson‟un yazdığına göre(Ahmed Teqi‟nin anlatımlarına dayanarak) Şêx Mahmud temsilcilerini Revanduz‟da bulunan Şefik Paşa‟ya gönderiyor ve orada bu antlaşma imzalanıyor. Acaba Özdemir Paşa Türk delegasyonun başkanı mıydı yada Mustafa Kemal tarafından kendisine antlaşmayı imzalama yetkisi verilmişti ? Acaba Türkiye‟den başka kimseler Revanduz‟a gelmişmiydi? Acaba bu antlaşmanın altında Mustafa Kemal
Atatürk‟un, Türkiye Başbakan‟ın, Türk Parlamento Başkanının yada Şêx Mahmud‟un mu imzası var? Bilinmiyor... Sovyet Belgelerine göre Antlaşmanın içeriği: 1. Türkiye devleti, başka ülkelerle ilişki kurma hakkı olmaksızın bağımsızlık sözünü veriyor. 2. Türkiye devleti Şêx Mahmud Berzenci‟yi Güney Kürdistan hükümdari olarak tanıyor ve Suleymaniye‟de meclisini oluşturma hakkını da veriyor. 3. Güney Kürdistan sınırları kuzeyde Şemzinan kazası; güney de Hemrin dağları, doğuda İran sınırı ve batıda Dicle nehrine dayanıyor. 4. Güney Kürdistan Devletinin kendi ordusunu oluşturma hakkı var. 5. Güney Kürdistan, eğer Türkiye savaşa girerse askeri yardım yapmak mecburiyetindedir. 6. Güney Kürdistan‟ın onayı ile Türkiye‟nin kendi askerlerini Güney Kürdistan‟da geçirme hakkı var. 7. Türkiye devleti, Güney Kürdistan‟a maddi ve manevi yardım yapabilir. 8. Güney Kürdistan Hükümetinin kendisi savunması için askerleri sınırlara yerleştirme kararı verir.. Kaynak: Federal Rusya Cumhuriyetin Dışişler Bakanlığının arşivi, Ortadoğu bölümü, 106 numaralı dosya 1. Hawrami,“Yadnamey Şêx Mahmudi Hefid” sayfa 195 30 Kürd Meselesine ilişkin Sovyetler Birliği Dışişler Bakanlığının Kararı..(30)
Kürd Meselesine ilişkin Sovyetler Birliği Dışişler Bakanlığının Kararı..(30) Bazı Kürd örgütlerinin liderleri, kurtuluş mücadelesini sürdürmek amacıyla bir çok defa Sovyetler Birliğinin temsilcileriyle ilişkiye geçtiler... İlk adım 1922‟ye dayanıyor.. O dönem, Erzurum Komitesi(Xoybûn) Bağımsız bir Kürdistan kurmak amacıyla Sovyetler Birliğinin yardımını alma kararını aldı.. Bu amaçla Komite‟nin Başkanı Cibranli Xalid Bey ve Kürd Komitesi (İstanbul) adına Yusuf Ziya Bey Ankara‟da bizim Büyük Elçiliğimizi ziyaret ediyorlar.. Bizim temsilcimizin bir tavır tespit etmek amacıyla yapmış olduğu isteme cevaben
Dışişler Halk Komiserliğinin Komisyonu 8 Mart 1923 tarihinde şu kararı aldı: “Ne Türklere karşı Kürd bölücülerini destekleyin ve nede Kürdlere karşı Türk emperyalizmini destekleyin.. Britanya‟ya karşı Kürdlerin mücadelesini destekleyin”... Bizim ile ilişki kurmadaki başarısızlıklarına rağmen, Kürdlerin Komitesi Sovyetler Birliği yandaşlığına dair siyasetine devam etti. Kürd Komitesi Temsicileri olan Kemal Fevzi Beyi şifreli bir mektupla bizim Tebriz‟deki Konsolosumuz olan yoldaş Dubson‟a göndermişti. Kemal Fevzi Bey, Sovyetler Birliğinin Kürd Meslesine ilişkin düşüncelerine rağmen, Sovyetler Birliğinden İran‟ın Kuzey‟inde Kürd hareketine önderlik eden Şikaklı İsmail Ağa ile ilişki kurmasını ve Simko‟nun çalışmalarına istediği gibi önderlik edebilmesi için Kürd Komitesine yol vermesini talep ediyor.. Tüm bu istemlere rağmen biz Kürdlerle artık ilişkileri sürdürmeye ve görüşmelere hazır değildik.. Gerçi kendilerinin bildirdiğine göre Kürd Komitesi ve Kürd halkı Sovyetler Birliğinin taraftarlığına devam ediyorlar.. 1923 yılının başlarında Tebriz‟deki Konsolosluğumuza Şeyh Mahmud‟un bir mektubu ulaşıyor.. Mektubunda Şeyh Mahmud Sovyetler Birliğinin yardımını, desteğini ve himayesini istiyor. Türkiye Kürdistan‟ındaki olaylardan sonra: Kürd örgütlerinin dağıtılmasından ve liderlerinin uzaklaştırılmasından sonra, Kürd siyasilerinin bizim ile ilişki kurma imkanları ortadan kalktı.. Ayrıca Kürdlerin bizden uzaklaşmaları ve soğumaları için bazı şeylerde sebep oldu.. Biz yalnızca onların mücadelelerini desteklememekle kalmadık, bizim basınımızda da onların mücadelesi yer almadı. 1926‟da isyancı Kürdler bir çok defa gönderlikleri mektup ve kuriyeleriyle bizim ile ilişki kurmak için çabaladılar. Örneğin: 1928 yılında gizli bizim Mako‟daki Konsolosluğumuza bir mektup göndermişlerdi... Mektubun içeriği şöyle: “ Ararat Devleti tarafından ve benim imzamı taşıyan 24 sayılı bir mektubu size göndermiştim, cevabı alamadık.. Ayrıca gönderdiğimiz kuriyemizde aynı gün tutuklanıyor ve şimdi Mako hapishanesindedir.. Siyasi koşulları analiz ettikten sonra bizim için şu gerçeklik ortaya çıkmaktadır: Sovyetler Birliğinin yardımı ve dayanışması olmaksızın Kürd halkı Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde başarılı olmaz..”(Belgede isim yok, büyük olasılıkla İhsan Nuri Paşa bu mektubu göndermiş-Aris Arda) Kürdlerin Sovyetler Birliğinin sınırları dışında bizim ile ilişki kurma çabaları başarılı olmayınca, onlar bizim ile görüşmek için Sovyetler Birliğinin sınırlarını ilegal bir şekilde geçerek geldiler.
Sovyetler Birliği Ordusunun 1941 yılında İran‟a girmesiyle birlikte Kürdlerin bizim konsulosluk yetkililerimizle ve Kızıl Ordu birlikleriyle ilişki kurma imkanları oldu.. Sovyetler Birliği Dışişler Bakanlığının Ortadoğu Masasının yazışmalarından çeviren Yoldaş Sechov Sovyetler Birliği Komunist Partisi(Bolşevik) Merkez Komitesi Sekreteryası 22.12.1946 3008 Numaralı Belge 31 Sovyet Belgelerinde Rus-Kürd İlişkileri(31) Hareketin Önderliği(31) Şêx Said, “Nahşibendi” tarikatına mensup Berzencilan aşiretinin boyun eğmeyen ve cesurlukları ile tanınan Kürdlerin Şêx ailesinden gelmektedir.. Şêx Said Pîran‟da dünyaya geldi.. Babası Ali Hicamidir.. Enver döneminde boyun eğmeyen direnişinden dolayı idam edildi.. Dedesinin ismi Şebabedindir... Türk devletine karşı yapılan ayaklanmayı desteklediğinden dolayı 1924 yılının ortalarında yakalandı ve idam edildi. Şêx Said‟in babası Palu‟da yaşıyordu.. Babası ve dedesinin Türk devleti tarafından öldürülmesi Şêx Said‟i Türk devletinin yılmaz bir düşmanı yapmıştı.. Bundan dolayı Türk devlet yetkilileri ona karşı kötü davranıyorlardı.. Bir dönem Şêx Said Erzurum vilayetinin Hınıs köyünde okul hocalığı yapıyordu ve önemli görevlere gelmeyi umuyordu.. Fakat Türk devlet yetkilileri ondan kuşkulanıyor ve Said‟in planlarının gelişmesinin önünü tıkıyorlardı.. Şêx Şaid dedesinin intikamını almak için 1913 yılında Kürdler arasında dini içeriği olan genel bir ayaklanmayi örgütleme çabaları içine girdi. Fakat, mahali Türk devlet yetkilileri kısa bir süre içinde ayaklanmayı bastırabildiler.. Şêx Said, Çarlık Rusya‟sının Konsolosluğunu sığınarak kurtulabildi. Türk devletinin resmi belgelerine göre, Birinci Dünya Savaşı sırasında Şêx Said Çarlık Rusyası ile ilişkileri olanlardan biriydi. İttihad ve Terakki rejiminin yıkılmasından sonra Şêx Said narsizm ve kendisini büyük görme hastalıklarından dolayı Kostantinop‟a geliyor ve Damat Ferid Paşa kabinesinde önemli bir rol almak istiyordu.. Bundan dolayı Şêx Said sürekli olarak bakanlıkları ve devletin diğer kurumlarını ziyaret ediyordu.. Şêx Said Türkçeyi iyi biliyordu, çünkü belirli bir dönem Hınıs şehrinde yaşamış ve orada öğretmenlik yapmıştı. O, gerici gazetelerde Bedihelzeman ismiyle yazılar yazıyordu. Şêx Said‟ın bu çabaları başarıya ulaşmadı.. Ayrıca Şêx Said‟in, işgalci
İngiliz polisleri ile sorunları oldu ve hastalık sorunları vardı.. Tüm bunlar onu mecbur etti, rahatsızlığını ve huzursuzluğunu ifade etmek amaciyla Anadolu‟ya geldi. O dönem Kemal hareketi örgütlenmeye başlamıştı.. Şêx Said‟in görünüşte Türkiye‟ye karşı tavır ve ilişkileri iyileşmişti.. O, görünüşte öyle gösteriyordu ki, düşünceleri onlara karşı olumsuz değil, olumludur.. Fakat, Suriye basınına göre o Türklere karşı mücadelesini devam etti.. 1921-1922 yıllarından itibaren o Otonom Kürdistan propagandasına başladı.. Aynı zamanda ticarete başladı.. Şêx Said‟ın babasından kendisine miras olarak 2000 cıvarında koyun ve hayvan kalmıştı.. Said etkisini artırmak için Kürdistan‟ın dört bir yanında çevresine bir çok derveş toplamış ve acayib şeyler yayıyordu.. Şêx Said aziz ve kutsal olduğunu göstermek amacıyla cehennete yer satmaya başladığı söyleniyor.. Ayaklanmanın başlama anında Şêx Said‟in kendisine inanan ve vefadar olan 50 insanı vardı ve o kadar da derweş vardı onun şahsiyetini ve rolunun yayıyorlardı.. Derwişler o kadar fazlaydılar ki, çevrelerindeki aşiretler yalnızca Şêx Said‟i görmek için adamlarını gönderiyorlardı.. Ayrıca Şêx Said‟ın çevredeki Şêxlerle akrabalık bağlarıda vardı.. Şêx Said, büyük bir ağırlığı olan Gençli Şêx Abdullah‟ın bacısı ile evlenmişti. Böylelikle Genç‟in aşiretlerinide safına çekmişti.. 1924 yılında babasının öldürülmesinden sonra Şêx Said onun intikamını almayi aklına koymuştu, Türkiye‟nin yeni rejiminin giriştiği radikal reformlarından dolayı Ankara‟yi görmek dahi istemiyordu.. Şêx Said Kürdistan‟da bir ayaklanma örgütlemek için büyük bir propagandaya girişti.. Bu amaç için Şêx Said Xinis, Gençe, Palu ve Pîran bölgelerini gezmeye başladı ve aynı zamanda Türk devletine Otonom Kürdistanla ilişkisinin olmadığını ve Türkiye Cumhuriyet rejiminin yandaşı oladuğuna dair telgraflar çekiyordu.. Kısa bir süre içinde halkı saflarına kazandırmak amacıyla kendisini Halife Ali/Mehdi ilan etti ve ayaklanma esnasında Emiri El Mucahidin lakabını aldı.. çeşitli anlatımlara göre Said‟ın ayaklanma esnasında 200,000 altın lirası varmış ve şimdiye kadar bu paranın nereden geldiği bilinmiyor... Ayaklanmaya katılan bazı kişilerin isimleri: Nuh, Şêx Said‟ın oğludur.. Ayaklanma öncesi ilişkileri sağlamak amacıyla Kostantinopa gidiyor. Yusuf Ziya, Türkiye Meclisinde Bitlis mebusuydu.. Ayaklanmanın örgütlenmesinde aktif bir rol oynadı. Fakat, 1924 Ekim ayında tutuklandı. Mestanli ve Xalid Kerim Yusuf Ziya‟nın çalışma arkadaşlarıydılar.. Ekim 1924 yılında Yusuf Ziya‟nın faaliyetlerinden dolayı tutuklandılar. Fakat, onlar tutuklu olarak götürüldüklerinden yolda firar ettiler. Fexrî, okul öğretmeni ve Şêx Saidi Piran‟ın çalışma arkadaşı.. Söylentiye göre ayaklanma esnasında öldürülmüş.. Komutan Suleyman ve Seyid Riza ayaklanmaya katılan Batı Dersim şêxleridir.. Fakat, rolleri ikinci derecededir.. Gençli Şêx Abdullah, Şêx Said‟ın kayın pederi ve sağ kolu.. Albay Xalid, Cibranlı aşireti reisi ve Bulanık‟ta yaşıyor. Daha önceleri Kürd Hamidiye Alaylarının komutanıydı.. Şêx Said‟in kayınpederi Şêx Abdullah‟ın ve daha önceki Türk Meclisi üyesi Yusuf Ziya‟nın babasının akrabasıdır. Erzurum Komitesindendir.. Ekim 1924 yılında tutuklandı, Bitlis‟e götürülürken yolda kaçırıldı.. Hacim Talat, ayaklanmanın örgütlenmesinde Şêx Said‟in yakın çalışma arkadaşıdır, Şêx Said‟in emri ile Genç‟i özgürleştirdi.. Baba Ağa, şêxdir.. Şêx Said‟ın çalışma arkadaşlarından biridir. Karabazar mıntıkasında faaliyet içindedir.
Bozan Ağa, Özüklü bölgesinin tanınan temsilcisir.. İkinci dercede rol oynamıltır. Nuh, bu Nuh Şêx Said‟in oğlu değildir. Bu Nuh Xalid‟ı kurtaran Nuhtur ve tanınan bir aileden geliyor.. Başka bir Xalid‟ı ve Haci Mumini Polislerle birlikte Bitlis‟e sevkedilirken yolda kaçırıyor.. İlk ayaklanmayı başlatan Şêx Said değil bu Nuh dur. Aşağıya bakınız.. Haci Musa, Şêxdir.. Muş bölgesinde bir aşiretin reisidir.. Erzurum Komitesinde çalışıyor.. Erzurum‟da tutuklandı, Bitlis‟e gönderilirken yolda kaçtı.. Ayaklanmaya katılan diğer isimlerden şunları verebiliriz. Cebrail, Muhamed Baba, Şerif (ki halk içinde tanınan ve saygı gösterilen biridir).. Bir kaç aşiretin reisleri: Celal, Muhamed ve son 3 Şeyh Xarput üzerine saldırı düzenlediler. Ahmed, bu da şêxtir.. Devlet tarafından Xarput‟ta tutuklandı. Kürdler tarafından Xarput kurtarıldıktan sonra Ahmed özgürlüğe kavuştu.. Birki, Mukarem, Ömer(Hani halkı) Surus, Mihemed, Hasan(26 şubat tarihinde Kiği‟ye karşı saldırıya geçti, fakat başarılı olmadı), Tahir, Mehdi, Helim, Umid, Muhamed, Eşref, Ferhad(Palu‟yu kontrol altında bulunduruyor), Hasan Hayri(Dersim eski mebusu), Ferhad‟ın oğlu( Dersim halkı arakasındadır ve hâlâ oradadır) , Cemal‟ın akrabaları, Zadir Paşa, Hasan Paşa, Said haşim vs vs.... Ayaklanmaya katılanları ve ayaklanma önderlerinin hepsini ortadan kaldırmak çok zordur ve gerçekleşemez.. Çünkü çok aşiret var.. Yukarıda isimlerini verdiklerimiz yanlızca tanınanlarıdır.. Ayrıca bu harekete daha önce Türk ordusunda bulunan Kürd subaylarıda katılıyor... Örnek olarak 1924 yılının eylül ayında Musul‟a kaçan İhsan, Tevfik, Xurşid ve Rustem gibi subaylarda harekete katılmışlar.. Devam edecek.. Çevirmenin Notu: Bu çevirileri okuyan arkadaşlardan bazı eleştiriler gelebilir... Rusların Şêx Said ile Saidi Kurdi‟yi karıştırmaları, yada Şêx Said‟in ailesine ilişkin verilen tarihler ve veriler.. Bu bir çeviridir... Yanlışlıklar varsa(ki var) konuya ilgi duyan arkadaşlar ve tarih araştırmacıları kendi düşüncelerini ortaya koyabilirler.. Çeviri sona erdikten sonra bende kendi düşüncelerimi yazmak isterim.. Saygılarımla
32 Sovyetler Birliği Beyazid Konsolosu Yoldaş Maltisof„un Raporu(32) Sovyetler Birliği Beyazid Konsolosu Yoldaş Maltisof„un Raporu(32) 1 Mayis 1923 Kürd Hareketi Bazı nedenlerden dolayı son aylarda Kürd hareketi hakkında güvenilir bilgiler azalmaya başladı. Geçmişte de bir çok defa yazdığım gibi bizim Fars ülkesine ilişkin en önemli bilgi kaynaklarımız Beyazid‟ın sınır bölgeleridir. Bu bilgi kaynaklarıyla dolaylı yollarla ilişkileri Mako‟da bulunan Konsolosluğumuz sağlıyordu. Dikkatlı davranmak, Türklerin kuşku ve şüphelerini çekmemek için doğrudan ilişkilerden kaçındık..Yoldaş Dubson‟un Mako‟dan ayrılmasından sonra bu ilişkiler tümden koptu. Çünkü yoldaş Dubson‟un yardımcısı bu ilişkileri toparlamasını gerçekleştiremedi. Bende bazı dağınık ve tam olmayan bilgiler vardır. Bunları okuyan kimsenin sağlıklı bir sonuca varması çok zahmetli olacaktır..En büyük hata bizim buradaki devlet temsilciliğimizden kaynaklanıyor.. Diyorki: “bu bölgede Konsoloslukların siyasi durumu bildirmeleri fazlalıktır ve gerekmiyor”... Bir kaç gün önce bir telegraf bana ulaştı.. Söz konusu olan telegrafta bu açıdan anlamsız bir cümlede şöyle deniliyordu: “belki de Kürdlerin hareketliliklerinin azalması İngiltere ve Türkiye antlaşmasından kaynaklanıyor”.. Şimdiye kadar bu konuda hiç bir şey elime geçmedi.. Konsoloslukların bu konuda bilgilendirilmemesi işlerini dahada zorlaştırıyor ve gelişmeleri anlamalarına engel oluyor. Benim elime geçen bilgilere göre gerçekten de Kürdlerdeki canlılık azalmış. Güvenilir kaynaklara göre Şêx Mahmud Türkiye Kürdistan‟ında rolünü yitiriyor. Çünkü, onun etkinliği Şeyhlerin sayesindeydi. Van ve Bitlis Kürdleri diyorlar ki Şêx Mahmud‟un etkisinin işareti olan sonbahar ve Kış hareketlilikleri ve faaliyetler kalmamıştır. Bugün onlar daha çok siyasal durumun netleşmesi beklentisi içindeler. Aynı zaman bir grup Şeyh Sovyeler Birliği ve Kürd Komitesi arasındaki antlaşma projesine dayanarak Rusya ile birlikte çalışmak istediklerini bildirdiler. Bu da gösteriyor ki Kürdler için bağımsız Kürdistan için mücadele de İngilizlerin yardımını almaları o kadar da kolay değildir. Bunu ispat etmek için de ben daha önceleri durumu analize etmiş ve öneride bulunmuştum: “Kürdler niçin İngilizlere yaklaşıyorlar? Çünkü onları destekleyecek hiç bir yer yok.. Eğer biz onları desteklesek , hiç kuşku yok ki Kürdler İngilizlerden uzaklaşacaklar. Böyle bir şey hiç hayal değildir. Eğer Bitlis ve Van Kürdleri Kürd Komitesinden talimat alırlarsa( Kürd Komitesinin onların arasında çok büyük bir etkisi var) İngilizlerle Mahmud(Şêx Mahmud A.A) arasındaki antlaşmaya karşı tavırlarını değiştirirler. Hatta Mahmud‟un kendisi dahi İngilizlerle olan ilişkilerinde bazı değişikliklere gidebilir.İşlerimizde büyük bir kaygısızlık ve düzensizlik vardır. Sovyet Temsilcisinin telgrafında şöyle bir cümle var: “İngilizler Suleymaniye‟de Kürdlerin kanını dökmeye başladı” diye. Benim bu fakta dair hiç bir bilgim yok. Bu cümle açık değildir. Ben bu cümleyi Mahmud‟un İngilizlerden ayrılması olarak anlıyorum.. Sağlıklı bilgiler olmamasına rağmen diyebiliriz ki Kürdlerle İngilizler arasındaki müttefiklik ilişkisine çatlaklık girmiş bulunmaktadır. Bu çatlaklık hangi derecededir? Şimdilik tam bilinmesi çok zordur..Diğer yandan, eğer Kürdler başka bir gözle İngilizlerin yardımına baksalar dahi, Kürdlerin Kürdistan‟ın bağımsızlığına dair düşünce ve tavırları değişmez. Gelen malumatlara göre bazıları diyorlar ki Kürdler faalıyetlerini gizli olarak sürdürüyor ve buldukları ilk uygun ortamda işe başlayacaklar..
Şunuda demek gerekir ki Kürd aşiretlerin birliği sadece siyasi değil, aynı zaman da ulusal ve düşünsel bazdada devam etmektedir. Şimdi bu faaliyet Türkiye Kürdistan‟ında Van, Bitlis, Erzurum ve Beyazid bölgelerin birliği için yürütülmektedir. Haydaran ve Milan aşiretlerinin birliğinden sonra, şimdi ise Erciş ve Beyazid‟ta bulunan Ademanli aşiretleri arasında büyük bir propaganda var.. Bu propaganda Bitlis‟te bulunan Hasanlu aşiretinide sarmış ve Beyazid‟te bulunan Celali aşireti arasında başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. Kürdlerin birleştirilmesi için yürütülen faaliyetlerin başarısı şu faktlarda açık bir şekilde görülmektedir: Beyazid ve Mako bölgelerindeki Türkiye ve Fars KürdleriYüzlerce yıl boyunca birbirlerine karşı acımasız düşmanlık yapıyorlardı. Fakat şimdi her gün ilişki içindeler ve görüşüyorlar. Geçmişte her gün yaşanan çatışmalar şimdi yok. Mako Kürdleri arasında düşmanlık kalmamıştır.. Türkiye Kürdleri arasında yürütülen birlik çalışmaların geliştiği bu ortamda, Fars Kürdleri yer yer silahlı ayaklanmalara girişiyor ve Fars devletinin onlara karşı tutumundan dolayı çalışmalar içindeler. Örneğin Mart ayının ortalarında Sablax(Mahabad a.a) Kürdleri ayaklandı ve Fars devletinin tüm kurumlarını yerle bir ettiler.Fars devleti şimdi Qeredax ve Şaho Kürdlerini silahsızlandırma faaliyeti içindedir. Fakat bize ulaşan haberlere göre Mako ve Sablax Kürdleri silahlanma faaliyetleri içindeler.. Mako‟da olduğu gibi bazı yerlerde tek tük makineli silahlar elde etmişler..Fars devleti, Suleymaniye‟de çıkan Kürd gazetelerinin İran Kürdistan‟ına girmelerini engellemek için çabalar içindedir. Gerçi tam tersi gelişiyor. Kürdler birbirlerinden kopmadan ziyade daha çok birleşiyorlar. Şunuda vurgulamak gerekiyor ki son dönemlerde Sablax bölgesinde Kürd hareketinde yeni bir ittifak olayı gündeme geldi.. Begzade aşiret reisi Nuri beg‟de ittifaka katıldı.. Türklere gelince, onlar Guney Kürdistan‟da sıcak bölgelere ve Musul‟a askeri güç göndermekle meşgul.. Bize ulaşan haberlere göre Türklerin Van‟da bir askeri birliği ve Başkale‟de 50 askeri var. Alınan karara göre Çanis Mizmi(olduğu gibi aktardım..İsimde bir yanlışlık var-a.a) olarak tanınan birinin komutasında bir birlik yakında Beyazid‟e geliyor. Eski Mako Konsolosu Tahir Bey Beyazid‟e geldi. Güya askeri birliğin bu yakınlarda buraya gelmesi gerekir.. Türkiye‟nin böyle büyük bir askeri birliği Kuzey Kürdistan‟da yok. Türkler askeri güçlerini Mezopotamya‟ya yığmışlar. Bu ise Kuzey Kürdlerinin Güney Kürdistan olmadan ayaklanmayacağı anlamına gelmiyor..İstihbarat servislerinden gelen bilgilere göre Rewabdiz hâlâ İngilizlerin elinde ve Musul cephesini güçlendiriyorlar. Son dönemlerde bu bölgeye 50 bin tüfeng ile birlikte bir kaç başka savaş uçağıda bölgeye getirilmiştir.Simko‟nun nerede olduğu bilinmiyor. Çünkü, sürekli yer değiştirdiğinden dolayı kimse onun nerede olduğunu bilmiyor. Bundan dolayı Simko‟ya ilişkin gelen bilgiler tam çelişkililer. En son bu konuda gelen habere göre Simko Rewandiz‟da olduğu söyleniyor. Fakat şimdiye kadar bu haber doğrulanmış değildir. Diğer yandan bir söylentiye göre Türkiye devleti ile Simko‟nun afedilmesi için görüşmeler yapılıyor.. Güya Hüseyin Paşa bu amaçla Ankara‟ya gitmiş..Deniliyor ki, Simko‟nun kardeşi Ahmed Ağa Mahabad Kürdlerinin ayaklanmasına katılmış. Şimdi kimse onunda nerede olduğunu bilmiyor. Ankara‟dan gelen son telgrafa göre Şêx Mahmud‟un eniştesi Türkiye devletinin daveti üzerine Ankara‟ya gelmiş. Türkiye devleti Şêx Mahmud‟u Kuzey Kürdistan‟da propagandadan vaz geçme şartıyla, destekleme ve yardım etme önerisini yapmış. Türklerin bu girişimleri kuşkusuz Kürdistan parçalarını birbirinden koparmaktır. Fars Kürdistan‟ını denetim altına almak için, Türklerin Şêx Mahmud‟un bu girişimlerini desteklemeleri uzak değildir. Bu görüş en az inandırıcı olanıdır. Çünkü Fars Kürdistan‟ının sınırlarının bağımsızlığı, onların Kürdistanı için bir tehlike teşkil ediyor. Öyle görünüyor ki onlar var olan durumu böyle stabilize etmek istiyorlar. Yani, Suleymaniye‟nin çevresinde küçük bir bölgeyi Şêx Mahmud için bırakacaklar.. Her iki durumda da Türkler, Türkiye Kürdistan‟ında iktidarlarını sağlamlaştırmak ve bölgede askeri güçlerini kuvvetlendirmek için yararlanacaklar ve geçici bir nefes alacaklar.Fakat şunuda
söylemek gerekir ki, kuşkusuz böyle bir geriye çekilişin arkasında büyük bir tehlike var. Türklerin Kürd hareketine karşı yöntemlerini değiştirmeleri gerekiyor. Herkesten daha çok Türkler Kürd hareketinden haberdarlar. Biliyorlar ki mevcut olan Türkiye‟nin aktüel durumu onlara ağıra mal olur. Öyle görünüyor ki, Şêx Mahmud onların önerilerini kabul edecek. Çünkü o, şimdilik onlara karşı koyacak kadar güçlü değildir. Eğer bu antlaşma Türkler için bir nefes alma ise, Şêx Mahmud için iki katıdır.Eğer Şêx Mahmud Türklerin şartlarını kabul ederse, bu onun Türkiye Kürdleri içinde faaliyetlerine son vereceği anlamına gelmez. Ben kökleri çok derin olan Kürdlerin bu birliği üzerine çok düşündüm, ne sınırlar ve ne de gümrük noktaları Kürdler arasındaki ilişkilerin önüne geçer. Kürdleri tanıyanlar benim bu sözlerime inanacaklar. Yani Şêx Mahmud bu nefes alma sürecinden yararlanarak Kürdleri örgütleyecek ve o zaman bu antlaşma kendiliğinden iptal olacaktır. Fakat Şêx Mahmud ve diğer Kürd Önderleri tüm Kürdistanı birleştirmek için mücadeleyi başlatmadan önce, kuşkusuz kendilerini destekleyecek ve yardım edecek kesimleri ararlar. Onlara destek verebilecek yalnızca iki güç var: ya İngiltere yada Sovyet Rusyası.... Ayaklanmanın hazırlanması ve başlatılması sürecinde kimin onlarla birlikte olduğu ve onları desteklediği belli olacaktır.. Bu aşamada(gerçi ayaklanma geçen yıldan beri başlamıştır) ortaya çıkacaktır ki, acaba biz Türklerle olan geçici dostluk ve hayalini mi hep yazacağız, ki şimdiye kadar bize aşağılanmaktan, maddi ve toprak kaybından başka bir yararı olmadı.. Yoksa biz Sosyalist bir Cumhriyetin bayrağı altında kendi özgürlüğü için mücadele eden diri bir halka mı yardımcı olacağız? Kaynak: www.newroz

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.