Direkt zum Inhalt
Submitted by Aso Zagrosi on 31 December 2011

2011 yılını geride bırakmaya hazırlanırken, yeni yıla bir mesaj ve kısaca geçen sürece ilişkin bir değerlendirme yapmak istiyordum. Fakat ne yazık ki, 2011 yılına ilişkin aklıma hiç bir şey gelmiyor.

Kürdistan’ın farklı parçalarında yaşanan gelişmeler ve diasporadaki Kürdlere ilişkin sıçrama denebilecek bir şey göremedim.

Sanki bir kısırdöngü ve çıkmaz sokak içindeyiz.

Yaşanan tüm temel gelişmeler bir deja vu gibi geliyor bana...
Kuzey Kürdistan’a yakından bakıldığı zaman 2010 yılından pek farklı gelişmeler yok.
Kürd halkı yine bedel ödüyor ve her gün Kürdler ölüyor.

Kürd siyasal çevreleri Kürdlere ilişkin herkesin anlayabileceği ve asgari ölçüde anlaşabileceği perspekler sunamıyor.

PKK çevresinin “demokratik özerklik” ve “E”, “U” ve “A-devlet” gibi Kürdistan halkının ulusal ve demokratik taleplerini anlaşılmaz kılan, kafa karıştıran perspektifsizlik yayan girişimleri Kürdlerin siyasal aktör olarak ortaya çıkmalarını engelliyor. Felsefeciler için bir anlam ifade eden ve Kürd halkının acil talepleriyle ilişikisi olmayan içi boş bu tespitler Kürdleri daha da sürece ilişkin seyirci konumuna sokuyor. Bu çevreler, seçim sandığına giden Kürd kitlelerinin okuma yazma probleminden dolayı parti amblemleriyle dolu olan liste içinde bağımsız adayların isimlerini göremediklerinden yakınırlar. Diğer taraftan bu tip anlamsız “siyasal” istemleri formule ediyorlar.
Bugüne kadar Kuzey Kürdistan’da Kürdler asgari ölçüde ortak siyasal talepler çerçevesinde bir araya gelemediler.

Bu anlamda Kürdlerin ortak talepleri de yoktur.

En son PKK ve Türk devleti arasında yapılan gizli görüşmeler hakkında bazı şeyler internette sızdırıldı. Bu “sızmadan” görüldüğü gibi İmralı ile Türk yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde “%95 oranında anlaşmaya” varılmış..

Kürdlerin %100 talebi neydi?

Bağımsızlık mı? Federasyon mu? Otonomi yada başka bir şeymiydi?
%95 neyin nesiydi? Geride kalan %5 neydi?

Niçin deşifre olan bu görüşmelerin protokolları Kürd halkına açıklanmıyor?
Bazı Kürd ve Türk çevreleri İrlanda, Filistin ve Güney Afrika hareketlerinin sorunlu oldukları devletlerle yaptıkları gizli görüşmeleri gündeme getirerek işi boğuntuya getirmeye çalışyorlar.
İrlandalıların, Filistinlilerin ve Güney Afrikalıların görüşmelerden önce deklere edilmiş siyasal talepleri vardı. O taleplerle masaya oturdular.

Onlarda %5 yada %10 tavizler vererek anlaşmaya çalıştılar. Bazı görüşmeler başarılı oldu ve bazılarıda başarısız oldu.

Sorun gizli görüşmeler değil, kim? Kimin adına? Ve Hangi talepler temelinde görüşmeler yapıyor sorunudur.

Bazı Kürd çevreleri yapılan görüşmelere Kürdlerin ulusal talepleri perspektifiyle değil, silahlı PKK’den kurtulma anlayışıyla yaklaşıyor. Aktüel durumun küçük hesaplarıyla ufukları sınırlı olan kesimlerin, gelecekte yaratılabilecek büyük olumsuzluklarının bir tanesini dahi hayallerine getirmiyorlar. 30 yıldan beri eğer Kürd gençleri dağa gidiyorlarsa , Kürdistan davası içindir. Bu gençlerin büyük çoğunluğu Kürd ve Kürdistan davası için yaşamlarını ortaya koydular. PKK dışında da başka alternatif olmadığından dolayı gidebilecekleri bir yerleri yoktu. Yarın PKK devlet ile anlaştığı zaman PKK’ye bağlı kesimler devlet ile yaptığı antlaşma gereği devleti savunacaklar. O zaman başka ciddi problemlerle karşı karşıya kalacağız.

Aktüel durumda Kuzey Kürdistan’da bir dizi çevre ve kişi kendilerini federasyon temelinde ifade ediyorlar. Bu çevreler, bir araya gelip ortak bir zeminde kendilerini ifade edemiyorlar. Bu keşmekeşliğin bir dizi nedeni var. Soğuk savaş döneminin parametreleriyle düşünen ve o dönemin dar ilişkilerini temel alan totaliter zihniyet yeni yapı ve çevrelerle buluşmaya olanak tanımıyor. Diğer bir sorunda soğuk savaş döneminde gruplar arasındaki çatışmalar içinde şekilenen ve atomize olan bireylerin kendilerinin dışında başkalarıyla çalışma zemini bulmamalarıdır.
Bu çevrelerin dışında Türk devletinin çerçevesinde Kürdlerle Türklerin ortak yaşamasına inanmayan geniş bir bağımsızlıkçı kesim var. Bu kesimde federasyoncuların yaşadığı sorunları yaşıyor.

Kuzey Kürdistan’da siyasal seçenekler ortaya çıkmadığı sürece Kürdlerin ortak talepleride ortaya çıkmayacaktır. Farklı alternatifler olduğu zaman Kürdlerin istem ve talepleri konusunda tartışmalar olur ve programatik düşünceler ortaya çıkar..
O zaman hiç kimse kolay kolay ayda bir programatik düşüncelerini değiştirme, aşağı yada daha aşağı çekme şansına sahip olmayacak.

Umut ederim ki 2012 yılı Kürdlerin Annus mirabilis yılı olur ve farklı siyasal alternatifler ortaya çıkar.
Bugün Kuzey Kürdistan’da dinsel, mezhepsel, bölgesel ve aşiretlere yeniden dayanma arayışlarının altında yatan nedenlerinden biride siyasal ve ideolojik boşluktur.

Kuzey Kürdistan’daki mevcut duruma baktığım zaman aklıma bazılarında Axel Oxenstierna’ya ve bazılarınca Kardinal de Richelieu’ya atıf edilen An nescis, mi fili, quantilla prudentia mundus regatur(biliyor musun oğlum dünya ne kadar az akılla idare ediliyor)söylem aklıma geliyor.

Ülkemizin Güney parçası 2010 yılında sahip olduğu sorunları 2011 yılında da çözemedi.
Merkezi hükümet ile ilişkiler, Peşmerge sorunu, petrol, maliye meselesi ve işgal altındaki topraklar dediğimiz Kerkük, Musul, Xaniqin vb bölgelerin sorunları hâlâ askıda duruyor. Amerika alanı büyük oranda askeri olarak boşaltı. Sünni ve Şiiler arasında iktidar kavgası daha da hızlanmaya başladı. Kürdler hâlâ eski politikalarında ısrar ediyorlar. Güney Kürdistan’da Kürd siyasal güçlerinin Kürdlerin talepleri konusunda paradigmalarını değiştirecek güçlü siyasal bir çıkış ve zorlama da yok. Daha çok içten reform talepleri var. Fakat, Irak devletinden kopma konusunda ciddi bir girişim yok.

Aslında 2011 yılının en önemli gelişmelerinden biri Güney Batı Kürdistan’da yaşandı. Esad rejimi salanıyor. Fakat, ne yazık ki Güney Batı Kürdleri Kürd ulusal talepleri konusunda ortak bir platformda birleşemediler. Bir kesimi Esad yönetimiyle anlaşmaya çalışıyor. Bir kesimi Sünni Araplarla ve bir kesimide bağımsız çıkış yapıyor. Süreç hâlâ işliyor. Umut ederim ki Güney Batı Kürdleri ortak bir zeminde buluşur ve ortak bir şekilde var olan süreci okur ve ağırlığını koyar.
Sonuç olarak Kürdistanın farklı parçalarına ilişkin umudum o ki 2012 yılında Kürdlerin saflarında bir güç çıkar Amor patriæ nostra lex (vatan aşkı bizim yasamızdır) diyerek var olan klasik düşünme kafesini kırar.

Bu arada bir de Newroz.Com’da Hasan H. Yıldırım, Davut Kurun ve Mehmet Müfit arasında yaşanan tartışmaya bir kaç satırla değinmek istiyorum.
Bu 3 arkadaşım Kürdistan’ın son 35 yada 40 yılının aktörleri ve tanıklarıdırlar.
Bir dizi gelişmeleri doğrudan yaşadılar ve tanıklık ettiler.
Bu 3 arkadaş da 60’lara merdiveni dayamışlar.

Bu arkadaşların arasındaki son tartışmaya baktığım zaman gözlerime ve okuduklarıma inanamadım.
H. H. Yıldırım arkadaş yazısında yanlış bir genellemeye ve örneklemeye gitmiş. Yanlış olduğunu kendiside kabul ediyor. D.Kurun arkadaş duygusal ve zorlama bir cevap vermiş ve daha sonraki yazısında kendiside ifade etti.

M. Müfit arkadaş yazısında kendisini merkeze koyarak geçmişte yaratılan kollektif emeğe ilişkin yaklaşımı doğru değildi ve kırıcı bir yazı kaleme aldı.. Umut ederim ki M. Müfit arkadaşta yazısını yeniden gözden geçirir.

Bugün çok latince deyimleri aktardım. Konumuzla ilişkisi olduğu için bir tanesini daha aktarmak istiyorum.
Amicus Plato, sed magis amica veritas diye bir deyim vardır. Yani “Platonu severim, ama gerçeği daha çok severim” diye…

Bu arkadaşlar 35 yıldan beri birlikte hareket ediyorlar. Bunlardan ne H. H. Yıldırım’ın “Alevilere” ve “Zazalara” karşı bir tutumu var, ne D. Kurun’un Alevi Kürdleri Sünni Kürdlerinden ayırma diye bir tutumu var ve ne de M. Müfit’in Alevi ve Şafi Kürdleri ayıran bir tutumu var.
Ve bu 3 arkadaşda herkesten daha çok birbirlerini tanıyorlar.

Fakat şunun altını çizmek istiyorum kişisel kırgınlıklarla yüklü dar bir makale ile enkaz altından kalkan insanların süreci ve birbirlerini sağlıklı bir şekilde değerlendiremeyeceği açık. Zaten böyle dar makalelerle meramını ifade etmek imkansızdır ve dışardan yanlış anlaşılıyor.

Ayrıca sorun KAWA hareketinin yaşadığı süreçler olunca çok daha da zorlaşıyor.

Sonuç olarak arkadaşların kaleme sarılmaları Kürd ve Kürdistan sorunlarına kafa yormalarını önemsiyorum. Bu konuda bir dizi birikimleri var ve bu birikimlere ilişkin tecrubelerini gelecek Kürd kuşaklarıyla paylaşmaları yararlı olacaktır.

Yazımı bitiremeden tüm Kürdistanlıların Yılını Kutluyor ve 2012 yılının Kürdlerin Annus mirabilis’i olmasını diliyorum.

Silav û rêz

Aso Zagrosi

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.