Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 24 October 2009

/REZALET...

40 yıllık plan yeni bir aşamaya geliyor. İlk resmi açıklamalarını 1988'de verdi; 'kim demiş
biz bağımsızlık istiyoruz, yanlış anlaşıldık' demişti, M. Ali Birant'la yaptığı görüşmede.
1990'lı yıllarda devrim potansiyeli bilinçli olarak tüketildi ve 1999'da A. Öcalan yuvasına
döndü. Annesinin türklüğünden başladı gizli olan Kemalistliğini açık açık savunmaya
başladı. T. C için tehlike olmadıklarını ve asıl tehlikenin K. Irak (G. Kürdistan) olduğunu
söylemeye başladı. Savaşı tek yanlı durdurdu ve fırsattan hareketle Türk Ordusu tarafından
500'den fazla gerilla imha edildi. İki 'barış' grubuda hediye edildi. Bunlardan halen tutuklu
olanlar var. Tekrar 2004'e ısmarlama savaş başlatmak istediysede olmadı. Türkiye'nin iç sorunları Bölge-Dünya koşulları el vermedi.

Sonrası süreçte ise, gerek kendi çıkarları ve gereksede bölgede etkili olan güçlerin çıkarı gereği-istikrarlı' görünmek için, en önemli sorunu olan Kürt sorununu çözme gereği T.C tarafından gündeme geldi. Geçtiğimiz yaz bu durum hızlandırıldı. Bütün planlar devlet kararıyla yapıldı ve çoğunlukla açıklamalar A. Öcalan tarafından seslendirildi.

'Toplumsal Lozan'a hazır olun' denildi, peşine Ordu desteğinide alan hükümet, 'Kürt
açılımı'yla koroya katıldı ve Öcalan'ın 'yol haritasıyla' devam etti.
Yol haritası cezaevi yönetimine takıldı!!!
Kürt açılımı, demokratik açılıma dönüştü, demokratik açılımda asayiş sorununa dönüştü ve sonuç olarak kayıtsız şartsız teslimiyet gündeme geldi.

Hiç bir şart ileri sürmeden ilk gruplar 19 Ekim'de sınıra dayandı. Adları 'barış' grupları ve ya
elçileri. Ama böylesine barış insanlık tarihinde hiç görülmedi. Ulusal bir sorunu temsil
ettiklerini iddia eden bir gücün barış elçileri, silahlarını teslim ediyor, sağlık kontrolünde geçiyor ifadeleri tek tek alınıyor, serbest bırakılıyor ve 'af' ediliyorlar!!!
Nerede barış elçileri böyle görülmüş...!
Savcılar hakimler mahkeme her şey hazırlanmış.
Kanunlarına göre arananlar bile serbest bırakılıyor.
Neden dolayı arandıkları bile söylenmiyor.
Barış elçileri muhatap alınmadı.

Sadece devlet kanunlarınıda bir yana bırakarak, 'büyüklüğünü' göstererek!!! onları resmi
olmayan bir düzeyde 'af' ediyor...
İddaalar, A. Öcalan'ın çağrısı gereği bu duruma gelindiğini belirtiyor. Bu doğru değil. Sadece bu çağrı A. Öcalan'a söylettirildi. Aksi taktirde Türkiye'deki bütün kurumların A. Öcalan'ın emrinde olduğunu söylemek gerek.

Barış elçileri resmi düzeyde görüşme yapar. Silahıyla birlikte teslim olmaz. Artı barış elçilerinin silahla gelmesine gerek yoktur. Eğer gelip silahını teslim ediyorsa, bu bir pişmanlıktır ve karşı tarafa sığınma ve af dilemedir.
Bu yapıldı, başka izahıda yok...

Sunulan yazılı istekler 'yol haritası'dır.
Tekrardan el konulmuş yol haritasını istemek sadece rezilliktir.
Düpedüz teslim olmadır. T.C boşuna buyrun demiyor, bunun devamı olacak. Yol
haritasının ta kendisi olan istekler dilekçesinde, Kürt gerçekliğinin inkarı vardır. En doğal
hakkımız olan ana dilimiz için bile, resmi düzeyde eğitim dili olsun denilmiyor. Sunulan istekler en ırkçı bir yönetim tarafından bile kabul edilebilecek isteklerdir. Zaten mevcut durumda halk fiili olarak bu isteklere sahiptir. Bunu belirtmeye gerek yok.

Sadece Öcalan'a özgürlük tek amaçtır. Herşey O'nun için yapılıyor. Bütün değerler feda ediliyor. Böyleside hiç görülmedi. Sanki devrim yapmış gibi güle oynaya geliyorlar. Zavallı insanlar, ne ye malzeme olduklarının farkında bile değiller. Ama onları gönderenler hiç mi utanmıyorlar? Neden kendileri arka planda duruyor? İmralı'dan aldıkları talimatla 'zafer' mesajları veriyorlar.

Değişen ne?
Türk Ordusu Kürdistan sınırlarının dışına mı atıldı?
Sanki yurt dışındaki kürtler özgür Kürdistan'a dönüyor da davullu zurnalı karşılanıyor gibi. Öcalan, teslimiyetini, ihanetini meşrulaştırmak için tüm halkı ihanete zorluyor. Akıl babaları, Türk Genel Kurmayı yani derin devletin (dayıları) ta kendisidir. Onlar söylüyor O papağan gibi tekrarlıyor.

Kürt insanı binlerce yıllık tarihi boyunca böyle bir rezalet hiç yaşamadı. Yenilgi ayıp değil, yakın tarihimizde ki isyanlar yenilgiyle sonuçlandı. Ama düşmana boyun eğmediler idam sehpalarında bile kararlı ve cesur davranarak, kendilerinin ve Kürt Halkı'nın onurunu, gururunu korumasını bildiler. Fiili olarak yenilmiş olsalarda, manevi anlamda bir direniş mirası bıraktılar. Bu maneviyattan dolayıdır ki, biz bir halk olarak varız. Bu gün yapılmak istenen ise, fiili yenilgiyle (ki bu istenerek yapıldı) birlikte halkımızı ruhen çökertme, kişiliksizleştirme ve türk devleti karşısında hiçleştirme eylemidir.

Mücadelemizi ev kadınları, çocuklar ve zavallı insanlar başlatmadı! Aydın, yürekli ve çağın bilincinde olanlar bu davayı başlatttı. Derin devletin içimizdeki elleri onları pusularda bitirdi, şimdide ellerinde kalan çoluk-çocuk ve zavallı insanlarla, el ayak öpmenin 'devrim' olduğunu yutturmaya çalışmaktadırlar.

Neden, Cemil Bayık, Duran Kalkan, A.H. Kaytan , Murat Karayılan ve Kürtlerin kemiklerini kırmakla 'ünlenen' Bahoz değilde, zavallı ve çaresiz insanlar yem olarak gönderiliyor? On yıl öncede gönderildi de ne oldu?

Mevcut durum sosyal, toplumsal ve siyasal kriterlerle ölçülemez. UKH'miz bir kişiye bilinçli olarak endeksleniyor ve O'nun şahsında bitirilmek isteniyor. Bunu yapan devletin kendisidir. 40 yıllık bir faaliyetin sonucudur.

DTP, KCK ya da PKK hayali kurumlardır. Bunların başında derin devlete bağlı ve talimatlarını İmralı'dan alan provakatörler var.
Eğer öyle değilse, hangi kararın sahibiler?
'İrademiz Öcalan' dışında tek bir örnek varmı?

Böyle bir barış ve toplumsal olaylardaki çözüm Dünya'nın neresinde görüldü ve yaşandı? İnsanlık tarihinde böyle bir dramın yaşandığını zannetmiyorum. Tek istekleri 'Öcalan'a özgürlük' feda edilmek istenen ise; Kürt Halkı'nın kaderi. Öcalan zaten özgür ve sahiplerinin yanında ve hayatından memnun. 'Şanlı' Türk Ordusu'nun bin askeri koruyor.
Hadi diyelim Atatürk meclisine (TBMM) geçti, Kürtler ne kazanacak?

Süreç yeni bir aşamada devam ediyor. Ciddi bir müdahale olmazsa daha da kötüye gidecek.
Önümüzdeki süreç, kesinlikle PKK güçünün devlet milisi biçiminde örgütlenmesiyle olacak.
A. Öcalan boşuna, D. Perinçek ve M. Yazıcıoğlu'dan daha çok Türk olduğunu söylemiyor.
Hemde Kürtlük adına ve Kürtlüğü hiçleştirerek Türklüğe hizmet etme sevdasındadır.

Durum gösteriyorki bir kaç ayda sonuca gidilecek. Ya sonrası?
MHP türü bir örgütlenmeye gidilecek. Bu durum zaten fiili olarak var.
Sadece resmileşecek. Af boşuna değil!!! Affın bedeli olarak birde görev gelecek.
MHP'den farklı olarak, turova atını oynamaya devam edecek, Kürtlük adına devletin bir kurumu gibi hareket edecek, ama gerçekliğinden vazgeçmeyen Kürt dinamiklerine saldıracaklar. Bunun sinyalleride görüldü. Son günlerde Dersim'de yapılmak istenen provakasyonlar.

Bir anlamda MHP'nin görevi paylaştırılacak.
Onlarda MHP gibi devletin çeşitli kurumlarında aylıkçı olacaklar. Kraldan daha kralcı, Türkten daha çok türk olacaklar. Ne yazık PKK tüm devrimci dinamiklerine rağmen bu duruma getirildi.

Halkın içinde bulunduğu durum, anlaşılır bir durumdur.
On binler sınıra, 25 yıldır kendisine hiç bir faydası olmayan 'kirli savaş'ın bitmesi içindir.
Ancak savaşın farklı bir biçimde devam edeceğinin farkında değildir.
Belkide bir çoğu artık eşine oğluna kavuşmak istiyor, ama bilmiyorlarki, binlercesinin örgüt tarafından katledildiğini.
Acaba kaç bin tanesinin birinci derece yakını Öcalan tarafından katledilmiş ve onlarda 'Öcalan'a özgürlük "diye bağırıyorlar!!!

Ve belirsiz gelecek!!!

Salih Aras

21.10.09

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.