Sürgün kökünden koparılmış gül gibidir. Zaman geçtikçe solar, sararır ve kurur. Geriye bir sap ve bir kaç kuru yaprak kalır. Çok söze  gerek yok, Nazım Hikmet, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya'yı yok eden bir ülkenin baş kaldıran muhalifleri ve asi kuşağıyız. Üç askeri darbenin iki tanesini hapishanelerde karşıladık. Şimdi herkes konuşuyor, herkes kalem salıyor. Artık suç olan fikir yok, herkes konuşuyor, bu da bir süreçtir. Her şey çözüme doğru gidiyor ve biz Avrupa'nın tümünde bulunan sürgünlere epey işler düşüyor. Birincisi dönüş yolunu kolaylaştırmak ve sürece katkıda bulunmak. Bu yolun geri dönüşü, bu ırmağın ters akışı yoktur. Yazarların yazıları, televizyon konuşmaları, kitap ciltlerini dolduracak kadardır. Söyleyecek çok laf kalmıyor.
Evet, biz ülkeye dönmeliyiz, başımız dik alnımız açık... Bir kaç defa yazdık, sessiz terk ettik, ama dönüşümüz muhteşem olacak. Bu dönüşte savaşçılar olacak, oradan ayrılıp örgütlenenler olacak, siyasetçi, gazeteci, yazar, sanatçılar olacak. Avrupa'da tek bir ulusal kurum kalmadı. Diploması yok oldu, kültür faaliyeti festivallerle sınırlı kaldı. Yapılacak çok şey yoktu. Ne parlamento, ne Ulusal Kongre kalmıştı. Güney Kürdistan'a gidip yerleşmenin birinci sebebi budur, Ulusal Kongre ve Sürgün Parlamentosu üyesi bir çok arkadaş gidip oraya yerleştiler. Otuz-kırk yıl İstanbul'da arkadaşlık yaptığım ve hapislerde tanıştığım arkadaşlar da yerleştiler...
Bundan rahatsızlık dünyalara dedim ki:
“Ben Kürdistan'nın neresinde  oturacağımı bilirim, kimseye soracak değilim.“
Şurası muhakkak ki, Mahabat Kürt Cumhuriyeti yaşasaydı, altmışlı yıllarda oraya gider yerleşirdim. Nitekim Türkiye'den on iki Eylül'de kaçan Kürt siyasetçileri, Hevler, Şam, Gamişlo, Halep gibi ülkelerde konaklayarak Avrupa'ya çıktılar.
Kemal Burkay:
“Artık yurda dönme zamanı galiba geldi, engeller kalkarsa ertesi gün dönerim,“ dedi.
Şivan Perver, çok yakında Türkiye yolcusu. Çatışmalı, kanlı süreçler geride kalacak, çözüm muhakkak netice olarak gözüküyor. Yeni süreç barış sürecidir, şartlarını birlikte göreceğiz.
Kürtler öncelikle kendilerine dönmelidir. Son elli yılın bağımsız kişiliklerine fırsat verilmedi. Aydınların fikir adamı değil, sürü olmasını istediler. Neticede kişilik fukaralığı ortaya çıktı. Şimdi Alaattin'in lambasını almış eline her iki tarafta da muhatap arıyor. Bu yolun üstünde DTP'nin Güney Kürdistan'a yapacağı ziyaret önem taşıyor. Bu yol Kandil'e kadar gider mi onu bilemiyoruz, ikinci önemli konak DTP'nin 4 Ekim'de yapacağı Kongredir. Kongrede hesaplaşma olacak mıdır, netice nasıl olacaktır onu göreceğiz. Üçüncü önemli konak hükümetin kendi isteği ile atmak istediği adımlardır. Öcalan'ın şartlarının iyileştirmesi gibi...
Çok açıktır ki, Murat Karayılan'ın önce İmralı, o olmazsa Kandil, Kandil olmazsa Akıl Adamlar teklifi muhatap bulmadı. Hükümet nezdinde, Akıl Adam olarak adı öne çıkan, Eski Mit Müsteşarı Behçet Türkmen'in oğlu diplomat İlter Türkmen, “bu işte ben yokum dedi. Şimdi Hükümet kendi programını uyguluyor. Bu süreç şimdilik böyle başladı, böyle yürüyor.
Türk ve Kürt basınında içişleri Başkan'ı Beşir Atalay'ın Avrupa'daki bazı sürgünlerle görüşeceği haberi çıktıktan sonra, Türk basınından çok kimse beni aradı. Özgür Gündem'de çalışmış arkadaşlarımızdan en az yirmi kişi şimdi başka gazetelerde çalışıyor. İlk önce Birgün'de çalışan mesai arkadaşımız Selami İnce'nin benimle yaptığı röportaj çıktı. Sonra Taraf Gazetesi benden bir demeç olarak yayınladı. Sabah ve başka gazetelerde benimle ilgili haberler çıktı. Bir başka gazeteci Hasan Cemal ile benim konuşmam üzerine bir yorum yayınlandı.
Haber Türk kanalı benimle yapacağı röportajı yakın bir zamana erteledi. Şimdi sırada başka gazeteler var. Hiçbir Kürt siyasi partisi bağımsız Kürt sürgünleri ile ilgilenmemiştir. Ahmet Kaya sahipsizlikten öldü. Başbakan'a yazdığım mektubun arkasında duruyorum. Orada onurlu dönmek istediğimi söyledim. Kaldı ki şu anda Ankara'da devam eden mahkemede savcı bizler için yirmi iki yıl ceza istiyor. Devlet beni bu otuz bir kişiden ayırtıp, ayağımın altına kırmızı halı sererek karşılamaz.
Karalama korusu tamtamlarını çalmaya başladı, Yaşar Kaya bir açık verdi, on yıldır onu karalayıp çürütemedik, şimdi tam zamanıdır. Vurun abalıya... Onlara tavsiyem şu; önce kendi manzaralarına dönüp baksınlar. Beşar Esat geldi, PKK'lileri affedeceklerini söyledi. Antlaşmalar yaptı ve gitti. Yarın Irak heyeti gelecek... Zaman bize hak verdi... Ben Hasan Cemal'e mutfakta pişen bir şey olduğunu söylemiştim. Süreç iç ve dış koldan yürüyor. Biz de Kürt ve Türk çocukları ölmesin, barış olsun dedik. Hepsi bu kadar... Yoksa Türk devletinden rütbe ve makam istemiş değilim.
Yaşar Kaya
[email protected]
Kaynak:Kurdistan-Post
Re: Ülkeye dönüş Epe Yasara Sevgi Ve saygilar