Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 19 July 2009

Bugün sınır tanımayan gazeteciler (RSF) örgütü yazarı arkadaşım François Degaulle tarafından Kürdistandaki gelişmelere olan ilgimden dolayı bana göndermiş oldugu dosyayı inceleyince bu bilgilerin tez elden halkımıza ulastırılması amacıyla bilgisayarın başına geçtim. Bana ulaşan bilgiler 'Türkiye Kürdistanının yok edilmesinde psikolojik yöntemler 1″ başlığı ile hazırlanmış ve 1999 ile 2006 yıllarını kapsayan çalışmaların ele alınıp kararlara baglandığı bu güne kadar gün yüzüne çıkmamış istihbarat çalışmasıdır.
Bu çok önemli psikolojik savas yöntemleri dosyasının hazırlayıcıları arasında Amerikadan CIA Kurdistan birim sefi Danault Youn, Israilden Mossad ortadogu stratejisini belirleme şubesi yoneticilerinden Rabin Sebastien Ayache in yanı sıra Türkiye'den de gerçekten çok ilginç bir isim var...
Sizleri fazla merakta bırakmadan soyleyeyim; evet bu kişi hepimizin icraatları dolayısıyla çok yakından tanıdığı Mehmet Agar dan baskası degil. Bu üçlüye emri veren kurum dosyada belirtilmemiş. Dosyanın ana teması ise PKK lideri ve büyük bir Kürt nufüsunun genel başkan olarak kabul ettiğisayın Apdullah Öcalan'dır.
Dosyanın ilk sayfasında abartılı büyük harflerle yazılan bir paragraf oldukça ilgi çekici ve aynen şöyledir.
“Türkiye Kürdistanındaki halkın bilinçlenmesi ve örgütlülügünün önüne geçmek, PKK lı teröristlerin savas yeteneğinin kırılması, örgüt içi fikir ayrılıklarının zemini oluşturularak dağılmaların sağlanması, lojistik desteğin asgariye indirilmesi, Türkiye ve Kurdistanlı aydın, yazar kesiminin bu terörist saldırıları meşru gösterme çabalarının engellenmesi ve halkın gönüllü katılımının önüne geçmek hep birlikte hareket eden Kürtlerden ziyadeonları parçalamak kısır tartışmalarla gündemi değistirmek ancak ve ancak Apdullah Öcalan sayesinde başarılabilinir“.
Amaçlanan tüm bu sonuçların sağlanması için Kürdistan da çok önemli bir etkiye sahip olan sayın Öcalanın bir kaç açıklamasının ilk etapta ciddi psikolojik yıkımlara sebep olacağının altı çizilmektedir.
Bu doğrultuda 1999 mart ayında sayın Öcalanla görüşen bu üçlü kendisinden iç savasın engellenmesi barıs amaçlı bazı açıklamalarda bulunmasını rica ediyor. Her firsatta Türk ve Kürt halklarının tarihten gelen kardesliğini dile getiren ve barıs yanlısı olan sayın Öcalan buma kul ve mantıklı taleplerin olabilirliğine işaret ederek barışa gidebilecek yoldaki ilk adımları atıyor. Kendisine kurulan sinsi tuzaktan habersiz olan Apdullah Öcalan çıkarıldığı mahkemenin ilk seansında 'şehit Türk askerlerinin annelerinden Kürdistan halkının ve PKK nın lideri sıfatıyla özür diliyorum, benim annemde zaten Türktür imkan verilsin gerillayı dağdan indirir savaşi bitirir ve barısı getiririm' diyor. Bu ve buna benzer daha bir çok cümle Kürt halkının şaşkın bakışları ve hatta Türk halkının da saşkın bakışları arasında devam ediyor.
Calışmalarının ilk etabını istedikleri sonuçla tamamlayan Kürdistanı psikolojik yöntemlerle yok etme üçlüsü (yukarıda kim olduklarını söylemiştim) daha diğer maddelere geçmeden Muş ilimizden gelen bir haberle daha da keyifleniyorlar. Kürdistan genel baskanı sayın Öcalan ın açıklamalarının içi boş şeyler olmadığını kanıtlamak ve iyi niyet gösterisi olarak aralarında Aysel hoca gibi Tc nin uzun yıllardır aradığı kişilerden oluşan bir grup PKK lı devlete teslim oluyor; bu grubu daha sonra bir grup daha izliyor. Türkiye sınırları içindeki gerillalar baskanın açıklamalarını dikkate alarak 21 yıldır tuttukları mevzileri terk ederek ülke dışına çıkıyorlar. Örgütün keskin dilli şahin komutanlarının dilleri yumuşuyor. Elbette tüm bu gelismelerin sayın Öcalan ın sadece bir tek açıklamasiyla gerçeklestiğini gören devletler arası istihbarattanın bu 3 seytanı CIA dan Donalt Youn, Mossad tan Rabin sebastien Ayache ve Mehmet Ağar çalışmalarını ilerletmek adına tekrardan sayın Öcalanın yolunu tutuyorlar ve ondan bu tür açıklamaların devamını ve devamı halinde kendilerinin de onun özgürlüğüne ulasması doğrultusunda güvence veriyorlar.
Dostlarım işte burada size bomba gibi bir haber vereceğim;! Sayın Öcalan bu 3 seytanın gerçek amacını anlıyor ve hayır istediğiniz açıklamaları asla yapmayacagım, ben Kürdistanın tam bagımsızlığı ve halkımın kurtuluşu bu savası baslattım, doğru ve haklı bir mücadeleyi yürüten halkımın ve onun öncü gücünden gerekirse tek bir fert kalmayıncaya kadar, Kürdistandaki sosyo kültürel ve ekonomik haklarımızı kazanıncaya kadar devrimci mücadeleye sahip çıkacağız, eğer sizler benim ölümden korktuğumu sanıyorsanız pkk ve diger kürdi mücadele önderlerinin geçmiste nasıl darağaçlarının önünde cellatlarına kahramanca tükürdüklerini bilmiyorsunuz demektir,beni öldürebilirsiniz ama Kürt halkının bağrından yetişecek kahramanlar benim bıraktıgım yerden mücadelelerine sahip çıkacaklardır diyerek bir daha görüşmeye gelmemelerini sert bir dille söyleyerek bu sahte iliskiyi boşa çıkarıyor.
Seytan üçlüsü hiç ummadıkları bu tavır karşısında büyük bir hezimete uğrasalarda kendilerini çabuk topluyorlar ve sayın Öcalan'ın avukatlığını üstlenen Asrın hukuk bürosunda kendi denetimleri altında çalısan avukatlar aracılığıyla çalışmalarını sürdürüyorlar; yapılacak iş çok basittir.
Avukatlar baskan Apo ile görüşmeye gidecek ve sonrasında basın yayın yoluyla daha önceden uzman psikologlara hazırlatılan açıklamalar Görüşme notları adı altında tüm dünyaya dağıtılacak. Bu vesileyle yalan yanlış uydurukça hazırlanmıs ve Kürt halkının tepkisini çekeceği kesin olan açıklamalar sanki sayın Öcalan'ın ağzından çıkmış gibi gösterilerek Kürdistan halkının önderlerine olan inançları zayıflatılacak. Psikolojik savaş yöntemlerinin dahileri olan bu üçlünün tek engel olarak gördükleri sayın Öcalan'ın ailesinden Havva ve Mehmet Öcalan dosyada gizli diye geçen bir yöntemle susturulmuş ve alçakça düzenlenen bu oyuna dahil edilmislerdir.
Bu görüşme notlarının o kadar büyük etkisi oluyor ki Kürtlerin yıllarca can vererek kazandıkları mevziler tek tek ellerinden çıkıyor. Halk ulusal mücadelesini unutup tek bir noktada yoğunlaşmaya baslıyor, özenle hazırlanan bu görüşme notlarında kavramlar ve tezler o kadar çok değiştiriliyor ki zaten baskanın kisilik çözümlemelerini anlamakta zorlanan halk ve gerilla neye uğradıgını kime hizmet edeceğini, savaşılmalı mı, barış mı, teslimiyet mi, konfederalizmi, Türkleşek mi, Türkiyelileşmek mi, anıtkabir mi kendi ziyaretgahlarını mı, Atatürk mü şeyh Sait mi Seyit Rıza mı kimin önder olduğunu kimin düşman olduğunu şaşırıyor.
PKK de ise yıllarca savaşın içinde kavrulmuş bir grup tecrübeli gerilla ve komutanları tüm bu yaşananlara tepkisiz kalamayız diyerek ayrılıyor ve kendilerine PWD adında bir parti kuruyorlar. Parti içinde yaşanan bu kopuşlar ihanet olarak değerlendirilerek dünün yoldaşları hedef olarak kabul ediliyor gerçek düşman unutuluyor ve cinayetler başlıyor.
Parti içinde ya baskan böyle şeyler söyleyemez demeyi içinden geçiren gerillaların dillerinden hiç bir zaman böyle cümleler çıkmıyor. Diller lal, bakışlar anlamını yitiriyor.
Türkiye Kürdistanında halk aslında sayın Öcalana ait olmayan bu görüşme notları yüzünden Apo'nun Kürtleri diğer Kürtler yada Apo'nun Kürtleri-hain Kürtler olarak iki sınıfa ayrılıyor. Bu sonuçlar itibarıyla 3 uluslar arası şeytan Türkiye Kürdistanında muazzam askeri teknik donanımla katliamlarla bitiremediği bu savaşı sadece ve sadece düzmece bir senaryoyla sonuçlandırıyor.
Yani arkadaşlar uzun lafın kısası 1999 dan beri bizlere Görüşme notları adı altında yutturulan açıklamalar kesinlikle baskanımız Apdullah Öcalan'a ait değildir. Başkan asla Konfederalizm, demokratik cumhuriyet, Atatürk şöyle büyük komutandı, böyle büyük siyasetçiydi, Kürtleri severdi rasyonel ve gerçekçiydi, Kürdistanı verseniz de almam, metropol eylemlerini kabul etmiyorum bunları komplo olarak değerlendiriyorum, güneyde bir devletçik kurmuşlar. Barzani ve Talabani ilkel milliyetçidir kendi ailelerini zenginleştirmeye çalışıyorlar, bunlara karsı önlem alınız, bana demokratik Konfederalizm baskanı deyin, Mehmet Ağar'ın açıklamalarını olumlu değerlendiriyorum, De heynvari bir rol üstlenebilir, Deniz Baykal tehlikelidir, Bülent Ecevit'e adıma baş sağlıgı dilenebilir, güneydekilerin durumu Afrikadaki ZULUlara benziyor, dış güçler bizi kullanarak Türkiye Cumhuriyetini bölmeye çalışıyor buna aslaizin vermem, Devlet Bahçeli'nin açıklamasını olumlu buluyorum ve kendisine teşekkür ediyorum ve daha neler neler neler neler...
Ne diyorsunuz ve ne düşünüyorsunuz sizce ben uykuda mıyım? Apo'nun suçsuzluğunu kanıtlayan bir rüyada mıyım? Siz de böyle rüyalar görüyor musunuz?
Keşke anlattıklarım kendi dünyamda yarattığım bu senaryo gerçek olsaydı da bizler bunca zamandır Apo'yu eleştiren bizler basımızı öne eğip kendimizi af ettirmek için özürler dileseydik, baskanım sizin böyle şeyler söylemeyeceğinizi düşünmeliydik deseydik yeterince Önderliği anlamadıgımız için özeleştiri platformlarında tek ayak üstünde bekletilseydik. Fakat ne yazık ki yaptığım, bir makalelik bir yazı diliminde de olsa kendimi ve sizleri avutmaya çalışmaktan ileri gitmemektedir. Son on yıldır bizlere sunulan görüşme notları Apo'nun kendi ağzından çıkan açıklamalardır.
Benim ne sınır tanımayan gazeteciler örgütünden arkadasım ne de bana ulaşan “Türkiye Kurdistanının yok edilmesinde psikolojik yöntemler 1″ başlıklı bir dosya vardır.
Selamlar Saygılar
Sedat Penaber

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.