Çoban Ahmet, Claudia Roth'u ağırladı
Batman Valisi Dr. Recep Kızılcık’ın makam odasına girdiğim anda koku yüzüme çarptı. Dünyanın en güzel kokusu, nergis. Dağda kayalıklardan topladığı çiçekleri Çoban Ahmet getirmiş. Vali Recep Kızılcık “Mutlaka tanışmalısınız. Uluslararası alandaki aktivistimiz“ diyor.
Hasankeyf’in ’diplomatı' Çoban Ahmet ile tanıştım. Adı Ahmet Akdeniz ama herkes onu Çoban Ahmet diye tanıyor. En son, cuma günü Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth konuğuydu. Ondan önce Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Hollandalı Joost Lagendijk, daha önce de Almanya’nın Türkiye'deki Büyükelçisi ile birlikte bölgeyi ziyaret eden Türkiye'deki AB büyükelçileri.
“Meraya giderken, boş gitmedim, heybemde radyom, gazetem, kitabım olurdu. Kendi kendime İngilizce öğrendim“ diye başladı, hikâyesine.
TRT'ye telefonda bağlanıp, canlı yayında Hasankeyf'i anlatıyormuş. Ardından İstanbullu gazeteciler farkına varıyor. Namı yürüyor, Avrupa'nın çeşitli kentlerindeki ’Hasankeyf' başlıklı toplantılara katılıyor. Avrupalı gazeteciler demeç alıyor.
Hasankeyf denilince akla yapılacak barajla, açık hava müzesi niteliğindeki tarihi-külterel varlığın sular altında kalması geliyor.
Çoban Ahmet, “Hasankeyf'te otel yok, banka yok, kanalizasyon yok. Kimse o insanlar ne yiyor, ne içiyor ilgilenmiyor. 45 metrekarelik afet evlerinde yaşıyoruz. Mutfağımız, banyomuz birer metrekare. Bizim derdimiz iş, sağlık, eğitim.“
Baraj meselesi 1954'ten beri var. Dicle'ye yapılacak barajla Hasankeyf'in önemli bölümü sular altında kalacak. Çoban Ahmet de diyor ki, “Baraj işi insanların göç etmesine neden oldu. Nüfus 10 binlerden 3 binlere düştü. Baraj olmasa da Hasankeyf'in tarihi günbegün yıkılıyor çünkü hiçbir bakım yapılmıyor.“
Çoban Ahmet baraj yanlısı: “Önce insana insanca yaşama olanağı sunalım, sonra tarihi, kültürü koruyalım. Ben hayvan otlatmadan döndüğümde, kadın çocuk hasta diyorsa ve götürecek doktor yoksa ben ye yapayım taşı!“
Batı'dan baktığımızda çok da ’kültürsüzce' gelebilir Çoban Ahmet'in sözleri. Şunları da söylüyor:
“Daha iyi projesi olan varsa getirsin. Dönem porje denemi, boş laf dönemi değil. Taşınabilir tarihi eserler, Kültür Parkı'na taşınacak. Tarih yine yaşatılacak.“
Çoban Sülü'nün Fırat'ı
Çoban Ahmet anlatıyor: “Yanlış pamuk sulamadan dolayı her yıl bir Kıbrıs'ı Basra'ya gönderiyorduk. Şimdi Hasankeyf'i yaşatacağız diyen çevreciler o zaman neredeydi. Toprak Dede (TEMA'nın kurucusu Hayrettin Karaca) el koydu da, toprak kaybı engellendi. O zamanlar Dicle topraktan dolayı kırmızı akardı. Tarım ilaçları yüzünden Dicle'deki balıklar, su içen kaplumbağalar, tavşanlar ölüyordu.“
Çoban Sülü'yü anımsattı bana bu sözler.
Süleyman Demirel, “Fırat'ın kıyısında bir kuzu kaybolsa, hesabını bana sorarlar“ der. Çoban Ahmet de “Benim de Dicle'nin kenarından haberim oluyor“ diyor.
Selçuk Efes'te gördüğü yerli-yabancı turistlere yönelik tanıtım kitapçığını kendi çabasıyla bastırmış. Tarihi-kültürel varlıkların arasında Çoban Ahmet bölümü de var. “Modern çobanımız yeni yüzyılını tüm teknolojilerinden yararlanarak, Türkiye ve dünyaya sesini duyuruyor“ diye yazılı. Bugüne kadar Hasankeyf Yaşatma Derneği, Hasankeyf Bilgilendirme Ofisi, Hasankeyf Kültür ve Sanat Derneği'nin kuruluşuna öncülük etmiş.
’Batman'da aynasızlar peşimizde'
Batman Valisi Dr. Recep Kızılcık proje adamı. Mart 2007'den beri görevde olduğu Batman'da hayata geçirdiği projelerini sıralamaya sayfalar yetmez. Onlardan biri 1 milyon TL'ye gençlik merkezine dönüştürülen, virane bir kamu binası. 600 genç bağlama, tiyatro, Latin (salsa, rumba, çaça) dansları, bilgisayar, diksiyon ve bir dolu ders görüyor. Bir salona giriyorum, rap konseri. “Batman'ın sokaklarında çatışma vardı, peşimizde aynasızlar, sirenler çaldı...“
Sözlere gülüyoruz, yanımdaki polis “Bunlar sokakta da bize taş atıyor“ diyor. Delikanlılık, kanı deli olmak.
Kendileri ifade edebilecekleri doğru yer oldu mu, onların da gözlerinin içi gülüyor.