Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 2 March 2009

[b]Pazar, 01. Mart 2009, 23:19[/b]

Saat 21:44′te Mirxas Hikayesi'nin sekizinci bölümünü forumlara astim.

Memocan: „Mirxas'i okuyorum“, demis,“Aktif bir okuyucu olarak olmasada benim gibi bircok pasif okuyucu vardir. Bence yalin ve siradan herkesin anlayacagi bir dili kullanmak daha dogru. Eger okur profilin halktan insanlar ise, cok yaldizli cumleler kullanmamak yerindedir. Michael Rubin'in yazisini giris kismi haric tamamini daha okumadim. Bence elestirileri gozardi etmemek gerekir, abartili olsa bile. Bizim esas sorunumuz nasil bir toplum ve demokrasi istedigimiz noktasinda dugumleniyor. Bu soruya verilen yanit bizim gelecegimizi belirler ...

Selamlar,

Memocan / Hollanda!

Bende kendisine „Sevgili Memocan!“, diye yazdim: „Getridigin önerilere dikkat etmeye calisacagim ... Cok, cok Tesekkürler Hocam ... iyi saatler gecirmen dilegiyle ... Selam ve sevgilerimle ... Alan!“

Selam Alan,

Yazdigin yazilar deneme yazilar olmasina ragmen, bence çok basarili. Bir okuyucu olarak geçmiste okudugum sayisiz kitaplarla kiyasladimda bu sonuca vardim. Baskalarinin fikirlerini al, ama icinden geldigi gibi yaz ki dogalligi bozulmasin.

Basarilar dilerim
Bu arada 7. daha okumadim.

Pazar günleri sesisiz günlerdir, dükkanlar Hiristiyan aleminde kapali, calismanin yasak oldugu Pazertesi'yi hatirlatan hüzünlü bir gündür. Kürdlerde Pazar haftanin son günüdür. Avrupa'lılara göre ilk günü. Bununla birlikte calisanlar tarafindan gerek Avrupa'da olsun gerekse diger kitalarda olsun en cok sevilen gün Cuma, en sevilmeyen gün Pazar olarak istatistiklere gecmistir. Herhalde ertesi gün is baslayacagi icindir. Mirxas icin ise hergün Pazar'dir. O'nun ne alis-verise, ne de calismaya gittigi yoktur.

Ben Pazar günlerini saat 14:00′e kadar yattigim icin cok seviyorum, cünkü Cumartesi büyük alis-veris yapiyorum. Onun icin Pazar ideal bir gündür. Farsca “bazar“ alis-veris icin kurulan yer anlaminda kullanilan bir kelimedir. Diger yandan Pazar günü, tüm ailenin beraber oldugu ve gezdigi bir gündür. Sabbath Hiristiyan dinine göre dinlenme günüdür.

Sipan:“ Pazar günlerini hic sevemedim!“ diyordu, “Haftanin en kötü, en anlamsiz günüdür! Pazar, devamli kulaginiza, “calisma, calisma ...“ diye fisildayan hain bir arkadas gibidir. Pazar günü sürekli yatmak istersiniz; sokaklar bombos butun insanlar ölü gibidirler. Pazar, nedense hazirlanma günüdür. İse ya da okula hazirlanmaniz beklenir. Ne kadar hazirlanirsaniz hazirlanin, asla Pazartesi'ye hazir olmazsiniz; olamazsiniz. Psikolojik bir durum söz konusu cünkü. Pazar son tatil günü olmasi esasiyla da igrenc bir gündür. Cumartesi, “ooo yarin da tatil, süper!“ diye sevinirsiniz; ama Pazar günü... Ah o Pazar günü saatler bir baska hizli akar. Akmasin, bitmesin bu tatil istersiniz ancak saatler gecip gider. Saate baktiginizda daha 12 iken bir de bakarsiniz 14:30 sonrada 18:00 olur. Zaman sanki atlaya atlaya gider. Bir de bakarsiniz, uyku saatiniz gelmis. Hain arkadas bir kere daha fisildar kulaginiza; “haydi arkadasim, gözlerin kapaniyor, tatil bitiyor“. Sevmem ben Pazar'i!“ diyordu. Sipan'in en cok sevdigi gün Pazertesi'dir. Hafta sonlarini doyasiya tattigi halde Pazertesi hayat sanki yeni basliyormus gibi ise-güce koyuluruz diyor. Sipan günübirlik yasamayi seviyor cünkü.

Ben bu satirlari tuslara basarken Mirxas telefon ediyor. Saat simdi gec olmasina ragmen bir ariyayim demis, cünkü o da Pazar günleri uzun yattigimi bildigi icin erken yataga gitmeyecegimide biliyor. „Forumda Jan Kürdistan bana birseyler yazmis!“ diyor. Istersen cok selam söyledigimi söyle ve onun söylediklerinide Memocan gibi aynen aktar. Bende ona istersen sende Jan Kürdistan'a bir cevap versen iyi edersin diyorum ama o yok, yok diyor. Ben kimseye birsey yazmam. Ayrica istersen Jan'in dedigi gibi Blogg'u tartismaya ac ama kimse benim cevap yazacagimi beklemesin. Benim kimseye yazacak halim yoktur. Eger sen cevap yazmak istersen, yap ama ben yapamam. Birde canim yine ormana gidip bagirmak istiyor. Ne dersin bir iki saat zamanin var mi? Bende sen zaten bagirmiyorsun, getimiyelim en iyisi diyorum ama o israr ettigi icin, iyi o zaman gidelim diyorum.

Mirxas'in evi bana 5 dakika falan. O gelmeden ben bir maillerime bakiyim. Isa'dan bir mail var. Güzel ve önemli seyler yazmis ama izni olmadigi icin yayinlamiyacagim. Bu arada Mirxas'ta geldi. Eger böyle giderse diyor hikayeni baskalarinin yazdiklariyla doldurursun diyor. Olsun diyorum. Hayat bu. Önemli olan yazdigim ve aktardigim tüm seylerin var oldugudur. Nasil istersen öyle yap diyor. „Istersen bir kahve icelim ve ondan sonra ormana gidelim!“ Iyi diyorum ama ben kahve bu saatte icmeyecegim, cünkü yarin erkenden kalkmam lazim. Ona bir kahve yapiyorum ve bir sigarasini iciyorum. O'da cok huzursuz bir sekilde odanin icerisinde dönüp duruyor, sanki büyük bir sikintisi vardir. Saat 00:44 ve biz kalkip gecenin zifiri karanliginda ormana dogru yol aliyoruz ...

[b]Pazertesi, 02. Subat 2009 - 2:36[/b]

Ormandan yeni geri geldik, Mirxas halen yanimda ve olanlari anlatma diye bana sanki yalvariyor. Bende yazmasam bu gece uyku gözüme girmeyecek biliyorum. Mirxas'tan Almanlar gibi evine gitmesini rica ediyorum ve Mirxas: „Bana ne yahu!“ diyor. „Yaz istedigini. Sen zaten cogunu uyduruyorsun! Kim inanir ki sana! Hem sonra benim gercekten kim oldugumu zaten Sipan, Necla, Perihan ve Songül'den baska kimse bilmiyor. Istersen yaz bana ne? Onlar sanki umrumda mi? Ben ölüm kalim mücadelesi veriyorum, sen Roman'in derdine düsmüssün. Bende seni bir arkadas biliyordum. Ama yaz! Yaz! Bakalim eline ne gececek?“

Sasirdim kaldim. Saat odur üc olmus benim gözüme bugün uyku herhalde zaten girmeyecek. Kendime en iyisi bir kahve yapiyim ve hersey üzerine derinden derine gecenin bu saatinde ve sesizliginde düsüneyim. Mirxas zaten yatmiyor. En iyisi ben ona bir telefon edeyim, onun rizasiyla yazsam icim daha rahat eder. Bence benim Mirxas ile ormanda yasadiklarimi herkes ögrensin ki, Mirxas bir daha böyle bir ise girismesin. Onunda dedigi gibi yukarida isimlerini saydigim kisilerden baska kimse onu tanimiyor. Tanisalar ne olacak? Intihar etmek istemek ve sözlü dile getirmek belki bir imdaat diye bagirmak gibi bir seydir. O benden belki yardim istiyor. Mirxas bu gece yanimda kalsaydi daha iyi olurdu.

Neyse; Biz ormana yürürken Mirxas bana bi-sexüel oldugunu ama aslinda lesbiyen oldugunu, cünkü erkekleri sevmedigini anlatti. Yani kendisi kadin olsaymis erkeklerlen degil, kadin ile beraber olmayi istiyormus, cünkü kendisi erkeklerden ve erkek dünyasindan igrendigi icin, kendisini bazen bir kadinmis gibi hisediyor, kendisinin erkek vucudunda bir kadin oldugunu söylüyor. Geceleri bazen kadin elbiseleri giyiyor, ama Anne ve Babasi görecek ve sok gecirecekler diyede cok korkuyor.

Biz ormanin arka tarafindaki göle yaklasiyoruz. Göl cok sakin! Sadece bazen bazi hayvanlarin sesini ve cok uzaktan Frankfurt'un silüetini görüyor ve otobanda gecen arabalarin ugultusunu duyuyoruz. Mirxas göle dogru gidiyor ve bir tas göle firlatiyor. Tas dans edercesine gölün üstünde kayip gidiyor. Mirxas bir tas daha atiyor ve dönüp bana: „Benim yasamim boktandir Alan!“ diyor, cebinde bir Tabanca cikararak bana yavasca uzatiyor: „Hadi ne olursun öldür beni!“ diyor. Ben tabii sok gecirdim. „Yahu Tabancayi nereden getirdin gecenin bu saatinde?“ Frankfurt'ta aldim diyor. Ben arkami sana dönecegim, sende yakindan beni arkadan kücük beynime vuracaksin diyor. Ne olursun Alan bana bu iyiligi ancak sen yapabilirsin. Bende Tabancayi elinde alir almaz instinktif havaya bir kac kez ates ederek jarjörü bosaltiyorum. „Hayir olmaz!“ dedim. Sen herhalde cildirmisin! Kaldiki ben hic bir kiseyi öldürecek kapasitede degilim. Mirxas ondan sonra beni korkak olmakla filan sucladi. Benim yaptigim hep laf gevezeligiymis. Nasil olurda ben onun gibi birisine bu iyiligi bile yapamazmisim. Yahu kardesim sen deli misin, ne misin? Olmaz! Dedim. Bir insan yasamak icin dünyaya geliyor. Sen merak etme gün gelecek zaten öleceksin ... vs.vs. Tabii aslinda bunlari söylerken ne dedigimi kesin olarak bilmiyordum. Ben gercekten sok gecirmistim ... Durmadan araliksiz sesimin son tonuyla bagira, cagira konusuyordum onu teselli etmek, bu düsüncesinden vazgecirmek icin ugrastim durdum ama o olmaz dediysede Tabancada zaten mermi kalmamisti artik! Epeyce tartistik! O bana kendisini öldürmem icin yalvarirken bende eve dogru yol aldim ... Yolda geri gelirken bir kelime dahi konusmadik, cünkü ben ona inanilmaz derecede kizmistim ...

Eve geldik, ben ikimize birer kahve yaptim valla dedim ben bütün bunlari bir bir yazacagim. Isterse Necla okur, isterse kim okursa okusun umrumda bile degil. Ben sahsen senin ölmeni istemiyorum. Sen bu halinlede olsa yasamalisin. Sanirim bu hikayeyi okuyanlarda benim düsüncemde. Aci cekiyorsun biliyorum ama zaten öleceksin, simdi kendini öldürmene hic bir anlam verdigim gibi fazlada onun üzerine seninle tartismak istemiyorum. Yeter yahu dedim! Beni fazla kizdirma vallahi hikayeyi, mikayeyide bitiririm! Sakadan sen ölürsen benim hikayade biter! Ben ise daha bir kac gün yazmak istiyorum dedim. „Bak!“ diyor. „Sen beni degil kendini ve hikayeni düsünüyorsun. Ben senin gercekten umrunda degilim. Sen ne bicim bir insansin Alan? diyor. Bagirip, cagirdigima, kizip küpürdügüme bin pisman olmustum, cünkü o oyun oynamiyor, agir hastaydi ama is isten gecmisti ...

***
[b]Jan Kürdistan'a[/b] kisa bir not: Hocam Mirxas'in sana cok, cok selamlari var ve onun sitesini tartismaya actik, ancak cevaplar belki zamanim olursa benden gelir ... Bilgine rica olunur ... Selam ve sevgiler ...Alan

degerli alan arkadasim uretici, vatansever ve birde bizlere cok lazim olan batili degerleri yakinen bilen, olumlu yanlarini bunyesine katabilme becerisini gostermis birisin.muthis bir enerjinin yanisira, siyasi iklimi gozlemleyebilecek yeteneginide gelistiriyorsun, acikcasi sende Kurd olarak cok pozitif yonler var. su an kaleme aldigin, ani, hikaye denemelerinde sectigin konu gayet verimli ilerliyor; ancak, halihazirda duygularini kaleme doktugun Turkce diline yeterli bicimde vakif degilsin ve problem de bu noktada tezahur ediyor.bana kalirsa hikayeler ve anilarini, daha iyi bildigin Almanca'da denemende fayda var.onemli degil bizim almancayi anlamamiz, anlayanlar yeter. muhim olan aramizdan yetenekli, eli kalem, kafasi fikir tutanlarin sayisinin geometrik diziyle artmasi, boyle dusunuyorum. umarim yanlis anlamiyorsun, daha verimli olacagin cok alan var senin ve olacaksinda, eminim. selam ve iyi gunler dilegiyle mistoye dumo

Sevgili Mistoye Duma, ilkten getirdigin öneri, elestiri ve komplimentleri icin cok, cok tesekkür ediyorum. Ben Türkceyi 5 yasimda okula basladigimda, Almancayida 16 yasimda Almanya'ya geldigimde ögrendim. Yani anliyacagin iki dilde benim icin yabanci dil ama Türkceyi gördügünüz gibi neredeyse anadilim gibi biliyorum, kimsenin yazilarimi düzeltmesine ihtiyac duymadan bazi yazi ve imla hatalariyla afiniza siginarak asiyorum. Bence bir dili iyi bilmek daha cok kabiliyet sorunudur, bendeki ancak bu kadar ama birde bu yazilari Lektore etmeden asiyorum. Benim Almancam fena sayilmaz ama cok grammatiksel hatalarim oldugundan birisinin pesimde devamli düzeltmesi lazim. Ama benim türkcem beklendiginiz gibi olmasada ne yapiyorsam kendim yapiyorum. Dedigim gibi eger bunlari bir yayinevi yayinlamaya kalksa yazi bastan sonuna kadar lektore edileceginden lütfen bicimine degilde icerigine bakiniz bence. Tekrardan Tesekkürler ... Iyi saatler gecirmeniz dilegiyle ...

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.