Yaklaşık 5 yıl önce 10 Temmuz 2003 tarihinde PKK (KADEK) Cebaxçor'un Pul Köyü'nü basarak Ahmet Acar (52), oğlu Erdal Acar (28), Gıyasettin (Hüseyin) Özmen, (56) Hacı Kaya (54), Mahmut Kaya (26) adlı 5 köylüyü öldürmüştü. Daha sonra 75 yaşındaki yatalak Kadir Kaya el arabasına konarak Murat Irmağı'na kadar taşınmış orada bir torbaya konularak suya atılmak suretiyle boğulmuştu. Kadir Amca'nın öldürülmesinden sonra PKK tarafından Pul'da öldürülenlerin sayısı 6'ya yükseldi.
Pul Köyü yurtsever bir köydü, PKK'ye militanlar vermiş, köyden şehit düşenler olmuştu. Gerek ülkede yaşayan Pullular ve gerekse yurtdışında olanları her zaman için PKK yanlısı tavır alarak destek sunmuşlardı. Öcalan ihanetini müteakiben PKK ile aralarına mesafe koymuşlardı. Pul Köyü aynı zamanda devletin en çok diş bilediği köylerden biriydi. Sirac Bilgin'in iki kardeşi Pul'da doğup büyümüştü. Babaları Abdulhamit Efendi'nin Suriye dönüşü kendi köyleri olan Kelaxsi'de bizzat şeyx ailelerinin tavır almasından dolayı tutunamaması üzerine ailece Pul'a yerleşmişler ve Pul kendilerine kucak açmıştı. Sirac Bilgin'in annesi de Pul köyündendi.
PKK'nin Pul'dan militan katılımı sağlamasına ilaveten lojistik sağladığı devletin bildiği bir olaydı. Pul Köyü bu nedenle defalarca basılmış, sayısız insan defaatle tutuklanmış, işkence görmüştü. Birçok Pul mukimi devletin sürekli baskısı nedeniyle göçetmek zorunda bırakılmıştı. Nüfusu yarıya inen köyde sadece göçetme imkanı olmayan köylüler kalıyordu. Devlet ve PKK'nin elele gerçekleştirdiği Pul provakasyonu ve katliamı bu ortamda sahneye konmuştu. Askerler bir gece köyün girişine pusu kurarak iki kürt savaşçısını şehit etmişlerdi. Pul Köylüleri çaresizlik içerisinde olayı duyurmaya çabalıyorlardı. Kürt savaşçılarının pusuya düşürülmesi ile hiçbir ilgileri yoktu. Bir yandan devletin tehditlerine öte yandan PKK'nin tehditlerine maruzdular.
Yurtdışında katliamı ilk haber alanlardan biri Selim Çürükkaya idi. Olayı duyurmaya ve böylelikle yörede yurtsever köylere ve halka karşı devlet-PKK işbirliği tahtında gerçekleştirilecek yeni katliamlara bir nebze olsun engel olmaya çabalıyorduk. Bu nedenle forumlara yazdık. Olayı Pul köylülerinin ağzından dünyanın her yanındaki kürtlere duyurduk.
Bizim bu çabamız sürerken PKK (o günkü namıyla KADEK) yedeklediği İHD ve bizzat Bingöl İHD Başkanı aracılığıyla olayı örtbas etmeye çalışıyordu. Pul Köylülerinin avukatlığını Zihni Karaaslan yapıyordu. Kendisi çöcukluk arkadışımızdı, dürüst ve cesur bir insandı, ağabeyi Feyzullah Karaaslan HADEP'ten Bingöl Belediye Başkanı'ydı. Onun ısrarlı ve cüretli çabalarıyla İHD'nin olayı PKK lehine "[b]faili meçhule[/b]" havale etme çabaları boşa çıkarıldı. İHD, PKK talimatları doğrultusunda o günkü İHD Bingöl Başkanı Rıdvan Kızgın aracılığıyla devredeydi. İHD başkanı olan Rıdvan Kızgın güvenilerek kendisine teslim edilen suç delillerini yoketmeye çalışmış ve bunu bir ölçüde başarmıştı. Aynı yörenin insanı olmamızdan dolayı çok iyi tanıdığımız bu kişinin karanlık geçmişini ve ilişkilerini açıklamak yurt dışında yaşayan bizlere düşüyordu. Ülke koşullarında iki yanlı tehdit altında bulunan ve katliama maruz kalan köylülerden bunu beklemek imkansızdı. Kaldıki bu insanlar basın açıklaması yapmasını dahi bilmiyorlardı.
Olayı Rizgari Forum'da açıklamakla kalmayıp katliamı kınayan bir imza kampanyası düzenledik. Olayın tüm açıklığıyla anlaşılması üzerine sağolsunlar Kürdistan yurtseverleri büyük ilgi göstererek oldukça büyük bir katılımla imzalarını sundular. Yüzlerce imza toplandı.
Bütün bunlar olurken kendisinin doğup büyüdüğü köy olmasına rağmen Sirac Bilgin PKK'nin bu vahşetini kınamak çöyle dursun kabullenmeye bile yanaşmadı. Oldukça seviyesiz bir yaklaşımla "[i]Pul benim köyümdür, PKK orada böyle bir katliam yapmış olsa herkesten önce benim haberim olurdu, olay belki de haşhaş ekiminden doğan bir ihtilaf nedeniyle husule gelmiştir[/i]" diyebilecek kadar küçülüyor, katliama maruz kalmış Pul Köyü'ne bir de iftira reva görüyordu. Köylülerle olan direkt ilişkimiz nedeniyle olayın iç yüzünü bilen bizler Sirac Bilgin'e bu patavatsızlığını her vesileyle hatırlatacaktık. Ancak Öcalan ile ilişkilerini bozulduğu bir anda PKK'nin yaptığını kabul edecek ve kendine ait Welatparez sitesinde daha önce yazdıkları için özür dileyecekti.
Recep Maraşlı alelacele bir bildiri yayınlayarak olayı PKK'nin istediği doğrultuda "faili meçhul" olarak nitelemekle kalmıyor, köylülerin yıllardır içli dışı oldukları PKK militanları şahsen tanıyan tanıklıklarına rağmen "PKK'nin yaptığını söyleyemecek durumda olduklarını" vazediyordu.
Aynı olayı Recep Maraşlı'ya ait Kürdistan Tarih ve Demokrasi forumunda da duyurmaya çalıştık. Burada bazılarının "Hoca" kisvesini bol keseden bahşettiği HeK mahlaslı şarlatan bana ve Selim Çürükkaya'ya İHD Bingöl Başkanı Rıdvan Kızgın'ın delilleri yoketmesini duyurmamız üzerine "bu götlemi" edebiyatıyla muhatap olarak önümüzü kesiyor, bana kalmayan hakaretlerde bulunuyordu. Bizlerin yapmaya çalıştığımız ise katledilen insanların bir hukuku olduğunu, yaşama hakkı olduğunu, PKK ve İHD'nin acımasız bir vahşeti devletle elele kotardıklarını kitleye duyurmak ve olası katlimlara karşı duyarlılık geliştirmekti. Bizler diğer bir yandan açık kimliklerimizle yaşamlarımız ortaya koymuşken HeK denen maskeli illet bizlerin "götümüze" kafasını takmıştı. Bize "bu götlemi" diye hakaret yağdırması sonunda yediği herzeyi kanıksatmak adına "göte göt denir" mülahazası eşiliğinde bu foruma da taşındı. Bu ibarenin geçtiği hiçbir yazısı silinmedi. Bizler "götümüzü çay önünde" defalarca ölçmüştük. TÜBİTAK'tan değil, çocuk yaşlarımızdan itibaren göğüslediğimiz kahırlarla Kürdistan Mücadelesinin işkence ve zindanı da içeren rahle-i tedrisinden geliyoruz. Kuşkusuz kendi götümüzün ölçüsünü bilirken, herbirine "hoca" denenlerin göt ölçüleri de yaşanmış bu olaylar tahtında belleğimizin bir yerinde duruyor.
Hafza-i beşer nisyan ile malüldür.. derler. Öylemidir?
Sonuçta Rıdvan Kızgın bizim bastırmamızla delilleri yoketmeye çalıştığını itirafa mecbur kaldı. Sakladığı delillerin bir kısmını iade etti. Bu suçtan mahkum olarak hüküm giydi. İHD başkanlığını bırakmak zorunda kaldı. Yurtsever PUL köylülerini katledenin PKK olduğu ve PKK'nin devletle ilişkili olduğu artık inkar gelinmeyecek şekilde ayyuka çıkmış vaziyette. Bütün bunlar adım adım ilerlerken bu konuda hayatlarını ortaya koyarak gerçeklerin anlaşılmasına katkı sunumuş insanların akıl ve göt ölçüleriyle uğraşanları aklıyla-götünü birbirine karıştırmış olark nitelememi kimse yadırgamasın ve yazılarımı kaldırmasın.
Göt edebiyatı nefret ettiğim bir edebiyat türüdür. Ölçmeye kalkışanların ölçüleri meydanda. Herkes kendi koyduğu ölçülerle ölçülür. Ben kimse için ölçü icad etmedim ve ölçünün bu kirli türüne forumda müsaade etmedim. Bu edebiyat türüne forumda cevaz verilmiş olması da arşivde duran yazıların tanıklığında forumun ölçüsüdür. Forumca kabul görmüş bir standarttır. Çifte standart olmasın.
[url=http://www.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=12618]PUL KATLİAMINA DAİR RIZGARİ'DE YAYINLANAN HABERİN LİNKİ[/url]
Re: ÊZÎDÎLER: Soykırım Kültürü Ha