Ergenekon'un içinde devletin çok üst kademesinde insanlar olduğunu ve en tepedekine kadar hepsinin deşifre edildiğini savunan Bülent Orakoğlu'na göre, operasyonun görünmeyen kısmında bu üst düzey isimler sessizce tasfiye edilecek! Basında ismi geçenlerin 1 numara olmadığını kaydeden Orakoğlu, 1 numaranın isminin hiç zikredilmediğini söylüyor. Orakoğlu, Öcalan'ın Ergenekon'un adamı olduğunu belirterek "Birçok üst düzey devlet görevlisi ellerinde belgelerle TBMM'nin Öcalan Komisyonu kurmasını bekliyor" dedi.
-Bu defa asıl güç odaklarını görebilecek miyiz, yoksa Susurluk'ta olduğu gibi birkaç aktörden kurtulup kendini bir süreliğine de olsa yine temize mi çekecek derin devlet?
NATO'nun komünizme karşı kurduğu yerleşik gizli ordular, başlangıçta 16 devleti kapsıyordu. Türkiye 1952'de NATO'ya üye olduktan sonra, 27 Mayıs ihtilalinin ardından bizde de bu yapı kuruldu. Ama bu yapılar komünizm tehlikesine karşı kurulmasına karşın, ülkelerindeki siyasi mekanizmaları, demokrasiyi, insan haklarını hedef alıyor. Ülkelerinde faaliyetleri çok ama bir komünist ülkeye dönük faaliyetleri hiç yok. Demek ki bu örgütler kuruluş amaçlarına hizmet etmiyor ve arka planda gizli ajandaları var. Tümü tek bir merkezden her daim bir ABD'li generalin kontrolünde. Generaller değişiyor ama ABD kontrolü değişmiyor.
-Halen bir merkezden yönetilme var mı? Gladio birçok ülkede deşifre edilip dağıtılmadı mı?
Var tabii. Birçok Avrupa ülkesi irade gösterdi ve İtalya'nın Gladio operasyonundan sonra 16 ülkeden 14'ünde bu yapılar ortaya çıkarıldı. Bir tek Almanya ve Türkiye'de bu yapılanmalar karar verici devlet mekanizmalarınca kabul edilmemiş ve açıklanmamıştır. Ama tamamen bitirilmeleri, dünyanın bu konjonktüründe normal değil; bitirilmediler, daha kontrollü oldular, milli bedenler kazandılar. Büyük ihtimal yeni misyonları da dünyanın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde şekillendirilmesi. BOP'un anlatıldığı kadarını biliyoruz ama bütün dünya 80, 90 yıl önce başlamış olan BOP çerçevesinde şekillendirilmek isteniyor.
- Tekrar Ergenekon Operasyonu'na dönersek
Çok büyük, kökü derinlerde bir yapının çok sığ bir kısmıyla karşılaşmış durumdayız. Üstelik karşımızdaki NATO güdümlü Ergenekon değil, 28 Şubat sürecinden önce oluşan yeni Ergenekon! Yeni Ergenekon aslında ABD ve NATO güdümlü asıl Ergenekon'a karşı milli bir örgütlenme gibi ortaya çıkmıştır. Ama eski ve yeni Ergenekon'un aslında farkı yok. Hatta yeni Ergenekon'un içine eski Ergenekon'dan sızmalar da vardır. Tek fark birinin çok profesyonel olması! NATO güdümlü Ergenekon kendini çok iyi saklayan; yeni Ergenekon ise ortaya çıkmak isteyen, varlığını ispat peşinde bir güç. Devlet içerisinde etkinlikleri ve kudretleri olduğunu sanki her fırsatta göstermeye çalışıyorlar. Hrant Dink cinayetini düşünün; adam yakalanıyor, devlet görevlileri yakaladıkları adamla resim çektiriyor. Bilerek iz bırakıyorlar ve işin sığlığı burada! Derin yapıların dünya çapında çok derin konjonktürel hesapları vardır. Mesela Saddam'ın Kuveyt'i işgali, binlerce insanın Türkiye sınırına yığılması, Türkiye'nin mecburen BM'den yardım istemesi ve nihayetinde bugünkü sözde Kürdistan'ın fiili yapısının oluşmasını sağlayacak güvenli bir bölge oluşturulması için Çekiç Güç'ün bölgeye gelişinin sağlanmasıYani kalkıp da Hasdal Kışlası'ndan çıkma bombaları birtakım hedeflerde kullanıp açık delil bırakmak, derin bir yapıdan beklenecek hareket değil! Ama yeni Ergenekon böyle iz bırakarak giderken, gerçek Ergenekon arka planda faaliyette. Hatta yeni Ergenekon'un bu kadar net izler bırakmasını onlar teşvik etmiş, bu yeni yapı harcansın istemiş bile olabilirler! Zira Ergenekon operasyonunun bir milli irade ve refleksle yapılmış olma, Türkiye'nin kendi Gladio'sundan kurtulmak isteme ihtimali zayıf. Sorunuzun net yanıtına gelirsek, Ergenekon şeması bu kadar değil. Bu, operasyonun gözüken kısmı. Aslında devletin kurumlarında kimlerin ne kadar gizli, saklı olduğu tespit edildi.
"Ergenekon'un tamamını almaya kalkarsanız"
Yani en tepe noktasına kadar biliniyor mu? Öyleyse niye operasyona dahil edilmiyor gerçek Ergenekon'un büyük ağabeyleri, siyaset, emniyet ve iş dünyasındaki uzantıları?
-Askeri de, polisi de, üniversitesi de, işadamı da tespit edildi. Bunlarla ilgili devletin elinde çok ciddi bilgiler var. Hangi kurumların bu işin içinde olduğu en tepedekine kadar biliniyor ve devletin çok üst kademesinde insanlar var o listede! Mesela Başbakan biliyordur bu isimleri! Ama şimdi bunların açıklanması doğru olmaz. Ergenekon operasyonu basında şu ana kadar çıkan isimler ve cinayet bağlantıları çerçevesinde devam eder. Bunun kurumlar içerisindeki kademeleri zaten bir ölçüde etkisizleşmiştir bu operasyondan sonra. Bakın Genelkurmay Başkanı "Suçlu olan cezasını çeker" diyor. Bu çok önemli ve sadece 'yakalanan cezasını çeker' anlamına gelmiyor. Yani operasyonun görünmeyen kısmında, tıpkı diğer NATO ülkelerinde yapıldığı gibi, üst düzey isimler sessizce tasfiye edilecek, belli mevkilere gelecekken gelemeyecekler, hatta emekli edilecekler ama normal hayatlarına devam etmelerine müsaade edilecek! Çünkü Ergenekon'un tamamını almaya kalkarsanız, devlette çok ciddi sıkıntı ortaya çıkar. Devletin çok üst kademelerinden insanlar var bu yapının planlamasında. Her yerde, en üst noktalara kadar Askeriyeye sızma girişimleri daha fazla ama MİT ve Emniyet içinde de uzantıları var. Emniyet İstihbarat, bu yapılanmaların nerelere kadar sızacağını bilebilecek birtakım donanımlar kurmuştur. Ergenekon yedi, sekiz yıldır takip ediliyordu Emniyet İstihbarat tarafından. Ben göreve geldikten sonra bu işi kimin yaptığı, başında kim olduğu net olarak tespit edildi. Bu yüzden 28 Şubat süreciyle Emniyet İstihbarat'a büyük darbe vurulmak istendi.
- Türkiye meşhur '1 numara'yı konuşuyor. Türkiye yine öğrenemeyecek mi kim olduğunu?
Öğrenir. Tabii bu 1 numara yeni Ergenekon ile ilgili. Eski Ergenekon'da NATO'nun koyduğu bir konsept ve kurumlar düzeyinde resmilik görüntüsü ve o görüntünün altında illegal işler vardır.
- Ne zaman öğrenir?
İşte bu operasyonlar, yazdığımız kitaplar bir motor görevi görecek bu süreçte.
"İsmi geçenler 1 numara değil!"
- Medyada 1 numara olabileceği telaffuz edilen ve ima edilen isimler var
Hayır, hiçbiri değil! Kesinlikle! Zaten genelkurmay başkanı seviyesinde olması zor.
-1 numaranın ismi bu tartışmalarda hiç zikredildi mi?
İkinci adamın ismi, birinci adam yani 1 numara diye zikredildi. Gerçek 1 numaranın ismi ise hiçbir zaman 1 numara adayları arasında zikredilmedi. Ama 1 numara adayı olarak olmasa da, bilmeden bu süreçlerde elbette ismi geçti, yazılıp çizildi. 1 numaranın isminin öğrenileceği süreç başladı ve çok uzun sürmeyecektir. Şu anda eylemci grup yakalanmışken bir numaranın alınmamasının sebepleri var.
- Ergenekon için "Amaç 2009'da darbe yaptırmaktı" deniyor. Amaç buysa, darbeyi yapacak olanlar nerede? Emekli askerlerin kalkıp darbe yapacak halleri olmadığına göre, orduda darbe için hazır kıta bekleyen bir grup mu var?
Bu tip ilişkilerin TSK içinde en çok ortaya çıkardığı sendrom "Genç subaylar sendromu"dur ve sürekli kaşınır bu. Kenan Evren anılarında diyor ki, "Genç subaylardan gelen mektup sayısı bin civarına ulaşmışsa bir tehlike var demektir". Genç subaylar lafını duyduğunda, Türkiye Cumhuriyeti'nin hem başbakanı hem genelkurmay başkanı irkilip rahatsız olur. Çünkü 27 Mayıs'ta dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun tutuklanmış, elleri kelepçelenmiş, askerin arasında bir sürü hakarete uğramış. 'Genç subaylar' psikolojik ağırlığı çok olan bir laf ve Türkiye'de kaos yaratan birtakım güçlerin kullanıp kışkırttığı bir dinamik.
- JİTEM'ci Cem Ersever'in arşivi emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün çiftliğinde çıktı. Neleri gün ışığına çıkarabilir o arşiv?
Cem Ersever, dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis gibi bazı isimler, NATO'nun Güneydoğu ve Ortadoğu politikalarına karşı biraz daha milli politikalar uygulamaya kalktıklarında maalesef enteresan şekilde öldürüldü. Dahası birbirlerini öldürmüşler gibi gösterilmeye çalışıldı! Eşref Bitlis'in uçağını Ersever'in düşürdüğü iddia edildi. Bitlis ve Ersever'i öldüren aynı güç: Ergenekon! Ersever'in Ergenekon ile ilgili çok bilgi sahibi olduğu kanaatinde değilim. Ama o sürece kadar işlenmiş cinayetlerle ilgili çok önemli bilgiler çıkacaktır arşivinden.
- Siyasi cinayetlerin hepsinin arkasında Ergenekon mu var?
Hepsi için diyemeyiz. Ama Eşref Bitlis ve ekibinin -ki Cem Ersever de içinde- TSK'dan enterne edilmelerindeki en önemli sebeplerden biri Güneydoğu'da ve Kuzey Irak'ta ABD'nin projeleri dışında milli ve bu ülke yararına birtakım projeler yürütmeleriydi. Türkiye'de birçok kurumda milletin iradesini hakim kılacak bir yapıyla, karşı yapı hep mücadele halinde. Ama bu mücadele kamuoyu önünde gerçekleşmiyor.
- 'İhanet Çemberi / PKK'yı Yöneten Türkler' adlı yeni kitabınızda çok çarpıcı bir iddia var: Abdullah Öcalan, Ergenekon'un adamı mı?
Evet. Ergenekon içindeki görevi bitmedi, hâlâ devam ediyor. Ergenekon gibi yapılarda her düşünceden insan vardır; sağ, sol, Kürt; bir toplumu oluşturan ve kutuplaşma yaratabilecek unsurlar nelerse hemen hepsi. O dönem Ergenekon yapılanması bilinmediği ve dillenmediği için bütün tanıklıklarda MİT diye geçiyor. Ama Öcalan ile görüşen grup Ergenekon'un MİT'teki uzantılarıydı. Yani PKK'yı Ergenekon kurdu! Öcalan'ın Ergenekon'un içine alınması çok örtülü bir operasyondu ama bundan Ergenekon'un o dönem Türkiye'deki tüm üst düzey yöneticilerinin kesin haberi vardır. Ama bu projeye nasıl izin verildi hâlâ anlayamıyorum. Basit bir istihbarat kuralı uygulanmış, Türk solu içinden biri (Öcalan) seçilip kullanılmış. Sonra Ergenekon, Öcalan'ı kendi emelleri doğrultusunda kullanmış. 12 Eylül darbesini önceden Öcalan'a haber veren ve Suriye'ye güvenli geçişini sağlayan da darbeyi planlayanlar ve Ergenekon'un MİT'teki unsurlarıydı. Çünkü 12 Eylül tamamen bir NATO organizasyonuydu. CIA'in 20 yıl önce hazırladığı ve geçenlerde gizliliği kaldırılıp kamuoyu ile paylaşılan "Irak, Türkiye, İran: Kürt Ayaklanmaları" raporunun PKK'nın kuruluş ve gelişimini içeren üç sayfalık bölümü neden karartılmıştı? Türk istihbarat birimleri karartılan o üç sayfayı bulmak zorundadır kardeşim. Bu kadar basit! Bu zor bir şey değil; bulacaklar o bölümleri!
Askerlerin Öcalan ile görüşmeleri
- Kitaptaki iddialarınızdan biri de, 28 Şubat'ta üzerinize gelinmesinin en önemli sebebinin Emniyet İstihbarat olarak bazı üst düzey askerlerin PKK ve Öcalan ile telefon görüşmelerini tespit etmeniz olduğuDevam ediyor mu görüşmeler?
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'na geçtiğimde, Hanefi Avcı (dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı) birtakım konuşmalar getirdi. Bazı askerlerin Öcalan ile görüşmeleriÖnce askerle polis arasında gerginlik yaratmak için kurulan bir tuzak sandık ama o konuşmalar ben İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan ayrıldıktan sonra bir buçuk sene daha, yani 1998 sonuna kadar devam etti. Sonra Öcalan yakalandı. Albay düzeyinde görüşmelerdi bunlar ama bir albayın da kendi başına hareket ettiği düşünülemez! Benim daire başkanlığımdan önce de o konuşmalar takip ediliyordu. TSK'da emir komuta zinciri vardır ama bu faaliyetler kurumsal değildi, aksine bir cunta faaliyetiydi! Bu görüşmeler dönemin Genelkurmay Başkanı ve MGK'nın bilgisi dışında, cunta faaliyeti içinde bir emir komuta zinciriyle yapılmıştır. Sonrasında niçin üzerine gidilmediği de merak konusu! Oysa bazı dergilerde yer alan 2004 yılında darbe planları yapıldığı iddialarıyla, PKK'nın ateşkesi bozduğu dönem kesişiyor. Bunları açıkladık ama hiç kimse ve hiçbir yargı organı tarafından dikkate alınmaması çok düşündürücüydü. Bu da bu ülkede gizli güçlerin ne kadar hakim olduğunu gösteriyor.
"Elde belge, 'Öcalan Komisyonu' kurulmasını bekleyenler var!"
-Kitapta "Bu işin peşini bırakmayacağım" diyorsunuz. Ne yapacaksınız?
Evet, önümüz devamlı kesilmek isteniyor ama devam edeceğiz. Türkiye bir an önce bir 'Öcalan Komisyonu' kurmalı. Kuramıyor! Netameli bir konu olduğu için engelleniyor. Bir 'Öcalan Komisyonu' kurarsanız, belki kendinize en büyük kötülüğü ama bu ülkeye de en büyük iyiliği yapmış olursunuz. Ama son 30 seneyi çözersiniz! Ben Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı yaptım ve benim bilgilerim o çerçevede geçerli. Benden daha üst mertebede görevli, bildiklerini açıklamak isteyen ama toplumda sıkıntıya düşmekten çekinen insanlar var.
- Elde belge, komisyon kurulmasını bekleyenler mi var?
Böyle bir komisyon kurduğunuzda belgelerle, bilgilerle gelecek, bildiklerini anlatacak çok görevli var. Bırakın onu; Öcalan yakalanmadan önce bazı askerlerle Öcalan'ın görüşmelerinin kayıtlarının hepsi Emniyet İstihbarat'ın arşivlerinde var! Bir 'Öcalan Komisyonu' kurulursa alır bakarlar. Ama bizim komisyonlarda şöyle bir hata var: Söylediğiniz, siz daha komisyondan çıkmadan medyaya ulaşıyor. Bu iş gizlilik ve ciddiyet içinde olursa, bu insanlar ortaya çıkıp konuşur komisyona. Herkes çağrılmalı ve gitmeli. Bu komisyonlar böyle yıpratıldı. TBMM çağırıyor ama Veli Küçük, Teoman Koman gibi bazı isimler gitmiyor ve götürmeye de kimsenin gücü yetmiyor. Bu komisyonlar zayıf bırakılmış. Güçlendireceksiniz, bu komisyonlarda görev alacak vekiller de dışarıya bilgi sızdırdığında suç işlemiş sayılmalı.
"İmralı'daki görüşmeler ortaya çıkacaktır!"
- Öcalan'ın çok enteresan bir iddiası var. Yakalandıktan hemen sonra, dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nu temsilen bir komutanın İmralı'ya gelip kendisine "Bu işi uzlaşmayla çözelim" dediğini söylüyor. Böyle bir görüşme oldu mu?
Öcalan'ın kimlerle konuştuğu meselesi önemli. Öcalan'ın yalan söylemesi için hiçbir sebep yok! Öcalan ile görüşülmüştür. Farklı bir niyet söz konusu değilse, görüşülmesinde de sakınca yok.
- Ama dönemin üst düzey komutanlarının hiçbiri böyle bir görüşmeyi kabul etmedi
Etmedi ama vardır! Siz belli şeyleri söylemezseniz o şeyler yine ortaya çıkar. Gizli kalma şansı yok. İmralı'da insanlar var, birden fazla görevli var. Siz bunu saklarsanız, "Görüştüm" demezseniz ve bu yarın bir gün ortaya çıkarsa art niyetli şeyler olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Öcalan'ın Ergenekon bağlantılarının İmralı'ya gönderdiği kimse var mı, yok mu? HADEP'in eski yöneticisi ve Öcalan'ın eski avukatlarından Selim Okçuoğlu niye gidip görüşmüştür? Emniyet İstihbarat'taki tespitlerimize göre, Öcalan ile bazı askerlerin irtibatını Selim Okçuoğlu yürütmüştür. Görüştü ve hemen sonra yurtdışına kaçtı. Okçuoğlu'nu Öcalan ile görüştüren kim? Bunu ortaya koyduğunuz zaman görüşenler de ortaya çıkar. Saklamanın anlamı yok. Bunu ileride açıklarız! Ama açıklamak için şimdi iyi zemin değil. Önce Ergenekon operasyonunun nereye varacağını, milli bir süreç haline gelip gelmeyeceğini görmemiz lazım.