Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 11 February 2008

Derin sularda yüzmek kolay değildir. Bazen vurgunla karşılaşabilirsiniz. Bakıyorum, son dönemde yazılarım üzerinden sanal ortamda epeyi komplo düzenekleri kuruluyor. Bu çabalarda, şahsımı yıpratmak kadar iç çatışmalarının parçası haline getirme girişimlerinin izlerini de görüyorum.
İki çarpıcı örnek vereceğim. Yazılarımı yakından takip edenler hatırlayacaktır, daha önce de bir haber portalı bana ait olmayan yazılara ismimi ve fotoğrafımı ekleyerek arşiv oluşturmuştu. Şahsımı yıpratmak isteyenler, o hayali yazılar üzerinden uzun süre ’ince işçilik' yaptılar.
’1 numara kim?' başlıklı yazımdan sonra çok sayıda haber portalından elektronik posta geldi, telefonla arayanlar oldu. O zaman bilgi sahibi oldum.
Kimi akıllılar (!) adımın geçtiği ’stayyar@mynet' gibi sahte mail adresleri alarak, internet ortamında sahte mesaj dolaştırmışlar. Güya, yazımda açıklamadığım Ergenekon yapılanmasındaki ’1 numara'yı açıklıyormuşum!
Gazetelere yansıyan şemaları kopyalamışlar, boş bırakılan ’1 numara' yerine emekli orgeneral Tuncer Kılınç'ın fotoğrafını yerleştirmişler. Belki haberdar olmadığım başka şemalar da vardır.
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'in açıklamalarına yer verdiğim ’TRT'de büyük operasyon' başlıklı yazım üzerinde de çalışmışlar. Bu yazımı yayınlayan memurlara ait bir site, altına 2 binden fazla TRT personelinin isimlerini ekleyerek, ’İşte gönderileceklerin listesi' demişler.
Arayan arayana ; ’Bu liste doğru mu?'
Buradan ilan ediyorum, ’1 numara' şeması da ’İşten atılacak TRT personel listesi' de yalandır ve bana ait değildir.
Yazılarımı takip eden tüm gönül dostlarından ricam, başka yerde rastladıkları şahsıma ait yazıları mutlaka Star Gazetesi'nin www.stargazete.com adresinden kontrol etmeleridir. Üzerimden yürütülen psikolojik harekatın farkındayım, oyunu birlikte bozalım.
Sen zencisin zenci kal
Geçen yıl Nobel Edebiyat Ödülü'nü Orhan Pamuk'tan devralan İngiliz Yazar Doris Lessing, Demokrat Parti'de ABD başkan adaylığı için Hillary Clinton ile yarışan Barack Obama'nın başkan seçilmesi halinde suikaste kurban gidebileceğini söylemiş.
Neden?
Amerika henüz bir zenci başkana hazır değil.
Peki, kadın başkana hazır mı?
O da tartışmalı. Çünkü, Amerika tarihinde ne kadın ne zenci başkan var. Demokrat Parti'nin güçlü aday adayları, biri kadın biri zenci.
Son kamuoyu yoklamalarına göre, Demokratların Cumhuriyetçilerden bir adım önde olduğu dikkate alınırsa, Amerika bir ’ilk' ile karşılaşabilir.
İngiliz Yazar Lessing, ’Tercihim Hillary' diyor. Yani, ’ehveni şer' durumu.
Amerika'daki seçim süreci nedense bana Türkiye'yi hatırlattı. ’Beyaz Türkler' hazım sorunu yaşıyor.
Neşe Düzel, neşemi kaçıracak mı?
Taraf Gazetesi'nin Radikal'den transfer ettiği tecrübeli röportaj erbabı Neşe Düzel, geçtiğimiz Cuma günü Ankara'da konuğumuzdu. Uzun bir görüşme oldu, 2002-2007 arasındaki derin yapılanmaları ve bu mevzuda yakında çıkacak yeni kitabımı konuştuk.
Eğer aksilik olmazsa, röportaj bugün Taraf Gazetesi'nde yayınlanacak. Röportajın birkaç güne yayılarak verilme ihtimali de var. Neşe Hanım, dün aradı: ’ Kasetleri çözdüm, çok keyifli bir röportaj olmuş, üç gün verebiliriz.'
’İnşallah beni yakmamışsınızdır' dedim, güldü: ’ Yanarsak, beraber yanarız.'
Bu sözler, hem Nazım Hikmet'in ’Sen yanmazsan ben yanmazsam...' dizelerini hem Gazeteci Metehan Demir'in başına gelenleri hatırlattı bana.
Malum, Sevgili Metehan, Neşe Düzel'le Radikal'de yaptığı söyleşiden sonra Sabah Gazetesi'ndeki temsilci yardımcılığı koltuğu ve köşe yazarlığını kaybetmişti. Ankaralı gazeteciler, başta ben, Metehan'a hep takıldık: ’Neşe Düzel'e bir demeç verdin, hayatını kararttı!'
Neşe Hanım'ın benimle röportaj yapacağını bilen gazeteci dostlar şimdi bana takılıyorlar: ’Aman dikkat et, Metehan'ın başına gelenler senin başına gelmesin.'
Bilemem tabi, hayat sürprizler dolu.
PKK'da ajan var mı?
Biliyorsunuz, İrlanda'nın ayrılıkçı örgütü İRA'nın siyasi kanadı Sinn Fein'in lideri Gerry Adams'ın şoförü Roy McShane, İngiliz Gizli Servisi MI5'in ajanı çıktı. Gizli serviste ’The Rat-Sıçan' koduyla çalışan ajanın kimliği deşifre olunca, korumaya alınmış. Eminim, bu haberi okuyan her Türk'ün aklına şu soru takılmıştır: Acaba PKK'da çalışan MİT ajanı var mı? Belki, içinizden birileri ’ Abdullah Öcalan ortada, başkasını aramaya gerek var mı?' diye sorabilir.
Sonra hızını alamayıp; Avni Özgürel'in 1966-67 yıllarında MİT'e bağlı Fikir Ajansı'na girip çıkarken gördüğünü söylediği Öcalan'ın 12 Mart'tan sonra hakkında ağır cezalar istenirken birden serbest bırakılması, 1978 yılında PKK'yı izinle kurduğu iddiası, Ankara'dan Diyarbakır'a götürürken onu taşıyan uçaktaki pilot Necati'nin MİT mensubu çıkması, kayınpederi Ali Yıldırım'ın MİT muhbiri olması, eski Kesire'nin Bekaa'dan helikopterle doğum için Diyarbakır'a getirildiği söylentisi, emniyetin Kesire'ye suikast planının MİT tarafından önlendiği şüphesi ve MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal'ın ’Öcalan'ı tüm gizli servisler kullandı' sözünü art arda sıralayabilir. Hülasa, bizde malzeme daha bol.

11.02.2008

Türk yazar çizerleri Ergenekon'u tartışıyor. 1 numara, 2 numara vs. unsurların kim olduklarını araştırıyorlar. Tabi bu ara da, Erkenekon'un Kürd ayağınıda konuşuyorlar. A. Öcalan'ı tartışmasız Erkenekon üyesi olduğunu söylüyorlar. Kürd cenahta sessizlik devam ediyor. Konuşanlarda A. Öcalan'ı Kürd politikacısı olarak kabul ediyorlar. Buna kendileri inanıyorlar mı? Sanmıyorum. Fakat, kendilerini bununla yaşatırken, başkalarını buna inandırmaya çalışıyorlar. Kürd cenakta eşkiyaya eşkiya diyenlerin sayısı bir kaç kişiyi geçmiyor. Merak ediyorum. Kürd-Kürdistan'ı harabeye çeviren Ergenekon üyesi A. Öcalan ve örgütü hakkında Kürd aydın ve siyasileri ne zaman fikir beyan edecekler...

PKK-Asker Diyaloğu Kasetleri Poliste 07 Şubat 2008 11:52"28 Şubat sürecinde bazı askerler PKK ile bağlantı kurdu ve bu görüşmelere ait kasetler polisin elinde" Çok derin açıklamalar... Eski istihbaratçı Bülent Orakoğlu, 28 Şubat sürecinde bazı askerlerin PKK ile bağlantı kurduğunu ve bu görüşmelere ait kasetlerin polisin elinde olduğunu öne sürdü. 28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Grubu'nu (BÇG) deşifre edince ekibiyle birlikte tasfiye edilen Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu, yaşadıklarını 'İhanet Çemberi' isimli yeni kitabında topladı. O dönemde başında bulunduğu birimin üzerine gelinmesinin en önemli nedeninin, Öcalan'ın askeri bağlantılarını ortaya çıkarmış olmasıyla doğrudan ilgili olduğunu öne süren Orakoğlu, bu olayın ucunun vatana ihanete kadar gittiğini söyledi. GENELKURMAY'DA GÜÇLÜ 'BİR'İ Orakoğlu, Timaş Yayınları'ndan çıkacak yeni kitabı 'İhanet Çemberi'ndeki teknik takibe takılan PKK-asker diyaloğuyla ilgili iddiaarını şöyle özetledi: 'Dönemin İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı'dan, telefon dinleme nüshalarını istedim. Kısa süre sonra Avcı, şüpheli bir takım telefon görüşmeleri olduğunu söyledi. Tutanaklarda o dönem PKK'nın sözde Bursa cezaevleri sorumlusu Sabri Ok, bazı askerlerin siyasetçilerin de ötesinde daha demokratik açılımları yapabileceğini, bazı şahısların bu iş için arabulucu olarak görevlendirildiğini söylüyordu. Görüşmelere katılan askerlerin başındaki kişiden açıkça bahsedilmiyor, ancak Genelkurmay'da güçlü bir konumda bulunduğu ifade edilerek bu kişi hakkında sık sık 'Bir' tabiri kullanılıyordu.' HEDEF TAHTASINA OTURTULDUM Ok'la görüşen PKK militanlarının telefonlarını izlemeye ağırlık verdik. Bazı askerlerle örgüt arasında arabuluculuk görevi HADEP'li avukat Selim Okçuoğlu tarafından yürütülüyordu. Bu yüzden Okçuoğlu için de hem teknik hem de gerekirse fiziki takip kararı aldık. Görüşmelerin gerçek olduğunu anladık. Ben bu süre içinde TEKOP'tan gelen bu bilgileri inceleme bitene kadar Genelkurmay'ın ilgili birimine göndermeme talimatı verdim. Konuyu Emniyet Genel Müdürü'ne, daha sonra da İçişleri Bakanı'na intikal ettirdik. Ancak Genelkurmay'ın ilgili birimlerine giden TEKOP bilgilerinin aniden kesilmesi İstihbarat Daire Başkanı olarak beni hedef tahtasına oturttu.' EMNİYET ARŞİVİNDEN SİLİNEMEZ Kendisinin Genelkurmay'a gönderilmesini istemediği belgelerle ilgili bilgileri Emniyette görevli birinin Genelkurmay'a aktardığını ve kendisinin de o kişiyi görevden aldığını anlatan Orakoğlu 'Bu olaylar esnasında Türkiye 28 Şubat'a sürükleniyordu. Devletin kurumları arasındaki sürtüşmeler ve sanal irtica tehlikesi, bölücü tehditten de öne çıkarılmıştı. Askerlerin PKK üst düzey militanları ile suç teşkil edecek görüşmeleri sürüyordu. Bu görüşmelerin hepsinin konuşma kasetleri, zabıtları vardır. Bunlar Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi'nde bulunmaktadır. Silinmesi de mümkün değildir.' İLK TEMAS 28 ŞUBAT'TA Siyasilerin aracılar kanalıyla birçok defa PKK ile görüştüğünü ancak askerlerin siyaset mekanizmasının dışında bölücü örgütle temas kurduğunu iddia eden Orakoğlu şunları kaydetti: ... İlk defa 28 Şubat sürecinde, siyaset mekanizmaları dışında askeri yetkililer ile PKK arasında ateşkes ve Kürt sorununa ilişkin görüşmeler yapılmıştır. OYUNU ATEŞ PAŞA BOZDU Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın Genelkurmay Başkanlığı ve Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun Kara Kuvvetleri Komutanlığı sırasında; 1996 yılında Suriye'yi Apo'yu teslim etmeye ikna çabası sonuç vermek üzereyken, Türk Devleti içindeki Amerikancıların müdahalesiyle bu iş başarılamamıştı. Atilla Ateş Paşa'nın Suriye sınırında yaptığı konuşmanın tarihi ile Öcalan ile irtibat kuran bazı askerlerin görüşmelerinin hemen hemen aynı tarihe denk gelmesi, bu mücadelenin açık bir göstergesi miydi? Atilla Ateş Paşa, Öcalan'la Amerikancı bazı askerler arasında başlayan görüşmeleri sekteye uğratmak için bu konuşmayı yapmıştı.

Sevgili Robin, Bizi ne Ergenekon, ne Kürdistan'ın yok edilmesi, ne Kürdlerin tarih sahnesinden silimesi, ne de dünün idealleri ilgilendirir... Çocukluktan gerçekleştirmediğimizi gerçekleştiriyoruz..... Hâlâ düne takmışsın... O günler geçti...... Bazılarımız nutuk attık, bazılarımız öldü.... Nutukçular yarın derdinde... Selamlar R.R

Sizin ugrasacak baska derdiniz yok mu? Farz edelim ki Apo ajan. Siz ne yapiyorsunuz? Apo" nun ajan olmasi ile Kurdistanin önderligini altin tepsi icersinde size sunacaklarini mi bekliyorsunuz burnunuz kanamadan. Siz bu gidisle daha cok cok beklersiniz eger Kürt halki asimilden kurtulursa o zaman size belki bir köy muhtarligi veririler

Benim deginmek istedigim konu bu. Önemli olan bundan sonra kim ne yapacak nasil bir güc ve alternatif ortaya cikacak. Öcalanin tartisilmasi ki, bu bilincli yapiliyor, Kürtlerin kendi sorunlarini detayli bir sekilde tartistirmaktan uzaklastiriliyor. Bizim esas yapmamiz gereken Öacalanin gündemden cikarilip kendi sorunlarimizi konusmak. Selam ve Saygilar Derdo

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.