ULUSAL NlTELlKLl KUZEY KURDlSTAN KONFERANSI ÜZERlNE! -2
Kuzey Kürdleri, tarihe düşülecek notların içinde UNKK’ nın sonuçları ne olduğunu merak ediyor?
Burada, mazlum bir ulusun kaderi söz konusudur. Bu kaderin olumlu veya olumsuz (ki olumlu olması çok daha iyidir) değişmesinde rol alan aktörlerin figüran değil asıl olması esasında bu konferansın önemi ortaya çıkıyor. Fakat, her nedense bu konferansa katılanların her birinin yıllardır Kürdler’in birliğini savunan insanlar olmasına rağmen neden birliğin oluşmadiğı dikkati çekmektedir!
Bu birlik istemi sadece bir duadan ibaret mi, yoksa bir zorunluluktan dolayı mı söz konusudur?
Bizim, olaya hangi açıdan bakmamız gerekiyor?
Olaya sadece duadan ibaret olarak bakıyorsak bu şu demektir biz Kürdistan’i düşünmüyoruz, hayır! Çünkü biz Kürdler’e ve Kürdistana yabancı birileriyiz, ancak onların dostları olarak artık birlik olsunlar da kendilerini kurtarsınlar diyoruz!
Yok eğer zorunluluktan dolayı düğünüyorsak, bu demektir ki biz Ulusumuzun kölelik konumuna düşmüş sömürge koşullarından kopmasını ve diğer dünya uluslarıyla aynı eşit koşullarda yaşamasını istiyoruz demektir ve bu istemimizde dogal bir haktır.
Ancak, bu zorunluluğu oluşturan hangi koşul ve durumdayız, önce bunu anlamamız gerekiyor kanısındayım.
Neden birlik, niçin birlik ve hangi koşullarda birlik söz konusudur; bunun açıklığa kavuşması lazım.
Toplumsal koşulların yarattığı durumlarda bu koşulların değişiminden yana olan ve aynı perspektife sahip insanların bir araya geldiği ve doğal bir örgütlenmenin düzenli bir işleyiş biçimi açısından oluşturulan ( hukuki açıdan bağlayıcı bir durumu olan) bir program etrafında mücadeleye gidilir. Burada ki birlik aynı program etrafında bir araya gelinen ve aynı düşünceyi paylaşan insanların birliğidir ve biz buna fizik kanunda ki aynı elementlerin bir araya geldiği biçimiyle bileşken diyoruz.
Bu bileşkeni oluşturan asıl temel ideolojiktir. Bu ideolojik örgütlenme doğası gereği toplumun bağrında farklı biçimler alan toplulukların veya sınıfların adına onları “temsilen” hareket edilir. Bir nevi onların kahramanları olarak sürdürülür.
ideolojik örgütlenmenin sakıncası ise kendi gibi düşünmeyen o örgütlenmenin bir üyesi olamaz. Örgütlenmenin içinde yer alacak üyenin içinde yer alacağı yapının düşünüş biçimini kendide oluşturması gerekiyor. Doğal olarak böyle bir anlayişla biçimlenen birey kendi dışındaki birliklere de bu gözle bakmaktadır.
Kuzey Kürdler’inin yıllardır birlik dediği ve bir türlü gerçekleştiremediği birlik bu anlayışın ürünü olarak tezahur etmektedir. Bu anlamda bakıldığında birliğin niçin oluşmadiğını almış bulunuyoruz.
Bu anlayış öylesine derin ve öylesine ağır ki basit bir bildirinin yazımında haylı zaman tüketilir, bir kelimenin, bir sözcüğün üzerinde kıyametler kopacak düzeyde tartışmalar yürütülür. Kazayla A ‘ nın dediğini B kabul etmek zorunda(!) yoksa bu bildiri yazılmadan kalır. B kabul eder A’nın istediği biçimde olmuştur, fakat, B kabul ederken içinde bir rahatsızlık oluşur, gönüllü istememiştir, koşulların onun lehine değil aleyhine olduğu için kabul etmiştir! Bu rahatsızlık birike birike ağırlaşır ve süreçte ortaya derin bir hastalığa dönüşür.
Oysa yapılması gereken şey bu tür anlayıştan arınmamızın gerektiğidir. Çünkü, kendi dışımızda olanlarla bir araya bir eylemin hayata geçmesi, bir işin ortak yapılması için gelinmiştir. Burada, ideolojik birlik değil iş ortaklığı esastır.
Olaylar ve olgular basit değildir, onun içinde küçümsenemez.. Birliğin asıl hedefinin de önü karartılmamalıdır. Buna çok dikkat etmemiz lazım. Birliğin amacı her şeyden önce zorunluluğun kavranılmasını esas kılmaktadır.
içinde bulunduğumuz şu süreç de dağınık ve dağınık olduğu kadarda bir keşmekeşlik yaşanmaktadır. Önce bu keşmekeşlikten nasıl arınacağız, bunu yolu yöntemi nedir?
Önce, biz ne istiyoruz ve kendi içimizde biz net miyiz?
Bizi kuşatan olgunun sorgulanması kendimizin de sorgulanmasını beraberinde getirmektedir . Biz etrafı ateş hattıyla çevrili bir durumdayız. Derin bir kuşatama altındayız. Önce bu kuşatmanın çemberini oluşturan vahi metin adını koymalıyız; işte bu adını koyduğumuz vahi metin bertaraf edilmesi hedefinde birliğin nedeni ortaya çıkacaktır. Yoksa, “yıllardır biz doğru söylüyorduk! Hayat bizi doğruladı(!) Siz yanlıştınız!” üzerine birlik oluşturulmaz ve ayrıca hayat hiç kimseyi doğrulamadı, aksine parçaladı, işte anlaşılması gereken asıl doğru burada yatmaktadır.
Sorun niyet meselesi değildir; sorun mazlum bir ulusun kaderidir.
Ulusal mutabakat kelimenin tam anlamıyla ulusun bütününü kapsayan politik yapı, kurum ve kişilerin ortak hareket eme ve direnişin merkezileştirilmesi anlamında bir araya gelinmeyi ve merkezi bir organ olan ulusal konseyin oluşumunu kongre ile seçilmesini hazırlar. Bu hazırlık en geniş anlamda platformlara çıkılarak belli bir program etrafında toplumun en ücra köşesine kadar tartışmanın içine çekilerek bölge konseyleri oluşturularak genel merkez konseyinin oluşumu hedeflenir..
Oysa yapılan ne ? Yapılan dar gurup anlayişı ile hareket edilmesidir. Onun için bu konferans ulusal nitelikli bir konferans değildir, aksine belli “örgüt, parti” guruplardan oluşan ve bunun dışında birkaç (örgütsüz) insanın katılmasıyla yapılan güç birliği konferansıdır. Böyle görmek adlandırmak durumundayız. Kimsenin kalkıp hedef şaşırtmasına ve insanların bilincini bulandırmasına hakkı yoktur.
Bugün, Ulusal konferansın oluşturulması için çaba gerekiyor kuşkusuz, fakat hangi koşullarda bunu yapabiliriz, sorunu bunu anlamaktan geçiyor.
Kuzey Kürdistan da iki olguyu temel alarak hareket noktası oluşturmak durumundayız.
Birincisi: Kemalist “Kürt” hareketinin geliştiği boyutun sorgulanması ve onun etrafımızda gerdiği çemberi kırmamız için hangi araç ve yöntemlerle hareket edebiliriz?
ikincisi : Ulusal ve Uluslar arası düzeyde Kuzey Kürdistan’ın temsil düzeyini oluşturabilecek legal bir Ulusal Kürd partisi nasıl örgütlendirilir?
Ulusal mutabakatın hedefi pratik olarak ortaya çıkmaktadır. Ortak iş yaparak oluşur. Ortak iş yapımı ideolojik birlik arayışı ile olmaz, ulusal çıkarları esas almak ile mümkündür.
Metin ESEN