Direkt zum Inhalt

İbrahim Güçlü. (nicht überprüft)

Mo, 01/23/2012 - 19:30

  İsmail Beşikçi, Kürt sorunu ve Kürt toplumu hakkındaki çalışmalarıyla tanınan bir şahsiyettir. Kuzey Kürdistan’da ve dünyada bütün Kürtler tarafından sevilir ve hürmet edilir. Güney Kürdistan’da sanatkârların ve aydınların idolüdür. Kitapları ve yazıları çokça okunur. O, Kürtlerin Hocası ve Öğretmeni; Profesörü ve Seydası’dır. Beşikçi, Türk’tür ve bir akademisyendir. Çorum’un İskilip kazasındandır ve yoksul bir aile çocuğudur. Kendisi de çok zor ve yoksulluk koşullarında çalışmalarını sürdürmektedir. O Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi 3. Sınıf öğrencisi iken staj ve tecrübe edinmek için Kürdistan’a gitti. O zaman Kürt sorunu ve Kürt dili ile yüz-yüze geldi. Fakülteyi bitirdikten sonra, Hakkari’de asker olduğu zaman da Kürt sorununu ve Kürt toplumunu izledi ve gözledi. 1967 yılında Kürt sorunu ve toplumu üzerine akademik araştırma ve inceleme çalışmalarına başladı. İlk zamanlarda, Kürt aşiretleri hakkında araştırma ve incelemeler yaptı; bu araştırma ve incelemelerini kitap haline getirdi. Kürt hareketi 1967 ve 1969 yılında taleplerini kitlesel bir şekilde, toplumsal düzeyde mitinglerle ifade etti. Beşikçi, Kürdistan’daki ve metropoldeki Kürtlerin mitinglerini izledi, “Doğu Mitingleri” hakkında bir araştırma yaptı ve bu araştırmasını kitap haline getirdi. Bundan sonra ya da aynı zamanda, Kürt sorunu ve toplumu üzerindeki araştırma ve görüşlerini Akşam Gazetesi ve Forum Dergisinde yazmaya devam etti. 1968-69 yılında ünlü kitabı “Doğu Anadolu’nun Düzeni” kitabını yazdı. Onun Kürtler üzerindeki çalışmaları, Kürtler üzerinde önemli bir etki ve ağırlık oluşturdu; Kürt gençlerinin bilinçlenmesinde önemli bir öğretmen ve yol gösterici oldu. Elbette bunun yanında Beşikçi’nin çalışmaları devletin de olumsuz bir şekilde dikkatini çekmeye başladı. Devlet, o tarihlerden itibaren Beşikçi’yi izlemeye başladı. Kürt sorunu ve toplumu hakkındaki çalışmalarından dolayı Erzurum Üniversitesi’nden uzaklaştırıldı. Aynı zamanda, 1971 Askeri Darbesi’nden sonra Diyarbakır Askeri Hapishanesine hapsedildi, mahkeme edildi, 13 yıl 4 ay cezaya çarptırıldı. 1974’te Genel Af sonrası O da serbest bırakıldı. O hapisten çıktıktan sonra da, Kürt sorunu ve toplumu hakkındaki çalışmalardan vazgeçmedi. Rizgarî Dergisi’nde yazar oldu. Kürt sorunu, Kürt ulusu, devletin resmi ideolojisi Kemalizm, Türkiye’nin sömürgeci ve Kürdistan’ın sömürge statüsü hakkında kitaplar yazdı ve kitaplarını Komal Yayınevinde yayınladı. O entelektüel çalışmalarından dolayı, 1979’da hapse girdi. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinden sonra da, birçok hapishane Beşikçi’nin evi haline geldi. Beşikçi, hem 1971’de ve hem de ondan sonra Askeri ve Sivil Mahkemelere içerikli, Kürt sorununu ve toplumunu anlatan, Kürtlerin hak ve özgürlüklerini dile getiren savunmalar sundu. Savcılar, 12 Mart 1971 Askeri Darbe yargılamaları döneminde Beşikçi’nin Kürtleri yarattığını, Türkiye’nin bölünmesini ve Kürdistan’ı kurmak istediğini iddianamelerinde ileri sürdüler. Beşikçi, PKK silahlı mücadeleyi başlattığı zaman, PKK’yi destekledi. PKK için birçok Kürt aydın ve siyasetçinin düşüncelerine karşı çıktı, onları eleştirdi, onlarla polemiklere girdi. PKK adına Beşikçi’yi tehdit eden kişi de, yazısından bunu ifade ediyor: Beşikçi’ye övgüler diziyor, PKK Gerillalarının Beşikçi’den çok şey öğrendiklerini dile getiriyor. * * * Beşikçi, herkesin, Kürt halkının ve Türk Devleti’nin bildiği gibi, çalışmalarını kararlılıkla sürdürmektedir. Birçok insan da, Onu bir Kürt Dava Adamı olarak tanımaktadır. O yaşamının en verimli ve gençlik yıllarını hapishanelerde geçirdi. Hiçbir Kürt düşüncelerinden dolayı 18 yıl hapis yatmadığı halde, O Kürtlere dair düşüncelerinden dolayı 18 yıl hapis yattı. * * * Geçmişte devletin Beşikçi üzerindeki tehdit ve saldırıları bilinmekte ve bunlar oldukça da doğaldı. Ama bu aşamada Devletin Beşikçi üzerindeki somut bir tehdidi görülmemekte. Kötü ve en olumsuz olan şey kendisini Kürt olarak tanımlayan ve Kürtlerin hakları için mücadele ettiğini iddia eden bir örgütün ona saldırması ve tehdit etmesidir. Bu tutum kabul edilemez olduğu gibi ve anlaşılamaz bir konudur da. Bundan bir süre önce PKK lideri Öcalan, Beşikçi’nin onu ve PKK’yi eleştirmesinden dolayı, Onu Ziya Gökalp olarak nitelendirdi. Öcalan’ın bu yaklaşımına karşı, Beşikçi de eleştirilerini ifade etti. Aynı zamanda bir grup Kürt aydını da Öcalan’ın bu tutum ve yaklaşımına karşı büyük bir reaksiyon ve tepki gösterdiler. Bu konuda yazılar yazdılar. Kasım ENGİN, Halk Savunma Güçleri-HPG Online denilen PKK sitesinde, 31. 12. 2008’de PKK adına bir yazı yazdı. Bu yazısında Beşikçi’yi tehdit etti. Beşikçi’nin sesini kesmesini, Beşikçi’nin PKK’yi ve Öcalan’ı eleştirmemesini söyledi. Devletin Beşikçi’ye cesaret edip söyleyemeyeceğini, o Beşikçi’ye söyledi. Görünen o ki, Kasım ENGİN Öcalan’dan açıkça referans ve cesaret almış durumda. PKK adına yapılan bu tehdidin, Kürt yurtseverliği, vicdan ve insanlıkla bir alakası yoktur. Şunun çok iyi bilinmesi gerekir ki, Beşikçi Kürt sorunu ve toplumu, Kürdistan üzerinde çalışmalar yürüttüğü, Üniversiteden bu nedenle uzaklaştırıldığı, hapishanelerde yattığı zaman, PKK örgüt olarak yoktu ve Öcalan da Kürt Hareketi içinde değildi. * * * Bilindiği gibi PKK bugüne dek, sadece Beşikçi’yi değil, Kuzey Kürdistan ve diğer Kürdistan parçalarında yüzlerce Kürt aydınını ve siyasetçisini tehdit etmiştir. Yüzlerce kendi içindeki muhalifi ve diğer Kürdistan örgütlerinde çalışmalar yürüten yurtseveri öldürmüştür. Günümüzde de bu tutumunu devam ettirmektedir. PKK’nin bu tutumu otoriter, totaliter, Baasçı, Kemalist bir tutumdur. PKK’nın bu tutumu, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine karşıdır. Yüzde yüz Kürt ulusal çıkarlarına da aykırıdır. PKK, Kürt ve Kürdistan Davası’na hizmet etmek istiyorsa; demokrasi, insan hak ve özgürlükleri konusunda inanılır ve inandırıcı bir örgüt olmak istiyorsa, PKK’nin bu tutumundan kesinlikle vazgeçmesi gerekir. PKK’nın kendisini değiştirmesi, eski deyimle yapısal bir intihardan geçmesi ve kendisini yeniden yapılandırması gerekir. Beşikçi’ye yönelik bu tehdit ve saldırı kabul edilemez. Bu tehdidin yok edilmesi, PKK’nın değişmesi için: Kürt ve Kürdistani örgütler ve aydınlar, PKK’yi eleştirmeli ve teşhir etmelidir. PKK’nın bu tutumu karşısında tutum takınarak, mücadele etmelidirler. Amed, 09. 01. 2009 İbrahim GUÇLU (ibrahimguclu21@ gmail.com)
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.