Her sekiz martta atýlan sloganlardan birisi de bedenimiz bizimdir olur. Feminist kadýnlar bu sloganý bedenleri üzerindeki erkek denetimine iliþkin söylerler. Bedenleri üzerindeki yegâne denetimin kendilerinde olmasýný, cinselliklerinin erkeklerce belirlenip denetlenmesine karþý koyarlar…
Bu kapsamda kadýnlarýn doðum yapýp yapmamaya kar verme özgürlüðü, kendi bedeni ve bedeninin cinsel ahlak kapsamýnda erkeklerin himayesi altýnda olmasý bu slogan kapsamýnda ele alýnan konulardýr. Erkek egemen sistem kadýný bir kuluçka makinesi olarak konumlandýrýp ona ancak anne olduðunda saygýnlýk halesi verir. Ayný þekilde bir kadýnýn cinselliði de erkeklerin denetimindedir, kadýnýn namusu erkekten sorulur. Ýþte bu nedenle kadýnlar bu egemenliðe doðum yapmak için ölmeye, sürekli hamile kalmaya, çocuðu doðurup, doðurmama hatta çocuk sahibi olup olmamaya kendilerinin karar vermesini engelleyen bu sisteme itiraz eder ve söz/karar hakkýnýn kendilerinde olmasý gerektiðini söylerler. Ayný þekilde kadýnlar erkeklerin namus ya da kýskançlýk uðruna kendilerini öldürmelerine de isyan ettiklerinden cinsellikleri üzerinde de muktedirlik talep ederler.
Dolaysýyla bu slogan þu günlerde Kemalistlerin dilinde bir egemenlik biçiminin onay mekanizmasý kýlýnsa da aslýnda bir adalet çýðlýðý, zalim erkek egemen sisteme kadýnca bir ayaklanma çaðrýsýdýr. Benim gibi Anarþizan Yeþillere de bu ayaklanma çaðrýsýn selamlamak düþer ancak. Kadýnlarýn özgürlük mücadelesi aslýnda insanlýðýn öteki yarýsý köle olarak kaldýðý sürece erkeklerinde köle olacaðýnýn bir ifadesidir. Bu bakýmdan her özgür vicdan taþýyan erkeðe düþen bu mücadelede kadýnlara omuz vermek, onlarýn mücadelesinde öne geçerek o mücadeleyi siyaseten gasp etmemektir.
Nitekim KEG’in (Küresel Eylem Grubunun) miting sloganlarýna baktýðýmýzda solun hala kadýn mücadelesinin özerkliðini kabul edemediðini onu kendi siyasal mücadelesinin payandasý kalýma mantýðýný sürdürdüðünü gösterir halde. Çünkü 8 Mart nedeni ile yapýlan mitingte atýlacak sloganlarýn sadece üçü kadýnlarýn yaþamlarýna doðrudan dokunan, onlarýn sýkýntýlarýný yansýtan bir halde. Diðerleri ise genel siyasal sorunlarý yansýtýyor. Oysa hiç olmazsa yýlda bir kez erkek sol siyaset kadýnlarýn kendi istemlerini yansýtma hakkýný kabul etmeliydi.
Aslýnda eðer adalete dayanan bir vicdana sahipseniz erkek hâkimiyetindeki toplumlarýmýzda kadýnlarý pasif diþiler olmak görmek isteyen anlayýþa isyan etmemeniz zordur.
Adaletin Bu mu?
Bir adalet çaðrýsý olan Bedenimiz Bizimdir’in yansýmalarý elbette bu saydýklarýmla sýnýrlý deðil. Çünkü erkek egemen sistemin kadýn bedeni üzerindeki denetimi sadece saydýðým gibi direkt biçimde olmuyor. Bazen daha dolaylý daha az göze çarpan biçimde de olabiliyor. Bu anlamda akla gelen en iyi iki örnek bakýþ ve giysi meselesidir.
Gerçekten de bir erkek dilediði gibi giyinirken, bir kadýn için ayný þey söz konusu deðil, bir kadýn daha çocukluktan bedenini erkek bakýþýndan nasýl gizleyeceði üzerine eðitilir. Erkek bakýþý ister istemez tacizkardýr, bedeni adeta bir askeri kameranýn taramasý gibi tarar ve özellikle de gizlenmeye çalýþýlan kuytu köþeler bu bakýþýn en çok odaklanmak istediði bölgelerdir.
Bu bakýþýn ilk etapta doðal bir dürtüden kaynaklandýðý düþünülebilir. Sonuçta bir kadýný arzulamanýz bir erkek olarak doðanýzýn bir çaðrýsýdýr, kadýn sizin karþý cinsinizidir onunla seviþmek onunla beraber olmak doðanýzýn, içgüdülerinizin bir yansýmasýdýr. Lakin gelgelelim bu arzuda bir adaletsizlik vardýr. Kadýna küçük yaþtan bakmamasý, baþýna önüne eðerek göz göze gelmemesi öðretilir. Çünkü es kaza karþý karþýya gelme halinde erkek kültür dünyasýnda o kadýnýn sizle yatmak istediði, yani erkek argosu ile size “iþ attýðý” düþüncesi devreye girecektir. Kadýn istediði kadar bu bakýþýn hiçbir cinsel ima içermediðini, erkeðe bir nesneye baktýðý gibi baktýðýný söylesin sistemin deðerleri ile yoðrulmuþ bir erkek bunun arzulayan bakýþ olduðunda sabit fikrini belli edecektir.
Buna karþýlýk erkeðin bakmasý ise bir haktýr. Kadýn arzularsa “orospu”, erkek arzularsa “delikanlý adam” olacaktýr. Kadýnýn arzulamasý arzusunu bakýþlarýna yansýtmasý erkek dünyasýnda kabul görmeyen bir davranýþ kodudur.
Bakýlan kiþi eðer eðitimli bir erkekse bakýþýnýzý illa da böyle yorumlamayabilir. Ama bakýþýnýzda böyle bir ima olduðu kanýsýndaysa eðer, bakýþýna çapkýn bir eda katarak sizinle “kesiþir” kesiþmek her ne kadar karþýlýklýlýðý ima ediyor gibi görünse de gerçekte öyle deðildir. Çünkü burada kadýn kesilen, erkek ise kesendir. Bunun tersi olmasý erkeði tedirgin eder. Erkek tavlayandýr kadýn tavlanan. Kadýn baþtan çýkarýr, erkek baþtan çýkar.
Oysaki cinsellik eþit özne olmayý içeren bir þeydir. Erkeðin arzu etmesi kadar kadýnýn arzu etmesi olaðandýr, erkeðin etkilemeye dönük bakmasý kadar, kadýnýn da erkeði etkilemek için bakmasý, beðenisini bakýþlarýna yansýtmasý olaðandýr. Lakin gel gelelim erkek egemen kültürde bunu yapan kadýn namussuz kadýn olacaðýndan kadýn böyle bir teþebbüste bulunmamayý öðrenmiþtir.∗
Erkek Bakýþ
Bir kadýn, bir güce bir iktidara sahip olabilir, daha çok belli durumlarda bir erkeðin üzerinde Ýktidar da saðlayabilir, (nitekim þirket üst yönetiminde, askeri hiyerarþide böyle olabilmekte) ama gerçek istisnai deðildir çoðu kez, erkek egemen toplumda yaygýn olan erkeðin Ýktidarýdýr. Bakýþ da bu egemenliðin bir türevidir aslýnda. Kadýn arzulanan, erkekse arzulayandýr. Erkek bakan, kadýn bakýlandýr. Burada özne olan, etkin olan erkektir. Bu bakýmdan erkeksi bakýþ salt bir cinsel arzunun dýþa vurumu olmaktan fazlasýdýr. O bir egemenlik vasýtasýdýr ve týpký uzaydan yeryüzünü gözetim altýna alan askeri gözlem uydusu gibi kadýnsý yaþamý denetim altýnda tutmanýn saldýrgan hatta tahakkümer bir yoludur.
Kadýnlar, eþzamanlý bir þekilde bakýlandýr. Sinemasal gösteriden fotoðrafik gösteriye kadar birçok alanda ve kadýn pasif ve arzuya boyun eðmiþ bir biçimde gösterilir. Erkek güçlüdür ve hâkimdir. Bu bakýmdan kadýnlar görünüþüyle, kuvvetli görsel ve erotik etki yaratmak için sinemasal ya da fotoðrafik gösteride özel bir yere yerleþtirilmiþ olur. Onlar, erotik nesneler olarak hikâyenin içindeki karakterlerden biridir ama erkek baþkahramanýn yanýnda ikincildir, kadýn bakýþlarýn odaðýndaki erotik nesne olarak konumlanýnca erkek bakýþý devreye girer, bu erotik nesne oluþta seyirci erkeðin sýnýrsýz gücü vardýr. Kadýn “erkek” (yani cins olarak deðil deðer olarak erkek) seyircinin gözsel sunaðýna yerleþtirilip cinsel arzuya kurban verilir.
Ýþte sokakta, yaþamýn pek çok alanýnda kadýnýn ýsrarlý ve arzulayan erkek bakýþlarýnýn erotik nesnesi olmasýnýn nedeni bu görsel kültür ve erkek bakýþýný önceleyen bakýþ rejimdir. Bunu yaratan þey ise kadýn bedenini nesneleþtiren tüketim kültürü.
Gazetelerin arka sayfa güzellerine, dizilere, haftalýk dergilerin kapaklarýna, otomobil tanýtýmýndan, reklâmlara kadar, bu kültürün her ürününde kadýn bir arzu nesnesi olarak sunumun bir parçasý kýlýnmýþtýr.
Diyebilirim ki tüketim kültürü bir bütün olarak erkek bakýþ vasýtasýyla hem kadýnlarý egemenlik altýna almakta, hem de onlarý salt diþil varlýklar olarak birer erotik arzu nesnesine dönüþtürmekte. Hal böyle olunca da kadýnlarla iletiþim kurmayý bilmeyen, kendi arzusunu denetleyemeyen dahasý kadýna sarkmayý bir hak olarak gören erkek gözü, salt bakmakla yetinmeyip kadýný fiziki olarak da taciz bile edebilmekte.
Bu durumun deðiþimi büyük oranda kadýnlara baðlý, onlar kendilerini bir nesneye, bir erotik unsura dönüþtüren bu kültüre baþkaldýrýp, bunu yapan gazeteleri, dergileri, TV’yi, Reklâm þirketlerini velhasýl kadýný kullanan, kadýn bedenini erkeðin zevkine sunan her sektörü protesto ederek, elektronik posta, faks, telefon vb yollarla kýnama yaðmuruna tutulmaz ise her þey eksisi gibi olacaktýr. Ama tersi olduðu zaman bu düzen deðiþmek zorunda kalýr. Çünkü kapitalizmin zayýf karný tüketicidir.
Bu olmazda kadýnlar bunu diðer meselenin yanýnda ikincil bir mesele olarak görür ve sorunu sadece erkek bakmasýyla sýnýrlandýrýp, medeniyetçi egemenlik biçimine gönderme yaparsa o zaman kadýnlar daha çoook mor iðne taþýrlar ama ne taciz deðiþir, ne medyatik sömürü. Kadýnlar bedenimiz bizimdir der ama tüketim kültürü o bedeni ele geçirip satar. Bu anlamda öncelikle kadýnlar bedeninizin size ait olmasý için bu düzene baþkaldýrmalý. Elbette bu mücadele de egemenliði reddeden erkeklere de iþ düþüyor, onlar da bu duruma karþý çýkmalý. Bu duruma itiraz etmeliler ve yaygýn tüketici boykotlarýna eþlik etmeliler. Ancak bu tür erkekler azýnlýk olmak durumundalar. Onlarýn kadýnlarla birleþik olmayan bir mücadelesi azýnlýk olmalarý nedeni ile yetersiz kalacaktýr. Bu nedenle hem özgürlükçü erkekler, hem kadýnlar tacize karþý ses çýkar, tecavüze karþý ses çýkar, tacizi destekleyenlere karþý ses çýkar.∗∗
Haa bunlar için erkeklerden bir fayda bekliyorsanýz bilin ki yanýnýzda bulacaðýnýz gerçekten samimi, gerçekten iktidardan arýnma mücadelesi veren ve kadýn özgürleþmesinin bütünsel bir özgürleþmenin yarýlmaz parçasý görüp bunu herhangi bir siyasi mücadelenin payandasý yapmayan erkeler bir elin parmaðýný geçmeyecek kadar az olacaktýr.
Not: Erkek derken biyolojik erkekliði kastetmiyorum, daha çok erkek egemen sistemce biçimlendirilmiþ erkeklik imgesine gönderme yapan bir biçimde toplumsal cinsiyet olarak erkekten söz ediyorum.
Kadýnlarýmýzýn özellikle yeþil kadýn yoldaþlarýmýn Kadýnlar Gününü Kutluyor, Erkek egemen sisteme dönük verilen mücadeleyi desteklediðimi özgürlük için birlikte katedecek uzun bir yolumuz olduðunu ifade ediyorum. Özgürlük ve adalet için elele.
∗ Hiç kuþku yok adalet baþka bir biçimde de gerçekleþebilir. Dinsel muhafazakârlýk baðlamýnda kadýnýnda erkeðin de bakýþlarýnda arzu olmasý erdemsizlik ve tanrýsal buyruða itiraz anlamýnda günah kabul edilir. Bu da bir adalettir elbette lakin gerçekte dinsel muhazakarlýkta da erkek bakan olduðundan kadýnýn payýna kapanarak erkekleri kýþkýrtmamak düþer. Dinin kitabi biçimi eþitliði öngörse de pratikteki yansýma erkek lehine olmuþtur. Nitekim tam da bu nedenle feministler içinde baþörtü mücadelesine kuþku egemen oldu.
∗∗ Orijinal biçimi tacize karþý ses çýkar, tecavüze karþý ses çýkar, tacizi destekleyenlere karþý ses çýkar olan bu slogan KEG’e aittir.
Re: kadin sorununa giris