Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 24 August 2008

“Birleşik Ulusal Demokratik Hareket“e İlişkin

Uzun bir süreden beri Kürdistanlı değişik çevrelerin KUDÇG çatısı altında birlik arayışları sürüyordu. Şu an “Birleşik Ulusal Demokratik Hareket“ (BUDH olarak kendini tanımlayan bu girişim kendi program taslağını kamuoyuna sunmuş bulunuyor.

Program taslağı Kürd millet haklarını doğru olarak tanımlamış bulunuyor. Eksiği olabilir, fazlası olabilir. Bu, pek önemlide değildir. Varsa bir eksik ve fazlalık giderilmeyecek bir şey değildir.

Temenim bu girişimin ete kemiğe bürünmesi, tüm Kürdistanlı siyasal çevre ve bireyleri aynı şemsiye altında bir araya getirmeleridir. Kürdistan'da yurtsever bir blok olarak alternatif bir güç haline gelmesidir. Bu sadece bir temeni. Fakat siyasi mücadelede başarıya ulaşmada temenilere yer olmadığını hepimiz hemfikiriz.

Siyasi mücadelede başarının yolu günün ülke ve uluslararası koşullarına uyan doğru siyasal bir yaklaşım, bunu uygulayacak bir örgütlülük ve her şeyden önemli olan istediğini yaşama uygulayacak yol ve yöntemlerin doğru seçimine bağlıdır.
Bu temelde “Birleşik Ulusal Demokratik Hareket“ (BUDH) ele alındığında başarı şansı nedir diye sorulduğunda kendi payıma pek umut verici olmadığını söyleyebilirim.

Nedenine gelince BUDH'nin esas aldığı mücadele biçimidir. Sözü edilen mücadele biçimleri elbete yabana atılacak cinsten değildir. Fakat karşı karşıya olunan düşmanın yaklaşımları, kulandığı yol ve yöntemlerle birlikte ele alındığında başarı şansının olmadığıdır.

Kürdistan'nın Herri Batasunası, Sinn Fein'ı olmalı, ama eğer bunların arkasında ETA'sı, İRA'sı olmasa yapabilecekleri pek fazla bir şeylerinin olacağını sanmıyorum.

Türk egemenlik sistem koşullarında demokratik yol ve yöntemlerle mücadele etmenin zemini yoktur. Varolanında kontrolu olduğu aşikardır. Çoğu zamanda icazetlidir.

İcazetlidir, çünkü el ufak bir demokratik muhalefetin bile bağımsız gelişmesinden sistem kendi yok oluşunu görür. Algılama bu olunca siyasal yaklaşım olarak içselleştirdikleri, “Bu ülkeye komünizm gelecekse onu da biz getiririz“ mantığı egemendir. Bu nedenle çoğu zaman kendi muhalefetini kendilerinin yaratıkarı bir sır değildir.

Kontrolleri dışında gelişen muhalefete karşı tutumları şiddet olduğu malumumuzdur. Bu koşullarda demokratik yol ve yöntemlerin kıymeti harbiyesinin olmadığı açıktır. Çünkü şiddet ancak şiddetle bertaraf edilebilir.

Kürd kareketi, Türk egemenlik sistemine karşı elbete sonuna kadar demokratik yol ve yöntemleri denemelidir. Bana kalırsa denenmiştirde. Ama sonuç alınamamıştır. O halde demokratik yol ve yöntemlerin tıkandığı bir ortamda eğer şiddet devreye girmese sonuç hazindir.

Kürdistan'ın Herri Batasuna'sı, Sinn Fein'ni kuranlar, Kürdistan'nın ETA'sı ve İRA'sını yaratmayı düşünmek zorundadırlar. Bu olmadan mücadelenin esas ayağının sakat oluş sebebiyle tasviye olmaktan kurtulamayacaklarını düşünmelidirler.

Yanılmayı çok isterdim, ama mücadele edilen sistemin niteliğine bakıldığında bunun böyle olacağını gösteriyor.

TC Türk ordu devletidir. Türk egemenlik sisteminde iktidar odağı ordudur. Ordunun sorunlara yaklaşımı, çözümde kullandığı yöntemler malumumuzdur. Bununda şiddet olduğu aşikardır. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne bu böyledir. Cumhuriyeti “koruma ve kollama“ görevi orduya verilmesi ve bunun yasal güvence altına alınması boşuna değildir.

TC çete devletidir. Türkiye'de mantar gibi bitten çeteler, Türk egemenlik sistemin niteliğini ve esas sahiplerinin kim olduğunu ortaya koyar.

Böyle sürmeside el mahkumdur. Kendiliğinden, yani evrimle değişmesi mümkünde değildir.

Ya içte köklü devrimsel bir gelişmeyle, ya da Irak'ta olduğu gibi dış bir müdahale ile ancak değişir. AB'nin mantığı çerçevesinde de bunun değişimi mümkün degildir. Bugün diğer her iki olasalıkta ortalıkta görünmüyor.

Türk egemenlik sisteminde her meselede siyaseti belirleyen ordudur. Sivil kesim yetkisiz ve etkisizdir. Ordunun memurlarıdır. Bu durum askeri diktatörlüklere mahsus bir durumdur. Ki TC kuruluşundan beri açık ve örtülü olarak askeri diktatörlükle yönetilir Bu durum şu sonucu yaratmıştır. Dünyanın her yerinde asker, sivil otoriteye bağlıyken, Türkiye'de durum bunun tersidir. Sivil kesim orduya bağımlıdır.

Seçim, partiler, parlemento, hükümet vs. kurumlar yetkisiz ve etkisizdir. Ordunun sıradan icraat kurumları düzeyine indirgenmiştir. Zaman zaman sivil siyaset erkanı itiraz etsede, orduyu aşamıyor. En ufak bir bir çelişki çıktığında ya Genelkurmay Başkanı, ya da bir kuvvet komutanı devreye giriyor, düdüğü çalıyor. Sivil siyaset alanın çerçevesini belirliyor. Açıkça bunu konuşabilir, şunu konuşamasınız deme hakkını kendinde buluyor.

Böylelikle kendi değişleriyle “balans ayarı“ yapılmış olunuyor. İşin tuhaf tarafı sivil siyaset erkanında hiç kimse “bunu yapan sen misin“ diyemiyor. Demediği gibi ordu karşısında dalkavuklukta birbirleriyle bir yarış içine giriyorlar.

Geçtiğimiz dönemde Genelkurmay atamasında, önümüzdeki yıl kim Çankaya'ya çıkacak meselesinde, Ordu-AKP, ordu-Ağar arasında -bu mesele danışıklı döğüşlü olsa bile- kamuoyu önünde yaşananlar bunun sonucudur.

Devlet demek olan Mehmet Ağar'a bile tahamül edemeyen bir anlayış Kürd siyasal hareketin siyasallaşmasını, demokratik yol ve yöntemlerle çözümüne göz yumacağını beklemek insanın kendi kendisini kandırması demektir.

Kürd siyasal hareketi –PKK'yi bunun dışında bırakıyorum- demokratik mücadele alanına hadinde fazla güc yığdı. Bu alanda büyük bir enerji sarfetti. Fakat sorunun çözümüne bir katkı sunma olanağını bulamadı. Aslında bu alana yatırılan güc ve enerjinin yüzde onunu askeri alana yatırmış olsalardı, bugün farklı bir yerde olunurdu. Bugünde eskinin tekrarında, dahası deyim yerindeyse kendi kendilerini kandırmaktan bir diretme var.

Bunca yaşanmış deneylerden sonra Kürdlerin kendi kendilerini kandırması lükstür diye düşünüyorum.

Peki bu işin çaresi yok mu?

Kuzey'in YNK'sini yaratmak diyeceğim, fakat Kuzey'in KDP'si yok ki.

1 Kasım 2006

yukaridaki yazida dikkatimi ceken BUDH nin (veya baska bir kuzeyli kurd orgutunun) basari sansinin demokratik yontemleri sectiginde ZAYIF bulunmasi. bu DOGRU yukaridaki yazida legal yontemin basarili olmayacaginin NEDENI TC ordu devletine baglanmis basarili olamama nedeni TC mi? tc nin ordu devleti ve kurd konusunda en ilimli gorulenlerin dahi kafasindaki cozumun en iyi halinin adabina uygun asimilasyon oldugu bir gercek ancak bu mu kuzey kurdleri arasinda legal-demokratik mucadele ekseninde orgutlenmeye cabalayan orgutlerin BASARISIZ olma nedeni? bence degil bence neden kuzeyli kurd halinin icinde bicimlendigi durum(ustelik bu durumun kulterel bileseni en belirleyici engel) bu vakitsizlikte bu derin konuya gorecek degilim ancak su kadarini soyluyeyeim kurdistanda ardina kitle takmak isteyen orgutten bu berbat kulture (buna simdilik detay vermiyecegim ancak asagilik kompleksi bu kulturde en belirgin unsur devami sonra) verilecek en onemli sinyal malesef SPECTAKULAr olmasi gerekiyor bizlere spektakular gelen degil kuzeyli kurd ahalisine spektakular gelen bir eylemler zinciri. bunlar nedir 1984 lerde pkk nin baslatigi ve hala devam ettirdigi turden eylemler bakmayin kuzeyli ahalinin gunubirlik yasami icin baris talep ettiginde icinde henuz kapatmadigi asagilik kompleksine karsi derin bir kan davasi var ve bu kan davasinda onun ruhunun intikamini alan tetikci de pkk. bu yazdiklarimi ciddi bulmayanlar eminim olacaktir. oyle olmasi de iyi olur. bu henuz olgunluktan fersah fersah uzak hipo hipo tezin olgulasmasi ancak buna karsi elestirel tezlerin olmasi ile mumkun. kuzeyli kurdleri icine yuvarlandiklari bu travmadan bu asagilik kompleksinden kurtulma yontemi olarak secilen yoldan ne kurtarir? iste bunu bulup cikartmaya cabaliyoruz. legal demokratik yontem istese de istemese de cografik konumu ve sikisip kaldigi seceneksizlikle reformlar yapmaya mecbur kalan TC icinde kurdler icin kuskusuz giderek one cikan yontem. buna her halu-kar da yapismak gerek. ama erken sonuc alinmayacagini da bile bile. burda ana sebe artik giderek daha az TC nin ordu-sidet kulturu daha buyuk sebep kuzey kurdlerinin eskimis kulturu. simdilik bu kadar hurmetler HeK

Merhaba hocam! Yazinizda kafanizin karisik oldugu ve net bir dusunceye sahip olmadiginizi goruyorum! yoksa yaniliyormuyum hocam??? Birde bu "asagilik kompleks" kelmesini tam anlamiyla ve detayli bir sekilde aciklayip anlatsaniz iyi olur. Zira bazan yuvarlak kelimeleri kullaniyorsunuz ve bizlerde bir cok yonuyle degisik sekilde yorumluyoruz, buda pek saglikli olmuyor. Yani siyde Apo gibi ortaya konusuyorsunuz, eh isteyen istedigi gibi yorumlasin mantigi pek saglikli gormuyorum acikcasi..... hurmetler Bêmal

uyari icin cok sagol karmasik bir durumu yalin hale sokmak tek kisinin basaracagi bir sey olamaz bu bilim de de siyasette de boyle bizim tartismamiz gereken onemli bir nokta oldugu icin bu meselenin gayet net konulmasi gerek (yani uyarinda haklisin) kuzey kurdistan belkide baslangici 100-150 yila dayanan (bana gore osman pasha harekati-takriben misir hidivi ile girilen nizip savasi ertesi-gene takriben osmanlinin nizami cedid olusturmasinin sonuna denk dusen zamanlar-gene takriben Helmunt von Moltke nin osmanli ordusuna danisman oldugu zamanlar kurdlerin pastoral aroganslari ilk darbleri alip ogunden bugune kollektif psikoljileri olabildigine asagilanmis ve ortaya kendi gibi olmaktan fellik fellik kacan kurd olmaktan hem urken (bunun riskleri TC ce yaratildi) ancak risklerin ortadan kalktigi anlarda bile kurdlukten tiksinir hale gelen (bu hem turkiyede dar alanlarda veya goreceli risksiz ortamlarda-kosullarda gozlenebilir, hem de daha iyi bicimde avrupya gocmus kurd asilli ancak turk olmakta israr edenler arasinda gozlenebilir bir durum) oldukca buyuk bir nufus var. bunun hemen yani basinda kurd oldugunu hem kabul hem de zaman zaman ilan edebilen kesimin psikoljisinin de pek iyi oldugu soylenemez. bunlarda da kollektif kimlikleri ile davranmak soz konusu oldugunda belirgin bir guvensizlik asagilik kompleksi gozlenebilir. bunun tamamen kirlmis oldugu kesimlerin de oldugunu dusunursek uc kaba kume kurdun varligindan soz etmek yanlis olmaz. toplumsal olaylari sadece ekonomik itici guclerin denetiminde olgular olarak aciklamak en kabul goren bir yoldur. bana gore yukarida negatif yollarda bicimlenmis kulturel olgularin da sosyal alanlarda (mesela orgutlenme kulturunde) kendini belirgin bicimde hissetirmesi beklenmeli. kuzeyl kurdlerin kurtlugunun farkinda olan kesiminin de bu kimliginin net bir tarifini ve bunun ardindan gelecek net talepler olusturma surecini henuz tamamladigini sanmiyorum. ben henuz cocukken turklerin hoyratliklarindan yakinan ve kurdlugunuden utanmayan bazi yetiskinlerin en sik duydugum argumani -nicin bizi hakir goruyorsunuz? ayni bayrak altinda yasamiyor muyuz? garip cumlesi idi bu ortalama bir kurdun cumlesi olarak dusunulsun (yani ortalama nufustan cok daha ileride siyasi bilinclenmeye sahip kurd ulusal bicimlenisinin kotarmis kislerin tavirlarini bana ornek vermeyin-bunlar toplumun ortalamasindan cok uzaktadirlar ve temsili ozelikleri cok zayiftir). bugun bu banal ama yayagin tepkiden daha farkli bir soradan tepki var. ancak hala fazlasiyla asagidan alinan fazlasiyla ezik fazlasiyla turk gucunu kabullenmis bir tondur hala butun bunlarin yaratacagi kolektif psikoljinin superior olmasi beklenemz peki ne beklenir(daha dogrusu kabak gibi gzlenir)? kesif bir asagilik kompleksi. bu sadece sokak duzeyinde degil guya kurdlere onculuk edecek dernek vs duzeyinde bile gozlenebilen bir durum malesef turkiye seyhatlarimde kurd derneklerinde aktif kurdlerin nasil turk entelijansiasinin urettigi fikirlerin etkisinde kaldiklarini buralara peyder pey gectim (belkide gectim saniyorum) baskin hoca vakiasi aslinda bu gibi seylerin yirtik dondan cikmasi gibidir DTP nin bu derecede rahat YALAKALIK kulturu sacmasinin ardinda tabanlarinin da bu kulture tesne oldugunun isaretidir diaspora veya rehine olsa bile ruhunu rehine etmemesi bir avuc memleket kurdunun DTP ye kizip kopurmesinden once (bu koperen taifaya ben de dahilim) donup memleketteki kurd malzemesine iyice bir bakmasi gerekir. bu yazdiklariminn halki hor gorme anlamina gelmedigini sarih bicimde bir durum tahlili oldugunu yazmak zorundayim bizler buyuk bir bolumu bu bicimde sekilenemis bu halkin bir prcasiyiz. eger bu bicimde bir nufusun saglikli bir toplum olusturmayacagina dair bir dusuncemiz var ise bu durumu degistirecek dinamikleri yaratacak fazlasiyla on kosulun (artik bu ekonomik mi siyasi mi sosyal mi adini ve tarifini sizler yapin) yerli yerinde oldugunu da bilelim. herseyin sucunu sadece bize karsi kendi cikarlarini maksimize eden vahsilerin faliyetlerinden aramak, bu vahsiliklerin yukaridaki tablonun olusumundaki baslatici ve hakim rolu olsa bile, bizi kendimize bakarken kor eder. her seye ragmen kendimize iyi bicimde bakmamiz gerek. kendimize is bizde bitecek cunku. kafam karisik cunku mevzu tam da bu degindigim hususta epey karisik. birde Bemal a ozel not hocam yahu evin barkin var nicin Bemal mahlasi? Bewelat daha fazla yakisir! yurdunu istedigi gibi duzenleyemeyenin yurdu yok sayilmali hurmetler. HeK se heval den biri oteki de "Bemal"

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.