Yanlışa Endekslenmek!
Her 24 Nisan geldiğinde kimi Kürd çevreleri kimi odakların aferinini almak için işbaşı ederler. Ortada bir suç olmasada kendi milletlerini suçlu ilan eder, hesas gel beni yakala ilanını verirler. Bu nereden kaynaklanıyor insanı derin derin düşündürüyor. Kuşkusuz bunun sayısız nedeni var. Birincisi, sömürge insan kişiliği bundan önemli rol oynar. İkincisi, tarih hakkındaki referans kaynakları düşmanın tezlerinin oluşu. Üçüncüsü, dedelerinin gasp ettikleri Ermeni ninnelerinin anlatımlarıda buna eklenince işte cıngarın boşandığı durumdur. Buna birde rant eklenince deyme keyfime türküsü bile söylenir. Bu kesimlerin hayhuyu atmosferi ortamından kimi Kürd aydın ve siyasi çevrelerinde Ermeni hayranlığı moda halini almıştır. Kürd milletini katil ilan etme yarışı başını alıp gitmiştir. Kimi çevre bu konu da bir diğerine fark atmak için uluorta bir sorumsuzluk örneği sergilenmektedir. Ermeni dalkavukçuluğu alabildiğine prim yapmaktadır. Bu karşı tarafın dezimformasyon atmosferi karşısında ezilmişlikten kaynaklanan bir durum olsa gerek. Kimi çevreler bunu bir prim yapma nesnesi olarak kullansada kimi çevrede bilmeyerek Kürd milletini töhmet altında bırakmak için aynı rolü oynadığı ve birincilerin değirmenine su taşıdığı inkara gelmez. Bu çevreler bilinçli veya bilinçsiz olarak bir suçluluk psikolojisi atmosferini yaratarak Ermeni ırkçılarının anti-Kürd tezlerine haklılık kazandırmaktadırlar. Bunun adıda „tolerans“ olmaktadır. Şu bilinmelidir. Ermenilerin tarih tezi, Kürdleri bulunduğu coğrafyada etnik temizliğe uğratmek, yaşadığı toğraklar üstünde çoğunluk sağlamak ve bu topraklar üstünde Ermeni devletini kurmaktır. Bu anlayış gereği Ermeni milliyetçileri Kürdlere karşı daima bir soykırım içinde olmuşlardır. Ermeni siyasi çevrelerinde dün öyleydi, bugünde bu anlayış egemendir. Ermenilerin örgütlü olarak gerçekleştirdikleri Kürd katliamların haddi hesabı yoktur. Bunun açığa çıkarılması Kürd aydın ve siyasilerin önünde dururken Ermeni ırkçılarında bir aferin almak için Kürd milletini Ermeni „katili“ ilan etmeleri afedilecek gibi değildir. Bu çevrelerin yazılarını okuyunca „bunlar mazoşist midir?“ diye sormaktan edemiyorum. Kürd tarihi yazılmamıştır. Yazılanlar eksiktir, dahası biz Kuzeyliler tarafından bilindiği söylenemez. Bilinenler ise Kürd düşmanları tarafından bize servis edilmiştir. Servis edilenin suçlama, karalama ve aşağılama üzeri kurulu bir yaklaşım olduğu malum. Bu bilinmesine karşın kendi tarihimizi gün yüzüne çıkarma gibi ulvi bir görev dururken işin kolayını seçerek düşmanın işitmek istediğini tekrarlayarak Kürdleri „katil“ ilan ederek „vicdan rahatlama“ gibi kolaycı bir yolun seçilmesi Kürd milletine yapılacak en büyük kötülüktür. Kürd aydın ve siyasi çevrelerin aldıkları referanslar Kürd millet düşmanların iddiaları olduğu müddetçe Kürd milletini suçlu ilan etmeleri kaçınılmazdır. Bu çevreler, Kürdlere daha çok itham ve iftira edecekler. Ermeni milliyetçilerin planlı programlı Kürd milletini soykırımdan geçirmesini doğal, Kürdlerin kendi vatanlarında kendilerini koruma iç güdülerini katilikle suçlayacaklardır. Bu tutumlarıyla Kürd aydın ve siyasilerin neyin peşinde olduklarını anlamak mümkün değil. Kuşkusuz Ermeniler soykırımdan geçirilmişlerdir. Bunun inkara gelir yanı yoktur. Kürdlerin bu konuda siyasi bir sorumlulukları yoktur. Fakat Ermeniler için aynı şey söylenilemez. Ermeniler soykırımdan geçirildiği gibi, aynı Ermenilerde Kürdleri soykırımdan geçirmişlerdir. Hemde bu işi planlı programlı yapmışlardır. Ama aynı şey Kürdler için denilemez. Kürdler hiç bir zaman siyasi bir otorite olmadı. Siyasi otoritenin olmadığı bir ortamda siyasi otorite sahipleri, yani Osmanlı devletinin gerçekleştirmiş olduğu Ermeni soykırımını Kürdlere fature etmek tarihi Kürd düşmanlarının tezi olsa gerek. Bu tezin kimi Kürd aydın ve siyasilerince tekrarlanması düşmanın elini güçlendirmekten öte bir işe yaramadığı bilinmelidir. Bu konu da Kürd aydın ve siyasilerin daha dikkatlı olmaları gerektiğini söylüyoruz. Kürd milli çıkarı bunu gerektirir. Tarihin hiç bir döneminde Kürdlerin hamileri olmamıştır. Fakat Ermenilerin olmuştur. Başta Rusya ve Batı dünyası Ermeni hamiliğine soyunmuşlardır. Bundan güç alan Erneniler buldukları her fırsata Kürdleri etnik temizliğe uğratmışlardır. Halada bu işi sürdürdükleri bilinmektedir. Bugün Ermenistan olarak tanımlanan coğrafyada milyonlarca Kürd vardı. Bugün bunun sayısı ancak binlerle ifade edilmektedir. Bu Kürdlere ne oldu? Bu hiç düşünüldü mü? Bunun izleri sürdürüldü mü? Hayır! Bugün Kürdleri soykırımdan geçiren, yerlerinden süren Ermeni politıkası dünde aynı işlevi yerine getirmiştir. Hesabı tutulmamış yüzbinlerce Kürd'ü soykırımdan geçirmişlerdir. Kürd aydın ve siyasisilerden öte Kürd tarihçileri önünde açığa çıkarılması gereken milli bir görevdir. Bunun gibi önümüzde ulvi bir görev dururken biz ne yapıyoruz? „Geçmişimizle hesaplaşmalıyız“ türü peşinen Kürd milletini katil sandalyesine oturtmaya çalışıyoruz. Katliama uğrayanları katil ilan ediyoruz. Ermeni tarihi Kürd gözü ile incelenmeye değer. Eğer bu temelde incelenilirse Kürd soykırımın altında Ermeni eli olduğu gerçeğine varırız. Ogünden sonrada ayağımıza baltayı vurduğumuzu farketsek bile Kürd milletine yaptığımız kötülük yanımıza „kar“ kalır. Buna hakkımız var mıdır? Bu mazlum millet bu itham ve iftirayı hak etmemiştir. Herkesi daha sorumlu davranmaya çağırmak yurtseverliğin gereği sayıyorum. 26 Nisan 2010
Re: Yanlışa Endekslenmek!