Ana içeriğe atla

Türkiye'nin Kürd Düşmanlığı Üzerine

 Türk devleti 2006 yılının son günlerinde başbakanının aĝzıyla „2007 yılının en önemli meselesi“ olarak Kürd sorununu seçti...Hatta Türk başbakanı „Irak meselesinin AB’den de önemli olduĝunu“ vurguladı..Aslına bakılırsa Türk devleti kurulduĝundan beri en önemli meselesi Kürd milleti ve haklarıdır.Türk devleti baştan beri tüm kurum ve kuruluşlarıyla Kürdlere karşı tam bir savaş ortamındadır.Sıcak savaş olsa da olmasa da Türkler Kürdlere karşı savaş halindedir.. Burada yadırganacak bir sorun yok... Ortada bir işgal var, sömürgeci bir devlet ve sömürge bir ülke var..Sömürgeci devlet kendi sömürgeci boyunduruĝunu sürdürmek için hep tetiktedir.. Bundan daha doĝal bir şey yok.. Dünya da hep böyle oldu... Ama Türklerin diĝer sömürgeci güçlerden farklı bir tarafı var: Türkleri geçmişte kendi anayurtlarını terkederek başka halkların ve etnik yapıların yurtlarına yerleştiler.. Türkler işgal ettikleri ülkeleri kendilerine yurt edinmek için yerli halklara karşı jenosidler yaptılar.... Kürdlere, Ermenilere, Asurlara, Potnuslara vb..karşı soykırımlar gerçekleştirdiler...Bugün dünya Türklerin vahşeti ve soykırımlarını konuşuyor... Dünya Parlementoları „Türklerin yaptıkları soykırımları tanımak“ için kuyruklara girmişler..Soykırıma uĝrayan halklarda kendi soykırımlarını dünyaca tanınması için kuyruĝa girmişler. Ama, Türkler yine durmuyorlar.. Kürdler Güney Kürdistan’da kendilerine özgür bir alan yaratıklarından dolayı Türk devleti tüm imkânlarını seferber etmek için harekete geçmiştir..Aylardan beri Türk devletinin askeri, siyasetcisi ve gazetecisi hep bir aĝızdan Kürdleri ve Güney Kürdistanı tehdit ediyor... Kerkük ile ilgili referandum yaklaştıkça, Türkler „Kerkük elden gidiyor“ diye daha da histeriye kapılarak saldırganlaşmaya başladılar.. Türkler 250 yada 300 bin katili Güney Kürdistan’ın sınırına yıĝmış ve açık bir şekilde Kürdleri askeri operasyonla tehdit etmelerine raĝmen, Kürdlerin onları kuzu-kuzu dinlemelerini istiyorlar...Ankara ve Istanbul’da tüm Kürd düşmanlarını bir araya getirerek Kürdlere karşı hain planlar ve projeler yaparken, Kürdlerin kendilerine „aferin“ demesini bekliyorlar..Türk devletinin askeri ve hükümeti Washington’dan „Kürdleri ve Kürd kazanımlarını sınırlandırmak için“ icaze almak için dilenciler gibi yollara düşmelerine raĝmen, Kürdlerden sessiz kalmalarını istiyorlar..Türklerin Kürd milletine karşı aylardan beri yürütüĝü psikolojik savaş ve saldırı tehditlerine karşı Güney Kürdistan liderleri eĝer Türkler Güney Kürdistan’a saldırırlarsa „biz onları Gül ile karşılamayacaĝız“ ve „onların önüne çiçek sermeyeceĝiz“ dediklerinden dolayı, Türk devlet yetkilileri ve ordusunun üst kademesi tarafından afaroz ediliyorlar..Her halde Türk devleti Kürdistan liderlerinden işgal durumunda „Türkleri güllerle karşılayacaĝız“!!!! diye açıklama bekliyorlar.Türklerin bu dilema ve paradoksu dünya parlamentolarının Nazilerin kendilerine örnek olarak aldıĝı „Türklerin soykırımcılıĝını“ kabul etme meselesinde gösterdikleri tepkiden de görülüyor.. Aslında Türklerin dünyadan yaptıkları „soykırımlar“ için „elinize saĝlık“ ve „aferin“ demelerini bekliyorlar.. ABD’nin izni ve icazesi olmadan Türklerin sınırın karşı tarafına yani Güney Kürdistan’a tek bir adım atamayacaĝını herkes biliyor.. Bu gerçeĝe raĝmen, Türk devletinin „iyi Boys“ları her gün sahtekarca ele güne böbürlenerek utanmadan yalan söylüyorlar... Türk devlet yetkilileri Kürd milletine ve özgürlüĝüne karşı „iyi polis“, „kötü polis“ rolunu oynuyor... Askerbaşı „iyi Boys“ Kürdleri özgürlük rüyasını gördüklerinden dolayı tehdit ediyor ve Kürd „rüyasını“ „kabûsa“ çevireceklerini söylüyerek Kürdlere sopa gösteriyor... Ama tüm dünyada biliyorki Kürdlerin en büyük „kabûsu“ Türklerin Kürdistan’daki varlıĝıdır, işgalıdır.. Türklerin Kuzey Kürdistan’da gerçekleştirdikleri fiziki ve kültürel jenosidlerin ötesinde „kabûslar“ yok, cehennemler yok.. Türk devletinin Kürdistan’da gerçekleştirdiĝi vahşet ve kabûs ortamında Kürdler özgürlük rüyasını görüyor...Kürdlerin ulusal varlıĝı ve Güney Kürdistan’daki özgürlüĝü Türklerin kabûsu olduĝununu da biliyoruz.. Diĝer yandan Türk devletinin sözde Başbakanı ve sözde Dışişler Bakanı ise Güney Kürdleriyle „görüşebileceklerini“ gündeme getirerek „havuç“ politikasını devreye sokuyorlar.. Sonuç olarak Türklerin Kürd milletine karşı koordineli ve yıkıcı bir siyaseti var.. Anti Kürd siyasetlerini hayata geçirmek için hiç bir prensipleri yok.. Bir yandan onlar, „Kürd yönetimiyle ilişkiye geçmeyeceĝiz“, „biz Baĝdat hükümetini tanıyoruz“ diye baĝırıyorlar... Diĝer yandan Türk Genel Kurmayinin şerketleri da dahil olmak üzere tüm Türk şirketleri yıllardan beri Güney Kürdistan hükümetiyle yaptıkları antlaşmalar neticesinden alanda faaliyetler gösteriyor.Türk devleti tüm konularda olduĝu gibi bu hususta da sahtekarca davranıyor... Ama artık kimse Türk devletinin yalanlarına inanmiyor.. Türk devleti yıllardan beri Kuzey Kürdistan’daki Kürd sorununu „terör“ baĝlamında ele aldı ve herkese öyle sundu.. Şimdi ABD kendilerine Kuzey Kürdlerine „el uzatmalarını“ istiyor.... The Boys Kürd meselesi „siyasallaşıyor“ diye panikleniyor ve „büyük oyun“ dan söz ediyor.. Sonuç olarak Kürdler kendi aralarında milli birliklerini kurduĝu ve koruduĝu , ABD ile ilişkilerini saĝlıklı ve güvenilir bir zeminde yürütüĝü sürece Türklerin yapacaĝı hiç bir şeyleri yoktur. Onlar hep dişlerini gösterirler.. Ama, ABD’yi de gördükleri zaman hep kuyruklarını salarlar..         

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.