Sömürgeci ve Emperyalist TC rejimine Karşı Kürt Birliği
Osmanlı İmpartorluğunun yıkıntıları üzerinde sömürgeci bir anlayışla kurulan TC, 84 yıldır asimile edemediği Kürt halkına karşı sürekli olarak terör uygulamıştır. Uniter bir Cumhuriyet olarak kurulan TC devlet olarak şiddeti tekeline alarak halklar üzerinde sistematik baskı ve asimilasyon politikaları sayesinde günümüze kadar gelmiştir. TC, devlet olarak şiddet uygularken, bu şiddete karşı her türden meşru direnişi terör olarak adlandırmış ve elindeki propaganda aletleriyle devlet şiddetine direnen güçleri şaki, eşkiya, bölücü ve terörist gibi tanımlarla izole ederek elimine etmiş ve/veya elimine etmeye çalışmıştır. Baskı ve şiddet politikalarını haklı göstermek isteyen ve uluslararası destek sağlamak isteyen TC, son dönemde terörizmi sözde tırmandırırak bazı avantajlar sağlamıştır. Kürt direnişçilerini terörist gibi lanse ederek sömürgeci, totaliter ve emperyalist politikalarına destek bulmuştur. Sömürgeci politikalarının açık örneklerinden biri 15 kasımda Diyarbakır’da yaşanmış olup TC’nin karakterini gösteren örnek bir olaydır. Bu konu basında aşağıdaki gibi yansıtılmıştır ; Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, törende yaptığı konuşmada, Atatürk’ün 15 Kasım 1937’de Diyarbakır’da halk tarafından büyük coşku ve sevgi gösterileriyle karşılandığını belirterek, “Diyarbakırlılar eşsiz devlet adamını ağırlamaktan büyük onur duymuştur. Her geçen gün Diyarbakır çağdaş uygarlık seviyesini yakalamak için çabalıyor, Atatürk’ün gösterdiği yolda emin adımlarla yürüyor” dedi. Folklor gösterisinin ardından, kortej yürüyüşe geçti. Vali Mutlu, 2. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğgeneral Ayhan Gümüş, 16. Mekanize Tugay Komutanı Tuğgeneral Birol Erdem’in ardından öğrencilerin yanı sıra askeri bando eşliğinde tören kıtası da yürüdü. İstasyon ve Ekinciler caddelerinden geçerek Anıt Park’a kadar süren yürüyüş sırasında marşlar okuyan askerler “Tek Bayrak, Tek Devlet, Tek Millet, Tek Dil”, “Bayrak İnmez, Vatan Bölünmez”, “Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez” ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” sloganları da attılar. Evlerinin balkonlarına çıkan çok sayıda vatandaş, askerleri alkışladı. Türk ordusu, sömürgeleştirilen Kürdistan’ın başkentinde, Kürdistan’ı sömürgeleştiren Mustafa Kemal’in Diyarbakır’a gelişinin 70’inci yılında “Tek Bayrak, Tek Devlet, Tek Millet, Tek Dil”, “Bayrak İnmez, Vatan Bölünmez”, “Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez” ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” gibi sloganlarla Kürtleri tehdit ve terörize ederek gösteri düzenlemiştir. Türk ordusu Türkiye’nin Kürt olmayan şehirlerinde Mustafa Kemal’in o şehre gelişinin yıldönümünde benzer gösteriler düzenlememektedir. Velhasılı Türk ordusu Kürdistan’da, sömürgeci tüm güçler gibi, Kürt halkına Kürt bayrağının olmadığını, Kürt devletinin olamıyacağını, Kürt milletinin olmadığını ve Kuzey Kürdistan’da Türk egemenliğinin kalıcı olacağını şiddet ile Kürt halkına göstermek istemiştir. Bu gösteri kendi başına TC’nin sömürgeci yüzünü açıkca gösteren bir örnektir. Böyle gösterinin bu dönemde yapılması, TC’nin Kürdistan’da çok kapsamlı bir programı yürürlüğe sokarak Kürdistan ve Kürtlere karşı savaşı yoğunlaştırdığını da göstermektedir. 2. Körfez savaşında somutlaşmaya başlayan Güney Kürdistan’daki yapıyı nötralize etmeyi hedefleyen TC, öncelikle programını uygulamak için gereken hazılıkları yapmış ve bunları teker teker uygulamıştır. Programının başarıya ulaşması için Kürtlerin birlikte hareket etmelerinin engellenerek, birbirleriyle çarpıştırılması amaçlanmıştır. Bunun için, Kürt direnişinin (sözde terör) Güney Kürdistan’dan kaynaklandığı sistematik olarak işlenerek ABD’nin desteği alınarak Güney Kürdistan üzerinde yoğun bir baskı oluşturulmuştur. Bunun sonucu, ABD’nin Güney Kürdistan politikalarında Türkiye bir faktör olarak katılmıştır. Diğer taraftan, Türkler tarafından büyük bir başarı olarak sunulan « ABD başkanının PKK’yi ortak düşman ilan etmesi » meselesi ise PKK’yi bölgede devletler düzeyinde bir aktör haline getirmiştir. Yani ABD bölge politikalarını Türkiye“ye endeksli olarak belirlerken PKK’yi hesaba katmak durumundadır. Bu durumu Kürtler lehine kullanmak mümkündür ve bunu Kürt politikacılarının tavırları belirleyecektir. Kürdistani siyasi güçler, bu konuda ordusu, partileri, basını ve tüm kurumlarıyla Kürdistan ve Kürt karşıtı sömürgeci ve emperyalist politikalar uygulan TC’nin politikalarını boşa çıkarmanın yollarını bulmalıdırlar. Ahmet ALİM Fransa, 26 Kasım 2007