Şeyh Ubeydullah Hareketinin Ulusal Kahramanlarından: Hamza Axayê Mengur-Bilbas(29)
i
Nehri’de Temmuz 1880’de Nehrî Kongresi diyebileceğimiz toplantıya 200’den fazla Kürdistan ileri gelenlerinin katıldığını daha önce yazmıştım. Bu toplantıda hareketi ilk olarak Qaçari devletine karşı Doğu Kürdistan’da başlatma kararı alındı. Doğu Kürdistan’ın özgürleştirilmesinden sonra elde edilecek güçlerle Osmanlı işgali altında bulunan Kuzey Kürdistan’ın kurtuluşu daha da kolaylaşacaktı.
Hareketin Doğu Kürdistan’da başlatma kararının gerekçelerini Nehri Kongresinde Şeyh Ubeydullah’ın yaptığı konuşmada açık bir şekilde ortadadır. O konuşmanın tüm metnini daha önce aktardığımdan geçiyorum.
Şeyh Ubeydullah’ın hareketi Doğu Kürdistan’da başlatma nedenlerinde biri de halkın direnişe hazır olması ve Hamza Axayê Mengur-Bilbas’un önderliğinde Qaçarilere karşı direnişin başlamasıydı.
Zaten hareket başladığı zaman Hamza Axayê Mengur savaş cephesinin bir komutanı olarak ortaya çıkıyor.
Şeyh Ubeydullah Hareketi’nin detaylarına girmeden önce Hamza Axayê Mengur-Bilbas hakkında bazı bilgileri vermeden olmaz. Hamza Axayê Mengur’u hesaba katmadan Şeyh Ubeydullah hareketini değerlendirmek çok zordur. Hamza Axayê Mengur suz hareket bir kanattı olmayan kuşa benzer.
Onun  için   kısa da   olsa  Hamza Axayê Mengur’un   yaşamı  ve  mücadelesini  anlatmak  gerekiyor.    Çünkü, Hamza Axayê Mengur ‘ un  yaşamı    Osmanlı  ve  Qaçari  devletlerine   karşı    mücadele  içinde    geçti. En  azından    elimizde   bulunan  belgelere    göre   tam    25  yıl    Hamza  Axa      bu  iki devletle  çatışma  içinde  oldu,   işkence  gördü, hapis yattı ve  defalarca   aşireti  ile beraber    derbeder  oldu. 
Hamza Axayê Mengur’un    kişisel   yaşamı ve  Mengurların      tarih  boyunca    Kürdistan’ı  işgal eden   güçlere   karşı  giriştikleri   direnişler ve   çektikleri   çok    az bilinmektedir.  Burada    Hamza Axanın      reisi  olduğu     Bilbasların   tarihine  girmeyeceğim, ama   kısa  da    olsa  bazı  bilgileri  vermek  istiyorum.
Kürd   tarihçilerinden    Mir  Şerefxan  Bedlisi,  Şerefname’de   Bilbaslar üzerine  duruyor ve   şöyle yazıyor:
“Rojkan aşireti 24 kürt aşiretinin bir günde Bitlisin  batısındaki Xwét (Huvit) köyü cıvarındaki  Tab denilen yerde toplanıp ittifak kurmalarından  doğmuştur. Kabilelerden meydana gelen bu topluluk, daha sonra iki ünlü kola ayrılmıştır.
Birinci kola Bilbasi, ikinci kola ise Qewalisi(Kavalisi) adıyla adlandırılmıştır. “Bilbas”  yada   “Bılbis”  ile   “Qewalis”    sözcükleri  ise Hakkari hükümdarlarının köylerinden iki köyün adlarıdır.
Diğer bir rivayete göre ise; Bu iki sözcük Baban aşiretlerinden iki aşiretin adlarıdır”(Şerefxan  Bedlisi,  Şerefname,   sayfa  411)
Claudius James Rich  1820’de   Kürdistan’a   yaptığı   gezi   notlarında   Bilbas    aşiretinden   söz ediyor.   Rich       gezi  notlarında    Bilbas*    aşiret  konfederasyonunu gündeme  getiriyor ve  bu  birliğe  Kabiz, Menzur,  Mameş, Piran, Remik, Sin ve  Qaqa    aşiretlerin  dahil  olduğunu  yazıyor.(M. Hemebaqi,    Raperini Hamza Axay Mengur, Dezgay  Çap û  Belawkirdinewey Aras,   Hewlêr, sayfa    27)
Rich      1820’de  Bilbasların       aşiret  reislerine   „MEZİN „  dediklerini  yazıyor.    Bilindiği  gibi      „Soranca“ da      „Mezin“  değil     „Gewre“   terimi     büyükler    için  kullanıyor.
Şeyh Ubeydullah Hareketi döneminde yaşıyan Haci Qadri Koyi, ve 1800’lerin sonlarına doğru Osmanlı ve Qaçari devletlerin Kürd aşiretlerine ve bu arada Bilbasların Zozanlara gitmelerini yasakladıklarını bir şiirinde şöyle gündeme getiriyor :
“Wa rêgetan debestê êlatî Caf û Bilbas
Ger mirdun li german memn'uhe biçine Kwêstan”.( http://aso-zagrosi.over-blog.com/article-30477328.html )
Bu yasaklamanın Şeyh Ubeydullah hareketinin bastırılmasından sonra gündeme geldiği açıktır.
M. Hemebaqi’nin Hamza Axa’ya ilişkin yaptığı değerli çalışmasında Hamza Axa’ya dair çok bilgiler var. Bu bilgileri özetleyerek paylaşmak istiyorum.
Doğu Kürdistan’da halk arasında Hamza Axayê Mengur’a dair hala bir dizi atasözü, stran ve onun kahramanlıklarını anlatan hikayeler /destanlar vardır.
Halk arasında dolaşan ve atasözü haline gelen “Herçi simêl sûr bû, Hamza Axa nîye” deyişi onun için söylenmiştir.
Anlatımlara göre Hamza Axa kumral hatta sarışın biriydi. Fakat bu atasözü daha çok Hamza Axa’nın cesurluğu, yiğitliği ve direnişçi özelliklerine vurgu yapılmak için söylenmiştir. Yani fiziki olarak birileri Hamza Axa’ya benzemiş olsa da yiğitlikte, mertlikte cesurlukta Hamza Axa olamaz anlamında kullanılıyor. Doğu Kürdistan’da halk arasında söylenen beyitlerde Hamza Axa bir efsanevi kişilik olarak karşımıza çıkıyor.
1881 yılında Qaçari sömürgecileri tarafından alçakça bir komplo neticesinden şehit edilen Hamza Axayê Mengur’ün ölümü üzerine 132 yıl geçti. Hamza Axa’nın öldürülmesi olayından Kürdler ders çıkarmadılar. Simko ve Qasimlo’nun tuzağa düşmeleri bunun açık örnekleridir.
 Bugün  elimizde  bulunan   belgelere  göre   Hamza  Axa   Mengur   1854 ve 1881  yılları arasında    tam     25  yıl boyunca    Osmanlı ve Qaçari  devletlerine karşı  mücadele   içindedir.
Hamza Axayê Mengur     yaşadığı   dönemde     Osmanlı, Qaçari, Rus ve  İngiliz  belgelerine   yaygın  bir şekilde     konu  oluyor.
M. Hemebaqi, Qaçari arşivlerinde Hamza Axa’ya ilişkin yaptığı araştırmada ona ilişkin ilk belgenin 1854 yılına denk geldiğini yazıyor. Bu belge Qaçari Şah’ı Nasreddin Şah’ın Qaçari Dışişler Bakanı Mirza Abbas Xan Qawam Eldewle’ye gönderdiği mektuptur. Nasreddin Şah bu mektubunda “Hamza Axa’nın faaliyetlerini takip etme” emrini veriyor.
Hamza Axa’dan ilk söz eden bir başka belgede 13 Nisan 1854 tarihli Rusya’nın Mahabad bölgesindeki konsolosluğun mektubudur. Bu mektup Osmanlı-Rus savaşının sıcaklığı(1853-56) ortamında yazılıyor. Bu mektupta Doğu Kürdlerinin Rusya’ya karşı Osmanlı devletine destek sunduklarını ve “Hamza Axa’nın oğlu Pîrot’tan” söz ediliyor.(M. Hemebaqi, Hamza Axayê Mengur, sayfa 37)
Devam edecek
*Bilbas aşiretinin Sefewi ve Qaçari döneminde uğradığı katliamları ve gerçekleştirdiği direnişleri irdelemek istiyen arkadaşlar Hemebaqi’nin ismini verdiğim eserinin 27-35 bölümüne bakabilirler.