Ana içeriğe atla

Roboski’nin Öğrettikleri /Hejarê Şamil

Neyi yazacaksın?

Kürd ulusunun kendinden vazgeçmişliğini mi?

Roboski’deki katliama duyulan tepkiyi ‘devletin yüksek bekası namına’ özre benzeyen sahte sözlerle yumuşatmaya çalışanlarla tepki sahiplerinin iki üç ay sonra muhtemelen beyinlerimize ve yüreklerimize tuşlayacakları ‘kardeşlik, ortaklık, birliktelik’ salvolarını mı?

Aylardan beri ‘terbiye edilmek için’ bekletilen, ailesi ve avukatları ile görüştürülmeyen PKK lideri Sayın Abdullah Öcalan’ın bir süre sonra AKP devletinin ‘aşırılığına’ yapacağı eleştirinin, PKK yönetimine ve BDP’lilere çekeceği fırçanın sil baştanın sil baştanı olacağını anlamamamız için kalem oynatacak Kürd aydınların, siyasetçilerin safsatalarını dinlemek zorunda kalacağımızı mı?

BDP eş başkanı Sayın Selahettin Demirtaş’ın anlık, insani, Kurdistanî tepkiyle, Roboski katliamına duyduğu öfkeyle 'Biz bölündük. Burası Kurdistan' sözlerine ileriki süreçte sahip çıkmayacağını, siyasi ‘koşulların’ kendisine ‘Türkiye ortak vatanımızdır, devlet verilse de almayız ’ dedirteceğini mi?

Neyi yazacaksın?

Türklerin ve Türk devletinin yüz ve bin yıllık katliamcı karakterini göz ardı ederek PKK’nin bu katliamın artığı çocukların haykırışı olduğunu ısrarla göz ardı etmeye çalışan, Kurdistan’ın kurtuluşunu PKK’nin düşmana yem edilmesinde gören beyaz yakalı, boynu kravatlı eyvallah Kürdlerin yakın çevresini, eşini, kardeşini bile kendi ‘yüce gerçeği’ne inandıramadığını ve hiçbir zaman inandıramayacağını mı?

BDP milletvekili Sayin Ayla Akat’ın Hasan Cemal’e gönderdiği duygusal mektubun ortalama bir Türk’te ‘hak ettiniz’ refleksinden daha ileri bir tepki uyandırmayacağını mı?

Nerede ağlamayı, nerede gülmeyi bilmeden siyasete atılmış, atlatılmış Kürd vekillerin (Zilan’ımız olsalar dahi) düşmana malzeme sunan davranışlarını mı?

Neyi yazacaksın?

Bazıları diyor ki; ‘sivil öldürmek AKP’nin işine gelmez’. Çok komik. AKP parti değil ki, yüz yıllık katliam geleneği olan bir güruhun taşeronudur. Gerisini siz düşünün.

Amedli Nebi Bayat arkadaşımızdan bir not düşmüş adresimize:

“Kral, karısı ile birlikte hızla sarayın basamaklarını çıkmaktadır. Vezir arkadan kralın karısına parmak atmak isterken, parmak krala isabet etmiştir. Kral, kahredici bir tarzda dönüp vezire bakar. Korkudan basamaklara çöken vezir: "Özür dilerim efendim," diye kendini savunur, "Sizi karınız belledim."

Qilaban katliamından sonra AKP devletinin yaptığı tüm açıklamaların yerine Nebi Bayat arkadaşın bu fıkrasını koyabilirsiniz.

Neyi yazacaksın ki?

Adiliği, şerefsizliği, patronların sofra artığı ile aile, çocuk geçindirmeyi peşe edinmiş, insanlıktan, haktan, izan ve irfandan nasibini almamış tek tük istisnalar hariç Türk basın camiasının iki BDP’li vekilin gülüşüyle pezevenkliğine soyundukları katliamcı devletin pislik kokan iç çamaşırlarını kirli dilleriyle yalayarak temizleme çabasını vatanperverlik saymasını mı?

Övüp pofpoflayarak yarattıkları vahşi AKP devletinin kendilerini bile yemeğe kadir hale geldiğinden ürkmeye başlayan Türk liberal yazarların pejmürde halini mi? Bir tükürüp iki yalamasını mı?

‘Kürdlerden ne istiyorsunuz’ diye soran Erdoğan’ın danışıklı dövüş rakibi AA’nın 2012 Mart sonrası ‘Türklerden ne istiyorsunuz’ manşetini atacağını mı?

TC hükümetinin 2. adamı Bülent Arınc’ın ‘Kürdlerin tüm haklarını vereceğiz’ sözlerine bedaheten alkış tutan ve sonradan hemencecik tepkilerinden utanan ve akilleri sonradan başlarına gelen BDP’li vekillerimizin ‘Keşke kalkıp, sen de kim oluyorsun? Benim hakkım sensiz mevcuttur deseydim’ duygusunu mu?

Neyi yazacaksın ki?

Türk liberali, Kürd yurtseveri yazıyor. Bizim geride kalan aşağılıklarla işimiz olmaz. Yazıyorlar da, özü, özeti yazan kaç kişi var?

Barış, kardeşlik, dostluk yazılıyor. Hikaye!

Ortak vatan. Hikaye!

Ve diğer hikayeler….

Dostça komşuluk. Bak, bu harika bir tespit. Komşu Kurdistan ve Türkiye.

Ayrılalım. Deniz çıkışımız yok, aç, susuz kalırız, sorun değil. Hiç rahatınızı bozmayın, idare ederiz.

AA dahi yazmıştı:

“Kürtlere saygı göstermeyecekseniz, ayrılın.
Ayrılmak istemiyorsanız Kürtlere saygı gösterin”.

Ağa Türk, köle Kürd’e saygı gösterebilir mi? Bu noktada ‘saygı göstermek’, sen benden eksik değilsin demektir. Bir Türk, bir Kürd’e ‘sen benden eksik değilsin!’diyebilir mi?

Senin de benim kadar hak sahibi olma hakkın, insan olma hakkın, devlet olma hakkın diyebilir mi? Diyebilir mi? Devşirme kökenli hiçbir ‘saf Türk’ bu sözü telaffuz edemez.

Arınç “haklarını vereceğiz” diyor, AA’nın yetiştirmesi ‘Kürdleri kaybediyoruz’ diyor. ‘Ben’ ve ‘biz’in karşısındaki zavallıları, sırtları ayaklarımızın altındakileri kaybediyoruz diyorlar.

Neyi yazacaksın?

Elbette, Onlar zalim, merhametsiz ve cebbardırlar.

Bizler ise haysiyetsiz, pespaye ve külhanbeyiyiz.

Ustadalar üstadı Ehmedê Xanî bam teline basmıştı:

Emma ji ezel Xwidê wisa kir
Ev rûm û ‘ecem li ser me rakir.

Üstadın sözünün üstüne ne yazacaksın ki?

Her şey açık, her şey ortada. Bir Kürd kırımı yaşanıyor. Gören yok, duyan yok...

Neyi yazacaksın?

Devletin katlettiği köylüler için tazminat / kan parası verilecekmiş. Bari Qilaban'ı ziyaret eden o Beşir Atalay denen zat ve yanındaki iki bakan evlatlarını öldürdükleri Beyso Kürd aşiretine kızlarını verselerdi kan parası olarak… Osmanlıda böyle yapılırdı.

Bunları mı yazacaksın?

Belki şunlar yazılabilir:

Bir ülke işgal ettiniz, kıvırtmanın ecele faydası yok; ülkemizin özgürlüğüne imza atacaksınız.

Bir ülke kaybettik, illa da size ‘alın ülkenizi başınıza çakın’ imzasını attıracağız.

Roboskî’nn acısı ‘unutulduktan’ sonra ‘Burası Kurdistan’dan ‘Devlet verilse de almayız’a doğru tekrardan U dönüşü yapılmazsa tabii ki …

Hejarê Şamil
[email protected]

Kaynak: kurdistan-post.eu

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.