Petrol Fiyatları, Enerjinin Jeoplitiği ve Kürdistan -1
Günümüz tüketim toplumunun vazgeçilmez ürünü olan petrol 21 yüzyılda büyük güçler arasında hegomonya mücadelesinin esasını teşkil eden ürünlerin başında gelmektedir. Bir petrol denizi üzerinde bulanan Kürdistan aynı zamanda Orta-Doğu ve Hazar bölgesi petrollerinin Avrupa pazarına ulaşım yollarının üzerinde bulunmaktadır. Bu durum Kürdistan’ın bölge Dünya ölçeğinde önemini artırmakta ve büyük güçlerin ilgisine neden olmaktadır. Dolayısıyla, petrol fiyatlarındaki yükselişler ve Enerji sektöründeki gelişmeler ülkemizi direkt olarak ilgilendirmektedir. Bu yazıda genel olarak enerji, özelde ise petrol ve doğal gaz sektörleri incelenecektir.Enerji yaşam için olmazsa olmaz bir ürün olduğundan tüm toplumlar enerji tüketimine bağımlıdır. Yaşamın en basit gereksinimleri olan beslenme, ısınma, ulaşım ile kompleks gereksinimleri olan bilgisayarların çalışması ve iletişim enerjiyle yapılmaktadır. Enerji kaynakları ve tüketimi bölgelere göre dengesiz olarak dağılmıştır. Örneğin petrol rezervlerinin % 65’i Orta-Doğu’da bulunurken, dünya nüfusunun % 15’i enerjinin % 50’sini tüketmektedir (ama Asya, Afrika ve Güney Amerika’da yaklaşık 2 milyar insan elektriksiz yaşamaktadır). Kaynağına göre iki tür enerji tanımlanmaktadır ; 1. Stok enerji kömür, petrol, doğal gaz (fosil ürünler) ve uranyum topraktan çıkarılırıldığı için sınırlı miktarda olup belli bir süre sonra bitecektir. 2. Güneş, rüzgar, su vb yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerjilerdir.2007 yazında ABD’de başlayan ekonomik kriz dalga dalga dünyanın diğer bölgelerine yayılırken, petrol fiyatları da tırmanışını sürdürerek 11 temmuz 2008’de 147,27 dolar ile en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Bu koşullarda yıl sonuna kadar 200 doları aşması beklenen petrol fiyatları 8 ağustosta 115 dolara inmiş ve halen bu düzeydetir. Fosil yakıtların kullanımının neden olduğu CO2 salımının küresel ısanmanın nedenlerinden birisi olması sonucu Kuzey kutbundaki buzulların erimesi deniz seviyesinde yükselmeye neden olacağı ve bazı ülkelerin yok olamasıyla klimatik göçmenlerin milyonlarları bulabileceği öngürüsü, mevcut sistemin sorgulanmasını beraberinde getirmektedir. Petrol fiyatları son yıllarda sürekli artış eğilimi göstermiş ve son 6 yılda 6 kata yakın bir artış gösterince petrol tüketicileri araba kullanım alışkanlıklarını gözden geçirmeye başlamışlardır. Petrol fiyatlarında gözlenen bu düzeydeki yükseliş, petrolun yanı sıra genel anlamda enerji ve çevre sorunlarını da gündeme getirmiştir.Sanayi devrimi enerjinin yoğun bir şekilde kullanımını getirmiş ve başta CO2 olmak üzere, sera etkisini artıran gazların salınımını sürekli hale getirerek global ısınmaya katkıda bulunmuştur. Eski Yunan, Çin ve Roma döneminde kullanılan kömürün 18 yüzyılın sonundan itibaren üretim ve kullanımınıda kayda değer artışlar gözlenmiştir. Bu dönemde yapılan buluşlar kömürün buhar makinelerinde, ulaşımda (Tren, Gemi), demir çelik sanayi ve diğer alanlarda kullanımını olanaklı kılarken, taşımacılıkta sağlanan gelişmeler kömür ticaretini geliştirmiştir. İngiltere’de başlayan sanayi devrimi başlıca Batı Avrupa ülkeleri, Japonya ve ABD’ye geçmiş ve bu ülkelerde de kömür üretim ve tüketiminde büyük artışlara neden olmuştur. Günümüzün zengin ülkeleri kalkınmalarının ilk dönemlerinde kömürü yoğun olarak çevre kirlenmesi kaygısı olmadan kullanmışlar ve günümüzde küresel ısınmaya bu dönemlerde salınan ve Atmosferde biriken CO2 gazının katkısı olmuştur. Bu dönemde kömür başlıca yakıt olarak kullanılırken, gereken kömürün çıkarıldığı madenlerde çalışan işciler kapitalist üretimin pazarı haline gelmişlerdir. Kömürün yarattığı çevre sorunları ve ulaşımda sınırlı kullanımı gelişmeyi sınırladığından petrol alternatif ürün olarak gelişim alanı bulmuştur. 19. yüzyılın 2. yarısından itibaren endüstriyel üretime geçilen petrol, ilk defa yakalaşık M.Ö. 10 000 yıl önce Güney Kürdistan’ın Zawi Chemi Shanidar bölgesinde ilkel kesici aletlerin imalatında kullanılmıştır. Devamında, petrol Mezopotamya’nın yanı sıra, Çin, Mısır, Yunan, Roma ve diğer uygarlıklar tarafından sınırlı olarak kullanılmıştır. Petrolun sınırlı kullanımı 1859’da ABD’de Albay Drake petrolu sondaj yoluyla elde etmesiyle farklı bir konum elde etmiştir. 1863’te ise ilk rafineri kurulmasıyla petrol kendi başına bir sanayi haline gelmiştir. Bu yeni ürüne ilgi gösteren Rockefeller 1870’de Standard Oil Company kurarak sektörün ilk dev firmasının temellerini atmıştır. Aşağıda Dünya enerji tüketiminin kaynaklarına göre dağılımı önümüzdeki dönemdeki gelişimi hakkında bilgi verecektir.Dünya Enerji Tüketiminin Yapısı 1880-2030 (%) Yıllar Kömür Petrol Doğal Gaz Hidroelektrik ve Nükleer Diğer* Toplam1880 28,5 0,5 - - 71,0 1001913 52,5 3,8 0,7 0,2 42,8 1001929 49,5 12,5 2,8 0,6 34,6 1001950 42,8 23,4 7,0 1,4 25,4 1001970 26,7 43,1 15,7 2,0 12,5 1001990 26,1 38,2 19,7 4,4 11,6 1002000 22,6 37,9 22,1 5,1 12,3 1002005 25,4 34,8 20,6 9,0 10,2 1002030 25,9 32,6 22,6 7,4 11,5 100* Odun, güneş, rüzgar vd.Kaynak : Geographie et geopolitique des energies.Sanayi devriminden sonra, kapitalist kalkınmayla kömür kullanımı arasında korelasyon 1. Dünya savaşından sonra bozulmuş ve zengin ülkelerde kömür üretimi duraklamaya bilahare düşmeye başlamıştır. Bu arada 1860-1870 arasında başlayan çalışmalar 1883’te Alman Gottlieb Daimler ve Karl Benz’in benzinli motor icat etmeleriyle sonuçlanınca ulaşımda otomobil devri başlamıştır. Otomabilin seri üretimini ABD’de Ford T tipiyle 1908’de başlatmış ve işcilerin aynı zamanda tüketici olmaları durumunda pazarın daha da gelişeceğinden yola çıkan Ford, otomobil satışlarını kısa sürede 16 milyon adete çıkartmıştır. Otomobil satışlarındaki bu artış petrol talebini artırmış, buda petrol üretimi ve sanayini geliştirmiştir. Sanayi devriminin yakıtı Kömür 1960’lı yıllara kadar en çok kullanılan yakıt türü iken, 1. Dünya savaşından sonra petrol hızlı bir şekilde enerji tüketimi içindeki payını artırarak enerji tüketiminde payını % 43’ün üzerine çıkartmıştır. Günümüzde enerji tüketimi kullanım alanlarına göre aşağıdaki şekilde dağılmaktadır. Enerjinin kullanım alanlarına göre dağılımı % Pay %Elektrik üretimi 29,0 Konut ve Hizmet sektörü 26,0Sanayi 25,0Ulaşım 16,0Diğer 4,0Kaynak : Les enjeux de l’energieEnerji üretiminde en fazla pay alan elektrik üretimi 1879 yılında ABD’de kurulan bir santralda başlamış ve süreç içinde yaygınlaşarak zengin ülkelerde yaşamın her alanına vazgeçilmez bir şekilde girmiştir. Dünyada tüketilen elektriğin % 36’sı kömür, % 19’u doğal gaz, % 16’sı nükleer, % 9’u petrol santralı ve kalan % 20’si diğer kaynaklarla üretilmektedir. Konut ve hizmet sektöründe petrol ve doğal gaz % 19 pay alırken, kömür ve elektrik % 14 pay almakta, ihtiyacın % 34 ise diğer kaynaklarca karşılanmaktadır. Sanayi alanında kömür tüketimi % 31, doğal gaz % 18 pay alırken petrol, elektrik ve diğer enerji kaynakları % 17’şer pay almaktadır. Alanlara göre kullanılan enerji, kaynaklarına göre kısmi olarak dengeli bir dağılım gösterirken, ulaşım sektöründe petrolün ezici üstünlüğü dikkate değerdir. Zira ulaşım sektöründe kullanılan enerjinin % 96’sı petrol ile yapılmaktadır. Ulaşım ve taşımacılığın globalleşen dünyada kazandığı önem ve petrolun orta vadede ağırlığını ve önemini koruyacağı dikkate alındığında, petrol fiyatlarındaki değişmelerin Dünya ekonomisini direkt olarak etkileyeceği açıktır. Devam edecek...14.Ağustos 2008 Ahmet Alim[email protected]