“Mazlumun değil, saldırgan zalimin iyi niyetini kanıtlaması gerekir”
Başlık Mesud Barzani'ye ait. Belki de, bunu ondan önce dile getirenler olmuştur. İster ilk söyleyen o veya bir başkası olsun yerinde bir tespittir.
Bu cümleyi Kürdler ile onun egemenliğini gasp eden Türk, Arap ve Farslar arasındaki ilişki bağlamından biraz kurcalayalım.
Önce mazlum ve saldırgan zalimi tespit edelim.
Kürdlerin mazlum, Türk, Arap ve Farsları saldırgan zalim desem sanırım kimsenin bir itirazı olmaz. Şu an Arap ve Farsları bir kenarda dursun. Şu Türklere yakından hele bir bakalım.
Yaşadığımız coğrafyanın sonradan gelen zoraki işgalcileridir.
Tarihleri mercek altına alındığında işgal, gasp, talan, katliam, soykırım, devşirme ve asimilasyondan ibaret olduğu görülür.
Katliamdan geçirdikleri başka soydan ibaret değildir. Kendi soylarınında katilleridirler. Belki de, en çok kendi soylarını katlettiler. Bu işi aile fertlerine kadar vardırdılar.
Soylarından katletiklerin yerine başka soydan insanları devşirip asimilasyondan geçirdiler. Önce Osmanlı, sonra Türk olarak adlandırıldılar.
Şu an Türk olarak adlandırılanlar Orta Asya'dan kopup gelenler değil. Aralarında var olsalarda bir azınlık oluşturuyorlar. Esas çoğunluk, Balkan ve Kafkasya'dan gelen başka soydan ve asimilasyondan geçirilmiş Anadolu'nun yerli halklardan oluşuyor.
Diğer bir tanımlama ile Anadolu Türklüğü dönmelerden oluşuyor.
Bilinir!
Dönmenin tutuculuğu, bağnazlığı en uç noktada seyreder. Sebebi kendini ispat sorunu vardır. Türk milliyetçiliğin ırkçılığa tekabül etmesinin nedeni işte bu tutucu ve bağnazlıktan kaynaklaniyor.
Ahlaki hiçbir değer yargılarının olmamasının nedenide budur.
Dikkatinizi çekerim.
Fazla detaya girmeyeceğim.
Türk hükümeti, beğenilir, beğenilmez, desteklenir, desteklenilmez ismini dahi koyamadığı ve içini dolduramadığı bir süreç başlattı. Konu bu değil.
PKK, sürece, 'barış grupları' ile cevap verdi. Bunun doğru veya yanlışlığıda bu yazının konusu değil. Onuda geçiyorum.
Gelen gruplar, kitlesel olarak karşılandı.
'Barış grupları'nın kitlesel olarak karşılanması bir bütün olarak her Türk'ü rahatsız etti.
Ama aynı saatlerde Türkler, kendi çocuklarını askere, yani savaşa, yani Kürdleri öldürmek için davulu-zurnalı halaylarla 'en büyük asker, bizim asker' deyip uğurluyorlardı.
Bu gayet normal karşılanıyor.
Kürd çocukları gelip Türk devletine teslim oluyor, bu savaş artık birsin diyor. Aileleri, komşulları, sevenleri tarafından çoşkulu karşılandığı için Türk devleti, bunu savaş nedeni sayıyor.
Hükümet başlatım dediği -böyle bir şeyde yok ya- 'açılım'ı durdurmanın nedeni görüyor.
Bunları ilgili, ilgisiz tüm çevreler 'vallah haklısınız' deyip Türk devleti ve hükümetini desteklediler.
Sebeb ne?
Dağdan gelip teslim olan insanlar coşkulu karşılandıkları için.
Mazlumları oynadılar. Kürdleri empatiye davet ettiler
Şimdi gelde ölme.
Bir taraf savaş bitsin diye dağdan inip gelip teslim oluyor ve bunu coşkuyla karşılayanlar 'saldırgan zalim' ilan ediliyor, ama buna karşın çocuklarını davulu-zurnalı halaylarla Kürdleri öldürmek için yollayanlar 'mazlum' oluyor.
Olacak iş mi bu?
Ama burası Türkiye! Olmayacak bir iş değildir.
Mazlum saldırgan zalim, saldırgan zalim mazlum olur.
Bu Türklerde bir ahlaktır. Aynı zamanda Türk usulü yönetim biçimidir.
Öylesine kanıksanmış ve içselleştirilmiş ki, bundan nasibini almamış tek bir Türk bulamasınız. Müzdarip bulaşıcı bir hastalık olarak tüm toplumu sarmalamış. Onları aşıp Kürdlerede bulaşmıştır.
Baksanıza!
Anlı-şanlı, ünvanlı Kürdler, Türk savaş kurmayından daha fazla Kürdlerin silahsızlanmasını savunuyorlar. Her olumsuzluğun sebebini Kürdlerin silaha baş vurmasını gösteriyorlar. Silahlar sussun çağrıları yapıyorlar.
Elbette silahlar susmalı. Kürdistan sorunu çözülebiliyorsa demokratik bir çerçevede çözülsün.
Fakat bu kesimlerin çağrısı bu temelde değildir. Kürdler silah bıraksın, Türkler daha da silahlansın şeklindedir.
Siz hiç işitiniz mi? Silahlar sussun diyenler, Türk ordusu Kürdistandan çekilsin dediklerini. Ben işitmedim, sizde işitmemişsinizdir. İşitemesinizde.
Sanki sorunun nedeni Kürdlerin silahlanmasıymış.
Hayır efendim!
Sorunun nedeni Kürdistan'nın Türkler tarafından işgal altından tutulmasıdır.
Kürd millet egemenliğinin gasbedilmesidir.
Kürdlerin silahlanmasının nedeni budur.
Bu nedenle vicdan sahibi hiç kimse, Kürdler niye silaha baş vuruyor demez.
Diyenler vicdansızdır.
Türk ise işgalci, sömürgeci beyaz adamdır.
Kürd ise, milli değerlerini satan bir haindir.
Beyaz adam ve onun olmuş yalaka hain saldırgan zalimdir.
Kürd milleti mazlumdur.
Hainleşmemiş hiçbir Kürd'ün Türklere karşı empati duyma zorunluluğu yoktur. Çünkü mazlum taraftır.
Buna karşın her Türk'ün mazlum Kürdlere karşı empati duyma zorunluluğu vardır. Çünkü saldırgan zalim taraftır.
Bu nedenle Türklerin Kürdlere iyi niyetini kanıtlaması şarttır.
Bunun yolu bellidir.
Zaman yitirmeden Kürdistan'dan el çekmesidir.
Sorun ancak böyle çözülür.
16 Temmuz 2010