Kökler Sorunu!

Kökler sorunu deyip geçmemek gerekir. Bu konu Kürdler ile Türkler arasında çok tartışıldı. Dahada çok tartışılacaktır. Son günlerde devlet tarihçisi Yusuf Halaçoğlu bunu günceleştirdi. İyi de etti. Kürdlerin bundan korkması gerekmiyor. Rojgar Merdoxi arkadaşın dediği gibi bunu desteklemek gerekir.Kendi tarihimizi yazmadığımız ve bilmediğimiz bir gerçekliğimizdir. Bildiklerimiz Kürd-Kürdistan yurtseverleri tarafından değil, düşmanlarımız tarafından yazılan ve bize empoze edilendir. Söylediklerim biz Kuzeyliler için geçerlidir.Aslında bu konuda doğulu ve batılı araştırmacıların yazdıkları binlerce eser vardı. Bunların yanısıra Kürdistan’ın diğer parçalarında bir çok Kürd araştırmacı bu konuda çok eser ortaya koymuştu. Biz bunlardan habersizdik.Sömürgecilerimiz köklerimizle ilişkimizi kestiler. Geçmişimizi karanlıkta bıraktılar. Bize sahte bir tarih dayatılar.Tarihimize ilişkin elimizde kaynak yoktu. Bir iki kitap, nine ve dedelerimizin anlatımlarının dışında baş vuracağımız başka bir adres yoktu. Bizim kuşağımız karanlıkta el yordamıyla yol almaya çalıştı. Geçmişle ilişkinin kesildiği bizim kuşak bir yerde başkaları tarafından “tarihiniz” diye sunulan sahte mitlere duyduğu tepkiyle yol almaya çalıştı. Ne kadar yol aldığımız ortadadır. Bazende düşmanlarımızın önümüze koyduğu sahte mitlerin taşeronluğunu yapmamıza neden oldu. Bu nedenle bizim kuşak, gücünü milli değerlerimizden değil, kendilerine empoze edilen sahte mitlere duyduğu tepkisel isyanla yol almaya çalıştı. Bilgi kırıntılarıyla önünü açmaya çalıştı. Deyim yerindeyse göbeklerini kendileri kestiler. Düşe kalka, hata yapa yapa bugünlere geldiler. Kendi milli kahramanlarımıza düşmanlarımızın ağzıyla saldırdık, Kürd millet katillerini ise dost ve kurtarıcı bildik. Kürd yurtsever ilerici hareketini feodal gerici bildik. Milli kahramanlarımızı küçümsedik. Milletimizin katilleri Lenin ve Stalin gibi yeni Rus çarlarını halkımızın dostu ve kurtarıcıları ilan ettik. Evrimleşmemiş Arnavutların zır deli liderine dünya komünist hareketin önderi ve halkların kurtarıcısı dedik.Kürd milletini katledenlerin torunları kendi katil çetebaşlarını milli kahraman, bizim milli kahramanlarımızı katil diye bize empoze etti. Biz ne yaptık? Bizi katledenlerin katili olduğumuzu söyledik. Hatta kimilerimiz bundanda hızını alamadı. Nninelerini tecavüze uğrayan dedelerini tecavüzcü ilan etti. Bunu yapanlar bugünde var. Ama elimizdeki tarihi belgeler böyle demiyor. Bunun tersini söylüyor.Bügün dünden farklıdır. Dost ve düşmanlarımızı tanıyacak bilgiye sahibiz. Bu konu da geçmiş Kürd siyasal önderliğin izlediği politıka yanlış değildi. Onların başarısızlığına bakıp aldanmamak gerekir. Başarısızlıkları izlediği politıkalarında değil, dünya konjoktörünün Kürdler alehinde oluşuydu.Aris Arda arkadaşımızın Newroz Com’da yayınlanan yazı dizisi bu söylediklerimizin somut belgeleridir. Arkadaşın elinde binlerce eser var. Bunları tek başına Kürd kamuoyuna sunması ne zamanı, ne enerjisi yeter. Tek bir insanın altında çıkabileceği bir iş değildir. Bu iş bir ekip işidir. Bir kurum işidir. Kürdlerde olmayanda budur. Temenim Güney Kürd Hükümetinin bu önemli konuya el atmasıdır. Kürdler hakkında bugüne kadar yazılmış binlerce paha biçilmez eseri Kürd kamuoyuna sunmasıdır. Dahada söylediklerimiz var. Ne demiştik? Yaşadığımız coğrafyada Türklerin azınlıkların azınlığı olduğunu söyledik. Bu çoğu çevre tarafından gülünç olarak değerlendirildi. Oysa söylediklerimiz bir realitedir. Söylediklerimizi bugün Halaçoğlu vasıtasıyla devletin kendiside söylüyor.Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun dediklerini bu temelde okumak gerekir. Söyledikleri farklı bir amaç taşıyabilir. Kürd millet kökü üstünde kuşkular yaratmaya yönelik olduğu tartışma götürmez. Bu konu da kimi Kürd çevreleri panikledide. Buna hiç gerek yok. Kürdlerin bu konu da bir korkuları olmamalı. Korkacak olanlar köksüz muhacir, göçebe devşirmelerdir.Bugün kendilerine Türk’üm diyenler, dahası Türkçülükte birbirleriyle yarışanların kökleri araştırılmaya değerdir. Bu bağlamda Rojgar Merdoxi arkadaşın Yusuf Halaçoğlu’na çağrısını ciddiye almak gerekiyor. Halaçoğlu ne demişti? Elimde dönmelerin listesi var. Buna kuşku yok. Bizde diyoruz ki, bunları açıklamayan namerttir.Mesela Turgut Özal, Mesut Yılmaz, Murat Karayalçın, Hasan Celal Güzel, Mehmet Ağar, Devlet Bahçeli’nin köklerini açıklasın. Bizim elimizdeki bilgiler bunların Ermeni dönmesi olduklarıdır. Bunların fiziki olarak “yayvan yüzlü, çekik gözlü” Türk olmadıkları zatan sırıtıyor.Ermeni soykırımından arta kalan Ermenilerin Türk “Prokust Çarkı”ndan geçirilip Türleştirildikleri, ondan öte Türk ırkçıları olarak ortalığa salındığı biliniyor. Halaçoğlu’nun dedikleri buna işaret ediyor.Dönmeler sadece bunlar mıdır? Kuşkusuz hayır. Bugün kendilerine “Türk’üm” diyen milyonlar var. Ama bunların kökleri araştırılısa hiç birinin Türk olmadığı görülecektir. Devlet tarihcisi Yusuf Halaçoğlu başka ne demişti?“Sünni Kürdlerin Türkmen, Alevi Kürdlerin ise Ermeni dönmesi” olduğunu ileri sürdü. Olabilir! Bu gibi saçmalıklar Türk egemenlik sistem sahipleri tarafından ilk defa yapılmıyor. Cumhurriyetin kuruluş felsefesidir. Kendiside Türk olmayan, dahası babası belli olmayan, annesi sermaye olam Mustafa Kemal’in Türk “atası” ile sıfatlanması tesadüfü değildir. Böylesine ucube bir topluma ancak böylesi bir piç ata olabilirdi. İşte o piç’in ileri sürdüğü “Güneş Dil Teorisi” gereği prof ünvanlı maaşlı zevata hazırlatıldığı “Anadolu’nun tapusunu istiyorum” “Resmi Türk Tarih” hurafesi bu felsefe sonucu ortaya çıktı. Buna bugün artık sahipleride inamıyor. Halaçoğlu’nun dedikleride buna işaret ediyor. Hele “elimde” dediği belgeler açıklanırsa siz o zaman ortaya çıkacak çıngarlığa bakın. O zaman şapka düşecek kel görünecektir. Türkçülükte birbirleriyle yarışan dönmelerin maskesi düşecektir. Girecekleri delik bulma fırsatı bile bulunmadan tükrükle boğulacaklardır. Bunu bildikleri için “bu belgeler derhal yakılmalı” sesleri yükseldi. Yapmadıkları bir şey de değildir. Ortaasyadan katır sırtında geldiklerinden bugüne corafyamızın güzel insanlarını soykırından geçirdikleri gibi, tarihlerinide yok ettiler. Onun yerine sahte bir tarih ikame ettiler. Soykırımdan geri kalanları Türk “Prokust Çarkı”na alıp kendilerine benzettiler. Kürdler, buna direndi ve kendilerini bugüne taşıdılar.Kürdlerin kökleri hakkında bir şüpheleri yoktur. Bilinen tarih içinde şu an üstünde yaşadıkları ülkede yaşadılar. Başkaları gibi sonradan katır sırtında buraya gelmediler.Türkler ortaaasyada katır ve köpeğe taparken Kürdler ortadoğuda tek tanrılı dine ulaştılar. Onlar otla beslenirken Kürdler ortadoğuda buğday keşfettiler. Onlar, at sütü içerken Kürdler üzümden şarap ürettiler. Onlar barbarken, Kürdler medeniydiler. Onlar “yayvan yüzlü, çekik gözlü” iken, Kürdler dahil coğrafyamızda yaşayan Rum, potnos, Asuri-Suyanı vs. milletler insan güzeli iddiler.Birgün katır sıtında kılıç kalkanlarıyla çıkıp geldiler. Bu güzelim insanları kılçtan geçirdiler. Asıp kestiler. Geri kalanları zorla kendilerine benzettiler. Fikren kendilerine benzettiklerini fiziki olarak benzetemediler. Bir onlara baktılar ve dönüp aynaya baktılar. Kendilerini çirkin, onları güzel buldular. Bu sefer cinnet getirip kendilerine yöneldiler. Elit tabaka başka milletlerden olanlarla evlenip değişikliğe uğradılar. Elit tabaka kendi dışında ortaasyadan gelen ne kadar “yayvan yüzlü, çekik gözlü” varsa hepsini katlettiler. Kendilerine “Türk” denilen ucube bir toplum yarattılar. Hani kendileri diyorlar ya. “Yoktan var ettik” dedikleri şey budur. Bu ucube toplumun kökleri daima tartışma konusu oldu. Şimdi devletin kendiside bunu tartışmaya açmıştır. Tartışmaya açmalarındaki amaçları ne olursa olsun bunun devamından fayda var. Bu meselenin açığa çıkarılması önemlidir. Bu nedenle Rojgar Merdoxi arkadaşın çağrısını destekliyorum. Türk egemenlik sistem sahiplerine çağrımız şudur. Elinizin altında herkesin kökleri hakkında kayıtları tutulmuş belgeler var. Bunları herkese açın. Herkes kendi köklerini araştırsın. Bunu yapmayan haremzadedir.26 Ağustos 2007