Ana içeriğe atla

"KANTON MODELİ" ve KÜRDİSTAN'A UYGULANABİLİRLİĞİ?

«KANTON MODELİ» ve KÜRDİSTAN’A UYGULANABİLİRLİĞİ?

Mehmet Müfit

Güney bati Kürdistan (Rojava)da gündeme gelen ve hala değişik alanlarda, farkli düzeylerde ve boyutlarda yoğun bir şekilde, çoğu zaman maalesef karikatürize edilerek sürdürülmeye çalişilan «Kanton» tartişmalarina, özellikle İsviçre modeline ilişkin bir takim bilgilendirmelerle ve fikirlerle bir katki sunmak maksadiyla bu yazi hazirlandi.

İsviçre Kanton modeli, hem tarihsel olarak en eski ve hemde bütün karmaşik yapisiyla en gelişkin olmasi bakimindan, üzerinde en çok tartişilan, dünyada bir başka benzeri olmayan «siyasi model»i oluşturmasi tartişmalara katki sunacaktir.

İsviçre «Federal Devleti», organik olmayan biçimde 700 senelik mirasi geliştirmesi yanisira esasen 1848 de eski Confederasyonun çökmesiyle ortaya çikti. Ilk defa 1291de, Uri, Scwytz ve Nidwald «dağ kantonlari»nin birleşmesiyle tarihçiler tarafindan nitelendirildiği gibi «ilkel İsviçre» olarak oluştu. 1513 tarihine kadar «13 Kanton birliği» olarak var oldu. Ne var ki, 1798‘de ilk defa «Birleşik İsviçre Anayasasi»yla Bern başkent yapildi ve «merkezi» hükümet oluşturuldu. 19 Kanton’un «birliği» daha sonra 22 Kanton birliğine dönüştü ve bu gün bilinen biçimiyle, 1848‘deki 26 günlük kisa ve fazla kan dökücü olmayan bir «sivil savaş» neticesinde yeniden doğdu. Eski Confederation’un yerine hükümranlik haklari olan Federal Devlet şeklinde bir Anayasa’ya dayanan «Devletler birligi» biçiminde oluştu. Bu siyasi oluşum, bütün komşularinin aksine «üniter» merkeziyetçi bir devlet değildir. Çünkü Confederasyon, hukuki esasi oluşturan Kantonlara dayanmaktadir. Bütün Kantonlara federal yetki iktidari taninmiştir. Bu su demektir; Isviçre Anayasasi, Kantonlara merkeziyetçiliği engelleme hakki vermiştir.

Her ne kadar Confederasyon, 1848‘deki «sivil savaş» sonucunda bir önem kazanmişsada, İsviçre siyasi sisteminde Kantonlar anahtar rolüne sahiptirler. Bu durum anlaşilmadan İsviçre Confederasyonu anlaşilamaz. Her şeyden önce, İsviçre Confedersyonu, siyasi kapsami ve içeriği bakimindan diğer bütün Federal yana Federasyonlardan tamamiyla ayridir; bağimsiz devlet olarak Kantonlarin bir anlaşmayla «tayin edilen yetki» birliğinden oluşmuştur. Zaten, «konfedereasyon» bağimsiz devletlerin, bir antlaşmayla belli alanlarda (diplomasi, savunma, posta) yetkilerin kullaniminin ortak siyasi organlara birakilmasidir. O bakima, Isviçre Kantonu, hükümranlik haklarina sahip oluş içeriği ve biçimiyle Alman «Länder»inden, Fransa «seçim bölgelerinden» oldukça farklidir. Kanton, Almanya’da olduğunun aksine, «optimal» bir iş-bölümünü esasta aşan bir yapiya sahiptir ve İsviçre’de Konfederasyon’u oluşturarak öncelikle «birleşik ekonomik alan» yaratmiştir.

Federasyon, iki seviyede yönetim biçimini içerir; federe devletler adina hükümranlik haklarina sahip yetkilerle donatilmiş yönetim; örnegin «savunma», «diş ilişkiler», «para», «gümrük» vs. Federe devlet ise, «eğitim», «yerel polis» vs gibi yerel yönetime sahiptir. Yani Federasyon, bölgeler ve merkez arasinda siyasi iktidarin paylaşilmasi biçimi olarak, bir çok federe devletin ortak çikarlar temelinde «iş-birliği» yapmasi anlamina gelir. Federasyonlarda, federe «devletler» bağimsiz değildirler ve merkeze bağlidirlar, hareket alanlari sinirlidir, hükümranlik haklari söz konusu değildir.

Bu bakima, bir federasyonun ortaya çikişi, tarihi, jeografik, dini ve sosyolojik faktörlerle izah edilebilir. Federasyon, merkezileştirilmiş iktidar biçimiyle, «yetki sinirlari» belirlenmiş siyasi bölgelere dağitimini ifade eden «desenralizasion» içerigine sahiptir. İsviçre devleti, kuruluşundan itibaren «işbirliği», «konfederasyon» ve «federasyon» biçimlerini tarihsel süreçler içinde fiili olarak yaşayarak «Kanton» şeklinde örgütlenmiştir.

Kanton nedir? Sözlük, jeografik ve siyasi anlami?

Çoğu insan Kanton’un ne anlama geldiği, kapsami ve siyasi içeriği hakkinda bilgi sahibi olmayabilir. Esasinda bu meselede, oldukça ciddi boyutlarda bir fikir kargaşaliği yaşandiğini gözlemlemek pekala mümkündür. Ayrica, güney-bati Kürdistan (Rojava)da bu tartişmaya sebep olanlarin Kanton hakkinda yeterince somut bilgilere sahip olmadiklari da bilinen bir durum. «Kanton»nun siyasi içeriği, kapsami ve oluşturulmasi, onunla ne yapilmak istendiği ve nereye gidilmek amaçlandiği konusunda tam bir belirsizlik yaşanmaktadir.

Ulusal kurtuluş hareketleri, istemleri ve kapsamlari bakimindan bağimsizlikçidirlar. Ne var ki, dünyanin hiç bir yerinde ülkesi işgal edilerek ilhak edilen hiç bir milletin davasi Kürdistan’da olduğu biçimiyle sulandirilip karmaşik hale getirilmemiştir. Kürdistan «Rojava»sinda yaşanan kargaşaliğin ve siyasi belirsizliğin esas kaynaği PKK’dir. «Kanton» hadisesinin çikiş kaynağida odur. «Suriye Kürtlerine» bu empoze edilmiştir ve onlar ise bu hareketin vesayeti altinda önlerini açik bir biçimde görecek konumda değildirler.

Bu bakima öncelikle Kantonun anlami ve siyasetteki yeri ve kapsami üzerinde durmakta yarar vardir.

Kanton kelime olarak, latincede «canthus» yada Yunancada «kanthos» kelimelerinden türetilmiştir ve «ülkenin köşesi» ya da «ülkenin bölgesi» anlamini taşimaktadir ve zamanla siyasi langajda, jeografik ve siyasi anlamlar yüklenmiştir.

Jeografik anlami; söz konusu olan bir ülkede daha dar anlamda bir bölgenin yada bölgelerin jeografik «ülke-alti», «bölge-alti» bölünmelerini ifade eder. Jeografik anlam değişik ülkelerde olduğu gibi üç ayri mana taşimaktadir; birincisi «seçim bölgeleri», ikincisi «ülke», üçüncüsü «alan-bölge».

Politik anlami; jeografik bölünmenin üstünde «devlet» biçiminde ya da İsviçre örneğinde olduğu gibi «anayasal iktidari» temsil eden «federe devletlerin» varliğina işaret eder. Yani «hükümranlik» haklari olan «siyasi otonomi» anlamina gelmektedir Kanton.

Kanton sistemi, tarihsel ve sosyolojik olarak oluşmuş bağimsiz devletlerin bir federasyonda yada İsviçre örneğinde olduğu gibi bir Konfederasyonda birleşmesini ifade eder. Bununla şunun anlaşilmasi gerekiyor; Kanton giçici konjüktürel ortamlarin değil, tarihsel koşullarin bir araya gelmesi neticesinde oluşan siyasi yapilanmadir. Ezilen milletlerin «ulusal sorunlarinin» çözümü için baş vurduklari ve baş vuracaklari siyasi bir yol değildir Kanton.

Ulusal kurtuluş hareketi her ülkenin kendi tarihsel, sosyal ve kültürel hatta jeografik koşullarina göre içerik ve biçim almasina karşin, belli kriterlere sahiptir. Bu kriterleri hiçe sayan PKK önderleri, arada bir Türkiye’de «Konfederasyon» yapilanmasinin olabileceğinden söz ediyorlar! Ama belli ki, bunun gerçek manasini bilmeden kullaniyorlar; çünkü «Konfederayon» «Federasyon»dan çok daha ileri siyasi bir devlet oluşumunu ifade eder. Federasyonda, «otonom» federe «devletlerin» hükümranlik haklari yoktur, Merkezi Federasyona bağlidirlar. Oysaki, İsviçre örneğinde olduğu gibi, Konfederasyonu oluşturan devletler hükümranlik haklarina sahiptirler ve esasen Konfederasyonun kendisi bağimsiz olan devletlerin birliğinden oluşur. O bakima, Türkiye’de Konfederasyondan söz edildiği zaman bu; en azindan bağimsiz olan Kürdistan’in bağimsiz olan Türkiye’yle bir Konfederasyon’da birleşmesi anlamina gelir. Başka bir deyişle, Kürtlerin ve Türklerin ikiside hükümranlik yani egemenlik haklarina sahiptirler demektir.

Hükümranlik yada egemenlik devlete tekabül eder. PKK ve Türkiyecilik yapanlarin hiç biri Kürtlerin devlet kurmalarini savunmuyorlar hatta Kürdistan’da devlet kurulmasina karşi olduklarini her firsatta dile getirmektedirler. Bu taktirde, Konfederasyonu savunmak bir çelişki oluşturmaktadir; çünkü, konfederasyon bağimsiz olan devletlerin varliğini şart koşmaktadir. Demek ki, bunlar ya Konfederasyonun ne anlama geldiğini bilmiyorlar ya da bilinçli bir maksatla siyasi kargaşalik yaratma amaci taşiyorlar.

İsviçre Kanton modelinin özellikleri

İsviçre’de Konfederasyonunun birinci karakteristik özelliği, politik sistemin oluşumu içinde, sinirlari belirlenmiş teritoryal kriterlere dayanan 26 değişik kantonun birliğinden oluşmasidir. Buna göre, Kantonlar arasinda bir «iş-bölümü» söz konusu değildir ve kendi aralarinda enlemesine ilişkileri oldukça zayiftir. Diğer federal devletlerde olduğunun aksine, merkezle «üye devletler» yani Kantonlar arasindaki ilişkiler «hiyerarşik» değildir, iki kutuplu siyasi bir yapi mevcuttur. Her Kanton kendi bağimsiz politik sistemine sahiptir.

Buna göre: 1- Kantonlarin varliği garanti altina alinmiştir. Federal «devlet» yani «merkez», istediği zaman ne yeni bir Kanton yaratabilir nede her hangi bir kantonun varliğina son verebilir. En ufak bir siyasi ve teritoryal değişiklik, halk oylamasi olmadan mümkün değildir.

Kantonlar, Kürtlere «akil» vermeye alişmiş bir takim Türk «aydinlarinin» iddia etmelerinin aksine, devlet meşruiyetine sahiptirler.

2- Her Kanton diğerlerinden tamamiyla bağimsiz bir şekilde örgütlenir. Her kantonun bir anayasasi vardir ve kendi siyasi otoritelerini kurar, yetkileri dağitir, vatandaşlar arasindaki hukuk şartlarini belirler. Her kantonun kendine has siyasi kurumlari, eğitim, ekonomik, hukuk sistemi vardir.

3- Her Kanton, bütün alanlarda -siyasi, ekonomik, kültürel- otoritelerini seçme ve atama hakkina sahiptir. Federal hükümetin hiç bir şart ve koşulda müdehale etmesi, dayatmada bulunmasi yada taraf olmasi mümkün değildir. Merkez, Kantonal seçimlere karişmasi, hükümetin oluşturulmasi, parlamentonun feshedilmesi sorunlarina kesinlikle karişamaz.

4- Kantonlar, hiç bir surette hiç bir politik kontrola tabi değildirler. Sadece bazi hallerde, Konfederasyonu ilgilendiren kararlarda Federal Mahkemeye baş vurma gündeme gelebilir. Ama buna rağmen Federal Konsey (merkezi hükümet), federal hukuka ters düşmesine rağmen Kanton’a örneğin uygulamayi yasaklayamaz.

5- Kantonlar, önemli yetkilere sahiptirler; federal iktidar tarafindan belirlenmemiş bütün haklarinin uygulanmasi hakkina sahiptirler. Federal kanunlari uygulama durumunda bile uygulamasini kendisi yapar, merkezden müdahale olamaz.

6- «Collégialité» (kolejialite diye okunabilir), (ortaklasa, kollektif yürütme), bütün siyasi sistemin yönetim biçimini oluşturuyor. Kantonal sistemin temelini oluşturan ve Almanlarin «Gemainde» dedikleri «Komün»den Kantona, Kantondan da Federal devlete kadar bütün iktidar «Collégialité» anlayişi ve pratiği tarafindan yönetilir. Hiç bir siyasi parti tek başina oy çoğunluğuna sahip olmasina rağmen iktidar olamaz. Bütün siyasi partiler hükümeti birlikte oluştururlar ve birlikte yönetirler. Her hangi bir diştalama söz konusu değildir. Bilinen diğer bütün yönetim biçimlerinden ayridir Isviçre yönetim biçimi. Bu son derece önemli bir ayriliktir.

7- Isviçre politik sisteminin en belirgin ve en önemli karekteri «doğrudan demokrasi» modeline sahip olmasidir. Referandumla halk oylamasina sunulmayan hiç bir seçim yada kanun oluşturulmasi asla mümkün değildir. «Halk insiyatifi» diye tabir edilen ve Kantonal düzeyde 30‘000 imza, Federal düzey de ise 100’000 imza toplanmasini sart kosan referandumla halki seçime götürme geleneği İsvIçre demokrasisinin en önemli dayanaği ve temel direğini oluşturuyor.

«Doğrudan Demokrasi» her Kanton’da ayni içeriğe ve kapsama sahip değildir. Her Kanton’un anayasasinda değişik bir muhteva ve pratiğe sahiptir. Bilinebileceği gibi, İsviçre Kanton modeli öyle görüldüğü gibi basit değildir, bir tek bütünlük ve muhteva oluşturmaz; aksine oldukça karmaşik bir yapi oluşturmaktadir.

8- «Komün» sorunu ayri bir yer ve önem kapsamaktadir İsviçre’de. Esasinda Komün, Kanton sisteminin temelini oluşturmaktadir. Kanton’dan «Komün»e inildikçe durum dahada karmaşik bir hal almaktadir: İsviçre’de var olan tam 3’000 Komün otonomi haklarina sahiptirler. Her Komün’ün sahip olduğu kanunlari, «kanun olmayan» kurallari ve «Komünal Konsey»leri vardir. Komünlerde hem «halk insiyatifi» ve hem de «kişi insiyatifi» mevcuttur. 4’000 imza toplayan «kişi» yada «grup» her hangi bir konuda Komün’ü referamduma götürebilir. Sonuçta, her İsviçre’li vatandaş, siyasi parti yada «baski gruplari» tarafindan oluşturulan «dernekler» İsviçre Siyasi sistemini oluşturmaktadirlar. Siyasi partiler ve dernekler olmadan ne Komün ne de Kanton mümkün değildir.

Biz’de ise, diğer partilerin varliğina tahammülü olmayan, onlari şiddetle ezen, varliklarina son verenler bu gün Kanton’u savunmalarinin hiç bir inandiriciliği yoktur. Her şeyden önce, Kanton hiç bir şekilde tartişma götürmeksizin çok partililiğe tekabül etmektedir. Ikincisi, iktidarin partiler tarafindan demokratik bir şekilde paylaşilmasina ve yönetilmesine dayaniyor. Bu olmadan Kanto’u düşünmek mümkün değildir.

Sonuç yerine

Siyaset sosyolojisi bakimindan ele alindiğinda, Kürdistan gibi ulusal kurtuluş mücadelesi veren bir milletin Kantonal oluşuma gitmesi mümkün değildir. Kürdün kafasini bulandirmaya hizmet eden, ne oldugu belli olmayan son derece eklektik «görüşlerle» şimdi de «Kanton» empoze edilmeye çalişiliyor. Birincisi, kendisini işgal ve ilhak eden devlete karşi bir mücadele içindedir ve bağimsizlik haklarini elde etmiş değildir. Kanton sistemi içinde yer alabilmesi için önce bağimsiz bir anayasaya sahip devlet olarak ortaya çikmasi gerekiyor. Kürdistan’in böylesi bir durumu sözkonusu değildir. «Kantonu» savunanlar esasinda böyle bir amaçlarinin olmadiğini her firsatta söylemektedirler. İkincisi, baska kantonlarin varliğini şart koşar. En azindan, başka kültürel, etnik yada dini yoğunluklarin ayni düzeyde ortaya çikişlari gerekiyor. Mesela Suriye’de Arap milletine ait bir yada bir çok Kanton’nun ortaya çikmasi gerekiyor ki onlarla Kantonal bir sistem içinde birleşilebilinsin. Araplarin böylesi bir sistemi kabul edip etmeyecekleri, içinde yer alip almayacaklari kesinlikle belli değildir. Üçüncüsü, Kürtler tarihsel, dini ve sosyolojik sebeplerden dolayi şekillenmiş ‘antite’ler (yoğunluklar) halinde bir bölünme yaşamamişlardir. Bir takim dini farkliliklar yaşasalar bile ayni tarihsel, kültürel ve sosyolojik yoğunluk halinde yaşamaktadirlar. Dolayisiyla, Kürdistan’a uygulanabilirliği mümkün olmayan politik bir model olan Kanton sistemiyle milleti ve ülkeyi sunni bir şekilde bölmek kelimenin en hafif biçimiyle saçmaliktir. Dördüncüsü, Kürdistan kendi içinde «Kanton» yapilanmasina gidebilir, ama bu taktirde bağimsiz olmasi gerekiyor. Kürdistan’nin bağimsizliğina karşi olanlar ya da Kürtlerin devlet kurmasina karşi olanlarin Kanton yapilanmasini savunmalari ciddi bir çelişki oluşturmaktadir. Çünkü, Kanton’un kendisi bir devlet oluşmasidir. Hem devlete karşi olacaksin hem de «Kürdistan sorunu»nun çözümü için Kantonu savunacaksin!?! Bu, kesinlikle görüldüğü üzere ikna edici değildir.

O bakima, zaten var olan «Kürt milli meselesinin» siyasi kargaşaliğa düşürülmüş olmasi haline bir de ne olduğu bilinmeden Kanton sorununu eklemek dogru değildir. Kanton, Kürdistan’in bağimsizliğini red eden siyasi kesimler tarafindan Kürt milletine ve davasina dayatilmaktadir.

Kanton’u Kürdistan’in her hangi bir parçasina uygulamaya kalkişmak öncelikle güvenlik bakimindan mümkün değildir. Çevresi saldirgan düşman devletlerle sarilmiş olan Kürdistan’da Kanton sisteminin yaşamasi mümkün değildir. Demokrasinin, birakin hazmedilmemiş olmasini, kenarindan bile geçmemiş olan Suriye Araplariyla Kanton’un nesi kurulabilir ki? Demokrasi Kanton’un var olmasi ve yaşamasinin şarti olduguna göre hangi demokrasiyle Kanton kurulacak? İç iliskilerinde, başka ulusalci siyasi partilerin varliğina tahammül etmeyen, milli birliği kuramayan şiddete ve baskiya dayanan güç, Kanton’u hangi temelde kuracaktir? Kürdistan’in toprak bütünlüğünü savunmayan, sinirlarini çizmek gibi bir amaci olmayanlar hangi «toprak» esasi üzerinde Kanton’u kurmaya kalkişacaklar?

Ortadoğu’nun ve Kürdistan’in realitesine uymayan Kanton’u Kürdistan ulusal kurtuluş hareketine ve Kürt milletine dayatmaya kalkişmak, merkezi temellere dayanan «ulus/devlet» yapilanmasinin red edilmesidir. «Suriye Kürtleri» silahli ulusal kurtuluş hareketi sürecini oldukça yoğun bir şekilde yaşamaktadirlar. Bütün olumsuzluklarina karşin vatanseverlerin desteğine sahip olmalari doğaldir. Ne var ki, siyasi hedefleri ve amaçlari bağimsizlik doğrultusunda netliğe kavuşmadan, ulusal kurtuluş savaşini bağimsizliğa ve demokrasiye doğru geliştirme önünde engel olan diğer «parçalarin» vesayetinden kurtulmadan bir yerlere varmalari oldukça zor olacaktir.

Oysa ki, Ulusal kurtuluş hareketleri, doğal diyalektik gelişmesi içinde, ulusal birliği, ülkenin toprak bütünlüğünü ve siyasal iktidari hedefler. Millet ve ülke olma esaslari üzerinden gelişen ulusal kurtuluş hareketlerinin bağimsizliği ve devlet olmayi savunmasi siyasi stratejisinin doğalliği gereğidir. Bazen «ara çözümlere» baş vurma bu realiteyi değiştirmez. Buna göre, «Türkiyecilik», Kanton ve önerilen diğer bütün yollar ulusal kurtuluş hareketinin doğal niteliğiyle bir çelişki oluşturuyor. Bu kargaşaliktan kurtulmanin tek yolu, Bağimsiz Birleşik Kürdistan stratejisinin savunulmasidir. 22 Şubat 2015

Mehmet Müfit

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.