Irak’ta Savaşın Esas Nedeni: Zoraki Birliktir...
Birinci Dünya savaşından sonra savaştan galip çıkan güçler kendi ekonomik, stratejik ve siyasi çıkarları doğrultusunda Kürd halkı ve Kürdistan’ın cesedi üzerine Türkiye, Irak ve Suriye gibi yapay devletler oluşturdular..Kürdisan’ın bu parçalanmasının ve Kürdlerin kölelik statüsünde tutmanın cesas mimarları İngiltere, Fransa ve “doğan bebeği” korumak için “şeytanla”(“Êzîdî kardeşlerimizin özürüne sığınarak) dahi ittifak eden Sovyetler Birliği idi...O günden bu yana Kürdler hep elde silah kendi ulusal ve demokratik hakları için isyan ettiler, savaştılar.. Tüm bu savaşlarda milyonlarca Kürd kıyıma uğradı, onbinlerce Kürd yerleşim birimi yok edildi, bir dizi anti Kürd bölgesel antlaşma imzalandı, Enfallar yapıldı, Kürdlere karşı kimyasal silahlar kullanıldı..... Ama Kürdler hep var oldular ve kavga ettiler..1991 Raperin’inden sonra Kürdler, kurtarılmış Kürdistan bölgesinde bir dizi handikapla beraber bir devlet için gerekli olan tüm kurum ve kuruluşlarını, bölgedeki tüm Kürd düşmanlarına rağmen oluşturabildiler..2003 yılında Saddam’ın kanlı rejiminin yıkılması esnasında Kürdler,Amerika’nın yanında ikinci bir güç olarak aktif bir rol oynadılar ve bölgenin en istikrarlı alanı ve gücü olarak kendilerini gösterdiler..Irak,1920’den günümüzü kadar yapay olarak 3 ayrı etnik ve dinsel yapılanma üzerine bina edilmiştir... Ama bu yapılanma yürümüyor..Saddam’ın yıkılmasından sonra, tam 3 yıl geçti...Bu 3 yıl boyunca ABD ve İngiltere tüm güçlerini seferber ederek Kürdleri, Sünni Arapları ve Şii Arapları bir arada tutmaya çalıştı....Ama birbirinden farklı, 3 ayrı isteme, 3 ayrı rüyaya ve adeta 3 ayrı dünyaya sahip olan bu yapılanmalar birbirine güvenmiyorlar....Amerika, zorla birliği dayatıyor...Fazla ileriye gitmeye gerek yok... Son seçimlerden bu yana tam 4 ay geçti, ama hâlâ bir hükümet kurulamıyor...Sorun olarak hep Caferi’nin Başbakanlığı olarak lanse edildi... Ama sorun Caferi değildi..Caferi’nin küçük bir kopyası ve aynı zaman da Caferi’nin El Dawa partisinden olan Cewad El Maliki’nin Başbakan adayı olarak tespit edilmeside sorunu çözemeyecektir...Çünkü, Irak’ı oluşturan 3 temel yapılanma birbirine güvenmiyorlar... Hiç bir oluşum kaderini başkasına teslim etme niyetinde değildir..Mam Celal’ın Saddam’ın kanlı rejiminden sonra “Zagroslardan Bağdat Cumhurbaşkanlığı Sarayına” gitmesi tüm Kürdlerin gurur ve övünç kaynağı oldu... 22 Nisan’da yine 4 yıllığına Cumhurbaşkanlığı görevine gelmesi dünya Kürdlerinin duygu seline neden oldu..Ama, Irak’ın doğal olmayan bu yapılanması ve birlikte yaşama istemi olmayan farklı halkları bir arada tutmak için, yürütülen tüm çabalar “birleşik Irak’ı” suni tenefüsle yaşatmaktan başka bir şey getirmez...Başbakan meselesi bir “çözüme” kavuştu.... Şimdi sırada bakanlar sorunu var... Herbiri bir tarafa çekiyor.. Arapların son dönemlerde “Kürd Dışişler Bakanı bizimle Arap dünyasının ilişkilerini bozuyor” yönündeki açıklamaları kendi başına dahi birlikte yaşamanın imkansızlığının kriteridir...Böyle bir ortamda nihayet sağlıklı ve aklıselim sesler yükselmeye başlıyor...Bugün Amerika Senatosunun Dışişler Komisyonu üyesi ve aynı zamanda Demokrat partisinin etkili isimlerinden Joseph Biden, Council On Foreign Relations uzmanlarından Leslie Gelb ile Newyork Times gazetesinde Irak’ın geleceğine ilişkin bir makale yayındı...Makale yazarları açık bir şekilde Kürd, Sünni ve Şii bölgelerinde kendi hükümetleri, güvenlik güçleri ve parlamentoları olan geniş yetkilere sahip federal bir yapının kurulmasını savunuyorlar... Bağdat’ta ise yetkileri sınır güvenliği, Dışişleri ve petrol gelirlerin konroluyla sınırlı bir merkezi hükümeti öngörüyorlar...Biden ve Gelb’in Irak’tan iç savaştan kurtulmanın ve Amerika askerlerinin 2008 yılında kendi ülkelerine geri dönmeleri için önerdikleri Bosna tecrübesidir..Ama, Beyaz Saray bu öneriyi kabul etmiyor..Bu makaleden sonra Beyaz Saray Basın sözcüsü, Scott McClellan yaptığı bir basın açıklamsında “ Kendi güvenlik güçleri olan farklı hükümetler ve zayıf bir merkezi hükümet hiç bir Irak yetkilisince önerilmedi ve Iraklılar tarafından istenmedi” diyor..Ayrıca basın sözcüsü Güvenlik Konseyi’nin 1546 sayılı kararında vurgu yaptığı “ federal, demokratik, çoğulcu ve birleşik Irak’a bağlı olduklarını” 2005 yılında kabul edilen Anayasa’nın da yeterince “esnek” olduğunu söylüyor... Fakat, Beyaz Saray Basın sözcüsü, Scott McClellan görmek istemediği şey Kürdistan yöneticileri mevcut olan Anayasa’yı dahi bir dizi handikaplarına ve muğlaklıklarına rağmen senator Biden’in düşündüğü doğrultuda yorumluyorlar..Kürdler, Peşmerge güçlerini dağıtmayacaklar... Cewad El Maliki’nin “milislere” yönelik yaptığı son açıklamalara karşı Kürdlerin gösterdiği tepkileri görmek yeterlidir..Kürdistan petrollerini çıkarma girişimlerini de bu bazda ele almak gerekir..Biden’in 3 ayrı güçlü federal yapı ve zayıf merkezi hükümet tam Kürdlerin istemlerine denk düşmese de herkesi kendi evinin iç işlerine yoğunlaştıracaktır... Bugün Bağdat’ta yapılan kavgalar büyük oranda azalacaktır... Ayrıca Irak’ı zorla birlikte tutma mantığı çerçevesinde Kerkük ve diğer işgal altındaki bölgelerin geleceği de sürüncemede kalmaz....Beyaz Saray Basın sözcüsü, Scott McClellan bilmesi gereken diğer bir nokta var: Kürd halkının %98’i bağımsızlık için oy verdi... Referandum sonucu hem Beyaz Saraya ve hemde BM’ye gönderildi yada elden teslim edildi..Umut ediyorum ki, Biden gibi aklıselim sesler çoğalır...