Düşmanını Yücelten Kürt Aydın ve Örgütleri, Halkına Onursuzluğu Dayatmakta
1996 yılında, Ağustos ayının 31’ inde belki yaşamımın ilk büyük şokunu yaşamıştım, Saddam’ ın Askerlerinin Kurdistan parlamentosunu işgal edip, Kurdistan bayrağını indirip, Irak bayrağını asarken.....! Evet, yaşamımın ilk büyük şokunu yaşamıştım, Yüzbinlerin uğruna şehid olduğu, kutsal değerler; iktidar ve gümrük paraları uğruna, Saddamin postalları altında çiğnetilmişti.......! Bu da Kürt milliyetçiliğinin! değişik ve kendine düşman, düşmanına da boyun eğmekte teredüt etmeyen versiyonuydu. Kürt önderlik ve aydınlarının düşmanına olan hayranlığının, düşmanına hizmet etme maratonun altındaki sir çözülmeden, Kurdistan halkının ulusal birlik ve bağımsızlık sorunu da çözülemez. Kurdistan ulusal bağımsızlık mücadelesinde sağlıklı ve istikrarlı bir rota da oluşturulamaz. Yıllardır bir kangren gibi bütün bünyemizi saran düşmanına aşık olma, düşmanını yüceltme, ona tapma, ona benzeme ve kardeşine kin besleme nefret duyma duygularının perde arkasındaki gizem çözülmeden, Kurdistan ulusal ve toplumsal bağımsızlık sorunu çözülemez. Çok uzaklara değil, içinde yaşadığımız sürece bakalım. Kurdistan ulusal ve toplumsal mücadelesi, hiç bir dönem bu kadar imkan ve olanaklara sahip olmamıştı. Ulusal ve uluslar arasındaki konjektür, kullanılabilmesi durumunda, hiç bir dönem sahip olmadığımız imkanları bize sunmuştur. Bu imkan ve konjektürel koşullarla , düşmana zirt-pırt barış ve af çağrısı yapma yerine, düşmanın Halkımıza ve coğrafyamıza yaptığı tahribatlar, jenosidler, insanlığa karşı işlediği suçlar, ırkçılık...vs suçlardan dolayı, kayıtsız şartsız Kurdistanı terk etme ve tanzimat ödemesi gerekirdi. Tabii tüm bunların yapılması belli bir program sistematiği içersinde, oyunu kurallarına göre oynamak, Kurdistan ulusal mücadelesini sistemleştirmek, belli bir sistem mantığını, lider ve aile kütlesinin yerine oturtmakla mümkündür. Beceremedik, bu konuda başarısız kaldık ve bu gün halk olarak bunun bedellerini fazlası ile ödüyoruz. Kürt aydın, örgüt, parti ve önderliğinin konum, Kurdistan ulusal mücadelesi ve düşman karşısında tutum ve duruşunu gözden geçirince, bir noktada her şey normal seyrinde cereyan ediyor diyebiliriz. Düşmanına aşık, düşmanını yüceltip ondan af dileyen önderler elitinin, önderlik edeceği mücadele, aile ve cep şişkinliği orantılıdır. Aile ve özel mülikiyet çıkarları ulusal mücaedelenin çıkarları üstünde tutulması şaşkınlıkla karşılanmamalıdır. Burada üstünde durulması gereken temel nokta, ulusal çıkarlar, aile-özel mülkiyet çıkarlarına feda edilmeden, aile ve özel mülkiyetin çıkarlarını ulusal ve toplumsal çikarlar içersinde nasıl harmanlaştırılacağıdır. Diğer bir deyimle, aile ve özel mülkiyetin garantisi olarak kendi pazar ve ulusal davasına sadakatla bağımlı olmaktan geçeceği düşüncesini genel bir tutum olarak içselleştirmek olacağını hakim kılmak. Güney Kurdistan örneğinde olduğu gibi ve şuanda Kurdistan’ ın kuzeyinde yaşanılanlar, bize şunu göstermiştir ki, aile ve özel mülkiyet çıkarları, ulusal davanın üstünde tutulduğu, düşman güçlerce hissedildiği anda itibaren, aydın, örgüt ve önderliğin derdest edilmesi oldukça kolaydır. Bu gün güney Kurdistan önderliği Bağdat’ ta Makam, post, para, petrol için sarfettiği enerjinin yarsını, Kerkuk, Musul sorunu için harcasaydılar, Bu gün Kerkuk ve Musul sorunu sorun olmaktan çıkardı. Yada Güney Kurdistan önderliği her platformlarda, Irak’ın ayrılmaz bir parçasıyız, özgür irademizle Irak’ ın bir parçası olmaya karar verdik yemin billahları edeceğine, kendi evindeki sorunları çözüp, evinin birlik ve bütünlüğünü sağlasaydi, halk olarak farklı bir pozisyonda olurduk. Diyeceğim şu ki, güney Kurdistan önderliği ve Kuzey Kurdistan parti –örgüt aydınları söylem bağlamında, İmrali çizgisi ile ayni konumda bulunmaktadırlar, azni çizgide buluşmuşlardir. Güney Kurdistan önderliğinin, gerek Türkiye ve gerekse İran’ ın Kürt sorununa yaklaşımı konusundaki tutum ve davrnışları, İmralı çizgisinden pek farklı değildır. Güney Kurdistan önderliğinin büyük Kurdistan mücadelesine karşı tutumları, kendi parti çıkarlarını korumak giderekten de kendi aile çıkarlarını korumayı esas almışlardır.17 yıllık güney Kurdistan pratığı bunun açık bir örneğidır. Kuzey Kurdistan’ lı aydın, örgüt ve partilerde bu tutumdan cesaret alarak imralı çizgisi ile ayni hizaya gelmişlerdir......
Re: Düşmanını Yücelten Kürt Aydın ve Örgütleri, Halkına Onursuzl