2007 Kürdistan ve Bölge Ekonomisi
4 devlet arasında paylaşılan Kürdistan ekonomisine ilişkin sağlıklı bilgiler, istatistikler ve envanterden yoksun olduğumuz için, Kürdistan’ı paylaşan devletlerin ekonomilerinden hareketle bölge ve Kürdistan ekonomisi ele alınacaktır. Güney Kürdistan’ın bir kısmı 3 yıldır federal bir hükümet tarafından yönetilmesine rağmen Güneyin önemli bir bölümü halen federal hükümetin kontrolu dışındadır. Bundan dolayı Kürdistan ekonomisine ilişkin analizler öngörüler temelinde olup bu alanda perspektifler sunmayı amaçlamakatadır.Ülkeler bazında değerlendirmeler yapmadan önce, Kürdistan’ı paylaşan 4 devlete ait bazı istatistikler Tablo 1’de verilmiştir.Tablo 1Kürdistan’la ilgili ülkelere ait ekonomik ve sosyal veriler TürkiyeİranIrakSuriyeNüfus – 2005 – milyon72,969,528,818,4Nüfus artış hızı %1,430,922,702,47Nüfus 0-14 yaş – pay %29,4729,8239,7037,39Nüfus 14-65 yaş – pay %65,1465,6557,3059,50Nüfus 65 + yaş – pay %5,394,533,003,10Doğurganlık oranı %2,202,094,283,31Ortalama yaşam süresi – yıl69,9270,8468,7073,59Şehirleşme oranı %66,7767,3067,0550,23İnsani Kalkınma endeksi – 20030,7500,7360,721---Milli Gelir 2005 – milyar dolar342,22187,3616,0426,35MG büyüme oranı % 20055,66,1-3,04,5Kişi başına MG 2005 – Dolar471027706201380Askeri Harcamanın MG’de payı %3,93,47,0---Tarımın MG’de payı %13,011,09,023,0Sanayinin MG’de payı %22, 042,070,027,0Hizmetlerin MG’de payı %65,048,021,050,0Türkiye ekonomisiKürdistan’ı paylaşan ülkeler arasında ekonomik olarak en iyi konumda olan Türkiye 2000’lerin başındaki ekonomik krizden sonra 2002 – 2004 döneminde yıllık ortalama % 6,5 büyüme sağlamıştır. Toplam büyüklük olarak Türkiye milli gelir açısından dünyada 21’inci sırada iken, kişi başına milli gelirde 105’inci sıradadır. 2005’te büyüme oranı bekleneni aşarak % 7,6 olarak gerçekleşmiştir. Bu süreçte iki haneli enflasyon oranı 2005’te % 8’e düşmüş ve 2006’da % 9,8’e yükselmiştir. Bu gelismeye yabancı yatırımlarda eşlik ederek 2001’deki 1 milyar dolarlık yabancı yatırım miktarı 2005’te 9,7 milyar dolara çıkmıştır. Bu dönemin lokomotif sektörlerinin başında ise otomotiv sektörü gelmektedir. Bu sektöre 5 yılda yapılan 2 milyar dolarlık yatırım sonucu, sektör 500 000 kişiyi istihdam etmektedir. İhracatta tekstil sektörünü takip eden otomotiv sektörü globaleşme sürecine uyum göstererek otomotiv sektörünün önemli üreticilerini Türkiye’ye çekerek, Türkiye’yi sektörde önemli bir noktaya getirmiştir. Türk sanayinin bel kemiğini oluşturan tekstil sektöründe 40 000 firma 2 500 000 kişiye iş imkanı sağlamaktadır. Bu sektörün yükselen yıldızı Çin’e karşı fason üretimden yabancı firmalarla ortak üretime geçilmesi sonucu tekstil sektörü dış pazarlarda payını korumuştur. Türk ekonomisinin diğer dinamik sektörlerinden birisi turizm sektörüdür. Yaklaşık 1 500 000 kişiyi istihdam eden turizm sektörüne, Fransız ACCOR grubu 2006-2015 arasında 300 milyon avro yatırım yaparak 50 otel yapma kararı almıştır. 2005’te 21 milyon turisti çok ucuz fiyatları sayesinde çeken Türkiye belli bir doygunluk noktasına gelmiştir. Ayrıca ülkede sosyal ve etnik barışın sağlanmaması bu sektörü negatif etkilemektedir. 2007’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri ekonomi üzerinde büyük bir tansiyon yarattığından enflasyon tekrar yükselme eğilimine girmiş yabancı fonlar ise geri çekilme sürecine girmişlerdir. Türk ekonomisi son dönemdeki dinamizmine rağmen işsizlik sorununu çözememiş ve resmi rakamlara göre işsizlik oranı % 10,3 iken gerçekte çok daha yüksek orandadır. Kamu borçlarının % 70’i bulduğu türk ekonomisi askeri harcamalarının da etkisiyle kamu açıklarını kısa sürede düşürebilecek durumda değildir. Ayrıca bölgeler arasındaki eşitsiz gelişim Kürdistan aleyhine derinleşmektedir. Yani Kürdistan daha da yoksullaşırken Türkiye’ninin batı bölgeleri ekonomik gelişimden daha fazla yararlanmakta ve Kürtler türk ekonomisinin ihtiyacı olan ucuz emek deposu rolünü oynamaktadır. Ekim 2005’te AB ile tam üyelik görüşmeleri için yakılan yeşil ışık Kıbrıs’la ilgili konularda sarıya dönmesine rağmen görüşmeler kesilmemiştir. 2007’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri nedeniyle iç politikada esen milliyetçi rüzgar Türk ordusu tarafından pompalandığıdan AB’ye üyelik için yapılması gereken reformlar yavaşlatılmıştır. Petrol fiyatlarında yükselme ise Türk ekonomisin de ithalatatın yükselmesi sonucu fiyatlar üzerinde enflasyonist baskı yaratmakta ve dış açığı büyüttüğünden, ekonomik büyümeyi negatif olarak etkileyecektir. Ayrıca 2007’nin hem Cumhurbaşkanlığı hemde milletvekili genel seçimleri yılı olması ekonomik yatırtımlarda kararsızlığa neden oldumaktadır. Dolayısıyla 4 yıldır sürmekte olan ekonomik büyümenin 2007’de yavaşlaması söz konusudur. İran ekonomisiKürdistan’ı paylaşan devletler içinde önem bakımından ikinci sırada olan İran dünyanın 33’u büyüklükteki ekonomisi sahip olup, kişi başına milli gelirde ise 125’inci sıradadır. İran ekonomisi son yıllardaki büyümesini esasta petrol fiyatlarındaki artışa borçludur. İran ekonomisi 2000-2005 aralığında ortalama yıllık % 5,5 büyümüş ve bu oran 2006’da % 6 olarak gerçekleşmiştir. Dünyada petrol rezervleri açısında 5’inci, doğal gaz rezervleri açısından ise 2’inci sırada olan İran, 2010 yılında günlük petrol üretimini 5 milyon varile çıkarmayı amaçlamaktadır. Hatemi döneminde İran’a yatırım yapmaya başlayan yabancı sermaye, 2005’te Ahmetinecat’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra yatırımlarını azaltmıştır. Ekonomisi ağırlıklı olarak petrol ve doğal gaz üretimine dayanan İran’da işsizlik oranı resmi olarak % 10 dolaylarında olmasına rağmen genç nüfusu nedeniyle çok daha yüksek oranlardadır. Ekonomisi petrole bağımlı olan İran yeterince rafineriye sahip olmadığından her yıl 5 milyar dolarlık benzin ithal etmektedir. 1970’lede nükleer santral için başlatılan çalışmalar son yıllarda nükleer silah üretme noktasında yoğunlaştığından, ABD ve batıyla ile gerginlik kaynağı haline gelmiştir. Bu sorundan dolayı İran’ın ekonomik yaptırımlarla karşılaşması olasıdır. Dolayısıyla, İran ihtiyacı olan makina ve ürünleri ithal etmede karşılacağı engellerden dolayı ekonomik gelişmesinde bir yavaşlama olması mümkündür.Irak ekonomisi2003’teki ABD müdahalesinden bu yana pratikte federal bir işleyişe sahip Irak’ta ekonomi daralmaya devam etmektedir. Irak dünyanın 86’ıncı büyüklükteki ekonomisi sahipken, kişi başına milli gelirde 181’inci sıradadır. Dünyanın 2’inci büyüklükteki petrol rezervlerine sahip bir ülkenin bu denli yoksullaşması ülkeyi bir çiftlik gibi kullanarak ekonomik kaynakları çarçur eden Saddam Hüseyin ve rejimi neden olmuştur. Dolayısıyla, 2004’te Irak’ın milli geliri 1980’lerin başlarındaki rakamın 3’te 1’ine düşmüştür. 2003’ten sonra başlatılan 3600 alt yapı yatırımı iç savaş nedeniyle yeterince ilerlememektedir. Irak’taki evlerin % 30’u içme suyuna sahip değilken, elektrik üretimi ihtiyacın yarısını bile karşılamamakta ve bundan dolayı elektrik kesintileri olağan bir durum haline gelmiştir. İç savaş ve istikrarsızlık Irak’ta göçleri sürekli kıldığından son 4 yılda 2 milyondan fazla kişi Irak’tan göç ederek daha çok Suriye ve Üedün’e yerleşmiştir. Çatışmalı ortam Irak’ın gelirinin % 95’ini oluşturan petrol üretimini artırılmasına olanak sağlamamaktadır. Sonuçta günlük petrol üretimi 2 milyon varil ile 2003’teki günlük 2,5 milyon varil üretimin altındadır. Bu kargaşa ortamında işsizlik oranı % 40 dolaylarındadır. 4 yıldır süren savaşın faturası minimum 250 milyar dolar, maksimum 2000 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir. Güney KürdistanBu anarşi ortamında istikrarlı ve güvenli olan tek bölge ise federal Kürdistan’dır. 4 yıldır istikrarlı bir gelişme gösteren Kürdistan’a ekonomik gelişmesinde kilit önemde olan Kerkük ve Kürdistan’ın bazı bölgeleri dahil değildir. Bu anlamda, 2007 sonunda yapılacak referandum sonucu Kürdistan’a dahil olacak Kerkük ve diğer bölgeler Kürdistan’ın gelişimini hızlandıracak kaynakları sağlayacaktır. Devamında, Kürdistan’da milli ekonomi politikalarını uygulayacak düzenlemeleri yaparak Kürdistan ekonomisine otonomi sağlanabilir. Dolayısıyla, 2007 yılı Kürdistan açısından politik olduğu kadar ekonomik olarak hayati bir yıl olacaktır.Suriye ekonomisiSuriye milli gelir yönünden dünya ekonomisinde 74 sıradayken, kişi başına milli gelir açısından 152’inci sıradadır. Kürdistan’da çıkartılan petrol sayesinde 1990’lı yıllarda yüksek oranda büyüme sağlayan Suriye’de petrol üretimindeki düşüş ekonomik büyümeyi yavaşlatmiştır. Petrol hala Suriye milli gelirinin % 20’sini oluştururken, ihracatın % 70’ini temsil etmektedir. Suriye Kürdistan’da çıkarttığı petrolun % 60’nı kullanırken, % 40’ını ihraç etmektedir. İşsizlik oranının % 20’yi geçtiği Suriye’de bankacılık, hizmetler ve turizm alanlarında reformlar gündemdedir. Yeterince doğal kaynağa sahip olmayan Suriye’de, hassas dengeler üzerinde kurulu olan rejim ekonomik reformları kontrollu yapmak istediğinden, ekonomik büyüme ülke potansiyelinin altında kalmaktadır. Kürdistan ekonomisine ilişkin perspektiflerKürdistan’ı paylaşan devletler Kürdistan’a ait bilgileri süzgeçten geçirdiği için Kürdistan’a ait güvenilir bilgiler yoktur. Bu nedenle, Kürdistan’ı paylaşan devletlerde Kürdistan’ın yüzölçümü ve Kürdistan’ın her parçasındaki nüfüsu tahmin ettikten sonra, Kürdistan’a ilişkin tahminler yapılacaktır. Tablo 2’de Kürdistan’ın 4 parçasındaki nüfus ile her parçanın yüzölçümü verilmektedir. Büyük Kürdistan’ın yüzölçümü 503 000 Km kare, Kürdistan’ın nüfusu ise diasporadaki Kürtler haricinde 34,5 milyondur.Bu 4 devletin yüzölçümü 3 031 510 Km kare iken Kürdistan bu bölgenin % 16,6 oluşturmaktadır. Yine bu devletlerin toplam nüfusu 189,6 milyonken Kürdistan bu nüfusun % 18,2 temsil ederken, diasporadaki kürtlerle 45 milyon dolaylarındaki Kürt nüfusu bölge nüfusunun % 27,3’u kadardır. Tablo 2Kürdistan’ın bölgelere göre Nüfus ve yüzölçüm bilgileri Bölge nüfusu milyonPay %Bölge yüzölçümü km2Pay %Kuzey Kürdistan1543,5210 00041,7Doğu Kürdistan1131,9195 00038,8Güney Kürdistan6,518,883 00016,5Güney Batı Kürdistan25,815 0003,0Büyük Kürdistan34,5100,0503 000100,04 yıldır Güney Kürdistan’ın bir kısmında sınırlı olanaklara rağmen ekonomik olarak ciddi gelişmeler sağlanamış ve Güney Kürdistan’ın bu kısmı bölgede bir çekim merkezi haline gelmiştir. Bu gelişme, Kerkük’te yapılacak referandum nedeniyle oluşan siyasi tansiyona rağmen, 2007’de sürme eğilimindedir. Suriye’de doğal kaynaklar ve potansiyel açısından en dinamik kesim olan Güney batı Kürdistan’a Suriye ekonomisini tamamlayıcı bir rol verildiği için iç dinamiklerine göre gelişememektedir. Bu bölgenin ekonomisi 2007’de Suriye ekonomisinin gelişimi ve ihtıyaçlarına göre bir gelişim gösterecek ve Kürtlerin ekonomik durumunda bir iyileşme olasılığı düşüktür. Doğu Kürdistan ekonomisi daha çok otarşik bir yapıda olup, 2007’de nükleer silah üretimi krizindan dolayı İran’a uygulanan ambargonun devam edeceği açıktır. Ayrıca İran ordusunun PEJAK’a karşı yürüttüğü operasyonların yoğunlaşması Doğu Kürdistan’da ekonomik gelişmeleri negatif olarak etkileyecektir. Kuzey Kürdisatan’a gelince, işgalcı ve sömürgeci Türk ordusunun savaşta ısrarından dolayı mayıs 2007’den sonra savaşın yoğunlaşması ve yaygılaşması söz konusu olduğundan, 2007’de ekonomide bir daralma olabilir. Neticede, 2007’de Güney Kürdistan’da ekonomik büyüme devam ederken Kürdistan’ın diğer parçalarında ekonomik daralma ve/veya durgunluk olması söz konusu olduğundan bu kesimlerdeki Kürtlerin daha da yoksullacağını tahmin ediyoruz. Ahmet Alim[email protected]