Ana içeriğe atla

88. ölüm yıldönümünde Şêx Said ve dava arkadaşlarını saygıyla anıyorum...


Bugünlerde Kürdistan halkı, Kürd halkının ulusal önderlerinden Şêx Said ve 46 arkadaşının sömürgeci Türk devleti tarafından alçakça idam edilişlerinin 88. yıldönümünde anacak..Osmanlı devletinin yıkılmasından sonra, geçmişte Osmanlılar tarafından işgal edilen ve sömürgeleştirilen halklar kendi ulusal bağımsızlıklarını ilan ederek, kendi ulusal sorunlarını çözdüler... Ermeni gibi bazı halkların ulusal sorunu Osmanlılar tarafından “ jenosid” vasıtasıyla çözüldü... Hatta Türklerde Osmanlı devletinin enkazı üzerinde kendi devletlerini kurabildiler... Birinci dünya savaşının sona ermesinden sonra büyük bir ulusal bilinç ile donanmış Kürd ileri gelenleri, aristokratları, aydınları ve subayları da bağımsız bir Kürdistan devletini kurmak için harekete geçtiler. Ama, Kürdistan de facto 5 parçaya bölünmüş durumdaydı... İngilizlerin hakim olduğu Kürdistan’ın Güneyinde Şêx Mahmud başkanlığında Kürdistan Hükümet kurulmuş; Kürdistan’ın doğu yakasında Simko önderliğnde Fars devletine karşı ciddi bir direniş yaşanıyordu... Kürdistan’ın batısında ciddi bir hareketlilik ve ülkemizin kalbi durumunda Kuzey Kürdistan’da Koçgiri Devriminin yenilgisinden sonra gizli bir şekilde faaliyetlerini sürdüren Cibranlı Xalid Beyin önderliğindeki Azadî örgütü Türk devletiyle nihayi bir hesaplaşma içine girmek için siyasi, örgütsel, askeri, lojistik ve diplomatik hazırlıklar içine girmişti...O dönem hareketli, diri ve farklı siyasal anlayışlara sahip olsalarda, bağımsız Kürdistan konusunda hemfikir olan Şêx Mahmud, Cibranlı Xalid Bey ve Simko arasında geniş ilişkiler ve mektuplaşmalar vardı... Batı Kürdistan’a yerleşen Kürd ileri gelenleriyle de ilişkiler vardı.. Kürdistan’ın 5.parçası olan Kafkasya bölgesi birinci dünya savaşının sonunan varıldığı zaman Kürdler büyük oranda “etnik arındırmaya” kurban gitmişti... Ermeniler “büyük Ermenistan devletini” kurmak için yoğun bir Kürd kıyımını gerçekleştirdiler.. Bu kıyımdan Rus asker ve subayları dahi rahatsız olmuşlardı.. M.Ö “Küçük Med” olan ve yüzyıllarca süren “Şeddadi ve Rewadi Kürd devletlerinin” diyarı olan bu bölgede bugün resmi olarak tek bir Kürd yok.....!!!!! Cıbranlı Xalid Beyin önderliğindeki Azadi Partisi o dönem Kürd ileri gelenlerinin ezici çoğunluğunu saflarında toplamış, harekete geçmek için o dönemdeki Sovyetler Birliğinin onayını bekliyordu.. Cibranlı Xalid Bey ve Azadi’nin diğer önde gelenleri sürekli Rus yetkilileriyle görüşüyor ve görüş alış verişinde bulunuyorlardı.. Azadi Partisi farklı kanallar aracılığıyla Fransa ve Britanya’nında yardımını almaya çalıştı.. Ama, hiç kimse olumlu yaklaşım göstermedi. Sovyetler Birliği ise Kemalistlerle işbirliği içinde resmi olarak “kimin denetiminde olursa olsun, bağımsız Kürdistan’a, hatta otonom Kürdistan’a karşı olduğunu......... Sovyetlerin çıkarına olmadığını “ strateji olarak tespit etmiş, Kürdleri oyalamaya, kemalistlere zaman kazanmaya ve Kürdleri İngilizlere karşı kışkırtmaya çabalıyor..Hakimiyet alanları konusunda İngilizlerle sorun yaşıyan Fransa, İtalya ve Rusya’nın kemalistlerle ilişkilerini geliştirmeleri, ikili antlaşmaları imzalamalarına bağlı olarak İngilizlerde kemalistlerle ilişkilerini geliştirmeye çalıştılar...Şêx Mahmud’un Seyid Taha, Mustafa Paşa Yamulki ve kardeşinin ikazlarına rağmen Kemalistlerle 10.maddelik antlaşmayı imzalaması, Sovyetlerle ilişki kurması var olan sürecin tümden Kürdlerin aleyhine işlemesiyle sonuçlandı..İngilizlerin Lozan Konferansında Musul Vilayeti karşılığında Türklerle anlaşmaya varmaları neticesinde Kürdler tümden dış destekten yoksun kaldılar..Sonuç olarak Bolşevikler ve Kemalistler anti Kürd politikaları konusunda başarıya ulaşmışlardı..İhsan Nuri Paşa, İsmail Hakkı Şawes ve Ali Riza’nın önderliğindeki Hakkari direnişi, ardından Azadi Partisinin önderlerinden Xalid Bey ve Yusuf Ziya Beylerin gelen tutuklamaları zaten dış destekten tümden yoksun olan hareketin saflarında büyük bir handikap yarattı. Türk devleti bu tutuklamalardan sonra Şêx Said Efendi’yi ele geçirmek için yakın akrabası olan birinden dolayı “şahit” olarak mahkemeye çağrılıyor... O dönem gelişmelerden yakından haberdar olan Nuh, Şêx Saidi Kemalistlerin komplosu konusunda haberdar ediyor.. Şêx Said Efendi, ayaklanma hazırlıkları hızlandırmak için bölgede yoğun bir sefere çıkıyor. “Piran Olayı” ile birlikte ayaklanma zamansız başlıyor... Ama, Şêx Said Önderliğindeki 1925 Kürdistan Devrimi kısa bir süre içinde Malatyadan, Erzincan’a, Harput, Bingöl, Muş , Erzurum gibi Kürdistan’ın çok geniş bir alanına yayılıyor.. Kürdistan savaşçıları, “Bijî Kurd”, “Bijî Kurdistan”, “Bijî Kurdistana Serbixwe” (Sovyet Rusya arşivinden) sloganlarıyla Diyarbakır üzerine yürüyor, “Amed şehrini kurtararak Bağımsız Kürdistanı ilan edeceklerdi”.....(Rus Arşivi)İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, İran vb.. devletlerin Kemalistlerle birlikte hareket etmeleri ve her türlü yardımı sunmaları neticesinden Şêx Said önderliğindeki 1925 Kürdistan Devrimi toplu bir kıyımla sonuçlandı, Kürdistan harabeye çevrildi, Kürdlere karşı her türlü insanlık suçu, savaş suçu işlendi ve Kürdler jenosidten geçirildi... Bu Kürd kıyımı esnasında dünyanın belli başlı devletleri sadece Kürdlerin hareketi ve içeriğini çarpıtmakla yetinmediler, Kemalistlere her türlü desteği sundular... Fransa demir yollarını Kemalistlere kullandırmamış olsaydı, durum dahada farklı olabilirdi, Diyarbakır Kürd özgürlük savaşlarının eline geçebilirdi.. İngiltere’nin pro Kemalist tutumu olmamış olsaydı, Güney Kürdleri kardeşlerinin yardımına koşabilirlerdi.. Bolşevikler ise Kürdistan’da bulunan bir çok konsolosluklarının “hareketin ulusal niteliğine” ilişkin, “Bağımsız Kürdistan devletini kurma” istemine ilişkin verdikleri raporlara rağmen, Kemalistlerin ağzıyla ve hatta bazen Kemalistleri de aşarak Kürdlere her türlü hakaretleri yağdırıyor ve kıyım çağrıları yapıyordu.. Bölşevik basın anti Kürd Türk basınını günlük çeviriyor “ Genç kurtarıldı”, “ Şêx Said Yakalandı!!”, yada Mustafa Kemal’ın “Kürdistan dağları Şeyhlere Mezar olacak” gibi söylemlerini manşetlerde veriyorlardı.... Bir yandan Sovyet yöneticilerinin ellerinde bulunan raporlarda “Kürdler her zaman Sultana, hilafete ve saltanata karşı ayaklandılar”,....... bu ayaklanmaya Alevi, Zaza, Êzidî, Ermeni, Şafi Kürdler katılmış... Bunların hepsi ortadoks islama karşılar” denilmesine rağmen, Sovyet yöneticileri ve basını “Kürdler hilafet ve salsanatı yeniden tesis etmek için devrimci Ankara hükümetine karşı ayaklandılar” diyebiliyorlardı.. Aslında Sovyetler Birliğinin 1925 Kürdistan Devriminin detaylarına ilişkin binlerce belgesi incelendiği zaman, Sovyetler Birliğinin Azadi Partisinin Başkanı ve Sovyet Konsolosların söylemiyle o dönemdeki Kürd toplumunun “ en teorik ve en askeri” önderi olan Cibranli Xalid Beyin tutuklanması ve yokedilmesinde rol oynadığı ortaya çıkmaktadır Elimizdeki belgelere göre Cibranli Xalid Beyin Sovyetlerle olan ilişkileri en azından 1920’ye dayanıyor. Kısacası Xalid Bey 4 yıl boyunca Sovyetlerle ilişki halindeydi.. Sovyet yetkilileri, Xalid Bey ve faaliyetleri hakkında düzenli rapor tutuyorlardı.. Kürdlerin ayaklanacağına kesin gözüyle bakıyorlardı ve Kemalistlere karşı Kürd ayaklanmasının düşmanıydılar. Xalid Bey gibi bir lideri yok ederek hareketin başsız kalmasını düşünebilirler... Çünkü, Xalid Bey hakkında sürekli rapor tutan Sovyet yetkilileri, ansızın ölüm sessizliğine ve Kürdlere karşı her türlü hakaretleri yağdırmaya başladılar.. Ankara’da yada İstanbul’da tutuklanan bir Türk işçisi yada solcusu hakkında hem Sovyet basınında ve hemde Komintern bültenlerinde yer verilirdi.. Hatta, bir çok defada doğrudan Kemalistlerle ilişkiye geçerek bu insanların durumuna açıklık getirmeye çalışıyorlardı.. Ama, her türlü gelişmelerde haberdar olan Sovyetler Birliği Erzurum’da bulunan Xalid Beyi Türklerin planları konusunda uyarabilirdi, tutuklanmasını boşa çıkarabilirdi.. Yada Cibranlı Xalid Bey yakalandığı zaman yaşamı için bir girişimde bulunabilirdi....Sonuç olarak, görünen o ki Sovyetler Birliği Kemalistleri Kürd ayaklanması hakkında bilgilendiriyordu...Türk devleti, 1925 Kürdistan devrimini ateş ve demirle bastırırken, Kürdlerin soykırımı yanında Kürd elit ve aristokrat tabakasını da yok etmeye çalıştı. Diyarbakir’da Şeyh Said ile birlikte idam edilen 46 Kürd bu kategoriye dahildir.. Kemalistelerin kıyımından kurtulan Kürd elit tabakası daha sonraki Ağrı, Dêrsim ve Sason gibi direnişleri örgütlediler..88. yıldönümü vesilesiyle Şêx Said Efendi’yi ve 46 dava arkadaşını saygıyla anıyorum...

Aso Zagrosi

Not: 6 yıl önce kaleme aldığım bu makaleyi yeniden yayınlıyorum.

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.