Süre Biiti!
Dün yine kendimi bir Alman yargıçı karşısında buldum. Bir hafta önce bana bir tepligat gelmişti. Size karşı bir dava açılmış. Falan gün ve saate gelmeseniz polis zoruyla mahkemeye getirileceksiniz yazılıyordu. Fakat kim, niçin hakkımda dava açmış belirtilmemişti. Bu başlı başına ilginçti. Merak ettim. Avukatımı aradım, bu neyin nesi diye sordum.
O da: “Öyle saçmalık mı olur? Telefon eder öğrenirim,” dedi. Neyse telefon etmiş. Türkiye kaynaklı bir dava olduğunu öğrenip bana bildirdi. Gittim. Ankara Cumhuriyet Başsavcılılığı tarafından bir makaleye dayanarak, bu sana mı ait? Makalede Türk egemenlik sistemine hakaret etmişsin? Şunu bunu demişsin. Niye bu hakaretleri ettiğimi soruyordu.
Söylenecek çok şey vardı. Ama ben bir şey demedim. Sadece cevap vermek gerekmiyor. Ne halleri varsa görsünler demekle yetindim. Çıkıp geldim.
Bunu niye yazdım. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra yakalanıp sorgulandığımda şöyle bir soru sormuşlardı. Siz Türklere karşı savaşan bir örgütsünüz. Ama Türkten çok Kürd öldürmüşsünüz. Sebebi nedir?
Cevabım kısa olmuştu. Onlardan sıra size gelmedi.
Bunu niye yazdım, şimdi ona geliyorum. KAWA Örgütü olarak duruşumuz ve yaptıklarımız ortada. Başarabildiklerimiz oldu, başaramadıklarımız oldu ama hiçbir zaman düşmanın şahsında “kardeşlik” kefedip ona sevdalanmadık. Düşmanı düşman olarak bildik. Bu bizim şaşmaş bir ilkemiz olageldi.
Bu tutumumuz düşmanın yanısıra kimi Kürd çevrelerinide rahatsız etti. Bu nedenle saldırılarına maruz kaldık. Şimdi de, Kurdistan Post adlı bir sitenin saldırı hedefi olduk. Sorumluları masa başında KAWA Örgütü hakkında Asparagas iddialarda bulundu. Kendilerini uyarmama rağmen oralı olmadılar.
Kürdistan Post sitesi sorumlularına kendimce bir süre tanımıştm. Süre bitti. Kendilerinden bir haber yok. Bu ikinci bir sorumsuzluk. İlk sorumsuzlukları “Kawa'yı kim nasıl bitirdi” haber yorumuyla ortaya koydular. Kendilerini uyardım. Ya yanlışlık yaptık demelerini, ya da iddialarını ispatlamaya davet etmiştim. İkisinide yapmadılar. Peki bu olay burada kapanmalı mı? Asla!
Kurdistan Post sitesi sorumlularının: “Haber-Yorum” dedikleri asparagas iddialarını dayandırdığı ANF Haber Merkezi'nin haberi ortada. ANF haberinde KAWA Örgütü, Qamışlo Katliamı ve Saleh Bedreddin'in KAWA Örgütü'yle ilişkisi konusunda tek bir ibare olmamasına rağmen masa başında kendilerince KAWA Örgütü'nü töhmet altında bırakmak için Saleh Bedreddin'i KAWA'cı yaptılar. Saddamcı yaptılar. Türk devletinin adamı yaptılar. Buradan Qamışlo katliamını ona, aslında KAWA Örgütü'ne bağladılar.
“Bu gün ANF'nin yayınladığı bir haberde ilginç ayrıntılara rastladık,” ile başlamışlar. Kürdistan Post'un masa başında üretikleri Asparagas iddiaları doğrulayacak ne gibi “ilginç ayrıntılar” var merak ediyorum. Ben de zaten onun peşindeyim. Bizim göremediğimiz ama Kürdistan Post'un görüpte söylemediği o ilginç ayrıntılar” ne ola ki?
Kurdistan Post Editörü: “Sorun şu. Bir katliam yaşanıyor ve bu katliam konusunda kamuoyuna inandırıcı makul açıklamalar ve bilgilendirmeler yapılmıyor. Biz Kurd örgütlerinin bu tavrını eleştiriyoruz ve sorumluluklarını hatırlatıyoruz,” diyor.
Kürdistan Post Editörü, bizi yıllarca hizmet ettikleri Abdullah Öcalan PKK'si ile karıştırdı galiba. Bizim böyle bir huyumuz yok. Yayınlarımız okunursa bu anlaşılır. Anlaşılıyor ki, okuma-araştırma tembeli Editör suçunu süslü cümlelerle Kürd örgütlerine mal etmeye çalışıyor. Be adam sormazlar mı, KAWA Örgütü'nün kaç yayınını okudun? Okuduğunu sanmıyorum. Okusaydı bu saçmalığı yapmazdı. Veya okumuş ama bilinçli olarak bilgi kirliliği yaratıyor. Haber-Yorum rezaletine bakılırsa adres buraya işaret ediyor. Her kim ki, bu haber-yorumu yapmışsa kimliğinden şüphe ediyorum. Bu tür haberler gizli servislerin işidir.
Kürdistan Post Editörü devam ediyor: “Bizim kuruluş felsefemiz şu: Bir olayı bütün bağlantılarıyla, eklentisiz ve eksiksiz olarak kamuoyunun bilincine taşımak,” diyor.
Be mübarek adam, KAWA Örgütü'nü sevmeyen ve hiçbir zaman ilişkisi olmayan Saleh Bedreddin'i KAWA Örgütü ile bağlantısı var diyerek “akla yeni sorular getiriyor,” diyerek mi?
Hani olayların: “İnandırıcı makul açıklamalar ve bilgilendirmeler,” ama “eklentisiz,” ile kamuoyuna sunulması diye bir amacınız vardı.
Peki nereden ve niçin bu Saleh Bedreddin'i başımıza çıkardınız? Qamışlo katliamında onun parmağını aradınız ve buradan KAWA Örgütü'nü töhmet altında bıraktınız? Bunlar “eklenti” değil de nedir? Yok “eklenti” değil diyorsanız buyrun o zaman kanıtınız nedir? Bunu açıklamasanız bir iftiracı konumuna düşersiniz. Şimdilik bir iftiracı konumundasınız. Bunu düzeltmek sizin elinizde.
Kim bu Editör? Eğer söylediklerine sahiplenecek kadar cesareti varsa ortaya çıkar bu iddianın sahibi benim der. Ya adam gibi dediklerinin arkasında durur ve o zamanda dediklerini kanıtlar, ya da bir yanlışlık yaptım veya birilerinin oyununa geldim der, hem KAWA'cılardan, hemde hitap ettiği okur kitlesinden özür diler. Sorumluluk budur. Sanıyorum birilerinden olmayanda budur.
Kurdistan Post Editörü her kimse mercek altına alınmayı zorunlu kılıyor. Biz kim olduğunu bilmiyoruz. Tanıyan Kurdistan Post çevresi olma nedeniyle bu görevde onlara düşüyor. Öyle inanıyorum ki, bu adam araştırılırsa ardındaki ve önündeki efendileri ve ne amaçladıklarıda ortaya çıkacaktır. Kürdistan Post'un çevresinde bulunan kimi şahıslara karşı iyi niyetimi muhafaza ederek üstlerine düşeni yapmalarını bir sorumluluk gereği olarak kendilerine hatırlatıyorum. Bunu yapıp yapmamaları onların bileceği bir iş. Fakat sorumluluk, Kürd-Kürdistan yurtseverliği, milliyetçiliği bunu gerektirir. Bekleyip göreceğiz.
Kurdistan Post çevresinden bugüne kadar bir ses yok. Fakat kaçak güreştiklerini biliyoruz.
Hüseyin Turhalı kalkıyor diyorlar ki, “yanlış anlaşıldı.”
Yok ya! Sahi bunlar mı aptal, yoksa okuyucu kitlesinini mi aptal yerine koyuyorlar? Sonra düşündüm. Bunun kaynağına uzandım. Apdullah Öcalan oltasına takılanların temel argümanlarından biri: “Valla siz Serok'u anlayamasınız,” olageldiği gerçeğine ulaştım. Aptalıklarını başkalarına fature etmeleri genlerine işlemiş bunların.
Aynı şey başından beri Türk egemenlik sistemin bir memuru olan Apdullah Öcalan kimliğini tüm Kürdistanlı yurtsever-milliyetçilerin boynuna asma konusunda da, kendisini gösterdi. “Serok” dedikleri Türk memurunun her dediğini düzeltmeyi kendilerine iş edindiler. En son örneğini Hejarı Şamil verdi. Abdullah Öcalan'ın gerillaya “unsur” ve “sınır ötesi” demez diye kefaletine soyunması gibi. Neyse konu bu değil ama bu siyaset ikliminde boy veren çevreler her ne kadar Abdullah Öcalan ve örgütüyle ilişkimizi kestik deselerde aldıkları siyasi kültür gereği bu huyundan vazgeçmiyorlar.
Ortada yanlış bir anlaşılma yok. Yapılan KAWA Örgütü'ne çamur atmaktır. Kim bu habere sahipleniyorsa üzerlerindeki pisliği bizede bulaştırmaya çalışmaktadır. Bu o kadar kolay değildir. Abdullah Öcalan gibi Türk egemenlik sisteminin bir memurunu: “Kürd ulusal önderi,” Kürd halk önderi,” ilan edip: “İradem, güneşim, serokum,” deyip ona beynini rehin bırakanların altında kalkabileceği bir iş hiç değildir.
Yine Hejarı Şamil Aydın Akay arkadaşımıza çektiği bir Email de: "Kawa ile ilgili haberi ben yayınlamadım. Bir haftadır yoktum. Öyle bir baktım; küfür, hakaret bir sürü not göndermisiniz. Okuyacağım..."
Hüseyin Turhalı'da ilişkide bulunduğu KAWA'cılara: “Kurdistan Post sitesinde bir sorumluluğum yok, sadece yazarıyım,” gibi şeyler söylemiş.
Anlaşılan bu iki arkadaş bu yazıyı asmamış. Veya işlenmiş suçtan sıyrılma çabasındadırlar. Fakat bu iki arkadaşımda Kurdistan Post sitesinde sorumlu olduklarını biliyoruz. Olay üzerinde uzun bir süre geçmesine rağmen müdahale edip gereğini yapmadıkları için onlarda sorumludur.
Bir delinin arkasına sığındınız. Sayısız Kürd aydın ve siyasetçisini ajan ilan edilmesine çanak tutunuz. Kurdistan Post sitesini ihbarcılık tahtasına çevirdiniz. Yakışıyor mu size? Belki de biz, sizin hakkınızda yanıldık. Kim bilir. Belki de kimi merkez tarafından uzaktan komandalıymışsınız. Değilse eğer bu iğrençlik niye?
Bakınız! Şerif Candan haklı olarak o deli tarafından ismi kullanıldığı için sizi uyarmış. Uyarısında ne yazmış bilmiyorum ama hemen o delinin “kişilik hakları”na kaygısına düştünüz. Gözlerim yaşardı. Niye biliyor musunuz? Çifte standartınıza güldüğüm için. Sizinki üzüm yemekten öte bağcıyı dövmek olduğuna göre sizin için her yol mübah. Yanlış anlaşılmasın. Kuşkusuz delilerinde kişilik hakları vardır ve korunmalıdır. Peki o delinin başkarı için dediklerine niye çanak tutunuz? İftiraya uğrayanların kişilik hakları ne olacak? Bu sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Bu da sizin niyetinizi sorgular.
Devam ediyorum. ANF'ın haberinde ne var? Saleh Bedreddin'in Türk devletine mektup yazdığı ve PKK'ye karşı savaşmak istediği iddiası var. Kürdistan Post sorumluları bu haberi mi yorumlamak istemişler? Bunun yolu bellidir. Saleh Bedreddin gibi sömürgecilere mektup yazan çevrelerde bellidir. Bu haberden hareketle bu çevrelerin sömürgeci devletlerle girdikleri bu tür ilişkiler eleştirilirlerdi. Kürdistan davasına verdikleri zararları ortaya konulabilirlerdi. Amaç bu olmalıydı. Kürd-Kürdistan yurtseverliği, milliyetçiliği bunu gerektirirdi.
Peki Kurdistan Post sorumluları ne yaptı? Kaynak gösterdikleri haberin özüne ters bir istikamette KAWA Örgütü hakkında şaibe yaratmayı seçti. Kuşkusuz her Kürd'ün KAWA Örgütünü eleştirme hakkı var. Hatta suçlama haklarıda bile vardır. Yeterli söylenenler doğru olsun. Bundan mutluluk duyarız. Fakat dediğim dedik mantığı ile masa başında Asparagas iddialar üretilerek şayia yaratmak hem aklaki değil, hemde sahibine dönüp onu vurur.
Yıllarca Suriye sömürgeci bataklığında “büyük bir misafirperverlikle konuk edilenler,” biz değiliz. Hafız Esed vambirinin doğum tarihi, iktidara el koyuşu dahil Suriye devletinin kutladığı her günde mesaj yayınlayıp kutlayanlarda biz değiliz. Yayınlarımız ortada. Biz, bunu ihanet olarak değerlendirdik. Bu nedenle Qamışlo'da katliama uğradık. Birçok arkadaşımız aylarca muharabatın işkencelerine maruz kaldı. Ben 48 gün Şam emniyet müdürlüğü bodrumunda her türlü maddi ve manevi işkencelere uğradım. Bizden istedikleri “büyük bir misafirperverlikle konuk edilenler”in yaptıklarını yapmamızı istemeleriydi. Bizimde bu ihanettir, yapmayız dediğimizdi.
Şunu herkes bilmeli ki, sömürgeci devletlerle ilişki kurma bağlamında Kürdistan siyasi arenasında temiz kalmış birkaç örgüt vardır. Bunlardan biri de, KAWA Örgütü'dür. Bu bilinmesine karşın -ki Kurdistan post çevresinin bunu bilmemesi mümkün değildir- altında kalkamayacakları bir iddiada bulunmaları hayra alamet değildir.
Şimdilik bu kadar olsun ama bu mesele burada bitmiş değildir.
19 Nisan 2013