Ana içeriğe atla

Sayın İbrahim Küreken ile Kürdistan Kongresi/Konferansı Üzerine Röportaj

Son yıllarda Kürdistan'ın farklı parçalarında "Ulusal Kongre" ve "Kürdistan Kongresi" gibi girişimlerden söz ediliyor. Fakat bugüne kadar Kürd kamuoyunda bu konuda ciddi bir tartışma yaşanmış değildir.

Bundan dolayı biz Newroz.Com olarak farklı biçimlerde ve farklı alanlarda yıllardan beri Kürd siyasal yaşamının içinde yer alan arkadaşların "Ulusal Kongre"ye ilişkin düşüncelerini almak istiyoruz.

Aso Zagrosi: Genel olarak "Ulusal Kongre'den ne anlıyorsunuz. Başka ülkelerde yaşanan "Ulusal Kongre" tecrübeleri hakkında bize söyleyebilirsiniz?
Cevap: Ulusal kongreler bir toplum içinde ortak hedeflere kilitlenen değişik siyasi gurupların ortak hareket projeleri geliştirmek ve uygulamaya sokmak amacıyla oluşturdukları üst bir kurum anlamındadır.En anlaşılır örneği Afrika Ulusal Kongresi olarak görülebilir.

Aso Zagrosi: Tarihsel olarak Kürdlerin "Ulusal Kongre" girişimleri oldumu? Eğer Kürdlerin böyle girişimleri olduysa bugüne kadar neden başarılı olmadı?

Cevap:Belki zaman,zaman parçalardaki Kürtler dünyanın belli yerlerinde bir araya gelip benzer dertlerini dile getirmişler ve çareler aramışlardır.Ama ulusal kongre olarak güçlü bir varlık gösterdiklerini bilmiyorum.Suriye Kürtleri sürekli diğer parçalardaki mücadelelerin lojistik destekçileri olmuşlardır. Irak Kürtlerinin sürekli kendilerini merkez kabul eden bencil davranışları İran Kürtleri ile aralarında devamlı karşıt durumda olmalarına neden olmuştur.Türkiye Kürtleri PKK ile silahlı mücadeleye başladığı günden bu yana hem Türkiye’deki hem de diğer Kürdistan parçalarında bulunan siyasi Kürt siyasi parti ve guruplarıyla çarpışmayı tercih etmiştir.Doğu Kürdistan’da İKDP ve Komala partileri kendi aralarında bir türlü barışı sağlayamadılar.İKDP’nin Irak devletinden,IKDP’nin de İran devletinden yardım almaları sonucu bu iki parti sürekli birbirlerine rakip durumda oldular.Kürdistan parçalarında mücadele yürüten partilerin hiçbir zaman ortak bir hedefleri olmadı.Dolayısıyla ortak kararlar almaya yönelik ulusal kongre yapmaları da mümkün olmadı.

Aso Zagrosi: Kürdistan gibi parçalanmış bir ülkede "Ulusal Kongre" ne anlama geliyor? Kürd siyasal yapıları tüm dünya halklarının sahip oldukları ulusal hakları talep etmek için bir "Ulusal Kongre" de birleşmeye hazırlarmı?
Cevap: Kürdistan parçalarının içinde bulunduğu siyasi atmosfer Kürt siyasi yapıların ulusal kongre yapmalarına uygun durumda değildir.Başka toplumlarda oranın şartlarının uygun gördüğü herhangi bir davranışlarının bizde de olması gereken zorunluluk gibi görmemek lazımdır.Güney Kürdistan’ın siyasi statüsünü borçlu olduğu ABD gibi uluslar arası güçler tarafından kontrol edilebilir bir düzeyde tutulma istemi bu güçlerin bölgedeki uygun gördüğü dengeler üzerinden hesaplanmıştır.Bu dengelerde önemli bir yeri olan Türkiye gibi müttefik devletlerle bir sorun yaşanması istenmemektedir.Güney Kürdistan yönetiminin bu konumda Türkiye devletini rahatsız edecek bir girişimi beklenmemelidir.Ayni şekilde her dört parçada da değişik adlarla varlığını sürdüren PKK’nin gizli anlaşmaları olduğu Suriye ve İran gibi devletleri rahatsız edeceği bir oluşumun içinde olması da beklenmemelidir.O halde Kürt siyasi yapılarının kimlere karşı ortak bir politika geliştireceği ulusal kongreler düzenleyeceğini doğrusunu isterseniz anlamakta güçlük çekiyorum.

Aso Zagrosi: Kürdistan'ı işgal eden ve sömürgeleştiren ülkelerle farklı parçalardaki Kürd partilerin girdikleri ilişkilere bakıldığı zaman dünya Kürdlerinin gerçek talepleri nasıl programlaştırılabilir?

Cevap:Kürtlerin yaşadıkları Kürdistan’ın parçalanan her bölgesinde ortak bir talepleri vardır.Kendi toplumsal ve insani haklarını elde etmek ve bunu diğer özgür her toplum gibi kullanmaktır.Bu taleplerin nasıl programlaştırılabileceğine gelince; bugün Kürdistan’ın içinde bulunduğu bölgenin siyasi atmosferine baktığımız zaman bölgenin yeniden dizayn edilmek istendiği gerçeğini görmekteyiz.Yeniden dizayn mimarları olan ABD ve Batı Avrupa’daki güçlü devletlerin bölgede dönüştürmeye çalıştırdıkları ile geliştirmeye çalıştırdıkları devletlerin yeni dizaynda verilmek istenen rolleri iyi kavramadan taleplerin programlanmasını sağlıklı yapmamız mümkün değildir.Örneğin Türkiye uluslar arası güçlerin bölgedeki yeni dizayn projesinde en güvenilir müttefikidir.Suriye ve İran değiştirilmesi,dönüştürülmesi hedeflenen devletlerdir.Bu şu demektir: İran ve Suriye’deki Kürtlerin süreci kullanma stratejileri ile Türkiye’deki Kürt siyasi yapıların bu süreci kullanma stratejileri birbirinden farklı olmak zorundadır.İran ve Suriye’de Kürtler değişim ve dönüştürme müdahalesinde uluslar arası güçlerin müttefiki olma pozisyonuna sahiptirler.Bu avantajını kullanmaya çalışırken taleplerinde ısrar etmeli ama uluslar arası güçleri zora sokacak davranışlardan kaçınmalıdırlar.Türkiye’deki Kürt siyaseti ise daha çok dünyada hiçbir tarafın karşı duruş gösteremeyeceği barışçıl demokratik bir yöntemi benimsemeli hedefledikleri hakları demokratikleşme sürecine yaymalıdırlar.Aksi Kürtleri başarıya götürecek bir yol olmaz.

Aso Zagrosi: Daha somutlaştırmak gerekirse Türkiye ve İran ile ciddi ekonomik ve siyasal ilişkiler içine giren Kerkük, Xaniqin ve Musul gibi Kürdistan toprakları meselesinde Irak Araplarıyla ciddi problemleri olan Güney Kürdleri Kuzey ve Doğu Kürdistan Kürdlerinin "Ulusal Talepleri" konusunda ne önerebilirler?

Cevap:Hepimizin bildiği ama her zaman kendimizden sakladığımız bir gerçeklik vardır.Güney Kürdistan’ın şu anda içinde bulundukları konumda Kürdistan’ın diğer hiçbir parçasında gelişecek mücadeleye ortak olma durumu olamaz.Zaten Irak Kürdistan’ı tarihine baktığımız zaman buradaki siyasi otoritelerin hiçbir zaman kendi bölgesi dışında kalan Kürtlerin özgürlük mücadelesine katkı sunmayı düşünmemişlerdir.Sürekli kendilerini merkez kabul edip,kendilerine katkı yapılmasını beklemişlerdir.Şimdi ise siyaseten kuşatılmışlıkları,isteseler bile diğer Kürtlerin mücadelesine müdahil olma durumları mümkün değildir.Bu ancak diğer Kürdistan parçalarını elinde tutan devlet yönetiminin kabulü ölçüsünde katkı sunmalarının şeklinde olabilir.

Aso Zagrosi: Arap Kürdü, Fars Kürdü ve Türk Kürdü yada bu devletlerin sınırlarını temel alan ve bu sınırlar çerçevesinde "Kürd Sorunu" çözmeye çalışan anlayışların hakim olduğu bir "Ulusal Kongre"ye ihtiyaç varmı? Böyle bir "Kongre" geleceğe ilişkin Kürd kuşaklarını zor durumda bırakmazmı? Onların iradelerini hipotek altına almazmı?
Cevap: Yukarıdaki cevaplarda bu sorunun karşılığı vardır.
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre"ye ilişkin çıkan çeşitli haberlere bakıldığı zaman daha çok sömürgeci güçlere kullanılacak mücadele biçimleri ön plana çıkıyor. Siyasal hedeflerden ziyade mücadele biçimleri konusunda bazı kararlar alınırsa ve uygulamaya konulsa Kürdler arasında yeni çatışmalara neden olmazmı?

Cevap: Kürdistan’ın içinde bulunduğu bugünkü şartlarda kongre yapmanın ve kararlar almanın gerçekliği mevcut değildir.

Aso Zagrosi: Türkiye'de bazı çevrelerin "Kürd Ulusal Kongresine" "pozitif" yaklaşması gibi bir izlenim var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap: Doğrusunu isterseniz Türkiye’deki bazı siyasi çevrelerin ulusal kongrede ısrar etmesini anlamış değilim.Bildiğim kadarıyla gerek talep edenlerin gerekse destekleyenlerin kongrenin neyi çözeceğini izah eden bir bilgiyi görmüş değilim.

Aso Zagrosi: Eğer Güney Kürdistanlılar Kerkük, Musul, Xaniqin ve Mendeli'nin içinde yer aldığı Bağımsız Kürdistan'ı ilan ederse ve Irak Araplarıyla çatışma içine girerse diğer parçaların Kürdleri belli bir dönem "Bağımsız Güney Kürdistan" için Güneylilerin istemleri doğrultusunda hareket edebilirlermi? Buna hazırlarmı?

Cevap: Güney Kürdistanlıların Kürdistan’a ait olan bölgeleri de kapsayan bağımsızlık girişiminin Güney Kürtlerin müttefiki durumundaki ABD’den bağımsız olacağını düşünmüyorum.Güneylilerin böyle bir girişiminin Kürtler arasındaki desteğinden ziyade uluslar arası onay ve destek alması kaçınılmazdır.Bu da uluslar arası güçlerle ve Türkiye gibi komşu devletlerle bazı konularda anlaşmaları gerektirdiğini düşünüyorum.Bununla birlikte hiç şüphe yok ki dünyadaki tüm Kürtler için kaderlerinde önemli bir dönüşüm olan Güney’in bağımsızlaşmasını desteklemek bir tercih olarak öne çıkabilir.Ama şunu da unutmamak gerekir ki böyle bir hamlenin muhatabı sadece Irak merkezi yönetimi olmayacaktır.İran,şimdiki Suriye yönetimi,bölgedeki diğer Arap devletleri Kürtlere karşı duracaktır.Dolayısıyla bu parçadaki Kürtler bu devletlerin Güneye müdahalesini durdurmaya çalışabilirler.Sayın Barzani’nin zaman,zaman Irak merkezi yapısını bağımsızlık ilanıyla uyarması,Barzani’nin tüm bu dengeleri bilmediği anlamına gelmemelidir.Barzani’nin elde edeceği uluslar arası hoşgörü olmazsa herhangi bir hareket beklenmemelidir.

Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre" siyasal Kürd partilerinin mi Kongresidir yoksa tüm Kürdlerin mi kongresidir? Böyle bir kongre yapılsa hazırlıkları nasıl yapılabilinir? Diyaspora Kürdleri nasıl bir rol alabilir?

Cevap:Kongreyi düzenleyecek olan iradenin tutumuna bağlıdır.Suriye Kürtlerinin ulusal konferansına 51 ülkede yaşayan 200 den fazla Suriye Kürdü çağrılmıştı.Umuyorum böyle geniş bir alan düşünülecektir.

Aso Zagrosi: Bu kısa söyleşi için teşekkür ediyorum. Ayrıca eğer söylemek istediğiniz ek bir şeyler varsa buyurunuz...

[email protected]

Sayın Zagrosi merhaba.

Sorularınızın bazılarına yukarıda kısa cevaplar verdikten sonra konunun anlaşılabilmesi ve yanlış mecralarda dolaşmayı engellemek için hem bir durumu düzeltmek zorundayım hem de bir bütün olarak düşüncelerimi dile getirmeye çalışacağım.Sizin Ulusal Kongre diye isimlendirildiğiniz hazırlığı konuşulan toplantı Sayın Mesut Barzani tarafından Kürdistan Konferansı adıyla isimlendirilmiştir.Dolayısıyla birbirlerinden farklı anlamları olan bu kavramı karıştırmadan sözü edilen Kürdistan Konferansı üzerinden düşüncelerimi ifade etmeye çalışacağım.

Adı ister kongre ister konferans olsun,neticede yapılması düşünülen toplantının varmak istediği bir hedefi ve projesi olmalıdır.Bildiğim kadarıyla açıklanmış tek hedef Sayın Mesut Barzani’nin „Kürtlerin barışçıl demokratik mücadele biçimini tercih ettiğini tüm dünyaya açıklamak“ olarak basına yansıyan açıklamasıdır.Bir yıldan fazla bir zamandır Kürt siyasi yapıların,ama özellikle de PKK çevresinin ve BDP’nin Ulusal kongrenin toplanması için Sayın Barzani’ye baskı yaparak gidiş gelişlerini sıklaştırarak Güney yönetimini sıkıştırmaları sonucu gündeme gelen bir konudur.Ancak Sayın Barzani’nin Ulusal Kongre yerine Kürdistan Konferansı ismini tercih etmesi Kürt siyasi partilerinin beklediklerinin dışında daha farklı bir toplantının Güney yönetimi tarafından bazı şartlarla yapılabilineceğini işaret etmiştir.
Konferansın hedefi parçalardaki mücadele biçimlerinin silahlı değil de barışçıl demokratik tarzında olmasını kararlaştırmak olarak açıklandığında karşımıza ideolojileri,siyaset tarzları,hedefleri ve şartları birbirlerinden farklı Kürdistan parçalarındaki siyasi parti ve gurupların farklılığı çıkmaktadır.Kürdistan’ın dört parçasındaki mücadele seviyesi,uluslar arası ilişkileri,farklı siyasi beklentileri,hakim oldukları siyasi alan ve karşısında mücadele ettikleri devletlerin bölge ve dünyadaki ilişki ve çelişkileri ile ortak bir tutum geliştirmelerini istemek ne kadar geçerli bir karar olabilir?Düşünmek lazımdır.

Bunlara rağmen son dönemlerde seslendirilen Kürdistan Konferansının düşünce perspektifini ele alacak olursak,ismini ve amacını ne kadar aşağıya çekmeye çekersek çekelim böyle bir toplantının cevap vermesi gereken bölge ülkeleri ve uluslar arası çevreleri olacağını bilmemizde yarar vardır.İster tek bir devlete karşı,ister bir ulusu kendi aralarında parçalamış dört devlete karşı farklı boyutlarda ve biçimlerde verilen mücadelelerde olsun,karşıt güçlerin uluslar arası bağlantılarının ulusal mücadele üzerinde olumlu olumsuz etkilerini hesaplamadan sağlıklı bir program yapmak mümkün değildir.Örneğin Sovyetler Birliği çökmemiş olsaydı bölgede iki kutuplu denge devam edecekti ve on yıllardır silahlı mücadele veren Güney Kürdistan’ın özgürleşmesi önündeki engeller bu kadar kolay kaldırılamazdı.

Özgürleşen Güney Kürdistan’ın diğer Kürdistan parçalarından daha ileride bir konumda olması önündeki engellerin bittiği anlamında değildir.Tam tersi Güney Kürdistan yönetimi Irak devleti ile çok ciddi problemler yaşamaktadır.ABD’nin koruması olmazsa Kürdistan’ı paylaşan devletler başta olmak üzere bölge devletlerinin saldırısına maruz kalacağını hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamamız gereken ciddi bir durumdayız.Sayın Barzani’nin dünya kamuoyunun desteğini ve dikkatini kazanmak için zaman,zaman Irak merkezi yönetiminin haksızlıklarını ve baskılarını dile getirmesi amacıyla bağımsızlıktan bahsetmesi ruhumuzu okşasa bile uluslar arası desteği garanti etmeden böyle bir davranışın,hatta söylemin getireceği zararları iyi hesap etmek zorunluluğumuz bulunmaktadır.Haklı ve meşru davamızı bilmemize rağmen bölge devletlerinin oynanmasına müsait atmosferin ortasında bulunduğumuzu unutmamamız gerekir.Arap devletlerinin,İran ve Türk devletinin yanı başında bir Kürt devletine tahammül etmeyeceğini bilmemizde yarar vardır.Bu bakımdan Güney Kürdistan hükümetinin karşıtlarını kışkırtacak,harekete geçirtecek davranışları göstermesi doğru bir adım olmayacaktır.Bu bakımdan adı kongre veya konferans olsun,büyük Kürdistan’ın varisi gibi gözükerek komşu devletleri tedirgin edecek ulusal bir toplantı düzenlemeyi düşünmek akıl karı değildir.Sayın Barzani’nin ve Güney Kürdistan hükümetinin amacını karşıt devletlere inandırıcı bir açıklamasını yapmadan böyle bir toplantıyı düzenleyeceklerini düşünmüyorum.
Açıklandığı kadarıyla amacı tüm Kürtlerin silahlı mücadele yöntemini terk edip tüm dünyaya haklı mücadelelerini barışçıl demokratik mücadele tarzında vereceğini açıklayacağı böyle bir toplantının olabilmesi için Türk devleti ile PKK arasında bu konuda gizli veya açık çatışmasızlık anlaşmasının görülmesi gerekir.Barzani bunu gözetmek zorundadır.Çünkü İran Kürdistan’ında İKDP ve Komala örgütleri Güney Kürtlerinin talepleri üzerine silahlı mücadeleyi bırakmışlardır.Bölge PKK merkezli PJAK’a bırakılmış,o da bir zaman önce İran devleti ile anlaşarak ateşkes ilan etmiştir. Güneybatı Kürdistan halkı son dönemlerde Suriye’de ortaya çıkan rejim karşıtı çatışmada uluslar arası güçlerin kendilerine sunacağı imkanlar üzerinden yol bulmaya çalışmaktadırlar. Geride Kuzey Kürdistan’da silahlı mücadele yürüten ve komuta merkezini Kandil’de tutarak Güney Kürdistan yönetimini Türk devleti ile sürekli karşı karşıya bırakan PKK’nin ikna edilmesi gerektiğinden PKK burada baş aktör durumunda olduğunu görmekteyiz.Dolayısyla Kürdistan Konferansına Güney Kürt yönetimi ev sahipliği yapmış olsalar bile karar PKK’nin olacaktır.

Saygılarımla

İbrahim Küreken

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.