Dr. Kemal Ali Muhamed
Dr. Serwer Abdulrahman Ömer
Bunun dışında iki taraf Kürd halkının hakları, ülkeyi idare etme biçimi ve cephenin oluşum biçimi konusunda düşünceleri farklıydı. Bundan dolayı, KDP’nin bu cepheye katılması meselesinde Barzani’nin düşünceleri çok farklıydı.(59)
4 yıl ne savaş ve ne barış süreci boyunca , Sovyetler Birliği Baasçılarla anlaşmaları için hep Kürdler üzerine baskı kurdu. Buna karşılık Baasçıların üzerine 11 Mart Antlaşmasının maddelerini tatbik etmeleri meselesinde hiç bir baskı kurmadı. Gerçek şuydu, Sovyetler Birliği Kürdlerden kayıt ve şartsız Baasçıların şartlarını kabul etmelerini istiyordu. Irak ile Sovyetler Birliği arasında sıkı ilişkiler vardı. Buna karşılık Barzani’nin İran ve ABD ile olan sıkı ilişkileri, Sovyetler Kürd devrimi arasındaki çatlağı daha da genişletiyordu. İki taraf birbirine doğrudan düşman oldular. Bunun dışında Barzani açıklamalarının Sovyet karşıtlığı ve Amerika yanlılığı Sovyetleri daha da rahatsız ediyordu.
Örneğin Barzani verdiği bir mülakatta şöyle diyordu: “Biz Ortadoğu’da Sovyet iktidarına karşı duran, Sovyetlerin dostu ve müttefiki olan Irak Ordusunu meşgul eden önemli bir faktörüz. Eğer Amerika bizi kurtlardan korursa, biz bu bölgede Amerikan siyasetiyle uyum gösterecek her işe hazırız. Eğer bize gereken ve etkili yardım yapılırsa, Kerkük petrol kaynaklarını Amerikalı bir petrol şirketine teslim edebiliriz”(60)
Bu ise Sovyetlerin tümüyle Irak’ı desteklemeye ve Kürdleri bırakmaya sebep olan nedenlerden biriydi. Irak ve Kürd çatışmasında Sovyetler tüm ağırlığını Irak’tan yana koydu. 1974 mart ayında Kürdistan savaşı başladığında Sovyetler Birliği açık bir şekilde Kürd hareketine karşı siyasi ve askeri olarak Irak hükümetini desteklemeye başladı.
Tam 1974 savaşının sıcaklığında İran Şahı Moskova’yı ziyaret etti. Sovyetler Birliği ile İran görüşmesinin konularından biri de Irak ve İran arasındaki çelişkilerdi. Sovyetler Birliği İran Şah’ından Irak ile olan çelişkileri barışçıl yöntemlerle çözmesini istedi.(61) Burada Kürd diplomasisinin dar görüşlülüğü ve siyasal bir programdan yoksunluğu ortaya çıkmaktadır. Kürd diplomasisi Sovyetler gibi büyük bir gücü tarafsızlaştırma politikasını yürütemedi. Buna karşılık, İran süper güç olan ABD’nin dostu ve müttefiki olarak komşuluk ilişkileri temelinde Sovyetler Birliği ile siyasi ve diplomatik bir denge yakalaya bildi ve tüm alanlarda Kürd meselesini kendisine tabi kıldı.
Bu ilişkilere ilişkin olarak Sami Abdulrahman bir söyleşide şöyle diyor: “Sovyetler 1972 yılına kadar Irak Kürdistan Devrimine yardım etti. Bu tarihten sonra dengeler değişti, ittifak ve siyasal durum değişikliğe uğradı. Yeni şeyler gündeme geldi. Sonuç olarak Kürd hareketiyle Sovyetler arasındaki ilişkiler koptu ve böylece Kürdlerle Sosyalist blokun ilişkileri kalmadı”(62)
1974 savaşının başlamasından sonra Sovyetler sadece Irak’a her türlü silah yardımıyla yetinmedi, aynı zamanda Irak’a bir çok savaş uçağını verdi.(63) Bunun dışında önemli bir sayıda Rus savaş uzmanlarıda Irak’ın saflarında savaşa katıldılar. Örneğin Fransız Figaro gazetesi 5 Temmuz 1974 tarihinde yayınladığı bir haberde Topoliyok-22’lilerin bu savaşta kullanıldığını Rus subaylarından Albay Alexander Vasilev Kürdistan’daki bombardımanları ve silahların yönetiminde sorumludur.(64) Ayrıca Irak’ın dostu Sovyetler Birliği uzaydan savaşların resimlerini çekiyor ve planlamalar yapıyordu.(65)
Ayrıca İsrail radiyosu 06/10/1974 tarihinde verdiği habere göre Sovyetler 13 tane MİG 23 uçaklarını Irak’a satmış ve pilotlarıda Rusdur. Bu Rus uçaklarıyla Kürdleri bombalıyorlar.(66)
Sovyetlerle Irak arasındaki ortaklık konusunda Gunther Dischner şöyle yazıyor: “Irak’ın Kürdistan’a yönelik hava saldırıları yalnızca Irak uçaklarıyla yapılmıyordu. Irak hava sahasının gidişatı bir grup Sovyet danışmanı tarafından yönlendiriliyordu. Hatta bazı Sovyet danışmanlarının kendileri uçakların pilotluğunu yapıyor ve kullanıyorlardı. Özellikle de Sovyetlerin bomba atan ve yeni olan Topoliv-22 uçaklarını.. Bu uçaklar her gün 11 ve 18 bin bin yükseklerde Kürdler üzerine demir ve ateş yağdırıyorlardı. Bu yeni uçakları Irak için göndermişlerdi. Elbette böyle kısa bir süreçte bu uçakların kullanımı için Iraklıları eğitmek çok zordu. Bundan dolayı sayıları 300 olan Sovyet danışmanları(67), geçici bir süre için bomba atan bu uçakları kullanmaya başladılar(68)
Ayrıca Kürdlerde, Kürdleri vurmak için Irak ve Sovyetlerin ortaklığı konusunda haberdardılar. O dönem savaşların idaresinden sorumlu olan İdris Barzani “Bizim inancımız o ki, Sovyet uzmanları Irak’ın bu yeni savaş taktiğinin arkasındadırlar. Kuşkusuz, bu uzmanlar işlerinden kabiliyetli ve cesurlar. Bundan dolayı, geçmiş yıllarla kıyaslandığı zaman Irak ordusu cesurca savaşıyor.(69)
Bu kızgın savaş ortamında Irak Komunist Partisi tümden Sovyet siyasetini destekliyor ve tatbik ediyordu. Irak Komunist Patisi hem silahlı ve hemde siyasi ve propaganda alanlarında çok sert bir şekilde Kürd hareketine karşı mücadele etti.(70)
Sovyetler Birliği basın ve yayın kurumlarıyla Kürd hareketine karşı propaganda yapıyor ve Irak hükümetini destekliyordu. Bunun dışında tüm Doğu Avrupa ülkeleri ve dünya komunist partileri Kürdistan devrimine karşıydılar. Saddam ve Şah tarafından imzalanan Cezayir Antlaşması Sovyetler tarafından desteklendi. Irak Komunist Partisi antlaşmayı içten destekledi ve “Triq El Şehb” gazetesi bu antlaşmanın olumlu yanları üzerine bir kaç makale yayınladı.(71)
Böylelikle Kürd Devriminin yenilgisine karşı Doğu ve Batı blokları sağır kesildiler, ki iki tarafında doğrudan yada dolaylı olarak ilişkisi vardı. Kürd Devriminin yenilgisinden sonra da Sovyetler Birliği, tümüyle Kürd devrimini yoketmek ve Kürdistan’da etnik temizliği temel alan Irak politikasını destekledi. Irak Komunist Partisi, bu siyasetin yerleşmesine doğrudan katıldı. Çünkü, Irak Komunist Partisi, Baasçılarla oluşturulan “Irak İlerici ve Ulusal Cephesi”nin ortağıydı.
Sonuç olarak
Bu araştırma da sonuç olarak::
1)O dönem var olan uluslararası siyaset Kürdlerin çıkarına değildi. Soğuk savaştan dolayı dünya Doğu ve Batı blokları temelinde bölünmüştü. Her biri ezilen ve özgürlükçü halkların hareketini değil, dostları olan devletleri güçlü kılmaya çalışıyordu.
2)Kürdistan’ı kendi aralarında bölen devletler tarih boyunca olduğu gibi, hangi parçada olursa olsun Kürd özgürlükçü hareketine karşıydılar. Eğer bazı dönemler bu devletlerden biri kendisini Kürd dostu olarak gösteriyorsa, bu yaklaşım geçici, taktiki ve meselede bazı çıkarları olduğundandır. Çıkarları son bulduğu zaman ise Kürdlere verdikleri desteği geri çekmekle kalmayıp, Kürdlere karşı koyuyorlar ve hatta Kürdlere karşı olan savaşa katılıyorlar. İran’ın Eylül Devrimine karşı yaklaşımında bu durum açık bir şekilde görülmektedir.
3)Eylül Devrimi sırasında Kürd siyasi önderliği var olan gelişmelerin seviyesinde değildi, diplomatik çalışmalarda başarılı olamadı ve kendisini o dönem uygulanan uluslararası dengelere adapte edemedi.
Devam edecek
Çev: Aso Zagrosi