Ana içeriğe atla
Submitted by Aso Zagrosi on 10 January 2011

Daha önceleri Kürdistan Forum yazarlarından Hek, Kürd ve Ermeni ilişkileri bazında İngiliz belgelerinden Yüzbaşı C.L. Woolley'in Mahmud Bey Milli ile yaptığı görüşmeleri aktarmıştı.
Milliler/Milanlar Ermeni jenosidi sırasında Ermenilerin katliamına karışmamış ve hatta baskılara rağmen yoğun bir şekilde Ermenileri korumuşlardı.
Aslında İbrahim Paşa döneminde de Milliler „10 bine yakın Ermeni'yi ölümden kurtarmışlardı“(Mark Sykes, The Caliphs' Last Heritage, 1915, s 318)

İbrahim Paşayê Mîllî hakkında daha geniş bilgiye sahip olmak istiyen arkadaşlar Mark Sykes'in çalışmalarına ve benim daha önce Newroz.Com'da çevirisini yayınladığım İsmail Hakki Şawes'in İbrahim Paşayê Mîllî hakkında yazdığı makalesine bakabilir.

Ben bu yazıda Mahmud Bey Milli'nin İngiltere, Fransa ve Kemalistlerin üçgenindeki konumuna değinmek istiyorum.

„Kürdistan Tacsız Kralı“( Mark Sykes) İbrahim Paşayê Mîllî'nin Jön Türkler tarafından zehirlenerek öldürülmesinden sonra oğlu Mahmud onun yerine geçti.
Yüzbaşı C.L. Woolley'in 20 Temmuz 1919 tarihi taşıyan raporunda Mahmud Bey'i „ulusalcı, İngilizlere karşı iyiniyetli ve Türklere karşı ise açık muhalif“ olarak değerlendiriyor.(Ahmet Mesud, İngiliz Belgelerinde Kürdistan, Doz Yayınları, 1992 İstanbul, sayfa 48)
Yüzbaşı C.L. Woolley raporunda Mahmud „kişisel olarak Türkleri desteklediği yolundaki suçlamalardan dolayı kızgındı. Sulalesinden Timur Paşa, Eyyüp Paşa, Piah Paşa'yi, dedesi Muhamed Ağa'yı, babası İbrahim Paşa'yı ve en büyük kardeşi Abdulhamid Bey'i öldüren, bizzat kendisini iki defa hapse atan ve tümüyle soyan bir halkın nasıl dostu olabilirim diye sordu“ diye yazıyor( Ahmet Mesud, age, sayfa 48)

Mahmud Bey Yüzbaşı C.L. Woolley'e Milliler İbrahim Paşayê Mîllî'nin oğlu Halil Bey komutasında 5 alayı Balkan Cephesine gönderiyor ve bu alaylar ağır bir yenilgi alıyorlar. Mahmud Bey „Kürdlere göre ağır silahlar ve makinalı tüfeklerle savunulan müstahkem bir tepeye süvari hucum emri veren Türkler, Kürdleri kasıtlı olarak korumasız bırakmışlardı“ diyor(age, sayfa 48)

Mahmud Bey,Yüzbaşı C.L. Woolley'e savaş esnasında Jön Türkler „Kürdleri açık bir şekilde tehdit etmiş ve onları „ikinci Ermeniler“ veya „içerdeki ikinci düşman diye adlandırmışlar“

Mahmud Bey, Yüzbaşı C.L. Woolley'e Türkler savaşı kazanırlarsa „Kürd ileri gelenlerini de Ermeniler gibi katledeceklerine kanıymış“(age, s 48)

Yine Yüzbaşı C.L. Woolley'in raporunda bir hayli enteresan tespitler ve görüşler var. Woolley bölgedeki izlenimleri anlatırken Kürdlerde„güçlü bir ulusal bilinç ve kanaat birliğini gördüm“ diyor.(age, s.52)

Woolley bölgedeki izlenimleri ve halkın anlatımlarına dayanarak Kürdistan sınırlarını şöyle çiziyor: „Kürdistan, Kars ve Tiflis'ten Adana'ya, Trabzon ve Malatya'dan Revanduz'a kadar uzanır. Dolayısıyla bir kısmı Rusya'da bir kısmı İran'da olan 6 sözde Ermeni vilayetini de içerir. Bu alan içinde -iyimser bir tahminle- 13 milyonluk bir Kürd nüfusunun var olduğu iddia etmektedirler. 'Ermeni vilayetleri' bir yanlış adlandırmadır. Bu 6 vilayette nüfusun yüzde 90-95'i Kürttür. Türkler, çoğu hükümet görevlisi olmak üzere ancak yüzde biri oluştururlar. Kalanlar ise Mardin yakınındaki bir kaç Yakubi dışında Ermenidir. Büyük güçler bu rakamları kabuletmek zorunda değillerdir. Ancak kendileri uygun bir araştırma yaparlarsa bu rakamların yaklaşık olarak doğru olduklarını göreceklerdir.“

Woolley raporunun devamında ise yukarıda sözünü ettiğimiz taleplere dair şöyle yazıyor: „ Gerçekte ise bunlar ulusal bilince sahip, Türk yönetiminden hoşlanmayan ve bağımsız bir Kürdistan talep eden Kürdlerdir. Bu Kürdler hiç bir şekilde göçebe değildir, büyük çoğunluğu yerleşik kent ve kasaba sakinleridir ve medeniyet görmemiş insanlar değildir. Yüzde 90 rakamı bir abartma olabilir, ancak Kürdlerin önemli bir çoğunluğu oluşturduklarına inanıyorum“ diyor.(age, s.52)

Bu rapordan da anlaşıldığı gibi İngilizler çok ciddi bir şekilde genel olarak Kürdler ve özel olarak Milan/Milli aşiretiyle ilgileniyorlar. Milli aşiretinin liderleri de İngilizlere Jön Türklere soğuk bakıyor ve İngilizlerin himayesi altında bağımsız bir Kürdistan'a sıcak bakıyorlar.

Woolley raporunda Millilerin„Ermeni katliamına ilişkin iyi bir geçmişe sah Yüzbaşı C.L. Woolley'e „Ermenilerle ilişkiler“ bölümünde „Rus-Kafkas ordusundaki Ermenilerin şimdiden misilleme yapmış olduklarını belirtirler-ulusalcı haftalık dergi 'Kurdistan' son sayısında Bitlis ve Van'da (Ermeniler tarafından-çn) katledilen Kürdlerin sayısını yaklaşık olarak yüzbin olarak belirtti.“ diye yazıyor.

Ayrıca Woolley raporunun devamında „Kurdistan dergisinin aynı sayısındaki bir demeç, Amerikalıların Barış Konferansında biri Ermenilerin diğeri de Kürdlerin katlini araştıracak iki yasal soruşturmanın yürütülmesini en tatminkar çözüm olarak gördüklerini belirtmekteler. Kürdler 'yan yana ve barış içinde yaşamak zorundayız' diyorlar, ancak kendilerinin üzerine bir Ermeni hükümetinin kurulmasının yalnızca şiddeti doğuracağını da belirtirler. Ermeni birliklerinin Adana'daki varlığından ve davranışlarından ise acı içinde bahsediyorlar“ diyor.

Kürdlerin o dönem sahip oldukları siyasal duruşa ve Kürdistan perspektifleri açısında verilen bilgiler not etmeye değer. Kürdistan sınırlarını Trabzon'dan Tiflis'e ve Adana'ya kadar çizmeleri bir tarihsel bilgi olarak önemlidir. 1925 Devrimi'nin önderlerinden Yusuf Ziya Bey'in Bolşeviklerle yaptığı görüşmede de Trabzon, kurulacak bağımsız Kürdistan sınırları içinde gösteriliyor ve bu konuda bölge yetkilileriyle anlaştığını söylüyor.(Daha geniş bilgi için Aris Arda'nın çevirdiği Rus-Sovyet Belgelerinde Kürdler adlı yazı serisine bakınız)
İngilizler gelecekte kurulacak Kürdistan Kralığı için Mahmud Paşayê Mîllî'yi de Kral adaylarından biri olarak görüyor. Wooley, Mahmud Bey'e bu konuya ilişkinde bir soru soruyor ve „Mahmud Bey aday olduğunu kabul etti“ diyor.

O süreçte İngiltere, Fransa ve Kemalistler Urfa, Maraş, Antep ve diğer bir çok şehirdeki Kürd aşiretleriyle ilişki için ciddi bir rekabet içindeydiler. Çünkü, Kürdler bölgede nüfus olarak esas hakim güç olmasının yanında ciddi olarak örgütlü silahlı bir aşiret yapılanmasına sahipti. Kürdler bu konumlarıyla bölgenin kaderini tayin edecek güç konumundaydılar. Bundan dolayı herkes Kürdleri saflarına çekmek istiyordu. Kemalistler „İslam dinini“ önplana çıkarıyor, sistemli olarak „Kürd-Türk Kardeşliğini“ propaganda ediyorlardı. Türkler, yürütükleri mücadeleyi „Müslümanların Hıristiyanlara karşı savaşı“ olarak lanse ediyor ve özellikle bölgede Hıristiyan aleminin „Ermenistan Devletini kurma“ projelerine vurgu yapıyorlardı. Bu propaganda reel zeminden yoksun değildi. Kemalistlerin propagandalarından bağımsız olarak Kürdler İngiliz yetkilileriyle ve daha sonra Fransız yetkilileriyle görüşmelerinde „Ermenilerin hakimiyetinde yaşamayacaklarını“ açık bir şekilde seslendiriyorlardı. O dönemler Fransa İngiltere'ye göre ikinci planda bulunuyordu. Daha sonra Fransa daha aktifleşecek ve İngiltere'nin rolünü üstlenecektir.

Devam edecek..

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.